İçeriğe atla

Gastrektomi

Midenin şekli, farklı bölgeleri göstermekte.

Gastrektomi midenin kısmen veya tamamen ameliyatla alınmasıdır. İlk başarılı gastrektomi Theodor Billroth tarafından 1881'de kanserli bir mideyi alması ile olmuştur. Gastrektomi kanser, ağır mide asidi hastalıkları ve mide duvarı deliklerinin tedavisinde kullanılır. Bu işlem gittikçe daha az kullanılmaya başlanmıştır, çünkü mide asidi tadavileri artık genellikle Helicobacter pylori için antibiyotiklerle veya endoskopi ile yapılmaktadır.

Ağır onikiparmak bağırsak rahatsızlıklarında pilor olarak adlandırılan midenin alt kısmının ve onikiparmak bağırsağı olarak adlandırılan incebağırsağın üst kısmının alınması gerekmektedir. Şayet onikiparmak bağırsağının üst kısmının yeterli kısmı duruyorsa Billroth I işlemi uygulanabilir. Billroth I midenin geri kalan kısmının onikiparmak bağırsağına safra kanalı ve pankreas kanalından önce yeniden eklenmesidir. Şayet mide onikiparmak bağırsağına yeniden eklenemiyorsa Billroth II işlemi uygulanır. Billroth II'de onikiparmak bağırsağının kalan kısmı kapatılır, jejunum olarak adlandırılan ince bağırsağın üst yarısının yanına bir delik açılır ve mide bu delikten yeniden eklenir. Pilor yiyeceği öğütme ve yiyeceği ince bağırsağa yavaşça salma işini yaptığı için, pilorun alınması yiyeceğin ince bağırsağa normalden daha hızlı taşınmasına neden olur ve böylece midesel boşaltma sendromu oluşur.

Eskiden mide asidi hastalığı için gastrektomi uygulaması ile beraber vagotomi uygulanmaktaydı. Vagotomi işleminde vagus siniri midedeki asit üretimini azaltmak için kesilir. Günümüzde bu problemin üstesinden proton pompası inhibitörleri ile gelinmektedir.

İlgili Araştırma Makaleleri

Çölyak hastalığı ; bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Reflü</span>

Reflü, halk arasında mide reflüsü olarak bilinen gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Kronik faranjit ve tipik boğaz rahatsızlığına neden olabilir. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mide</span> sindirim organı

Mide; kaslardan oluşan, genişleyebilen bir sindirim sistemi organıdır. Mide sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Mide anlamında Türkçede aşkazan sözcüğü de mevcuttur. Yemek borusu ile ince bağırsak arasında bulunur. Omurgalılar, derisidikenliler, haşaratlar ve yumuşakçalarda bulunur. Sindirimin ikinci fazında görev yapar. Yiyeceklerin geçici olarak büyük miktarda depolandığı organdır. Rahatlıkla 1.5 litre sıvıyı içinde tutabildiği gibi, maksimum 4 litre sıvı tutma kapasitesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Pankreas</span> organ

Pankreas, midenin arka tarafında yerleşimli, hem sindirim için gerekli enzimleri üreterek kanal vasıtasıyla ince bağırsakların ilk kısmı olan duodenuma aktaran, hem de kan şekerinin düzenlenmesi için gerekli hormonları üreten bir salgı organıdır.

<span class="mw-page-title-main">Peptik ülser</span>

Ülser, deri ve mukozaların nekrozlu yangısıdır. Dr. Barry Marshall ve Dr. Robin Warren peptik ülserlerin oluşmasında Helicobacter pylori adı verilen bir bakterinin etkili olduğunu saptamışlar ve bu buluşları nedeniyle 2005 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü almaya hak kazanmışlardır. Peptik ülser hastalığı ve Helicobacter pylori'nin zaman çizelgesi oldukça ilginç bir süreci göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan sindirim sistemi</span> Gastrointestinal Kanal

İnsan sindirim sistemi, gastrointestinal kanal ile dil, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesi gibi sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim, yiyeceklerin giderek daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasına kadar süren bir süreçtir. Sindirim süreci üç aşamadan oluşur: sefalik faz, gastrik fazı ve intestinal fazı.

<span class="mw-page-title-main">İnce bağırsak</span> Gastrointestinal sistemde yer alan bir organ

İnce bağırsak, sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. Beş yaşından büyük insanlarda boyu 5–6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder.

<span class="mw-page-title-main">Oniki parmak bağırsağı</span> İnce bağırsağın ilk bölümü

Memeliler, sürüngenler ve kuşlar dahil olmak üzere yüksek omurgalılarda duodenum veya oniki parmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa bölümüdür. Balıkta, ince bağırsağın bölünmeleri o kadar net değildir ve duodenum yerine "ön bağırsak" veya "proksimal bağırsak" terimleri kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bağırsak</span>

Bağırsak, gastrointestinal kanalın mide ile anüs arasındaki kısım. Bağırsaklar, insanlarda ve diğer memelilerde ince bağırsak ve kalın bağırsak olacak şekilde iki ana kısımdan oluşur. Vücudun gıdadan besinlerin çıkarımı ve emiliminden sorumlu kısmı bağırsaktır. Midenin görevi büyük oranda gıda moleküllerinin besinlere parçalamak iken, bağırsak bu besinlerin kana girmesini sağlar.

Safra asitleri, memeli hayvanların safrasında bulunan steroit asitlerdir. Karaciğerde kolesterolun oksidasyonu sonucu oluşurlar, safra kesesinde depolanıp ince bağırsağa salgılanırlar. Surfaktan olarak etki ederler, lipitleri çözüp onların emilmesi ve sindirimine yardım ederler. Taurin ve glisin ile konjuge safra asitleri safra tuzları olarak isimlendirilen artıklar bırakırlar. Çeşitli safra tuzları arasındaki kimyasal farklılıklar çok ufaktır, 3,7,12 pozisyonlarında hidroksil gruplarının olup olmamasıyla birbirlerinden fark ederler.

<i>Helicobacter pylori</i> Bakteri cinsi

Helicobacter pylori mide ve duodenum'um çeşitli alanlarında yerleşen, gram (-), mikroaerofilik bir bakteridir. Yerleştiği yerlerde kronik enflamasyona neden olur. Bu kronik enflamasyon sonucunda duodenum ülseri, mide ülseri ve mide kanseri gelişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Fistül</span> epitelleşmiş iki yüzey, genellikle organlar arasındaki anormal bağlantı

Anatomide fistül, kan damarları, bağırsaklar veya diğer içi boş organlar gibi iki içi boş alan arasındaki anormal bir bağlantıdır. Fistül tipleri bulundukları yere göre tanımlanabilir. Anal fistüller, anal kanal ile perianal cilt arasında bağlantı kurar. Anovajinal veya rektovajinal fistüller anüs veya rektum ile vajina arasında bir delik oluştuğunda meydana gelir. Kolovajinal fistüller kolon ve vajina arasında meydana gelir. İdrar yolu fistülleri idrar yolundaki anormal açıklıklar veya idrar yolu ile başka bir organ arasındaki anormal bağlantılardır; örneğin vezikouterine fistülde mesane ile rahim arasında, vezikovajinal fistülde mesane ile vajina arasında ve üretrovajinal fistülde üretra ile vajina arasında. Bağırsağın iki kısmı arasında meydana geldiğinde enteroenteral fistül, ince bağırsak ile cilt arasında enterokutanöz fistül ve kolon ile cilt arasında kolokutanöz fistül olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Gevişgetirenler</span>

Gevişgetirenler (Ruminantia), çift toynaklılar (Artiodactyla) takımı içinde bir alt takım.

Lenf ya da Akkan, akyuvar içeren, kan plazmasına benzeyen renksiz sıvı. Başka bir anlatımla lenf damarları içerisinde dolaşan, kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısı.

<span class="mw-page-title-main">Mide kelepçesi</span>

Mide kelepçesi Morbid obezite tedavisinde cerrahi yöntemlerden biri ve bu operasyonda kullanılan silikon protezin halk arasında yaygın bilinen adı. Ayarlanabilir silikon gastrik band ya da yaygın bilinen adı ile mide kelepçesi; genellikle laparoskopik yolla yemek borusu ile mide birleşiminin hemen altına yerleştirilir. Burada amaçlanan üstte küçük bir mide poşu ve altta midenin geri kalanından oluşan kum saati şeklinde bir mide oluşturulmasıdır. Böylece, küçük mide poşu dolduğu anda hasta doyma hissi alır ve yemeyi bırakır. Yemeye devam ettiğinde ise ağrı ve bulantı-kusma gibi nahoş sonuçlar ortaya çıkar.

Pepsin; mide özsuyundaki et, yumurta gibi proteinli yiyeceklere tesir eden kuvvetli bir enzimdir. Anlamı Yunancada "πέψις (sindirim)" sözcüğünden gelmiş olup, 1836 yılında Theodor Schwann tarafından keşfi yapılmıştır. Yapı olarak büyük ve karmaşık bir moleküldür. Mide duvarında bulunan şef hücrelerince salgılanan pepsinojen ile mide özsuyunda bulunan hidroklorik asidin tepkimesi sonucu pepsin oluşur. 1929 yılında John Howard Northrop tarafından kristalize edilerek bu proteinin etki alanı keşfedilmiştir.

Sekretin; salgısı mide ve pankreasça düzenlenen, onikiparmak bağırsağının ortamını etkileyen ve kişide su homeostazının düzenleyiminin bir ögesi olan peptit yapılı bir hormondur. Sekretin bağırsak bezlerinde bulunan S hücrelerinde üretilmektedir. Kişilerde sekretin peptidi SCT geni tarafınca kodlanmaktadır. Sekretin tanımlanmış ilk hormondur.

Tüp mide operasyonu midenin büyük bölümünün çıkarılması ile gerçekleştirilen bir operasyondur. Bu çıkarılan kısım tüm midenin yaklaşık %80'i kadardır. Geri kalan midenin şeklinin tüpe benzemesi sebebiyle bu ismi almıştır. Midenin büyük bölümü cerrahi olarak çıkarıldığı için tüketilen besin miktarını sınırlar. Bu yolla hastanın kilo vermesi amaçlanır.

Safra reflü gastriti veya alkalen reflü gastrit, karaciğerde üretilen safra ve duodenumda yer alan diğer bileşenlerin ince bağırsaklardan mideye sızarak mide mukozasında iltihaplanmaya yol açtığı bir gastrit türü.

Kan kusması, kusma yoluyla kan gelmesi anlamına gelir. Kanama genellikle üst gastroentestinal sistemden olmaktadır; bu üst ince bağırsaktan, mideden veya yutak borusundan kaynaklanabilir.