İçeriğe atla

Göze göz

"Göze göz" (İncil İbranicesi; Ain takhat ain) [a] karşılıklı adalet ilkesini ifade eden Çıkış Kitabı 21:23–27'de bulunan bir emirdir. Roma uygarlığında lex talionis, yaralayan kişinin, zarar gören tarafça aynı ölçüde cezalandırılması ilkesidir. Daha yumuşak yorumlarda mağdur yaralanmanın [tahmini] değerini tazminat olarak alabilirdi.[1] Tazminat zarar ile orantılı olmalıydı.

Tanım ve yöntemler

Lex talionis terimi her zaman ve lafzi anlamda göze göz kanunlarına atıfta bulunmaz (bkz. ciddiyetlerine uygun.) Bazıları, bunun en azından kısmen intikam almak isteyen bir tarafın özel veya devletin elindeki aşırı cezayı önlemeyi amaçladığını öne sürüyor.[2] Lex talionis'in en yaygın ifadesi "göze göz" şeklindedir. Lex talionis ilkesini izleyen yasal kodların bir ortak noktası vardır: bir ağır suç için öngörülen karşı cezaya 'uygun' karşılık verilmesi. Hammurabi'nin yazdığı ünlü kanunnamede kesin mütekabiliyet ilkesi çok açık bir şekilde kullanılır; başka birinin ölümüne neden olan kişi idam edilirdi.[3]

Kural, cezanın suça tam olarak eşit olmasıydı.

Roma'nın Oniki Levhası yalnızca belirli suçlar için belirli cezalar öngörüyordu.

Anglo-Sakson kanunu, misilleme yerine wergild ödemesini koydu: belirli bir kişinin hayatı, sosyal konumundan kaynaklanan sabit bir değere sahipti; herhangi bir cinayet, kasıt ne olursa olsun uygun wergild ödenerek tazmin edilebilirdi. İngiliz Ortak Hukukunda davacılar, kayıplarına eşit bir parasal geri ödeme hakkına sahipti.

Modern haksız fiil hukuku, ekonomik olmayan kayıpları da paraya çevirecek şekilde genişletildi. (manevi zararlar)

Babil ve Roma hukukunda

Lex talionis'in kökenlerine ilişkin çeşitli fikirler mevcuttur, ancak yaygın olanı, erken uygarlıklar büyüyüp geliştikçe kan davalarının yerleşik sosyal dokuyu tehdit etmesine bir çözüm olarak geliştirildiğidir. lex talionis'in bir amacı misillemeyi yasallaştırmak ve bunun devlet eliyle uygulanan tek ceza olarak kalması, böylece kabileler arasında süresiz kan dökücülüğünün önlenmesidir.

İlkenin bilinen en eski kullanımı Babil'in Hammurabi Yasasında görülür.[3]

Hukuk üstünlüğünün olmadığı toplumlarda bir kişinin zarar görmesi halinde, zarar gören kişi veya yakınının zarara neden olan kişiden intikam alacağı düşünülürse intikam suçtan çok daha kötü yıkımlara yol açabilir. Babil hukukunda, bu tür eylemlere bir sınır kondu ve (mağdur ve suçlu toplumda aynı statüye sahip olduğu sürece) ceza suçtan daha kötü olmayacak şekilde sınırlandı. Bir tanrı (küfür) veya hükümdara(lèse-majesté) karşı işlenen suçlar olduğu gibi, sosyal olarak daha iyi olanlara karşı işlenen suçlar daha ağır şekilde cezalandırılırdı.

Roma hukuku yaralanmalar için sabit cezalar belirledi ve intikam yerine parasal tazminata yöneldi. Ancak saldırı vakalarında talioya hala izin veriliyordu.[4]

Tevrat yasası

İbrani Kanununda, "göze göz", tazminatı kaybın değeriyle sınırlamaktı. Exodus ve Levililer'deki (עין תחת עין‎ ayin tachat ayin) kelimenin tam anlamıyla 'gözün yerine) göz' anlamına gelirken, Tesniyede biraz farklı bir ifadeyle (עַיִן בְּעַיִן שֵׁן בְּשֵׁן, "göze göz; dişe diş") kullanılır.[5][6][7] Levililer'deki pasaj: "Ve yurttaşını yaralayan bir adam – nasıl yaptıysa, ona kırık altı kırık, göz altı göz karşılığı, diş altı diş karşılığı yapılacaktır. ” (Lev. 24:19–21).[5]

dişe diş

İncil, cinayet dışında herhangi bir suç için kofer'in (keffaret) bedensel cezanın yerini almasına izin verir.[8]

Çıkış 21:22-24 şöyledir: "Eğer erkekler çekişir ve hamile bir kadını incitir, böylece meyvesi ondan gider ve yine de bir kötülük gelmezse, kadının kocasının ona yüklediği cezaya göre cezalandırılacak ve yargıçların belirlediği şekilde ödeyecektir. Bir fesat çıkarsa, o zaman cana can, göze göz, dişe diş, ele el, ayağa ayak vereceksin."

Yahudilik

Tarihsel süreçte, Tevrat'ın yazılı peshat'ının (gerçek anlam) yerini gelişen etik ve insancıl anlayışlarla yapılan yeni Yahudi hukuku alır. Isaac Kalimi, lex talionis'in "göze göz" ifadesinin de Hahamlar tarafından "makul maddi tazminat olarak" yorumlanarak "insanlaştırıldığını" söyler.[9] Pasachoff ve Littman, Farisi Yahudiliğinin "değişen sosyal ve entelektüel fikirlere uyum sağlama" yeteneğinin bir örneği olarak lex talionis'in yeniden yorumlanmasına işaret ediyor.[10]

Talmud

"Göze göz" ve benzeri ifadelere atıfta bulunan ayetleri Talmud haksız fiil davalarında parasal tazminatı zorunlu kılacak şekilde yorumlar[11] ve Sadukilerin Tevrat ayetlerinin ayni misillemeye atıfta bulunduğu yönündeki yorumlarına karşı çıkar. Örneğin ayni misilleme kör veya gözleri olmayan suçlular için bir yorum uygulanamazdı.

Sözlü Kanun, Mukaddes Kitabın, pek çok modern yasal kanunun temelini oluşturan "Zarar, Ağrı, Tıbbi Masraflar, İş Göremezlik ve Zihinsel Istırap" için beş bölümden oluşan bir parasal tazminat biçimini zorunlu kıldığını açıklar.Ortodoks Cemaatleri Birliği.[12]

Tevrat, ayin tachat ayin ifadesinin başka bir görünüm kazandığı bir doğrudan karşılıklı adalet biçimini de tartışır.[13] Tevrat, burada başka bir kişiye karşı tanıklık etmek için komplo kuran yalancı tanıklardan bahseder ve mahkemenin "kardeşine yapmayı planladığı gibi ona da yapmasını" şart koşuyor.[14] Belirli teknik kriterlerin yerine getirildiğini varsayarak, komplocuları arkadaşlarına zarar vermeyi planladıkları cezanın tamamen aynısı bir cezayla cezalandırmanın mümkün olduğu her yerde ölüm dahil mahkeme bu cezayı uygulamalı, aksi takdirde onlara kırbaç cezası verilmeliydi.[15]

İslâm

Kur'an Maide:45, "göze göz" kavramının İsrailoğullarına farz kılındığından bahseder.[16] İslam'da karşılık gelen Lex talionis ilkesi kısas'tır.

Kısas ilkesi eski toplumlarda suç işleyen kişinin veya ait olduğu kabilenin işlenen suça eş değer şekilde cezalandırılması anlamına gelmekteydi. Yani göze göz, dişe diş, kulağa kulak ve cana karşılık can. Eski toplumlarda bireysel sorumluluk ilkesi bulunmadığı için suçlu yerine bir başkası, örneğin en yakın akrabası cezalandırılabilirdi. Çoğu zaman da fiilin kasdi bir eylem olup olmadığı da göz ardı edilir, her can için bir can veya kan bedeli alınırdı.[17] Kabile fertlerinden birine karşı işlenen suç bütün kabileye karşı işlenmiş sayıldığından cezalandırmada suçlunun kabilesine mensup olma yeterli sebep kabul edilerek suçlu suçsuz ayırımı gözetilmeksizin misilleme cihetine gidiliyor, ayrıca suçta kasıt-hata ayırımı yapılmayarak maddî sonuçla yetiniliyordu.[17] Kısas İslam öncesi Arap toplumunda kabileler arasında süregiden savaşların çözümü için kullanılırdı. Kan döküldüğünde, kısas aşiret misillemesi şeklinde gerçekleşir, katil bulunamazsa yakın bir akraba öldürülebilir veya bir ikame olarak kan bedeli alınırdı.[18] Ayrıca kısas toplumsal denklik şartı üzerinden yürütülür, öldürülen kişinin erkek-kadın, hür-köle, seçkin ya da sıradan olması göz önüne alınarak, katilin aşiretinden öldürülene denk birisi infaz edilirdi. Örneğin köleye karşılık ancak bir köle, kadına karşılık bir kadın öldürülebilirdi.[17][19]

Kısasta sosyal denklik şartı, alt sınıfta bulunan bir kişinin üst sınıftan birini öldürmesi durumunda kısasın uygulanacağı, üst sınıftan birinin alt sınıftan birini öldürmesi durumunda kısas uygulanamayacağı, ancak "kan bedeli" ödenebileceği anlamına gelmektedir.

 : "''Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi. Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir.'' (Bakara 178)

İran veya Suudi Arabistan gibi İslami şeriat hukukunu kullanan Müslüman ülkeler, "göze göz" kuralını tam anlamıyla uygularlar.[20][21]

Uygulamalar

  • Bazı yargı bölgelerinde katillere ölüm cezası uygulanmaktadır.
  • Nakam grubu, Holokost sırasında öldürülen altı milyon Yahudi'nin intikamını almak için altı milyon Alman'ı öldürmeye çalıştı.[22]
  • 2017'de asit saldırısında yaralanan İranlı bir kadına, şeriat yasası uyarınca saldırganın asitle kör edilmesi fırsatı verildi.[23]

Önemli eleştiri

Coretta Scott King, bu ifadeyi ırksal şiddet bağlamında kullandı: "Göze göz şeklindeki eski kanun herkesi kör bırakır." [24]

Notlar

  1. ^ From Exodus 21: 22 If men strive, and hurt a woman with child, so that her fruit depart from her, and yet no mischief follow: he shall be surely punished, according as the woman's husband will lay upon him; and he shall pay as the judges determine. 23 And if any mischief follow, then thou shalt give life for life, 24 Eye for eye, tooth for tooth, hand for hand, foot for foot, 25 Burning for burning, wound for wound, stripe for stripe.
    See also:
    • Leviticus 24: 19 And if a man cause a blemish in his neighbour; as he hath done, so shall it be done to him; 20 Breach for breach, eye for eye, tooth for tooth: as he hath caused a blemish in a man, so shall it be done to him again.
    • Deuteronomy 19:21: And thine eye shall not pity; but life shall go for life, eye for eye, tooth for tooth, hand for hand, foot for foot.

Kaynakça

  1. ^ Plaut 1981.
  2. ^ The Meaning of the Bible. New York: Harper Collins. 2011. s. 124. ISBN 978-0-06-112175-3. 
  3. ^ a b Hammurabi & 1780 BC.
  4. ^ "Roman law: Delict and contract", Britannica.com, 6 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 25 Kasım 2022 .
  5. ^ a b Tekvin Lv
  6. ^ Tekvin Ex
  7. ^ Tekvin Dt
  8. ^ Exodus 21:30, Numbers 35:31,35:32, 1 Samuel 12:3; see also usage in non-legal contexts in Exodus 30:12, Amos 5:12, Proverbs 6:35,13:8,21:18; Job 33:24,36:18
  9. ^ Biblical interpretation in Judaism and Christianity. Continuum. 2006. s. 2. ISBN 9780567026828. 
  10. ^ A concise history of the Jewish people. Rowman & Littlefield. 2005. s. 64. ISBN 9780742543669. 
  11. ^ Bava Kamma .
  12. ^ Tevrat"Yahudilik Hakkında". ou.org. 29 Şubat 2000 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  13. ^ Tekvin Dt.
  14. ^ Tekvin Dt.
  15. ^ Makot .
  16. ^ Qur'an .
  17. ^ a b c https://www.sabah.com.tr/sozluk/sosyoloji/kisas-nedir 7 Eylül 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  18. ^ Tribal conflict management and resolution was built upon these two principles. In primitive societies, the most usual criteria for punishment is 'a life for a life'. This was also valid for the pre-Islamic Arabs. When blood was spilled, the system of mutual revenge took place in the form of tribal retaliation ( qisas ). If the killer could not be found, a close relative could be killed as a substitute or the bloodwit (diyah) was taken as a less-honourable substitution. https://zh.booksc.eu/book/52479161/c42c5a 29 Ocak 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  19. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 2 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Ocak 2020. 
  20. ^ Court orders Iranian man blinded, BBC, 28 Kasım 2008, 28 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 28 Kasım 2022 .
  21. ^ "Acid blinding sentence postponed by Iran after international outcry", The Guardian, Birleşik Krallık, 14 Mayıs 2011, 28 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 28 Kasım 2022 .
  22. ^ "'An eye for an eye': The Jews who sought to poison six million Germans to avenge the Holocaust". Haaretz.com (İngilizce). 28 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021. 
  23. ^ Moss (12 Şubat 2017). "Justice Is Blind: Why 'An Eye for an Eye' Never Dies In Iran" (İngilizce). 28 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2019. 
  24. ^ King, Coretta Scott, (Ed.) (28 Ekim 2008), The Words, ISBN 9781557048158, Violence as a way of achieving racial justice is both impractical and immoral. It is impractical because it is a descending spiral ending in destruction for all. The old law of an eye for an eye leaves everyone blind. It is immoral because it seeks to humiliate the opponent rather than win his understanding...  Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım).

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Ceza</span>

Ceza ya da yaptırım, genel anlamıyla suç karşılığında insanlara veya kuruluşlara uygulanan bir yaptırımdır. Ceza Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kölelik</span> bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması

Kölelik, bir insanın başka birinin malı ve mülkü olması. Başka bir kişinin malı ve mülkü olan kişiye köle, memlûk veya kul; köle sahibine ise efendi veya mevla denir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza hukuku</span>

Ceza hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku bölümüdür. Genel veld Bailey, özel ceza hukuku olarak ikiye ayrılır.

Şer'ü men kablenâ veya Türkçe karşılığı ile Geçmiş şeriatler, bir İslâm hukuku terimidir.

Duruşma, yargılamalarda iddia ve savunma makamlarının delillere dayanarak tartıştıkları sürece denir. Ayrıca taraflar arasında doğan uyuşmazlıklar gene mahkemelerdeki duruşmalarda karara bağlanır.

<span class="mw-page-title-main">Adalet</span> Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması

Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. Sıklıkla adaletin genel tartışması felsefe, dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanması gibi prosedürel adalette bulunan iki farklı alana yoğunlaşır.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

Suç, kanunlar tarafından yanlış veya zararlı olduğu için ceza tehdidiyle yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılabilen davranıştır. Genel olarak suç, saptanan ve saptanamayan suçlar olarak ikiye ayrılır. Saptanamayan suçların gerçekleşip gerçekleşmedikleri belirsiz olduğu veya kanıtlanamadıkları için cezalandırılmaları söz konusu değildir. Ceza hukukunda suça göre para cezası, tutuklama, hapis, hatta ölüm cezası verilebilir.

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

<span class="mw-page-title-main">Belgesel hipotez</span> Tevratın temellerini ve yapısını açıklayan hipotez

Belgesel hipotez veya Wellhausen hipotezi; Tevrat'ın, yani Musa'nın beş kitabının, birbirlerinden bağımsız, paralel ve tam hikâyelerden oluştuğunu ve redaktörler (düzenleyiciler) tarafından bir dizi düzenlemelerden geçtikten sonra son hâlini aldığını iddia eden hipotez. 1870'lerde geliştirilen hipotez Yahvist, Elohist, Tesniyeci ve Ruhbani kaynak olarak sınıflandırılan Kutsal Kitap Yazarlarının, çok tanrılı dinlerden gelen hikâyeleri düzenlemekten sorumlu olduğunu ifade eder ve metinlerdeki monoteist-politeist tutarsızlıkları bu durumun yansıması olarak değerlendirir.

Kısas ilkesi eski toplumlarda suç işleyen kişinin veya ait olduğu kabilenin işlenen suça eş değer şekilde cezalandırılması anlamına gelmekteydi. Yani göze göz, dişe diş, kulağa kulak ve cana karşılık can. Eski toplumlarda bireysel sorumluluk ilkesi bulunmadığı için suçlu yerine bir başkası, örneğin en yakın akrabası cezalandırılabilirdi. Çoğu zaman da fiilin kasdi bir eylem olup olmadığı da göz ardı edilir, her can için bir can veya kan bedeli alınırdı.

Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesidir. Tazminat zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir. Mahkemelerce kişilik haklarının uğradığı zararları gidermek için manevi tazminat, hukuka aykırı eylem nedeniyle mal varlığında yaşanan eksilmeleri karşılamak üzere maddi tazminat veya bir hukuka aykırı eylemin yarattığı düşünülen tüm zararın ödetilmesi amacıyla cezalandırıcı tazminat ödenmesine karar verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Taşlama</span> idam cezası yöntemi

Taşlama, bir grubun bir kişiye taş atarak o kişiyi uzaklaştırma, kovma ya da sürgün etmek için kullandığı bir yöntemdir. Eski zamanlardan beri büyük suçlar için bir ceza biçimi olarak tasdik edilmiştir.

Japonya hukuk sistemi, Japonya'da hukuken düzenlenen kuralların bütünüdür.

Diyet İslam hukukunda, cinayet, bedensel zarar veya maddi hasar durumlarında mağdur veya mağdurun varislerine ödenen mali tazminattır. Kısasa alternatif bir cezadır. Arapçada diyah ya da diyeh olarak ifade edilen kelime kan parası anlamına gelmektedir. Diğer anlamı kefalettir.

<span class="mw-page-title-main">Benyamin (Yakub'un oğlu)</span> Kutsal Kitapta adı geçen kişi

Benyamin, Tekvin'e göre Yakup'un on iki oğlunun sonucusu ve Rahel'in iki oğlunun sonuncusudur. Benyamin kabilesinin kurucusudur. Eski Ahit'te anlatılana göre, Rahel'in büyük oğlu Yusuf'un aksine Benyamin Kenan topraklarında doğmuştur. MÖ 1443 yılında, İbrani takvimine göre aynı zamanda doğum günü olan 11 Heşvan'da 111 yaşında öldü. Kur'an'da Benyamin için, abileri Yusuf'a tuzak kurarken onun yanında kaldığı için dürüst genç evlat denir.

İslâm ceza hukuku (şeriata göre ceza hukukudur. Fıkıhta Ukubat başlığı altında ele alınır. Açıkçası, İslam hukukunun ayrı bir "ceza hukuku" külliyatı yoktur. Suça bağlı olarak suçları üç farklı kategoriye ayırır - Had ("Allah'a karşı suçlar", cezası Kuran ve Hadislerde sabittir, Kisas işlenen suça denk ceza verilir Kuran ve sünnet ile belirlenmiştir. Tazir (cezası Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen ve hükümdarın veya Kadının, yani hakimin takdirine bırakılan suçlara verilen cezalar. Bazıları dördüncü kategori olan Siyasah'ı eklerken diğerleri bunu Hadd veya Tazir suçlarının bir parçası olarak görüyor.

İslam Hukukunda tazir belirli suçlar için hakimin (kadı) veya devlet yöneticisinin takdirine bağlı olarak yapılan cezalandırma anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Ceza sosyolojisi</span>

Ceza sosyolojisi, cezanın genel olarak meşrulaştırma amacı ve dağıtım ilkesi olarak niçin ve nasıl ceza verdiğimizi anlamaya çalışır. Ceza, kasten acı çektirmeyi ve/veya hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılmayı kapsar. Ceza sosyologları genellikle yasayı çiğnemeyle ilgili olarak devlet tarafından yapılan eylemleri inceler. Örneğin, vatandaşlar şiddet eylemlerinin meşrulaştırılmasına neden itiraz etmez?