İçeriğe atla

Gelgit

Dünya'nın ortak ağırlık merkezi etrafında dönüşünü gösteren bir Dünya-Ay sistemi şeması

Gelgit veya med cezir, bir gök cisminin başka bir gök cismine uyguladığı kütleçekimi nedeniyle her iki cisimde meydana gelen şekil bozulmaları. En çok bilineni, her bir ay gününde Ay ve Güneş'in göreli konumlarındaki değişmeler sonucu kütleçekimlerinde meydana gelen farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki yükselme ve alçalmalardır.

Galileo 1632'de yayımladığı "Gelgit Üzerine Diyalog" (Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo) kitabında gelgit için "Denizdeki suların, Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi sonucu savrulmasıdır." diyerek yanılgıya düşmüştür. Gelgitin kütleçekim kuvveti sonucu oluştuğu 1687'de Newton'ın Principia eserinde açıklanmıştır. 18. yüzyılda su yüksekliğini hesaplayacak tablolar geliştirilmiştir. Günümüzde ise su yüksekliği, akıntılar ve gelgitin oluşacağı zaman bilgisayarlarla hesaplanmaktadır.

Ay etkisi

Ay yerküre etrafında dönerken yerkürenin bir yüzü Ay'a daima daha yakındır. Bu durumda Ay'a yakın yerdeki sular ay tarafından kendine doğru çekilirler. Bu arada kabaran suların arkasında bulunan boşlukları yanlardan gelen sular doldurur. Böylece Dünya'nın Ay'a bakan yüzeyinde sular yükselirken diğer yerlerde alçalır. Bu yükselme ve alçalma birbirini devamlı izler.

Dünya yüzeyinde Ay'ın (veya Güneş'in) çekim alanı farkı, gelgit oluşturan güç olarak bilinir. Bu gelgit hareketini oluşturan temel mekanizmadır ve günde iki yüksek gelgite neden olan iki eşit-potansiyel gelgit tümseğini açıklamaktadır.

Dünya yüzeyinde Ay'ın (veya Güneş'in) çekim alanı farkı, gelgit oluşturan güç olarak bilinir. Bu gelgit hareketini oluşturan temel mekanizmadır ve günde iki yüksek gelgite neden olan iki eşit-potansiyel gelgit tümseğini açıklamaktadır.

Güneş etkisi

Gelgit olayını etkileyen bir diğer faktör de Güneş'tir. Ay, Dünya ile Güneş arasındayken güneş etkisi çok; Ay, Güneş'e göre 90 derece farklı tarafta ise güneş etkisi azdır. Gelgit olayı ilk ve ikinci dördün evrelerinde en düşük, yeni ay ve dolunay evrelerinde en büyük değeri alır. Bir yerde sular kabarırken Ay, o yer için gökyüzünün en yüksek noktasındadır.

Herhangi bir yerde gelgit olayı her gün aynı saatte olmaz. Bir önceki günden 50 dakika daha geç oluşur. Buna Liman Gecikmesi denir. Nedeni ise Güneş günü ile Ay günü arasındaki 50 dakikalık farktır. Bir meridyen, Ay'ın karşısına geldikten sonra dünya dönerek aynı alana 24 saatte gelir, fakat bu sırada Ay dünya çevresindeki yörüngesinde döndüğü için biraz ilerlemiştir, 50 dakika sonra meridyen yeniden ay karşısına gelir. Böylece Ay günü 24 saat 50 dakika olur.[1]

Gelgit olayındaki sürtünmelerden dolayı yerkürenin kendi etrafındaki dönme hızı azalır. Böylece günler yavaş yavaş uzar. Gelgit olayındaki sürtünme Dünya'nın dönme hızında yavaşlamaya neden olurken, Ay'ın da her yıl Dünya'dan 3,8 cm uzaklaşmasına neden olur.[2]

Kurumsal çalışmalar ve gözlemler, kabarma ve alçalmaların sıfır olduğu noktaların bulunduğunu ortaya çıkarmıştır; kabarma ve alçalmalar bu noktalar çevresinde (saat yönünde ya da ters yönde) döner. Akdeniz, Karadeniz ve Baltık Denizi gibi, neredeyse tamamen kapalı denizlerde, doğrudan yerel gelgit kuvvetlerinin etkisiyle bir duran dalga oluşur. Bu denizlerde gelgit genliği oldukça küçüktür (santimetre ölçeğindedir). Açık okyanuslarda genellikle bir metreden azdır. Körfezlerde ve bunlara bitişik denizlerde genlik çok daha büyük olabilir. Çünkü gelgit dalgası kıta sahanlığının sığ sularına girince, ilerleme hızı yavaşlar ve enerji küçük bir hacimde biriktiği için gelgit yükselme ve alçalmaları büyük boyutlara ulaşabilir.

Gelgit olayının türleri

1-Günlük gelgit (diurnal tide)

2-Yarı-günlük gelgit (semi-diurnal tide)

3-Karışık gelgit (mixed tide)

Günlük gelgit; genelde tropik bölgelerde görülen, bir Ay gününde bir yükselme ve bir alçalma şeklinde oluşan gelgit türüdür.

Yarı-günlük gelgit; genellikle Kuzey Avrupa kıyılarında görülen, iki yükselme ve iki alçalma şeklinde oluşan gelgit olayıdır.

Karışık gelgit ise; genellikle Kuzey Amerika kıyıları ve Avustralya kıyılarında görülen, iki yükselme ve iki alçalma ile bütünleşik şekilde oluşan gelgit olayına verilen isimdir.

Gelgit bileşenleri

Gelgit değişiklikleri değişen süreler boyunca hareketler birbirini etkiler. Bu etkilere gelgit bileşenleri denir. Birincil bileşenler Dünya'nın dönme, Ay ve Dünya'nın ekvator üzerinde, Ay'ın yükseklik (kot değişimleri) ve Güneş bağlı konumlarıdır. Bunlar, yarısından daha az bir gün süre ile varyasyonlarıdır yani harmonik bileşenleri denir. Bunun tersine ise, gün, ay veya yıl döngüleri olarak adlandırılır ve bu bileşenlere de uzun süreli bileşenler denir. Gelgit kuvvetleri, tüm dünyayı etkiler, ancak bu etkileme çok azdır. Bunun sebebi ise katı Dünya'nın hareketi sadece birkaç santimetre olduğu içindir.

Gelgit’in etkisi sonucunda;

  • Akarsu ağızlarında delta oluşumu zorlaşır.
  • Akarsu vadilerinin ağızlarının tıkanması önlenir.
  • Kıyı kirlenmesi önlenir.
  • Haliçler oluşur. Deniz yükseldiği zaman akarsuların ağız kısımlarına sokulur ve haliç şekli meydana gelir. Bu çeşit kıyılara haliç tipi kıyılar denir.
  • Watt kıyıları oluşur. Deniz alçalınca ortaya çıkan, deniz yükselince ortadan kalkan bu kıyılara watt kıyıları denir.
  • Deniz, belli aralıklarla alçalıp yükselince kıyı çizgisi değişir.
  • Türkiye'nin çevresindeki denizler iç deniz olduğu için gelgit genliği azdır. Bu nedenle, Türkiye kıyılarında gelgitin etkisi hissedilmez.

Gelgit hareketlerinin enerjiye dönüştürülme fikri 11. yüzyıla kadar dayanır. O zamanlar, değirmenciler tahıl öğütürken gelgit hareketlerinden faydalanırlardı, şimdi ise; gelgit hareketlerinden doğan enerji, gelişmiş makineler vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Diğer bir deyişle Gel-git ve akıntı enerjisi, gelgit veya okyanus akıntısı nedeniyle yer değiştiren su kütlelerinin sahip olduğu kinetik veya potansiyel enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir. Bilim adamları bu güçten yararlanarak suyun yükselmesiyle gelen akıntıdan ve yine alçalmasından meydana gelen ters yöndeki akıntıdan yararlanmışlar ve çok büyük kapasiteli elektrik jeneratörleri kurmuşlardır.[3]

Okyanuslarda henüz kullanılmamış ve maliyetli bir enerji türü olan gelgit enerjisi ile suyun kabarması ve inmesi şeklinde gelişen gelgit hareketi süresince suyun hareket enerjisinin kullanılması mümkündür. Gelgit enerjisinin %8-25'i faydalı hale dönüştürülebilir. Gelgit enerjisinden yararlanmak için sahillerin okyanusa açık olması gerekmektedir. Bu nedenle, gelgit enerjisi Türkiye açısından uygun olmamaktadır. Gelgit hareketlerinden elektrik üretmek için, alçalan ve yükselen gelgit arasındaki farkın en az beş metre olması gerekmektedir. Yeryüzünde bu büyüklükte gelgitlerin bulunduğu yaklaşık kırk bölge vardır.

Körfezler, gelgit enerjisi üretmek için en ideal bölgeleri teşkil etmektedir. Mühendisler gelgitlerden enerji elde etmek için bir halice veya körfeze boydan boya baraj veya barikat kurarak gelgitleri sıkıştırmış ve gelgit barajın diğer tarafında yeterli su seviye farkını ürettiğinde geçitler açılmış, su türbinlere doğru akmış ve türbinler elektrik jeneratörleri vasıtasıyla elektrik üretmiştir.

Rance Nehri, gelgit barajı. Bu gelgit barajı, dünyanın en devasa gelgit barajıdır

Bir diğer gelgit teknolojisi olarak da gelgit çitleri tasarlanmıştır. Gelgit çitleri, dev turnikeleri andırmaktadır. Bu turnikeler gelgitler olduğunda dönerek enerji üretmektedir. Henüz dünyanın hiçbir yerinde gelişmiş gelgit çitleri yoktur. Ancak Filipinler'de bu teknoloji için planlar yapılmaktadır.

Gelgit enerjisinden yararlanmak için tasarlanan bir diğer yöntem ise; suyun altına yerleştirilecek gelgit türbinleridir. Avrupa Birliği yetkilileri Avrupa'da bu iş için uygun 106 bölge tespit etmişlerdir. Ayrıca Filipinler, Endonezya, Çin ve Japonya'da gelecekte geliştirilebilecek su altı türbini alanlarına sahiptirler. Gelgit enerjisinden, Rusya ve Fransa gibi ülkelerde, 400 kilo watt'tan 240 milyon watt'a varan kapasitelerde yararlanmak istemişlerdir. Hesaplamalara göre yeryüzündeki okyanuslardaki gelgit hareketleri her gün devamlı olarak 3 bin milyar kilo watt enerjinin yüzde 2'sinin (toplam 60 milyar watt) elektrik enerjisine dönüştürülebileceği tahmin edilmektedir.[4]

Resim galerisi

Bilinen en büyük gelgit Kanada'daki Fundy Körfezi içinde oluşur; burada 21 metre yüksekliğe kadar kabarmalar gözlenmiştir. Fundy Körfezi'nde denizin altı saatlik yükselişi sırasında kara, 100 milyar ton su ile dolar. Bu miktar dünyadaki tüm nehirlerin toplam su miktarına yakındır.[5]

Kaynakça

Özel
  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 21 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2014. 
  2. ^ "Apollo Laser Ranging Experiments Yield Results". NASA. 11 Temmuz 2005. 9 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2007. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2014. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2014. 
  5. ^ CNN Türk'teki "Yerkürenin Sıradışı Yolculuğu" belgeseli.
Genel
  • Aktuğ, Şems (2013). "Piri Reis Döneminde Kullanılan Seyir Aletleri ve Yöntemleri". Bilim ve Teknik, 547. s. 51. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fundy Körfezi</span>

Fundy Körfezi, Kuzey Amerika'nın Atlantik kıyısında, Maine Koyu'nun kuzeydoğu ucunda, Kanada'nın New Brunswick eyaletiyle Nova Scotia arasında bulunan ve küçük bir bölümü de ABD'nin Maine eyaletine dokunan bir koydur.

<span class="mw-page-title-main">Deniz</span> büyük ve genellikle tuzlu su

Deniz, bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su kütlesi. Terim genellikle okyanus terimi yerine de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Denizaltı</span> Su altında bağımsız çalışabilen deniz taşıtları

Denizaltı, su altında ve su yüzeyinde hareket edebilen bir deniz aracıdır. Deniz Kuvvetlerinde görev yapan diğer tüm gemiler gibi denizaltılar da ön ada sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Azak Denizi</span> Karadenizin Kuzeydoğusunda bulunan bir içdeniz

Azak Denizi, Karadeniz'in kuzeydoğusunda yer alan ve Kerç Boğazı ile Karadeniz'e bağlanan Rusya ve Ukrayna arasındaki bir iç denizdir. Yüzölçümü 37.700 km² olan Azak Denizinin uzunluğu 240 km genişliği ise 135 km olup kıyıları alçaktır. Don ve Kuban nehirleri bu denize dökülür. Bu büyük nehirlerin ilave etkisiyle tuzluluk derecesi düşük olan Azak Denizi, Aralık ayından Mart ayına kadar donar. Bol miktarda balık bulunan bu denizde kışın buzlar delinerek balık avlanır.

<span class="mw-page-title-main">Yenilenebilir enerji</span> Bir enerji türü

Yenilenebilir enerji, güneş ışığı, rüzgar, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi karbon nötr doğal kaynaklardan elde edilebilen ve insan zaman ölçeğinde doğal olarak yenilenen kaynaklardan elde edilebilen enerjiye denir. Bu kaynaklar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, dalga enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biyokütle enerjisi olarak sıralanabilir. Bu tür bir enerji kaynağı, yenilenmekte olduklarından çok daha hızlı kullanılan fosil yakıtların tam tersidir.

<span class="mw-page-title-main">Deniz seviyesi</span> Terim

Deniz seviyesi, atmosfer ile deniz yüzeyinin birleştiği yükseklik. Deniz seviyesi, Dünya'nın bir veya daha fazla su kütlesinin ortalama yüzey seviyesidir. Yeryüzündeki tüm yüksekliklerin ve denizaltındaki tüm derinliklerin tanımlanmasında kullanılan referans seviyedir. Deniz seviyeleri birçok faktörden etkilenebilir ve jeolojik zamanlar içerisinde büyük farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin deniz seviyesi; gel-git, atmosfer basıncı ve rüzgâr gibi nedenlerle kısa süreli değişiklikler gösterir. Kısa vadedeki değişimler ise Dünya'nın iklim değişikliklerine bağlıdır. Örneğin; 20. yüzyılda mevcut deniz seviyesindeki yükselmenin küresel ısınmadan kaynaklandığı varsayılmaktadır. Deniz seviyesinin ölçülmesi; devam eden iklim değişikliğine ilişkin ön görüler sunabilir. Bu değişimler nedeniyle deniz seviyesini, deniz yüzeyinin uzun vadedeki tüm hareketlerinin ortalaması alınarak hesaplanmış olan ortalama deniz seviyesi şeklinde tanımlamak daha doğru olur. Ortalama deniz seviyesi, uluslararası şekilde MSL kısaltması ile gösterilir. Türkçe yayınlarda zaman zaman ODS kısaltması kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Güneş enerjisi</span> Güneşten gelen, çeşitli teknolojilerde kullanılan parlak ışık ve ısı

Güneş enerjisi, kaynağı Güneş olan ısı ve parlak ışıktır. Güneş'in çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ışınım enerjisidir. Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi füzyon sürecinden kaynaklanır. Güneş'in yüzeyinde güneş radyasyonunun yoğunluğu yaklaşık 6,33 x 107 W/m2dir. Dünya atmosferinin dışında Güneş ışınımının şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m2 (Watt/m2) değerindedir; ancak yeryüzünde 0-1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Bu enerjinin Dünya'ya gelen küçük bir bölümü dahi, insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır. Güneş enerjisinden yararlanma konusundaki çalışmalar özellikle 1970'lerden sonra hız kazanmış, Güneş enerjisi sistemleri teknolojik olarak ilerleme ve maliyet bakımından düşme göstermiş, Güneş enerjisi çevresel olarak temiz bir birincil enerji kaynağı olarak kendini kabul ettirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Karayip Denizi</span> Atlas Okyanusunun alt havzası

Karayip Denizi, Antil Denizi olarak da bilinir, Atlas Okyanusu'nun alt havzası. Batı Yarıküre'de, Ekvator çizgisinin kuzeyinde yer alır. Güney Amerika'nın kuzey, Orta Amerika'nın doğu kıyıları ile Meksika kıyılarının bir bölümü boyunca uzanır. Karayip Denizi, kapladığı yaklaşık 2,640,000 km²'lik alan ile dünyanın en geniş tuzlu su denizlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik santrali</span> elektrik enerjisi üreten tesis

Elektrik santralı, elektrik üretecek bir fabrikayı meydana getiren tesislerin tümü.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın enerji bütçesi</span> Dünyanın yüzey sıcaklığını belirleyen ve iklimini yönlendiren enerji akışlarının muhasebesi

Dünya, giren enerji kazançlarını ve çıkan enerji kayıplarını içeren bir enerji bütçesine sahip fiziksel bir sistem olarak incelenebilir. Gezegenimiz yaklaşık olarak dengededir. Girenlerin toplamı neredeyse çıkanların toplamına eşittir.

<span class="mw-page-title-main">Yoğunlaştırmalı güneş enerjisi</span>

Yek-odaklı güneş enerjisi santralleri veya Konsantre güneş enerjisi sistemleri, aynalar ve bu aynalara bağlı güneşi izleme sistemleri vasıtasıyla geniş bir alana düşen güneş ışınlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına dayanır. Küçük bir alana odaklandırılan güneş ışınları, klasik enerji santrallerinde ısı kaynağı olarak ya da güneş panellerine düşürülerek elektrik enerjisi kaynağı olarak kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Dalga enerjisi</span> dalgaların yarattığı itme gücünden yararlanan yenilenebilir enerji kaynağı

Dalga enerjisi, denizlerde oluşan dalgaların yarattığı itme gücünden yararlanan yenilenebilir enerji kaynağıdır.

<span class="mw-page-title-main">Gelgit enerjisi</span> Gelgit enerjisiyle üretilen yenilenebilir birincil enerji kaynağı

Gelgit enerjisi, denizlerdeki oluşan gelgit olayından yararlanan yenilenebilir birincil enerji kaynağıdır.

<span class="mw-page-title-main">Rüzgâr gücü</span> Rüzgârdan elektrik enerjisi üretimi

Rüzgâr gücü, elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Fırtına dalgası</span> alçak basınçlı bir hava sistemi ile ilişkili su yükselmesi

Fırtına dalgası, deniz yüzeyinin fırtına veya kasırga gibi bir alçak basınç sistemi nedeniyle kabarması. Fırtına dalgaları, başlıca rüzgârın deniz yüzeyini itmesi sonucu dalgaların deniz seviyesi üzerinde yuğulmasıyla oluşur. Bizzat alçak basınç ve suyun derinliği de fırtına dalgalarının oluşmasında etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Enerji kaynakları</span> enerji elde edilebilen fiziksel veya kimyasal fenomen

Enerji kaynakları, herhangi bir yolla enerji üretilmesini sağlayan kaynaklardır. Dünya üzerindeki enerji kaynakları, klasik ve alternatif kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Birincil enerji kaynaklarından kullanım oranları; %33,1 petrol, %30,3 kömür, %23,7 doğalgaz, hidrolik ve diğer yenilenebilir %8, nükleer enerji %5.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus enerjisi</span>

Okyanus enerjisi, denizlerde oluşan dalgalardan, gelgit olaylarından veya deniz rüzgarlarından faydalanarak üretilen enerjidir.

<span class="mw-page-title-main">Kıyı coğrafyası</span>

Kıyı coğrafyası, kıyıların ve kıyıdaki yer şekillerinin oluşumu, oluşum koşulları ve dağılımı ile ilgilenen Fiziki coğrafya bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hava sıcaklığı</span>

Hava sıcaklığı, atmosferi oluşturan gaz moleküllerinin ısı enerjisi ile gerçekleşen titreşimlerinin ortaya çıkardığı etki. İklimin en önemli elemanı, diğer elemanlardan nem-yağış ile basınç ve rüzgarın oluşum sebebi.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik üretimi</span>

Elektrik üretimi, elektrik ve diğer kaynaklardan birincil enerji üretme sürecidir. Elektrik üretiminin temel ilkeleri İngiliz bilim insanı Michael Faraday tarafından 1820'lerde ve 1830'ların başında keşfedildi. Onun temel yöntemi bugün hâlâ kullanılmaktadır: Elektrik, bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü, bir mıknatıs içinde dönen sarılı iletken tellerin bulunduğu ve bu tellerin mıknatıs içinde dönmesiyle elektrik akımı üreten bir makinedir. Evlerimizde, işyerlerimizde, endüstride gereksinim duyduğumuz büyük miktardaki elektrik enerjisini elde etmek için, elektrik jeneratörlerini döndürecek büyük güç santrallarına ihtiyaç duyarız. Çoğu güç santrali, jeneratörü döndürmek için ısı üretiminde bulunurlar. Fosil yakıtlı santrallar ısı üretimi için doğal gaz, kömür ve petrol yakarlar. Nükleer santrallar da uranyum yakıtını parçalayarak ısı üretirler. Ancak bütün bu değişik tip santrallar ürettikleri ısıyı, suyu buhar haline dönüştürmek için kullanırlar. Oluşan buhar ise elektrik jeneratörüne bağlı olan türbine verilir. Su buharı, türbin şaftı üzerinde bulunan binlerce kanatçık üzerinden geçerken daha önce üretilen ısıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak, türbin şaftını döndürür. İşte bu dönme, jeneratörün elektrik üretmek için gereksinim duyduğu mekanik harekettir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan, enerjisi diğer bir deyişle basınç ve sıcaklığı azalmış buhar ise yoğunlaştırıcı (kondenser) denilen bölümde soğutulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralın ısı üretilen bölümüne geri gönderilir. Yoğunlaştırıcıda soğutma işini sağlayabilmek için deniz, göl veya ırmaklarda bulunan su kullanılır. Su kaynaklarından uzak bölgelerde ise santralın hemen yanında bulunan ve uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen soğutma kuleleri kullanılır. Bu kulelerin üzerinde görülen beyaz duman ise su buharıdır.