İçeriğe atla

Glukoz tolerans testi

Glukoz tolerans testi, hastalara belirli bir miktarda glukozun verildiği ve ardından verilen glukozun kandan ne kadar çabuk sürede temizlendiğini belirlemek için kan örneklerinin alındığı tıbbi bir testtir.[1] Test genellikle diyabet, insülin direnci, bozulmuş beta hücre fonksiyonu,[2] ve bazen reaktif hipoglisemi ve akromegali veya daha nadir karbohidrat metabolizması bozukluklarını test etmek için kullanılır. Testin en sık yapılan versiyonunda, oral glukoz tolerans testi (OGTT), standart dozda glukoz ağız yoluyla alınır ve iki saat sonra kan düzeyleri kontrol edilir.[3] Glukoz tolerans testinin birçok varyasyonu yıllar boyunca farklı standart dozlarda glukoz, farklı uygulama yolları, farklı aralıklar ve örnekleme süreleri ve kan glukozuna ek olarak farklı maddeler ölçümlerinin de eklenmesiyle geliştirilmiştir.

Tarihçe

Glukoz tolerans testi ilk olarak 1923'te Jerome W. Conn tarafından tanımlanmıştır.[4]

Test, 1913 yılında ATB Jacobson tarafından kandaki karbonhidrat alımının kan glukozu dalgalanmalarına,[5] ve öncülüğün (1921'de ilk gözlemci H. Staub ve K. Traugott'dan sonra Staub-Traugott Fenomeni olarak adlandırıldığına karar verirken yaptığı çalışmalara dayanıyordu) 1922'de glukoz verilen normal bir hastanın, başlangıçtaki bir sıçramadan sonra hızlı bir şekilde normal kan glukoz seviyesine geri döneceği ve sonraki glukoz yüklemelerine karşı daha iyi bir reaksiyon göstereceği görülmüştür.[6][7]

Test

1970'lerden beri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve diyabetle ilgilenen öteki organizasyonlar standart bir doz ve süre üzerinde anlaştılar.

Hazırlanması

Hastaya, testten önceki günlerde veya haftalarda karbonhidrat alımını kısıtlamaması talimatı verilir. Hastanın sağlıklı olduğu zamandaki glukoz metabolizmasını yansıtamayacağından, hastalık durumunda test yapılmamalıdır. Tam bir yetişkin dozu, kilosu 42.6 kg'dan (94 lb) daha az olan bir kişiye verilmemelidir veya bu durumda aşırı glukoz yüklemesi yanlış pozitif sonuç verebilir. Glukoz toleransı öğleden sonra önemli bir düşüşün gözlendiği diurnal (günlük) bir ritim gösterebileceği için, OGTT sabahları yapılır. Hastalara, testlerden 8-12 saat önce hiçbir besin tüketmemesi (yalnızca su içebilir) talimatı verilir. Büyük dozlarda alınan salisilatlar, diüretikler, antikonvülsanlar ve oral kontraseptifler gibi ilaçlar glukoz tolerans testini etkiler.

Yöntem

  1. Hastadan sıfırıncı zaman (başlangıç çizgisi) kan örneği alınır.
  2. Hastaya daha sonra 5 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde içmesi için ölçülen bir dozda (aşağıda belirtilmiştir) glukoz çözeltisi verilir.
  3. Kan glukoz (kan şekeri) ve bazen de insülin düzeylerini ölçmek için aralıklarla kan alınır. Numunelerin aralıkları ve sayısı testin amacına göre değişir. Basit diyabet taraması için en önemli örnek 2. saatte alınan örneklerdir ve bu durumda sadece 0. ve 2. saatte numune alınabilir. Hekim tarafından talep edilen protokole bağlı olarak, laboratuvar 6 saate kadar kan alınmaya devam edilebilir.

Glukoz dozu ve çeşitleri

  • 75 gram oral doz, tüm erişkinlerde kullanılmak üzere DSÖ'nün önerisidir,[8] ve ABD'de kullanılan ana dozajdır.[9] Doz sadece çocuklarda ağırlığa göre ayarlanır.[8] Verilen doz 5 dakika içerisinde içilmelidir.
  • Gebelikte ortaya çıkan gestasyonel diyabetin taraması yapılırken, genellikle kullanılan değişik bir tür, bir saatte 50 g'lık glukoza karşı yanıt ölçülmesidir. Eğer değer yüksek çıkarsa, bu üç saat boyunca 100 g'lık bir testle takip edilir.[10]
  • Birleşik Krallık genel uygulamasında, standart glukoz dozu, gazlı bir içecek olan orginal 394 ml Lucozade enerji içeceği ile sağlanmıştır, ancak bu, günümüzde amaca uygun içecekler glukoz solüsyomları ile yer değiştirmektedir.[11][12]
  • Portekiz'de standart glukoz dozu, bir PET şişesindeki 200 ml'lik sıvı klinik laboratuvar veya hastane tarafından sağlanır. En çok bilinen marka, Portekiz'de üretilen TopStar'dır. Öneriler, tüm yetişkinler için 75 gr'lık bir oral doz olup, çocuklarda kilolarına göre ayarlanır. Bununla birlikte, portakal, limon ve kola aromasında bulunan 50 g ve 100 g'lık dozlar da kullanılır.

Ölçülen maddeler ve çeşitleri

Eğer böbrek glukozürisi (kandaki normal seviyelere rağmen idrarda şeker atılırsa) şüphesi varsa, açlık ve 2 saatlik kan testleri ile birlikte idrar örnekleri de test için de alınabilir.

Numune alma yöntemi

Yukarıda tanımlanan ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirtilen tanı kriterleri sadece venöz yoldan alınan kan örnekleri içindir (koldaki bir damardan alınan bir kan örneği). Kan glukozunu ölçmek için gittikçe yaygınlaşan bir yöntem, daha az invaziv olan, hasta için daha elverişli olan ve gerçekleştirmek için minimum eğitim gerektiren kılcal damardan alınan veya parmak ucundan alına kanı örneklemektir. Açlık kan glukoz seviyelerinin hem kılcal hem de venöz örneklerde benzer olduğu gösterilmesine karşın, postprandiyal (bir öğünden sonra ölçülen) kan glukoz seviyeleri değişebilir. DSÖ tarafından verilen tanı kriterleri sadece venöz kan örnekleri için uygundur. Kılcal kan damarınlarından alınan kanlarda yapılan testlerin artan popülaritesi göz önünde bulundurulduğunda, DSÖ iki örnek türü arasında bir dönüşüm faktörü hesaplanmasını önermiştir, ancak 2017 itibarıyla, bazı tıp profesyonellerinin kendilerine ait çeşitli dönüşüm faktörlerini kendilerine göre adapte etmelerine karşın, DSÖ tarafından hiçbir dönüşüm faktörü yayınlanmamıştır.

Çeşitleri

Standart iki saatlik bir GTT (Glukoz Tolerans testi), tüm diabetes mellitus tiplerini teşhis etmek ya da dışlamak için yeterlidir, ancak diyabetin daha daha erken evrelerini tespit etmekte başarısızdır.

Daha uzun süreli yapılan testler, reaktif hipoglisemiyi tespit etmek veya hipotalamik obezitenin alt tiplerini tanımlamak gibi çeşitli başka amaçlar için kullanılmıştır. İnsülin seviyeleri bazen insülin direncini veya insülin eksikliğini tespit etmek için ölçülür.

GTT (Glukoz Tolerans Testi), reaktif hipoglisemi tanısında sınırlı bir öneme sahiptir, çünkü normal çıkan değerler,hastanın sahip olduğu anormal OGTT ile gösterilen anormalliğinin diğer semptomları ile ilişkili olduğunu kanıtlamaz ve reaktif hipoglisemi semptomu göstermeyen pek çok hasta OGTT sonunda düşük glukoz seviyesi sergileyebilir.

Oral glukoz zorlama testi

Oral glukoz zorlama testi (OGZT), gebe kadınları gestasyonel diyabet bulgularını kontrol etmek için kullanılan OGTT'nin kısa bir versiyonudur.[3][13] Günün herhangi bir saatinde aç karnına olmanın zorunu olmadığı bir zamanda, yapılabilir.[3] Test, 50 gr glukoz yüklemesini takiben yapılan 1 saat sonraki ölçümden ibarettir.

OGTT'nın sınırları

OGTT, periferal dokulardaki insülin direnci miktarı ve insülin üreten pankreas beta hücrelerinin azalan insülin salgılama kapasitesi arasındaki farkı ayırt edemez.. OGTT, hiperinsülinemik-öglisemik kelepçe tekniğinden (insülin direncini ölçmek için "altın standart"tır) veya insülin tolerans testinden daha az doğrudur, ancak teknik olarak daha kolaydır. Teknik açıdan zor iki testin hiçbiri klinik bir ortamda kolaylıkla uygulanamaz veya epidemiyolojik çalışmalarda kullanılamaz. HOMA-IR (homeostatik model değerlendirmesi), epidemiyolojik çalışmalarda kullanılabilen normal kişilerde insülin direncini ölçmenin uygun bir yoludur, ancak diyabetik hastalar için hatalı sonuçlar verebilir.[14][15]

Başvurular

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 5 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  2. ^ https://doi.org/10.1016%2Fj.amjcard.2011.03.013 []
  3. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 13 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  4. ^ Conn, JW. "Interpretation of the glucose tolerance test. The necessity of a standard preparatory diet". Am J Med Sci. 1940; 199: 555–64.
  5. ^ Jacobsen ATB. Untersuchungen über den Einfluss verschiedener Nahrungsmittel auf den Blutzucker bei normalen, zuckerkranken und graviden Personen. Biochem Z 1913; 56:471–94
  6. ^ Traugott, K. "Über das Verhalten des Blutzuckerspiegels bei wiederholter und verschiedener Art enteraler Zuckerzufuhr and dessen Bedeutung für die Leberfunktion. Klin. Wochenschr. 1: 892, 1922.
  7. ^ Staub, H., Biochem. Z., 1921, cxviii, 93.
  8. ^ a b World Health Organization and International Diabetes Federation (1999). Definition, diagnosis and classification of diabetes mellitus and its complications. Geneva, Switzerland: World Health Organization.
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 12 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  10. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  11. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  12. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 6 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2020. 
  13. ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  14. ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2018. 
  15. ^ https://doi.org/10.1016%2Fj.diabet.2011.01.002 []

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Glukoz</span> izomer grubu

Basit bir şeker (monosakkarit) olan glukoz yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar.

<span class="mw-page-title-main">Rosiglitazon</span>

Rosiglitazon, insüline karşı duyarlılığı artırarak anti-hiperglisemik etki gösteren tiyazolidindion sınıfından bir antidiyabetik ilaç. İlaçlarda, rosiglitazon maleat şeklinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Hipoglisemi</span>

Hipoglisemi, kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Akarboz</span>

Akarboz, tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan anti-diyabetik bir ilaçtır. Avrupa ülkelerinde ve Türkiye'de Glukobay®, Kuzey Amerika ülkelerinde Precose® ve Kanada'da Prandase® ticari isimleri ile satılmaktadır. Akarboz bir alfa-glukozidaz inhibitörüdür. Alfa-Glukozidaz büyük karbohidrat moleküllerini parçalayarak glukozu açığa çıkaran bir enzimdir.

Hemoglobin A1c bir şekere kimyasal olarak bağlanmış bir hemoglobin (Hb) formudur. Glukoz, galaktoz ve fruktoz dahil olmak üzere çoğu monosakkarit, kan dolaşımında bulunduğunda kendiliğinden hemoglobin ile bağlanır. Ancak glukozun bunu yapma olasılığı galaktoz ve fruktoza göre daha düşüktür, bu da glukozun insanlarda neden birincil metabolik yakıt olarak kullanıldığını açıklayabilir.

Sülfonilüre türevleri tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan oral antidiyabetik ilaç sınıflarından biri. Temel etkilerini pankreasın beta hücrelerinden insülin salgılanmasını artırarak gösterirler.

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Liraglutid</span>

Liraglutid (NN2211), insanlarda “incretinler” adı verilen ve genel olarak kandaki glukoz seviyesini düşüren metabolik hormonlar ailesinin bir üyesi olan Glukagon Benzeri Peptit-1 (GLP-1) ile aynı reseptöre bağlanarak daha uzun süreli etki sağlayan bir GLP-1 analoğudur. Liraglutid tıpkı insan GLP-1 hormonunun yaptığı gibi endojen insülin salgılanmasını arttırır. Liraglutid Novo Nordisk Firması tarafından geliştirilmiş ve öncelikle Tip-2 diyabetin tedavisi için Victoza ticari ismi ile pazarlanan enjekte edilebilir bir ilaçtır. 2015 yılında Novo Nordisk firması bu etken maddenin farklı bir dozaj formunu, Amerika ve Avrupa’da Saxenda ticari ismi ile obez olan ya da aşırı kilolu olup, bu aşırı kilolara bağlı olarak en azından bir komplikasyon yaşayan hastaların tedavisi için pazarlamaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kan şekeri seviyesi</span>

Kan şekeri seviyesi, kan şekeri konsantrasyonu veya kan glukoz seviyesi, insanların ve hayvanların kanında bulunan glukoz miktarıdır. Glukoz basit bir şekerdir ve her zaman 70 kilogram ağırlığında bir insanın kanında yaklaşık 4 gram glukoz bulunur. Vücut, metabolik homeostazın bir parçası olarak, başta karaciğer ve pankreas ve bunların yanında ekstrahepatik dokular ve birkaç hormonun rol oynadığı, çok duyarlı homeostatik bir mekanizma ile kan glukoz seviyelerini sıkı bir şekilde düzenler. Glukoz, iskelet kası ve karaciğer hücrelerinde glikojen formunda depolanır. Aç kalan bireylerde, kan glukozu karaciğer ve iskelet kasındaki glikojen depoları harcanarak sabit seviyede tutulur.

Duyarsızlaştırma tıpta, bir organizmanın bir maddeye veya uyaranlara karşı olan negatif reaksiyonunu azaltmak veya ortadan kaldırmak için uygulanan bir yöntemdir.

<span class="mw-page-title-main">İnsülin (ilaç)</span> enjekte edilebilir ilaç olarak kullanılan biyosentetik insülin

İnsülin, yüksek kan şekerini tedavi etmek için ilaç olarak kullanılan protein yapıda bir hormonudur. İnsülininin kullanıldığı durumlar, tip 1 diabetes mellitus, tip 2 diabetes mellitus, gestasyonel diyabet ve diyabetik ketoasidoz ve hiperosmolar hiperglisemik durum gibi diyabet komplikasyonlarını içerir. Ayrıca yüksek kan potasyum düzeylerini tedavi etmek için glukoz ile birlikte kullanılır. İnsülin, tipik olarak deri altına enjeksiyon yoluyla uygulanır, ancak bazı formları damar yoluyla veya kas içine enjeksiyon yoluyla da kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gestasyonel diyabet</span>

Gestasyonel diyabet, normalde diyabeti olmayan bir kadının gebeliği sırasında yüksek kan şekeri seviyelerini geliştirdiği bir durumdur. Gestasyonel diyabet genellikle az sayıda semptomla sonuçlanır; ancak bununla birlikte preeklampsi, depresyon ve sezaryen doğum yapma gerekliliği riskini de artırır. Yetersiz tedavi edilen gestasyonel diyabetli annelerden doğan bebekler, doğumdan sonra yüksek kilolu olma, kan şekerlerinin düşük olmasına ve fazla sarılığa sahip olma riski altındadırlar. Bu durum tedavi edilmezse, ölü doğum riski ile sonuçlanabilir. Bu durumda doğan çocuklarda uzun vadede, fazla kilolu olma ve tip 2 diyabet geliştirme riski daha yüksektir.

<span class="mw-page-title-main">Erişkinlerde latent otoimmün diyabet</span>

Erişkinlerde latent otoimmün diyabet ('LADA), yetişkinlikte ortaya çıkan, genellikle çocuklarda tanı konulan tip 1 diyabetten daha yavaş bir başlangıç seyrinde olan bir tip 1 diabetes mellitus tipidir. LADA'lı yetişkinler başlangıçta yaşlarına göre özellikle de güçlü bir aile öyküsü veya obezite gibi tip 2 diyabet için risk faktörleri varsa tip 2 diyabete sahip olarak yanlış teşhis edilebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Reaktif hipoglisemi</span>

Reaktif hipoglisemi, postprandiyal hipoglisemi ya da tatlı krizi, diyabetli ve diyabeti olmayan kişilerde, yüksek karbonhidrat içeren bir yemekten sonraki dört saat içinde ortaya çıkan semptomatik ve tekrarlayan hipoglisemi ataklarını tanımlayan bir terimdir. Hipogliseminin nedenini belirlemek için bir değerlendirme yapılmasını gerektirdiğinden bu terim tek başına bir tanı değildir.

Prediyabet, diyabet teşhisi için gerekli olan tüm semptomların bulunmadığı ancak kan şekerinin anormal derecede yüksek olduğu diyabetes mellitusun ön safhasıdır. Bu aşamaya genellikle "gri alan" denir. Bir hastalık değildir; Amerikan Diyabet Derneği'ne göre; "Prediyabet kendi başına klinik bir durum olarak görülmemeli, daha çok diyabet ve kardiyovasküler hastalık (KVH) için bir risk faktörü olarak görülmelidir". Prediyabet obezite, yüksek trigliserit ve/veya düşük HDL kolesterol şeklindeki dislipidemi ve hipertansiyon ile ilişkilidir. Bu nedenle metabolik bir diyatezi veya sendromdur ve genellikle belirti (semptom) vermez ve verdiği tek semptom yüksek kan şekeridir.

İnsülinoma, pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerinde oluşan bir tümördür. Nöroendokrin tümörlerin nadir bir şeklidir. İnsülinomaların çoğu benign olup, sadece pankreas içindeki kökenlerinde gelişirler, azınlıktaki bazı tipleri ise metastaz yaparlar. İnsülinomalar, işlevsel pankreatik nöroendokrin tümör (PNET) grubunun bir üresidir. "Tıp Konusu Başlıkları" sınıflandırmasında, insülinoma, "adacık hücresi adenomasının" tek tipidir.

<span class="mw-page-title-main">Tip 1 diyabet</span> Hastalık

Tip 1 diabetes mellitus, pankreas tarafından ya çok az ya da hiç insülin üretilmeyen bir diyabet şeklidir. Tedavi edilmemesi vücutta yüksek kan şekeri seviyesine neden olur. Klasik belirtiler sık idrara çıkma, susuzluğun artması, açlığın artması ve kilo kaybıdır. Ek belirtiler arasında bulanık görme, yorgun hissetme ve yara iyileşmesinin bozulması olabilir. Belirtiler tipik olarak çok kısa bir süre içinde gelişir.

Insulin degludec (INN/USAN) Novo Nordisk tarafından Tresiba markası adı altında geliştirilen, son derece etkili bir bazal insülin benzeridir. Diyabetli kişilerin kan şekeri seviyesini kontrol etmeye yardımcı olmak için günde bir kez subkutan enjeksiyonla uygulanır. 42 saate kadar süren etki süresi vardır, bu, hızlı ve kısa etkili bolus insülinlerin aksine, baz insülin seviyesini sağlayan bir insülindir.

<span class="mw-page-title-main">Dulaglutit</span>

Dulaglutit, diyet ve egzersiz ile birlikte tip 2 diyabet hastalığının tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. ABD'de majör olumsuz kardiyovasküler durumları azaltması için kardiyovasküler hastalığı veya çoklu kardiyovaskülar risk faktörüne sahip tip 2 diyabet hastası yetişkinlerde kullanılmasına onay verilmiştir. Haftada bir kullanılması gereken bir enjeksiyondur.