İçeriğe atla

Glif

Küçük "a" harfini temsil eden çeşitli glifler. Bu glifler birbirinin allografıdır.

Tipografide glif, karakterleri yazı içinde temsil ve diğer karakterlerden ayırt eden simgelere verilen addır. Bir karakter tek bir glifle gösterilebildiği gibi, birden fazla karakter de tek bir glifle gösterilebilir. Ayrıca tek bir karakter yerine göre değişik gliflerle gösterilebilir. Yazı içinde kullanılan bir işaretin glif olarak adlandırılması için o işaretin ayırt edici bir işlevinin olması, yani o karakteri diğer karakterlerden ayırması veya yazıya kültürel ve sosyal kullanımdan kaynaklanan özel bir anlam katması gerekmektedir.

Örneğin Latin asıllı alfabe kullanan dillerin büyük çoğunluğunda i harfinin üzerindeki nokta simgesi bir glif olarak kabul edilmez, çünkü ayırt edici bir işlevi olmadığı gibi kullanıldığı yazıya özel bir anlam da katmamaktadır. Yanlışlıkla noktanın yazılmadığı durumlarda eksikliği anlamda değişime neden olmamaktadır. Ancak Latin asıllı alfabe kullanan diğer dillerden farklı olarak Türkçede i ve ı şeklinde iki farklı harf bulunduğundan nokta sembolü glif olarak kabul edilir. Çünkü i harfinin üzerindeki noktaya ayırt edici bir işlev yüklenmiştir. Buna karşılık j harfininin üzerindeki nokta ise ayırt edici bir işlevi bulunmadığı için hiçbir dilde glif olarak kabul edilmez.

Japonca hece yazısında, bir takım karakter birden fazla ayrı işaretten oluşur. Ancak genellikle bu ayrı işaretler glif değildir çünkü kendi başlarına bir anlamları yoktur. Fazladan eklenen bu işaretler, yalnızca diyakritik görevi üstlenerek farklı karakterleri ayırt etme işlevi gördükleri bazı durumlarda glif sayılırlar.

Diyakritikler başka karakterlerle birleşse bile glif sayılırlar. Bu yüzden Fransızcadaki çengel imi veya Lehçe Ł karakterinin üzerindeki çizgi gibi imler glif kabul edilir.

İzlandacadaki æ veya Almancadaki ß gibi bazı karakterler eskiden tipografik bağ olarak kullanılmalarına rağmen zamanla başlı başına ayrı birer karakter haline geldikleri için artık glif olarak kabul edilirler. Buna karşılık "ſi" gibi bağlar, bazı yazıyüzlerinde tek bir birim olarak geçse bile allografik bir özellik gösterdiği (yani bir harfi yazmanın alternatif biçimlerinden biri olduğu), birden fazla yazıbirimden (grafem) oluştuğu ve süs özelliği gösterdiği için glif sayılmaması savunulabilir. Normal el yazısında uzun kelimeler tek bir parçaymış gibi birleştirilerek yazılabilir. Bu yüzden el yazısında her bir harfin şekli kendisinden önce ve sonra gelen harfe göre ufak değişiklikler gösterebilir; ancak bu durum tek parça halinde yazılan kelimelerin tek bir glif olarak sayılacağı anlamına gelmez.

Eşit derece anlamlılığa sahip iki veya daha çok glif, birbirinin allografı olarak adlandırılır. İki glifin allograf olup olmadığına bakılırken, gliflerin birbiri yerine rastgele mi kullanılıyor yoksa bağlama göre uygun olanın mı seçiliyor olmasına bakılmaz.

Kökeni

Türkçeye İngilizce glyph kelimesinden geçmiştir. Glyph terimi ise İngilizcede 1727 yılından beri kullanılmaktadır. İngilizceye Fransız antikacılar tarafından 1701 yılından beri kullanılan glyphe teriminden geçmiş ve Fransızca kelime de "oyma" anlamına gelen Yunanca γλυφή (glyphē) ve fiil mastarı "oymak, kazmak, çukur açmak" anlamlarına gelen Yunanca γλύφειν (glýphein) kelimelerinden alıntıdır.

Tek başına glif olarak dilimize geçmesinden çok daha önce bu kelime, Mısırlıların oyma ve çentikleme ile yazdıkları resim yazısının adı olan Mısır hiyeroglifleri sözüyle dilimizde kullanılmıştır.

Tzalkin takviminde 10. güne karşılık gelen Maya glifi

Türkçeye geçmeden önce ayrı bir kelime olarak "glyph" sözcüğünün Avrupa'da yaygınlaşması 1840'ların başlarında Frederick Catherwood tarafından çözülüp kağıda çizilen Maya medeniyetinin gravür ve taş baskılarındaki gliflerle birlikte başlamıştır.

Mayalar ve diğer medeniyetler gibi Aztekler de glifleri kullanmıştır.

Arkeoloji

Arkeolojide glif, oyulmuş veya yazılmış sembollerdir. Bu semboller piktogram veya ideogram da olabilir, hece yazısı veya resim yazısı gibi yazım sistemlerinin bir parçası da olabilir. 1897'de Dana Evans Colorado Çölü'ndeki kayaların üzerine yazılmış glifler buldu. Bu antik karakterler 19. yüzyılda Amerika yerlilerinin tarihini aydınlatan en önemli buluşlardan biri olarak anılmaktadır.


Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Arap harfleri</span> Arap alfabesini temel alan yazı sistemi

Arap harfleri, 7. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Emevi ve Abbasi imparatorlukları aracılığıyla Orta Doğu merkezli geniş bir alana yayılma olanağı bulmuş İslam dininin benimsendiği coğrafyalarda kabul gören, kökeni Arap alfabesine dayalı, ünsüz alfabesi türünde bir yazı sistemidir. Dünyada Latin alfabesinden sonra en çok kullanılan yazı sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Latin harfleri</span> Antik Roma tarafından Latince yazmak için kullanılan yazı sistemi

Latin veya Romen harfleri, kökeni antik Roma tarafından Eski Latinceyi yazmak için kullanılan Latin alfabesine dayanan bir yazı sistemidir. ISO tarafından belirlenmiş standart modern Latin alfabesinde 26 harf bulunur. Latin harfleri şu anda dünyada en yaygın kullanılan yazı sistemidir.

Ll, Türk alfabesinin 15. harfi olup harfin kullanım sıklığı %5,75'tir. Arap alfabesine dayalı Osmanlıcada lâm adıyla bilinirdi. L, ince ünlülerle beraber kullanıldığı zaman ön damak, kalın ünlülerle beraber kullanıldığı zaman da alt damaktan çıkarılan yumuşak, yayvan ve akıcı bir sestir.

<span class="mw-page-title-main">Meroitik yazı</span>

Meroitik yazı, Meroë Krallığı'nın Meroitik dili yazmak için en azından MÖ 200 yılında kullandığı Mısır hiyeroglif ve Demotik kökenli bir alfabedir, ayrıca bir olasılıkla onu izleyen Nübye krallıklarının dilini yazmak için de kullanılmıştır. Eski Eski Nübyece daha sonraları Yunan uncial alfabesi ile yazıldığında bu alfabeye üç tane Meroitik glif (karakter) de dahil edilmiştir.

Süryani alfabesi, MÖ 2. yüzyıldan itibaren Mardin'de Süryanice için kullanılan bir alfabedir. Bu yazı sistemi, Arami alfabesinden türeyen Sami ebcedlerden biri olup Fenike, İbrani ve Arap alfabesi ile bağlantılıdır.

Ortografi, bir dilin yazı sistemini ve bu sistemin kurallarını ifade eden terimdir. Bu kurallar, dilin kelimelerinin nasıl yazılacağını belirler ve genellikle harflerin kullanımı, noktalama işaretleri, büyük/küçük harf kullanımı ve yazım kurallarını içerir. Ortografi, dilin yazılı biçiminin standartlaşmasını sağlar ve dilin doğru ve tutarlı bir şekilde yazılmasına yardımcı olur.

<span class="mw-page-title-main">Hiyeroglif</span> antik bir yazı türü

Hiyeroglif, antik döneme ait bir yazı sistemi. Birçok türü olan hiyerogliflerin en bilinen türü Mısır hiyeroglifleridir. Ayrıca Luvi hiyeroglifleri ve Urartu hiyeroglifleri de bu yazı sisteminin Mezopotamya'da kullanılan diğer örneklerindendir. Girit hiyeroglifleri ise Girit Uygarlığı tarafından kullanılan başka bir tür hiyerogliftir.

<span class="mw-page-title-main">Harf</span> alfabetik bir yazı sisteminde grafem

Harf, yazı yazmak için kullanılan semboldür. Harfler, Seslerin yazı sistemlerindeki karşılığıdır. Harflerin hepsi birleşerek alfabeyi oluştururlar. Yazı harfler dışında rakam, noktalama işaretleri ya da başka semboller içerebilir ama harfler yazının en temel öğesidir.

Düzeltme imi ya da düzeltme işareti (ˆ) ya da şapka işareti harflerin üzerine gelerek ses değerlerini incelten bir diyakritik işarettir. Yerine getirdiği işlev nedeniyle uzatma işareti adıyla, karıştırılan bir kavram olarak inceltme işareti olarak da adlandırılır. Üzerinde bulunduğu ünlüden önce gelen ünsüz harfi inceltir. Kural oluşturulurken kabul edilen bu durum genelgeçer olarak Türkçe diline yerleşmiştir. İnceltme işareti Kürtçe, Türkçe, Sırpça, Hırvatça, Esperanto, Fransızca, Norveççe, Rumence, Slovakça, Vietnamca, İskoçça, Portekizce, İtalyanca, Afrikaanca gibi dillerde;Farsça ve Japoncanın Latin harflerine aktarılmasında kullanılan diyakritik işaretlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Ayırıcı im</span>

Ayırıcı im, fonetik işaret veya diyakritik; telaffuz, ton ve diğer ayırıcı unsurları belirtmek için gliflere eklenen imdir. Örneğin Latin harflerine geçiş döneminde Türkçedeki ötümsüz artdişyuvasıl sürtünmeli ünsüz sesini karşılamak için yeni arayışlara gidilmiş ve mevcut S harfine sedil eklenerek Ş harfi elde edilmiştir. O > Ö veya A > Â ya da Y > Ý gibi harflerde ayırıcı imlere örnekler görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Maya yazısı</span>

Bulgular MÖ 3. ve 4. yüzyıllarda bile Mayalar'ın yazı sistemini kullandıklarını göstermektedir. Maya yazısından önce de Orta-Amerika'da çeşitli yazı sistemlerinin kullanıldıkları bilinmektedir. Bunlardan biri Olmec ile Maya yazısı arasında bir "geçiş yazısı" denilebilecek Epi-Olmec yazısıdır. Bununla birlikte 5 Ocak 2006'da National Geographic tarafından yayımlanan Maya yazısı inceleme sonuçları Maya yazı sisteminin hemen hemen en eski Orta Amerika yazı sistemleri kadar eski olduğunu göstermektedir. Kısa kısa da olsa, çoğu anıtlar, tabletler, steller ve çömlekçilik ürünleri üzerine yazılmış olmak üzere günümüzde yaklaşık 10.000 Maya yazıtının ya da metninin varlığı bilinmektedir. Bunlardan başka Mayalar'ın, özellikle çeşitli incir ağacı türlerinin ağaç kabuklarından elde ettikleri kâğıtlara kaydettikleri boyalı metinler mevcuttur. Maya yazı sisteminin çözülmesi uzun ve zahmetli bir inceleme sürecinden sonra mümkün olmuştur. İlk kısmi çözümler 19. yüzyılın sonunda başlamışsa da, yazının çözülmesi konusunda esas önemli gelişmeler 1960'lı ve 1970'li yıllarda olmuştur ve günümüzde Maya metinleri tümüyle olmasa da, yeterince okunabilmektedir. Maya dilinin çözülmesi konusunda emek harcamış isimlerden bazıları Constantin Rafines, Yuri Knorozov, Ramón Arzápalo Marin'dir.

<span class="mw-page-title-main">Brahmi alfabesi</span>

Brahmi alfabesi, ünlüleri ünsüz sembollerle ilişkilendirmek için bir aksan işaretleri sistemi kullanan bir abugidadır. Yazı sistemi, Maurya döneminden erken Gupta dönemine kadar yalnızca nispeten küçük evrimsel değişiklikler geçirdi ve MS 4. yüzyılda bile okuma yazma bilen bir kişinin Maurya yazıtlarını hala okuyabildiği düşünülmektedir. Bundan bir süre sonra, orijinal Brahmi yazısını okuma yeteneği kayboldu. En eski ve en iyi bilinen Brahmi yazıtları, kuzey-orta Hindistan'daki Asoka'nın MÖ 250-232'ye tarihlenen kayaya oyulmuş fermanlarıdır. Brahmi'nin deşifresi, 19. yüzyılın başlarında, Hindistan'daki Doğu Hindistan Şirketi yönetimi sırasında, özellikle Kalküta'daki Bengal Asya Topluluğu'nda, Avrupa'nın akademik ilgisinin odak noktası haline geldi. Brahmi, Cemiyetin sekreteri James Prinsep tarafından 1830'larda Cemiyetin dergisinde yayınlanan bir dizi bilimsel makalede deşifre edildi. Buluşları, diğerleri arasında Christian Lassen, Edwin Norris, H. H. Wilson ve Alexander Cunningham'ın epigrafik çalışmalarına dayanıyordu.

Latinizasyon (Romanizasyon) tabiri genel olarak Latin alfabesi dışındaki ses sistemlerinin Latin alfabesine çevrilmesini ifade eder. Arapçanın Latin alfabesine çevirisi yapılırken bu uygulamaların hiçbirinde (fonetik alfabeler hariç) ortak bir uygulama geliştirilememiştir. Çünkü her ülke kendi harflerini esas alan bir çeviri sistemi benimsemiştir. Fakat yine de ana hatlarıyla genel kabul görmüş bazı sesler ve simgeler tercih edilmeye başlanmıştır. Ortak Türkçe alfabesi esas alınarak yapılan bir işaret sistemi büyük oranda geliştirilmiş durumdadır. Fakat yine de çeşitli ülkelerin, sesleri simgelerken kullandıkları harflerin değişik olması nedeniyle farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

Zayin (ז) İbranicenin de içinde bulunduğu birçok Semitik alfabenin yedinci harfidir. Yunan alfabesinde Zeta'ya, Latin alfabesinde Z'ye ve Kiril alfabesinde З harfine denk gelir. Arap alfabesindeki karşılığı Ze harfidir.

Aküt veya vurgu işareti (´) Latin, Kiril ve Yunan betiklerine dayalı alfabeler ile birçok modern yazı dilinde kullanılan aksan işaretidir. Sesli harfler üzerine konulan aksan işareti olarak da geçer. Asıl olarak Fransızca kökenli bir kelimedir ve Fransızca yazılışı Accent aigu şeklindedir.

Abugida İngilizce telaffuz: [ˌɑːbuːˈɡiːdə], ya da diğer adıyla alfabetik hece yazısı, parçalı bir yazı sistemi çeşididir. Bu sistemde, birbirini takip eden her sessiz-sesli çifti tek bir birim olarak yazılır: Her birim bir sessiz harfi temel alır; sesli harf ise ikincil önem taşır. Bu özelliğiyle sessiz ve sesli harflerin aynı değerde öneme sahip olduğu alfabelerden, sesli harflerin eksik olduğu veya isteğe bağlı olarak yazıldığı ebcetlerden ve her bir hecenin birbirinden bağımsız birer sembol ile gösterildiği klasik hece yazılarından ayrılır. Abugidalar, Güney ve Güneydoğu Asya'da kullanılan Brahmî familyasına ait yazıları kapsar.

Ortak Türk Alfabesi, Türk dillerindeki asal sesler esas alınarak ve aynı kaynaktan çıkanlar sınıflandırılarak tüm harflerin gösterildiği bir sistemdir. Henüz ortak bir biçime ulaşılamamış olmasına rağmen büyük oranda şekillenmiştir.

Àà harfi Katalan, Fransız, İtalyan, Portekiz ve İskoç alfabelerinde kullanılır.

Grav aksan, aküt aksanın sola yatık versiyonudur. Birçok farklı dilde kullanılır. Evrensel bir anlamı yoktur; ve vurguyu, tonu veya ünlü niteliğini gösterebilir.

<span class="mw-page-title-main">Tibet alfabesi</span> Tibet kökenli bir alfabe

Tibet alfabesi ; Limbu, Lepça ve Fags-pa alfabeleri ile akraba olan Tibet merkezli bir alfabedir.