İçeriğe atla

Gözlemsel astronomi

Kitt Zirvesi Ulusal Gözlemevi'ndeki Mayall teleskobu

Gözlemsel astronomi astronomi bilimlerinin, teorik astrofizikten farklı olarak veri almayla ilgilenen bir dalıdır. Ana olarak fiziksel modellerin ölçülebilir içeriklerini bulmaya dayanır. Uygulama olarak, Teleskop ve diğer astronomi araç gereçleri kullanılarak gökcisimlerinin gözlenmesidir.

Bilim olarak, evrenin büyüklüğü gibi bazı nedenlerle astronominin doğrudan deney yapma alanı engelleniyor veya mümkün olmuyor. Bununla beraber, bu sorun gök bilimciler tarafından kısmen telafi edilebilir çünkü uçsuz bucaksız uzayda çok sayıda gözlenebilir astronomik cisim incelenmek üzere bulunuyor. Gökcisimlerinin çok sayıda olması gözlem verilerinin grafiğe dökülebilmesine olanak tanıyor ve genel akım kaydediliyor. Daha fazla uzaklıktaki cisimlerin davranışlarını temsil etmesi için değişen yıldızlar gibi belirli olgular kullanılabilir. Bu mesafe ayarlamaları, galaksi gibi diğer komşu olguların ölçülmesinde kullanılabilir.

Galileo Galilei teleskobunu gökyüzüne çevirip ne gördüyse kayıt etti. O zamandan beri, gözlemsel astronomi, teleskop teknolojisindeki her bir gelişmeyle birlikte istikrarlı bir avantaj kazanmış oldu.

Gözlemsel astronomiyi, geleneksel yöntemlerle gözlenen elektromanyetik tayf bölgelerince ayırabiliriz:

  • Optik astronomi aynalar, lensler ve katı haldeki dedektörler gibi optik parçaların kullanıldığı astronominin bir parçasıdır. Astronominin bu kısmı kızılötesi dalgaboyundan morötesi dalgaboyuna kadar olan aralığın ortasına düşer ve ışık gözlemlenerek çalışmalar sürdürülür. Görünür-ışık astronomisi, göz ile fark edilebilen 400 – 700 nm dalgaboyu aralığında çalışır.
  • Kızılötesi astronomi, kızılötesi ışımanın analizi ve keşfiyle uğraşır. Katı haldeki silikon dedektörü limitinin keşfinden daha uzun olan dalga boyuna karşılık gelir. (Yaklaşık 1 μm dalgaboyu) En yaygın alet kızılötesi dalgaboyuna hassas olan dedektörlü bir aynalı teleskoptur. Uzay teleskopları, belirli dalgaboylarında, atmosferin ışığı geçirmeyen opak bölgelerinde bir başka deyişle gürültüyü(atmosferden gelen termal radyasyon) yoksayabileceğimiz bölgede kullanılır.
  • Radyo astronomi dekametre dalgaboyundaki radyasyonu belirler. Alıcılar radyo ve televizyon alıcılarında kullanılan aletlere benzer ancak çok daha fazla hassastır. Ayrıca bakınız: Radyo teleskopları.
  • Yüksek enerji astronomisi,X ışını astronomisini, gama ışını astronomisi ve en uç morötesi(UV) astronomisini içerir. Aynı zamanda nötrino ve kozmik ışınlar da çalışma alanına girer.
La Silla Gözlemevi'nde çekilen Ultra HD fotoğraf.

Optik ve radyo astronomisi yer tabanlı gözlemevleri ile çalışmalarını sürdürebilir. Çünkü çalışılan dalgaboyu aralığında atmosfer neredeyse geçişkendir. Gözlemevleri genellikle yüksek rakımlı bölgelere kurulur böylece Dünya'nın atmosferinin neden olduğu emme ve çarpıtmalar minimuma indirilmiş olur. Kızılötesi ışığın bazı dalgaboyları su buharı ile çok yüksek miktarda emilir. Birçok kızılötesi gözlemevleri yüksek rakımlı bölgelerdeki kuru yerlere inşa edilir. Veya bir uzay aracı ile yörüngeye yerleştirilebilir.

X ışını astronomisi, gama ışını astronomisi, morötesi astronomi ve bazıları dışında uzak kızılötesi astronomisi tarafından kullanılan dalga boylarında atmosfer ışığı geçirmez, opaktır. Bu yüzden gözlemler genellikle balonlarla veya uzay gözlemevleriyle atmosfer dışına taşınmak zorundadır. Kozmik ışınlar alanı astronominin hızlıca genişleyen bir çalışma alanıdır.

Gözlemsel astronomi tarihinin birçok kısmında, neredeyse bütün gözlemler optik astronomi alanında çalışılan görsel tayfda yapılmıştır. Dünya'nın atmosferi bu elektromanyetik tayfda göreceli olarak geçişken olmasına rağmen, birçok teleskop hava koşullarına ve havanın saydamlığına bağımlıdır. Çoğunlukla gece gözlemine sınırlanmış durumdadır. Koşulların gözlemlenmesi havadaki burgaca ve termal değişikliklere bağlıdır. Çoğunlukla bulutlu ve bölgenin atmosferik burgacının çok fazla olması gözlem için üretilebilecek çözümleri kısıtlıyor. Ayrıca, dolunayın gökyüzünde olması ve ışık kirliliği ile birlikte gökyüzünü aydınlatması sönük gökcisimlerinin gözlemlenmesini engeller.

Mauna Kea Gözlemevlerinden Güneş’in batışı

Gözlem amaçları için, optik teleskopların kurulabileceği en uygun yer şüphesiz uzaydır. Burada gözlemler Dünya'nın atmosferinden etkilenmeyerek yapılabilir. Bununla beraber, günümüz koşullarında teleskopları yörüngeye taşımak bir hayli pahalıdır. O yüzden bir sonraki en iyi yerler kesinlikle dağların zirveleridir. Buralaryüksek sayıda bulutsuz günlere sahiptir ve çoğunlukla güzel atmosfer koşullarını elinde tutar. Mauna Kea, Hawai ve La Palma adalarının tepeleri bu koşulları ellerinde tutuyor. Llano de Chajnantor Gözlemevi, Paranal Gözlemevi, Cerro Tololo Gözlemevi ve Şili'deki La Silla Gözlemevi gibi yüksek rakımda ancak daha düz alanda da gözlemevleri vardır. Bu gözlemevlerinin konumu, milyarlarca Amerikan doları yatırımla çok güçlü teleskopların kurulmasına imkân veriyor.

Gece gökyzünün karanlık olması optik astronomide çok önemli bir faktördür. Şehirlerin büyümesi ve insanların yoğunlaştığı alanların sürekli artmasıyla geceleri yapay ışıklandırma miktarı her geçen gün artıyor. Bu yapay ışıklar bir arka plan ışımasının yayılması üretiyor. Bu aydınlanma zayıf gökyüzü cisimlerinin özel filtreler olmadan gözlemlenmesini çok zor kılıyor. Arizona ve Birleşik Krallık gibi çok az bir bölge, ışık kirliliğinin azaltılmasına yönelik seferberlik yürütüyor. Sokak lambalarının üzerinde başlık kullanılması ışığın direkt olarak yere verilmesi için yapılan çalışmalardan biri olmakla birlikte, aynı zamanda ışığın gökyüzüne doğru verilmesini engelleyerek enerjinin boşa gitmesini önler.

Atmosfer efektleri, teleskobun kararlılığını ciddi seviyelere kadar yok edebilir. Değişen atmosferin bulanıklık efekti için düzeltme araçları olmadan, 15–20 cm açıklığından büyük teleskopların görünen dalgaboyundaki teorik değeri yakalaması mümkün değildir. Sonuç olarak, büyük teleskopların kullanılmasının ana faydası ışık toplama kapasitesinin gelişmiş olmasıdır. En sönük kadirdeki cisimlerin bile gözlemlenmesi mümkündür. Bununla birlikte, teleskobun kararlılığındaki engellerin, uyarlanabilir optikteki, noktasal fotoğraflama ve interferometrik fotoğraflamadaki gelişmelerle üstesinden gelinmeye başlanmıştır. Bu gelişmeler tıpkı uzay teleskoplarının kullanılması gibi bir etkiye sahiptir.

Astronomlar, gökyüzü ölçümlerinde kullanılabilen birçok gözlem aracına sahiptir. Güneş'e ve Dünya'ya göreceli olarak yakın olan cisimler için, neredeyse sabit duran arka plana göre, gökölçüm teknikleri kullanılarak doğrudan ve yüksek hassasiyetle konum ölçümleri yapılabilir. Doğadaki ilk gözlemler birçok gezegen için çok yüksek kesinlikte yörünge modelleri geliştirmek için kullanılıyordu. Buna bağlı olan kütleçekim karışıklıkları ve kütleleri belirlemede kullanılıyordu. Bu ölçümler Uranüs'ü, Neptün'ü ve dolaylı yoldan Plüton'u keşfetmemize izin verdi. Bu ölçümler aynı zamanda, hatalı farzetmeden kaynaklanan ve Merkür'ün yörüngesi yakınında dolanan kurgusal gezegen Vulkan ile sonuçlandı. (Merkür'ün yörüngesinin devinimiyle ilgili açıklamalar Einstein'in genel görelilik teorisinin bir zaferi olarak düşünülüyordu.)

Diğer araç gereçler

ALMA milimetre altı ve milimetre dalgaboyunda evreni araştıran Dünya’nın en güçlü teleskobudur.

Optik tayf aralığında evrenin incelenmesine ek olarak, astronomlar artan bir hızla elektromanyetik tayfın diğer bölgelerinde de bilgi toplamaya devam ediyorlar. Optik bölgede olmayan ilk gözlemler Güneş'in termal yapısı ölçülerek yapıldı. Aletler güneş tutulması süresince Güneş'in taç küresinden gelen ışımayı ölçmek için kullanıldı.

Radyo dalgalarının keşfedilmesiyle, radyo astronomi astronominin yeni bir alanı olarak su yüzüne çıktı. Radyo dalgalarından en uzun dalgaboylu olanları çok büyük teleskop çanaklarıyla toplanıp, iyi kararlılıkta resimler oluşturulur. Daha sonraları girişimölçer teknolojisiyle çoklu çanak yöntemiyle çok yüksek kararlılıkta radyo resimleri(veya radyo haritaları) oluşturulmuştur. Mikrodalga antenlerindeki gelişmeyle birlikte büyük patlama ile bağlantılı olan kozmik mikrodalga arka plan ışımasının keşfinin önü açılmıştır.

Radyo astronomi sınırları genişletmeye devam ediyor. Girişimölçer teknolojisinin kullanıldığı radyo astronomi uyduları kullanılarak Dünya'dakine göre çok daha iyi ölçümler yapılabiliyor. Bununla birlikte, Radyo tayfında kullanılımın artması yıldızlardan gelen sönük radyo sinyallerinin zamanla bastırılmasına neden oluyor. Bu nedenden dolayı, radyo astronominin geleceği, tıpkı Ay'ın uzak noktaları gibi, koruma altındaki bölgelerin performansına kalıyor.

20. yüzyılın son parçası astronomi alet ve edevatlarında çok hızlı teknolojik değişimlere ve avantajlara şahit oldu. Optik teleskoplar sürekli büyümeye devam ediyor. Atmosferin neden olduğu bulanma ise ise sürekli yok ediliyor. Yeni teleskoplar uzaya ulaştırıldı ve elektromanyetik tayfın kızılötesi, morötesi, x ışını, gama ışını dalgaboylarında uzayı araştırmaya başladı. Aynı zamanda kozmik ışınları da araştırıyor. Girişimölçer(ing. Interferometer) radyo, kızılötesi ve görünür bölgelerde ilk son derece yüksek kararlılıkta fotoğrafların düzenlenmesini sağladı. Hubble Uzay Teleskobu gibi yörüngede dönen aletler astronomi bilgimizin hızlıca gelişmesini sağladı. Özellikle sönük cisimlerin görünür ışıktaki gözlemlerinde çok büyük faydalar sağladı. Geliştirilmeye devam edilen yeni uzay aletleri, yıldızların etrafındaki gezegenleri doğrudan gözlemleyebilmeyi umuyor. Belki de bu araştırmalar sonucunda Dünya benzeri gezegenler bulunacaktır.

Teleskoplara ek olarak, astronomlar gözlem yapmak için çeşitli aletler kullanmaya başladılar.

Nötrino astronomisi, özel gözlemevlerindeki nötrino dedektörüyle astronomi cisimlerini gözlemleyen bir astronomi dalıdır. Bu özel gözlemevleri, genellikle yer altındaki büyük tanklardır. Yıldızlardaki ve süpernova patlamalarındaki nükleer çok yüksek miktarlarda nötrino üretir. Bunların sadece çok az bir kısmı nötrino dedektörleri tarafından tespit edilebilir. Nötrino astronomisi, Güneş'in çekirdeği gibi optik teleskoplarla ulaşılamayan noktaları gözlelediği için önem verilen bir alandır.

Yerçekimi dalgası dedektörleri, nötron yıldızlarının çarpışması gibi çok büyük cisimlerin çarpışmasını yakalaması için tasarlandı. Robotik uzay araçları da Güneş Sistemi içindeki yüksek detaylı gezegen gözlemleri için kullanılmak üzere tasarlandı. Böylece gezegen bilimi jeolojı ve meteoroloji gibi disiplinleri bile geçmek üzere.

Gözlem

Astronomlar, kırmızıya kayan galaksilerin, AGNs, Büyük Patlama'dan sonra oluşan kızıllık ve birçok farklı yıldız ve ilkel yıldızların da dahil olduğu gök bilim kaynaklarını geniş çapta gözlemlerler. Her bir nesne için çeşitli veriler gözlemlenebilir. Bu nesnelerin pozisyonları küresel astronominin teknikleri kullanılarak belirlenebilir ve büyüklük Dünya'dan görünür parlaklığı ile saptanır. Spektrumun farklı bölümlerindeki parlaklığa göre sıcaklık ve nesnenin fiziği hakkında bilgi elde edilir. Spektranın fotoğrafları nesnenin kimyasını incelemeye imkân verir.

Bir yıldızın geriye karşı ıraklık açısı rotasyonu uzaklığı saptamak için kullanılabilir. (araç kararı tarafından belirlenen sınırın dışında olan uzaklığı).Yıldızın zaman geçtikçe elde ettiği pozisyonundaki değişiklikler(uygun hareket) ve açısal hızı onun güneşe göre hızını ölçebilmek için kullanılabilir. Yıldızın parlaklık durumu içindeki değişiklikleri yıldızın atmosfer içindeki dengesizliklerinin kanıtını veya saklı eş değer objelerin varlığını gösterir. İkili yıldızların yörüngeleri her eş diğer bir nesnenin kütlelerini veya sistemin kütlesini ölçmek için kullanılabilir. Spektroskopik ikilikler yıldızın tayfını veya onun yakınındaki eş değer objenin doppler rotasyonları kullanılarak gözlemlenilebilir.

Aynı zamanda ve aynı koşullar altında meydana gelerek benzer kütlelere sahip olan yıldızlar genel olarak yaklaşık aynı özelliklere sahiplerdir. Küresel kümelenen yıldızlar gibi çok yakın ilişkilenmiş yıldızların kütlesinin gözlenilmesi yıldızımsı tiplerin dağıtımının bir araya getirilmesine olanak sağlar. Daha sonra bu tablolar grubun yaşını ortaya çıkarmak için kullanılanilir.

Uzak galaksiler ve AGNs gözlemleri galaksinin özellikleri ve tam şekillerinden oluşur. Çeşitli yıldızların ve standart mum olarak adlandırılan aydınlığın süpernovası ve diğer galaksilerin net türlerinin gözlemleri ana galaksiye olan uzaklığı çıkarımına olanak sağlar. Uzayın genişlemesi bu galaksilerin spektralının uzaklığa bağlı olarak değişmesine neden olur ayrıca galaksinin açısal hızının doppler etkisi tarafından değiştirilir. Galaksinin ve onun kırmızıya kayma değişikliğindeki büyüklük galaksinin uzaklığı hakkında bilgi edinmek için kullanılabilir. Galaksilerin çok sayıdaki gözlemi kırmızıya kayma anlamını taşır ve galaksi formlarının değerlendirilmesinde model olarak kullanılır.

Ayrıca bakınız

Vikiversite'de
Gözlemsel astronomi ile ilgili kaynaklar bulunur.

Kaynakça

İngilizce vikipedi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astronomi</span> kökenleri, evrimleri, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile gök cisimlerini açıklamaya çalışmak üzere gözleyen bilim dalı

Astronomi, gök bilimi ya da gökbilim gök cisimlerinin kökenlerini, evrimlerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklamaya çalışan doğa bilimi dalıdır. Astronominin sınırlı ve özel bir alanı olan gök mekaniği ile karıştırılmaması gerekir. Astronomi daha açık bir deyişle, yörüngesel cisimleri ve Dünya atmosferinin dışında gerçekleşen, yıldızlar, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, kutup ışıkları, gökadalar ve kozmik mikrodalga arkaalan ışınımı gibi gözlemlenebilir tüm olay ve olguları inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Astrometri</span>

Gök ölçümü, gökölçüm veya astrometri, yıldızların ve diğer gökyüzü cisimlerinin konumlarının ve hareketlerinin yüksek hassasiyetle hesaplanmasını içine alan bir gök bilimi dalıdır. Astrometrik ölçümlerden elde edilen bilgiler kinematik, Güneş Sistemi'nin fiziksel kökeni ve galaksimiz Samanyolu ile ilgili bilgiler sunar.

<span class="mw-page-title-main">Teleskop</span> uzaydan gelen her türlü radyasyonu alıp görüntüleyen, astronomların kullandığı, bir rasathane cihazı

Teleskop veya ırakgörür, uzaydan gelen her türlü radyasyonu alıp görüntüleyen astronomların kullandığı, bir rasathane cihazıdır. 1608 yılında Hans Lippershey tarafından icat edilmiştir ve 1609 yılında Galileo Galilei tarafından ilk defa gökyüzü gözlemleri yapmakta kullanılmıştır. Uzaydaki cisimlerden yansıyarak veya doğrudan gelen görülen ışık, ultraviyole ışınlar, kızılötesi ışınlar, röntgen ışınları, radyo dalgaları gibi her türlü elektromanyetik yayınlar; kozmos hakkında bilgi toplamak için çok gerekli kanıtlardır. Bu kanıtlar, klasik manada optik teleskoplarla ya da çok daha modern radyo teleskoplarla incelenir.

<span class="mw-page-title-main">Hubble Uzay Teleskobu</span> Uzay teleskobu

Hubble Uzay Teleskobu (HUT), ismi Amerikalı astronom Edwin Hubble'ın anısına verilmiş; Nisan 1990'da STS-31 Görevi esnasında Uzay Mekiği Discovery tarafından Dünya etrafındaki yörüngesine taşınmış bir uzay teleskobudur. İlk uzay teleskopu olmamasına rağmen, HUT en büyüklerindendir ve birçok üstün özelliğe sahiptir. Ayrıca hem hayati öneme sahip bir araştırma aracı olması hem de astronomi için etkili bir halkla ilişkiler unsuru olması nedeniyle çok tanınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Radyo astronomi</span>

Radyo astronomi, gök cisimlerinin radyoelektrik dalgaları alanındaki elektromanyetik ışımasını inceleyen astronomi dalı.

<span class="mw-page-title-main">Kuasar</span> Gazca zengin, çok yüksek enerjili astronomik cisim

Kuasar, kütlesi milyonlarca ila on milyarlarca güneş kütlesi arasında değişen, bir gaz diski ile çevrili bir süper kütleli kara delik tarafından desteklenen son derece parlak bir aktif galaksi çekirdeğidir (AGN). Kara deliğe doğru düşen diskteki gaz sürtünme nedeniyle ısınır ve elektromanyetik radyasyon şeklinde enerji açığa çıkarır. Kuasarların ışıma enerjisi muazzamdır; en güçlü kuasarlar, Samanyolu gibi bir galaksiden binlerce kat daha fazla parlaklığa sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Hubble ultra derin alan</span>

Hubble Ultra Derin Alan veya HUDF, Fornax takımyıldızının küçük bir bölgesinden, Hubble Uzay Teleskopu ile 24 Eylül 2003'ten 16 Ocak 2004'e kadar olan bir dönemde toplanan verilerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş resim.

<span class="mw-page-title-main">James Webb Uzay Teleskobu</span> Aralık 2021de uzaya gönderilen en gelişmiş uzay teleskobu

James Webb Uzay Teleskobu, kızılötesi astronomiye yönelik bir uzay teleskobudur. Uzaya gönderilmiş en güçlü teleskoptur. Eskiyen Hubble Uzay Teleskobu'nun kısmen ardılı olacak şekilde planlanmış, NASA öncülüğünde ve ESA ile CSA'nın desteğiyle geliştirilmiştir. Aralık 2021'de fırlatılmış ve Ocak 2022'de yörüngesine girmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ankara Üniversitesi Gözlemevi</span> Astronomi ve uzay bilimleri araştırma ve uygulama merkezi

Ankara Üniversitesi Gözlemevi, 1959 yılında Ahlatlıbel, Ankara'da, astrofizikçi Prof. Dr. Egbert Adriaan Kreiken tarafından kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">GRB 970508</span> 1997de tespit edilen gama ışını patlaması

GRB 970508, 8 Mayıs 1997 günü, saat 21.42'de (UTC) tespit edilmiş bir gama-ışın patlamasıdır. Bir gama-ışın patlaması, uzak galaksilerde meydana gelen ve gama ışını üreten patlamalar ve bunların yol açtığı çok parlak parıltıdır. Genelde uzun süren bir "artık parıltı" tarafından izlenirler.

<span class="mw-page-title-main">Kozmik toz</span>

Kozmik toz, uzayda var olan bir tozdur. Çoğu kozmik toz parçacığı, mikrometeoroitlerde olduğu gibi birkaç molekül ile 0,1 mm (100 µm) arasında ölçülür. Daha büyük parçacıklara ise meteoroit denir. Uzaydaki tüm tozun küçük bir kısmı yıldızların bıraktığı yoğunlaşmış maddeler gibi daha büyük ateşe dayanıklı mineraller içerir. Buna yıldız tozu denir. Yerel yıldızlararası ortam olan Yerel Kabarcığın toz yoğunluğu ortalama 10-6 x toz parçacığı/m³ 'tür ve her toz parçacığı yaklaşık 10–17 kg'lık bir kütleye sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Herschel Uzay Gözlemevi</span>

Herschel Uzay Gözlemevi, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından yapılmış ve işletilmiş bir uzay gözlemeviydi. 2009'dan 2013'e kadar faal olmuştur ve 2021'de James Webb Uzay Teleskobu'nun fırlatılışına kadar uzaya fırlatılan en büyük kızılötesi teleskoptu. 3,5 metrelik bir ayna ve uzak kızılötesi ve milimetre altı dalga boylarına (55–672 µm) hassas araçlar taşımıştır. Herschel, Avrupa Uzay Ajansı'nın Horizon 2000 programında SOHO/Cluster II, XMM-Newton ve Rosetta'yı takip eden dördüncü ve sonuncu köşe taşı görevdir. Amerika Birleşik Devletleri, NASA ile programa katılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gama ışını astronomisi</span>

Gama-ışını astronomisi, foton enerjileri 100 keV'den yüksek olan elektromanyetik radyasyonun en yüksek enerjili formu olan gama ışınlarının astronomik gözlemleridir. 100 keV altı radyasyonlar X-ışınları olarak sınıflandırılır ve X-ışını astronomisinin konusudur. Astronomik literatür genelde “gama-ışınlarını” sıfat olarak kullanıldığı zaman tire ile, isim olarak kullanıldğında “gamma ray” şeklinde tiresiz yazar.

<span class="mw-page-title-main">Milimetre-altı astronomi</span>

Milimetre-altı astronomi, elektromanyetik spektrumdaki milimetre-altı dalga boyunda çalışmaların yapıldığı gözlemsel astonominin bir dalıdır. Gök bilimciler kızılötesi ve mikrodalga bandı arasındaki milimetre-altı dalgaboyunda, genellikle birkaç yüz mikrometre ve mikrodalga arasında çalışırlar. Milimetre-altı astronomide halen yaygın olarak dalga boyuna mikron ya da eski ismiyle mikrometre denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">X ışını astronomisi</span>

X-ışını astronomisi, astronomik nesnelerin X-ışınının gözlem ve algılama çalışmalarıyla uğraşan astronominin bir dalıdır. X-ışınları Dünya’nın atmosferi tarafından emildiği için x-ışınlarını tespit eden balon, sondaj roketleri ve uydular belirli bir yükseklikte bulunmalıdır. X-ışını astronomisi, Mauna Kea Gözlemevlerindeki gibi standart ışık emilimi olan teleskoplardan daha ilerisini gören uzay teleskopları ile ilgili bir uzay bilimidir.

<span class="mw-page-title-main">X ışını teleskobu</span> Uzaydaki objeleri X ışınıyla inceleyen teleskop

X ışını teleskobu (XRT), uzaktaki objeleri X ışını spektrumunda gözlemlemek için dizayn edilen teleskoptur. X ışınlarına karşı opak olan Dünya atmosferinin üzerine ulaşmak için, X ışını teleskopları yüksek irtifa roketlerine, balonlara veya yapay uydulara montelenmelidir.

Kütleçekimsel dalgaların ilk gözlemi 14 Eylül 2015 tarihinde meydana geldi. Bu gözlemin açıklanması ise LIGO ve Virgo iş birliği ile "kütleçekimsel dalgaların bulunuşu" şeklinde 11 Şubat 2016 tarihinde açıklandı. Bundan önce kütleçekimi dalgalarının varlığı, ikili yıldız sistemlerinde atarcaların zamanlamalarının üzerindeki etkileri yoluyla, sadece dolaylı olarak anlaşılmaktaydı. Her iki LIGO gözlemevi tarafından da tespit edilmiş olan yerçekimi dalgaları, yaklaşık 36 ila 29 güneş kütlesi arasında kütlesi bulunan iki kara deliğin ve sonraki "zil susturma" tek ortaya çıkan siyah bir çift içe spiral ve birleşme kaynaklanan bir yerçekimsel dalga için karadelik, genel görelilik öngörüleriyle eşleşti. Sinyalin adı GW150914 olarak seçildi. LIGO tarafından yapılan bu gözlem, iki çok büyük kütleye sahip karadelik sisteminin varlığını kanıtlayan ve bu tür birleşmelerin ise evrenin şimdiki yaşı içerisinde oluşabileceği gerçeğini gösteren nitelikte bir gözlem oldu. Aynı zamanda bu olay, ikili karadelik birleşmesinden oluşan bir sistemin tarihteki ilk gözlemi olarak da kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kızılötesi astronomi</span>

Kızılötesi astronomi, kızılötesi radyasyon ile görüntülenebilen astronomik nesnelerin incelendiği astronomi dalıdır. Kızılötesi ışığın dalga boyu 0.75 ile 300 mikrometre arasında değişir. Kızılötesi, 380 ila 750 nanometre arasında değişen görünür radyasyon ile milimetre altı dalgalar arasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Ultraviyole astronomisi</span>

Ultraviyole astronomisi , yaklaşık 10 ila 320 nanometre arasındaki ultraviyole dalga boylarında elektromanyetik radyasyonun gözlemlenmesidir; daha kısa dalga boyları — daha yüksek enerjili fotonlar — X-ışını astronomisi ve gama ışını astronomisi tarafından incelenir. Ultraviyole ışık insan gözüyle görülmez. Bu dalga boylarındaki ışığın çoğu Dünya atmosferi tarafından emilir, bu nedenle bu dalga boylarındaki gözlemler üst atmosferden veya uzaydan yapılmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kızılötesi teleskop</span>

Kızılötesi teleskop, gök cisimlerini kızılötesi ışık kullanarak tespit eden bir tür teleskoptur. Kızılötesi ışık elektromanyetik spektrumda görünür hale gelen birkaç radyasyon tipinden biridir.