İçeriğe atla

Gılgamış tufan efsanesi

Gılgamış XI. tablet
Akadca yazılmış tufan tableti
HammaddeKil
BoyutUzunluk: 1.524 cm (600 in)
Genişlik: 1.333 cm (525 in)
Derinlik: 317 cm (125 in)
OluşturulmaMÖ 7. yüzyıl
KeşfedilmeNinova
Günümüzdeki konumu55. oda, British Museum, Londra

Gılgamış tufan efsanesiGılgamış Destanı'nda geçen bir tufan efsanesidir. Birçok araştırmacı, destanın "standart sürümü"nün XI. tabletinde yer alan tufan efsanesinin destana Atrahasis Destanı'ndaki tuhaf hikâyesini kullanan bir düzeltmen tarafından eklendiği görüşündedir.[1] Çok eski Sümer Gılgamış şiirlerinde tufan efsanesine kısa bir gönderme de mevcuttur.

Tarihi

Gılgamış'ın saltanatının, yazıldığı bilinen en eski hikâyelerden önce, yaklaşık MÖ 2700 yıllarında olduğuna inanılmaktadır.[2] Hikâyelerde adı geçen diğer iki kral olan Aga ve Enmebaragesi ile ilişkili eserlerin keşfi, Gılgamış'ın tarihi varlığına olan inancı güçlendirmiştir.[3]

En eski Sümerce Gılgamış şiirleri, Üçüncü Ur Hanedanı (MÖ 2100-2000) dönemine kadar gitmektedir.[4] Bu şiirlerin birinde Gılgamış, tufandan sağ kalan biriyle görüşmek için yolculuğa çıkar ve tufanın kısa bir öyküsünü dinler.[5] En eski Akadca versiyonları, yaklaşık MÖ 2000-1500 tarihlerine gitmektedir.[6] Bu eski Babil versiyonun bölük pörçük olmasından ötürü tufan hikâyesinin genişletilmiş bir hâlinin olup olmadığı bilinmiyor fakat bir bölümü, kesinlikle Gılgamış'ın Utnapiştim ile karşılaşmasını içeren yolculuğunu ele almaktadır. "Standart" Akadca versiyonu, öykünün uzun bir versiyonunu içermektedir ve MÖ 1300-1000 yılları arasında bir zamanda Sîn-lēqi-unninni tarafından düzenlenmiştir.[7]

XI. tablet

Gılgamış XI. tufan tableti, tufandan başka hikâye de içerir. Tufan tablete dahil olmuştur çünkü destanın teması olan ölümsüzlük, tanrılar tarafından Utnapiştim'e bağışlanmıştır. Asıl konu Utnapiştim'in eşsiz, asla tekrarlanamayacak koşullarda sonsuz bir yaşam kazandığı görülmesidir. Bu noktaya değinmek için Utnapiştim, Gılgamış'tan altı gün yedi gece uyanık kalmasını ister. Ancak Utnapiştim, sözünü söyler söylemez Gılgamış uykuya dalar. Utnapiştim, karısına Gılgamış'ın uyuduğu her gün için bir somun ekmek pişirmesini söyler böylece Gılgamış başarısızlığını inkâr edemeyecektir. Ölümün üstesinden gelmek isteyen Gılgamış, uykuyu bile alt edemez.

Gılgamış ayrılırken Utnapiştim'in karısı, kocasından Gılgamış'a ayrılık hediyesi sunmasını ister. Bunun üzerine Gılgamış'a, onu tekrar gençleştirecek bir ot verir. Fakat bu ot, denizin altındadır. Gılgamış da otu elde etmek için denizin altına iner ve denizin dibinde yürüyebilmek için ayağına taş bağlar ve otu elde eder. Otu koparmayı başaran Gılgamış, Uruk'a dönüp yaşlı bir adam üzerinde otu deneyecektir. Fakat Gılgamış, temizlenmek için bir gölete girdiğinde otu, bir yılan çalar. Otu kapar kapmaz yılan deri değiştirir ve yeniden doğmuş gibi olur. Elindeki şansını kaybeden Gılgamış, Uruk'a geri döner ve büyük surları görünüşü, ölümlü insanların bu kalıcı eserleri övmesi fikrini onda uyandırır. Sonuç, ölümlülerin uzun süren medeniyet ve kültür eserleri ile ölümsüzlüğe ulaşabileceği olabilir.

Tufan efsanesi bölümü

XI. tablet, 1-203.satır [8](not: Netlik için ek alt başlıklar ve satır numaralarıyla birlikte)

Ea gizli planı sızdırır

  1. Utnapiştim, Gılgamış'a Fırat Nehri'nin kıyısındaki eski şehir Şuruppak'ta başlayan gizli bir hikâye anlatır.
  2. "Büyük tanrılar" Anu, Enlil, Ninurta, Ennugi ve Ea, tufana neden olacak planlarıyla ilgili gizlilik üzerine yemin ettiler. (Tanrılar insanların yeryüzünde aşırı derece çoğalmalarından ve gürültü yapmalarından rahatsız olmuşlardır. Bu sebeple tanrılar konseyi insan ırkını yok etmek üzere anlaşmaya varır.)
  3. Ancak tanrı Ea (Sümer tanrısı Enki), Utnapiştim'e planları duyurmak için planı kamıştan bir ev ile kamıştan bir duvara açıkladı.
  4. Ea, Utnapiştim'e, evlerini yıkıp yaşamlarını devam ettirmek için, her ne pahasına olursa olsun bir gemi inşa etmesini emretti.
  5. Geminin uygun genişlikte ve uzunlukta eşit boyutlarda olması ve Apsu gemileri gibi örtülmesi gerekir.
  6. Utnapiştim, Ea'nın emrettiği şeyi yapmaya söz verdi.
  7. Ea'ya şehir büyüklerine ve insanlarına ne söylemesi gerektiğini sordu.
  8. Ea, Enlil'in kendisini reddettiğini ve artık şehirde yaşayamayacağını veya Enlil'in topraklarına ayak basamayacağını söylemesini ister.
  9. Ayrıca "efendim Ea ile yaşamak için" Apsu'ya gideceğini söylemelidir.
  10. Not: 'Apsu' Eridu şehrindeki Ea/Enki tapınağının yakınında bulunan tatlı su bataklığına atıf olabilir.
  11. Ea, bol yağmur, kümes hayvanı ve balık bolluğu ve zengin bir buğday ve ekmek hasadı sağlayacaktır.

Geminin inşası ve suya indirilişi

  1. Marangozlar, saz işçileri ve diğer insanlar bir sabah toplandılar.
  2. (eksik satırlar)
  3. Beş gün sonra Utnapiştim, geminin dış yüksekliğini 120 cubit olacak şekilde hazırladı.
  4. Üst yapının kenarları, eşit uzunluklarda 120 cubitti. Ayrıca iç yapısını çizdi.
  5. Geminin altı güvertesi [?] yedi ve dokuz bölmeye ayrıldı.
  6. Su kazıklarını geminin ortasına çaktı.
  7. Direkleri koydu ve gerekli diğer şeyleri içeri attı.
  8. Bir fırında üç kez 3.600 birim ham zift eritildi ve teknede depolanan iki kez 3.600 birim yağın yanı sıra üç kez 3.600 birim yağ kullanıldı.
  9. Öküzler ve koyunlar kesildi ve yeni yıl festivalinde olduğu gibi işçilere bira, yağ ve şarap dağıtıldı.
  10. Gemi tamamlandığında denize indirmek çok zordu. Gemiyi suya kaydırmak için bir kızak kullanıldı.
  11. Teknenin üçte ikisi sudaydı.
  12. Utnapiştim gümüş ve altını gemiye yükledi.
  13. "Sahip olduğum tüm canlıları" yükledi.
  14. Akrabaları ve ustaları ve "tarladaki tüm hayvanlar ve canavarları" gemiye bindirdi.
  15. Giriş kapısı mühürlemek için tanrı Şamaş'ın belirttiği gibi zaman geldi.

Fırtına

  1. Sabah erkenden şafak vakti ufukta bir kara bulut belirdi.
  2. Hava korkunçtu.
  3. Utnapiştim gemiye bindi ve gemiyi ve içeriğini girişi kapatan gemi ustası Puzurammurri'ye verdi.
  4. Gök gürültüsü tanrısı Adad bulutta gürledi ve fırtına tanrıları Şullar ve Haniş, dağların ve toprakların üzerinden geçti.
  5. Erragal, demir direklerini çıkardı ve hendekler taştı.
  6. Anunnaki tanrıları yıldırımlarıyla birlikte karayı aydınlattı.
  7. Adad'ın işlerinde her şeyi karanlığa çeviren afallamış şoke oldu. Arazi bir çömlek gibi paramparça edildi.
  8. Gün boyu güney rüzgarı hızla esti ve su, halkı bir saldırı gibi boğdu.
  9. Kimse arkadaşlarını göremedi.Sağanakta birbirlerini tanıyamadılar.
  10. Tanrılar selden korktu ve Anu cennetine çekildi. Dış duvarın yanında yatan köpekler gibi korkak kaldılar.
  11. İştar, doğum yapan bir kadın gibi çığlık attı.
  12. Tanrıların Hanımı, eski günlerin kile döndüğünü, çünkü “Tanrıları Meclisi'nde, deniz gibi balıkları dolduran insanlarımı yok etmek için bir felaket emri verdiğim kötü şeyleri söyledim” demiş oldu.
  13. Diğer tanrılar da onunla ağlıyordu ve kederle hıçkırarak oturdu, dudakları yanıyordu, susuzluktan kavruluyordu.
  14. Su baskını ve rüzgar altı gün altı gece sürdü.
  15. Yedinci günde, fırtına emekçi bir kadın gibi [aralıklı olarak] vuruyordu.

Fırtınadan sonrası durgunluk

  1. Deniz sakinleşti ve kasırga ve sel durdu. Bütün gün boyunca ses çıkmadı. Tüm insanlar kile döndü.
  2. Arazi, bir çatı üstü gibi düz idi. Utnapiştim bir pencere açtı ve yüzünde temiz havayı hissetti.
  3. Dizlerinin üstüne çöktü ve ağlayarak oturdu. Ufukta kıyı şeridi aradı ve bir kara bölgesi gördü.
  4. Gemi, gemiyi birkaç gün tutup sallanmasına izin vermeyen Nimuş Dağı'na sıkıca tutundu.
  5. Yedinci günde uçup giden ve geri dönen bir güvercini serbest bıraktı. Ardından bir kırlangıç serbest bıraktı ama aynı zamanda o da geri döndü.
  6. Bir kuzgunu serbest bıraktı fakat kuzgun, geri dömedi.
  7. Daha sonra hayvanlarını çeşitli yönlere gönderdi.

Kurban

  1. Bir koyunu feda etti ve dağlık bir Zigguratta tütsü sundu ve burada 14 kurban kabı yerleştirdi ve saz, sedir ve mersini yığarak ateş yaktı.
  2. Tanrılar, kurban edilen hayvanın tatlı kokusunu aldı ve kurban üzerindeki sinekler misali toplandı.
  3. Sonra büyük tanrıça geldi, sineklerini kaldırdı ve dedi ki
  4. "Ey tanrılar, kesinlikle boynumun etrafındaki bu lapis lazuli [muska]'yı unutmayacağım gibi, o günlere dikkat edeceğim ve onları asla unutmayacağım! Tanrılar kurbanlık teklifine gelebilir. Fakat Enlil gelmeyebilir çünkü sele neden oldu ve halkı [sonuçlarını] düşünmeden yok etti."
  5. Enlil geldiğinde gemiyi gördü ve İgigi tanrılarına çok kızdı.
  6. Ninurta, "Ea dışında başka kim böyle bir şey yapabilir ki? Bütün planlarımızı bilen Ea." dedi.
  7. Ea, Enlil ile konuştu: "Siz, tanrıların bilgesiydiniz. Düşünmeden nasıl bir sel meydana getirebilirdiniz?" dedi.
  8. Ea daha sonra Enlil'i orantısız bir ceza göndermekle suçlar ve ona şefkat gösterilmesi gerektiğini hatırlatır.
  9. Ea, tanrının gizli planını Atrahasis'e (= Utnapiştim) sızdırdığını reddetti ve ona sadece bir rüya gönderdiğini ve Enlil'in dikkatleri sel kahramanına yönelttiğini söyledi.

Tufan kahramanı ve karısına ölümsüzlük tanınır ve çok uzaklara taşınır

  1. Daha sonra bir gemiye biner ve Utnapiştim'in elini tutar, dizlerinin üzerine çökmüş olan ona ve karısına yardım eder. Utnapiştim ve karısı arasında durarak onların alnına dokunur ve onları kutsar. "Eskiden Utnapiştim bir insandı ama şimdi o ve karısı bizim gibi tanrı haline geldi. Utnapiştim'in uzaklara, nehirlerin ağzına, yerleşmesine izin verin."
  2. Utnapiştim ve eşi "nehirlerin ağzına" taşınır ve yerleştirilir.

Kaynakça

  1. ^ Tigay 1982
  2. ^ Georges Roux, Ancient Iraq, sayfalar 123, 502
  3. ^ Dalley, Stephanie, Myths from Mesopotamia, Oxford University Press (1989), p. 40–41
  4. ^ Andrew George, sayfa xix
  5. ^ "The Electronic Text Corpus of Sumerian Literature; The death of Gilgameš (three versions, translated)". 13 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2019. 
  6. ^ Andrew George, sayfa 101, “Early Second Millennium BCE” in Old Babylonian
  7. ^ Andrew George, sayfalar xxiv–xxv
  8. ^ Kovacs, The Epic of Gilgamesh, Tablet XI, p. 95-103. (Lines 1-203)

Bibliyografi

  • Tigay, Jeffrey H. (1982), The Evolution of the Gilgamesh Epic, University of Pennsylvania Press, Philadelphia, ISBN 0-8122-7805-4 
  • W. G. Lambert and A. R. Millard, Atrahasis: The Babylonian Story of the Flood, Eisenbrauns, 1999, 1-57506-039-61-57506-039-6.
  • George, Andrew R., trans. & edit. (1999), The Epic of Gilgamesh (reprinted with corrections 2003 bas.), Penguin Books, ISBN 0-14-044919-1 
  • Kovacs, Maureen Gallery, transl. with intro. (1985–1989), The Epic of Gilgamesh, Stanford University Press: Stanford, California, ISBN 0-8047-1711-7  Glossary, Appendices, Appendix (Chapter XII=Tablet XII). A line-by-line translation (Chapters I-XI).
  • Parpola, Simo, with Mikko Luuko, and Kalle Fabritius (1997), The Standard Babylonian, Epic of Gilgamesh, The Neo-Assyrian Text Corpus Project, ISBN 951-45-7760-4  (Volume 1) in the original Akkadian cuneiform and transliteration. Commentary and glossary are in English
  • Heidel, Alexander (1946), The Gilgamesh Epic and Old Testament Parallels, University of Chicago, ISBN 0-226-32398-6 
  • Bailey, Lloyd R. (1989), Noah, the Person and the Story, South Carolina: University of South Carolina Press, ISBN 0-87249-637-6 
  • Best, Robert M. (1999), Noah's Ark and the Ziusudra Epic, Eisenbrauns, ISBN 0-9667840-1-4 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sümerler</span> Güney Mezopotamyadaki eski medeniyet ve tarihi bölge

Sümerler, yaklaşık MÖ 4000-2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde yerleşik hayata geçmiş olup medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış bir uygarlıktır. MÖ 6'ncı ve 5'nci milenyumda Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı dönemi arasında ortaya çıkmış olup Dünyanın bilinen en eski uygarlıklarından birisi olarak kabul edilmektedir.

<i>Gılgamış Destanı</i> tarihin en eski yazılı destanı

Gılgamış Destanı, antik Mezopotamya'dan günümüze ulaşan en eski edebiyat eseri ve Piramit metinlerinden sonra en eski ikinci dini metin olarak kabul edilen destansı bir şiirdir. Gılgamış'ın yazınsal tarihi, Üçüncü Ur Hanedanlığı'ndan kalma Uruk Kralı Bilgamış hakkında yazılan beş Sümer şiiriyle başlar. Bu bağımsız hikâyeler, daha sonra Akadcada birleşik bir destan için kaynak olarak kullanılmıştır. "Eski Babilce" yorumu olarak bilinen bu birleşik destanın günümüze ulaşan ilk yorumu, MÖ 18. yüzyıla dayanır ve adını açılışından almıştır. Destanın sadece birkaç tableti günümüze ulaşmıştır. Sîn-lēqi-unninni tarafından derlenen daha sonraki Standart Babilce yorumu, MÖ 13. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar uzanır ve Sha naqba īmuru açılışına dayanır. Bunun yaklaşık üçte ikisi daha uzundur ve on iki tabletlik yorum kurtarılmıştır. En iyi kopyalardan bazıları, MÖ 7. yüzyılda yaşamış olan Asur Kralı Asurbanipal'in kütüphane kalıntılarında keşfedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gılgamış</span> Sümer şehir devleti Urukun tarihî kralı

Gılgamış, Sümer şehir devleti Uruk'un tarihî kralı, antik Mezopotamya mitolojisinin önemli bir kahramanı ve MÖ 2. binyılın sonlarında Akadca yazılan epik şiir Gılgamış Destanı'nın protagonistidir. Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında ülkeyi yönetmiş ve ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde Sümer efsanelerinde önemli bir şahsiyet olmuştur. Gılgamış'ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır. Bunların tespit edilebilen en eskisi Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı'dır. Bu şiirde Gılgamış, Tanrıça İnanna'nın yardımına gelir ve tanrıçanın huluppu ağacını istila eden yaratıkları defeder. İnanna, Gılgamış'a mikku ve pikku adı verilen iki bilinmeyen nesne verir fakat Gılgamış, bunları kaybeder. Enkidu'nun ölümünden sonra gölgesi, Gılgamış'a Ölüler Diyarı'nın kasvetli koşullarını anlatır. Gılgamış ve Agga şiiri, Gılgamış'ın tâbi olduğu Kral Agga'ya karşı ayaklanmasını anlatır. Diğer Sümer şiirleri Gılgamış'ın dev Huvava ve Gök Boğası ile ilişkisini anlatırken kötü muhafaza edilmiş olan sonuncu şiir Gılgamış'ın ölümüyle cenazesini anlatır.

<span class="mw-page-title-main">Enlil</span> Antik Mezopotamya tanrısı

Enlil, daha sonra bilinen adıyla Elil veya Ellil, rüzgâr, hava, yeryüzü ve fırtınalarla ilgili Antik Mezopotamya tanrısıdır. İlk olarak Sümer panteonunun baş tanrısı olarak kaydedilen Enlil, daha sonra Akadlar, Babilliler, Asurlular ve Hurriler tarafından da tapınılan bir tanrı hâline gelmiştir. Enlil'in ana tapınma yeri, bizzat Enlil tarafından inşa edildiğine inanılan ve gökyüzü ile yeryüzünün "bağlantı noktası" olarak kabul edilen Nippur kentindeki Ekur tapınağıdır. Enlil, bazen Nunamnir olarak da anılmaktadır. Bir Sümer ilahisine göre, diğer tanrılar ona bakmaya cesaret edemez. MÖ 24. yüzyılda Nippur'un yükselişiyle birlikte önem kazanan Enlil kültü, MÖ 1230'da Elamlıların Nippur'u yağmalamasıyla zayıflamış ve sonuç olarak Mezopotamya panteonunun baş tanrısı ve Babil'in ulusal tanrısı Marduk tarafından konumu ele geçirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nuh</span> Peygamber

Nuh, İbrahimî dinlerde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığına işaret edilir. Kur'an'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiş, yalnızca kendisinin 950 yıl boyunca kavmi içinde yaşadığı belirtilmiştir. İnanışa göre Tufan'dan önce Allah'ın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye "Nuh'un Gemisi" denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Enkidu</span> Gılgamışın yol arkadaşı

Enkidu (Sümerce: 𒂗𒆠𒄭 EN.KI.DU10), antik Mezopotamya mitolojisinde efsanevi bir figür ve Uruk kralı Gılgamış'ın savaş zamanındaki yoldaşı ve arkadaşıdır. İkisinin maceraları, Sümer edebiyatında ve M.Ö. 2. binyılda yazılan Akad destanı Gılgamış Destanında yer aldı. Enkidu, vahşi adamın en eski edebi temsili olarak, Mezopotamya'daki sanatsal temsillerde ve Antik Yakın Doğu edebiyatında sıkça rastlanan bir motif olarak öne çıkıyor. Enkidu'nun ilkel bir adam olarak belirmesi, M.Ö. 1300-1000 arasındaki Eski Babillilerin versiyonuyla potansiyel bir benzerlik taşıyor; bu versiyonda Enkidu, Sümerce şiirlerde bir hizmetkâr-savaşçı olarak tasvir edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Utnapiştim</span>

Utnapiştim, Babil'deki Gılgamış Destanı'na göre Sümer şehir devleti Şuruppak'ın kralı. Efsaneye göre karısıyla birlikte ki karısının ismi destanda yer almaz, tanrı Enlil tarafından gönderilen ve tüm canlıları yok etmeyi amaçlayan büyük Büyük Tufan'dan kurtulmuştur. Utnapiştim'in hikâyesinden Gılgamış Destanı'nın XI. tabletinde bahsedilir.

<span class="mw-page-title-main">Anzû</span>

Anzû ya da d ya da İmdugud, antik Mezopotamya dininde geçen daha küçük bir tanrı ya da canavardır. Tanrıça Siris'in oğludur. Zu ve Siris, ateş ve su soluyabilen dev kuşlar olarak görülmüştür. Buna rağmen, Zu aslan başlı bir kartal olarak da tasavvur edilmiştir.

Lugalbanda, Sümer mitolojisi ve edebiyatından bir karakterdir. Adı genç kral anlamına gelir. Sümer Kral Listesi'ne göre Uruk şehrinin üçüncü kralıdır. Eski Çağ Mezopotamya edebiyatında Gılgamış'ın babası olarak yer alır ve karısı tanrıça Ninsun'dur.

<span class="mw-page-title-main">Tufan</span>

Tufan, birçok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Tanrı tarafından bir kavmi, milleti ya da tüm insanları cezalandırmak amacıyla gönderildiğine inanılan büyük felaket. Tufanın detayları farklı kültürlerde farklılıklar arz etmekle beraber en çok bilinen şekli Nuh Tufanı'dır.

Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış Destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerde açıkça belirtilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sümer edebiyatı</span> MÖ 18-17. yüzyıl yazıları

Sümer edebiyatı, Sümer uygarlığı tarafından sürdürülen ve daha sonraki Akad ve Babil imparatorlukları tarafından büyük ölçüde korunan dini yazılar ve diğer geleneksel hikâyeler de dahil olmak üzere, bilinen en eski kayıtlı edebiyat külliyatını oluşturur. Bu kayıtlar Orta Tunç Çağı sırasında MÖ 18. ve 17. yüzyıllarda Sümer dili ile yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gök Boğası</span> Antik Mezopotamya mitolojisinde geçen bir figür

Gök Boğası, Göklerin BoğasıGökyüzü Boğası, Cennet Boğası veya Cennetin Boğası, antik Mezopotamya mitolojisinde kahraman Gılgamış'ın savaştığı efsanevi bir canavardır. İlki erken Sümerce bir şiirde geçen, diğeri ise standart Akadcayla yazılmış bir Sümer şiiri olan Gılgamış Destanı'nda yer alan olmak üzere Gök Boğası'na ait hikâyenin iki farklı versiyonu vardır. Sümer şiirinde boğa, belirsiz sebeplerden dolayı tanrıça İnanna tarafından, Gılgamış'a saldırması için gönderilir. Gılgamış Destanı'nın VI. tabletindeki Akadca söylentilerde tanrıça İştar, Gılgamış'a cinsellik içeren bir teklifte bulunur; fakat Gılgamış teklifi reddeder. Bunun üzerine sinirlenen İştar, babası Anu'ya giderek Gök Boğası'nı ondan ister. Böylece İştar, Gılgamış ile Gılgamış'ın arkadaşı Enkidu'ya saldırması için boğayı Uruk'a gönderir fakat ikili, boğayı öldürür. Boğayı yendikten sonra Enkidu, boğanın sağ uyluğunu İştar'a fırlatarak onunla alay eder. Boğanın katledilmesi, tanrıların Enkidu'yu ölüme mahkûm etmesine neden olur. Bu olay, Gılgamış'ta ölüm korkusunun ortaya çıkmasına sebebiyet verir ve destanın geri kalan kısmını yönlendirir.

Maşu, Mezopotamya mitolojisi eseri olan Gılgamış Destanı'nda geçen , kahraman-kral Gılgamış'ın on bin fersah mesafelik bir orman olan Sedir Ormanı'ndan ayrıldıktan sonra Dilmun'a giderken bir geçit ile geçtiği büyük bir sedir dağıdır. Sâkiye Siduri, "Ölüm Suları" diye ilişkili kıyısında yaşar ve Gılgamış, uzaklardaki Utnapiştim'e ulaşmak için burayı geçmek zorundadır.

<span class="mw-page-title-main">Urşanabi</span>

Urşanabi, Mezopotamya mitolojisinde ölüm nehri olan Hubur'un kayıkçısıdır. Yunan mitolojisindeki karşılığı Kharoon'dur.

<span class="mw-page-title-main">Akrep insan</span> Akad mitoloji figürü

Akrep insan, birçok Akadca efsanede geçen yaratıktır. Gılgamış Destanı'nın Babilce versiyonu ile Enûma Eliš destanı, bu efsanelerden ikisidir. Akrep insanlar ayrıca akrabuamelu ya da girtablilu olarak da bilinir. Akrep insanlar, bir insanın başı, kolu ile bir akrebin gövdesine sahiptir.

<i>Atra-Hasis</i> Akadca destansı şiir

Atra-Hasis, kil tabletlere çeşitli versiyonlarda kayda geçirilmiş MÖ 18. yüzyıla ait Akadca yazılmış destansı bir şiirdir. Şiirin adı, şiirin protagonisti olan Atrahasis'ten gelir ve Atrahasis'in anlamı "yüce bilge"dir. Atra-Hasis tabletleri, hem bir yaratılış mitini hem de günümüze ulaşan üç Babil su baskını hikayesinden biri olan tufanı ele alır. "Atra-Hasis" adı, Sümer kral listesinin birinde tufandan önceki zamanlarda Şuruppak'ın kralı olarak yer alır.

Tiamat antik Babil inanışına göre daha genç tanrılar üretmek için tatlı su tanrısı Apsû ile çiftleşen tuz denizinin ilkel tanrıçasıdır. İlkel yaratılıştaki kaosun sembolüdür. Kadın olarak anılır ve "parıldayan" olarak tanımlanır. Tiamat mitosunun, Tiamat'ın tuzlu ve tatlı su arasında kutsal evlilik yaptığı bir yaratıcı tanrıça olduğu ve birbirini izleyen nesiller boyunca kozmosu barışçıl bir şekilde yarattığı iki bölüm olduğu öne sürülür. İkinci Chaoskampf'ta Tiamat, ilkel kaosun canavarca bir düzenlemesi olarak kabul edilir. Bazı kaynaklar onu bir deniz yılanı veya ejderha resimleriyle tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Yaratılış Kitabı Tufan hikayesi</span>

Nuh'un Tufanı, Kutsal Kitap'a göre dünya çapında Tanrı tarafından insanları cezalandırmak amacıyla yaratılan bir felaketti.

Silili, Gılgamış Destanı'nın VI. Tabletinde bahsedilen ilahi bir figürdür. Gılgamış, İştar'ın önceki sevgililerini ve başlarına gelen talihsizlikleri göz önünde bulundurarak, tanrıça İştar'ın istenmeyen çekiciliğine itiraz eder. Iştar'ın bir zamanlar bir atı sevdiğini, ancak sonunda "annesi Silili"nin sürekli ağlaması da dahil olmak üzere onun başına çok büyük talihsizlikler geldiğini iddia ediyor. Silili'den sadece bir alıntı olarak bahsedildiği için, atla yakından ilişkili bir ilahi kadın figürü olması dışında karakteri hakkında söylenecek çok az şey vardır.