İçeriğe atla

Genetik çeşitlilik

Genetik çeşitlilik, bir biyolojik çeşitlilik düzeyi olup bir türün gen havuzundaki genetik özelliklerinin toplam sayısını gösterir. Genetik çeşitlilik, çeşitlenen genetik özelliklerin eğilimini tanımlayan genetik değişkenlik terimi ile aynı şey olmayıp bundan ayrılır.

Genetik çeşitlilik, popülasyonların değişen çevrelerine uyum sağlamalarına olanak tanır. Daha fazla varyasyon ve genetik çeşitlilik sayesinde, popülasyondaki bazı bireyler, çevre için uygun olan alel varyasonlarına sahip olurlar. Bu bireylerin, aynı alelleri taşıyan döller vererek hayatta kalma olasılığı daha yüksektir. Bu bireylerin başarılı olmaları sonucu popülasyon, daha fazla nesille süre gelmeye devam edecektir.[1]

Akademik alanda popülasyon genetiği, genetik çeşitliliğe dair çeşitli hipotez ve teoriler içerir. Moleküler Evrim'in Nötral Teorisi, genetik çeşitliliğin, nötral değişimlerin bir birikimi sonucu meydana geldiğini öne sürer. Çeşitlendirici seçilim, bir türün farklı ortamlarda yaşayan ve belirli bir lokusta farklı aleller için seçilen iki alt popülasyonuna dair bir hipotezdir. Bu, örneğin, bir türün, içindeki bireylerin devingenlik ve hareketliliğinde, görece olarak geniş bir yelpaze aralığına sahip olduğunda meydana gelebilir. Frekansa bağlı seçilim, alellerin ne kadar yaygın olursa o kadar savunmasız hale geldiğine dair bir hipotezdir. Bu, genellikle, konak-patojen etkileşimi olarak adlandırılır ve konukta yüksek frekansta bir koruyucu alel olduğu anlamına gelir. Nitekim bu alel alt edildiğinde, patojenin yayılma olasılığı da yükselecektir.

Genetik çeşitliliğin önemi

Genetik Çeşitlilik gösteren Amerika'da bulunan mısırlar

Genetik çeşitliliği belirlemek ve ölçmek için birçok farklı yollar vardır. Hayvanlardaki genetik çeşitlilik kaybının güncel nedenleri araştırılmış ve tespit edilmiştir.[2][3] Amerikan Ulusal Bilim Vakfı tarafından 2007 yılında yapılan bir çalışmada, bir türün kendi içindeki çeşitliliğin, türler arasındaki çeşitliliğin devam edip sürdürülmesinde veya tersinde, vazgeçilmez ve gerekli olduğu, genetik çeşitlilik ile biyoçeşitlilik arasında bağlantı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Çalışmayı yöneten araştırmacı Dr. Richard Lankau'ya göre, "eğer herhangi bir tür sistemden kaybolduğunda döngü çökebilir ve topluluk sadece tek bir türün hakimiyeti altına girer".[4]

Genetik ve biyolojik çeşitlilik arasındaki karşılıklı bağımlılık hassastır. Biyolojik çeşitlilikteki değişiklikler, arta kalan türleri adapte olmaya yönlendirerek canlıların yaşam ortamında değişikliklere yol açar. Türlerin kaybolması veya ortadan kalkması gibi genetik çeşitlilikte olan değişiklikler, biyolojik çeşitliliğin kaybına yol açar.[1]

Hayatta kalma ve adaptasyon

Bir türün yaşadığı çevre değişime uğradığında, zayıf gen varyasyonları, canlının uyum ve hayatta kalabilmesini sağlamak için organizmaların anatomisinde değişimlerin olmasına ihtiyaç duyduklarından, genetik çeşitlilik, canlıların hayatta kalması ve adaptasyonu için çok önemli bir rol oynar. Popülasyon içinde büyük bir genetik çeşitlilik seviyesine sahip bir tür, en uyumlu alellerden seçilen varyasyonlara daha çok sahip olacaktır. Genetik çeşitliliğin artması, bir türün evrimi için de zorunludur. Çok az genetik çeşitliliğe sahip olan türler büyük bir risk altındadır. Çok az gen varyasyonlarına sahip olan türlerin sağlıklı olarak üremesi giderek daha zor hale gelir ve oluşan yavru döller, yakın akraba eşleşmelerinde de gözlemlenen benzer sağlık sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kalırlar.[5] Popülasyonun belirli hastalık ve epidemi türlerine karşı zaaflığı, genetik çeşitliliğin azalmasına bağlı olarak artabilmektedir.

Tarımdaki önemi

İnsanların tarım yapmaya başladığı ilk dönemlerde, ıslah etme ve seçici yetiştirme yoluyla bitkilerin arzu edilen özellikleri devredilip istenilmeyen özellikleri seçilmemiştir. Seçici yetiştirme ve ıslah etme, geniş alana yayılmış çiftliklerde neredeyse bütün bitkilerin genetik olarak birbirleriyle özdeş olduğu monokültürlerin oluşmasına yol açar. Çok az veya hiçbir genetik çeşitliliğin olmaması, ekinleri yaygın hastalıklara karşı son derece hassas hale getirir. Zira bakteriler devamlı olarak form ve şekil değiştirirler. Eğer bir hastalık, bakterinin, genetik bir varyasyona saldırması için değişmesine yol açarsa bu, türlerin büyük miktarda yok olmasına neden olabilir. Eğer bakterinin başarılı şekilde saldırdığı genetik varyasyon, aynı zamanda insanların yetiştirmek için kullandığı ve hasat ettiği bir varyasyon olursa, bu durumda tüm ekin yok olacaktır.[6]

Buna benzer bir durum, İrlanda'da büyük bir patates kıtlığına yol açmıştır. Yeni patates bitkileri üreme sonucu oluşmadıkları, daha ziyade ana bitkinin parçaları oldukları için ve aslında tüm bir ürünün tek bir patatesin klonları olması sonucu herhangi bir genetik çeşitlilik geliştirememişler ve bu şekilde bir salgın hastalığa karşı özellikle duyarlı ve hassas hale gelmişlerdir. 1840'larda İrlanda nüfusunun büyük çoğunluğu beslenmek için patatese ihtiyaç duyuyordu. Nitekim İrlandalılar, Phytophthora infestans denilen ve çürümeye yol açan bitki paraziti plasmodiophoride karşı hassas olan "niteliksiz" patates varyasyonunu ekmeyi tercih etmişlerdi.[7] Ve bu plasmodiophorid, patates ekininin büyük çoğunluğunu yok etmiş ve 1 milyon insansın açlıktan ölmesine neden olmuştur.

Genetik çeşitliliğin azalmasına karşı önlemler

Doğa, genetik çeşitliliğin korunmasında veya artmasında çeşitli yöntemlere sahiptir. Okyanus planktonlarında viruslar, genetik değişimlerin oluşması sürecinde katkıda bulunurlar. Planktonlara bulaşan okyanus virüsleri, kendi genlerinin yanı sıra diğer canlıların genlerini de taşırlar. Bir hücrenin genlerini taşıyan bir virüs, başka bir hücreye bulaşıp enfekte ettiğinde, bu hücrenin genetik yapısı değişir. Genetik yapının bu şekilde sürekli tazelenmesi, karmaşık ve öngörülmeyen çevresel değişikliklere rağmen, planktonların sağlıklı bir popülasyona sahip olmasını ve sürdürmesini sağlar.[8]

Çitalar, nesli tehlike altında olan bir türdür. Son derece düşük bir genetik çeşitlilik ve bunun sonucu olarak düşük bir sperm kalitesi, çitalar için üreme ve hayatta kalmayı zor bir hale getirir. Çita yavrularının sadece % 5'i hayatta kalarak yetişkin olabilmektedir.[9] Yaklaşık 10.000 yıl önce, jubatus hariç, çitaların tüm türleri yok olmuştur. Bu türün popülasyonu, genetik çeşitliliğinin çoğunu yitirdiği büyük bir darboğaz yaşadı ve bunun sonucu, geride kalan bireyler, yakın akrabalarıyla veya aile fertleriyle eşleşmek zorunda kaldılar.[10] Ancak, kısa bir süre önce, dişi çitaların, her bir batında doğan yavrular için, birden fazla erkek çita ile çiftleştikleri keşfedildi. Dişi çitalar, bu anlamda, her bir çiftleşmede yeni yumurtalar oluşturabildiği uyarılmış ovülasyona maruz kalmaktalar. Bu şekilde, anne çita, birden fazla erkekle çiftleşerek tek bir batında doğmuş olan yavrularının genetik çeşitliliğini de artırmaktadır.[11]

Genetik çeşitliliğin ölçülmesi

Bir popülasyonun sahip olduğu genetik çeşitlilik, bazı basit ölçümlerle tespit edilebilir.

  • Gen çeşitliliği, genom üzerindeki polimorfik lokusların oranıdır.
  • Heterozigotizm, polimorfik lokuslara sahip olan bireylerin ortalama sayısıdır.
  • Lokus başına alel sayısı da genetik çeşitliliği göstermek için kullanılır.

Diğer genetik çeşitlik türleri

Alternatif olarak, canlılarda çeşitliliğin diğer türleri de tespit edilebilir:

  • Taksonomik çeşitlilik
  • Ekolojik çeşitlilik
  • Morfolojik çeşitlilik
  • Yozlaşma

Çeşitliliğin farklı tipleri arasında geniş bir korelasyon vardır. Örneğin, omurgalılar taksonomisi ile ekolojik çeşitlilik arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b "National Biological Information Infrastructure" 25 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Introduction to Genetic Diversity. U.S. Geological Survey. Retrieved 3/1/2011.
  2. ^ Groom, M.J., Meffe, G.K. and Carroll, C.R. (2006) Principles of Conservation Biology (3rd ed.) 30 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Sunderland, MA: Sinauer Associates. Website with additional information
  3. ^ Tisdell, C. (2003). "Socioeconomic causes of loss of animal genetic diversity: analysis and assessment" 5 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Ecological Economics 45 (3): 365–376.
  4. ^ "Study: Loss Of Genetic Diversity Threatens Species Diversity". 21 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2011. 
  5. ^ Genetic Diversity." National Biological Information Infrastructure. NBII. 16 Mar. 2008 www.nbii.gov
  6. ^ "Introduction to Genetic Diversity." Cheetah Conservation Fund. 2002. 19 Mar. 2008 www.cheetah.org
  7. ^ "Monoculture and the Irish Potato Famine." Understanding Evolution. Berkley University. 19 Mar. 2008 <evolution.berkley.edu>
  8. ^ "Scientists Discover Interplay Between Genes and Viruses in Tiny Ocean Plankton" 6 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. National Science Foundation. March 23, 2006. Erişim tarihi December 12, 2008
  9. ^ Stephens, Tim. "Currents." University of California, Santa Cruz. 10 Aug. 1998. University of California. 19 Mar. 2008 www.ucsc.edu
  10. ^ "Genetic diversity" 24 Kasım 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Cheetah Conservation Fund. Retrieved December 12, 2008.
  11. ^ Fildes, Jonathan (May 29, 2007). "Cheating cheetahs caught by DNA" 13 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. BBC News. Retrieved December 12, 2008.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Genetik</span> biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve çeşitliliği inceleyen bir dalı

Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalıdır. Türkçeye Almancadan geçen genetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanmaktadır.

Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Doğal seçilim</span> fenotipteki farklılıklar nedeniyle bireylerin farklı şekilde hayatta kalması ve üremesi; evrimin temel mekanizması

Doğal seçilim, canlıların fenotiplerindeki farklılıklardan ötürü hayatta kalma şansının ve üreme başarısının değişkenlik göstermesidir. Evrimin esas mekanizmalarından biri olup, bir popülasyonun nesiller boyunca karakteristik olan kalıtsal özelliklerindeki değişimdir. Charles Darwin, kendi görüşüne göre kasıtlı olarak gerçekleştirilen yapay seçilime karşılık kendiliğinden gerçekleşen "doğal seçilim" terimini popülerleştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon (biyoloji)</span> bir alandaki bir türün bireylerinin topluluğu veya sayısı

Popülasyon, her türlü canlı varlığın sayısal yoğunluk ve dağılımıdır. Sözcük Türkçeye Fransızcadan geçmiştir. Türkçe karşılığı nüfus olmasına rağmen biyoloji ve toplumbilim terimi olarak sıklıkla kullanılır. Bunun yanında biyolojideki anlamı ile popülasyon, belli bir yerde belli bir zamanda bulunan, birbirleriyle çiftleşip üreyebilen ve aynı tür içinde yer alan canlıların oluşturduğu bireyler topluluğuna verilen isimdir. Bir popülasyonda sadece bir tür bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon genetiği</span> popülasyonların genetik farklılıklarıyla ilgilenen genetiğin alt alanı, evrimsel biyolojinin bir parçası

Popülasyon genetiği, popülasyonlardaki fertlerin benzerlik ve farklılıklarının kaynaklarını, bunun yanında popülasyonlardaki alel frekansının dağılımlarını ve değişimlerini araştıran bir genetik altdalıdır.

Rastgele genetik sürüklenme, alel sürüklenmesi veya Wright etkisi olarak da bilinen genetik sürüklenme, bir popülasyondaki mevcut bir gen varyantının (alel) frekansında rastgele şansa bağlı olarak meydana gelen değişimdir.

Genetik bağlantı, belli genetik konumların (lokusların) veya gen alellerin beraberce kalıt olmaları durumdur. Aynı kromozom üzerindeki genetik lokuslar birbirine fiziksel olarak bağlıdırlar, bu yüzden mayoz bölünmede alellerin ayrışması sırasında, bunlar beraber kalma eğiliminde oldukları için bağlantılı oldukları söylenir. Farklı kromozomlardaki gen alelleri bağlantılı değillerdir, mayoz sırasında kromozomların bağımsız tertiplenmelerinden dolayı.

Mikrosatelitler, Basit dizi tekrarları veya Kısa Bitişik Tekrarlar DNA'da bulunan, 1-6 baz çifti uzunluğundaki tekrar eden dizilerdir.

Evrimsel faktör veya evrim faktörü, biyolojide bir popülasyonun gen havuzunu ve sahip olduğu gen varyasyonlarının tümünü etkileyen ve değiştiren tüm faktörlere ve evrimsel süreçlere denir.

Gen akışı veya gen göçü, popülasyon genetiğinde, gen alellerin bir popülasyondan diğerine aktarılmasıdır.

Seçilim değeri, kimi Türkçe kaynaklarda "uyum başarısı" ya da "uyum gücü" olarak da geçmektedir, evrim kuramında önde gelen merkezi bir fikirdir. Hem genotipe göre, hem de fenotipe göre tanımlanabilir. Her iki durumda da, hayatta kalma ve üreme kabiliyetini açıklar ve belirgin genotip veya fenotipteki ortalama bir bireyin, bir sonraki neslin gen havuzuna yaptığı katkının ortalamasına eşittir. Eğer belirli bir geni etkileyen aleller arasında farklılıklar mevcutsa, o zaman alellerin frekansları da nesiller boyunca değişim gösterecektir; daha yüksek seçilim değerine sahip olan aleller, daha yaygın hale gelirler. İşte bu sürece, doğal seçilim denir.

Seçici süpürme, yakın bir geçmişte, yararlı ve güçlü bir doğal seçilim sonucu oluşmuş bir DNA mutasyonun yakınlarında yer alan nükleotitler içindeki varyasyonların azaltılması veya ortadan kaldırılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fenotipik özellik</span> Fenotipik özellik, fensel açıdan dişi ve erkek bireyden gelen alel genlerin birleşmesi ile oluşan genotipin baskın karakter açısından dış görünüşe vurmasıdır.

Fenotipik özellik veya biyolojik özellik, bir canlı organizmanın fenotipik karakterinin kalıtılan, doğal çevre tarafından belirlenen veya her ikisinin bir kombinasyonu olabilen değişik bir varyantı. Örneğin, göz rengi bir karakter veya bir niteliğin soyut tanımlanması olurken mavi, ela ve kahverengi ise somut özelliklerdir.

<span class="mw-page-title-main">Genetik varyasyon</span> Genetikte popülasyonlar arasında ortaya çıkabilen, tür içerisinde veya gen alellerinde gözlemlenen farklılıklar

Genetik varyasyon, genetikte popülasyon içinde ya da popülasyonlar arasında ortaya çıkabilen, tür içerisinde veya gen alellerinde gözlemlenen farklılıklardır. Genetik varyasyon, doğal seçilim için "hammadde" sağladığından önem taşır. Genetik varyasyon, bir genin dizilimlerinde meydana gelen değişimler olan mutasyon sebebiyle meydana gelirler. Poliploidi veya poliploitlik kromozomlarda oluşan mutasyona bir örnek olarak verilebilir. Poliploidi, bir hücrenin ya da organizmanın, her bir kromozomununun ikiden fazla kopyasına sahip olması durumudur. Organizmalar çoğunlukla diploit olmakla birlikte, hücre bölünmesinin olması gerektiği gibi gerçekleşmemesi sonucu, poliploit hücre ve organizmalar ortaya çıkabilir.

Mikro evrim, tek bir canlı türü ve bu türün popülasyonları içinde çeşitli seleksiyonlar sonucu oluşan tüm küçük değişimler ve evrimleşme olayları. Bu anlamda mikro evrim, bir popülasyonun gen sıklığında küçük ölçekte oluşan değişimlerin evrimidir.

<span class="mw-page-title-main">Kurucu etkisi</span> çok az sayıda birey tarafından yeni bir popülasyon kurulduğunda ortaya çıkan genetik varyasyon kaybı

Kurucu etkisi veya kurucu ilkesi, popülasyon genetiğinde büyük bir popülasyondan koparak daha az sayıdaki küçük ve yeni bir popülasyonun oluşması ve böylece genetik çeşitliliğin ve genetik varyasyonların kaybedilmesidir. Kurucu etkisi, ilk kez 1952 yılında, tam olarak ana hatlarıyla Ernst Mayr tarafından tanımlanmış olup bunun için daha önce Sewall Wright gibi araştırmacıların mevcut olan teorik çalışmalarını kullanmıştır. Genetik varyasyonun kaybedilmesinin bir sonucu olarak, yeni oluşan popülasyon, hem genetik hem de fenotipik olarak belirgin bir biçimde türediği ebeveyn popülasyondan farklı olabilir. Olağanüstü durumlarda, kurucu etkisinin türleşmeye ve ardından yeni türlerin sonraki evrimine yol açabileceği düşünülmektedir.

Eşeyli üremenin evrimi, şu an güncel olan birkaç farklı bilimsel hipotez tarafından açıklanmaktadır. Eşeyli yolla üreyen tüm organizmalar tek hücreli ökaryot bir türden türemiş olup tek bir ortak atadan gelmektedir. Birçok protist, çok hücreli bitkiler, hayvanlar ve mantarlar gibi eşeyli üreme yoluyla çoğalırlar. Bdelloidea veya herhangi bir döllenme meydana gelmeden meyve oluşturabilme özelliğine sahip bazı partenokarp bitkiler gibi, ikinci derecede bu özelliği kaybetmiş olan bazı türler de bulunmaktadır. Eşeyli üremenin evrimi birbirleriyle ilişkili ama birbirlerinden farklı olan iki değişik konuyu ele alır. Bunlardan birincisi eşeyli üremenin kökeni, diğeri ise eşeyli üremenin korunarak devamlılığın sağlanmasıdır. Ancak eşeyli üremenin kökenine dair hipotezlerin deneysel olarak test edilmeleri zor olduğundan, güncel araştırmalar daha ziyade eşeyli üremenin nasıl korunduğu ve sürdürüldüğüne odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Baskınlık (genetik)</span> Bir gen varyantının, genin diğer kopyasındaki başka bir gen varyantının etkisini maskelemesi

Baskın veya dominantlık, genetikte bir genin karşılıklı lokuslar üzerinde bulunan alellerinden hangisinin canlının karakterini (fenotipini) belirleyeceğini gösteren ilişki.

Negatif veya arındırıcı seçilim, zararlı alelleri ortadan kaldıran seçilim türüdür. Rastgele ortaya çıkan mutasyonların sebep olduğu zararlı genetik polimorfizmlerin temizlenmesi yoluyla sabitleyici seçilimle sonuçlanabilir

<span class="mw-page-title-main">Popülasyon darboğazı</span> Bir popülasyonun büyüklüğünü ve genetik çeşitliliğini azaltan ve bunu takiben boyutta bir iyileşmeye yol açan olay

Popülasyon darboğazı, bir popülasyonun; yangın, kuraklık, asteroit düşmesi, volkanizma gibi ani ve yıkıcı çevresel değişiklikler sebebiyle sayısının rastgele ve dramatik bir şekilde düşmesi ve bunun sonucunda genetik çeşitliliğin azalmasını ifade eder. Örneğin, bir şişeye doldurulmuş farklı renklerde bilyelerden birkaçı bir kaseye döküldüğünde, her renkten bilye kasede yer almayabilir. Aynı şekilde, popülasyon darboğazı sonucunda, felaketten önce yer alan kimi aleller ortadan kalkabilir veya bunların sıklığı azalabilir, ayrıca daha az görülen aleller baskın hale gelebilir. Popülasyonun küçülmesi sebebiyle güçlenen genetik sürüklenme, nesiller boyunca, rastlantısal olarak kimi alelleri silerek genetik çeşitliliğin daha da azalmasına yol açabilir.