İçeriğe atla

Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri

Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri, Gelir tablosu ilkeleri ve bilanço ilkelerinden oluşan ilkelerdir.

Gelir tablosu ilkeleri

  • Gerçekleşmiş Hasılat İlkesi: Bu ilkeye göre, gerçekleşmemiş satışlar gelir ve kârlar, gerçekleşmiş gibi gelir tablosunda yer almamalıdır. Bu ilke temel kavramlardan ihtiyatlılık kavramına dayanır.
  • Dönemsel Hasılat ve Maliyet Eşleştirmesi İlkesi: Belli bir dönemin satışları ve gelirleri bunları elde etmek için yapılan satışların maliyet ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır. Bu ilke temel kavramlardan maliyet esası kavramına dayanır.
  • Uygun Amortisman İlkesi: Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun tutarlarda amortisman ve tükenme payı ayrılmalıdır. Bu ilke maliyet esası kavramına dayanır.
  • Uygun Maliyet Dağılım İlkesi: Maliyetler, maddi duran varlıklar, stoklar, onarım ve bakım ve diğer gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Bu ilke maliyet esası kavramına dayanır.
  • Olağandışı Gelir ve Giderlerin Ayrı Gösterilmesi İlkesi:Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kar ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir. Bu ilkede önemlilik kavramı esas alınır.
  • Tüm Gelir ve Giderlerin Gösterilmesi İlkesi: Bütün kar ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve nitelikler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir. Bu ilke dönemsellik kavramından çıkmıştır.
  • Uygun Karşılık İlkesi: Karşılıklar, işletmenin karını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait karı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır. Bu ilke sosyal sorumluluk kavramına dayanır.
  • Değerlemede Tutarlılık İlkesi: Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olan uygulamalarda değerleme esasları ve maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir. Bu ilke tutarlılık kavramına aittir.
  • Şarta Bağlı Giderlerin Gelir Tablosuna Yansıtılması İlkesi: Bilanço tarihinde var olan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın gelecekte ortaya çıkıp çıkmamamsına bağlı durumları ifade eden giderlerin gelir tablosuna yansıması gerekir. Bu ilke ihtiyatlılık kavramına dayanır.

Bilanço ilkeleri

Varlıklara ilişkin ilkeler

  • Dönen veya Duran Varlık Ayrımında Bir Yılın Ölçüt Alınması İlkesi: İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşebilecek varlıkları, bilançoda dönen varlıklar grubu içinde gösterilir. Bu ilke parayla ifade edilebilme kavramı esas alınarak yaratılmıştır.
  • Vadeleri Bir Yılın Altına İnen Duran Varlıkların Aktarılması İlkesi: İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşemeyen kıymetlerinden, bir hesap döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli varlıkları, bilançoda duran varlıklar grubu içinde gösterilir. Bu ilke işletmenin sürekliliği kavramına dahildir.
  • Dönem Ayırıcı Aktif Karakterli İşlemlerin Ayrıca Gösterilmesi İlkesi: Gelecek dönemlere ait olarak önceden ödenen giderler ile cari dönemde tahakkuk eden ancak gelecek dönemlerde tahsil edilecek olan gelirler kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir. Bu ilke dönemsellik kavramına dayanır.
  • Vadeli Alacakların Bilanço Günündeki Değerine İndirgenmesi İlkesi: Dönen ve duran varlıklar grubunda yer alan alacakları bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için reeskont işlemi yapılmalıdır. Bu ilke İhtiyatlılık kavramına dahildir.
  • Birikmiş Amortismanların Gösterilmesi İlkesi: Bilançoda duran varlıklar grubunda yer alan maddi duran varlıklar ile maddi olmayan duran varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla her dönem ayrılan amortismanların birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. Bu ilke Maliyet esası kavramına bağlıdır.
  • Birikmiş Tükenme Paylarının Gösterilmesi İlkesi: Duran varlıklar grubu içinde yer alan özel tükenmeye tabi varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla her döneme ayrılan tükenme paylarının birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. Bu ilke Maliyet esası kavramına bağlıdır.
  • Alacakların Özelliklerine Göre Ayrılma İlkesi: Bilançonun dönen ve duran varlıklar grubunda yer alan alacaklar, menkul kıymetler, bağlı menkul kıymetler diğer ilgili hesaplardan ve yükümlülüklerden işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilişkili bulunduğu ortaklara, personele, iştirakler ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarların ayrı gösterilmesi temel ilkedir. Bu ilke önemlilik kavramını esas alır.
  • Kesin Olmayan Alacaklar İçin Tahakkuk Yapılmaması İlkesi: Tutarların kesinlikle saptanamayan alacaklar için herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz. Bu tür alacaklar bilanço dipnot veya eklerinde gösterilir. Bu ilke ihtiyatlılık kavramını esas alır.
  • Kullanılması Hukuken Sınırlı Varlıkları Belirtilmesi İlkesi: Verilen rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatların özellikleri ve kapsamları bilanço dipnot veya eklerinde açıkça belirtilmelidir. Bu ilke maliyet esası kavramından doğar.

Yabancı kaynaklara ilişkin ilkeler

  • Kısa veya Uzun Vadeli Borç Ayrımında Bir Yılın Ölçüt Alınması İlkesi: İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen borçları, bilançoda kısa vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Bu ilke özün önceliği kavramını esas alır.
  • Vadeleri Bir Yılın Altına İnen Borçların Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklara Aktarılması İlkesi: İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelmemiş borçları, bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Bu ilke ihtiyatlılık kavramı esas alınarak yaratılır.
  • Borçların Tümünün Gösterilmesi İlkesi: Tutarları kesinlikle saptanamayanlara veya durumları tartışmalı olanları da içermek üzere, işletmenin ve tutarlara uygun olarak tahmin edilebilen bütün borçları kayıt ve tespit edilmeli bilançoda gösterilmelidir. Bu ilke tam açıklama kavramını esas alınarak yaratılmıştır.
  • Dönem Ayırıcı Pasif İşlemlerin Ayrıca Gösterilmesi İlkesi: Gelecek dönemlere ait olarak önceden tahsil edilen hasılat ile cari dönemlerde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde ödenecek olan giderler kayıt ve tespit edilmeli bilançoda ayrıca gösterilmelidir. Bu ilke dönemsellik kavramı esas alınarak yaratılmıştır.
  • Vadeli Borçların Bilanço Günündeki Değerine İndirgenmesi İlkesi: Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borçları bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır. Bu ilke ihtiyatlılık ilkesi esas alınarak yaratılmıştır.
  • Borçların Özelliklerine Göre Ayrılma İlkesi: Bilançonun kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borçlar, alınan avanslar ve diğer ilgili hesaplardan işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilgili bulunduğu ortaklıklara ait olan tutarların ayrı gösterilmesi temel ilkedir. Bu ilke kişilik kavramına dayanır.

Öz kaynaklara ilişkin ilkeler

  • Öz Kaynakların İşletme Sahip ve Ortaklarının Haklarını Göstermesi İlkesi: İşletme sahip veya ortaklarının sahip veya ortak sıfatıyla işletme varlıkları üzerindeki hakları öz kaynaklar grubunu oluşturur. Bu ilke kişilik kavramına dayanır.
  • Sermaye Paylarının Özelliklerine Göre Belirlenmesi İlkesi: İşletmenin ödenmiş sermayesi bilançonun kapsamı içinde tek kalem olarak gösterilir. Bu ilke kişilik kavramına dayanır.
  • Azalan Öz kaynağın Belirtilmesi İlkesi: İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. Bu ilke süreklilik kavramına dayanır.
  • Öz Kaynağın Net Olarak Gösterilmesi İlkesi: Öz kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır. Bu ilke işletmenin sürekliliği kavramına dayanır.
  • Sermaye Yedeklerinin Gelir Unsuru Olarak Gelir Tablosuna Alınmaması İlkesi: Öz kaynaklar ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıl kârları veya zararları ve dönem net karı veya zararından oluşur. Kar yedekleri yasal, statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar, özel fonlar gibi işletme faaliyetleri sonucu elde edilen kârların dağıtılmamış kısmını içerir. Sermaye yedekleri gelir unsuru olarak gelir tablosuna aktarılamaz. Bu ilke ihtiyatlılık kavramı esas alınarak yaratılır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Banka</span> finansal etkinlikte bulunan kurum

Banka, faizle para alınıp verilebilen, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunun dışındaki diğer ticari, finansal ve ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluşlara denir. En yaygın üçüncül sektörlerden biridir. Banka sözcüğü İtalyanca banca sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Para bozma gişesi, para bozma yeri anlamına gelir. Kredilendirme faaliyetleri doğrudan banka tarafından veya sermaye piyasaları aracılığıyla dolaylı olarak da yapılabilir. Bankalar genellikle uluslararası bir dizi sermaye standardı olan Basel Anlaşmalarına dayanan asgari sermaye gereksinimine tabidir. Bankalar bir ülkenin finansal sistem ve ekonomisinde önemli bir rol oynadıklarından, yargı alanlarının çoğu bankalar üzerinde yüksek derecede düzenleme uygulamaktadır.

Bilanço ; bir şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu, dönem sonunda hazırladıkları ve yayımladıkları tablolardır. Dönem kârı ya da zararı bu tablodan anlaşılır. Bilanço ile gelir tablosu, yıl sonu finansal tablolarını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Ödemeler dengesi</span>

Ödemeler dengesi, en geniş anlamıyla, bir ekonomide

<span class="mw-page-title-main">Muhasebe</span> Ekonomik kuruluşlarla ilgili finansal bilgilerin ölçülmesi, işlenmesi ve iletilmesi

Muhasebe, bir işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerindeki mali nitelikteki bilgileri kayıt, sınıflandırma, özetleme, analiz etme ve yorumlama gibi fonksiyonlar ile takip eden bilimsel bir sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Finans</span> Akademik disiplin

Finans, para, döviz ve sermaye varlıklarının incelenmesi ve disiplinidir. Mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı ve tüketiminin incelenmesi olan ekonomi ile ilgilidir ancak ondan farklıdır. Kapsama dayalı olarak Finansal sistemlerde finansal faaliyetlere ilişkin disiplin, kişisel, kurumsal ve kamu finansmanı olarak ayrılabilir.

Gelir tablosu, işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile bu gelirlerin elde edilmesi için katlandığı giderleri ve bunların sonucunda oluşan kâr veya zararı gösteren bir mâlî tablodur.

Vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya tabidir. Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği kamu gelirlerinin hukuki rejimini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Devlet bütçesi</span> kamu gelir ve giderlerinin, yasama organı tarafından onaylanarak, hükûmet tarafından yürütülüp uygulanmasına izin veren bir kanun, bir hukuki belge

Devlet bütçesi, kamu gelir ve giderlerinin, yasama organı tarafından onaylanarak, hükûmet tarafından yürütülüp uygulanmasına izin veren bir kanun, bir hukuki belgedir. Bir başka deyişle kamu kaynaklarının toplanması ve harcamaların yapılması için hükûmetin, ulusal egemenliği temsil eden parlamentodan aldığı bir yetkidir; bu bağlamda toplum ile siyasi iktidar arasında kaynakların kullanımı konusunda yapılan bir sözleşme olarak görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ordu Yardımlaşma Kurumu</span> Türkiyede TSK mensuplarına özel bir emeklilik fonu

Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), 3 Ocak 1961 tarih ve 205 sayılı kanun ile kurulmuş, özel hukuk hükümlerine bağlı, TSK mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik fonudur. OYAK'ın yönetiminde sivil devlet memurlarıyla birlikte muvazzaf askerler de vardır. Temsilciler Meclisi yönetiminde ise hizmet veren dört general bulunur.

<span class="mw-page-title-main">İslami bankacılık</span>

İslami bankacılık olarak adlandırılan sistem, aktivitelerini şeriatı esas alarak belirlemektedir. Şeriat, ödünç verilen paradan para kazanmayı yasaklamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Stok ve akım</span>

İktisat, işletme, muhasebe ve diğer ilgili alanlar genellikle stok ve akım değişkenler arasında ayrım yapmaktadırlar. Bu değişkenler ölçü birimi olarak farklılık göstermektedir. Stok değişken, sermaye birikimi gibi belirli bir zaman noktasında ölçülen ve o an var olan büyüklüğü gösteren bir değişkendir. Akım değişken ise bir zaman aralığı içerisinde ölçülmektedir. Dolayısıyla akım birim zaman cinsinden ölçülebilir.

Örtülü sermaye, kurumların, sıkı ilişki içinde bulundukları kişi ve kurumlardan sağladığı, sürekli olarak işletmede kullanılmasıyla sermaye işlevi gören borçlardır.

<span class="mw-page-title-main">Hazine ve Maliye Bakanlığı (Türkiye)</span> hazine ve maliye işlerinden sorumlu olan bakanlık

Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan, hazine ve maliye işlerinden sorumlu olan bakanlıktır.

Maliyet ve Performans Muhasebesi

Maliyet ve Gelir Muhasebesi (KER), Maliyet Muhasebesi (KoRe) veya işletme geliri Muhasebesi olarak da bilinen Maliyet ve Performans muhasebesi (KLR) işletme yönetiminin bir faaliyet alanıdır.

Tam maliyet muhasebesi, tüm maliyetlerin maliyet birimine yüklendiği tüm maliyet muhasebesi sistemlerini ifade eder. Kısmi maliyet muhasebesinin tersidir. küçükresim| Tam maliyet muhasebesine genel bakış

<span class="mw-page-title-main">Mali bilanço</span> bir işletmenin, kişinin veya başka bir kuruluşun mali faaliyetlerinin ve konumunun resmi kaydı

Mali bilanço, bir işletmenin, kişinin veya başka bir kuruluşun finansal faaliyetlerinin ve pozisyonunun resmi kayıtlarıdır.

Finansal muhasebede mükellefiyet, geçmiş işlemler veya diğer geçmiş olaylar sonucunda işletmenin diğer işletmelere yapmak zorunda olduğu ekonomik faydaların gelecekteki fedakarlıkları olarak tanımlanır. Gelecekte varlıkların devri veya kullanımı, hizmetlerin sağlanması veya diğer ekonomik faydaların getirilmesi ile sonuçlanabilir.

Gider, bir mal veya hizmet karşılığı ödenen para çıkışıdır. Şirket veya kişisel ihtiyaçları karşılamak için ödenmesi gereken paradır. Bir öğe, hizmet veya herhangi bir maliyet kategorisi için başka bir kişi veya gruba ödeme yapmakdır. Yiyecek, giyecek, mobilya veya otomobil satın almak genellikle masraf olarak adlandırılır.

Kaldıraç terimi, finans sektöründe hem finansal piyasalarda margin olarak bilinen kaldıraç, hem de şirketlerin finansal kaldıraç seviyeleriyle ilgili muhasebesel terimlerle ifade edilen önemli bir kavramdır.