İçeriğe atla

Göz yaşartıcı gaz

Fransa'da göz yaşartıcı gaz kullanımı
Patlamış bir göz yaşartıcı gaz kutusu

Göz yaşartıcı gaz, gözdeki korneayı uyararak gözyaşı, acı ve hatta körlüğe sebep olan ölümcül olabilecek[1][2][3] bir kimyasal silah.

Etkileri ve kullanımı

Göz yaşartıcı gaz, göz, burun, ağız ve akciğerlerdeki mukoz zarlarını uyararak ağlama, hapşurma, öksürme, nefes almada zorlanma, gözlerde yanma, geçici körlük gibi etkilere sebep olur. Gazın en bilinen protein hedeflerinden birisi göz, burun ve ağızdaki duyu sinirlerinin TRPA1 iyon kanallarıdır. İlk olarak 1914'te kullanılmıştır.

Bu gazlar çoğunlukla isyan kontrolü ve kimyasal savaşta kullanılır. I. Dünya Savaşı sırasında yoğun olarak kullanılmışlardır. Zaman zaman polis tarafından kendisine itaatsizlik gösteren kişilere karşı da kullanılır.

Gazın askerî kullanımı çeşitli uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olsa da polis tarafından kullanımı devam etmektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Heinrich U (Eylül 2000). "Possible lethal effects of CS tear gas on Branch Davidians during the FBI raid on the Mount Carmel compound near Waco, Texas" (PDF). Prepared for The Office of Special Counsel John C. Danforth. 25 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Mart 2014. 
  2. ^ Hu H, Fine J, Epstein P, Kelsey K, Reynolds P, Walker B (Ağustos 1989). "Tear gas--harassing agent or toxic chemical weapon?" (PDF). JAMA. 262 (5). ss. 660-3. doi:10.1001/jama.1989.03430050076030. PMID 2501523. 29 Ekim 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2014. 
  3. ^ Clarot F, Vaz E, Papin F, Clin B, Vicomte C, Proust B (Ekim 2003). "Lethal head injury due to tear-gas cartridge gunshots". Forensic Sci. Int. 137 (1). ss. 45-51. doi:10.1016/S0379-0738(03)00282-2. PMID 14550613. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">DNA</span> Canlıların genetik bilgilerini barındıran molekül

Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Bazı DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır, diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek tansiyon</span> atardamarlardaki kan basıncının yükseldiği kronik bir tıbbi durum

Yüksek tansiyon da denilen hipertansiyon, atardamarlardaki kan basıncının sürekli yükseldiği uzun süreli tıbbi bir durumdur. Yüksek tansiyon genellikle semptomlara neden olmaz. Ancak felç, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, atriyal fibrilasyon, periferik arter hastalığı, görme kaybı, kronik böbrek hastalığı ve demans için önemli risk faktörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Otizm</span> Bilinçsel ve zihinsel rahatsızlık

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">RNA</span> nükleotitlerden oluşan polimer

Ribonükleik asid (RNA), bir nükleik asittir, nükleotitlerden oluşan bir polimerdir. Her nükleotit bir azotlu baz, bir riboz şeker ve bir fosfattan oluşur. RNA pek çok önemli biyolojik rol oynar, DNA'da taşınan genetik bilginin proteine çevirisi (translasyon) ile ilişkili çeşitli süreçlerde de yer alır. RNA tiplerinden olan mesajcı RNA, DNA'daki bilgiyi protein sentez yeri olan ribozomlara taşır, ribozomal RNA ribozomun en önemli kısımlarını oluşturur, taşıyıcı RNA ise protein sentezinde kullanılmak üzere kullanılacak aminoasitlerin taşınmasında gereklidir. Ayrıca çeşitli RNA tipleri genlerin ne derece aktif olduğunu düzenlemeye yarar.

<span class="mw-page-title-main">Soy gaz</span> Kimyasal element grubu

Soy gaz veya asal gaz, standart şartlar altında her biri, diğer elementlere kıyasla daha düşük kimyasal reaktifliğe sahip, kokusuz, renksiz, tek atomlu gaz olan kimyasal element grubudur. Helyum (He), neon (Ne), argon (Ar), kripton (Kr), ksenon (Xe) ve radon (Rn) doğal olarak bulunan altı soy gazdır ve tamamı ametaldir. Her biri periyodik tablonun sırasıyla ilk altı periyodunda, 18. grubunda (8A) yer alır. Grupta yer alan oganesson (Og) için ise önceleri soy gaz olabileceği ihtimali üzerinde durulsa da günümüzde metalik görünümlü reaktif bir katı olduğu öngörülmektedir.

Ksenon, Xe sembolü ile gösterilen 54 atom numaralı kimyasal elementtir. Renksiz, ağır, kokusuz bir soy gaz olan ksenon Dünya atmosferinde eser miktarda bulunur. Genellikle reaktif olmayan element, sentezlenen ilk soy gaz bileşiği olan ksenon heksafloroplatinatın oluşumu gibi birkaç kimyasal reaksiyona maruz kalabilir.

Sinir gazı, solunum, enjeksiyon ya da deriden nüfuz yoluyla vücuda girip nöronlara zarar vererek vücutta, istemsiz kasılma ve ölüme sebep olan kimyasal maddedir.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal savaş</span> Savaşta kimyasal silah kullanma

Kimyasal savaş, kimyasal silahların kullanıldığı saldırılara verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal silah</span> Bireyleri öldürmek veya zarar vermek için kimyasallar kullanan cihaz

Kimyasal silahlar, insan üzerinde fiziksel veya psikolojik tahrip etkisi yapmak üzere kimyevî maddelerin zehirleyici özelliklerinden yararlanılarak üretilmiş olan maddelerdir. Bu maddeler, cansız olmaları nedeniyle çoğalmaları veya insandan insana veya diğer canlılara bulaşmaları söz konusu değildir.

<span class="mw-page-title-main">Psikotrop madde</span> beyin fonksiyonunu veya algısını etkileyen kimyasal madde

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, asıl olarak merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir. Bu ilaçlar eğlence amaçlı olarak bilerek bilinç düzeyini değiştirmek, entojen olarak ritüel ve spiritüel amaçlı, zihni incelemek amaçlı ya da tedavi amaçlı ilaç olarak kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Wolfgang Ketterle</span>

Wolfgang Ketterle, Alman fizikçi. 2001 yılında Eric Allin Cornell ve Carl Wieman ile beraber Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Su gaz değişimi reaksiyonu</span>

Su gaz değişimi reaksiyonu karbon monoksit ve su buharının reaksiyona girerek karbon dioksit ve hidrojeni oluşturduğu bir kimyasal reaksiyondur. Su gaz değişimi önemli bir endüstriyel reaksiyondur. Genellikle, metan veya diğer hidrokarbonların buhar yapılandırması ile birlikte kullanılır. Su gaz değişimi reaksiyonu İtalyan fizikçi Felice Fontana tarafından 1780'de keşfedildi. Mol başına 41,1 kJ enerjinin açığa çıktığı reaksiyon az oranda ekzotermiktir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit</span> Karaciğer inflamasyonu

Hepatit, karaciğer hücrelerinde inflamasyon ile karakterize tıbbi durumdur. İsim Yunanca hepar (ἧπαρ); hepat- (ἡπατ-), karaciğer kökünden ve sonek -itis, "inflamasyon" 'dan türemiştir (c. 1727) Karaciğerdeki inflamasyon zamanla kendini sınırlayabilir ya da fibrozis ve siroza ilerleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Biber gazı</span>

Biber gazı, Biber spreyi veya OC gazı, OC spreyi, polis işlerinde, isyan ve kargaşa kontrollerinde, kişisel olarak kendini savunmada, ayı ve köpek gibi hayvanlara karşı korunmada kullanılan (gözlerde kontrolsüz gözyaşı akmasına sebep olan, acı ve hatta geçici körlük nedeniyle gözleri tahriş edebilen kimyasal bileşiklerde içerebilen) bir göz yaşartıcı gazdır. Gazın enflamasyon etkisi görüşü engeller ve gözlerin kapatılması için bir sebep oluşturur. Bu geçici körlük, kolluk kuvvetlerinin kısıtlanması gereken kişileri daha kolay yönlendirmesini, tutmasını ve engellemesini sağlar. Aynı şekilde kişisel kullanımda saldırgan kişinin hareketlerini kısıtlayarak, gazı kullanan kişinin kendisini savunmasını kolaylaştırır. Ölümcül olmayan bir silah olarak değerlendirilse de nadir vakalarda ölümcül olmuştur, ancak yine de endişelerin oluşmasında biber gazı püskürtülmesinden sonra gerçekleşen ölümlerin sayısı etkili olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yemek borusu kanseri</span>

Yemek borusu kanseri, boğaz ile mide arasında uzanan ve özafagus olarak da bilinen yemek borusundan kaynaklanan bir kanser türüdür. Sık görülen belirtiler arasında yutma güçlüğü ve kilo verme sayılabilir. Diğer belirtilere örnek olarak yutma sırasında ağrı, ses kısıklığı, köprücük kemiği etrafındaki lenf bezlerinin şişerek büyümesi, kuru öksürük ve muhtemelen kanlı öksürük ya da kan kusma (hematemez) verilebilir.

Myastenia gravis, farklı tipleri bulunmakla birlikte, Parasempatik sinir sisteminin etkisiyle genel olarak postsinaptik nöromuskuler bölgedeki asetilkolin reseptörlerine karşı gelişen otoimmün yanıt sonucu oluşan, zamanla değişkenlik gösteren kas zayıflığı ve yorgunluk ile bulgu veren bir hastalıktır. Sık olarak kraniyal sinirler tarafından innerve edilen yüz kaslarında görülmektedir. Solunumu gerçekleştiren kas fizyolojisini etkilemediği sürece ölümcül değildir.

<span class="mw-page-title-main">Onkoserkiyaz</span>

Onkoserkiyaz ya da bilinen diğer adlarıyla nehir körlüğü veya Robles hastalığı, bir asalak solucan olan Onchocerca volvulus enfeksiyonunun sebep olduğu bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri arasında şiddetli kaşınma, deri altında şişlikler ve körlük sayılabilir. Trahom hastalığının ardından körlüğün en yaygın ikinci sebebidir.

Kolesistokinin, sindirim sisteminde peptid hormon. Yağ ve protein sindiriminde rol oynar. Geçmişte "pankreatozimin" adı verilen kolesistokinin, ince bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağındaki hücrelerce salgılanır. Pankreastan sindirim enzimlerinin ve safra kesesinden safranın salınmasını sağlar ve açlık bastırıcı rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">CS gazı</span> kimyasal birleşik

CS gazı (2-klorobenzalmalononitril) insan üzerinde yanma ve öksürme gibi etkiler yaratan; toplumsal olaylar gibi karışıklıkları engellemek amacıyla kullanılan bir göz yaşartıcı gaz tipi kimyasal silahtır.