İçeriğe atla

Gezegenimsi bulutsu

Gezegenimsi bulutsu
Özellikler
TürüSalma bulutsusu
Kütle aralığı0,1M-1M[1]
Boyut aralığı~1 ly[1]
Yoğunluk100 ila 10.000 cm3 / parçacık[1]
Dış bağlantılar
inline Ortam kategorisi
inline Q13632
Ek bilgiler
Keşif1764, Charles Messier[2]
Kedi Gözü bulutsusunun (NGC 6543) X-ışını/görünür ışık kullanılarak çekilmiş fotoğrafı.
Two cameras aboard Webb Telescope captured the latest image of this planetary nebula, cataloged as NGC 3132, and known informally as the Southern Ring Nebula. It is approximately 2,500 light-years away.
Webb Teleskobu, üzerindeki iki kamerayı kullanarak Güneyin Halka bulutsusu olarak da bilinen NGC 3132'nin fotoğrafını çekmiş. Yaklaşık 2.500 ışıkyılı uzaklıkta yer alıyor.
Merkezinde bulunan bir çift yıldız tarafından aydınlatılan NGC 6326'dan parlak gaz demetleri fışkırıyor.[3]

Gezegenimsi bulutsu veya gezegenimsi nebula, yaşamının son evresinde bulunan bir kırmızı devin yaydığı parlak bir iyonize gazdan oluşan salma bulutsusu türüdür.[4]

"Gezegenimsi bulutsu" terimi, gezegenlerle ilgisiz oldukları için yanlış bir adlandırmadır. Terimin kökeni, ilkel teleskoplarla gözlem yapan astronomların bu nebulaları yuvarlak şekillerinden dolayı gezegenlere benzetmesine dayanır. Bu terim ilk kez, İngiliz astronom William Herschel tarafından 1780'li yıllarda kullanılmış olsa da Ocak 1779 gibi daha erken bir tarihte, Fransız astronom Antoine Darquier de Pellepoix yaptığı gözlemler sonucunda Halka bulutsusunu "çok sönük ama mükemmel bir şekilde ana hatlarıyla; Jüpiter kadar büyük ve solmakta olan bir gezegene benziyor" diyerek tarif etti.[5][6][7] Günümüzde farklı bir şekilde tanımlansa da bu eski terim hala kullanılmaktadır.

Tüm gezegenimsi bulutsular, yaklaşık 1-8 güneş kütlesi büyüklüğündeki orta kütleli bir yıldızın hayatının son evresinde meydana gelir. Güneş'in yaşam döngüsünün sonunda bir gezegenimsi bulutsu oluşturması bekleniyor.[8] Yıldız evriminin oldukça uzun süren aşamaları göz önünde bulundurulduğunda gezegenimsi bulutsular, belki birkaç on bin yıl yaşayan kısa ömürlü fenomenlerdir. Kırmızı devin atmosferinin tamamı dağıldıktan sonra ortaya çıkan, sıcak ve parlak gezegenimsi bulutsu çekirdeğinden yayılan ultraviyole ışınlar, uzaya doğru saçılan maddeyi iyonlaştırır.[4] Emilen ultraviyole ışık daha sonra çekirdeğin etrafındaki gazın parlamasına sebep olur.

Gezegenimsi bulutsular, elementleri yaratıldıkları yıldızlardan yıldızlararası ortama yayarak Samanyolu'nun kimyasal evriminde muhtemelen çok önemli bir rol oynar.

1990'lardan başlayarak, Hubble Uzay Teleskobu görüntüleri, birçok gezegenimsi bulutsunun son derece karmaşık ve çeşitli morfolojilere sahip olduğunu ortaya çıkardı. Yaklaşık beşte biri kabaca küreseldir ancak çoğunluğu küresel simetrik değildir. Hangi mekanizmaların şekilde ve özellikte bu kadar büyük bir çeşitlilik yarattığı henüz tam olarak bilinmemektedir ancak çift yıldızların, yıldız rüzgarlarının ve manyetik alanların bunda bir rolü olduğu düşünülmektedir.

Gözlemler

Spherical shell of colored area against background stars. Intricate cometary-like knots radiate inwards from the edge to about a third of the way to the center. The center half contains brighter spherical shells that overlap each other and have rough edges. Lone central star is visible in the middle. No background stars are visible.
NGC 2392, Eskimo bulutsusu

Keşfi

Keşfedilen ilk gezegenimsi bulutsu (henüz böyle adlandırılmasa da), Vulpecula takımyıldızındaki Halter Bulutsusu idi. 12 Temmuz 1764'te Charles Messier tarafından gözlemlendi ve onu bulutsu nesneler kataloğuna M27 olarak kaydetti.[9] Düşük çözünürlüklü teleskoplarla yapılan ilk gözlemlerde, M27 ve daha sonra keşfedilen gezegenimsi bulutsular, Uranüs gibi dev gezegenlere benziyordu. Ocak 1779 gibi daha erken bir tarihte, Fransız astronom Antoine Darquier de Pellepoix, yaptığı gözlemler sonucunda Halka bulutsusu için "çok sönük ama mükemmel bir şekilde ana hatlarıyla; Jüpiter kadar büyük ve solmakta olan bir gezegene benziyor" dedi.[5][6][7]

Bu nesnelerin doğası belirsizliğini koruyordu. 1782'de Uranüs'ün kaşifi William Herschel, Satürn bulutsusunu (NGC 7009) keşfetti ve onun için "Tuhaf bir bulutsu ya da başka ne denir bilmiyorum" dedi. Daha sonra bu nesneleri "yıldız benzeri" gezegenler olarak tanımladı.[10] Darquier'in kendisinden önce belirttiği gibi, Herschel diskin bir gezegene benzediğini ancak gezegen olamayacak kadar sönük olduğunu fark etti.

"Gezegenimsi bulutsu" terimi, gök bilimciler tarafından bu tür bulutsuları sınıflandırmak için kullanılan terminolojiye yerleşmiştir ve bugün hala gök bilimciler tarafından kullanılmaktadır.[11][12]

Spektrum

Gezegenimsi bulutsuların doğası, 19. yüzyılın ortalarında ilk spektroskopik gözlemler yapılana kadar bilinmiyordu. Işığı kırmak için bir prizma kullanan William Huggins, astronomik nesnelerin optik spektrumlarını inceleyen ilk astronomlardan biriydi.[13]

29 Ağustos 1864'te Huggins, Kedi Gözü bulutsusunu gözlemlediğinde bir gezegenimsi bulutsunun tayfını analiz eden ilk kişi oldu.[9] Yıldızlarla ilgili gözlemleri, spektrumlarının üst üste bindirilmiş birçok koyu çizgi ile sürekli bir radyasyondan oluştuğunu göstermişti. Andromeda bulutsusu (artık bir galaksi olduğu biliniyor) gibi pek çok bulutsu nesnenin oldukça benzer spektrumlara sahip olduğunu buldu. Ancak Huggins, Kedi Gözü bulutsusuna baktığında çok farklı bir spektrumla karşılaştı. Kedi Gözü Bulutsusu ve diğer benzer nesneler, üst üste bindirilmiş soğurma çizgileriyle güçlü bir süreklilik yerine, bir dizi emisyon çizgisi gösterdi.[13] Bunların en parlağı, bilinen herhangi bir elementin soğurma çizgisine denk gelmeyen 500,7 nm dalga boyundaydı.[14]

İlk başta, çizginin nebulium adlı bilinmeyen bir elementten kaynaklanabileceği varsayıldı. Benzer bir varsayım, 1868'de Güneş'in spektrumunun analizi yoluyla helyumun keşfedilmesini sağlamıştı.[9] Helyum, Güneş'in spektrumunda tespit edildikten kısa bir süre sonra Dünya'da izole edilmişken, "nebulyum" böyle değildi. 20. yüzyılın başlarında Henry Norris Russell, 500,7 nm'deki çizginin yeni bir elementin varlığından ziyade bilinen bir maddenin olağandışı koşullardaki davranışından kaynaklandığını önerdi.[9]

Merkezi yıldızlar

Gezegenimsi bulutsuların merkezindeki yıldızlar çok sıcaktır.[4] Bir yıldız ancak nükleer yakıtının çoğunu tükettiğinde çökerek küçülür. Gezegenimsi bulutsular, yıldız evriminin son aşaması olarak görülür. Spektroskopik gözlemler, tüm gezegenimsi bulutsuların genişlediğini göstermektedir. Bu genişleme, gezegenimsi bulutsuların, ölen bir yıldızın dış katmanlarının uzaya saçılmasıyla oluştuğu fikrini doğurdu.[9]

Modern gözlemler

20. yüzyılın sonlarına doğru, teknolojik gelişmeler sayesinde gezegenimsi bulutsular hakkında daha fazla veri elde edildi.[15] Uzay teleskopları, astronomların, Dünya atmosferinin engellediği dalgaboylarındaki ışığı incelemelerini sağladı. Gezegenimsi bulutsulardan gelen kızılötesi ve ultraviyole ışınların incelenmesi, bulutsuların sıcaklıklarının, yoğunluklarının ve içeriğinin çok daha doğru belirlenmesini sağladı.[16][17] Yük bağlaşımlı aygıt teknolojisiyle, çok daha sönük spektral çizgilerin öncekilere göre çok daha doğru bir şekilde ölçüldü. Yerden bakıldığında birçok bulutsu basit ve düzenli yapılara sahip gibi görünse de Hubble Uzay Teleskobu gibi çok yüksek optik çözünürlüğe sahip uzay teleskopları son derece karmaşık yapıları ortaya çıkardı.[18][19]

Morgan-Keenan spektral sınıflandırma şemasına göre, gezegenimsi bulutsular Tip-P olarak sınıflandırılır, ancak bu gösterim pratikte nadiren kullanılır.[20]

Oluşumu

8 güneş kütlesinden (M) büyük yıldızlar süpernova patlamalarıyla son bulurken gezegenimsi bulutsular görünüşe bakılırsa yalnızca 0,8 M ila 8.0 M arasındaki orta ve az kütleli yıldızların yaşamlarının sonunda oluşuyor.[21] Gezegenimsi bulutsuları oluşturan yıldızlar, ömürlerinin çoğunu, yaklaşık 15 milyon K derece sıcaklığındaki çekirdeklerinde hidrojen kaynaklarını helyuma dönüştürerek geçirir. Ortaya çıkan bu enerji, yıldızın ezici kütleçekim kuvvetini dengeleyen, çekirdekten dışa doğru hareket eden bir basınç yaratır.[22] Bu denge durumu, kütleye bağlı olarak on milyonlarca ila milyarlarca yıl sürebilen anakol evresi olarak bilinir.

Çekirdekteki hidrojen kaynağı azalmaya başladığında, kütleçekimi çekirdeği sıkıştırmaya başlar ve sıcaklığın yaklaşık 100 milyon K dereceye yükselmesine neden olur.[22] Bu tür yüksek çekirdek sıcaklıkları, yıldızın daha soğuk dış katmanlarının çok daha büyük kırmızı dev yıldızlar oluşturmak üzere genişlemesine neden olur. Bu son evrede, yayılan enerji, daha geniş bir yüzey alanına dağılarak ortalama yüzey sıcaklığının azalmasına ve yıldızın parlaklığının dramatik bir şekilde artmasına neden olur, Yıldız evriminde, parlaklıkta bu tür artışlar yaşayan yıldızlar, asimptotik dev kol yıldızları olarak bilinir.[22] Bu aşamada yıldız, toplam kütlesinin %50-70'ini yıldız rüzgarıyla kaybedebilir.[23]

Yaklaşık 3 M büyüklüğündeki asimptotik dev dal yıldızlarının çekirdekleri sıkışmaya devam eder. Sıcaklıklar yaklaşık 100 milyon K dereceye ulaştığında, helyum çekirdekleri karbona ve oksijene kaynaşır, böylece yıldız yeniden enerji yaymaya devam eder ve çekirdeğin sıkışması geçici olarak durdurur. Bu yeni helyum yakma aşaması (helyum çekirdeklerinin füzyonu), inert karbon ve oksijenden oluşan ve büyüyen bir iç çekirdek oluşturur. Bunun üstünde, hidrojen-kaynaştırıcı bir katmanın çevrelediği ince bir helyum-kaynaştırıcı katman bulunur. Ancak bu yeni evre sadece 20.000 yıl kadar sürer ve bu da yıldızın tüm ömrüne kıyasla çok kısa bir süredir.

Atmosferin yıldızlararası uzaya tahliyesi hız kesmeden devam eder ancak açığa çıkan çekirdeğin dış yüzeyi yaklaşık 30.000 K dereceyi aşan sıcaklıklara ulaştığında, tahliye olan atmosferi iyonize etmeye yetecek miktarda ultraviyole foton vardır ve bu da gazın gezegenimsi bir bulutsu gibi parlamasına neden olur.[22]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c Osterbrock, Donald E.; Ferland, G. J. (2005), Ferland, G. J. (Ed.), Astrophysics of gaseous nebulae and active galactic nuclei, University Science Books, ISBN 978-1-891389-34-4 
  2. ^ "Messier 27 (The Dumbbell Nebula)". nasa.gov. 19 Ekim 2017. 10 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2023. 
  3. ^ Miszalski et al. 2011
  4. ^ a b c Frankowski & Soker 2009
  5. ^ a b Observations astronomiques, faites à Toulouse (Astronomical observations, made in Toulouse). Avignon: J. Aubert; (and Paris: Laporte, etc.). 1777. 
  6. ^ a b Olson (June 2017). "Who Discovered the Ring Nebula?". Sky & Telescope. ss. 32-37. 
  7. ^ a b Wolfgang Steinicke. "Antoine Darquier de Pellepoix". 25 Ocak 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2018. 
  8. ^ Daley, Jason (8 Mayıs 2018). "The Sun Will Produce a Beautiful Planetary Nebula When It Dies". Smithsonian Magazine (İngilizce). 8 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2020. 
  9. ^ a b c d e Kwok 2000
  10. ^ Zijlstra, A. (2015). "Planetary nebulae in 2014: A review of research" (PDF). Revista Mexicana de Astronomía y Astrofísica. 51: 221-230. arXiv:1506.05508 $2. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  11. ^ SEDS 2013
  12. ^ Hubblesite.org 1997
  13. ^ a b Moore 2007
  14. ^ Huggins & Miller 1864
  15. ^ Kwok 2005
  16. ^ Hora et al. 2004
  17. ^ Kwok et al. 2006
  18. ^ Reed et al. 1999
  19. ^ Aller & Hyung 2003
  20. ^ Krause 1961
  21. ^ Maciel, Costa & Idiart 2009
  22. ^ a b c d Harpaz 1994
  23. ^ Wood (2004). "Long Secondary Periods in Pulsating Asymptotic Giant Branch Stars: An Investigation of Their Origin". The Astrophysical Journal. 604 (2): 800. doi:10.1086/382123. 

Atıf yapılmış kaynaklar

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Büyük yıldızlar listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Aşağıdaki liste yarıçapına göre bilinen en büyük yıldızları göstermektedir. Kullanılan ölçü birimi güneş yarıçapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bulutsu</span> Yıldızlararası bulut cisimleri

Bulutsu, iyonize, nötr veya moleküler hidrojen ve kozmik tozdan oluşabilen, yıldızlararası ortamın belirgin bir şekilde ışıldayan kısmıdır. Bulutsular genellikle Kartal Bulutsusu'ndaki "Yaratılış Sütunları" gibi yıldız oluşum bölgeleridir. Bu bölgelerde gaz, toz ve diğer malzemelerin oluşumları bir araya gelerek daha yoğun bölgeler oluşturur ve bu yoğun bölgeler daha fazla madde çekerek sonunda yıldızları oluşturacak kadar yoğun hale gelirler. Geri kalan malzemenin ise gezegenler ve diğer gezegen sistemi nesnelerini oluşturduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kedi Gözü bulutsusu</span> Ejderha takımyıldızı yönünde bulunan gezegenimsi bulutsu

Kedi Gözü bulutsusu, Ejderha takımyıldızı yönünde bulunan bir gezegenimsi bulutsu. Yapısal açıdan, bilinen en karmaşık bulutsulardandır; Hubble Uzay teleskobu ile düğümler, püskürtmeler ve yaysal yapılar gözlemlenmiştir. Merkezinde, 1000 yıl önce dış zarfını kaybederek bulutsuyu üretmiş olan parlak ve sıcak bir yıldız vardır.

<span class="mw-page-title-main">Halka bulutsusu</span>

Ünlenen adıyla "Halka Bulutsusu" Çalgı takımyıldızının kuzeyinde bulunan ve kataloglarda Messier 57, M57 veya NGC 6720 olarak yer alan gezegenimsi bulutsudur.

<span class="mw-page-title-main">Halter Bulutsusu</span>

Halter Bulutsusu Tilkicik takımyıldızında yaklaşık olarak 1360 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir gezegenimsi bulutsudur.

<span class="mw-page-title-main">Helis Bulutsusu</span>

Helis Bulutsusu, Kova takımyıldızı yönünde bulunan oldukça büyük bir gezegenimsi bulutsu. Karl Ludwig Harding tarafından muhtemelen 1824'ten önce keşfedilmiştir. Bu bulutsu, parlak gezegenimsi bulutsular içinde Dünya'ya en yakın olanıdır. Uzaklığı yaklaşık olarak 215 parsek yani 700 ışık yılıdır. Görünüşte Halka bulutsusu'na, boyutu, yaşı ve fiziksel özellikleri nedeniyle de Halter bulutsusu'na benzemektedir. Helis, 2003'ten bu yana internette sıklıkla "Tanrı'nın gözü" olarak anılır. Ünlü TV dizisi Battlestar Galactica'nın 15 Aralık 2006 tarihinde yayınlanan The Eye of Jupiter bölümünde Helis bulutsusuna muhtemelen bir gönderme vardır.

<span class="mw-page-title-main">Yerel Grup</span> Samanyolunu da kapsayan ve 35in üzerinde üyesi bulunan gökadalar grubu

Yerel Grup, Samanyolu Gökadası'nı da barındıran bir gökada grubudur. Çapı yaklaşık olarak 3 milyon parsek (10 milyon ışık yılı; 9×1019 kilometre) ve toplam kütlesi ise 2×1012 güneş kütlesi (4×1042 kg) civarındadır. "Dambıl" şeklinde iki gökada topluluğundan oluşur. Samanyolu ve ona bağlı cüce gökadalar bir lobu, Andromeda Gökadası ve ona bağlı cüce gökadalar ise diğer lobu oluşturur. Bu iki topluluk birbirinden yaklaşık 800 kiloparsek (3×10^6 ly; 2×1019 km) uzaklıktadır ve birbirlerine doğru 123 km/s hızla hareket etmektedir. Yerel Grup, daha büyük olan Başak Süperkümesi'nin bir parçasıdır ve bu da Laniakea Süperkümesi'nin bir parçası olabilir. Samanyolu bazı gökadaları gizlediği için Yerel Grup'taki tam sayı bilinmemekle birlikte, en az 80 üyesi olduğu tahmin edilmektedir ve bunların çoğu cüce gökadalardır.

<span class="mw-page-title-main">Vatoz Bulutsusu</span>

Vatoz Bulutsusu Sunak takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 18.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan, bilinen en genç gezegenimsi bulutsudur.

<span class="mw-page-title-main">Küçük Halter Bulutsusu</span>

Küçük Halter Bulutsusu, Kahraman takımyıldızında tahminen 1.700 ila 15.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir gezegenimsi bulutsudur. Pierre Méchain tarafından 5 Eylül 1780 tarihinde keşfedildi. Messier Kataloğu'ndaki yalnızca dört gezegenimsi bulutsudan biri olan Messier 76, en soluk Messier cisimlerinden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Mz 3</span>

Mz 3 , Cetvel takımyıldızı yönünde bulunan genç çiftkutuplu bir gezegenimsi bulutsu. Mz 3, 1922 yılında Donald Howard Menzel tarafından keşfedilmiştir. Menzel 1922

<span class="mw-page-title-main">Donuk Aslan Bulutsusu</span>

Donuk Aslan Bulutsusu, Aslan takımyıldızında yaklaşık olarak 10.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir ön gezegenimsi bulutsudur. Tayfsal çiftkutuplu bulutsudur. Merkezi yıldız, Frosty Leo olarak adlandırılan optik tayf türü K7II olan bir yıldızdır. 3,1 µm'de çok aşırı soğurma özelliği ve gökada düzlemi üzerinde 900 parsekten fazla mesafesiyle oldukça sıradışıdır.

<span class="mw-page-title-main">NGC 6326</span>

NGC 6326, Sunak takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 11.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan karmaşık ve düzensiz yapılı bir gezegenimsi bulutsudur. İskoç astronom James Dunlop tarafından 26 Ağustos 1826 tarihinde keşfedildi.

Bulutsular ve Yıldız Kümeleri Kataloğu, ilk olarak 1786 yılında William Herschel tarafından, kız kardeşi Caroline Herschel'in yardımıyla yayımlanan bulutsular astronomi kataloğudur. Daha sonra oğlu John Herschel tarafından 1864 yılında Bulutsular ve Yıldız Kümeleri Genel Kataloğu olarak genişletilmiştir. CN ve GC, John Louis Emil Dreyer'in 1888 yılında derlediği ve günümüz astronomları tarafından kullanılan Yeni Genel Katalog'un (NGC) öncülleridir.

<span class="mw-page-title-main">Hb 12</span> Gezegenimsi bulutsu

Hb 12, Andromeda takımyıldızı yönünde bulunan bir gezegenimsi bulutsudur. 1921 yılında Edwin Hubble tarafından keşfedilmiştir. Kum saati şeklinde bir yapıya sahip olan bulutsu, saniyede 120 km'lik bir hızla genişlemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ön gezegenimsi bulutsu</span>

Ön gezegenimsi bulutsu (PPN), bir yıldızın geç asimptotik dev kolu (LAGB) evresi ve sonraki gezegenimsi bulutsu evresi arasındaki kısa ömürlü bir bölümde yer alan gök bilimsel bir nesnedir. Ön gezegenimsi bulutsu, kuvvetli kızılötesi radyasyon yayan bir yansıma bulutsusu türüdür. Bu, orta kütleli yıldızların yaşam döngüsü içindeki son yüksek parlaklık evresinin ikinci aşamasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Galaktik gelgit</span>

Samanyolu Galaksi'si gibi galaksilerin yerçekimsel alanına maruz kalan cisimlere etki eden gelgit dalgaları galaktik gelgit olarak bilinmektedir. Galaktik çarpışmalar, cüce galaksi ya da uydu galaksileri ve Samanyolu Galaksisi'nin Güneş Sistemimizde bulunan Oort bulutundaki gelgit etkisi yaratmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sh2-308</span> Salma Bulutsusu

Sh2-308, Büyük Köpek takımyıldızının merkezine yakın bulunan iyonize hidrojenden oluşmuş bir H II bölgesidir. Gece gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius'un yaklaşık 8 derece güneyindedir. Bulutsu, EZ Canis Majoris adlı Wolf-Rayet yıldızını çevreleyen bir kabarcığa benzer. Bu yıldız kısaca, yıldız evriminin ön-süpernova aşamasındadır. Bulutsu, Dünya'dan yaklaşık olarak 4.530 ışık yılı uzaklıktadır, fakat bazı kaynaklar hem yıldızın hem de bulutsunun 5.870 ışık yılı uzakta olduğunu belirtir. Hatta bulutsunun Dünya'dan 1.875 ışık yılı uzaklıkta olduğunu belirten kaynaklar da bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Gezegenimsi Bulutsuların Abell Kataloğu</span> gökbilim kataloğu

Gezegenimsi Bulutsuların Abell Kataloğu, 1966'da George O. Abell tarafından yaratılan ve yaklaşık yarısı Albert George Wilson, geri kalanı George O. Abell, Robert George Harrington ve Rudolph Minkowski tarafından yapılan keşiflerden derlenmiş, 86 adet gezegenimsi bulutsudan oluşan gök bilimsel bir katalogdur. Tamamı Ağustos 1955'ten önce National Geographic Society - Palomar Gözlemevi Gökyüzü Araştırması'nın bir parçası olarak Palomar Dağı'ndaki 48 inç Samuel Oschin teleskopu ile elde edilen fotoğraf plakalarında keşfedildi. Dördü önceki kataloglardan daha iyi bilinmektedir: Abell 50, NGC 6742, Abell 75, NGC 7076, Abell 37, IC 972 ve Abell 81, IC 1454'tür. Diğer dördü daha sonra gezegenimsi olmadıkları için reddedildi: Abell 11, Abell 32, Abell 76 ve Abell 85. Diğer üçü ise Strasbourg-ESO Galaktik Gezegenimsi Bulutsu Kataloğu'na (SEC) dahil edilmedi: Abell 9, Abell 17 ve Abell 64. Listedeki gezegenimsi bulutsular en iyi geniş açıklıklı bir teleskopla ve OIII filtresi ile görüntülenebilir.

<span class="mw-page-title-main">SuWt 2</span> gezegenimsi bulutsu

SuWt 2, Erboğa takımyıldızında yaklaşık olarak 6.500 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve neredeyse yandan görülen bir gezegenimsi bulutsudur. Henüz keşfedilmemiş bir beyaz cüceden kaynaklanan yüksek UV radyasyonlarının bu bulutsuyu iyonize ettiği düşünülmektedir. Mevcut durumda, radyasyonları çevreleyen bulutsuyu foto-iyonize edecek kadar yeterli olmayan iki A-tipi ana kol yıldızından oluşan ikili bir yıldız sistemi bulunmaktadır. Bulutsu, parlak bir yıldız olan HD 121228 tarafından gizlenir.

Donma sınırı, kar çizgisi ya da buz çizgisi, astronomi veya gezegen biliminde, katı parçacık olarak yoğunlaşabilecek su, amonyak, metan, karbondioksit ve karbonmonoksit gibi uçucu bileşenler için sıcaklığın yeterince düşük olduğu, gezegenimsi bünyesine yığılma oluşturmasına imkan sağlayan güneş bulutsusunun merkezinde yer alan önyıldıza göre ölçülen minimum mesafedir. Bu sınırın ötesinde, tipik olarak yalnızca ağır bileşenler daha küçük boyutlu karasal gezegenlere doğru birikebilirken, bu bölgede bolca bulunan diğer gaz bileşenleri oldukça kolay şekilde gaz ve buz devlerinin oluşmasına imkan verecek ölçüde yoğunlaşabilir.