İçeriğe atla

Gülşehrî

Gülşehrî, 14. yüzyıl Türk divan şairi. Döneminin en önemli şairlerinden biri olan Gülşehrî hakkında bugün pek fazla bir şey bilinemese de mutasavvıf olduğu bilinmektedir. Naklî ilimlerde bilgili olmasının yanı sıra matematik ve felsefe gibi aklî ilimlerle de ilgilendiği ve bu konularda da bilgi sahibi olduğu düşünülmektedir.[1] Gülşehri'nin Kırşehir'de Mevleviliği yaydığı, zaviyede yaşadığı ve mahlasını da o zaman adı Gülşehir olan Kırşehir'den aldığı bilinmektedir.[1]

Bir mutasavvıf olan Gülşehrî'nin eserleri bunun izlerini taşır. Ayrıca şair Ferîdüddîn-i Attâr, Mevlânâ ve Senâî gibi mutasavvıf yazarlardan etkilenmiştir.[1] Nitekim ünlü eserlerinden biri Feridüddin Attâr'ın ünlü mesnevisi Mantıku't Tayr'ı temel alan aynı adlı mesnevidir. Çoğunlukla bu eserinin Attâr'ın eserinin tercümesi olduğu sanılsa da, Gülşehrî'nin de bizzat belirttiği gibi, eser aynı adı ve temel hikâyeyi barındırmakla birlikte bir tercüme değildir[] ve orijinal Mantıku't Tayr'ın içeriği eserde yoğun biçimde değiştirilmiş ve farklı kaynaklardan yeni içerikler eklenmiştir; örneğin Rumî'nin Mesnevi'si ve ünlü Hint klasiği Kelile ve Dimne gibi. Bunun dışında Feleknâme, Aruz Risalesi ve Keramt-i Âhi Evran isimli ünlü bir eseri daha vardır. 1301'de Farsça olarak yazdığı Feleknâme'yi İlhanlı hükümdarlarından Gazan Han'a sunmuştur. Ayrıca Aruz-ı Gülşehri ve Kuduri Tercümesi adlı başka eserleri de vardır.

Gülşehrî Türk yazar ve şairlerin Türkçe eser vermek istemediği, Arapça ve özellikle de Farsça yazdığı bir dönemde eserlerini Türk dilinde yazarak Türk dilinin savunuculuğunu yapmıştır.[2]

Kaynakça

  1. ^ a b c Özkan, Mustafa. "Gülşehrî". islamansiklopedisi.org.tr. TDV İslam Ansiklopedisi. 21 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2024. 
  2. ^ Özkan, Abdullah. Türk Şiiri Antolojisi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmedî</span> Türk divan şairi ve hekim (1334–1413)

Ahmedî divan şairi ve hekim.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

Şeyhî, Kütahya doğumlu 15. asır Türk divan şairi ve tabip.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

<i>Mantıkut-Tayr</i> Gülşehri nin eseri

Mantıku't-Tayr İranlı sufi şair Ferîdüddîn-i Attâr tarafından kaleme alınmış bir manzum eserdir. Eserde Gazali'nin XII. yüzyılda yazdığı Risaletü't-tayr adlı eserden yararlanılmıştır. Ali Şîr Nevaî, Attar'ın eserine nazire olarak Lisânü't-Tayr eserini kaleme almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ferîdüddin Attâr</span> İranlı hekim ve şair

Ferîdüddin Attâr, İranlı mutasavvıf, şair. Hekim ve eczacı olmasından dolayı Attâr (aktar) olarak anılır. Fars edebiyatındaki ilk tezkire olan Tezkiretü'l-evliyâ'nın yazarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Paşa</span> Osmanlı dönemi Türk şairi

Âşık Paşa, Türk şâir ve mutasavvıf.

Şeyh Ahmed Gülşehri, Türk tasavvuf şairi. Türkçenin Anadolu'da bir kültür dili olması için çaba harcamıştır

Şebüsterî, İranlı mutasavvıf ve şair.

Feleknâme, 1301 yılında Türk şair Gülşehrî tarafından Farsça kaleme alınmış bir mesnevidir. Eserde insanın nereden geldiği ve nereye gideceğine değinilir, dönemin astronomi, teoloji ve astroloji bilgisine dayanan çeşitli bilgiler verilir. Gülşehrî'nin mutasavvıf olması sebebiyle eserde tasavvuf etkisi görülür. Eser "fâilâtün fâilâtün fâilün" vezniyle yazılmıştır.

Tezkire, sözcük anlamıyla "zikredilen, zikri geçen" anlamına gelen, Fars ve Türk edebiyatlarında kişilerin yaşamlarını, eserlerini ve edebi kişiliklerini anlatan eserlere verilen ortak addır. Tezkireler ilk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Şîr Nevaî</span> 15. yüzyıl Özbek şairi şiirleri

Nizamüddin Ali Şîr Nevaî veya yaygın adıyla Ali Şîr Nevaî, 15. yüzyıl Türk şairi.

Şeyyad Hamza, 13. yüzyılda Akşehir ve Sivrihisar'da yaşamış sufi şairlerden biridir. Şeyyad Hamza, önceleri bir şeyyad iken Ahi zümrelerine intisabı sebebiyle tarikat çevrelerine de girmiş, bu arada halk için şiirler söylemiştir.

Edirneli Nazmi, Türki-i basit akımı temsilcisi divan şairi. Edirne'de doğmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Âşık Çelebi</span> XVI.yyde Osmanlı sahasında yaşamış divan şairi

Âşık Çelebi, 16. yüzyıl şair, mütercim, yazar.

<span class="mw-page-title-main">Hamdullah Hamdi</span> Türk divan şairi, mutasavvıf (1449 - 1503)

Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.

Hakim Senaî veya tam adıyla Ebü’l-Mecd Hakim Mecdûd b. Adem Senaî-yi Gaznevî, İranlı mutasavvıf, şair ve Farsça tasavvufi mesnevi üslubunun kurucusu.

Yusuf Meddah ,‎ Azerbaycan divan şairiydi. "Varqa ve Gülşah" adlı eseriyle ünlüdür. Hayatı hakkında çok az şey bilinmekte ancak 14. yüzyılın başlarında yaşadığı tahmin edilmektedir. Meddah iyi eğitim almıştı, Azerbaycanca, Arapça ve Farsça bilmekteydi.