İçeriğe atla

Gaia

Gaia
Anselm Feuerbach'ın Gaia tasfiri (1875)
Toprak Ana, Doğa Ana, Titanların anası
Özellikleri
AlanıDünya
SembollerDünya
Kişisel bilgileri
EşiUranüs, Pontos, Aether ve Tartarus
ÇocuklarUranüs, Pontos, Ourea, Hekatonkheir'ler, Kiklop'lar, Titan'lar, Gigant'lar, Nereus, Thaumas, Forkis, Keto, Euribia, Aergia, Tifon, Pithon ve Antaios

Gaia, Gaea ya da Ge, Yunan mitolojisinde yeryüzünün kozmik bir varlık olarak kişileştirilmiş halidir.[1]

Tanrıdoğum mitlerinin ilk tanrıçası, tüm yaşamın ata-anasıdır, engin göğüslü, doğurgan Toprak Ana'dır. Gök Baba Uranos’un hem anası, hem de eşidir. Onunla olan birlikteliğinden, başta Titan’lar olmak üzere, mitoloji sahnesine çıkmaya başlayan kahramanlar doğar.

Gaia'nın Roma mitolojisindeki dengi Terra'dır. Latincede yer, toprak anlamına gelir. Anlamdaş bir sözcük olan Tellus da Tanrıça’nın diğer adıdır. Her iki isim çoğunlukla ‘Mater’ (ana) sözcüğü eklenerek kullanılır.

Mitoloji

Khaos ve Birinci Tanrı Kuşağı

Antik Yunan yazar Hesiodos, mitolojik yaratılış öykülerinin yer aldığı ‘Theogonia’ (Tanrıların Doğuşu) kitabında tanrıdoğum mitlerini anlatmaya “Her şeyden önce Khaos vardı” diyerek başlar. Karanlık ve biçimsiz bir boşluk olarak betimlediği Khaos'un altında Gaia (Toprak/Yeryüzü) ortaya çıkar. Khaos'un uçsuz bucaksız karanlığından bu karanlığı bölüşen yeni karanlıklar doğar: Erebos (yeraltı karanlığı) ile Nyks (gece karanlığı). Yeni doğumların tohumlarını atacak birleşmeler için gerekli olan Sevgi'nin (Eros) ortaya çıkması da bu aşamada olur. Eros'un ilk sevgi kıvılcımlarını parlattığı iki karanlığın, Erebos ile Nyks'in sevişmesinden ışıklı varlıklar doğar: Aither (göksel/tanrısal ışık) ile Hemera (dünyevi ışık-gündüz.) Engin göğüslü, doğurgan Yeryüzü kendine eşit, dört bir yanını saran yıldızlı Gök'ü yaratır. Sonra yüksek dağları (Ourea), ondan sonra da azgın dalgalı Pontos'u (Deniz) doğurur tek başına.[2] Eros'tan gelen sevgi dalgalarıyla Uranos ile Gaia sık sık birlikte olurlar, geniş bir aile kurarlar. Böylece evrenin egemenliğinde ilk tanrı kuşağını oluştururlar.

Titan’lar ve Uranos’un erkeklikten yoksun bırakılması

Birbirini izleyen doğumlar sonucu Gaia ile Uranos'un altı erkek (Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetos, Kronos) ve altı kız (Rheia, Theia, Themis, Phiebe, Tethys, Mnemosyne) çocukları oldu. Bunlar Titan soyunu oluşturdu. Erkeklerin grubu Titanes, kızlarınki Titanides diye anıldı. En son doğan çocuk erkekti, adı Kronos'tu.

Toprak Ana - Gök Baba çiftinin sonraki çocukları dev gövdeli varlıklardı, ama Titan kardeşlerden çok farklıydılar. Hepsi erkek olan ikinci ve üçüncü sıradoğumlu çocuklar korkunç görünümlü yabanıl varlıklardı: Kyklopes (Yuvarlak Gözlüler - tekili Kyklops) ve Hekatonkheires (Yüz Kollular). Kyklops'ların alınlarında yuvarlak ve tek bir göz vardı. İsimleri (Brontes, Steropes ve Arges) simgesel olup sırayla gök gürlemesi, şimşek ve yıldırım ile ilgilidir. Çünkü bu üç doğa gücünü üretme yeteneğine sahiptirler. [not 1] Hekatonkheires ise her biri yüz kollu, elli başlı devlerdi.[3]

Uranos korkunç oğullarından hoşlanmamış ve doğar doğmaz, daha gün ışığını göremeden onları Toprak'ın altına, yani Ana'larının karnına geri göndermişti. Fakat bunun neden olduğu şişkinliğin acısından inleyen Gaia öç hesapları yapıyor, Titan oğullarını kötülükle suçladığı babalarına karşı kışkırtıyordu. Baba'yı cezalandırma çağrısına karşılık veren tek oğul Kronos oldu. Annesinin tarafını tutarak pusuya yattı. Toprak Ana gövdesinin derinliklerindeki alevli madenlerden ürettiği, akçelikten yapılma bir tırpan verdi oğluna. Uranos'un, Nyks'in örtüsü altında Gaia'nın üzerine kapandığı gecelerden birinde Kronos savurdu elindeki tırpanı, erkeklikten yoksun bıraktı babasını. Fışkıran kanlar Ana'sının bağrına saçıldı, erbezleri denize düşüp köpüklere dönüştü. Kanların döllediği Toprak Ana'nın Erinyes'i (Öç-Ceza Tanrıçaları), Gigantes'i (Devler) ve Meliae'yi (Dişbudak Ağacı Nympha'larını) [not 2] doğurması aylar alacaktı, ama denizdeki köpüklerden bir kız doğuverdi. Aphrodite dediler ona. (Yun. Aphros: Köpük.)[4]

Gaia'nın oğlu Pontos'la birleşmesinden Deniz'in diğer tanrısal varlıkları doğdu: Nereus, Thaumas, Phorkys, Keto ve Eurybia.[5] Nereus, mitolojide denizlerin yaşlı adamı olarak, kızları da Nereides grup ismiyle tanınır.

Gaia korkunç görünümlü iki çocuk daha doğurmuştu. Babaları Tartaros’tu (Yeraltı). Bu çocukların adları Typhon [6] ve Ekhidna [7] idi.

Gaia’nın yer aldığı mitler

Zeus’un yetişmesine yardım etmesi

Babası Uranos’u safdışı ederek üstünlüğünü kabul ettiren Kronos ablalarından Rheia ile evlendi. Altı çocukları oldu. Fakat çocuklar doğar doğmaz Kronos yutuyordu onları. Çünkü vaktiyle Gaia’dan bir kehanet dinlemişti. Ne denli güçlü olsa da doğacak oğullarından birine yenik düşmek ve tahtını ona kaptırmak vardı yazgısında. Rheia altıncı çocuğunu kurtarmak için Gaia’dan yardım diledi.

Gaia hamile gelinini Kronos’tan uzaklara kaçırmakla işe başladı. Rheia Girit’te Diktos Mağarası’nda gizlice doğum yaparken Gaia yeni doğan çocuğunu da yutmayı bekleyen Kronos’a kundak bezine sarılı bir taş yutturdu. Amalthea adındaki bir Nympha’nın balla ve keçi sütüyle beslediği bebeğin adı Zeus’tu. Bazılarına göre Amalthea Zeus’u sütüyle besleyen keçinin adıydı. Ormandaki Nympha’lar ona yardımcı olmuş, arılar da bal vermişlerdi. Bebek Zeus ağlarken gaddar baba Kronos onun sesini duymasın diye orman ve dağ nympha’ları kaval eşliğinde şarkı söylediler. Girit’te geçirdiği çocukluk günlerinin ardından Zeus evrensel egemenlikte üstünlük sağlamak peşinde babası Kronos ve diğer Titan’lara karşı cephe aldı.[8]

Titan’lara karşı savaşta Zeus’a öğüt vermesi

Evrensel egemenliğini kurmak için Zeus’un babası ve Titan amcalarıyla savaşması kaçınılmazdı, ama gereksinimi olan desteği sağlamak için kardeşlerini yanında görmek istedi. Teyzesi Themis’in yardımıyla babasına kusturucu bir içecek içirerek ağabeylerini (Hades, Poseidon) ve ablalarını (Hestia, Hera, Demeter) baba hapsinden kurtardı. Hapisten kurtardığı başkaları da vardı: Dedesi Uranos’un vaktiyle Gaia’nın karnına tıktığı Kyklops amcaları. Onlar da Zeus’un bu iyiliği unutmadılar; isimleriyle simgeleşen gök gürültüsünü, şimşekleri ve yıldırımları hediye ettiler ona. Zeus sisli Olympos’un zirvesini mesken tutarak kardeşleriyle birlikte ‘Olymposlular’ diye anılan görkemli tanrılar kuşağının öncül safını oluşturdu.[9]

Mitolojide Yunanca ‘Titanomakhia’ diye anılan Titanlarla Olymposluların savaşı on yıl sürdü. Karşı karşıya konuşlandıkları Olympos ve Othrys dağlarından koparılan kayaların havalarda uçuştuğu, depremlerin oluştuğu, Zeus'un Kyklops amcalarının armağanları olan şimşek ve yıldırımlarının ormanları tutuşturduğu, nehir ve gölleri kaynattığı bu iktidar savaşı kazananı yitireni belli olmadan sürerken Zeus ninesi Gaia'nın öğüdüne uyarak vaktiyle dedesi Uranos'un yeraltında hapsettiği diğer üç amcasını, yani Yüz Kollular'ı da serbest bıraktı ve bu iyiliğinin karşılığı olarak savaşta destek istedi onlardan. Dileği kabul edilince Zeus'un ikram ettiği ambrosia ile nektarla (tanrısal yiyecek ve içecekler) daha da güçlenen bu azman yaratıkların güçlü kollarıyla her bir kerede birlikte fırlattıkları üç yüz kaya savaşı korkunç boyutlara vardırdı. On yıl sonunda Titan'lar yenildi. Zeus onları Tartaros'a, yeraltı diyarının karanlık uçurumlu derinliklerine gönderdi ve Yüz Kollular'ı Titan'ların başına bekçi koydu.[10]

Typhon’u doğurması

Hesiodos “Zeus Titan’ları kovunca gökten, Toprak Ana (Gaia) Tartaros’la sevişerek son oğlu Typhon’u doğurdu” der. Tartaros'un çirkinliğinden olsa gerek, bu birleşmenin Aphrodite'nin yardımıyla gerçekleştiğini eklemek gereğini duyar. Titan amcalarına layık gördüğü cezadan ötürü Gaia'nın torunu Zeus'a öfkelendiği ve onu cezalandırmak için bir canavar yarattığı anlaşılır. Typhon omuzlarından yüz yılan başı yükselen ejder kafalı dev bir canavardı (Typhoneus diye de anılır). Onu görünce Olymposlular zavallı ölümlüler gibi kaçacak delik aradılar. Kendilerini birer hayvan kılığına sokarak sağa sola kaçıştılar. Balık olup göllere nehirlere daldılar. Çatışmada yer yerinden oynadı; Typhon'un soluklarıyla çıkan kasırgalar doğayı altüst etti, depremler ve tsunamiler oldu. Typhon Zeus'un şimşek kamçılarına uzun süre direndi. Bir ara Zeus'un kol ve ayak sinirlerini (veya kaslarını) sıyırıp onu etkisiz hale getirmeyi bile başardı. Fakat kurnaz hırsızlıkların ustası Hermes sinirlerin/kasların saklı olduğu yeri bularak Zeus'u tekrar ayağa kaldırdı. Olymposlular birbirlerine yardım ederek ve ölümsüzlüklerinin gücünden destek alarak ayakta kalmayı başardılar. Sonunda Typhon da Tartaros'u boyladı.[11] Bazılarına göre Zeus onu Etna Dağı’nın altına gömdü. Yanardağ’ın zaman zaman sarsılarak alev kusması Typhon’un öfkesinin sürdüğüne yorulur. "Tayfun" sözcüğü ondan geliyor.

Devlere (Gigantes) karşı savaştaki rolü

Hesiodos, Kronos'un babası Uranos'u erkeklikten yoksun bıraktığı anda Toprak'a düşen kanlardan devlerin (Gigantes) doğduğunu söyledikten sonra onlardan, dolayısıyla onların karıştığı herhangi bir savaştan söz etmez. Apollodoros ise Bibliotheka (Kitaplık) isimli yapıtında Zeus'un Titanları Tartaros'a göndermesinden dolayı öfkelenen Devlerin Olympos'a saldırdığını söyler. Yazarın canlı bir anlatımla devlerin ve onlarla teke tek çarpışan Olymposlular'ın isimlerini de verdiği bu savaşta ilginç bir ayrıntı olarak Hera'nın bu savaşı ancak bir ölümlünün yardımı ile kazanabilecekleri kehaneti üzerine Athena'nın çağrısıyla Herakles’in (Herkül) savaşa katılması savaşın gidişini Olymposlulardan yana değiştirir. Gaia bu gidişi Gigantes lehine değiştirmeye çalışır. Onları korumak için bildiği bir otun peşine düşer. Fakat Zeus onun bu çabasını boşa çıkarır. Eos, Helios ve Selene’nin (Şafak, Güneş ve Ay) parlamasını yasaklar ve Gaia’nın aradığı otu kendi bulup koparır. Savaşın sonunda Gigantes de Zeus ve çevresiyle baş edemez. Gigantomakhia tanımıyla  bilinen bu savaşta onların sonu Titan’lar dan daha kötü olur, çünkü hiçbiri sağ kalmaz;  kimileri Zeus’un yıldırımlarıyla, kimileri Herakles’in oklarıyla, kimileri de diğer Olymposlularca söylence evreninden silinir.[12][not 3]

Erichthonios’u doğurması

Athena birkaç silah yaptırmak için demirci tanrı Hephaistos’un işliğine gelmişti. Oysa Hephaistos kösnücül duygularla Athena’ya yaklaşıp ona sarılmaya yeltendi, ama Tanrıça erdemli bir bakire olarak direndi. Kısa süren itişme kakışma sırasında Hephaistos’un ersuyu Athena’nın baldırına bulaştı. Tanrıça tiksinti içinde, orada bulduğu bir yün topağıyla bulaş yerini sildikten sonra o topağı yere atıp oradan uzaklaştı. Düşen ersuyunun dölleyip hamile bıraktığı Yer / Toprak / Gaia Erichtonios’u doğurdu ve bebeği Athena’ya verdi, o da bebeği bir sandığa koyup zamanın Atina kralı olan Kekrops’un kızlarına emanet etti.[13]

Gaia Phaethon’a karşı

Güneş Tanrı Helios, her akşam indiği Okeanos’un sularında yeğeni Klymene’ye kaptırmıştı gönlünü. Klymene Okeanos’un kızlarından biriydi. ‘Okeanides’ denirdi onlara. Helios’dan bir oğlu olduğunda Klymene babasının anısına ‘ışıldayan’ anlamına gelen Phaethon koydu adını. Phaethon doğduğunda Klymene Habeş kralı Merops ile evliydi.

Üvey babasına benzemediği için küçük yaştan beri gerçek kimliğinin peşine düşen Phaeton yetişkinliğe eriştiğinde annesinden gerçeği öğrendi, fakat bir türlü inanamadı. Sonunda annesi “Bana inanmıyorsan git kendin öğren” dedi ona. Sevgili arkadaşı Kyknus’un da kışkırtmasıyla Phaethon doğu ufkuna doğru uzun bir yolculuğa çıktı. Bir şafak vakti Helios’un göz kamaştıran konağına vardığında o günkü yolculuğuna hazırlanan Helios Phaethon’u sevinçle kucaklayarak annesinin doğru söylediğini, bir dileği varsa hemen yerine getireceğini söyledi. Phaethon bir gün için Güneş’in dört atlı arabasını sürmek istediğini söyleyince Helios bu işi çok zor olduğunu söyleyerek oğlunu vazgeçirmek istediyse de sonunda kabul etmek zorunda kaldı.  Fakat Phaethon Phaethon dizginleri sıkılaştırmak ve gevşetmek arasında bocalamaya başladı. Sürücüden gelen gücün zayıfladığı fark eden atlar daha da azgınlaşarak yoldan saptılar; yalnız sağa sola değil, yukarı aşağı da koşuyorlardı. Yere  yaklaştıklarında, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortasındaki denizler çekiliyor, nehirler buharlaşıyor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu. Afrika’nın üzerinden geçerken yeşillikleri çöllere dönüştürdüler. Etiyopya halkı siyah renge büründü. Nil nehri bile başını kumlara gömdü. Phaethon üstesinden gelemeyeceği bir işe kalkışmış ve başarısız olmuştu. Topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören Toprak Ana torunu Zeus’un yardımını istedi. “Neden yıldırımlarını kullanmıyorsun?” diye sordu ona. Zeus da tahtının yanındaki yıldırım oklarından birini alarak Phaethon’a fırlattı. Delikanlı saçları alevler içinde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi uçarak Eridanus (Po) nehrine düştü. O günü güneşsiz geçirdi dünya. Phaethon için nehir kıyısında yas tutan kızkardeşleri Heliades ve arkadaşı Kyknus öyle acı acı ağladılar ki Olymposlular dayanamayıp kızkardeşleri kavak ağaçlarına dönüştürdüler, Kyknus’u da bir kuğuya. Kızkardeşlerin gözyaşları kavakların kabuklarında amber damlalarına dönüştü. O günden beri kavaklar su kenarında salınır dururlar, yakınlarında da kederli bir kuğu süzülür.[14])

Tufan ve Büyük Ana’nın kemikleri

İnsan soyunun gidişatından hoşnut kalmayan Zeus diğer Olymposluların onaylamamasına karşın yeryüzünü sular altında bırakmıştı. Yağmurlar dindiğinde yalçın Parnassos Dağı’nın zirvesine ulaşan sadece iki insan vardı. Deukalion, babası Prometheus’un öngörüsü üzerine bir sandal yapmış ve eşi Pyrrha (Pandora ile Epimetheus’un kızı) ile birlikte tufan günlerini atlatmıştı. Zeus onların Altın Çağ’dakiler gibi tanrılara saygılı, iyi ve güzel insanlar olduğunu bildiğinden sağ salim karaya çıkmaları için dindirmişti yağmurları.

Deukalion “Yeryüzünde biz ikimiz kaldık, ötekileri sular aldı” der kuzeni olan eşine, “keşke babamın yaptığı gibi çamura biçim verebilsem de insanlar çıksa ortaya. Oysa insan soyundan sadece biz kaldık geriye; tanrılar böyle uygun görmüş.” Yalnızlık ve çaresizlik  içinde çevrelerine bakarlar. Alınlığı yosun tutmuş bir tapınak görürler. Kadim tanrıça Themis’e adanmış bir tapınaktır bu. Merdivenleri öptükten sonra girer ve sular altında kalan yeryüzüne yardım etmesini dileyerek insan soyunun tekrar nasıl can bulacağını sorarlar ona. Tanrıça’nın yanıtı bilmece gibidir: “Şimdi gidin, başınızı örtün, elbiselerinizi gevşetin ve yürürken Büyük Ana'nın kemiklerini arkanıza fırlatın.” Bu kehanetin ne anlama geldiğini tartışırlar. Sonunda Deukalion düşüncesini açıklar: “Tanrıça'nın Büyük Ana dediği Toprak Ana'dır, onun kemikleri de taşlardır.” Kuşku ve duraksama içinde söyleneni yapmaya karar verirler. Yürürken önlerinde buldukları taşları omuzlarının üzerinden arkalarına atarlar. Attıkları taşlar yere değer değmez, katılıklarını yitirmeye, yumuşamaya, biçim kazanmaya, henüz bitmemiş yontulara dönüşmeye başlar. Deukalion’un attığı taşlar erkeksi, Pyrrha’nın attıkları da kadınsı biçim kazanırlar. Her canlı için gerekli olan güneş ve nem onları giderek asıl insan biçimlerine büründürmektedir. Çoğalırlar, yayılırlar.[15]

Kültürel etki

Çağdaş çevreci kuram: Gaia hipotezi

İngiliz bilim insanı James Lovelock 1960’lardan itibaren geliştirmeye başladığı, yerkürenin organik (canlı) ve inorganik (cansız) bileşenlerinin birbirleriyle etkileşim içinde, bir ve aynı bütünün ayrılmaz parçaları, özsağaltım yeteneğine sahip canlı organizmalar gibi hareket ettiklerini öne süren varsayımını ‘Gaia: Yeryüzündeki Yaşama Yeni bir Bakış’ başlıklı kitabında (1979) bilim çevrelerinin dikkatine sundu. Nobel ödüllü yazar William Golding bu varsayımın isim babası oldu. Ona Gaia hipotezi adını verdi.

Notlar

  1. ^ Bu üç Kyklops kardeşi bazı söylencelerde ‘Tepegöz’ olarak da anılan diğer kyklops’lardan ayırmak gerekiyor. İkinciler Odysseia’da söz edilen, hayvancılık ve mandıracılıkla geçinen, Poseidon’un dölleri dev cüsseli yabanıl varlıklardır.
  2. ^ Yun. ‘Nymphe’den (genç kız, gelin) kök alarak isimlendirilen (çoğulu Nymphai), kimliklerinde doğa öğelerinin kişileştiği yarı tanrısal varlıklardır. Doğada tuttukları yerlerin önemi ve çeşitliliği nedeniyle insanların günlük yaşamlarında etkili olurlar, saygı görürler. Güzellikleri, mitlere yansıyan öyküleriyle tanrıları, insanları, yine kırsalda yaşayan yarı insan yarı keçi görünümlü Satyr’leri peşlerinden koştururlar. Çoğunlukla grup isimleriyle kimlik kazanırlar. Akarsuları, ağaçları, dağları temsil edenler aynı sırayla Naiades, Dryades, Oreades diye anılır. Okeanos’un kızları Okeanides ve denizlerin yaşlı adamı Nereus’un kızları Nereides de onlardandır. Nymphe sözcüğü Latince’ye ‘Nympha’ olarak geçtiğinden klasik dönemdeki mit anlatımlarında ve sanat yapıtlarının başlıklarında bu sözcük daha sık kullanılmıştır. Dilimizdeki anlatımlarda ‘nimfa, ‘nemf’ ve ‘peri’ olarak da yer alır.
  3. ^ Bazı anlatımlarda Titan’ların da dev gibi varlıklar olmasına bağlı olarak Olymposlular’ın Titan’larla ve Gigant’larla yaptıkları iki ayrı savaşın, yani Titanomakhia ile Gigantomakhia’nın Tanrılar’la Devlerin Savaşı olarak bu tek başlık altında işlendiği görülüyor.

Ayrıca bakınız

  • Çingene Kızı

Kaynakça ve notlar

  1. ^ "Gaea | Facts, Information, and Mythology". pantheon.org. 11 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2023. 
  2. ^ Hesiodos, Theogonia, 116-134.
  3. ^ Hesiodos, Theogonia, 135-154.
  4. ^ Hesiodos, Theogonia, 155-198
  5. ^ Hesiodos, Theogonia, 233-239.
  6. ^ Hesiodos, Theogonia, 820-825; Apollodoros, Bibliotheka, I-VI-3.
  7. ^ Apollodoros, Bibliotheka, II-I-2.
  8. ^ Hesiodos, Theogonia, 451-490.
  9. ^ Hesiodos, Theogonia, 493-508.
  10. ^ Hesiodos, Theogonia, 625-729.
  11. ^ - Hesiodos, Theogonia, 820-867; Apollodoros, Bibliotheka, I-VI-3.
  12. ^ Apollodoros, Bibliotheka, I-VI-1/2.
  13. ^ Apollodoros, Bibliotheka, III-XIV.6.
  14. ^ Ovidius, Dönüşümler, I-750-780; II-1-405.
  15. ^ Ovidius, Dönüşümler, I-260-420.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yunan mitolojisi</span> Antik Yunanların oluşturduğu mitlerden oluşan mitoloji

Yunan mitolojisi, Antik Yunanistan'da dünyanın yaratılışı, tanrı, tanrıça ve kahramanların hayatı hakkındaki söylence ve öğretileri içermekle kalmayıp aynı zamanda Eski Yunan dininin gövdesini oluşturmaktadır. Günümüzde, bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi bu sözlü edebiyatın yazılı hâllerinden alıyoruz. Tarihçiler, mitoloji hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için o dönemin sanatındaki ipuçlarını bile toplar.

<span class="mw-page-title-main">Helios</span> Güneşin Antik Yunan kişileştirmesi

Helios, eski Yunan dininde ve mitolojisinde Güneş Tanrısı ve Güneş'in kişileştirilmiş varlığıdır. Işık saçan bir taçla ve gökyüzünde dört atlı bir arabayla betimlenir. Yeminlerin bekçisi ve görme yetisinin de tanrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">On İki Olimposlu</span> Yunan mitolojisine göre dünyayı yöneten on iki tanrı

On İki Olimposlular ya da sadece Olimposlular (Olimpiyan), Yunan mitolojisinde dünyayı yöneten tanrılar grubudur. Kendilerinden önceki tanrı grubu olan Titanları, Titanlar Savaşı'nda yenerek yönetimi ele geçirmişlerdir. "Tanrıların Kralı" sıfatıyla Zeus, Olimposluların lideridir. Kraliçe sıfatı ise Zeus'un eşi Hera'ya aittir. Olimpos adı Yunanistan'ın en yüksek dağı olan Olimpos Dağı'ndan gelir. Tanrıların dağın zirvesinde bulutların arasında sarayları olduğuna inanılır. On iki sayısı ise karşımıza birçok mitte çıkan bir sayıdır; Yahudilikte On iki İsrail kabilesi, Çerkeslerde 12 büyük kabile, Hristiyanlıkta İsa'nın 12 Havarisi; Şiilikte On İki İmam, Zodyak'taki 12 burç gibi. Sayıya yüklenen bu bakış açısından dolayı Yunan tanrıları da 12 tanedir ve 13 sayısının uğursuzluğuna inanılır. Örneğin İskandinav mitolojisinde tanrıların yemek masasına oturan 13. tanrı Loki, iyilik tanrısı Balder'in ölümüne neden olur. Bu açıdan önceden On İki Olimposlu arasında gösterilen Hestia, Dionisos Olimpos'a gelince 13 tanrı olmasın diye yerini ona bırakıp insanların arasına karışır.

<span class="mw-page-title-main">Zeus</span> Yunan mitolojisinde en güçlü ve önemli; göklerin şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısı

Zeus, "Tanrıların ve İnsanların Babası" ve Yunan mitolojisinde en güçlü ve önemli tanrıdır. Roma'da Jüpiter olarak da bilinir. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısıdır. Çoğu zaman elinde bir şimşek ile resmedilmiştir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur ondan beklenir. Titan Kronos'un ve eşi Rhea'nın en küçük çocuğu ve oğludur. Tanrıça Hera'nın kocasıdır. Simgesi şimşeğin yanında boğa, kartal ve meşe ağacıdır. Aynı zamanda tanrıların kralı olduğu için taht ve asa ile de sık sık betimlenir. Ayrıca Athena'nın ona hediyesi olan Aegis'in de taşıyıcısıdır. Zeus'un en eski kült ve bilicilik merkezi Yunanistan'daki Dodona antik şehirdir. Habercisi oğlu Hermes'tir. Gigantlar arasındaki karşıtı Kral Porphyrion'dur.

<span class="mw-page-title-main">Demeter</span> tarım ve bereket tanrıçası

Demeter, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır. Homeros'un destanlarında, "güzel saçlı kraliçe" ya da "güzel örgülü Demeter" diye geçer. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu tanrıçadır. Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeler.

<span class="mw-page-title-main">Atlas (mitoloji)</span>

Atlas, Yunan mitolojisinde Titan soyundan bir kişilik olup, Titanlar ile Olymposlu tanrılar arasında yaşanan iktidar savaşının sonunda Gökkubbe'yi taşımakla cezalandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Burçlar</span> Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad

Astrolojide burçlar, ekliptiğin iki yanında, aşağı yukarı 10 derece genişliğinde, içinde Güneş'in ve gezegenlerin döndüğü zodyak kuşağı ile belirlenir. Ekliptik, dünyadan bakan birinin gözüktüğü şekliyle Yeryüzünün Güneş çevresinde bir yılda çizdiği görünür yörüngesinden başka bir şey değildir; diğer bir deyişle yer-merkezli sistemin bir verisidir

<span class="mw-page-title-main">Rea</span> mitolojik karakter

Rhea, Gaia ve Uranos'un kızıdır. Tanrıların anası ve Dağlık bölgelerin tanrıçası olarak bilinir. Önceleri çoğunlukla Gaia ve Kybele ile eş tutulurken sonradan, Olimpos Dağı'nda yaşamamasına rağmen, Olimpian tanrı ve tanrıçalarının anası sayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kronos</span> Yunan mitolojisinde bir Titan

Kronos, Yunan mitolojisinde Uranos ile Gaia’nın Titan Kardeşler diye anılan 12 çocuğundan biri, en küçük erkek çocuktur. Efsaneye göre evrensel egemenlik zincirinde babasını üretme gücünden yoksun bırakıp devirerek mitolojik Altın Çağ’da hüküm sürmüş ve oğullarından Zeus tarafından tahtından indirilerek Tartaros’a hapsedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hekatonheir</span> Yunan mitolojisinde bir karakter

Hekatonkheirler, Gaia ve Uranüs'un elli başlı, yüz kollu oğulları olan Kottos, Briareus ve Gyesdir.

<span class="mw-page-title-main">Kiklop</span> Yunan mitolojisinde Gaia ile Uranüsün birleşiminden tek gözlü devlerdir

Kiklop, Yunan mitolojisinde alınlarının ortasında tek gözleri bulunan devler. Uranüs ve Gaia'nın yani Gök ve Toprağın çocuklarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Orfizm</span>

Orfizm veya nadir kullanımıyla Orfikizm, eski Yunanistan'da gizemli bir dindir.

<span class="mw-page-title-main">Titanomahia</span>

Titanomakhia veya Titanlar Savaşı,, Yunan mitolojisinde, insanların yaratılışından önce iki ilahî ırk arasında Titanlar ve Olimposlular 11 yıl sürmüş savaşlara verilen isimdir. Titanların merkezi Othrys Dağı, Olimposluların ise Olimpos Dağı'dır. Tanrıların Savaşı veya Titan Savaşı olarak adlandırıldığı da olmuştur. Bu savaş, Zeus'un babası Titan Kronos'a karşı Uranüs'un çocukları Kykloplar ve Hekatonkheirleri yer altından kurtarmasıyla başlar. Zeus Kronos'un karnından daha önce Kronos tarafından tek lokmada yutulmuş olan Poseidon, Hades, Demeter, Hera, Hestia'yı çıkartır. Hekatonheirler ve kykloplar Zeus'a minnettar kalırlar ve ona yakıcı şimşekleri ve ateşi hediye ederler. Böylece Zeus gücüne güç katmıştır. Kronos'u yenmiştir. Ateşe sahip olan ilk eril tanrıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kalipso</span>

Kalypso, Homeros'un Odysseia destanında adı geçen gizemli tanrıça. Adı Yunanca gizlemek anlamına gelen kalypteinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bergama Zeus Sunağı</span>

Bergama Zeus Sunağı ya da Zeus Altarı, Kuzey Batı Anadolu'da, İzmir'in kuzeyinde bulunan günümüzde Bergama olarak anılan antik Pergamon şehrinde Pergamon Krallığı'nı yöneten Attalos hanedanı tarafından MÖ 2. yüzyılda yaptırılmış anıtsal dinsel bir yapıdır. Keskin bir U şeklinde olan yapı Bergama Akropolü üzerinde bulunur. 35,64 m genişliğinde 33,4 m derinliğindedir. Yapının ön tarafında bulunan merdivenler 20 m genişliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Gigant</span> Yunan mitolojisinde Tartarus ve Gaianın birleşmesi sonucunda yaratılan yılan ayaklı ölümsüz devler

Gigantlar, yunan mitolojisinde Tartarus ve Gaia'nın birleşmesi sonucunda yaratılan yılan ayaklı ölümsüz devlerdir. Olimpos tanrılarının, titanları yenmesi üzerine öfkelenen Gaia, her on iki Olimpos tanrısına karşılık on iki gigant yaratmıştır. Her biri yaratıldığı tanrının tam tersidir. Boyları genelde mitlerde 12 metredir. Titanların yenilmesinin ardından Toprak Ana'nın (Gaia) yardımıyla gigantlar tanrılara savaş açmıştır. Bir Gigant'ı ancak bir tanrıyla yarı tanrı birlikte öldürebilirdi. Bu yüzden savaş Herakles ve Dionysos yarı tanrılarıyla birlikte yapıldı. Gigant Kralı Porphyrion Zeus'a eşdeğerdi ve onu öldürmek üzere yaratılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Thor (Marvel Comics) yardımcı karakterleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Marvel Comics'in Cermen mitolojisinden uyarladığı Thor çizgi romanında birçok yardımcı karakter bulunmaktadır. Bu karakterlerin de çoğunun Cermen mitolojisi ve diğer mitolojilerden alınmış olduğu gibi Marvel'in kendi yarattığı kurgusal karakterleri de mevcuttur. Bu karakterler başta süper kahramanlar olmak üzere dünyalı insan ve mutantlardan Elf, Troll, Dev ve Ejderha gibi sihirli yaratıklara ve uzaylılardan tanrılar ve diğer kozmik varlıklara kadar çok geniş bir yelpazede yer almaktadır. Diğer Marvel kahramanları önemli karakterlerdir. En önemli karakterler Thor'un ailesi ve halkı olan Asgard tanrılarıdır. Ayrıca, bu çizgi romanda görünen mitolojik tanrılar arasında en önemli tanrılar da onlardır. Elf Faradei, Troll Ulik, Kara Elf Malekith gibi pek çok dost ve düşmanı da bu panteonla bağlantılı sihirli yaratıklardır. İkinci en önemli tanrı grubuysa Thor'un dostu Herkül'ün de mensubu olduğu Olympos tanrılarıdır. Vişnu, Manitu, Horus ve Leir gibi diğer panteonların tanrıları da sık sık bu çizgi romanda yer almıştır. Galactus, Celestialler,Eternaller gibi kozmik varlıklar ve Skrull, Kree, Korbinite gibi uzaylı ırklar da önemli yer tutar.

<span class="mw-page-title-main">Klitia</span>

Klytie veya Klytia, Yunan mitolojisinde Titan kardeşlerden Okeanos ile Tethys'in kızları olan ve babalarının adından dolayı Okeanidler diye anılan su nemflerinden biriydi.

Zeus, Amerikan çizgi romanlarında yer alan bir tanrı, Marvel Comics tarafından tasarlanmış kurgusal bir karakterdir. Karakter, Yunan mitolojisindeki Zeus adlı baş tanrıya dayanmaktadır.

Typhon, Marvel Comics evreninde yer alan bir karakterdir. Yunan mitolojisinde de yer alan Typhon'a dayanan bu karakter, ilk olarak Avengers #49 (1968) sayısında görünmüştür.