İçeriğe atla

Geçiş fosili

Geçiş fosili veya ara geçiş fosili, hem atalarıyla hem de torunlarıyla ortak özellikler paylaşan bir canlının fosilleşmiş kalıntısıdır.[1] Özellikle bir canlı grubunun, yaşam tarzı ve topografik anatomisi bakımından atalarından keskin bir şekilde farklılaştığı durumlarda önem kazanır. Bu fosiller esasen taksonomik ayrımların insan aklının bir ürünü olduğunun hatırlatıcısıdır. Çünkü fosil kayıtlarının eksik olması sebebiyle, geçiş fosilinin genellikle, ayrımın yaşandığı noktaya tam olarak ne kadar yakın olduğunu bilmenin bir yolu yoktur. Öyleyse geçiş fosillerinin kendilerinden çok daha sonra yaşamış grupların doğrudan atası olduğu varsayılamaz ancak yakın akraba olduklarından ata canlının neye benzediğini tahmin etmek için model olarak kullanılırlar.[2]

Charles Darwin'in Türlerin Kökeni kitabı ilk kez 1859'da yayımlandığında, fosil kayıtları hakkında bilinenler oldukça azdı. Darwin geçiş fosillerinin eksikliğinin öne sürülmesini "kuramıma yöneltilebilecek en belirgin ve ciddi itiraz" olarak görmüş ancak bunu jeolojik kayıtların son derece yetersiz olmasına bağlamıştır.[3] O dönemde mevcut olan sınırlı koleksiyonlara dikkat çekti ancak mevcut bilginin doğal seçilim yoluyla evrim teorisini desteklediğini açıklamıştır. Aslına Archaeopteryx yalnızca iki yıl sonra, 1861 yılında keşfedildi ve bu cins, kuş olmayan dinozorlar ile kuşlar arasında klasikleşmiş bir ara geçiş formudur. O zamandan bu yana çok daha fazla geçiş fosili bulundu ve artık tüm omurgalı sınıflarının akraba olduklarına dair bol miktarda kanıt mevcut.[4] Sınıf düzeyinde geçişlerin kimi spesifik örnekleri şunlardır: tetrapodlar ve balıklar, kuşlar ve dinozorlar ve memeliler ve "memeli benzeri sürüngenler".

"Kayıp halka" terimi insan evrimine dair popüler bilim yazılarında, hominidlerin evrimindeki bir boşluğa atıfta bulunmak için yaygın olarak kullanılagelmiştir. Daha çok herhangi bir yeni geçiş fosili bulgusunu ifade etmek için kullanılır. Ancak doğanın evrimden önceki yorumuna gönderme yaptığı için bu terim bilim insanları tarafından kullanılmıyor.

Popüler örnekler

Archaeopteryx

En ünlü geçiş fosillerinden biri olan Archaeopteryx, kuşların teropod dinozorlardan evrildiğinin kanıtıdır.

Archaeopteryx, kuşlarla yakın akraba olan bir teropod dinozor cinsidir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren, bilinen en eski kuş olduğu paleontologlar tarafından kabul görmüş ve referans kitaplarında yer almıştır. Ancak 2011 yılında yapılan bir çalışma bu düşünceyi sarsmış ve Archaeopteryx'in kuşların ortak atasına yakın ancak kuş olmayan bir dinozor olabileceğini iddia etmiştir.[5]

Bugün Güney Almanya olarak bilinen yerde, 150 milyon yıl önce Geç Jura döneminde yaşamıştır. O vakitler Avrupa sıcak ve sığ bir tropikal denizin çevrelediği bir takımadaydı ve ekvatora şimdi olduğundan daha yakındı. Şekil olarak Avrupa saksağanına benzeyen ve muhtemelen en irileri bir kunduz kadar olan[6] Archaeopteryx'in uzunluğu yaklaşık 0,5 metreydi. Küçük boyutuna, geniş kanatlarına ve uçma veya süzülme yeteneğine rağmen Archaeopteryx'in diğer küçük Mezozoyik dinozorlarıyla olan ortak noktaları kuşlarla paylaştıklarından daha fazladır. Özellikle deinonychosaurlarla (dromaeosaurlar ve troodontidler) şu özellikleri paylaşır: keskin dişlerle dolu bir çene, üç parmaklı bir pençe, kemikli uzun bir kuyruk, oldukça uzayabilen ikinci ayak parmağı ("ölümcül pençe"), tüyler (homeotermiyi düşündürür) ve çeşitli iskelet özellikleri.[7] Bu özellikleri dikkate alındığında Archaeopteryx apaçık bir şekilde dinozorlar ve kuşlar arasında bir geçiş fosili adayıdır[8] ve bu nedenle hem dinozorlara hem de kuşların kökenine dair yapılan araştırmalarda önemli bir role sahiptir.

İlk bütün fosil örneği 1861'de duyurulmuş ve o zamandan bu yana on fosil örneği daha ortaya çıkarılmıştır. Bu on bir fosilin çoğunda tüy izleri bulunmaktadır (bu tarz yapıların en eski doğrudan kanıtlarından biridir). Üstelik uçuş tüylerinin gelişmiş bir formuna sahip olduklarından Archaeopteryx fosilleri, tüy evriminin Geç Jura'dan önce başladığının kanıtıdır.[9]

Australopithecus afarensis

A. afarensis - yürür haldeyken

Hominid Australopithecus afarensis, modern bipedal (iki ayaklı) insanlar ve onların dört ayaklı insansı ataları arasında yer alan bir evrimsel geçiş noktasıdır. A. afarensis iskeletinin bazı özellikleri iki ayaklı olduklarına dair güçlü kanıtlar sunmaktadır. Öyle ki bazı araştırmacılar iki ayaklılığın A. afarensis'ten çok önce evrimleştiğini öne sürmektedir.[10] Pelvisleri insansılardan ziyade insanlarınkine daha çok benzemektedir. İlyak kanatlar kısa ve geniştir. Sakrum da yine geniş olup doğrudan kalça ekleminin arkasında yer alır. Eklem ekstansörlerinde güçlü bir bağlanma olduğuna dair net bir kanıt dik duruşa işaret etmektedir.[10]:122

Pelvisleri tamamen insanlarınkine benzemese de iki ayaklılığa önemli ölçüde uyum sağlamak için radikal bir şekilde yeniden biçimlendirilmiştir. Femur kalçadan dize doğru açı yapar. Bu özellik ayağın vücudun orta çizgisine daha yakın düşmesini sağlar ve alışılmış iki ayaklı hareketi güçlü bir şekilde gösterir. Günümüz insanları, şempanzeleri ve örümcek maymunları aynı özelliğe sahiptir. Büyük ayak parmakları öne doğru çekilmiştir ve bu da arka bacaklarla dalları kavramayı imkansız hale getirmese de zorlaştırmıştır. Hareket kabiliyetinin yanı sıra A. afarensis, günümüz şempanzelerinden (insanın yaşayan en yakın akrabası) biraz daha büyük bir beyne[11] ve maymunlardan ziyade insanınkine benzeyen dişlere sahipti.[12]

Pakicetidler, Ambulocetus

Pakicetus rekonstrüksiyonu
Ambulocetus natans iskeleti

Balinalar, kara memelilerinin soyundan gelen deniz memelileridir. Pakicetidler soyu tükenmiş bir toynaklı familyasıdır ve en erken balinaları içeren bu grup Raoellidae familyasından Indohyus'un en yakın kardeş grubudur.[13][14] Bundan 53 milyon yıl önce, Erken Eosen devrinde yaşamıştır. İlk fosil örnekleri 1979 yılında Pakistan'da, eski Tetis Denizi'nin kıyılarından çok da uzak olmayan bir nehirde bulundu.[15] Pakicetidler su altında duyabiliyordu ve ses iletimi çoğu kara memelisinde olduğu gibi kulak zarıyla değil gelişmiş kemik iletimiyle sağlanıyordu. Bu farklılık su altındayken yönlü işitmeye engel olur.[16]

Ambulocetus natans bundan 49 milyon yıl önce yaşadı ve 1994 yılında Pakistan'da keşfedildi. Muhtemelen hem suda hem de karada yaşıyordu ve timsah gibi görünüyordu.[17] Eosende, ambulocetidler, koylarda ve Kuzey Pakistan'daki Tetis Okyanusu'nun haliçlerinde yaşıyordu. Ambulocetid fosilleri her zaman kıyıya yakın sığ deniz yataklarında, bol miktarda deniz bitkisi fosili ve kıyı yumuşakçalarıyla birlikte bulunur.[18] Her ne kadar ambulocetidlerin fosilleri sadece deniz yataklarında bulunuyor olsa da oksijen izotop değerleri gösteriyor ki çeşitli tuzluluk derecelerinde su tüketiyorlardı. Bazı örneklerde deniz suyu tüketimine dair herhangi bir kanıt bulunmazken diğerlerinin ise dişlerinin fosilleştiği dönemde tatlı su tükettiğine dair bir kanıt bulunmuyor. Ambulocetidlerin geniş aralıklardaki tuz yoğunluklarını tolere edebildikleri açıktır.[19] Diyetleri arasında su içmek için kıyıya yanaşan kara hayvanları veya nehirlerde yaşayan tatlı su canlıları yer alıyordu.[18] Bu nedenle ambulocetidler, balinaların tatlı sularda ve denizlerde yaşayan ataları arasında bir geçişi temsil eder.

Tiktaalik

Tiktaalik roseae'nin gözlerinin üzerinde hava delikleri vardı.
Tiktaalik roseae'nin yaşam restorasyonu

Tiktaalik, Geç Devoniyen dönemde yaşamış, soyu tükenmiş bir Sarcopterygii cinsidir ve tetrapodlarla (dört ayaklılar) benzer birçok özelliğe sahiptir.[20] Zamanında, oksijen fakiri sığ su habitatlarına uyum sağlayacak şekilde gelişmiş birçok antik sarcopterygii soyundan biridir. Bu adaptasyonlar tetrapodların evrimine yol açmıştır.[21] İyi korunmuş fosilleri, 2004 yılında Kanada'nın Ellesmere Adası'ndaki Nunavut'ta bulundu.[22]

Tiktaalik yaklaşık olarak 375 milyon yıl önce yaşadı. Paleontologlara göre bu canlı, 380 milyon yıllık fosillerinden bilinen Panderichthys gibi tetrapod olmayan omurgalılar ile 365 milyon yıllık fosillerinden bilinen Acanthostega ve Ichthyostega gibi erken tetrapodlar arasında bir geçiş fosilidir. Tetrapod benzeri özelliklere sahip ilkel bir balık gibi görünmesi sebebiyle kaşifi Neil Shubin, Tiktaalik'e "fishapod" (balıkpod - pod: ayak) lakabını taktı.[23][24] Daha önce birçok kez keşfedilmiş daha balık benzeri geçiş fosillerinden farklı olarak Tiktaalik'in yüzgeçlerinde, ilkel bilek kemikleri ve parmakları anımsatan ilkel ışınlar var. Ağırlık taşıyıcı işlev görüyor olabilirler. Tüm modern tetrapodlar gibi kaburga kemikleri, ayrık pektoral kemere sahip bağımsız şekilde hareket edebilen bir boynu ve akciğerleri vardı ancak bir balık gibi de pulları, solungaçları ve yüzgeçleri vardı.[20]

Amphistium

Modern yassı balıklar asimetriktir ve her iki gözü de başın aynı tarafındadır.
Başın üst orta kısmında tek gözü olan Amphistium fosili

Pleuronectiformes (yassı balıklar) ışın yüzgeçli balıkların bir takımıdır. Modern yassı balıkların en bariz özelliği asimetrik olmasıdır ve yetişkin balıklarda gözler kafanın aynı tarafındadır. Kimi familyalarda gözler daima kafanın sağ tarafındayken (dekstral veya sağ gözlü yassı balık) kimilerinde daima sol tarafta (sinistral veya sol göz yassı balık) yer alır. İlkel psettodes cinsi her iki tip balıktan da eşit miktarda içerir ve genellikle diğer familyalara göre daha az asimetriktir. Takım diğer ayırt edici özellikleri ise çıkıntılı gözler, deniz tabanında yaşamaya (bentos) adapte olmak ve sırt yüzgecinin kafaya doğru ilerlemiş olması.[25]

Amphistium 50 milyon yıl önce yaşamış ilkel bir yassı balıktır ve geçiş fosili olarak bilinir.[26] Amphistium'un başı tipik omurgalı kafatası ile modern yassı balıklar arasındaki geçişi gösterir öyle ki gözler ne modern yassı balıklarda olduğu gibi kafanın tek bir tarafındadır ne de birçok omurgalıda olduğu gibi her iki tarafta yer alır. Gözlerden biri kafatasının orta üst kısmına yakın bir yerdedir.[27] Bunun üzerine paleontologlar şu sonucu vardı: "bu değişim kademeli bir şekilde, doğal seçilim yoluyla evrimle tutarlı bir şekilde gerçekleşti—tabi araştırmacıların vakti zamanında buna inanmaktan başka seçeneği olmadığı için aniden değil."[26]

Devoniyen dönemde yaşamış Runcaria, tohum benzeri bir yapıya sahiptir ancak katı bir tohum kabuğundan ve poleni ovüle gönderecek bir sistemden yoksundu.

Amphistium Lütesiyen İtalya'nın Monte Bolca Lagerstätte'sinden çıkarılan birçok balık fosili türünden biridir. Amphistium'un akrabası Heteronectes ise Fransa'nın biraz daha eski katmanlarından gelen oldukça benzer durumda bir fosildir.[27]

Runcaria

Tohumlu bitkilerin Orta Devoniyen dönemine ait bir öncüsü Belçika'da tanımlandı ve en eski tohumlu bitkilerden 20 milyon önce yaşadı. Küçük ve radyal simetrik olan Runcaria, bir kupula ile çevrelenmiş, kabuklu bir megasporangiumdur. Megasporangium, çok loblu zarın üzerinde çıkıntı yapan, açılmamış bir distal uzantıya sahiptir. Uzantının anemofil tozlaşmaya sebep olabileceği düşünülmektedir. Runcaria, sert bir tohum kabuğu ve poleni ovüle gönderecek bir sistem hariç tohumlu bitkilerin tüm niteliklerine sahipti.[28]

Fosil kaydı

Her geçiş fosili fosil kayıtlarında görünmez çünkü bunlar tam değildir. Organizmalar ancak en uygun koşullar bir araya geldiğinde nadiren fosilleşir ve bunların da sadece çok küçük bir kısmı keşfedilebilmiştir. Paleontolog Donald Prothero, fosil kayıtlarının verdiği sonuçlara isnaden bilinen tür sayısının, toplamda bilinen canlı türleri sayısının %5'inden daha az olmasının bu gerçeği açıkladığını ifade ediyor ve buna ek olarak fosiller aracılığıyla bilinen tür sayısının şimdiye kadar yaşamış tüm türlerin %1'inden çok daha az olması gerektiğini öne sürüyor.[29]

Bir biyolojik yapının fosilleşmesi için özel ve nadir koşullar gerektiğinden mantıken, bilinen fosiller, yaşamış tüm canlıların yalnızca küçük bir yüzdesini teşkil eder ve her keşif evrime dair anlık bir görüntü sağlar. Türler arasındaki geçiş ancak geçiş fosilleri tarafından gösterilebilir ve desteklenebilir.[30]

Fosil kayıtları oldukça düzensizdir ve birkaç istisna dışında sert dokulara sahip organizmaların korunma ihtimali yumuşak dokulu organizmalara göre daha yüksektir, öyle ki bu canlılar fosil kayıtlarında ya çok az görülür ya da hiç görülmez.[29] Fosilleşme ihtimali yüksek görülen gruplar: omurgalılar, derisidikenliler, dallıbacaklılar ve eklem bacaklıların kimi gruplarıdır.[31]

Tarihi

Darwin sonrası

Archæopteryx'in 1904 tarihli tarihi bir rekonstriksüyonu
Rhynia'nın rekonstriksüyonu

Hayvan ve bitki türlerinin sabit olmadığı ve zamanla değiştiği düşüncesi 18. yüzyıla kadar uzanır.[32] Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni kitabı buna düşünceye sağlam bir bilimsel temel kazandırdı. Ancak Darwin'in çalışmasının bir zayıf yönü de Darwin'in de bizzat belirttiği üzere paleontolojik kanıtların eksikliğiydi. Doğal seçilimin cins ve familyalarda görülen çeşitliliğe sebep olması kolayca görülebilse de daha yüksek taksonomik gruplar arasındaki dönüşümü çıkarabilmek daha zordu. Darwin çalışmasını yayınladıktan yalnızca iki yıl sonra, 1861 yılında keşfedilen Archaeopteryx'in Londra örneği ilk kez yüksek taksonomik gruplar arasında, kuşlar sınıfıyla daha bazal sürüngenler arasında bir bağlantı olduğunu ortaya çıkardı.[33] Böylece, Archaeopteryx gibi geçiş fosilleri yalnızca Darwin'in teorisini doğrulamakla kalmadı ayrıca kendi başlarına evrimin ikonları haline geldiler.[34] Örneğin 1904 tarihli İsveççe bir ansiklopedik sözlük olan Nordisk familjebok'te Archaeopteryx'in hatalı bir rekonstriksüyonu yer almış (görselde görülebilir) ve şu şekilde tanımlanmıştı: "ett af de betydelsefullaste paleontologiska fynd, som någonsin gjorts" ("şimdiye kadar yapılmış en önemli paleontolojik keşiflerden biri").[35]

Bitkilerin yükselişi

Ara fosiller yalnızca hayvanlardan ibaret değildir. 20. yüzyılın başlarında bitki şubelerinin haritalanmasının artmasıyla birlikte damarlı bitkilerin ataları araştırılmaya başlandı. 1917'de Robert Kidston ve William Henry Lang, İskoçya'nın Aberdeenshire kentindeki Rhynie çörtünün içinde oldukça ilkel bir bitkinin fosilleşmiş kalıntılarını buldular ve ona Rhynia adını verdiler.[36]

Rhynia bitkisi küçük ve çubuk şeklindeydi. Her birinin ucu sporangium ile kaplı, yapraksız, dikotomik şekilde basitçe dallanan gövdelere sahipti.

Kaynakça

Özel

  1. ^ Freeman & Herron 2004, s. 816
  2. ^ Prothero 2007, ss. 133–135
  3. ^ Darwin, Charles. On the Origin of Species [Türlerin Kökeni]. Kılıç, Bahar tarafından çevrildi. Alfa Yayınları. s. 264. ISBN 978-605-171-530-8. 
  4. ^ Prothero, Donald R. (1 Mart 2008). "Evolution: What missing link?". New Scientist. 197 (2645): 35-41. doi:10.1016/s0262-4079(08)60548-5. ISSN 0262-4079. 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2024. 
  5. ^ Xing Xu; Hailu You; Kai Du; Fenglu Han (28 Temmuz 2011). "An Archaeopteryx-like theropod from China and the origin of Avialae". Nature. 475 (7357): 465-470. doi:10.1038/nature10288. ISSN 0028-0836. PMID 21796204. 
  6. ^ Erickson, Gregory M.; Rauhut, Oliver W. M.; Zhonghe Zhou; Turner, Alan H.; Inouye, Brian D.; Dongyu Hu; Norell, Mark A. (9 Ekim 2009). "Was Dinosaurian Physiology Inherited by Birds? Reconciling Slow Growth in Archaeopteryx". PLOS One. 4 (10): e7390. Bibcode:2009PLoSO...4.7390E. doi:10.1371/journal.pone.0007390. ISSN 1545-7885. PMC 2756958 $2. PMID 19816582. 
  7. ^ Yalden, Derek W. (September 1984). "What size was Archaeopteryx?". Zoological Journal of the Linnean Society. 82 (1–2): 177-188. doi:10.1111/j.1096-3642.1984.tb00541.x. ISSN 0024-4082. 
  8. ^ "Archaeopteryx: An Early Bird". University of California Museum of Paleontology. Berkeley, CA: University of California, Berkeley. 18 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2006. 
  9. ^ Wellnhofer 2004, ss. 282–300
  10. ^ a b Lovejoy, C. Owen (November 1988). "Evolution of Human walking" (PDF). Scientific American. 259 (5): 82-89. Bibcode:1988SciAm.259e.118L. doi:10.1038/scientificamerican1188-118. ISSN 0036-8733. PMID 3212438. 27 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Ocak 2024. 
  11. ^ "Australopithecus afarensis". Human Evolution. Washington, D.C.: Smithsonian Institution's Human Origins Program. 26 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2015. 
  12. ^ White, Tim D.; Suwa, Gen; Simpson, Scott; Asfaw, Berhane (January 2000). "Jaws and teeth of Australopithecus afarensis from Maka, Middle Awash, Ethiopia". American Journal of Physical Anthropology. 111 (1): 45-68. doi:10.1002/(SICI)1096-8644(200001)111:1<45::AID-AJPA4>3.0.CO;2-I. ISSN 0002-9483. PMID 10618588. 
  13. ^ Northeastern Ohio Universities Colleges of Medicine and Pharmacy (21 Aralık 2007). "Whales Descended From Tiny Deer-like Ancestors". Science Daily. Rockville, MD: ScienceDaily, LLC. 24 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2015. 
  14. ^ Gingerich & Russell 1981
  15. ^ Castro & Huber 2003
  16. ^ Nummela, Sirpa; Thewissen, J. G. M.; Bajpai, Sunil; Hussain, S. Taseer; Kumar, Kishor (12 Ağustos 2004). "Eocene evolution of whale hearing". Nature. 430 (7001): 776-778. Bibcode:2004Natur.430..776N. doi:10.1038/nature02720. ISSN 0028-0836. PMID 15306808. 
  17. ^ Thewissen, J. G. M.; Williams, Ellen M.; Roe, Lois J.; Hussain, S. Taseer (20 Eylül 2001). "Skeletons of terrestrial cetaceans and the relationship of whales to artiodactyls". Nature. 413 (6853): 277-281. Bibcode:2001Natur.413..277T. doi:10.1038/35095005. ISSN 0028-0836. PMID 11565023. 
  18. ^ a b Thewissen, J. G. M.; Williams, Ellen M. (November 2002). "The Early Radiations of Cetacea (Mammalia): Evolutionary Pattern and Developmental Correlations". Annual Review of Ecology and Systematics. 33: 73-90. doi:10.1146/annurev.ecolsys.33.020602.095426. ISSN 1545-2069. 
  19. ^ Thewissen, J. G. M.; Bajpai, Sunil (December 2001). "Whale Origins as a Poster Child for Macroevolution". BioScience. 51 (12): 1037-1049. doi:10.1641/0006-3568(2001)051[1037:WOAAPC]2.0.CO;2. ISSN 0006-3568. 
  20. ^ a b Daeschler, Edward B.; Shubin, Neil H.; Jenkins, Farish A. Jr. (6 Nisan 2006). "A Devonian tetrapod-like fish and the evolution of the tetrapod body plan". Nature. 440 (7085): 757-763. Bibcode:2006Natur.440..757D. doi:10.1038/nature04639. ISSN 0028-0836. PMID 16598249. 
  21. ^ Clack, Jennifer A. (December 2005). "Getting a Leg Up on Land". Scientific American. 293 (6): 100-107. Bibcode:2005SciAm.293f.100C. doi:10.1038/scientificamerican1205-100. ISSN 0036-8733. PMID 16323697. 
  22. ^ Easton, John (23 Ekim 2008). "Tiktaalik's internal anatomy explains evolutionary shift from water to land". University of Chicago Chronicle. 28 (3). ISSN 1095-1237. 7 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2012. 
  23. ^ Wilford, John Noble (5 Nisan 2006). "Scientists Call Fish Fossil the 'Missing Link'". The New York Times. 11 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2015. 
  24. ^ Shubin 2008
  25. ^ Chapleau & Amaoka 1998, ss. 223–226
  26. ^ a b Minard, Anne (9 Temmuz 2008). "Odd Fish Find Contradicts Intelligent-Design Argument". National Geographic News. Washington, D.C.: National Geographic Society. 4 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Temmuz 2008. 
  27. ^ a b Friedman, Matt (10 Temmuz 2008). "The evolutionary origin of flatfish asymmetry". Nature. 454 (7201): 209-212. Bibcode:2008Natur.454..209F. doi:10.1038/nature07108. ISSN 0028-0836. PMID 18615083. 
  28. ^ Gerrienne, Philippe; Meyer-Berthaud, Brigitte; Fairon-Demaret, Muriel; Streel, Maurice; Steemans, Philippe (29 Ekim 2004). "Runcaria, a Middle Devonian Seed Plant Precursor". Science. 306 (5697): 856-858. Bibcode:2004Sci...306..856G. doi:10.1126/science.1102491. ISSN 0036-8075. PMID 15514154. 
  29. ^ a b Prothero 2007, ss. 50–53
  30. ^ Isaak, Mark, (Ed.) (5 Kasım 2006). "Claim CC200: Transitional fossils". TalkOrigins Archive. Houston, TX: The TalkOrigins Foundation, Inc. 27 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2009. 
  31. ^ Donovan & Paul 1998
  32. ^ Archibald, J. David (August 2009). "Edward Hitchcock's Pre-Darwinian (1840) 'Tree of Life'" (PDF). Journal of the History of Biology. 42 (3): 561-592. CiteSeerX 10.1.1.688.7842 $2. doi:10.1007/s10739-008-9163-y. ISSN 0022-5010. PMID 20027787. 6 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  33. ^ Darwin 1859, Chapter 10.
  34. ^ Wellnhofer 2009
  35. ^ Leche 1904, ss. 1379–1380
  36. ^ Kidston, Robert; Lang, William Henry (27 Şubat 1917). "XXIV.—On Old Red Sandstone Plants showing Structure, from the Rhynie Chert Bed, Aberdeenshire. Part I. Rhynia Gwynne-Vaughanii, Kidston and Lang". Transactions of the Royal Society of Edinburgh. 51 (3): 761-784. doi:10.1017/S0263593300006805. ISSN 0080-4568. OCLC 704166643. 24 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2015. 

Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kuş</span> kanatlı, iki ayaklı, sıcakkanlı, yumurtlayan ve tüylü omurgalı hayvanlar

Kuş; tüyleri, dişsiz gagaları, yumurtladıkları sert kabuklu yumurtalar yoluyla üreyen, yüksek metabolizma hızına sahip, dört odacıklı kalpleri ve hafif ama güçlü bir iskelet yapısına sahip, Aves sınıfını oluşturan sıcakkanlı omurgalı hayvanlar grubudur. Tüm dünyada yaygın olarak yaşayan kuşların boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ila deve kuşunda 2,75 m arasında değişir. On bin kadar yaşayan kuş türü bulunur ve bunların yarısından fazlasını ötücü kuşlar oluşturur. Kuşların türlere göre farklılık gösteren kanatları vardır ve kanatsız olduğu bilinen tek grup kivi kuşu ve soyları tükenmiş olan moa ile fil kuşudur. Ön ayakların evrimleşerek kanatlara dönüşmesi kuşlara uçma yeteneği sağlamış ancak daha sonra yine evrimin devam etmesiyle penguenler, deve kuşları ve adalarda endemik olan bazı türler uçma yeteneğini kaybetmişlerdir. Kuşların sindirim ve solunum sistemleri de uçma yeteneğine uyum sağlamıştır. Özellikle deniz kuşları ve bazı su kuşları gibi kuşlar ayrıca evrimleşerek yüzme yeteneği de kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Omurgalılar</span> kordalılar alt şubesi

Omurgalılar, hayvanlar aleminin kordalılar şubesine ait bir alt şubedir.

<span class="mw-page-title-main">Doğal seçilim</span> fenotipteki farklılıklar nedeniyle bireylerin farklı şekilde hayatta kalması ve üremesi; evrimin temel mekanizması

Doğal seçilim, canlıların fenotiplerindeki farklılıklardan ötürü hayatta kalma şansının ve üreme başarısının değişkenlik göstermesidir. Evrimin esas mekanizmalarından biri olup, bir popülasyonun nesiller boyunca karakteristik olan kalıtsal özelliklerindeki değişimdir. Charles Darwin, kendi görüşüne göre kasıtlı olarak gerçekleştirilen yapay seçilime karşılık kendiliğinden gerçekleşen "doğal seçilim" terimini popülerleştirmiştir.

Biyolojide adaptasyonun birbiriyle ilişkili üç anlamı vardır. İlk olarak, organizmaları çevrelerine uyduran ve evrimsel uygunluklarını artıran dinamik evrimsel doğal seçilim sürecidir. İkinci olarak, bu süreç sırasında popülasyonun ulaştığı bir durumdur. Üçüncü olarak, her bir organizmada işlevsel bir role sahip olan, doğal seçilim yoluyla korunan ve evrimleşen fenotipik bir özellik veya adaptif bir özelliktir.

<span class="mw-page-title-main">Yaratılışçılık</span> varlığın, doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği inancı

Yaratılışçılık evren, Dünya, yaşam ve insanlar gibi unsurların ilahi yaratımın doğaüstü eylemlerinden kaynaklandığına dair dini inançtır. Yaratılışçılık doğal fenomenlerin kökeni ve gelişimini tanımlayan evrim gibi bilimsel açıklamaları kabul veya reddetme konusunda farklılık gösteren bir dizi dini görüşü içerir.

<i>Archaeopteryx</i> kuş benzeri dinozor cinsi

Archaeopteryx, kuşumsu bir teropod dinozor, uçamayan tüylü dinozorlar ve çağdaş kuşlar arası geçişi simgeleyen en ünlü avialan cinsi. Cins, uzun süre geleneksel olarak kuşlar sınıfında (Aves) sınıflandırıldı; ancak daha güncel çalışmalarda, Avialae kladındaki en ilkel üyelerden biri –ya da deinonychosaur– olarak kabul edilir. 19. yüzyıl sonu ve 21. yüzyıl başı arası dönemde Archaeopteryx, paleontologlar ve popüler kitaplarca bilinen en eski kuş olarak kabul görmekteydi. İlerleyen süreçte Anchiornis, Xiaotingia ve Aurornis gibi daha yaşlı potansiyel avialanlar tanımlandı.

Evrimin kanıtları ve canlıların ortak atadan geldiği, bilim insanlarının uzun yıllar boyunca çeşitli alanlar ve disiplinlerde canlıların akrabalık derecesi ve ortak kökenine dair çalışmalarda ortaya çıkarılmış olup bu kanıtlar, evrimsel süreçlerin meydana geldiğini göstererek evrimin bir olgu olarak gerçekliğini doğrulamış ve Dünya üzerindeki yaşamın türlülük ve çeşitliliğine neden olan doğal süreçler hakkında bir bilgi zenginliği sağlamıştır. Bu kanıtlar, yaşamın zaman içinde nasıl ve neden değiştiğini açıklayan ve bilimsel bir kuram olan modern evrimsel sentezi desteklemektedir. Evrimsel biyologlar, test edilebilir varsayımlarda bulunup hipotezleri test ederek ve nedenlerini açıklayan ve gösteren kuramlar geliştirerek ortak atayı belgelerler.

<i>Tiktaalik</i> dört üyeli benzeri et yüzgeçli balık

Tiktaalik, yaklaşık 375 milyon yıl önce, Geç Devoniyen döneminde yaşamış et yüzgeçlilerden monospesifik bir cinstir ve dört üyelilere benzer birçok özelliğe sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Pennaraptora</span> dinozor kladı

Pennaraptora, Oviraptor philoceratops, Deinonychus antirrhopus ve Passer domesticus'un son ortak atasını ve onun tüm torunlarını içeren bir dinozor kladıdır.

<span class="mw-page-title-main">Paraves</span> kuşlarla oviraptorosaurlardan daha yakın akraba olan tüm dinozorlar

Paraves, Geç Jura Devri'nde ortaya çıkan yaygın bir teropod dinozor grubudur. Soyu tükenmiş dromaeosauridler, troodontidler, anchiornithidler ve scansoriopterygidlere ek olarak grup, aralarında on binden fazla canlı kuş türü olan avialanları da içerir. Paraves'in ilkel üyeleri, bazı türlerde yürürken yerden tutulan ayağın ikinci basamağında büyütülmüş bir pençe bulundurmaları ile iyi bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Avialae</span> tüm modern kuşları içeren dinozor kladı

Avialae, yaşayan tek dinozorlar olan mevcut kuşları (Aves) ve yakın akrabalarını içeren bir kladdır. Genellikle tüm teropod dinozorların çağdaş kuşlarla deinonychosaurlardan daha yakın akraba olanlarını sınıflandırmada kullanılır. Aves sınıfından olmayan Avialae üyelerine de sıklıkla kuş denir.

<span class="mw-page-title-main">Avetheropoda</span> Coelurosaurları ve carnosaurları içeren dinozor kladı

Avetheropoda veya "kuş teropodlar", Carnosauria ve Coelurosauria kladlarını içeren bir teropod dinozor kladıdır.

<span class="mw-page-title-main">Pantestudines</span>

Pantestudinler, kaplumbağalarla diğer Saurianlardan daha yakın akraba olan tüm tetrapodların grubudur. Grup, hem modern kaplumbağaları (Testudines) hem de soyu tükenmiş tüm akrabalarını içerir.

<i>Tetrapodomorpha</i> et yüzgeçli balık kladı

Tetrapodomorpha, akciğerli balıklardan çok yaşayan tetrapodlarla daha yakından ilişkili olan, tetrapodların en yakın et yüzgeçli akrabalarından oluşan bir omurgalılar kladıdır. Balıklar ve Tiktaalik gibi erken formlar arasında geçiş yapan gelişmiş canlılar, görünüşleri ve uzuv morfolojisi açısından yarı balık, yarı tetrapodlar olan keşifleri tarafından "fishapodlar" olarak adlandırılmıştır. Tetrapodomorpha, taç grubu tetrapodları ve topluca osteolepiformlar olarak bilinen birkaç ilgili et-yüzgeçli balık grubunu içeren birkaç erken gövdeli tetrapod grubunu içerir. Tetrapodamorpha eksi taç grubu Tetrapoda, balıktan tetrapod geçişini kapsayan parafitik bir birim olan kök Tetrapoda'dır.

<span class="mw-page-title-main">Maniraptoriformes</span> dinozor kladı

Maniraptoriformes, kuşların yaşayan tek temsilcileri olduğu Maniraptora kladını ve Ornithomimosauria'yı içeren bir teropod dinozor kladıdır. Klad Thomas Holtz tarafından "Ornithomimus ile kuşların son ortak atası ve onun tüm torunları" biçiminde tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Taç grup</span>

Filogenetikte taç grup bir türler topluluğudur ve o topluluğun yaşayan üyeleri, topluluğun en son ortak atası ile birlikte en son ortak atanın soyundan gelen tüm türler bu topluluğu oluşturur. Dolayısıyla, bir tür ile birlikte onun soyundan gelen tüm yaşayan ve soyu tükenmiş türleri de içine alan bir grup olarak bir klad tanımlama yöntemidir. Örneğin, tüm günümüz kuşlarının en son ortak atası ile birlikte onun soyundan gelen tüm yaşayan ve soyu tükenmiş türleri de içine alan Neornithes bir taç grup olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Parafili (filogenetik)</span>

Taksonomide eğer bir grup en son ortak atası ve soyundan gelenlerin tamamını içeriyor ama genellikle bir ya da iki monofiletik alt grubu kapsamıyorsa bu grup dışarıda bırakılan alt gruplara nazaran parafiletik olarak adlandırılır. Parafiletik bir grup bir klad ya da ortak ata ile birlikte soyundan gelen tüm türlerin yer aldığı bir tür grubu olan monofiletik bir grup olamaz. Parafiletik grubun bir ya da daha fazla üyesi, dışarıda bırakılan grup ya da gruplara, parafiletik gruptan daha yakın akrabadır. Terim filogenetikte ve dilbilimde yaygın olarak kullanılır. Parafiletik gruplar sinapomorfiler ve simplesiomorfilerin birleşimi ile tanımlanırlar.

<i>Protoavis</i> tartışmalı Triyas taksonu

Protoavis, Post, Teksas yakınlarındaki Geç Triyas'ın Noriyen evresi yataklarından parça parça kalıntılardan bilinen sorunlu bir sürüngen taksonudur. Hayvan üzerinde çok fazla tartışma var ve Protoavis'in gerçekte ne olduğuna dair birçok farklı yorum var. İlk tanımlandığında, fosillerin ilkel bir kuşa ait olduğu belirtilmişti; bu, eğer teşhis geçerliyse, kuşların kökenini 60-75 milyon yıl geriye itecekti.

<span class="mw-page-title-main">Dört üyelilerin evrimi</span>

Dört üyelilerin evrimi, yaklaşık 400 milyon yıl önce, Devoniyen Dönemi'nde ilk dört üyelilerin lob yüzgeçli balıklardan evrimleşmesiyle başladı. Dört üyeliler, yaşayan ve soyu tükenmiş tüm amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memelilerin dahil olduğu biyolojik üst sınıf olan Tetrapoda altındaki tüm hayvanlardır. Günümüzde çoğu dört üyeli karada yaşıyor olsa da, en eski dört üyelilerin herhangi birinin karada hareket edebildiği fikrini destekleyen çok az kanıt bulunmaktadır. İlk dört üyelilerin sahip oldukları dört uzvun, bedenlerinin orta kısmını yerden kaldıramayacak düzeydeydi ve bilinen kalıntılarda karınlarını karada sürüklediklerine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Kalıntılarda görülen izler muhtemelen sığ su kütlelerinin diplerinde yürüyen hayvanlar tarafından yapılmıştır. Dört üyelilerinin sudaki ataları ve karada kolonileşme süreci belirsizliğini korumaktadır. Bu konular şu anda paleontologlar arasında akt if araştırma ve tartışma alanlarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Darren Naish</span>

Darren William Naish İngiliz omurgalı paleontoloğu, yazar ve bilim iletişimcisi.