İçeriğe atla

Glikan

Glikan ve polisakkarit terimleri, IUPAC tarafından "glikosidik olarak bağlanmış çok sayıda monosakkaritten oluşan bileşikler" anlamına gelen eşanlamlılar olarak tanımlanır.[1] Bununla birlikte, pratikte glikan terimi, aynı zamanda, bir glikoprotein, glikolipid veya bir proteoglikan gibi bir glikokonjugatın karbonhidrat bölümünü belirtmek için de kullanılabilir (hatta karbonhidrat sadece bir oligosakarit olsa bile).[2] Glikanlar genellikle yalnızca monosakkaritlerin O-glikosidik bağlarından oluşur. Örneğin, selüloz, β-1,4-bağlantılı D-glikozdan oluşan bir glikandır (veya daha spesifik olarak bir glukandır) ve kitin, β-1,4-bağlı N-asetil-D-glukozamin. Glikanlar, monosakkarit kalıntılarının homo- veya heteropolimerleri olabilir ve doğrusal veya dallı olabilir.

Glikanlar ve proteinler

Glikanlar, glikoproteinler ve proteoglikanlarda olduğu gibi proteinlere bağlı olarak bulunabilir. Genelde hücrelerin dış yüzeyinde bulunurlar. O ve N bağlantılı glikanlar ökaryotlarda çok yaygındır, ancak daha az yaygın olmakla birlikte prokaryotlarda da bulunabilirler.

Kaynakça

  1. ^ "Glycans". IUPAC Gold Book - Glycans. 2009. doi:10.1351/goldbook.G02645. ISBN 978-0-9678550-9-7. 
  2. ^ Dwek (1996). "Glycobiology: Toward Understanding the Function of Sugars". Chemical Reviews. 96 (2): 683-720. doi:10.1021/cr940283b. PMID 11848770. 
Kaynak hatası: <references> üzerinde tanımlanan "immune_glycan" adındaki <ref> etiketi önceki metinde kullanılmıyor. (Bkz: )
  • Cummings, Richard; Esko, Jeffrey; Freeze, Hudson; Hart, Gerald; Marth, Jamey, (Ed.) (1999). Essentials of Glycobiology. Cold Spring Harbor NY: Cold Spring Harbor Laboratory Press. ISBN 978-0-87969-559-0. NBK20709. 27 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2020.  r eksik |soyadı1= (yardım)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Nezle</span> Soğuk almaktan ileri gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık, ingin, tumağı, dumağı, çaputlama

Nezle ya da soğuk algınlığı, üst solunum sisteminde oluşarak kolay şekilde yayılan ve en çok burnu etkileyen bir bulaşıcı hastalıktır. Nazofarenjit, rinofarenjit veya akut koriza olarak da bilinen nezlenin semptomları arasında öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı (rinore) ve ateş yer alır. Semptomlar genellikle yedi ila on gün içinde ortadan kaybolur. Bununla birlikte, bazı semptomlar üç haftaya kadar sürebilir. İki yüzden fazla virüs nezleye sebep olabilmektedir. Nezlenin en yaygın nedeni rinovirüslerdir.

<span class="mw-page-title-main">Karbonhidrat</span> sadece karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşik

Karbonhidrat, karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomlarından oluşan, genellikle hidrojen-oksijen atomu oranı (suda) 2:1 olan bir biyomoleküldür ve dolayısıyla ampirik (deneysel) formülü Cm(H2O)n şeklindedir. m, n'den farklı da olabilir olmaya da bilir. Ancak, tüm karbonhidratlar bu kesin stokiyometrik tanıma uymaz (örneğin üronik asitler, fukoz gibi deoksi şekerler) ve bu tanıma uyan tüm kimyasallar otomatik olarak karbonhidratlar (örneğin formaldehit ve asetik asit) olarak sınıflandırılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Glukoz</span> izomer grubu

Basit bir şeker (monosakkarit) olan glukoz yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glukoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar.

<span class="mw-page-title-main">Laktik asit</span> Stereoizomer grubu

Laktik asit, kimyasal formülü C₃H₆O₃ olan organik bir asittir. İzomerik iki formu vardır: L(+) laktik asit ve D(-) laktik asit. Laktik asit, birçok doğal süreçte ve mikroorganizmalar tarafından fermantasyon sırasında üretilir. Bu asit, sütte de doğal olarak bulunur ve bu nedenle "laktik" adını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Penisilin</span> Penicillium mantarlarından elde edilen bir grup antibiyotik

Penisilinler aslen Penicillium küflerinden, özellikle de P. chrysogenum ve P. rubens'ten elde edilen bir grup β-laktam antibiyotiktir. Klinik kullanımdaki penisilinlerin çoğu P. chrysogenum tarafından derin tank fermantasyonu kullanılarak sentezlenir ve daha sonra saflaştırılır. Bir dizi doğal penisilin keşfedilmiştir, ancak sadece iki saflaştırılmış bileşik klinik kullanımdadır: penisilin G ve penisilin V. Penisilinler, stafilokok ve streptokokların neden olduğu birçok bakteriyel enfeksiyona karşı etkili olan ilk ilaçlar arasındaydı. Günümüzde farklı bakteriyel enfeksiyonlar için hala yaygın olarak kullanılmaktadırlar, ancak birçok bakteri türü yoğun kullanımın ardından direnç geliştirmiştir.

Monomer, diğer monomer molekülleri ile birlikte reaksiyona girerek daha büyük bir polimer zinciri veya üç boyutlu bir ağ oluşturabilen bir moleküldür, bu sürece polimerizasyon adı verilir.

Rastgele genetik sürüklenme, alel sürüklenmesi veya Wright etkisi olarak da bilinen genetik sürüklenme, bir popülasyondaki mevcut bir gen varyantının (alel) frekansında rastgele şansa bağlı olarak meydana gelen değişimdir.

Glikozilasyon enzimler aracılığıyla sakkaritlerin birbirine bağlanarak proteinlere, lipitlere veya organik moleküllere bağlı glikanlar oluşturma sürecidir. Glikozilasyon çevrimle eş zamanlı ve çevrim sonrası bir değişim sürecidir. Glikanlar membran proteinlerinde ve salgılanan proteinlerde çeşitli yapısal ve işlevsel rollere sahiptir. Endoplazmik retikulumda sentezlenen proteinlerin çoğunluğu glikozilasyona uğrar. Bu süreç enzim güdümlü ve konuma özgündür, bu bakımdan enzimsiz yürüyen bir kimyasal tepkime olan glikasyondan farklıdır. Glikozilasyon ayrıca O-GlcNAc değişimi olarak sitoplazma ve çekirdekte de gerçekleşebilir. Altı sınıf glikan üretilir: 1) asparajin kalıntılarının amid azotuna bağlanan N-bağlı glikanlar, 2) serin ve treonin kalıntılarının hidroksil oksijenine bağlanan O-bağlı glikanlar, 3) serin kalıntılarının hidroksil oksijenine bağlanan glikosilaminoglikanlar, 4) glikanların seramid'e bağlı olduğu glikolipitler, 5) ne protein ve ne lipide bağlı olan hiyaluronan ve 6) glikan bağları aracılığıyla proteinleri lipitlere bağlayan GPI çapaları.

<span class="mw-page-title-main">Alfa-Amilaz</span>

Alfa-amilaz, (α-amilaz), nişasta ve glikojen gibi alfa bağlantılı büyük polisakkaritlerin alfa bağlarını bunlardan daha kısa zincirler oluşturan dekstrin ve maltoza hidrolize eden bir enzimdir.

<span class="mw-page-title-main">Barbara McClintock</span> Amerikalı bilim insanı ve sitogenetikçi (1902-1992)

Barbara McClintock, 1983 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Amerikalı bilim insanı. Dünyanın en önemli sitogenetikçilerinden kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Kan-beyin bariyeri</span> kan ve beyni birbirinden ayıran yarı eriyebilir zar

Kan-beyin bariyeri (KBB), nöron'ların olduğu merkezi sinir sistemi'nin hücre dışı sıvısı'na dolaşımdaki kan'daki çözünen'lerin seçici olmayan geçişini önleyen endotelyal hücreler'in yüksek düzeyde seçici yarıgeçirgen sınırıdır. Kan beyin bariyeri, kılcal duvar, astrosit uç-ayaklarının kılcal damarı kaplayan endotel hücreleri ve kılcal taban zarı içine gömülü perisit'ler tarafından oluşturulur. Bu sistem, bazı küçük moleküllerin pasif difüzyon ile geçişine ve ayrıca çeşitli besinlerin, iyonların, organik anyonların ve glikoz ve amino asitler gibi makromoleküllerin seçici ve aktif taşınmasına izin verir. Sinirsel fonksiyon için çok önemlidir.

<span class="mw-page-title-main">Fototrof</span> Metabolik süreçlerde ışık enerjisi kullanan organizma

Fototroflar (Yunanca: φῶς, φωτός = ışık, τροϕή = beslenme) karmaşık organik bileşikler (karbonhidratlar gibi) üretmek ve bundan enerji elde etmek için foton yakalayan organizmalardır. Hücresel çeşitli metabolik süreçleri gerçekleştirmek için ışıktan gelen enerjiyi kullanırlar. Fototrofların zorunlu olarak fotosentetik olduğu yaygın bir yanılgıdır. Hepsi olmasa da birçok fototrof sıklıkla fotosentez yapar: karbon dioksiti yapısal olarak, fonksiyonel olarak veya daha sonraki katabolik süreçler için bir kaynak olarak (örneğin nişasta, şeker ve yağ şeklinde) kullanılmak üzere anabolik olarak organik maddeye dönüştürürler. Tüm fototroflar, hücrenin moleküler enerji birimini(ATP) oluşturmak adına ATP sentaz tarafından kullanılan elektrokimyasal bir devinim oluşturmak için elektron taşıma sistemini veya doğrudan proton pompalamayı kullanır. Fototroflar, ototrof ya da heterotrof olabilir. Elektron ve hidrojenin kaynağı inorganik bileşikler ise (örn. Na2S2O3, bazı mor kükürt bakterilerinde olduğu gibi veya H2S, bazı yeşil kükürt bakterilerinde olduğu gibi) bunlara litotroflar da denebilir ve bu nedenle bazı fotoototroflara fotoliotoototroflar da denir. Fototrof organizmalarına örnekler: Rhodobacter capsulatus, Chromatium, Chlorobium vb.

<span class="mw-page-title-main">Chi-Huey Wong</span>

Chi-Huey Wong, Tayvanlı-Amerikalı biyokimyacı. Halen Kaliforniya'da Scripps Araştırma Enstitüsü Kimya Bölümü'nde Scripps Aile Kürsüsü profesörüdür. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilimler Akademisi üyesidir, Wolf Kimya Ödülü'nü ve RSC Robert Robinson Ödülü'nü kazanmıştır. 700'den fazla makale yayınlamış ve 100'den fazla patenti bulunmaktadır.

En dar tanımıyla glikobiyoloji, doğada geniş çapta dağılmış olan sakkaritlerin yapısı, biyosentezi ve biyolojisinin incelenmesidir. Şekerler veya sakkaritler tüm canlıların temel bileşenleridir ve biyolojide oynadıkları çeşitli rollerin yönleri çeşitli tıbbi, biyokimyasal ve biyoteknolojik alanlarda araştırılır.

<span class="mw-page-title-main">Opisthokont</span>

Opisthokontlar, hem hayvan hem de mantar alemlerini içeren geniş bir ökaryot grubudur. Daha önce "Fungi / Metazoa grubu" olarak adlandırılan opisthokontlar, genellikle bir sınıf olarak tanınır. Opisthokontlar, Apusomonadida ve Breviata ile birlikte daha büyük Obazoa kladını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit D</span>

Hepatit D, hem viroid hem de virüsoid ile benzerlikler paylaşan küçük, küresel zarflı bir partikül olan hepatit delta virüsünün (HDV) neden olduğu bir viral hepatittir HDV, bilinen beş hepatit virüsünden biridir: A, B, C, D ve E. HDV, yalnızca hepatit B virüsü (HBV) varlığında yayılabildiği için bir uydu virüs olarak kabul edilir. HDV bulaşı eş zamanlı olarak HBV enfeksiyonu yoluyla gerçekleşebilir (birlikte-enfeksiyon) ya da kronik hepatit B veya hepatit B taşıyıcılığında sonradan gelişebilir.

Hücrelerin evrimi, hücrelerin evrimsel kökenini ve daha sonraki evrimsel gelişimini ifade eder. Hücreler ilk olarak en az 3,8 milyar yıl önce, dünya oluştuktan yaklaşık 750 milyon yıl sonra ortaya çıktı.

Otoimmün hastalık, bir vücut kısmına anormal bir bağışıklık tepkisinden kaynaklanan bir durumdur. En az 80 otoimmün hastalık türü tanımlanmış olup, bazı kanıtlar 100'den fazla türün olabileceğini düşündürmektedir. Herhangi bir vücut parçası tutulabilir. Semptomlar çeşitlidir ve genellikle hafif ila şiddetli arasında değişen ve geçici olabilen düşük dereceli ateş ve yorgun hissetmeyi içerir.

Oligosakkarit, az sayıda monosakkarit içeren bir karbonhidrat polimeridir. Oligosakkaritler, hücre tanıma ve hücre bağlanması dahil olmak üzere birçok fonksiyona sahiptir. Örneğin, glikolipidler bağışıklık tepkisinde önemli bir role sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Neomura</span>

Neomura, Arkea ve Ökaryotlar üst âlemlerinden oluşan olası bir kladdır. Grup, 2002 yılında Thomas Cavalier-Smith tarafından adlandırıldı. Adı, bakteriden evrimleştiği hipotezini yansıtan "yeni duvarlar" anlamına gelir ve en büyük değişikliklerden biri, peptidoglikan hücre duvarlarının diğer glikoproteinlerle yer değiştirmesiydi. 2017 Ağustos ayından beri neomuran hipotezi bilim insanları tarafından genel kabul görmüş değildir. Moleküler filogenezler, ökaryotların tüm arkelerle bir klad oluşturmak yerine, bir arke grubuyla yakından ilişkili olduğunu, onlardan evrimleştiğini ve Arkeler ile Bakteriler'in kardeş gruplar olduğunu ortaya koymaktadır.