
Gerardus Mercator, 16. yüzyıl Alman-Flemenk haritacı, coğrafyacı ve kozmograftır.

Hermann Karl Hesse, İsviçreli yazar ve ressamdır.

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

Theodor W. Adorno, , Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci.

Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

Gottfried Wilhelm Leibniz, Alman matematikçi, filozof, hukukçu ve dönemin idarecilerine danışmanlık yapmış bir entelektüeldir. Matematik tarihi ve felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Leibniz, Isaac Newton’dan bağımsız olarak "Sonsuz küçük" teorisini geliştirdi. Leibniz'in bu formülü yayınlandığından bu yana hâlâ kullanılmaktadır. Geliştirdiği homojenitenin deneyüstü kanunu ve süreklilik yasası yirminci yüzyılda matematiksel karşılık buldu. Mekanik hesaplayıcılar alanında en üretken insanlardan biri oldu. Pascal’ın hesaplayıcısına otomatik çarpma ve bölme fonksiyonlarını eklemeye çalışırken, 1685'te çarklı hesaplayıcıyı ilk tanımlayan insan oldu ve aritmometre -ilk toplu üretilen mekanik hesaplayıcı- kullanarak Leibniz çarkını icat etti. Ayrıca ikili sayma sistemini rafineleştirdi, bu çalışması tüm dijital hesaplayıcıların soyut temelini oluşturdu.

Doğa felsefesi fiziğin, yani doğanın ve fiziksel evrenin felsefi çalışmasıdır. Modern bilimin gelişmesinden önce baskın bir alandı.
Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

Biyoloji tarihinde antik çağlardan günümüze yaşayan dünyanın incelenmesi ele alınmaktadır. Her ne kadar biyoloji kavramı belirli bir bilimsel alan olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmış olsa da biyoloji bilimleri ayurveda, Antik Mısır tıbbı ve Greko-Romen dünyada Aristoteles ile Galen'in çalışmalarına kadar uzanan tıb tarihine ve doğa tarihine dayanmaktadır. Antik çağlarda ortaya çıkan bu çalışmalar Orta Çağ'da İbni Sina gibi müslüman bilimadamları ve doktorlar tarafından ilerletilmiştir. Avrupa Rönesans döneminde ve modern çağın başlarında ampirizme yeniden duyulan bir ilgi ve birçok yeni organizmanın keşfiyle birlikte biyolojik düşünce alanında bir devrim ortaya çıkmıştır. Bu dönemde öne çıkanlar arasında fizyoloji alanında deneysel çalışmalar ve çok dikkatli gözlemler yapmış olan Vesalius ile Harvey; fosilleri ve yaşam çeşitliliğini sınıflandırmaya başlayan ve organizmaların gelişmeleri ile davranışlarını izleyen Linnaeus ile Buffon gibi doğa bilimcileri sayılabilir. Mikroskobun bulunması ile daha önceden bilinmeyen mikroorganizmaların dünyası ortaya çıkmış ve hücre teorisinin ilk çalışmaları başlamıştır. Özellikle mekanik felsefenin çıkışına karşı doğal teolojinin giderek artan önemi doğa tarihi üzerine yapılan çalışmaların gelişmesine cesaret vermiştir.
Bu liste okültizm, büyücülük, cadılık, astroloji, simya, mistisizm, Vudu, Fal-medyumluk, Teürji kavramlarıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili tarihi-mitolojik karakterleri veya gerçekte yaşamış/yaşayan kayda değer kişileri içermektedir.

Kimya tarihi, antik çağdan günümüze kadar uzanan zaman aralığında kimya biliminin ortaya çıkışı ve gelişimini konu alır. MÖ 1000 yılına gelindiğinde antik uygarlıklar ileride kimyanın çeşitli dallarının temelini oluşturacak teknolojileri kullanmaktaydı. Ateşin keşfi, cevherlerden metal elde edilmesi, çömlek ve sır yapımı, bira ve şarabın fermantasyon ile elde edilmesi, ilaç ve parfüm yapmak için bitkilerden kimyasalların özütlenmesi, yağın sabuna dönüştürülmesi, cam imâli ve bronz gibi çeşitli alaşımların üretimi bu teknolojiler arasında sayılabilir.

Bir simyacı, simya sanatında usta bir kişidir. Batı simyası Yunan-Roma Mısır'ı, Orta Çağ boyunca İslam dünyası ve ardından 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Avrupa'da gelişmiştir. Hint simyacıları ve Çin simyacıları sanatın Doğu çeşitlerine katkıda bulunmuşlardır. Simya, günümüzde hala az sayıda kişi tarafından ilgi duyulan bir alan olup simyacı karakterler son dönem kurgusal eserlerde ve video oyunlarında halen yer almaktadır.

Andreas Libavius veya Andrew Libavius, Almanya'nın Halle kentinde dünyaya geldi y. 1550 ve Temmuz 1616'da hayata veda etti. Libavius, Jena Üniversitesi'nde tarih ve şiir öğreterek profesör olarak hayatına devam eden bir rönesans adamıydı. Rothenburg'daki Gymnasium'da doktor oldu ve daha sonra Coburg'da Gymnasium'u kurdu. Libavius en çok simya çalışması ve şimdiye kadar yazılmış ilk kimya ders kitaplarından biri olan Alchemia adlı kitabı yazmış olmasıyla tanınıyordu.

Rönesans simyasında, alkahest teorize edilmiş "evrensel çözücü " idi. Temel bileşenlerini değiştirmeden veya yok etmeden altın da dahil olmak üzere diğer herhangi bir maddeyi çözme yeteneğine sahip olması gerekiyordu.
Adam von Bodenstein İsviçreli Paracelsiyan simyacı ve doktordur.

Musaeum Hermeticum, ilk olarak 1625'te Lucas Jennis tarafından Frankfurt'ta Almanca olarak yayınlanan simya metinlerinin bir özetidir. 1678 Latin baskısı için ek materyal eklendi ve 1749'da yeniden basıldı. Amacı, toplu bir biçimde nispeten kısa ve daha az şekilde eski simya yazılarının bir koleksiyonunu sağlamaktı. Theatrum Chemicum veya Jean-Jacques Manget'nin Bibliotheca Chemica Curiosa'sı gibi büyük Hermetik bilgi depolarına bir ek olarak düşünülebilir. Geçmişe daha az bağlı ve daha eski ve geleneksel simya ustalarının eserlerinden daha az etkilenmiş olarak Simya'da farklı bir okulu temsil ediyor gibiydi.

Fasciculus Chemicus veya Chymical Koleksiyonları olarak bilinmektedir. En seçkin ve en ünlü yazarlardan Gizli Hermetik Biliminin Girişini, İlerlemesini ve Çıkışını ifade eden, Arthur Dee (1579-1651) tarafından 1629 yılında Moskova'da Çar I. Mihail'in başhekimi olarak ikamet ederken derlenen bir simya yazıları antolojisidir.

İlk olarak 1652'de yayınlanan Theatrum Chemicum Britannicum, Elias Ashmole tarafından seçilen İngiliz simya literatürünün kapsamlı açıklamalı bir derlemesidir. Kitap, daha önce yalnızca özel el yazmalarında bulunan birçok eseri korudu ve kullanıma açtı. Thomas Norton, George Ripley, Geoffrey Chaucer, John Gower, John Lydgate, John Dastin, Abraham Andrews ve William Backhouse gibi kişilerin simya ayetlerini içeriyor.

Latince: Theatrum Chemicum, altmış yılda altı cilt halinde yayınlanan erken dönem simya yazılarının bir özetidir. İlk üç cilt 1602'de, son altıncı cildin tamamı ise 1661'de yayınlandı. Latince: Theatrum Chemicum Batı dünyasında şimdiye kadar simya konusunda yayınlanmış en kapsamlı toplu çalışma olmaya devam ediyor.

Simyanın, hem simya metinlerinde hem de ana akım eğlencede görülen, sanatla uzun süredir devam eden bir ilişkisi vardır. Edebi simya, Shakespeare'den modern fantezi yazarlarına kadar İngiliz edebiyat tarihi boyunca görülmektedir. Burada karakterler veya olay örgüsü, simyasal bir magnum opus'u takip eder. On dördüncü yüzyılda Chaucer, Terry Pratchett'inkiler gibi son zamanlardaki fantezi eserlerinde hala görülebilen bir simya hiciv akımı başlattı.