İçeriğe atla

Godesberg Programı

Godesberg Programı (Almanca: Godesberger Programm) Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) siyasi çizgisi dışında bir parti programıydı. 15 Kasım 1959'da SPD'nin Bad Godesberg'te (bugün Bonn'un bir parçası olan kasaba) yaptığı parti kongresinde onaylandı.

Godesberg Programı SPD'nin temel hedeflerindeki ve amaçlarındaki değişiklikleri tanıttı. Kapitalizmin yerini alma amacını reddetti, kapitalizmi reform edeceğini, etik kaygılar güden bir "halk" partisi olacağını ve sınıf-tabanlı olan çizgiyi dışlayacağını vadetti. Bad Godesberg Programı sosyalizmin ana prensiplerinden olan millileştirmeyi reddetti.[1]

Godesberg Programı aynı zamanda partinin materyalizm ve sınıf mücadelesi gibi Marksist teorileri terk ettiği program olma özelliğiyle de önemlidir. Programın uygulamaya başlanmasıyla SPD'nin çekirdeğindeki fikir olan kapitalizme karşı düşmanlık da azalmaya başladı ve böylece eski işçi sınıfı tabanlı oy kitlesiyle beraber tüm potansiyel seçmene kucak açmaya yarayacak etik savlara dayalı siyasi ideoloji uygulanmaya kondu.

Sendikalar eski talepleri olan millileştirmeyi, sanayicilerle işbirliği içinde hızlıca büyümeye terk etti, işçiler böylece maaşlarında yasaya dayalı artış ve çeşitli faydalar elde etti. SPD'liler 1953 ve 1957'deki genel seçimleri kaybettikten sonra başta Berlin belediye başkanı Willy Brandt[] olmak üzere, Amerikan tarzı imaj yönetimi temeline dayanan ve kişiliği baskılayan seçim stratejisine doğru hareket ettiler. SPD bu yöntemle 1961 seçimlerine hazırlandı, Godesberg Programının gerekliliğini 1960'ta muhalefete düşmüş olmaları, Batı Almanya'nın yeniden silahlanma yarışına başlaması ve NATO'ya kabulü ispatlamaktadır.[2]

Godesberg Programı 20 Aralık 1989'da SPD'nin Berlin'de yapılan parti kongresinde yerini Berlin Programı'na bırakmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Sheri Berman (Mayıs 2008). "Understanding Social Democracy" (PDF). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Temmuz 2015. The ultimate outcome was a full reconsideration of the SPD's course in German politics, the famed Bad Godesberg program. Essentially, it committed the SPD to the two main pillars of a modern social democratic program - a people's party strategy and a commitment to reform capitalism rather than destroy it. In particular, Bad Godesberg proclaimed that the party 'no longer considered nationalization the major principle of a socialist economy but only one of several (and then only the last) means of controlling economic concentration and power'. 
  2. ^ Henry Ashby Turner, The two Germanies since 1945 (1987) p. 80-82

Dış bağlantılar


İlgili Araştırma Makaleleri

Demokratik sosyalizm, sosyalist piyasa ekonomisi içinde ekonomik demokrasi, işyeri demokrasisi ve işçilerin öz yönetimine veya alternatif bir merkeziyetçi planlı sosyalist ekonomi biçimine özel bir vurgu yaparak, siyasi demokrasiyi ve bir tür sosyal sermayeli ekonomiyi destekleyen solcu bir siyaset felsefesidir. Demokratik sosyalistler, kapitalizmin doğası gereği özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleriyle bağdaşmadığını ve bu ideallerin ancak sosyalist bir toplumun gerçekleştirilmesiyle elde edilebileceğini savunuyorlar. Çoğu demokratik sosyalist, sosyalizme kademeli bir geçiş arayışında olsa da, demokratik sosyalizm, sosyalizmi kurmanın aracı olarak devrimci veya reformist siyaseti destekleyebilir. Demokratik sosyalizm, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği'nde ve diğer ülkelerde tek parti devletine doğru gerilemeye karşı çıkan sosyalistler tarafından popülerleştirildi.

Sosyal demokrasi, reformist ve aşamalı yöntemlerle laissez-faire kapitalizminin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen politik bir ideolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Almanya Hristiyan Demokrat Birliği</span> Almanyada bir siyasi parti

Almanya Hristiyan Demokrat Birliği, Hristiyan demokrat ve liberal muhafazakâr görüşte, merkez sağ pozisyonda bir Alman siyasi partisidir. Genel başkanı Friedrich Merz'tir.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

Avrupa komünizmi ya da Avrokomünizm, 1970'li yıllarda kimi Batı Avrupa ülkelerindeki komünist partilerin izledikleri, politik ve kuramsal yenilenme hareketi. Hareketin arka planını Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin (SBKP) 1956 yılında yaptığı 20. Kongre ve sonrasında gündeme gelen Destalinizasyon süreci ile Doğu Avrupa'daki ayaklanmalar, Çin-Sovyet ayrılığı gibi uluslararası komünist hareketi geniş çaplı etkileyen tarihsel olaylar belirliyordu.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Ebert</span> Almanya Weimar Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı (1919–1925)

Friedrich Ebert, Alman sosyal demokrat politikacı. 1913'te Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) başkanlığına seçildi. 1919’da "Reichspräsident" ünvanı ile Weimar Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı oldu ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü.

Kolektivist anarşizm, özellikle Mihail Bakunin ve Birinci Enternasyonal’in anti-otoriter kesimi ile ifade edilen anarşist akımdır. Ayrıca Johann Most da bu yaklaşımın üyelerindendir. Komünal anarşizmle karıştırılmaması gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Franz Mehring</span>

Franz Mehring Wilhelm dönemi Almanyası'nın önde gelen Marksist politikacısı, tarihçisi ve edebiyat eleştirmeniydi. Eserleriyle, tarihsel maddeciliği sosyal demokrat edebiyat ve tarih eleştirisinin yöntemi haline getirdi. Karl Liebknecht ile Rosa Luxemburg’un yakın çalışma arkadaşı olan Mehring’in siyasi çalışmalarına, neredeyse tümüyle, II. Enternasyonal’de ve Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde ortaya çıkan oportünizme karşı mücadelede Marksizmin savunusu damgasını vurdu.

<span class="mw-page-title-main">Almanya Komünist Partisi</span>

Almanya Komünist Partisi, 1918-1933 yılları arasında önde gelen Alman siyasi parti. KPD, 1918'in sonunda Spartakusbund'un daha küçük radikal sol gruplarla birleşmesinden ortaya çıktı. Bu birleşmenin amacı, Almanya'da komünizmin hakim rejim hâline getirilmesiydi. 30 Aralık 1918'den 1 Ocak 1919'a kadar aşırı solcuların hakim olduğu kurucu parti kongresi, partinin Alman Ulusal Meclisi seçimlerine katılmasını reddetti. 1919'daki ocak ayaklanmasının ardından rejim güçleri, önce KPD liderleri Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg'u, kısa bir süre sonra da kurucu üye Leo Jogiches'i öldürdü. Aralık 1920'de KPD, Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi' nin sol çoğunluğuyla birleşti ve geçici olarak Birleşik KPD adını aldı. KPD, kuruluşundan itibaren SPD'nin devrimci alternatifi olarak görüldü. Weimar Cumhuriyeti döneminde sosyalist üretim koşulları ve Sovyetler Birliği'ni model alan bir proletarya diktatörlüğünü savundu. Parlamentarizm ve demokrasi hakkındaki görüşleri, “burjuva demokrasisini” parti liderliğinde bir sosyalist konsey cumhuriyeti ile değiştirmek istedikleri için bölünmüştü, ancak yine de seçimlere katıldılar. 1919'dan itibaren Lenin'in ve daha sonra Stalin'in egemen olduğu Komünist Enternasyonal'in bir üyesiydi. KPD, işçi hareketinde sosyal demokrasiye karşı mücadele etmek için, 1928'den itibaren SPD'yi sosyal faşist ve baş düşman ilan ederek Nasyonal Sosyalizm'e karşı ortak bir mücadeleyi engelledi. 1929'dan itibaren KPD, otoriterleşti. Parti, Stalin ve Ernst Thälmann etrafında giderek bir şahıs kültü hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">1918-1919 Alman Devrimi</span> devrim

1918–1919 Alman Devrimi ya da Kasım Devrimi, I. Dünya Savaşı'nın sonunda Friedrich Ebert önderliğinde anayasal monarşiden parlamenter demokrasiye geçiş sürecidir. Savaşın Almanya’nın aleyhine gelişmesinden dolayı Alman halkının üzerinde oluşan gerilim, ülkede yeni bir rejimin kurulması gerektiği düşüncesini ön plana çıkarmıştı. Devrimin amacı monarşi rejiminin yerine demokratik bir cumhuriyet kurmaktı. Bu hedef, İmparator II. Wilhelm’in tahttan çekilmesiyle sonuçlanan, 1 hafta, 4 gün süren ilk aşamada gerçekleşti. Almanya’daki radikal solcular komünist bir rejim kurmak istediği için bu devrim, komünist devrimciler ile anti-komünistler arasındaki bir iç savaşa dönüştü; bu durum, devrimin ikinci aşamasını yarattı. İkinci aşama tam olarak 9 ay, 1 hafta sürdü ve yönetim biçimi parlamenter demokrasiye dayanan Weimar Cumhuriyeti'nin zaferiyle sonuçlandı.

Almanya Komünist İşçi Partisi, 1920 yılında kurulan, parlamento karşıtı ve konsey komünizmi taraftarı siyasi parti. AKİP, 1920 yılının nisan ayında Heidelberg'te, Almanya Komünist Partisi'nden ayrılan kadrolarca kurulmuştur. Parti gazetesinin ismi Komünist İşçi'dir.

<span class="mw-page-title-main">Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 2. Kongresi</span>

Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) II. Kongresi 30 Temmuz-23 Ağustos 1903 tarihinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de başladı ve 6 Ağustos tarihine kadar burada devam etti. Belçika hükûmetine, Rusya Büyükelçiliği'nden yapılan baskılar neticesinde, Belçika polisi delegeleri zorla ülkeden çıkarttı. Londra'ya geçen delegeler, Kongre'yi bu şehirde tamamladılar. İlk kongrede kuruluşu ilan edilen Marksist Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne nihai şekli bu kongrede verildi.

<span class="mw-page-title-main">Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 3. Kongresi</span>

Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi III. Kongresi 25 Nisan-10 Mayıs 1905 tarihleri arasında Londra'da toplandı.

<span class="mw-page-title-main">Anti-Sosyalist Yasa</span>

Sosyalistlere Karşı Yasa ya da Sosyal Demokrat Çabaların Kurumsal Tehlikelerine Karşı Yasa, Otto von Bismarck döneminde 21 Ekim 1878'de Almanya'da çıkartılan antikomünist yasa. Buna yasaya göre, Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin bütün örgütleri ve işçilere ait yayın organları yasaklanmış, sosyalist yayınlar toplattırılmış ve dönemin sosyal demokratları cezalandırılmıştır.

Yeni Demokrasi ya da Yeni Demokratik Devrim, Mao Zedong'un "dört sınıf bloku" teorisi kapsamında, Çin Devrimi sonrasında kurulan Çin'deki demokrasi anlayışı ifade eden terim. Bu teoriye göre; devrim sonrası Çin'de gelişecek demokrasi farklı bir yol izleyecek, batılı devletlerde yer alan parlamenter sistem ve liberal ekonomiden farklı olarak, Sovyet türünde bir örgütlenme modeli ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ekonomisi türüne adapte olmuş bir demokrasi türü oluşacaktı. Bu kavramın literatüre girmesinin ardından geçen sürede, Yeni Demokrasi kavramı benzer gerekçeleri ile diğer ülke ve bölgelerde uyarlanmıştır.

Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) 8. Kongresi, Moskova’da 18-23 Mart 1919 tarihinde yapılmıştır. 313,766 parti üyesini temsilen 301 oy kullanma hakkına sahip delege ve konuşma hakkına sahip 102 delege katılmıştır. 8. Merkez Komite de bu kongrede seçilmiştir.

Sosyal yurtseverlik, yurtseverliği sosyalizm ile birleştiren dünya görüşü.

Devrimci sosyalizm, topluma yapısal değişiklikler getirmek için sosyal bir devrimin gerekli olduğu fikrini vurgulayan sosyalizm içindeki bir politik felsefe, doktrin ve gelenektir. Daha spesifik olarak, devrimin kapitalist üretim tarzından sosyalist üretim tarzına geçiş için gerekli bir ön koşul olduğu görüşüdür. Devrim mutlaka şiddetli bir ayaklanma olarak tanımlanmaz; işçi sınıfının kitle hareketleri tarafından siyasi iktidarın ele geçirilmesi olarak tanımlanır. Böylece devlet, kapitalist sınıf ve çıkarlarının aksine, işçi sınıfı tarafından doğrudan kontrol edilir veya kaldırılır.

Yeşil sol, terim kullanıldığı ülkelerde çevrecilik, feminizm, sosyalizm ve pasifizm unsurlarını birleştiren siyasi bir görüşü ifade eder. İnsan dışındaki diğer türlerin haklarına doğru bir genişleme ile öncelikle sosyal adalet ve insan hakları odaklı bir ideolojidir. Karar alma süreçlerinde doğrudan katılım ile birlikte hiyerarşik tutumlar aşılmak istenir. Çevreye dair hedeflerini, kapitalist düzenle uzlaştırmaya çalışan merkez sol yeşil partilerin ile nadiren görülen ve anti-feminist görüşler içeren merkez sağ yeşil partilerden farklı biçimde, çevreye dair eşitlik vurgusunu öne çıkararak kullanır.

Nasyonal sosyalizm ideolojisinde sosyalizmin ne anlama geldiği veya neden bu ismin tercih edildiği, Naziler hakkında yapılan tartışmalara konu olmuştur. Sık görülen bir düşünceye göre; amaç sadece o dönem sosyalizm sözcüğünün popülerliğinden, işçi sınıfını olumlu biçimde etkilemesinden ve alt sınıfı partiye kazandırma isteğinden dolayı ideolojiye ve partinin ismine sosyalizmin entegre edildiğidir.