Optik, ışık hareketlerini, özelliklerini, ışığın diğer maddelerle etkileşimini inceleyen; fiziğin ışığın ölçümünü ve sınıflandırması ile uğraşan bir alt dalı. Optik, genellikle gözle görülebilen ışık dalgalarının ve gözle görülemeyen morötesi ve kızılötesi ışık dalgalarının hareketini inceler. Çünkü ışık bir elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri ile benzer özellikler gösterir.
İbn-i Heysem, Ḥasan Ibn el-Heysem, Batılıların söyleyişiyle Alhazen veya tam ismiyle Ebū ʿAlī el-Ḥasan ibn el-Ḥasan ibn el-Heysem, Arap matematikçi, astronom, ve İslam'ın Altın Çağının önemli fizikçilerinden biriydi. "Modern optiğin babası" olarak da anılır. Özellikle görsel algı dinamiklerine önemli katkılarda bulunmuştur. En etkili eseri, 1011–21 yılları arasında oluşturduğu ve Latince baskılar sayesinde günümüze kadar gelmiş Kitāb el-Manāzir olmuştur. Polimat, felsefe, teoloji ve tıp üzerine yaptığı birçok çalışmayı da kitaplarına kaydetmiştir.
Retina (latince:rete) ya da ağkatman çoğu omurgalı ve bazı yumuşakçaların gözünün en içindeki görmeyi sağlayan ışığa ve renge duyarlı hücrelerin bulunduğu göz doku tabakasıdır. Gözün optiği, retinadaki görsel dünyanın odaklanmış iki boyutlu bir görüntü oluşturur ve bu görüntüyü beyne elektriksel sinir uyarılarına çevirerek görsel algı oluşturur. Retina, bir kameradaki film veya görüntü sensörü 'ne benzer bir iş yapar.
Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.
Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyku ya da istirahat esnasında bacaklarda hissedilen rahatsızlık, huzursuzluk, hareket ettirme ihtiyacı, uyuşma, karıncalanma bazen de tam olarak tanımlanamayan bir histir.
Retinitis pigmentosa (RP), halk arasında tavuk karası ve gece körlüğü adlarıyla bilinen ve görme kaybına neden olan genetik bir göz hastalığıdır. Her 4.000 kişide 1'i etkilediği tahmin edilmektedir.
Fibromiyalji (FM) kronik yaygın ağrı ve basınca karşı artan ağrı tepkisi ile nitelenen tıbbi bir durumdur. Diğer belirtiler arasında yorgunluk, normal aktivitelerin etkilendiği bir dereceye kadar uyku problemleri ve hafıza ile ilgili sorunlar vardır. Bazı insanlar ayrıca huzursuz bacak sendromu, bağırsak veya mesane problemleri, uyuşma ve karıncalanma ve gürültüye, ışığa veya sıcaklığa duyarlılıktan şikayet eder. Fibromiyalji sıklıkla depresyon, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkilidir. Diğer kronik ağrı türleri de sıklıkla vardır.
Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.
Vizüel sistem organizmaların görmesini sağlayan merkezi sinir sistemi parçasıdır. Vücudu çevreleyen dünyanın bir temsilini oluşturmak için görünür ışıktan gelen bilgileri yorumlamaktadır. Görme sisteminin dünyanın iki boyutlu bir projeksiyonundan, üç boyutlu bir dünyayı yeniden kurma gibi karmaşık bir görevi vardır. Görsel bilgilerin psikolojik tezahürü görsel algı olarak bilinir.
Elektromanyetik alanlara atfedilen idiopatik çevresel intoleransı (İÇİ), varsayılana göre elektromanyetik alanlara (EMA) maruz kalındığında oluşan semptomları tanımlamak için kullanılan terimlerdir. İÇİ ve EMA için kullanılan diğer terimler arasında elektromanyetik aşırı duyarlılık, elektro aşırı duyarlılık, elektro-duyarlılık ve elektronik duyarlılık bulunmaktadır. Elektromanyetik alanların vücut üzerinde termal etkileri olmasına rağmen, elektromanyetik aşırı duyarlılıktan dolayı kendilerini mağdur olarak tanımlayan kişiler, uluslararası radyasyon güvenlik standartlarının oldukça gerisinde kalan iyonlaşmayan elektromanyetik alanlara cevap verdiklerini belirtiyor. Elektromanyetik alanlara aşırı duyarlılığın (EMADS) belirtileri baş ağrısı, halsizlik, stres, uyku bozukluğu, deride kızarma, karıncalanma ve yanma hissi, kas ağrısı ve buna benzer birçok sağlık sıkıntılarıdır. Neye sebep olurlarsa olsunlar, EMAD belirtileri, bundan etkilenen bir insan için gerçek ve çoğu zaman günlük hayatını etkileyebilecek düzeydedir. Ancak, EMAD belirtilerini elektromanyetik alanlara maruz kalanlarla bağdaştırmak bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Bugüne kadar yapılan provokasyon deneylerinde kendilerini elektromanyetik alanlara aşırı duyarlılık mağduru olarak tanımlayan insanların elektromanyetik alana gerçekten maruz kalıp kalmadıklarını bilmedikleri anlaşıldı. Bu hastalık, tıp ve bilim insanları tarafından gerçek bir tıbbi durum olarak görülmemektedir. 2005 yılında yapılan bu hastalığın elektromanyetik alanlardan kaynaklanmadığını bilimsel kanıtlarla açıklayan düzenli bir araştırmadan beri, birçok çift kör çalışma yapıldı ve bunların her birinde elektromanyetik alanlara aşırı duyarlılığa sahibim diyen insanların elektromanyetik alanların varlığını anlayamadıkları ve bunun nosebo etkisinden kaynaklandığını bildirildi.
Yüzer noktalar veya muşvolan, gözün normalde saydam olan vitröz sıvısı içinde bulunan bazen görünür ve hareket edebilen parçacıklardır. Her uçan cismin kendine özgü boyutu, şekli, koyuluğu, kırılma indisi ve hareket edebilme özelliği vardır. Bu cisimler aynı zamanda "muscae volitantes" olarak adlandırılır. Vitre doğuştan tamamen saydamken, yaşlanmayla birlikte giderek kusurlar ortaya çıkabilir. Çoğu insanın gözünde bulunan, en yaygın yüzen nokta türü, vitredeki dejeneratif değişiklikler sonucu oluşur. Bazı insanlar için rahatsız edici olabilen uçuşan cisimlerin algılanması miyodizopsi olarak adlandırılır. Ciddi vakalar dışında, sıklıkla tedavi edilmez. Günümüzde vitrektomi, lazer ve ilaç tedavisi gibi tedavi yöntemleri bulunmaktadır. vitröz ipliksi parçacıklar piyasaya çıktıgı günden itibaren her geçen aylar artmaya başlar bunun yok edici çözümü göz damlası veya göz vitaminleri hiçbir işe yaramaz ancak parçalayarak daha da çok lifleri yogunlaştırır hemen bir özel göz hastanesine başvurulması gerektigi bunun sonucunda 15 dakikalık lazer seansıyla eskisinden daha da çok azaltılabilir böylelikle hastanın görüş konforu düzelmiş olur eger tadavi yapılmazsa % 50 lik bir oranla kolejenlerin daha da sıklaşması retina duvarının önünde yüzen bu parçacıklar göze farklı bir hasarlar oluştarabilir göz zamanla görüş yetisini kaybedip eskiyi aratır olur bu nedenle tedavi edilirse erken önlem alınmış olur..........* Yüzen noktalar, retina üzerine düşen gölgelerinden ya da içlerinden geçen ışığın kırılmasından dolayı görünürler. Bu noktalar tek başlarına veya diğerleriyle birlikte bir yığın olarak kişinin görme alanında görünebilirler. Kişinin görme alanında yavaşça süzülen ve özellikle gözlerin hareket ettiği yönde hareket eden noktalar, iplikler veya "örümcek ağları" gibi şekillerde görünebilirler. Bu cisimler gözün içinde fiziksel olarak var olduklarından, optik yanılsamalar veya entoptik fenomen değillerdir. Yüzen noktalar, ışık çakmaları ve ışık izleri (palinopsia) gibi göz rahatsızlıkları ile bir arada görülebilir ve bu yönden görsel karıncalanma ile birbirine karıştırılmamalıdır.
Görüntü kirliliği , insan faaliyetleri ve çevresini tahrip etmesi ile oluşan çirkin görüntü ve düzensizlikleri ifade eder. Yapay ve doğal çevre içinde bulunan, hafızada negatif simgeler bırakan düzensiz, uyumsuz biçimlemelerin tümüdür. Görsel kirlilik, estetik bir konudur ve birinin manzaraya bakma yeteneğini zayıflatan kirliliğin etkilerini ifade eder. Görsel kirlilik, çoğunlukla doğada bulunan düzensiz oluşumların tümü olarak tanımlanmaktadır.
Görsel agnozi, görsel olarak sunulan nesnelerin tanınmasında bir bozukluktur. Bunun nedeni görme, dil, hafıza veya zeka eksikliği değildir. Kortikal körlük birincil görme korteksindeki lezyonlar sonucu oluşurken, görsel agnozi beyindeki arka oksipital ve/veya temporal lob (lar) gibi daha ön kortekslere zarar gelmesi sonucu olur.
Göğüs ağrısı, göğüste, tipik olarak göğsün ön tarafında ağrı veya rahatsızlıktır. Keskin, künt, baskı, ağırlık veya sıkma olarak tanımlanabilir. İlişkili semptomlar, mide bulantısı, terleme veya nefes darlığı ile birlikte omuz, kol, üst karın veya çenede ağrı olabilir. Kalple ilgili ve kalple ilgili olmayan ağrı olarak ikiye ayrılabilir. Kalbe yetersiz kan akışı nedeniyle oluşan ağrı, anjina pektoris olarak da adlandırılır. Diyabet hastaları veya yaşlılar daha az belirgin semptomlara sahip olabilir.
Çevresel görüş veya dolaylı görme, sabitlenme noktasının dışında, yani bakışın merkezinden uzakta veya geniş açılardan bakıldığında "gözün köşesi" içinde meydana gelen görmedir. Görme alanındaki alanın büyük çoğunluğu çevresel görüş kavramına dahildir. Uzak periferik görüş, görsel alanın kenarlarındaki alanı ifade etmektedir, orta periferik görüş, orta eksantriklikleri ifade etmektedir ve bazen para-merkezi olarak adlandırılan yakın-periferik görüş, görsel alanın bitişiğinde bulunmaktadır.
John Snow İngiliz doktor ve anestezi ve tıbbi hijyenin geliştirilmesinde liderdir. Modern epidemiyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilir, bunun kısmen sebebi 1854'te Londra'nın Soho kolera salgınının kaynağını bulma konusundaki çalışmalarında bir su pompasının tutamağını kaldırarak hastalığı kısıtlamasıdır. Snow'un bulguları, diğer şehirlerde benzer değişikliklere ve dünya çapında genel halk sağlığında önemli bir iyileşmeye yol açan Londra'nın su ve atık sistemlerindeki temel değişikliklerin yanı sıra anestezinin benimsenmesine ilham vermiştir.
Görüş keskinliği genellikle görüşün netliğini ifade eder, ancak teknik olarak kişinin küçük ayrıntıları hassasiyetle tanıma yeteneğini değerlendirir. Görüş keskinliği optik ve sinirsel faktörlere bağlıdır. Gözün optik faktörleri, retinadaki görüntünün keskinliğini etkiler. Nöral faktörler, retinanın, beyne giden nöral yolların ve beynin yorumlama yeteneğinin sağlığı ve işleyişidir.
Charles Bonnet sendromu veya CBS olarak da bilinen görsel salınım halüsinasyonları, kısmi veya şiddetli körlüğü olan bir kişinin görsel halüsinasyonlar yaşadığı bir tür psikofiziksel görme bozukluğudur.
Bulanık görme, görüşün daha az hassas hale geldiği ve ince ayrıntıların çözülmesinde zorlukların olduğu bir oküler semptomdur.
Belirti ve semptomlar, bir hastalık, yaralanma veya durumun gözlenen veya tespit edilebilen belirtileri ve yaşanan semptomlarıdır.