Endokrinoloji, Yunanca ἔνδον endon (iç) + κρίνειν krinein (salgı) + loji (bilimi) ve endokrin sistem, endokrin sisteme ait hastalıklar ve endokrin sistem tarafından salgılanan spesifik bileşikler olan hormonlar ile ilgilenenen bir tıp ve biyoloji dalıdır. Ayrıca hormonların neden olduğu gelişimsel olayların çoğalması, büyümesi ve farklılaşması ile metabolizmanın psikolojik veya davranışsal aktiviteleri, büyüme ve gelişme, doku fonksiyonu, uyku, sindirim, solunum, atılım, ruh hali, stres, emzirme, hareket, üreme ve duyusal algı ile ilgilidir. Uzmanlık davranışları davranışsal endokrinoloji ve karşılaştırmalı endokrinolojiyi de kapsar.

Nükleer tıp, canlılara verilen ışın etkin (radyoaktif) maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya aygıtlarla dışarıdan sayımı ya da görüntü olarak izlenmesi ya da tanımlanması ile tanı konulmasını sağlayan tıp dalıdır.
Gırtlak, boynun ön soluk borusunun üst kısmında yer alan bir solunum ve ses organıdır. Boynun ön tarafında; yetişkinlerde 3. ve 6., bebeklerde ise 2. ve 4. boyun omurları hizasında bulunur. Basit bir kutu görünüşünde olan gırtlak; kıkırdak, zar ve bağlardan yapılmış önemli vazifeleri bulunan bir organdır. Solunum yolunun üst kısmını teşkil eder ve aynı zamanda ses organıdır. Bu sebeple gırtlağın yapısı solunum borusunun diğer kısımlarından daha farklı ve karışıktır.

Scorpiones (Akrep), Arachnida (örümceğimsiler) sınıfına bağlı bir eklembacaklı takımıdır. Genellikle sıcak ve nemli bölgelerde yaşayan, vücutları sert kitin bir tabaka ile örtülü, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehir iğnesi bulunan, örümceklerle ilişkili hayvanlardır.

Prostat, üriner sistemin son kısmına yakın bölümde mesane ve üretra arasına yerleşmiş kestane şekli ve büyüklüğünde bir organdır. Yapı olarak üretral kret, seminal kolikulus, boşalma kanalı, prostatik sinüs, prostatik kanallar, prostatik utrikülden oluşur.

Bağışıklık sistemi, bir canlıdaki hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücudunda geniş bir çeşitlilikte, virüslerden parazitik solucanlara, vücuda giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye kadar tarama yapar ve onları, canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ve dokularından ayırt eder. Bağışıklık sistemi, çok benzer özellikteki maddeleri bile birbirinden ayırabilir, örneğin; bir amino asidi farklı olan proteinleri bile birbirinden ayırabilecek özelliğe sahiptir. Bu ayrım, patojenlerin konak canlıdaki savunma sistemine rağmen enfeksiyon yapmaları için yeni yollar bulmalarına, bazı uyumlar sağlamalarına neden olacak kadar karmaşıktır. Bu mücadelede hayatta kalmak için patojenleri tanıyan ve onları etkisizleştiren bazı mekanizmalar gelişmiştir. Doğadaki tüm canlılar kendilerinden olmayan doku, hücre ve moleküllere karşı savunma sistemlerine sahiptirler. Hatta bakteriler gibi basit tek hücreli canlılarda da onları viral enfeksiyonlara karşı koruyan enzim sistemleri bulunur. Yüksek canlılardaysa çok daha karmaşık bir bağışıklık sistemi vardır. Omurgalılarda bağışıklık sistemi özel işlevlere sahip çok sayıda farklı hücre ve molekül içermektedir.

İnsan sindirim sistemi, gastrointestinal kanal ile dil, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesi gibi sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim, yiyeceklerin giderek daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasına kadar süren bir süreçtir. Sindirim süreci üç aşamadan oluşur: sefalik faz, gastrik fazı ve intestinal fazı.

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.
Hıçkırık, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses telleri arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir sesin dışarı çıkmasıdır. Frenik sinirin uyarılması ile geliştiği bilinmektedir.

Tiroit bezi, tiroit ya da kalkan bezi, boynun ön ve yanlarını saran kelebek şeklinde çok damarlı iç salgı bezi. Her biri ortalama 5 cm uzunluğunda, 3 cm genişliğinde ve 2 cm derinliğinde, sağ ve sol olmak üzere 2 lobu ve bu lobları birleştiren isthmus adı verilen bir parçası bulunur. İnsanların yaklaşık %40'ında isthmustan hyoid kemiğe uzanım gösteren piramidal lob adı verilen bir bölüm de bulunabilir. Normal ağırlığı insanda 20 gr'dır. Paratiroit bezi genellikle tiroidin arkasında mercimek şeklinde 4 tane küçük bezdir.

Hipofiz bezi veya diğer adıyla Pitüiter bez, bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir endokrin bezdir. Beyin tabanında, hipotalamusun altında bir çıkıntı şeklinde uzanır. Beyni örten dura mater ile çevrilmiştir. Hipofiz hormonu üretip salgılayarak Homeostasiyi düzenler. Bunu bütün iç salgı bezlerini denetleyerek yapar. Bu anlamda hipofiz, endokrin sistem ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını kontrol eder. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Hipofiz bezi ön, orta ve arka lop olmak üzere üç parçalıdır. Ara lob insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.
Hashimoto tiroiditi vücudun kendi koruma sisteminin tiroid hücrelerine saldırdığı bir bağışıklık sistemi sorunudur: Kandaki anti-TSH reseptör antikorlarının neden olduğu otoimmun bir hastalıktır.
Plummer hastalığı; aşırı işlevli tiroid adenomu, toksik adenom veya toksik multinodüler guatr. Bu hastalık genellikle kadınlarda görülür. Adenom genellikle 40-50 yaş arasında görülür.
Guatrojen, guatr hastalığına sebep olan maddeler ya da besinler için kullanılan bir terimdir. Bu besinler ya da maddeler kandaki tiroid hormonunun miktarını azaltarak tiroid bezinin daha fazla çalışmasına sebep olurlar. Bunun sonucunda da, guatr denen ve tiroid bezinin fazla çalışarak büyümesi sonucu ortaya çıkan hastalık meydana gelir.

İyot eksikliği, kalbin hareketlerini, uyarılan sinirlerin verdiği yanıtı, canlının büyüme hızını ve metabolizmayı denetleyen tiroit bezi salgısını doğrudan etkileyen iyot elementinin vücuda yeterli miktarda alınamaması durumudur.
Anaplastik karsinom, Anaplastic carcinoma veya Anaplastik Tiroid Kanseri organizmada görülen en kötü huylu kanserlerden birisidir. Hastaların bir kısmı, tanıdan sonra bir yıl içerisinde ölmektedir.

Hiperplazi ya da hipergenezis bir doku ya da organın büyüklüğünün hücrelerinin sayısındaki artış sebebiyle artmasıdır. Hücrelere, daha çok üretmeleri için aşırı çoğalmaları yönünde gelen uyarıların sonucunda beliren bir adaptasyon biçimidir. Uyarılardan etkilenen hücrelerin sayısı artar, bu hücrelerin oluşturduğu doku ve organlar büyür. Hiperplazi, DNA sentezi yapabilen hücre türlerinde olanaklıdır. Hiperplazilerin büyük bölümü hormonal stimülasyonların sonucu gerçekleşir. Reversibl bir süreçtir; uyaranların kesilmesiyle birlikte hiperplazi de geriler, organ normale döner.

Endokrin hastalıkları endokrin sisteme ait bozukluklarıdır. Endokrin bozukluklarla ilişkili tıp dalı endokrinoloji olarak bilinir.
Otoimmün tiroidit veya özbağışıklı tiroidit, vücudun tiroid bezlerini ve onun hormon ürünleri olan T3, T4 ve TSH'yi tehdit olarak algılayarak tiroid hücrelerini hedef alan özel antikorlar üreterek onu yok ettiği kronik bir hastalıktır. Hipotiroidizm veya hipertiroidizm ile ve guatrlı veya guatrsız olarak ortaya çıkabilir.

De Quervain tiroidi, subakut granülamatöz tiroidit veya dev hücreli tiroidit olarak da bilinir, geçici tiroiditler olarak bilinen bir grup tiroidit hastalıklarının bir üyesidir. De Quervain tiroiditinden her yaştan ve her cinsiyetten insan etkilenebilir.