İçeriğe atla

Gerçeklik ilkesi

Gerçeklik ilkesi, (Fr. principe de realite, İng. reality-principle, principle of reality) Sigmund Freud'a göre ruhsal olaylara egemen olan iki ilkeden birisidir. Ötekiyse Haz ilkesidir.

Gerçeklik ilkesi, ruhsal gelişimin haz ilkesinden bir modifikasyonu sonucu ortaya çıkar.

Freud'un anlatısınca

Başlangıçta bedenin sanrı yoluyla içgüdüsel gereksinimlere dolaysız doyum sağlamaya çalışır. Ancak bu doyumların sanrı yoluyla ele geçirilemeyişi ve bu bakımdan uğranılan düş kırıklıkları, çocuğu dünyadaki gerçek durumları dikkate almayı ve isteklerine doyum sağlamayı, bunlarla ilgili değişiklikler yapabilmeyi öğretir. Böylece gerçeklik ilkesi başlangıçta tek başına egemen haz ilkesinden ruhsal olayları düzenleyici bir ilke kimliğiyle doğup çıkar. Ne var ki, bu ilkenin doğuşu, ruhsal aygıtı yönetecek bir dizi uyum yeteneğinin bireyde gelişmesine bağlıdır.

Diğer bir yazısında Freud; haz peşinde koşan benin gerçeklik ilkesini göz önüne tutarak bir içgüdüsel istemi hemen duyduğu anda doyuma kavuşturmanın mı, yoksa bunu bir başka zamana ertelemenin mi ya da söz konusu isteği baskılayıp biliçdışına itmenin mi yerinde bir davranış sayılacağına karar verir.

Ben, bu işi yaparken iç gerçekliğiyle dış gerçekliği birbirine karıştırmamak için de ruhsal aygıtın gerçeklik denetimi arasında bir mekanizmadan yararlanır. (bu mekanizma Freud'un sözüne ettiği olmuşu olmamış yapma mekanizması gibidir.)

Ayrıca bakınız

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">Sigmund Freud</span> Psikanaliz biliminin kurucusu olan nörolog

Sigmund Freud veya doğum adı ile Sigismund Schlomo Freud, psikolojinin en önemli alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olan Avusturya doğumlu Yahudi nörolog. Psikanaliz, hasta ile psikanalist arasında gerçekleşen diyalog yoluyla psikopatolojik vakaları tedavi etmekte kullanılan klinik yöntemidir. Hastaların zihinsel süreçlerinin bilinç dışı unsurlarla olan bağlantılarını ortaya çıkarmaya çalışır. Freud'a göre, bilinç dışına itimler yaşantıların kendileri değil, anıları üzerinde gerçekleşirler. Ancak söz konusu istekler gerçeğe dönüştürüldüğünde, daha doğrusu doyurulduğunda karşılaşılacak üzüntü ve pişmanlık duygusundan kaçınılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir.

Nevroz ya da sinir hastalığı, sürekli sıkıntı içeren fakat sanrı ya da varsanı içermeyen işlevsel akıl hastalıklarına verilen addır. Terim 1980'den itibaren Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'ndan çıkarılarak Amerika Birleşik Devletleri'ndeki uzman ruh hekimliği topluluğu tarafından artık kullanılmamaktadır. Hâlen ICD-10 Chapter V F40–48'de kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Lacan</span> Fransız ruh hekimi (1901-1981)

Jacques Marie Émile Lacan, "Freud'dan bu yana en tartışmalı psikanalist" olarak anılan Fransız psikanalist ve psikiyatr.

<span class="mw-page-title-main">İd, ego ve süperego</span> Sigmund Freudun bilinç tanımı

Psikanalizde id, ego ve süper-ego, insan zihninde etkileşime giren üç katman kümesidir. İlk defa Sigmund Freud tarafından, yapısal psişe modellemesiyle tanımlandı. Bu üç katman, bir kişinin zihinsel yaşamının faaliyetlerini ve etkileşimlerini tanımlayan teorik yapılardır. Psişenin ego psikolojisi modelinde id, koordine edilmemiş, zevk temelli içgüdüsel arzular kümesidir—temel ve en ilkel benliktir, ana kaynağı cinsellik ve açlık gibi ihtiyaçların en bencilce doyurulmasıdır; süper-ego eleştirel ve ahlaki rolü oynar; ve ego, idin içgüdüsel arzuları ile eleştirel süper-egonun arasında aracılık eden gerçekçi bir katmandır—id, bu hayali istekleri gerçeklikle ölçüp mümkünatını değerlendiren katmandır. Freud, ego hakkında şunu dedi:

Ego, şahlanmış bir at üzerindeki şövalye gibidir. [Ego] İd ve süperegonun isteklerini uzlaştırmaya çalışan hakemdir.

<span class="mw-page-title-main">Psikanaliz</span> Freudun çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesi

Psikanaliz, kısmen bilinçdışı zihinle ilgilenen ve birlikte zihinsel bozukluklar için bir tedavi yöntemi oluşturan bir dizi teori ve terapötik tekniktir. Bu disiplin 1890'ların başında, çalışmaları kısmen Josef Breuer ve diğerlerinin klinik çalışmalarından kaynaklanan Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Freud, 1939'daki ölümüne kadar psikanaliz teorisini ve pratiğini geliştirmiş ve rafine etmiştir. Bir ansiklopedi maddesinde, psikanalizin temel taşlarını "bilinçdışı zihinsel süreçler olduğu varsayımı, bastırma ve direnç teorisinin kabulü, cinselliğin ve Oedipus kompleksinin öneminin takdir edilmesi" olarak tanımlamıştır. Freud'un meslektaşları Alfred Adler ve Carl Gustav Jung, psikanalizin bireysel psikoloji (Adler) ve analitik psikoloji (Jung) olarak adlandırdıkları dallarını geliştirdiler, ancak Freud'un kendisi bunlara yönelik bir dizi eleştiri yazdı ve bunların psikanaliz biçimleri olduğunu kesinlikle reddetti. Psikanaliz daha sonra Erich Fromm, Karen Horney ve Harry Stack Sullivan gibi neo-Freudyen düşünürler tarafından farklı yönlerde geliştirilmiştir.

Vicdan ya da duyunç, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır. Günümüzde kimileri "kamusal vicdan" ifadesini kullanmaktaysa da, dinsel, mistik vb. alanlarda böyle bir kavram bulunmaz, vicdan kavramı bu alanlarda hep bireysel vicdan anlamında kullanılmıştır. Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir. Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.

Doyumsal yoksunluk, diğer adıyla Frustrasyon, kişinin içgüdüsünde arzuladığı istekleri doyuma kavuşturamayarak el çekmesi.

Dışyansıtım, diğer ismiyle projeksiyon; ruhçözümsel terim olarak kişinin kendi kendine özgü istek ve duygularını, tasarımlarını dış dünyaya yansıtmasıdır.

Bilinçdışına itim, (Fr. refulment, İng. represion.) gerçekleştirilmesi uygun görülmeyen içgüdüsel isteklerin ya da bunların belli düşünce, imaj ve tasarım kılığına bürünmüş temsilcilerinin bilinçten itilip uzaklaştırılmasını ve daha sonra bilinçte boy göstermesinin önlenmesini sağlayan bir savunu mekanizmasıdır. Geriye itim olarak da bilinir.

Bireysel psikoloji, Alfred Adler tarafından geliştirilen, psikanalizden ayrı olarak daha çok toplumsallık ve bütünlüğe önem veren psikolojik kuram.

Zarar ilkesi, bireylerin eylemlerinin sadece diğer bireylere zarar vermemek için sınırlanması gerektiğini öne sürer. John Stuart Mill, 1859 tarihli "Özgürlük Üzerine" adlı denemesinde ilkeyi şu şekilde açıklamıştır: "Medeni bir toplumun herhangi bir üyesi üzerinde, isteğine karşı doğru bir şekilde uygulanabilecek gücün tek amacı, başkalarına zarar verilmemesini sağlamaktır." Bu ilke, Fransa'nın 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde de şu şekilde ifade edilmiştir: "Özgürlük, başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapma özgürlüğünde yatar; bu nedenle her insanın doğal haklarının sınırları, diğer toplum üyelerine aynı hakları sağlayanlar dışında belirlenemez. Bu sınırlar yalnızca yasalarla belirlenebilir." Bu ilke, daha önce Thomas Jefferson'ın 1785 tarihli "Virginia Eyaleti Üzerine Notlar" adlı eserinde de ifade edilmiştir. Jefferson burada, "Hükümetin meşru güçleri, sadece başkalarına zarar veren eylemlere kadar uzanır" şeklinde yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Karen Horney</span> Alman kökenli Amerikalı psikanalist (1885-1952)

Karen Horney, Alman kökenli Amerikalı psikanalist. Neo-Freudyen bir ekol olan “ego psikolojisinin” temsilcisi olmuştur. Freud'dan farklı olarak kişiliğin ve nevrozun oluşumunda biyolojinin ve dürtüsel güçlerin etkilerinden çok kültürel etmenler üzerinde durur.

<span class="mw-page-title-main">Melanie Klein</span>

Melanie Klein Avusturya asıllı İngiliz psikanalist. Çağdaş psikanaliz ve çocuk psikolojisi alanların etkili olan Klein, serbest oyun gözlemleri sayesinde çocuğun bilinçaltına ilişkin içgörüler sahibi olabileciğini göstererek iki ya da üç yaşlarındaki çocuklarına psikanaliz edilmesinin önünü açmıştır. Aynı zamanda Nesne İlişkileri Okulu'nun kurucusu olarak kabul edilir.

Psikanalitik teori, psikopatolojiyi tedavi etmek için klinik bir yöntem olan psikanalizi yönlendiren kişilik organizasyonu teorisi ve kişilik gelişiminin dinamiğidir. İlk olarak 19. yüzyılın sonlarında Sigmund Freud tarafından ortaya konan psikanalitik teori, ortaya atılışından bu yana birçok iyileştirme geçirdi. Psikanalitik teori, yirminci yüzyılın son üçte birinde, 1960'lardan sonra psikolojik tedavilerle ilgili eleştirel söylem akışının bir parçası olarak tam olarak öne çıktı. Freud, beyin analizini ve fizyolojik çalışmalarını durdurmuş ve odağını zihni ve zihni oluşturan ilgili psikolojik özellikleri incelemeye, özgür birliktelik ve aktarım olgularını kullanarak tedaviye kaydırmıştı. Çalışması, yetişkinlerin zihinsel işleyişini etkileyebilecek çocukluk olaylarının tanınmasını vurguladı. Genetik ve daha sonra gelişimsel yönleri incelemesi psikanalitik teoriye özelliklerini kazandırdı. 1899'da Rüyaların Yorumu'nu yayınlamasıyla başlayan teorileri öne çıkmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Maria Török</span> Fransız psikolog (1925-1998)

Maria Torok, Macar asıllı Fransız psikanalist.

Psikanalizde haz ilkesi , biyolojik ve psikolojik ihtiyaçları karşılamak için içgüdüsel olarak haz arama ve acıdan kaçınma eylemidir. Spesifik olarak haz ilkesi, kimliğin arkasındaki canlandırıcı güçtür.