Silüriyen, Paleozoyik Zaman'ın en kısa süren jeolojik dönemi olarak bilinir. 443,8 milyon yıl önce başlayıp 419,2 milyon yıl önce sona ermiştir. Bu dönem, adını Galler'deki Silures kabilesinden alır. Silüriyen'in başlangıcı ve sonu için belirlenen kayaç tabakaları kesin olarak tanımlanmıştır ancak tam tarihler birkaç milyon yıl kadar hata payına sahiptir. Silüriyen Dönemi, Ordovisiyen-Silüriyen yok oluşu ile başlar; bu olay sırasında deniz canlılarının yaklaşık %60'ının nesli tükenmiştir.
Paleozoyik Zaman, Fanerozoyik Üst Zaman'ın üç jeolojik zamanından en eskisidir. Paleozoyik adı İngiliz jeolog Adam Sedgwick tarafından 1838'de Yunanca palaiós (παλαιός), "eski" ve zōḗ (ζωή), "yaşam" anlamına gelen sözcükleri birleştirilerek oluşturulmuştur.
Ordovisiyen, Paleozoyik Zaman'ın ikinci dönemi olarak kabul edilir ve 485,4 milyon yıl önce başlamış ve 443,8 milyon yıl önce sona ermiştir. Ordovisiyen, jeolojik zaman cetvelindeki dönemlerden biridir. Bu dönem boyunca yerküre tarihindeki bazı kayda değer evrimsel olaylar görülmüştür.
Permiyen, jeolojik zaman cetvelinde, yaklaşık 298,9 milyon yıl öncesinden 251,9 milyon yıl öncesine kadar süren ve kayda değer çevresel değişikliklere sahne olan bir jeolojik dönemdir. Bu dönemde kara yaşamında bir dönüşüm görülmesine ek olarak hayvanlar ve bitkilerin evrimsel tarihinde dikkate değer olaylara sahne oldu. Permiyen Dönemi'nin adı, Rusya'da Ural Dağları çevresindeki çalışmalar sırasında, İngiliz jeolog Roderick Impey Murchison tarafından 1841 yılında tarihe kazandırıldı. Permiyen Dönemi, Karbonifer Dönemi ile Triyas Dönemi arasında yer alır ve bu dönemde gerçekleşen çeşitli birçok olaydan dolayı karada yaşayan canlı türlerinin evriminde ve çeşitliliğinde bir dönüm noktası olarak görülür.
Triyas, 251,902 milyon yıl önce (myö) Permiyen Dönemi'nin sonundan 201,4 myö Jura Dönemi'nin başlangıcına kadar 50,5 milyon yılı kapsayan jeolojik bir dönem ve sistemdir. Triyas, Mezozoyik Zaman'ın ilk ve en kısa dönemidir. Dönemin hem başlangıcı hem de sonunda büyük yok oluşlar görülmüştür. Triyas Dönemi, Erken Triyas, Orta Triyas ve Geç Triyas olmak üzere üç devreye ayrılır.
Nesli tükenen türler, nesli tamamen yok olmuş canlı türleridir. Bazı türler doğal afetlerle veya seçilim baskısı ile, bazıları ise insan türünün evrimleşmesinden çok önce yok olmuş, bazıları da insanoğlunun aşırı avlanması, nüfus artışı ve şehirleşmeyle doğal yaşam alanları tahrip olduğundan dünya üzerinden tamamen yok olmuştur.
Trilobitler, Trilobita sınıfını oluşturan soyu tükenmiş deniz eklembacaklılarıdır. Trilobitler eklembacaklıların bilinen en eski gruplarından birini oluşturur. Trilobitlerin fosil kayıtlarında ilk kez ortaya çıkışı, Erken Kambriyen döneminin Kat 3 evresinin tabanını tanımlar. Trilobitler, uzun bir düşüşe geçmeden önce alt Paleozoyik süreci boyunca geliştiler; Devoniyen döneminde Proetida dışındaki tüm trilobit takımlarının soyu tükendi. Son trilobitler, yaklaşık 251,9 milyon yıl önce Permiyen'in sonundaki kitlesel yok oluş sırasında yok oldular. Trilobitler, neredeyse 270 milyon yıldır okyanuslarda var olan ve tanımlanmış 22.000'den fazla türle tüm erken çağ hayvanları arasında en başarılı olanlardandı.
Lavrasya (Laurasia), süperkıta Pangea'nın parçalanmasından sonra kuzeyde kalan kısım. Pangea öncesi 510 milyon yıl ile 280 milyon yıl ve Pangea sonrası 250 milyon yıl ile 55 milyon yıl önce var olmuştur. Günümüzde Kuzey Yarımküre'de bulunan Kuzey Amerika, Avrupa, 300 milyon yıl önce Lavrasya ve Gondvana çarpışarak Pangea'yı oluşturmuştur. 250 milyon yıl önce Pangea parçalanmaya başlayınca kuzeyde Lavrasya ve Gondvana kıtaları olmuştur. Ayrıca aralarında bugünkü Atlas Okyanusu görülmeye başlamıştır. 142 milyon yıl önce Lavrasya ve Gondvana da parçalanarak bugünkü kara parçaları oluşmuştur.
Permiyen-Triyas yok oluşu (P-Tr), 251,4 milyon yıl önce meydana gelen ve Paleozoyik ile Mezozoyik dönemlerin yanı sıra Permiyen ve Triyas jeolojik dönemleri arasındaki geçişi başlatan bir kitlesel yok oluştur. Bu yok oluş, tüm deniz türlerinin %96'sının ve karadaki omurgalı türlerinin ise %70'inin tükenmesine yol açan, dünyanın en şiddetli yok oluşu olarak bilinir. Bu yok oluş olayı, ayrıca şimdiye kadar böceklerde gözlemlenen tek kitlesel yok oluş olarak da bilinir. Bazı familyaların %57'si yok olurken tüm cinslerin %83'ünün nesli tükenmiştir. Bu yok oluşta biyoçeşitlilik büyük oranda tahrip olduğu için Dünya üzerindeki yaşamın kendini toparlaması diğer soy tükenmesi olaylarından daha uzun sürmüştür. Permiyen-Triyas yok oluşu, "tüm kitlesel yok oluşların anası" olarak tanımlanır.
Yok oluş Dünya'daki biyolojik çeşitlilikte yaygın ve hızlı bir azalmadır. Böyle bir olay, çok hücreli organizmaların çeşitliliği ve bolluğunda keskin bir değişiklik ile tanımlanır. Yok olma oranı türleşme hızıyla doğru orantılı bir şekilde ortaya çıkar.
Reptiliomorpha, amniyotları ve amniyotlarla yaşayan amfibilerden daha yakın bir ortak atayı paylaşan dört üyelileri içeren bir gruptur. Vallin ve Laurin (2004) tarafından Homo sapiens'i içeren ancak Ascaphus truei'yi içermeyen en kapsamlı grup olarak tanımlanmıştır.
Sinodontlar veya Cynodontia, ilk olarak Geç Permiyen'de ortaya çıkan ve Permiyen-Triyas yok oluşu olayından sonra geniş ölçüde çeşitlenen bir terapsit grubudur. Sinodontlar, etoburluk ve otçulluk dahil olmak üzere çok çeşitli yaşam tarzlarına sahipti. Geç Triyas sırasında ortaya çıkmış olan probainognatiyen sinodontlar (Probainognathia), oldukça gelişmişlerdir ve hâla yaşayan sinodontlar olan memelileri içerirler. Diğer tüm sinodont soyları yok olmuştur. Bilinen son memeli olmayan sinodont grubu olan Tritylodontidae'nin son kalıntılarına Erken Kretase'de rastlanmıştır.
Yerküre tarihi, yerkürenin oluşumundan günümüze kadar olan süreci ele alır ve tarihin coğrafi, biyolojik ve jeolojik unsurlarını kapsar. Yerküre tarihinin incelenmesi, birçok disiplinin bir araya gelmesini gerektirir. Bu disiplinler arasında jeoloji, biyoloji, paleontoloji, kimya, fizik ve astronomi gibi alanlar yer alır. Doğa bilimlerinin neredeyse bütün dalları, sürekli jeolojik değişim ve evrimle dolu yerküre geçmişindeki ana olayların anlaşılmasına katkıda bulunmuştur.
Kambriyen-Ordovisiyen yok oluşu yaklaşık 488 milyon yıl önce (myö) meydana geldi. Bu erken Fanerozoyik Üst Zaman yok oluşu, birçok brakiyopod ve konodontu ortadan kaldırdı ve trilobit türlerinin sayısını ciddi şekilde azalttı. Kambriyen yok oluşunda en fazla canlının neslinin tükendiği dönem Caerfai Dönemi'dir.
Geç Devoniyen yok oluşu, Geç Devoniyen Devresi'ndeki birkaç yok oluştan meydana gelir ve bunlar toplu olarak yerkürenin yaşam tarihindeki en büyük beş kitlesel yok oluşundan biridir. Geç Devoniyen yok oluşu, 372 milyon yıl önce Frasniyen katı ile Devoniyen Dönemi'nin son katı olan Fameniyen'in arasındaki sınırda gerçekleşmiş olan Kellwaser olayı adlı büyük yok oluşu kast eder. Bu yok oluş ile tüm familyaların %19'u ve tüm cinslerin %50'sinin nesli tükendi. İkinci bir kitlesel yok oluş olan Hangenberg olayı, 359 milyon yıl önce meydana geldi ve böylece Dünya Karbonifer Dönemi'ne geçerken Fameniyen ile beraber Devoniyen de sonlandı.
Sıkça Triyas sonu yok oluşu olarak da adlandırılan Triyas–Jura (Tr-J) yok oluşu, 201,3 milyon yıl önce gerçekleşmiş olup Triyas ve Jura dönemleri arasındaki sınırı belirler. Fanerozoyik'te hem kara hem okyanuslardaki yaşamı derinden etkileyen beş büyük yok oluştan biridir. Denizlerde konodont sınıfının tamamının ve deniz canlısı cinslerinin %23-34'ü bu yok oluşla ortadan kalktı. Karada, krokodilomorflar, teruzorlar ve dinozorlar dışındaki bütün arkozoromorfların nesli tükendi. Önceden bolca bulunan aetozorlar, fitozorlar ve rauisukitler gibi grupların nesli tükendi. Jura öncesinde birçok büyük temnospondil amfibinin ve hâlâ hayatta olan birtakım memeli olmayan terapsidin nesli tükendi. Ancak Tr–J sınırı ile kara omurgalıları arasındaki bağlantı, kara fosillerinin Triyas'ın son katı olan Resiyen'deki eksikliğinden ötürü hâlâ tartışmalıdır. Korunan canlılar arasında bitkiler, dinozorlar, teruzorlar ve memeliler bulunur. Bu durum dinozorlar ve teruzorların gelecek 135 milyon yıl boyunca Dünya üzerindeki baskın hayvanlar olmasına yol açtı.
And-Sahra buzullaşması, Paleozoyik Zaman'da, Geç Ordovisiyen ve Silüriyen Dönemi arasında, yaklaşık 460 milyon yıl öncesinden 420 milyon yıl öncesine kadar, gerçekleşen bir buzullaşmadır. Bu dönemdeki ana buzullaşmanın daha önce yalnızca Hirnasiyen buzullaşmasından ibaret olduğu düşünülüyordu, ancak şimdi Darriviliyen hatta Floyen kadar erken bir tarihte başlayan, daha uzun ve kademeli bir olay olarak bilinmektedir. Bu buzullaşmanın kanıtları, Arabistan, Kuzey Afrika, Güney Afrika, Brezilya, Peru, Bolivya, Şili, Arjantin ve Wyoming gibi yerlerde görülebilir. İzotop verilerinden elde edilen kanıtlar, Geç Ordovisiyen'de tropikal okyanus sıcaklıklarının günümüze göre yaklaşık 5 °C olduğudur. Bu durum buzullaşma sürecine katkıda bulunan dikkate değer bir faktör olabilir.
Sibirya Trapları Rusya'nın Sibirya bölgesinde büyük magmatik bölge olarak bilinen geniş bir volkanik kaya alanıdır. Trapları meydana getiren yanardağ patlaması, son 500 milyon yılda gerçekleşen en büyük volkanik olaylardan biridir.
Wilkes Toprakları krateri, Doğu Antarktika'daki Wilkes Toprakları buz tabakasının altında gizlendiği tahmin edilen, iki adet birbirinden ayrı çarpma krateri vakası için geçerli olma ihtimali bulunan gayriresmî bir terimdir. Bunlar, yayınlanmış başlıca referans kaynaklarda kullanılan terimlere göre aşağıda Wilkes Toprakları anomalisi ve Kütlesel yoğunlaşma başlığı altında verilmiştir.
Ordovisiyen meteor olayı, yaklaşık olarak 467,5 ± 0,28 milyon yıl önce Orta Ordovisiyen döneminde L-tipi kondrit meteoritlerinin Dünya'ya düşme hızındaki dramatik bir artışı ifade eder. Bu durum, İsveç'teki bir taş ocağında bulunan bol miktarda fosil L kondrit meteoriti ve bu zamandan kalma tortul kayaçlarda sıradan kondritik kromit tanelerinin artan konsantrasyonları ile gösterilmektedir. Çarpma oranındaki bu geçici artışın, büyük olasılıkla L kondriti ana cisminin 468 ± 0,3 milyon yıl önce parçalanmasından kaynaklandığı ve bu parçaların Dünya'yı kesen yörüngelere saçılmasıyla oluştuğu düşünülmektedir. Bu kronoloji, günümüzde Dünya'ya düşen sayısız L kondriti meteoritinin şok yaşları ile de desteklenmektedir. Her ne kadar sorgulansa da, bu kitlesel akışın Büyük Ordovisiyen Biyoçeşitlenme Olayı'na katkıda bulunduğu, hatta muhtemelen başlattığı iddia edilmektedir.