Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.
Immanuel Kant, Prusya kökenli Alman filozof. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş, Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirgin olarak etkilemiştir. Bugün Rusya topraklarında bulunan Königsberg'de doğan Kant'ın epistemoloji, metafizik, etik ve estetik alanlarındaki kapsamlı ve sistematik çalışmaları, onu modern Batı felsefesinin en etkili isimlerinden biri hâline getirmiştir.
Saf Aklın Eleştirisi ya da Arı Usun Eleştirisi Immanuel Kant'ın 1781'de basılan ve en önemli eserleri arasında kabul edilen kitabıdır. Temel olarak Hume'un, olayların arasında bir neden-sonuç ilişkisi olduğu önermesinin kanıtlanamaz olduğu fikrinden yola çıkarak saf aklın mümkün olamayacağına dair ürettiği skeptik bakışına çözüm getirmeye çalışır. "İlk Eleştiri" olarak da anılan bu eseri, Pratik Aklın Eleştirisi (1788) ve Yargı Gücünün Eleştirisi (1790) eserleri takip etmiştir.
A priori, kelime anlamı olarak önsel demektir. Ancak genel kullanım alanı olan felsefede, deneyden önce olan anlamında kalıplaşmıştır. Deneyden sonra olan anlamındaki a posteriorinin karşıtıdır.
A posteriori, "sonradan gelen" anlamındaki Latince felsefi kavram. Genellikle "sonradan gelen bilgi" anlamında kullanılır ve deneyimle, algılarla edinilen bilgiyi ifade eder. Kant'tan bu yana bilgi felsefesindeki temel kavramlardan birini oluşturur. Usçular ile Saul Kripke ve Noam Chomsky gibi kimi günümüz düşünürleri dışında genellikle, deneyden türetilen tüm bilgilerin "a posteriori" olduğu kabul edilir.
Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.
Martin Heidegger, varoluşçu felsefenin isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.
Estetik, güzel duygu ya da bedii, güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalıdır.
Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan tarihsel dönem, aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdir. Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Aynı zamanda Arapça eserlerin Latinceye çevirilmesi, Aydınlanma Çağı'na zemin hazırlamıştır.
İoanna Kuçuradi, Rum kökenli Türk filozof ve öğretim üyesidir.
Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.
Johann Gottlieb Fichte, ünlü Alman düşünürü. Felsefedeki en önemli kavrayışı, temel çıkış noktası kendi özgürlük anlayışıdır.
20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.
Görecilik ya da rölativizm, felsefe tarihinde sürekli gündemde yer almış olan bir yönelim biçimidir. Felsefenin alt bölümlerinden epistemoloji ve etik alanlarında göreceli yaklaşımlar özellikle etkili olmuştur. Bilgi anlayışında mutlak ve nesnel gerçek anlayışından ayrılır, bilginin kesinliğinden ve genel geçerliliğinden şüphe eder. Bütün bilgilerin göreli olduğu önermesi bu akımın başlıca argümanıdır. Etikte ise görecilik mutlak ahlaki değerlerin varlığını ve olabilirliğini yadsır. Bunlara göre bilgi ya da ahlaki değerler tarihsel koşullara, dönemlere, toplumlara, kültürlere ve kişilere göre değişim gösterir. Bilim felsefesinde de etkili olmuştur; özellikle 20. yüzyılda Kuantum fiziğine bağlı bilimsel ve kuramsal gelişmelerden sonra görecelilik gelişme göstermiştir.
Mehmet Aydın Türk akademisyen ve siyasetçi. 58., 59. ve 60. Hükûmette Devlet Bakanı ve TBMM 22. Dönem ve 23. dönem AK Parti İzmir milletvekilidir.
Otfried Höffe, Alman filozof ve profesör.
Immanuel Kant; Saf Aklın Eleştirisi'nde analitik ve sentetik yargılar olmak üzere iki ayrı kavram tanımlar. Analitik-Sentetik ayrımının en belirgin özelliği deneyden bağımsız veya deneye bağımlı olmadır. Bunun yanı sıra analitik yargılar daima doğru olan yargılarken, sentetik yargılar doğru ya da yanlış olabilen yargılardır. Analitik yargılar içeriği boş yargılar olmaları dolayısıyla bilgimizi genişletmez ancak sentetik yargılar bilgimizi genişletirler. Kant şu şekilde ifade etmiştir:
Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi 100 sayfayı aşmayan oldukça kısa bir metin olmasına rağmen Immanuel Kant'ın ahlak felsefesinin temellerini ortaya koyduğu en önemli metindir. Ahlak felsefesi alanında sistematik bir eser hazırlama girişiminden ilk kez 1768'de bahseden Kant, yazımına 1783 yılında başladığı eserin ilk baskısını 1785 tarihinde, en önemli eseri kabul edilen Saf Aklın Eleştirisi'nden dört yıl sonra yaptı. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi aslen Pratik Aklın Eleştirisi'ne hazırlık olarak düşünülmüştü. Bu eserde ortaya konan ahlak felsefesinin esasları Pratik Aklın Eleştirisi'nde ve geç bir dönemde yazdığı Ahlak Metafiziği'nde geniş biçimde açıklanır ve incelenir.
Prolegomenon (genellikle çoğul prolegomena) Bir kitabın ya da uzunca bir metinin başlangıcında yer alan Grekçe'de "öndeyiş" ya da "giriş" mânâsına gelen kısım.
A priori ve a posteriori, felsefede bilgi, gerekçelendirme veya argüman türlerini ampirik kanıt veya deneyime güvenerek ayırt etmek için kullanılan Latince ifadelerdir. A priori bilgi, deneyimden bağımsız olandır. Örnek olarak matematik, totoloji ve saf akıldan çıkarımı içerir. A posteriori bilgi, deneysel kanıta dayalı olandır. Örnekler çoğu bilim alanını ve kişisel bilginin yönlerini içerir.