İçeriğe atla

Gadîr-i Hum

Gadîr-i Hum
Harita
Tarih10/16 Mart 632 (18 Zilhicce)
KonumRebiğ, Hicaz, Arabistan
TürVaaz
KonuKur'an'ın ve Ehl-i beyt'in önemi, Muhammed'in Ali bin Ebu Talib'e olan saygısı - Şiiler tarafından Ali'nin Muhammed'in halefi olarak atanmasının kanıtı olarak iddia ediliyor
SonuçGadîr-i Hum bayramı

Gadîr-i Hum (Arapça غدیر الخم "Hum Gölcüğü") İslam peygamberi Muhammed'in 16 Mart 632 tarihinde vereceği vaaz için Müslümanların toplanmış olduğu tarihsel etkinliktir. Şiilerin ve Arap Alevilerinin inancına göre İslam peygamberi bu vaazinde, Ali bin Ebu Talib'i kendisinden sonra gelecek halef tayin etmiştir. Bu günün hicri yıldönümü Şiiler ve Arap Alevileri tarafından her yıl Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanır.

Konum

Etkinliğe adını veren Hum Gölcüğü günümüz Suudi Arabistan'ının Mekke Vilâyeti ile Medine Vilâyeti'ni birbirinden ayıran "Rebiğ Vadisi" üzerinde Rebiğ şehri yakınlarında yer alan bir beldenin adı olup, eskiden Medine'den Mekke'ye giden yolun yaklaşık 5. km'sinde sol tarafa düşen, adı geçen vadide bir nehir sebebiyle oluşmuş bir gölcük ya da bataklıktı.

Sünnîlerin halifelikle ilgili görüşleri

Sünni rivayetlere göre Gadîr-i Hum'da Ali hakkında 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.'[1] hadisinin söylenmesinin sebebi hilafetle alakalı olmayıp birkaç sebebi vardır: Ali'nin bir savaşta yaptıklarından dolayı gücenenlerin olması[2] ve Yemen seferi sırasında ganimetlerin taksiminde katı davranmasından ötürü yanındakileri küstürmesi sebebiyle sahabelerin şikayetçi olmaları[3] ve aynı zamanda savaşlarda Müslümanların müşrik akrabalarını öldürmesinden dolayı Ali'ye karşı oluşan antipatiyi gidermek için bu hadis söylenmiştir.[4] Pek çok Sünni kaynakta bu hadis geçmekte ancak nerede söylendiği belirtilmemektedir.[5] İbn Teymiyye, hadisin sahih isnadı olmadığını mevzu olduğunu ve Gadîr-i Hum olayının Ömer ve Osman halife seçilirken gündeme gelmediğini Rafiziler tarafından uydurulduğunu söylemiştir.[6]

Ali'nin torunu Hasan el-Müsenna'ya hadisenin gerçek olup olmadığının sorulması üzerine şöyle demiştir:

"Evet söylemiştir. fakat bununla emirliği kastetmemiştir. Eğer maksadı bu olsaydı daha açık bir ifade kullanırdı, çünkü Resulullah Müslümanların en fasihidir... Yemin ederim ki Allah ve Resulü halifelik için Ali'yi seçip Müslümanlara idareci yapsalardı ve Ali de bunu yerine getirmeseydi Allah'ın ve onun Resulü'nün emirlerini ilk terkeden o olurdu."[7]

Mevla veya veli kelimelerinin halifelik ve imamlıkla alakası olmadığı Kur'an'da pek çok ayette (Tahrim Suresi, 4. ayet, Yunus Suresi, 62. ayet) geçtiği ve 'efendi', 'dost' manalarına geldiği ifade edilir.[4] Tevbe Suresi'nin 71. ayetinde açıkça "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir..." ifadesi geçer.[8]

Gadîr-i Hum olayından sonra Maide Suresi'nin 67. "Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayetinin Ali'nin hilafetini tasdik için değil, müfessir Fahreddin er-Râzî'ye göre siyakı ve sibakına bakıldığında Yahudi ve Hristiyanların şerrinden Muhammed'in korunduğunu ifade etmek için indirildiği beyan edilir.[9] Çok yönlü alim El Kurtubî'ye göre 67. ayet Mekke döneminde inmiştir.[10] Veda Haccı veya Mekke'nin Fethi zamanında indiğine dair rivayetler de vardır.[11] Başka birçok müfessire göre bu olaydan çok önce 67. ayet inmiştir.[4]

Muhammed'in hastalığında onu ziyaretinden sonra amcası Abbas bin Abdülmuttalib'in Ali'ye "Vallahi sen üç gün sonra köle olacaksın. Allah'a yemin ederim ki Abdülmuttalib oğullarının yüzünde gördüğüm ölümü Resulullah'ın yüzünde de gördüm. Haydi Resulullah'a gidelim ve bu işin (hilafet) bize ait olup olmadığını ona soralım. Eğer bize ait ise bilelim. Şayet bize ait değilse peygamber bizi (yeni halifeye) vasiyet etsin." demesi üzerine Ali "Vallahi ben bunu yapamam, eğer peygambere gider de bunu bize vermezse kimse onu bize daha sonra vermez." demiştir.[12]

Ehl-i Sünnet itikadının mensupları Şiilerin Ali'nin bütün ümmetin bilgilisi olduğu ve ilk halife olması gerektiği iddiasını reddeder. Şiilerle Sünnilerin ayrılığının temeli bu ihtilaftır. Ehl-i Sünnetin görüşünü destekleyen bir rivayet İbn Asakir'in kitabı Tarih-i Dimeşk'te bir rivayet geçer. Buna göre, Ali bin Ebu Talib'e "Bize kimseyi halife tayin etmeyecek misin?" denildiğinde şöyle cevap verdi:

Allah'ın Elçisi yerine birini halife bırakmadı ki ben de halife bırakayım.[13] Allah insanların hayrını arzu ediyorsa Peygamber'den sonra onları içlerinde en hayırlı olanın etrafında topla­dığı gibi yakında bunları da en hayırlılarının etrafında toplayacaktır.[14]

Ehl-i Sünnet mensuplarına göre, Ali bin Ebu Talib ve başka hiçbir sahabe ilk üç halife döneminde onun halifeliği için ayaklanma ya da itiraz yapmamıştır, bu yüzden de Şiilerin halifelikle ilgili ihtilaf iddiasını reddetmektedirler. Bununla birlikte Ali'nin, hilafeti zamanında kendi taraftarlarından oluşan büyük bir topluluğa şunları söylediği rivayet edilmektedir:

Ebu Bekir ve Ömer, ümmetin en faziletlisidir. Bana ulaştığına göre bazı kimseler, beni o ikisinden üstün kabul etmektedir. O ikisi üzerine beni üstün kabul edeni bulursam o iftiracıdır, iftiracıya gereken ona gerekir.[15]

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Süyûtî (2018). Mütevatir Hadisler (PDF). Akın, Mehmet Emin tarafından çevrildi. s. 164. 8 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Temmuz 2024. 
  2. ^ Tirmizî, "Menâkıb", 20
  3. ^ İbn Kesir, el-Bidaye, Beyrut 1980, V, 228
  4. ^ a b c TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 13, sayfa: 279-80
  5. ^ Cemal Sofuoğlu, Gadir-i Hum Meselesi, s. 465
  6. ^ İbn Teymiyye, Minhacü's Sünne, VI, 118
  7. ^ Ebu Bekir İbnü'l-Arabi, el' Avasım (İstanbûlî), s. 183-186, 196
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 8 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2016. 
  9. ^ Fahreddin er-Razi, Mefatihu'l-Gayb, XII, 48-49
  10. ^ Kurtubî, el-Câmî, VI, 243-44
  11. ^ Kurtubi, el-Câmî VI, 30
  12. ^ Buharî; Sahih, İsti'zan 29
  13. ^ İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk, c. 42, s. 537,561
  14. ^ İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk, c. 42, s.561
  15. ^ İmam Rabbanî (terc. Abdülkadir Akçiçek) (1977). Mektubat-ı Rabbani, c. 1, 266. Mektup. İstanbul: Çile Yayınları. s. 655.  |başlık= dış bağlantı (yardım)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ali</span> İslam Devletinin dördüncü halifesi ve Şiilerin birinci imamı

Ali bin Ebu Talib, İslam Devleti'nin 656-661 yılları arasındaki halifesi. İslam peygamberi Muhammed'in damadı ve amcası Ebu Talib'in oğlu olan Ali, Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkek kişidir. Sünni İslam'a göre Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam'a göre ise imamların ilki ve Muhammed'in hak vârisidir. Şii ve Sünni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Muhammed'in gerçek vârisinin kim olduğu konusundaki görüş farklılığından ileri gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Caferilik</span> İslam dininde bir fıkıh ekolü

Câferîlik ya da Câʿferîyye, İslam dininin Şii fıkıh mezheplerinden biridir. İsmini kurucusu olan Ca'fer es-Sâdık'tan (699-765) alır. Başta İran olmak üzere Azerbaycan ve Irak'ta yaygındır. Yer yer Türkiye'nin Kars, Iğdır gibi illerinde ve bazı İslam toplumlarında görülmektedir. İsnâ‘aşer’îyye'nin temelini teşkil eden fıkıh ekolüdür. Şiîlerin çoğunluğunun mensup olduğu fıkhî mezheptir. Günümüzde Şiîler başlıca üç ana fırkaya ayrılmışlardır. Bunlar nüfus oranlarına göre sırasıyla İsnâ‘aşer'îyye, İsmâ‘îl’îyye ve Zeyd’îyye fırkalarıdır. İran'nda hakim olan İsnâ‘aşer'îyye fırkasının %90'ının takip ettiği resmî fıkhî mezhep Câferîlik'tir. Ayrıca, İsmâ‘ilîğin Mustâ‘lî-Tâyyîb’îyye kolu tarafından da fıkhî meselelerde takip edilmekte olan mezheptir.

<span class="mw-page-title-main">Fatıma</span> İslam peygamberi Muhammedin küçük kızı

Fatıma bint Muhammed, Fatımatü'z-zehra, İslam peygamberi Muhammed'in kızı, Ali bin Ebu Talib'in eşi.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Hanife</span> Hanefî mezhebinin öncüsü ve imamı olan din bilgini

Ebû Hanîfe veya tam adıyla Ebû Hanîfe Numân bin Sâbit bin Zûtâ bin Mâh İslam dininin dört fıkıh mezhebinden birisi olan Hanefi mezhebinin kurucusu ve Sünni fıkhının en büyük üstâdlarından biri sayılan İslam fıkıh ve hadis bilgini. Asıl adı "Nu’man bin Sâbit" olup sevenlerince ismi "İmâm-ı Â’zam" unvanıyla birlikte anılır.

Ehl-i beyt, "ev halkı" anlamına gelen ve İslam peygamberi Muhammed'in ev ahalisini tanımlamak için kullanılan İslâmî terim.

<span class="mw-page-title-main">I. Muâviye</span> İslam Devletinin Aliden sonraki halifesi ve Emevi Hanedanının kurucusu

Muaviye bin Ebu Süfyan, İslam Devleti'nin Hasan'dan sonraki halifesi ve Emevi Hanedanı'nın kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Hasan bin Ali</span> Sünnilerin 5. halifesi, Şiilerin 2. imamı; sahabe

Hasan bin Ali bin Ebu Talib, Ali bin Ebu Talib ve Fatıma’nın büyük oğulları ve İslam peygamberi Muhammed'in ilk torunudur. Şiâ çoğunlukla onu on iki imamlarının ikincisi kabul eder, çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali'dir. Bununla birlikte hem Sünni, hem de Şiî ve Alevî İslam anlayışında çok önemli bir yeri vardır; onun, peygamberin Ehli beyt'inden olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Babası ile 37 yıl, dedesi ile ise 8 yıl birlikte bulunmuştur. Soyundan gelenlere Şerif denilir.

<span class="mw-page-title-main">Hilâfet</span> Muhammedin ölümünden sonra oluşturulan devlet başkanlığı makamı

Hilâfet veya halifelik, Arap coğrafyasında dünyanın diğer coğrafyalarındaki krallık, hanlık, çarlık, imparatorluk ve şahlık gibi makamlara eşdeğer olarak kurulmuş bir devlet başkanlığı makamıdır. 632'de ölen İslam peygamberi Muhammed'in kurduğu İslam Devleti'nin liderliğini sürdüren hükümdarlar; "kral", "çar" veya "imparator" gibi bir unvan olan halife unvanını kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dört Halife</span>

Dört Halife ya da Râşid Halifeler; Sünnilik'te Râşid halifeler, doğru yola yönlendirilen ve doğru bir model olduğu kabul edilen halifelerdir. Bazıları bu kategoriye Muhammedin torunu Hasan'ın 6 aylık hilafetini de sokarlar. İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra ümmete önderlik eden ilk dört halifedir:

<span class="mw-page-title-main">Hüseyin</span> Alinin oğlu, Şianın 3. imamı, sahabe

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib, İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed'in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Hureyre</span> sahabe

Ebu Hureyre (Arapça: أبو هريرة‎ ‎;, Yemen asıllı sahabe. Gerçek adı bilinmemekle birlikte Müslüman olmadan önceki adının Abdüamr, Sükeyn, Abdüşşems olduğu yönünde farklı rivayetler vardır. Sahipsiz kedi yavrularını besleyip büyütmesinden dolayı Kedicik babası anlamına gelen Ebu Hureyre ismiyle anılırdı.

<span class="mw-page-title-main">Abdullah bin Abbas</span>

Abdullah bin Abbas, Tefsir ve fıkıh alanlarında otorite kabul edilen ve çok sayıda hadis rivayet eden İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu olan sahabe.

Onikiciler ya da İsnâ'aşer'îyye, On İki İmam'a inanan Onikicilik mensuplarını tanımlamak için kullanılan tabir. On İki İmama inanmalarından dolayı (Onikicilik/On İki İmamcılık) olarak adlandırıldıkları da olur.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Zer el-Gıfârî</span> İlk Müslümanlardan biri

Cündeb bin Cünâde bin Süfyân, lakabı Ebu Zer, Ebu Zer el-Gıfârî, İslam'ı ilk kabul eden sahabilerden biriydi. İslam peygamberi Muhammed kendisine Abdullah adını vermiştir. Beni Gifar kabilesindendi. Doğum tarihi bilinmemektedir. 652 yılında, Medine çölü yakınlarındaki El-Rabaza kentinde ölmüştür.

Dört Sadık Sahabe, İslâm mezheplerinden olan Şiâ'nın İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonraki Hilâfet ihtilafında, peygamberin damadı, amcasının oğlu ve Ehl-i Beyt İmamlarının birincisi olan Ali bin Ebu Talib'i destekleyen dört sadık sahabeyi kastetmektedir. Bu kişiler şunlardır:

<span class="mw-page-title-main">Ömer'in Fatıma'nın evine saldırması</span>

Ömer, Ali'nin desteğini almak amacıyla Fatıma'nın evine gider ve burada bir dizi olay meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Tathir ayeti</span>

Tathir Ayeti, Ahzab Suresinin otuz üçüncü ayetinin bir bölümü. Şiîler'e göre bu ayet, İslâm dîni peygamberi Muhammed'in Ehl-i Beyt'inin tamamının "ismet" sıfatına hâiz olduğunu belirleyen ayettir. İsmi "pâklanılmak" anlamına gelir.

Kırtas Vak‘ası, Kalem kağıt hadisi veya Perşembe günkü felaket Muhammed'in ömrünün son günlerinde bir şeyler yazdırmasını istediği bir olayı ifade eder. Tarihi kayıtlarda tevatür haddinde yer alan bu hadis, Şii ve Sünni kaynaklarda nakletmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İnzar Ayeti</span>

İnzar Ayeti Kur'an'da Şuara Suresi'nin 214. ayetidir. Muhammed'in bi’setinin üçüncü yılında, Mekke'de indirilmiştir. Bu ayette, Muhammed yakın akrabalarını uyarmak ve ikaz etmekle görevlendirilmiştir. Muhammed de onları İslam’a davet ettikten sonra Ali'yi kendi yerine halife ve ardılı olarak tayin etmiştir.

İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonraki veraset meselesi, İslam tarihinin ilk yüzyılında erken İslam toplumunu çok sayıda mezhebe bölen bölünmelerin ana kaynağıdır. Bu bölünmelerden ortaya çıkan en önemli iki mezhep Sünnilik ve Şiiliktir. Sünniler, Ebû Bekir'in seçim yoluyla Muhammed'in yerine geçtiğini iddia eder. Buna karşılık Şiiler, Ali bin Ebu Talib'in Muhammed tarafından atanan bir halife olduğunu savunur.