İçeriğe atla

Gizil ketleme

Gizil ketleme, klasik koşullanmada, tanıdık bir uyaranın anlamlandırılmasının (sinyal veya koşullu uyaran olarak) yeni bir uyaranınkinden daha uzun sürdüğü gözlemini ifade etmek için kullanılan teknik bir terimdir.[1] "Gizil ketleme" terimi Lubow ve Moore'a dayanır.[2] GK etkisi, uyarana önceden maruz kalma evresinde değil, daha sonraki test fazında ortaya çıktığı için "gizildir". Burada "ketleme", etkinin nispeten zayıf öğrenme bakımından ifade edildiğini anlatmaktadır. GK etkisi son derece sağlamdır, test edilen tüm memeli türlerinde ve birçok farklı öğrenme paradigmasında görülür, böylelikle organizmaya, ilgisiz uyaranları daha önemli olaylarla ilişkilendirmekten korumak gibi bazı uyumsal avantajlar sağlamaktadır.

Teoriler

GK etkisinin farklı teorik yorumları mevcuttur. Bir grup teori, organizmanın önce maruz kaldığı ilgisiz uyaranın farklı bir uyaranla daha az ilişkilendirilebileceğini savunur. Bu ilişkilendirilebilirlik kaybı, dikkati azaltan çeşitli mekanizmalara atfedilmiştir ki öğrenmenin normal bir şekilde ilerlemesi için bu kaybın telafi edilmesi gerekir.[3] Alternatif olarak GK'nın, uyaranları edinim başarısızlığından ziyade, bulup getirme başarısızlığının bir sonucu olduğu öne sürülmüştür.[4] Bu görüş, uyarana önceden maruz kalmayı takiben, eski uyaranla yeniden ilişkilendirilmenin normal olarak devam ettiğini savunur. Bununla birlikte, test aşamasında, iki ilişki (önceden maruz kalma aşamasından gelen uyaran-sonuçsuzluk ilişkisi ve edinim aşamasının uyaran-sonuç ilişkisi) bulup getirilir ve dışavurum için rekabet ederler. Uyarıcıya önceden maruz kalmayan grup, önceden maruz kalan gruptan daha iyi performans gösterir, çünkü birinci grup için bulup getirilecek sadece ikinci ilişki mevcuttur.

Varyasyon

GK, birçok faktörden etkilenir ki en önemlilerinden bir tanesi bağlamdır. Hemen hemen tüm GK çalışmalarında,uyarana önceden maruz kalma ve test aşamalarında bağlam aynı kalır. Bununla birlikte, ön-maruziyetten test fazına geçişte bağlam değiştirilirse, GK ciddi şekilde zayıflatılır. GK'nın bağlam-bağımlılığı mevcut tüm GK teorilerinde önemli rol oynar ve özellikle şizofreniye uygulamalarında[5] ki burada önceden maruz kalınan uyaran ve bağlam arasındaki ilişkinin koptuğu ileri sürülmüştür; bağlam artık uyaran-sonuçsuzluk ilişkisinin açığa çıkmasına vesile değildir. Sonuç olarak çalışma belleği, her biri etkin bir bilgi işleme için gerekli sınırlı kaynaklar için rekabet eden deneysel olarak tanıdık, fakat olağanüstü derecede yeni uyaranlarla doludur. Bu tanım, şizofreninin pozitif semptomlarına, özellikle yüksek dikkat dağıtıcılığa ve araştırma bulgularına uygunluk göstermektedir.

Fizyoloji

Normal deneklerde GK meydana getiren dikkat sürecinin, şizofreni hastalarında işlevsiz olduğu varsayımı, insanlarda olduğu kadar sıçanlar ve fareler üzerinde de önemli araştırmalar yapılmasını teşvik etmiştir. Dopamin agonistleri ve antagonistlerinin sıçanlarda ve normal insanlarda GK'yı modüle ettiğini gösteren çok fazla veri vardır. Amfetamin gibi dopamin agonistleri GK'yı ortadan kaldırırken, haloperidol ve diğer anti-psikotik ilaçlar gibi dopamin antagonistleri bir süper-GK etkisi yaratır.[6] Ek olarak, beyinde varsayılan dopamin yollarının manipülasyonlarının da GK üzerinde beklenen etkileri vardır. Bu nedenle, hipokampal ve septal lezyonlar, beynin ödül merkezinin (nucleus accumbens) seçici kısımlarındaki lezyonlar gibi GK gelişimine müdahale eder.[7] İnsan deneklerde, ilaçlı tedavi görmeyen akut şizofrenlerin, ilaçlı tedavi gören kronik şizofrenlere ve sağlıklı deneklere kıyasla düşük GK gösterdiğine dair kanıtlar vardır, ancak son iki grubun GK miktarında bir fark bulunmamıştır. Son olarak, psikotik yatkınlığı veya şizotipliği ölçen öz-bildirim anketlerinde yüksek puan alan semptomatik normal kişiler, ölçeklerde düşük puan alanlara kıyasla daha az GK sergilerler.[8]

GK yöntemi, bilgi işleme için temel bir strateji sunması ve patolojik gruplarda dikkat bozukluklarını incelemek için yararlı bir araç olmasının yanı sıra şizofreni semptomlarını tedavi eden ilaçları taramak için kullanılmıştır. GK ayrıca, alkolden soğutma tedavisi gibi bazı terapilerin neden beklenildiği kadar etkili olmadığını açıklamak için de kullanılmıştır. Öte yandan GK prosedürleri, kanser radyasyonu ve kemoterapilerine sıklıkla eşlik eden gıda tiksintisi gibi, istenmeyen yan etkilere karşı koymak için yararlı olabilir. GK araştırması ayrıca, bazı korku ve fobilerin hastalıktan koruyucu (proflaktik) tedavisinde etkili olabilecek teknikler sunmuştur. Popüler ilgi çeken farklı çalışmalar GK'yı yaratıcılıkla ilişkilendirmeye çalışmıştır.[9]

Özetle, temel GK fenomeni, ilgisiz uyaranları göz ardı etmeyi öğrenmeyle sonuçlanan seçici bir dikkat sürecinin bir çıktısını temsil eder. Şizofrenideki dikkat bozukluklarını olduğu kadar genel bilgi işleme sürecini anlamak için de önemli bir araç haline gelmiştir ve uygulamadaki çeşitli problemler için olası sonuçları mevcuttur.

Patoloji

Düşük gizil ketleme

Çoğu insan daimi uyaran akışını göz ardı edebilir, ancak düşük gizil ketleme olanlarda bu kabiliyet azalır. Düşük gizil ketleme (bireysel yaşamın ilk yıllarında hiperaktivite, hipomani veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) benzeyebilir) genellikle dikkatsiz davranışlarla ilişkili gibi görünmektedir.[10] Bu dikkatsizlik kendini genel dalgınlık, sohbet sırasında uyarmadan konuyu değiştirme eğilimi ve diğer dalgınca alışkanlıklar olarak kendini gösterebilir. Bu, ne tüm dikkat dağınıklığının düşük gizil ketleme ile açıklanabileceği ne de düşük GK'si olan kişilerin dikkatini vermekte mutlaka zorlanacağı anlamına gelir. Aksine, dış dünyadan gelen daha yüksek miktarda bilginin, onu idare edebilecek bir zihin gerektirdiği anlamına gelir. Bununla birlikte, daha yüksek miktarda gelen bilginin, onu işleyebilen bir zihin gerektirdiği anlamına gelir. Ortalama zekanın üstünde olanların yaratıcılıklarını devreye sokarak ve çevreleriyle ilgili farkındalıklarını arttırarak, bu akışı etkili bir şekilde işleyebildikleri düşünülmektedir.[11] Öte yandan, zekası ortalama ve ortalamanın altında olanların baş edebilmesi daha az mümkündür ve sonuç olarak akıl hastalığından ve duyusal aşırı yüklemeden muzdarip olma olasılıkları daha yüksektir.[12] Düşük düzeyde gizil ketlemenin ya psikoza ya da yüksek düzeyde yaratıcı başarıya[13] veya genellikle bireyin zekasına bağlı olarak her ikisine de neden olabileceği varsayılmaktadır.[14] Yaratıcı fikirleri geliştiremediklerinde öfkeli ve/veya depresif olmaktadırlar. Beynin ventral tegmental bölgesinde yüksek düzey dopamin nörotransmitteri (veya agonistlerinin) varlığının gizil ketlemeyi azalttığı gösterilmiştir.[15] Ayrıca, glutamat, serotonin ve asetilkolinin nörotransmitterlerinin bazı işlev bozuklukları da ortaya çıkmıştır.[16]

Ayrıca bakınız

  • Deha
  • Aşırı hassas kişi
  • Belirginlik (sinirbilim)

Kaynakça

Notlar

  1. ^ Bouton, M. E. (2007) Learning and Behavior Sunderland, MA: Sinauer
  2. ^ Lubow, R. E. (1973). Latent inhibition. Psychological bulletin, 79(6), 398.
  3. ^ see Lubow & Weiner, 2010, for reviews
  4. ^ "Data". www.lowlatentinhibition.org. 21 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Aralık 2019. 
  5. ^ for reviews, see Lubow & Weiner, 2010
  6. ^ for review, Weiner & Arad, 2010
  7. ^ for review, Weiner, 2010
  8. ^ For reviews, Kumari & Ettinger, 2010; Lubow, 2005
  9. ^ for review, Carson, 2010)
  10. ^ Lehrer (14 Eylül 2010). "Are Distractible People More Creative?". Wired. 20 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  11. ^ Chirila (2011). "Study of latent inhibition at high-level creative personality The link between creativity and psychopathology". Procedia - Social and Behavioral Sciences. 33 (1): 353-357. 
  12. ^ Lubow (1995). "Latent inhibition in humans: data, theory, and implications for schizophrenia". Psychological Bulletin. 117 (1): 87-103. 
  13. ^ Decreased Latent Inhibition Is Associated With Increased Creative Achievement in High-Functioning Individuals 29 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.;
  14. ^ "Creative people more open to stimuli from environment". Talentdevelop.com. 1 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Temmuz 2013. 
  15. ^ Swerdlow (2003). "Dopamine agonists disrupt visual latent inhibition in normal males using a within-subject paradigm". Psychopharmacology. 169 (3–4): 314-20. 
  16. ^ Bills (2005). "Effects of metabotropic glutamate receptor 5 on latent inhibition in conditioned taste aversion". Behavioural Brain Research. 157 (1): 71-8. 

Kaynakça

  • Carson, S. (2010). Gizli engelleme ve yaratıcılık. RE Lubow ve I. Weiner (Eds.). Gizli inhibisyon: Veriler, teoriler ve şizofreniye uygulamalar. New York: Cambridge Üniversitesi Yayınları.
  • Carson SH, Peterson JB, Higgins DM. Azalan latent inhibisyon, yüksek işlevli bireylerde artan yaratıcı başarı ile ilişkilidir. J Pers Soc Psychol. 2003 Eylül; 85 (3): 499-506.
  • Escobar, M., Oberling, P. ve Miller, RR (2002). İlişkisel açık, şizofrenide gizli latent inhibisyonu ve blokajı açıklar. Sinirbilim ve Biyolojik Davranış İncelemeleri, 26, 203-216.
  • Kumari, V. ve Ettinger, U. (2010). Şizofreni ve şizotipide gizli inhibisyon: Ampirik literatürün gözden geçirilmesi. RE Lubow ve I. Weiner (Eds.) Gizli inhibisyon: Veriler, teoriler ve şizofreniye uygulamaları. New York: Cambridge Üniversitesi Yayınları.
  • Lubow R.E. (2005). "Construct validity of the animal latent inhibition model of selective attention deficits in schizophrenia". Schizophrenia Bulletin. 31 (1): 139-153. 
  • Lubow, RE ve Moore, AU (1959). Gizli inhibisyon: Güçlendirilmemiş önceden maruz kalmanın şartlandırılmış uyarana etkisi. Karşılaştırmalı ve Fizyolojik Psikoloji Dergisi, 52, 415-419.
  • Lubow, RE ve Weiner, I. (Eds.) (2010). Gizli inhibisyon: Veriler, teoriler ve şizofreniye uygulamalar. New York: Cambridge Üniversitesi Yayınları.
  • Weiner, I. (2010). Beynin gizli inhibisyon (LI) hakkında bize öğrettikleri: LI'nin ifadesinin ve önlenmesinin nöral substratları. RE Lubow ve I. Weiner (Eds.) Gizli inhibisyon: Veriler, teoriler ve şizofreniye uygulamaları. New York: Cambridge Üniversitesi Yayınları.
  • Weiner, I. ve Arad (2010). Gizli inhibisyonun farmakolojisi ve şizofreni ile ilişkisi. RE Lubow ve I. Weiner (Eds.) Gizli inhibisyon: Veriler, teoriler ve şizofreniye uygulamaları. New York: Cambridge Üniversitesi Yayınları.
  • DSÖ - Dünya Sağlık Örgütü.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şizofreni</span> bir akıl hastalığı

Şizofreni, benzer belirtilere sahip birtakım ruhsal hastalıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Serotonin</span> Nörotransmitter

Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasiti ile triptofan hidroksilaz enziminin tepkimesi sonucu sentezlenir.

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB dikkat, dürtüsellik ve öz düzenlemeyle ilgili sorunlarla kendini gösterir ; Bazen şiddetli fiziksel huzursuzluk da ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Frengi</span> bulaşıcı enfeksiyon

Frengi, spiroket bakterisi Treponema pallidum alttürünün sebep olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Cinsel yolla bulaşmanın yanı sıra kan transfüzyonlarıyla da bulaşabildiği gösterilmiştir. Aynı zamanda anneden fetüse, hamilelik ya da doğum sırasında bulaşabilir. Treponema pallidum ile alakalı olarak insanlarda görülen diğer hastalıklar arasında veremdutu, pinta ve endemik frengi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dopamin</span> Hem hormon hem de nörotransmitter olarak işlev gören organik kimyasal

Dopamin, hücrelerde ve canlılarda önemli rol oynayan nöromodülatör bir moleküldür. Çoğu hayvanda ve bazı bitkilerde sentezlenir. Katekolamin ve feniletilamin familyasından olan bir organik bileşiktir. Beyin ve böbreklerde sentezlenen L-DOPA molekülünden bir adet karboksil grubunun çıkarılmasıyla sentezlenen bir amindir. Dopamin, merkezi sinir sisteminde nörotransmiter olarak görev yapar. Nörotransmitterler beynin belirli bölgelerinde sentezlenir, ancak sistemsel olarak birçok bölgeyi etkilerler. Beyin, biri ödül sisteminde önemli bir rol oynayan birkaç farklı dopamin yolağı içerir. Hafıza, hareket, motivasyon, ruh hali ve dikkat süresi dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunda rol oynar. Genellikle yapılması durumunda sonucunda ödül beklenen eylemler ve aktiviteler, beyindeki dopamin seviyesini artırır. Birçok bağımlılık yapan ilaç dopamin seviyelerini arttırarak çalışır.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

Sanrı, kanıtlar ışığında değiştirilemeyen yanlış ve sabit bir inançtır. Bir patoloji olarak, yanlış veya eksik bilgi, konfabulasyon, dogma, yanılsama, halüsinasyon veya algının diğer bazı yanıltıcı etkilerine dayanan bir inançtan farklıdır, çünkü bu inançlara sahip bireyler kanıtları gözden geçirdikten sonra inançlarını değiştirebilir veya yeniden ayarlayabilirler. Yine de:

<span class="mw-page-title-main">Öfori</span> Salgı bezleri ve dinamik etkinliklerle kendine özgü ilişkileri bulunan iç veya dış uyaranların kamçıladığı güçlü duygu durumu

Öfori, zevk veya heyecan ve yoğun refah ve mutluluk duygularının deneyimi veya etkisidir. Aerobik egzersiz, kahkaha, müzik dinlemek veya yapmak ve dans etmek gibi bazı doğal ödüller ve sosyal aktiviteler öfori durumuna neden olabilir. Öfori aynı zamanda mani gibi bazı nörolojik veya nöropsikiyatrik bozuklukların bir belirtisidir. Romantik aşk ve insan cinsel tepki döngüsünün bileşenleri de öforinin indüksiyonu ile ilişkilidir. Birçoğu bağımlılık yapan bazı ilaçlar, rekreasyonel kullanımlarını en azından kısmen motive eden öforiye neden olabilir.

Güdü, insanların ve diğer hayvanların belirli bir zamanda bir davranışı başlatmasının, sürdürmesinin veya sonlandırmasının nedenidir. Güdü durumları genellikle, hedefe yönelik davranışta bulunma eğilimini yaratan, failin içinde hareket eden güçler olarak anlaşılır. Farklı zihinsel durumların birbirleriyle yarıştığı ve yalnızca en güçlü durumun davranışı belirlediği sıklıkla kabul edilir. Bu, bir şeyi aslında yapmadan da yapmaya motive olabileceğimiz anlamına gelir. Motivasyonu sağlayan paradigmatik zihinsel durum arzudur. Ancak kişinin ne yapması gerektiği veya niyetleri hakkındaki inançlar gibi diğer çeşitli durumlar da motivasyon sağlayabilir. Motivasyon, bir kişinin ihtiyaçlarını, arzularını, isteklerini veya dürtülerini ifade eden motive kelimesinden türetilmiştir. Bireyleri bir hedefe ulaşmak için harekete geçmeye motive etme süreci denilir. İş hedefleri bağlamında insanların davranışlarını körükleyen psikolojik unsurlar veya para arzusunu içerebilir.

Kısa süreli bellek, kısa bir süre için aktif, hazır bir durumda az miktarda bilgiyi işlemeden akılda tutma yetisidir. Örneğin, kısa süreli bellek, kısa bir süre önce söylenen bir telefon numarasını hatırlamak için kullanılabilir. Kısa süreli hafızanın süresinin saniyeler düzeyinde olduğuna inanılmaktadır. En çok bahsedilen kapasite, Miller'ın kendisinin figürün "bir şakadan biraz daha fazlası" olarak tasarlandığını belirtmesine rağmen, Büyülü Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki' dir ve Cowan'ın (2001) daha gerçekçi bir figürün 4 ± 1 birim olduğuna dair kanıt sağlamıştır. Buna karşılık, uzun süreli bellek bilgileri süresiz olarak tutabilir.

<span class="mw-page-title-main">Metilfenidat</span> merkezi sinir sistemi uyarıcısı

Metilfenidat (MPH) dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve narkolepsi gibi nörolojik durumların tedavisinde kullanılan bir psikostimülan ilaçtır. İlaç, özellikle dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini artırarak merkezi sinir sistemi üzerindeki etkileri ile bilinir. Metilfenidat, fenetilamin grubuna ait, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu (DEHB), narkolepsi ve kronik yorgunluk sendromu tedavisinde sıklıkla reçete edilen merkezi sinir sistemi (MSS) uyaranıdır.

Psikofizik nicelik bakımından, fiziksel uyaranın ve etkilediği algı ve hislerin arasındaki ilişkiyi inceler. Psikofizik, "uyarıcı ile algının arasındaki ilişkinin bilimsel çalışmasıdır ya da tam olarak "anlayış sürecinin, öznenin deneyimlerinin veya davranışlarının değişken özelliklerinin bir veya birden fazla fiziksel boyutların uyarıcılığındaki analizidir." diye tanımlanmıştır." Psikofizik, ruhi olanla fiziki olan arasındaki münasebetleri, deneysiz olarak inceler. Psikofiziğe göre, beden ve zihin iki farklı ama birbiri ile etkileşim içinde olan; birbirini değiştiren/dönüştüren, bir yapıda hareket etmektedir.

Dikotik (ikili) dinleme, seçici dikkati ve işitme(duyma) sistemi içinde beyin fonksiyonunun lateralizasyonunu araştırmak için yaygın olarak kullanılan psikolojik bir testtir. Dikotik (ikili) dinleme testi bilişsel psikoloji ve sinirbilim alanlarında kullanılır.

Psikolojide konfabulasyon, kişinin kendisi ya da dünya hakkında uydurma, çarpık veya yanlış yorumlanmış anılar üretmesi olarak tanımlanan bir bellek hatasıdır. Konfabulasyon sergileyen insanlar, “ince değişikliklerden tuhaf uydurmalara” kadar, geniş bir ölçekte çeşitlenen yanlış anılar sunarlar ve çelişkili olduklarına ilişkin kanıtlara rağmen genellikle hatırladıkları anılardan çok emindirler.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat kontrolü</span>

Dikkat kontrolü, bir bireyin neye dikkat edeceğini ve neyi göz ardı edeceğini seçtiği kapasitesidir. İç kaynaklı dikkat veya yönetici dikkat olarak da bilinir. Daha genel bir tabirle, dikkat kontrolü, bir bireyin konsantre olma becerisi olarak tarif edilebilir. Öncelikli olarak ön singulat korteksi de içeren frontal alanlar tarafından aracılık edilen dikkat kontrolünün, çalışma belleği gibi diğer yönetici işlevler ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir.

Hazırlama etkisi, bir uyarana maruz kalmanın, bilinçli bir rehberlik ya da niyet olmaksızın bir sonraki uyarana tepkiyi etkilediği bir olgu. Örneğin, HEMŞİRE kelimesi DOKTOR sözcüğünü takip ederek EKMEK sözcüğünü takip etmekten daha çabuk tanınır. Hazırlama, algısal, çağrışımsal, tekrarlayıcı, pozitif, negatif, duyuşsal, anlamsal veya kavramsal olabilir. Bununla birlikte, araştırma henüz hazırlama etkilerinin süresini kesin olarak belirlememiştir, ancak başlangıcı neredeyse anlık olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

Buzdolabı anne teorisi, otizmin anne sıcaklığının eksikliğinden kaynaklandığına dair bir teoridir. Güncel araştırmalar, otizmin nedenleri arasında genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de bulunduğundan şüphelenildiğini göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Substantia nigra</span>

Substantia nigra (SN) ya da Kara madde, orta beyinde yer alan ve ödül ve harekette önemli rol oynayan bir nucleus yapısıdır. Substantia nigra Latince "siyah madde" anlamına gelir ve dopaminerjik nöronlardaki yüksek nöromelanin seviyeleri nedeniyle substantia nigra bölgesi komşu alanlardan daha koyu görünür. Substantia nigra'dan putamen'e uzanan bağlantılara nigrostriatal yolak adı verilir. Bu yolak Parkinson hastalığı'nda görülen hareket bozukluklarında önemli rol oynar. Ayrıca pars kompakta denilen bölümündeki dopaminerjik nöron kaybı da Parkinson hastalığına önder olur. Dopaminerjik yolaklar teşkil etmesi açısından önemli bir ruhsal ve bilişsel kontrol yapısıdır.

Ödül sistemi ; teşvik edicilik özelliği, çağrışımsal öğrenme ve pozitif değere sahip duygulardan sorumlu bir grup nöral yapıdır. Ödül, bir uyaranın iştah (yaklaşma) ve tüketme davranışlarına yol açan çekici ve güdüsel özellikleridir. Ödüllendirici bir uyaran şu şekilde tanımlanmaktadır: "Bizi ona yaklaşmaya ve onu tüketmeye yöneltme potansiyeli olan her uyaran, nesne, olay, aktivite veya durum; tanımı gereği bir ödüldür". Edimsel koşullamada ödüllendirici uyaranlar, olumlu pekiştireç olarak işlev görürler fakat bu ifadenin tersi de doğrudur; olumlu pekiştireçler ödüllendiricidir.