İçeriğe atla

George Gerbner

George Gerbner (8 Ağustos 1919 - 24 Aralık 2005), Macar asıllı Amerikalı iletişim bilim profesörü.

Budapeşte, Macaristan'da doğan Gerbner, 1939 yılında ABD'ye yerleşti. Temple Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır. Pennsylvania Üniversitesi bünyesindeki Annenberg İletişim Okulu'nun eski dekanı olan Gerbner, 1967'den bu yana, prime-time televizyon programları üzerine gözlemler ve analizler yapan Kültürel Göstergeler Projesi’nin (Cultural Indicators Project) müdürü, Kültürel Çevre Hareketi’nin (Cultural Environment Movement) kurucusu ve başkanıdır. Gerbner, medya endüstrilerinin gittikçe tekelci hale gelen yapıları üzerine yürüttüğü çalışmalarla, bu alanda bir otorite haline gelmiştir.

Gerbner, başlattığı Kültürel Göstergeler Projesi ile iletişim çalışmalarına katkılarda bulunmuştur. 1967’den beri devam eden bu proje çerçevesinde, görsel-işitsel medyanın kültürel çevremizi nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini anlamaya ve eleştirmeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Örneğin Gerbner’e göre medyada sürekli olarak cinsellik ve şiddete dayalı programlar üretilmektedir (Sahil Güvenlik, Zeyna, Herkül vs) çünkü bu konular diyalogdan çok imaja dayanmaktadırlar ve dünyanın her yerinde anlaşılabilir niteliktedirler. Gerbner, imaja dayalı programların üretilme nedenini, bu türden yapımların yabancı televizyonlara kolayca pazarlanabilmesi ile açıklamaktadır. 1996’da Gerbner birkaç kişiyle bir araya gelip Kültürel Çevre Hareketini başlatmıştır. Bu girişimle amaçlanan, yurttaşlara sadece tüketerek yurttaş olunamayacağını anlatmak ve zihinleri çevreleyen kültür endüstrilerine karşı yurttaşları harekete geçirmektir.

Gerbner'in geliştirdiği "diyalektik iletişim modeli" ile, Shannon-Weaver'ın doğrusal (linear) modelinin hedefin alımlamasını tam olarak ölçemeyeceğini kanıtlamıştır.

Gerbner'in bazı kavramları:

  • Televizyon Dünyası
  • Mutlu Şiddet
  • Acımasız Dünya Sendromu
  • Kültürel Ekme

Acımasız Dünya Sendromu

Gerbner'in ünlü ekme kuramı yaklaşımına göre televizyonda sürekli olarak izleyiciye sunulan mesajlar, izleyicilerin gerçeklik hakkında fikir ve tutumlarını etkilemektedir. Gerbner ve arkadaşları televizyonun sürekli olarak toplumdaki egemen fikirleri ekmekte olduğunu söylemiş ve bu nedenle çok televizyon izleyen kişilerin gerçeklik algısının doğrudan televizyon mesajlarıyla oluştuğunu belirtmiştir. Buradan hareketle Gerbner ve arkadaşları televizyondaki aşırı şiddet içeriklerinin birçok insanın dış dünyadan korkmasına sebep olduğunu vurgulamış ve bu kişilerin dünyayı gerçek hâlinden daha güvensiz bir ortam olarak değerlendirdiğini belirtmiştir.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Reklam</span> pazarlama için kullanılan iletişim biçimi

Reklam, "insanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne, hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen ya da başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığı oluşturulduğu belli olan "duyuru"dur.

Ekofeminizm, kadın hareketiyle çevre hareketinin eşitlik ve sömürü tartışmaları etrafında kesişimini içeren bir düşünce ve eylemlerdir. 1968 sonrası gelişen yeni toplumsal hareketlerin iki önemli örneği olan bu ekoller, sonraki süreçte çeşitli eksenlerde birbirine yakınlaşmıştır. Teori ve pratik açısından birlikte ilerleyen bu hareket, çevre ve kadın hayatında erkek egemen düzenin yarattığı normallere karşı köklü değişiklikler yaratmak için çabalamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Jean Baudrillard</span>

Jean Baudrillard, Fransız düşünür ve sosyolog. Medya teorisi, postyapısalcı felsefe ve postmodernizm üzerine olan çalışmalarıyla ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Propaganda</span> psikolojik olarak etkilemek amacıyla yapılan mesajlar

Propaganda ya da yaymaca, çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış bir mesajlar bütünüdür. Propaganda tarafsız bilgi sağlamak yerine, en temelde kendi kitlesini etkileyecek bilgiyi sunar. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü dengeli bir şekilde sunmayabilir. Genellikle politikada; eski ifadeyle "seçim propagandası" ya da günümüz ifadesiyle "seçim kampanyası" şeklinde kullanılır. Hükûmetler ve politik partiler tarafından da desteklenir.

Anlambilim, anlam bilimi, anlam bilgisi ya da semantik, anlamları inceleyen bilimdir. Anlam bilimi felsefî ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefî ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da kelimeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı vb. konular üstünde durur.

Fransız yazar Jean Baudrillard’la birlikte anılan bir düşünce. Baudrillard, elektronik iletişimin yaygınlaşmasının bir sonucu olarak, artık televizyon programlarının ya da öteki kültürel ürünlerin göndermede bulunduğu ayrı bir “gerçeklik” olmadığını ileri sürmüştür. Bunun yerine, “gerçeklik” diye gördüğümüz şey, bu tür iletişimin kendisi tarafından yapılaştırılmıştır. Örneğin, haberlerde verilen şeyler yalnızca ayrı bir olaylar dizisi değildir; bunlar aslında, bu olayların kendilerini tanımlamakta ve oluşturmaktadır.

Kökten dincilik, genellikle dinî esaslı aslî kaidelere geri dönme talebiyle kendini belli eden ve bu kaidelere katı bir biçimde bağlı olan, diğer görüşlere karşı toleranssız ve laiklik karşıtı dinî hareket veya bakış açısı. Kökten dincilik, genellikle dinî tabiattaki bir dizi kurala sıkı sıkıya bağlı, çağdaş, sosyal ve siyâsî yaşam ile ilgili üzerinde uzlaşılmış prensiplere karşı tepkisi olan inancı belirtir.

Göstergebilim, semiyotik veya semiyoloji; göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün etmenlerin dizgesel bir biçimde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır. Fransızlar semiyoloji terimini kullanmışlardır. Semiyotik disiplinlerarası bir sahadır. Anlam bilimi, dil bilimi, fonetik, mimarlık, sosyoloji, psikanaliz ve daha birçok bilim dalı ve disiplinin oluşturduğu disiplinler arası bir disiplindir. Kültürel kodlar, gelenekler ve metni anlam süreçlerine göre düzenlenmiş işaret sistemleri diye nitelenen her şey semiyotiğin inceleme alanına girmektedir. Semiyoloji, yapısalcılığın modeli olarak düşünülmektedir.

Halkla ilişkiler bir işletmenin, kurumun ya da örgütün bağlantı kurduğu ya da kurabileceği kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve bunu devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim fonksiyonudur. Temelinde ikna, retorik, algı kavramları yatmaktadır. Kısa tanımıyla, kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, pro-aktif ve re-aktif olarak sürdürülebilen, kamu yararı esas alınarak devam ettirilen düzenli faaliyetlerdir. İngilizcedeki karşılığının "Public Relations" olması nedeniyle yaygın kullanımı "PR" olarak Türkçeye de yerleşmiştir. Public relations kısaltılarak PR şeklinde Türkçede kullanılmaya başlanınca bu PR'nin birleşik olarak ifadesi gerektiğinde de Piar ya da piyar şeklinde kullanılmaya başlanmıştır.

İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal medya</span> İnsanların kendi aralarında bilgi veya düşünce paylaştığı sanal topluluk ve ağlar

Sosyal medya, kullanıcıların internette aradığı, kullandığı ve içerik ürettiği interaktif iletişim platformdur. Geleneksel medya’dan Web 2.0’ın kullanılmaya başlamasıyla, tek yönlü içerik paylaşımından, çift taraflı içerik alışverişine erişim sağlanılan medya iletişimidir. Sosyal ağlar, insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan İnternet siteleri ve uygulamalar sayesinde, herkes aradığı, ilgilendiği içeriklere ulaşabilmektedir. Küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar ve paylaşımlar giderek, kullanıcı bazlı içerik üretimini giderek arttırmakta, amatör içerikleri dijital dünyada birer değere dönüştürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Prekarya</span> çalışan sınıfı

Prekarya ya da prekarite, 20. yüzyılda tanımlanmış bir çalışan sınıfıdır. Ağırlıklı olarak; sınırlı-kontratlı, yarı zamanlı, proje bazlı sözleşmeler ile işgücü piyasalarına iş yapan sınıftır. Tanımlanmadaki esas etken, sürekli iş güvencesi ve sürekliliği bulunmayan işlerde çalışan bir sınıf olarak görülmesidir.

Kültürel çalışmalar siyasal, kuramsal ve deneysel olarak kültür analiziyle bağlantılı bir alandır. Çatışmaları ve özellikleri tanımlayarak çağdaş kültürün siyasi dinamiklerine ve tarihi temellerine odaklanır. Kültürel çalışmalar alanındaki araştırmacılar genellikle kültürel uygulamaların daha geniş kapsamlı bir sistem olan güçle nasıl ilişkili olduğunu araştırır. Bu güç sistemi, ideoloji, sınıf yapıları, ulusal oluşumlar, etnik köken, cinsel yönelim, cinsiyet ve nesil gibi toplumsal olgularla ilişkilidir ya da bunlar aracılığıyla faaliyet gösterir. Kültürel çalışmalar kültürleri sabit, sınırlı, değişmeyen ve birbirinden bağımsız olarak görmekten ziyade onları sürekli birbirleriyle etkileşim hâlinde olan, uygulamaları ve süreçleri değiştiren birer oluşum olarak görür. Kültürel çalışmalar alanı çeşitli kuramsal, yöntemsel yaklaşımları ve uygulamaları kapsar. Kültürel çalışmalar, kültürel antropoloji ve etnik çalışmalar gibi alanlardan ayrı tutulsa da, bu alanların her ikisine de destek vermiş ve katkıda bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Tarih boyunca insanlar iletişim aracılığıyla birbirleriyle ilişkiler kurmuş ve ortak bir toplum düzeni oluşturmuştur. Özellikle Sanayi Devrimi'nden sonra ortaya çıkan kapitalist düzen ve kitle toplumu nedeniyle iletişim araştırmalarına olan önem artırılmıştır. Ortaya çıkan kitleyi kontrol etmek amacıyla kitle iletişim araçlarına önem verilmeye başlanmıştır ve bu dönem içerisinde bir dizi kitle iletişim kuramı ve modeli geliştirilmiştir. İletişim kuramları temel olarak eleştirisel ve ana akım iletişim araştırmaları olarak iki sınıfa ayrılabilir. Bu iki temel ana sınıf kendi içerisinde ideolojilere ve kuramcıların bakış açılarına göre farklı sınıflandırılmaktadır.

Kültürlerarası yeterlilik diğer kültürlerden insanlarla etkili ve uygun iletişime yol açan hedeflenen bilgi, beceri ve tutumları gösterme yeteneğini ifade eder.

Propaganda üretmek için sosyal psikoloji araştırmalara dayanan bir dizi propaganda tekniği kullanılmaktadır. Propagandacılar, bazen ikna edici olmakla birlikte genelde geçerli olmayan argümanlar kullandıklarından, bu tekniklerin çoğu mantıksal yanılgılar olarak sınıflandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">İletişim modelleri</span>

İletişim modelleri, iletişim sürecinin basitleştirilmiş temsilleridir. Çoğu model hem sözlü hem de sözsüz iletişimi tanımlamaya çalışır ve genellikle bunları bir mesaj alışverişi olarak görür. İşlevleri, karmaşık iletişim sürecine ilişkin genel bir bakış sunmaktır. Bu, araştırmacıların hipotezler oluşturmasına, iletişimle ilgili kavramları gerçek dünyadaki durumlara uygulamasına ve öngörülerini test etmesine yardımcı olur. Kullanışlı olmalarına rağmen birçok model, temel unsurları göz ardı ettiklerinden dolayı çok basit oldukları iddiasıyla eleştirilmektedir. Farklı bileşenler ve bunların etkileşimleri genellikle bir diyagram şeklinde sunulur. Bazı temel bileşenler ve etkileşimler modellerin çoğunda sıklıkla kullanılmaktadır. Bunlar arasında bir göndericinin bilgiyi bir mesaj şeklinde kodlaması ve bir kanal aracılığıyla bir alıcıya göndermesi fikri yer almaktadır. Alıcı, ilk fikri anlamak için mesajın kodunu çözmeli ve bir tür geri bildirim sağlamalıdır. Her iki durumda da gürültü araya girebilir ve mesajı bozabilir.

Korku kültürü, insanların duygusal önyargı yoluyla siyasi veya iş hedeflerine ulaşmak için genel kamuoyunda korkuyu teşvik edebileceğini gösteren kavramdır. Frank Furedi tarafından sosyolojik bir çerçeve olarak geliştirildi ve son zamanlarda Amerikalı sosyolog Barry Glassner tarafından popüler bir hale getirildi.