İçeriğe atla

Ginkgolid

Ginkgolid'lerin kimyasal yapısı

Ginkgolid, bitkiler alemi içindeki Ginkgophyta bölümünün tek yaşayan üyesi Mabet ağacından (Ginkgo biloba) elde edilen organik bileşiklerdir. Ginkgolidler, 20 karbonlu yapıda ve geranylgeranyl pirofosfattan sentezlenen diterpen laktonlardır.

Ginkgolidler, Ginkgo biloba'dan ilk kez 1932 yılında Furukawa tarafından izole edilmiştir. Ne var ki bileşiğin yapısının aydınlatılması 1967 yılında Nakanishi ve Okabe tarafından gerçekleştirilmiştir. Ginkgolidlerin izole edilmesi zahmetli bir işlemdir ve endüstriyel olarak Ginkgolid üretimi yapılamamaktadır. Bu sebeple tek ginkgolid kaynağı, Ginkgo biloba bitkisidir.

Günümüzde 5 tür ginkgolid (G-A, G-B, G-C, G-J, GM) izole edilmiştir. Bunlardan G-A ve G-B saf olarak elde edilebilmiştir.

ginkgolid
R1R2R3
AOHHH
BOHOHH
COHOHOH
JOHHOH
MHOHOH

Ginkgo biloba yapraklarında sadece ginkgolidler bulunmaz. Bunun yanı sıra, bazı seskiterpenler, triterpenler, flavonoidler ve organik asitler de barındırır. Bir yapraktaki ginkgolid konsantrasyonu %0.1 civarındadır.

Ginkgolidler doğada pek sık görülmeyen, kafese benzer yapıdaki 20 karbonlu bileşiklerdir. 6 adet beşli halka içerir. Oksijenli diterpendir ve doğadaki tersiyer bütil taşıyan tek bileşik grubudur.

Kaynakça

Notlar

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Kromatografi, bir karışımın bileşenlerini, bunlara seçimsel ilgi gösteren iki ya da daha çok evreden sistemler arasında farklı göçlerine bakarak tanımak, gerektiğinde niceliklerini belirlemek amacıyla yapılan ve ayırma işlemine dayanan analitik yöntemdir.

Arkeolojik kazılarda ele geçen buluntuların bir kısmı, içinde karbon elementi bulunan çeşitli organik buluntulardır. Karbon içeren organik buluntularda eser olarak bulunan radyoaktif 14C (radyokarbon) izotopunun yoğunluğu ya da radyoaktivitesi ölçülerek söz konusu buluntular ve bu buluntuların ele geçtiği tabakalar ve kontekstler tarihlenebilir. Radyokarbon tarihleme yöntemi, bulunduğu 1950 yılından günümüze, yaklaşık son 50 bin yılda yeryüzünde meydana gelen arkeolojik, paleobotanik ve yerbilimsel olayların mutlak tarihlenmesi için kullanılan ana yöntem durumuna gelmiştir. Arkeolojik kazılarda ele geçen ve karbon içeren her organik buluntu radyokarbon yöntemiyle tarihlenebilir. Tarihlenmek üzere toplanan buluntulara örnek adı verilir. Tarihlenecek örnekler olarak ağaç parçaları, odun kömürü, kurumuş bitkiler, tahıl taneleri, dokuma parçaları, deri, hayvan kabukları, kemik, yemek artıkları sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çamgiller</span>

Pinaceae (Çamgiller), Pinales takımından bazen çalı formunda kozalaklı ağaç türlerini içeren bitki familyasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fotosentez</span> bitki ve organizmalar tarafından ışık enerjisinin kimyasal enerjiye dönüştürülme işlemi

Fotosentez, bitkiler ve diğer canlılar tarafından, ışık enerjisini organizmaların yaşamsal eylemlerine enerji sağlamak için daha sonra serbest bırakılabilecek kimyasal enerjiye dönüştürmek için kullanılan bir işlemdir. Bu kimyasal enerji, karbondioksit ve sudan sentezlenen şekerler gibi karbonhidrat moleküllerinde depolanır.

<span class="mw-page-title-main">Yaprak</span> yaprak, ağacda olan hafif parçadır.

Yaprak, bitkilerde fotosentez, transpirasyon ve solunumun gerçekleştiği temel organlardır. Gövde ve yan dalların üzerindeki boğumlardan çıkan ve büyümesi sınırlı olan yapılardır.

<span class="mw-page-title-main">Fermantasyon</span> kimyasal çürüme

Fermantasyon, hücre içinde oksijen yokluğunda meydana gelen metabolik bir faaliyet olarak ‘NAD+'yi yeniden oluşturmak için glikozun glikoliz yoluyla kısmi oksidasyonunu takip eden metabolik adımlar’ şeklinde tanımlanmaktadır. Fermantasyon anaerobik şartlarda, yani oksidatif fosforilasyon olamadığı durumlarda, glikoliz yoluyla ATP üretimini sağlayan önemli bir biyokimyasal süreçtir. Biyokimyanın fermantasyonla ilgilenen dalı zimolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Alkan</span>

Alkanlar, (diğer bir deyişle Parafinler) sadece karbon (C) ve hidrojen (H) elementlerinin bulunduğu ve bu elementlerin birbirleriyle tekli bağ yaptığı doymuş alifatik organik bileşiklerin genel ismidir. Alkanlar birbirlerini 1 karbon ve 2 hidrojen ile takip eden bir homolog seri oluştururlar. Örneğin tek karbonlu metan, CH4 formülüne sahipken, çift karbonlu etan C2H6 kapalı formülüne sahiptir. Alkanlarda tüm atomlar tekli bağlarla birbirlerine bağlandığı ve Karbon atomunu bağlayabileceği en fazla Hidrojen atomunu bağladığından dolayı doymuş bileşikler kategorisine girerler. Doymuş hidrokarbonlardan olan alkanlar, CnH2n+2 n=1,2,3,.... genel formülüne sahiptir. Burada n'in 3 veya 3'ten büyük olması hâlinde sikloalkan denilen halkalı yapılar oluşabilmektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Mabet ağacı</span> bitki türü

Ginkgo biloba (Çince ve Japonca 銀杏), günümüzde varlığını sürdüren hiçbir yakın türü veya benzeri bulunmayan, tamamıyla kendine özgü bir ağaçtır. Botanikçilerce, bitkiler (Plantea) alemi içindeki ayrı bir bölümde (Ginkgophyta) değerlendirilir. Bu bölümün içinde tek bir sınıf (Ginkgoopsida), sınıfın içinde tek bir takım (Ginkgoales), takımın içinde tek bir familya (Ginkgoaceae), familyanın içinde de tek bir cins olarak Ginkgo ve bu cinste de tek tür olarak Ginkgo biloba bulunmaktadır. Geçmişte Spermatophyta veya Pinophyta bölümlerine yerleştirilmişse de bugün yukarıda belirtilen tanımların daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bilinen yaşayan fosil türlerinin en iyi örneklerinden biridir. Ginkgo biloba, açık tohumlular (gymnospermae) olarak anılan, başka bir deyişle tohumları bir meyve tarafından koruma altında olmayan bir ağaç türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Aldehit</span>

Aldehitler, yapılarında karbonil grubuna bağlı bir hidrojenin olduğu organik bileşiklerdir. Düşük karbonlu aldehitler polar moleküller olup düşük ve yoğun fazlarda hidrojen bağı içermezler. Aynı karbon sayılı ketonlara göre kaynama noktası aldehitlerde daha yüksektir.

<span class="mw-page-title-main">Niyasin</span>

Niyasin, Nikotinik asit veya B3 vitamini suda çözünür bir vitamindir. Türevleri olan NADH, NADPH, NAD ve NAD+ hücrelerde enerji metabolizması, nükleik asit, protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında gereksinim duyulan zorunlu bir vitamindir. Vitamin B3 terimine niyasinamit de dahil edilir çünkü bu bileşik vücuda alındıktan sonra niyasine dönüşür.

<span class="mw-page-title-main">Cıva</span> Atom numarası 80 olan kimyasal element

Cıva sembolü "Hg" ve atom numarası 80 olan kimyasal element. "Hg" sembolü, Latincedeki hydrargyrum sözcüğünden gelir. Oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan Cıva için İngilizcede iki sözcük kullanılır: "mercury" ve "quicksilver".

<span class="mw-page-title-main">Organik kimya</span> karbon temelli bileşiklerin yapılarını, özelliklerini, tepkimelerini ve sentez yollarını inceleyen kimya dalı

Organik kimya, organik bileşiklerin ve organik maddelerin yani karbon atomlarını içeren çeşitli formlardaki maddelerin yapısını, özelliklerini ve reaksiyonların bilimsel çalışmasını içeren, kimyanın bir alt dalıdır. Yapının incelenmesi yapısal formüllerini belirler. Özelliklerin incelenmesi, fiziksel ve kimyasal özellikleri ve davranışlarını anlamak için kimyasal reaktivitenin değerlendirilmesidir. Organik reaksiyonların incelenmesi doğal ürünlerin, ilaçların ve polimerlerin kimyasal sentezini ve bireysel organik moleküllerin laboratuvarda ve teorik çalışma yoluyla incelenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Hidroklorik asit</span> hidrojen klorürün toksik sulu çözeltisi

Hidroklorik asit, hidrojen ve klor elementlerinden oluşan, oda sıcaklığı ve normal basınçta gaz hâlinde olan hidrojen klorürün sulu çözeltisine verilen ad. Halk arasında tuz ruhu olarak da bilinir. 9. yüzyılda simyacı Câbir bin Hayyân tarafından keşfedildi ve sonrasında simya alanında kullanıldı. Sanayi Devrimi sırasında, sanayideki önemi keşfedilen asit, önce Leblanc işlemi, sonrasında Solvay işlemi ile sanayi alanında üretilmeye başladı. Hidroklorik asit, tarihte yeni kolaylıkların keşfinde önemli roller üstlendi. Günümüzde PVC'den demir-çeliğe, organik madde üretiminden gıda sektörüne kadar hemen hemen tüm alanlarda hidroklorik asit kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eter</span> Organik bir fonksiyonel grup

Eterler, iki organik kısmın bir oksijen atomu üzerinden birbirine bağ yapmış organik moleküllerdir. Eterlerin genel formülü R-O-R' şeklindedir. Buradaki R ve R' aynı olabileceği gibi farklı organik kısımlar da olabilirler.

Organik şampuan, içerdiği doğal ve bitkisel özlerin ve yağların organik sertifikalı bitkiler kullanılarak elde edildiği, buna ilaveten temizleyici, köpürtücü, yumuşatıcı ve raf ömrünü uzatıcı baz kimyasalların da organik sertifikasyon firmalarının müsaade ettiği listelerden seçilmiş olduğu bir şampuan türüdür.

Arthrobacter ginkgonis, Gram-pozitif ve aerobik bir bakteri türü. Dandong, Çin'de Ginkgo biloba ağacının bulunduğu toprağın rizosferinden izole edilmiştir.

Deken, C10H20 formülüne sahip bir alkendir. Deken, bir çift bağı olan on karbon atomlu bir zincir içerir. Çift bağın konumuna ve geometrisine bağlı olarak birçok deken izomeri vardır. Dek-1-en, endüstriyel öneme sahip tek izomerdir. Bir alfa olefin olarak, kopolimerlerde bir monomer olarak kullanılır ve epoksitler, aminler, okso alkoller, sentetik yağlayıcılar, sentetik yağ asitleri ve alkillenmiş aromatiklerin üretiminde bir ara maddedir.

Organik sentez, kimyasal sentezin özel bir dalıdır ve organik bileşiklerin kasıtlı olarak yapılandırılmasıyla ilgilidir. Organik moleküller genellikle inorganik bileşiklerden daha karmaşıktır ve sentezleri organik kimyanın en önemli dallarından biri haline gelmiştir. Genel organik sentez alanı içinde birkaç ana araştırma alanı vardır: tam sentez, yarı sentez ve metodoloji.

<span class="mw-page-title-main">Terpenoid</span>

Bazen izoprenoidler olarak da adlandırılan terpenoidler, 5 karbonlu bileşik izopren ve terpenler adı verilen izopren polimerlerden türetilen doğal olarak oluşan organik kimyasalların geniş ve çeşitli bir sınıfıdır. Çoğu, oksijen içeren fonksiyonel gruplara sahip multisiklik yapılardır. Bilinen doğal ürünlerin yaklaşık% 60'ı terpenoidlerdir. Bazen "terpenler" ile birbirinin yerine kullanılsa da, terpenoidler genellikle Oksijen içeren ek fonksiyonel gruplar içerir. Terpenler hidrokarbonlardır.

Triterpenoid saponinler, saponin bileşikleri grubuna ait olan triterpenlerdir. Triterpen glikozitler, doğada en yaygın saponinlerdir. Triterpenlerin bir türü olan terpen 30 karbon atomu ihtiva etmektedir. Triterpenler, otuz karbonlu bir bileşik yapmak için beş karbonlu bir izopren biriminden sitosolik mevalonat yolundan birleştirir. Bazı triterpenler doğada steroidaldir. Kolesterol, fitosteroller ve fitoekdisteroidler triterpenlerdir. Triterpenler, belirli yapılarına bağlı olarak yaklaşık 20 gruba ayrılır. Bazı triterpenoid bileşikleri, çeşitli şeker moleküllerinin triterpen birimine bağlanmasını ifade eden saponin glikozitler olarak bulunur. Bu şekerler bağırsakta bakteriler tarafından parçalanabilir ve bazen aglikonun (triterpen) kan dolaşımına veya hücre zarlarına girmesine izin verir.