İçeriğe atla

Göllü Dağ

Kontrol Edilmiş
Göllüdağ
Harita
En yüksek noktası
Yükseklik2.172 m (7.126 ft)
ListelenmeUltra zirve
Koordinatlar38°15′0″K 34°32′24″D / 38.25000°K 34.54000°D / 38.25000; 34.54000
Coğrafya
KonumNiğde, Niğde, Türkiye
Jeoloji
Dağ türüLav domları
Türkiye üzerinde Göllü Dağ
Göllü Dağ
Türkiye' deki konumu
Göllü Dağ Krater Gölü, Niğde

Göllüdağ, Niğde şehir merkezinin 60 km kuzeyinde, Gölcük Beldesi, Kömürcü köyünün güneybatı yönünde kalan sönmüş yanardağdır. Yüksekliği 2172 m'dir.[1] Volkan konisinin üst kısmında bir krater çukurluğu, bu kraterinde bir kısmında dağa adının veren krater gölü yer alır.

Dağın üzerinde geç Hitit medeniyetine (MÖ 8. yüzyıl) tarihlenen yerleşme kalıntıları bulunmuştur. Buradaki şehir dağdaki kayaçlardan oluşan bir surla çevrilmiş, ikinci bir surla önemli yapılar koruma altına alınmıştır. Buradaki yapı kalıntılarında bulunan aslan heykelleri Kayseri müzesinde sergilenmektedir.

1934 yılında başlayan kazılarda 1996 yılında, ilk insanların Afrika'dan Avrupa'ya geçişinde bu alanları kullandığı belirlendi. Göllü dağda bol miktarda bulunan obsidiyenin MÖ 8.000'li yıllarda Neolitik insanlar tarafından çıkarıldığı, işlendiği ve uzak alanlara (Kıbrıs, Suriye) ticaretinin yapıldığı belirlendi. Obsidiyenin işlendiği alanlar insanlığın ilk atölyeleridir.[2]

2000 yılında dağ yamacında oluşan erozyonda atların atasına ait olduğu düşünülen, bir kemik parçasına ulaşıldı.[3]

Volkanizma ve jeokimyasal özellikleri

Nevşehir güneybatısındaki Göllüdağ ve Acıgöl volkanitleri üzerinde yaptığı çeşitli jeokimyasal araştırmalar sonucunda, hafif alkalen karakteri belirgin Kuvaterner bazaltları dışındaki volkanitlerin kalkalkalen seriye dâhil olduklarını tespit etmiştir. Bu volkanitlerin Arap - Afrika levhası ile Anadolu levhacığı arasındaki kıta/kıta çarpışması sonucunda meydana gelen volkanizmanın ürünü olduğunu ileri sürmüşlerdir. Üst Miyosen‘den başlayarak yakın jeolojik geçmişe kadar devam eden volkanizma sonucu türemiş olan Neojen - Kuvaterner volkanitlerini, oluşum zamanlarını ve jeolojik karakterlerini göz önünde bulundurarak çalışmışlardır.

Bölge ile ilgili yapılan çalışmalar; Acıgöl-Göllüdağ volkanitlerinde çalışan Batum (1978a, 1978b) volkanizmanın Üst Miyosen’de andezitik lav akıntıları ve domlarla başladığını, Alt Pliyosen’de çeşitli tüfler, andezitik lavlar ve ignimbiritlerin oluştuğunu, Alt Kuvaterner de tüfler, riyolitik domlar ve lav akıntılarının yer aldığını, Üst Kuvaterner’de (Holosen) ise önce andezitler ve son olarak da bazaltların oluştuğunu belirtmiştir. İnnocenti ve diğerleri (1975), bölgedeki volkanik kayaçlarda radyometrik yaş tayinleri yaparak lavlarda 10.1±1.6 ve 5.5±0.2 milyon yıl; tüflerde 8.0 ±1.6 ve 7.8±1.6 milyon yıl gibi yaşlar saptamışlardır.[4]

Batum (1978a) tarafından Acıgöl-Göllüdağ volkanitlerinde yapılan 70 örneğin kimyasal analizleri Zanettin (1984) diyagramına taşındığında (Şek. 2), volkanitlerin bazalt, bazaltik andezit, trakiandezit, andezit, dasit ve riyolit alanlarına düştükleri görülür. Peccerillo ve Taylor (1976) diyagramı ile de kalkalkalen ve yüksek potasyumlu kalkalkalen özellikler taşıdıkları belirlenir (Şek. 3). Sadece birkaç Kuvaterner bazalt örneği hafif alkalen özelliktedir. Batum (1978a), bu bazaltların sahip oldukları alçak orandaki «demir zenginleşmesi» nedeni ile alkalen seri bazaltlarından farklılık gösterdiklerini ve bu nedenle kalkalkalen seriye dâhil edilip yüksek alüminyumlu bazalt» olarak adlandırılabileceklerini belirtmiş ve volkanizmanın, iz element kapsamları göz önüne alındığında kabuk kökenli olduklarını saptamıştır.[5]

Göllüdağ Kül Akıntısı tüfleri

Gollü dağ volkanizma faaliyetlerine ait ürünler sahanın doğusunda ufak bir bölgeye inhisar eder. Saha sınırının hemen dışında indifai birkaç yüz metre ve üzerinde de büyük bir krater bulunan sırt, bir tüfün ve altındaki bol obsidiyenli ponza taşı tabakalarının üst kısmını teşkil etmektedir. Bu ponza taşları buradaki volkanik ürünlerin ilk meydana gelenleridir.

Bu tüflerin akıntı yapısı plâstiktir ve Hasan dağındakilerle mukayese edilebilirler. Dokularına ve terkiplerine gelince (riyodasitik) farklıdır. Taban (temel) kısmı karmakarışık durumda, mor renkli, 10–20 cm çaplı perlit yumruları ve siyah obsidiyen parçalarından müteşekkil büyüklü küçüklü merceklerden, bantlardan ve topaklardan vücuda gelmekte ve banlar kuvvetli bükülme göstermektedirler. Siyah obsidiyen Gollü dağ volkanizmamsı tipik bir ürünü bulunmaktadır. Bu karmakarışık durum yukarıya doğru gidildikçe ince taneli, camlaşmış ve gayet ince bantlı bir tüf haline girmekte, kuvvetli plâstik iltiva göstermektedir.[6]

Göllüdağ'ın riyolasitleri

Gollü dağın riyodasitik vitrofirleri Çiftlik'in kuzeyinde ve kısa bir akıntı halinde sahaya girmektedirler. Gollü dağın yüksek kısımları, yani krater etrafı da bu kayaçlarla kaplıdır. Bunlar lekesiz beyaz kompakt bir lâv olup, tüflerin veya doğrudan doğruya Hasandağı kül formasyonunun üzerine konmuş bir yayla (Küçük Gollü dağ) vücuda getirirler.[6]

Niğde Müzesinde Göllüdağ Hitit yerleşkesinden çıkan Aslan heykeli

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ M. Korhan ERTURAÇ ve ark. (Ocak 2017). "Göllüdağ Volkanik Kompleksi İçerisinde Kültürel ve Jeolojik Miras Öğeleri". Türkiye Jeoloji Bülteni. 22 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2018. 
  2. ^ "22. Kazı Sonuçları Toplantısı 1. Cilt" (PDF). kulturvarliklari.gov.tr. 22 Mayıs 2000. s. 33. 28 Eylül 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2014. 
  3. ^ "Anadolu'nun bilinen en eski yerleşim yeri Niğde Göllüdağ". hurriyet.com.tr. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2015. 
  4. ^ Ercan, Tuncay, Orta Anadolu’daki Senezoyik Volkanizması, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Merkezi, Ankara.
  5. ^ Solak, Burak, Farklı Piroklastik Kayaçların Petrografik Özelliklerinin Mekanik Özelliklerine Etkisi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Niğde üniversitesi, Niğde, Ağustos 2012.
  6. ^ a b Beekman, P., H., Hasan Dağı - Melendiz Dağı Bölgesinde Pliosen ve Kuaterner Volkanizma Faaliyetleri, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ağrı Dağı</span> Türkiyenin en yüksek dağı

Ağrı Dağı, 5.137 metrelik rakımıyla, Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, İran'ın 16 kilometre batısında ve Ermenistan'ın 32 kilometre güneyindedir.

<span class="mw-page-title-main">Hasandağı</span> Aksaray-Niğde sınırında eski bir Stratovolkan

Hasandağı ya da Hasan Dağı deniz seviyesinden 3268 metre yüksek olan tepesiyle bir volkanik dağdır. Büyük Hasan ve Küçük Hasan Dağı olmak üzere iki büyük krateri vardır. Melendiz dağının büyük kısmı, bu iki kraterden çıkan lavlardan meydana gelmiştir. Büyük Hasan dağında iyi muhafaza edilmiş bir ana krater ile onun etrafında parazit koniler bulunur. Küçük Hasan dağının zirvesi bir Somma durumundadır. Yani eski kalderanın sınırlarını teşkil eden dikliklerin artıkları vardır. Bunlar sayesinde ilk kraterin şeklini çıkarmak mümkündür. Adı geçen kraterden çıkan andezit ve bazalt lavları kuzeye doğru akarak geniş bir alana yayılmış, tüfler ise Kızılırmak'a kadar ulaşmıştır. Bu dağ Aksaray ve Niğde il sınırları içerisinde yer almaktadır. 1750 metresine kadar meşe ormanlarıyla kaplıdır. Dağın eteklerinde ve çevresinde çeşitli Türk boyları ve özellikle de Yörükler yaşarlar. Özellikle ana volkan konisini oluşturan Büyük Hasan Dağı ; kuzeybatısındaki Aksaray Ovası batısındaki Obruk Platosu ve güneyindeki Bor Ovası düzlüklerinden aniden yükselerek kasvetli bir doğal Abide görüntüsü sunmaktadır. Bu ana volkan konisinin doruğu tipik bir kraterden oluşmakta ve kraterin tabanında bir krater gölü bulunmaktadır. Ana koninin hemen güneydoğusundaki daha küçük boyutlu ve yükseltisi daha az olan ikiz koni ise Küçük Hasan Dağı olarak anılmaktadır. Bu volkan konisinin de doruğu tipik bir krater halindedir. Oldukça taze ve karakteristik volkan şekilleriyle Türkiye'nin en genç volkan dağları arasında bulunan Hasan Dağı volkanik ünitesi tarihi çağlardan bu yana daldığı uykusuna devam etmektedir. Dağın eteklerinde Antik Roma şehri Nora bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nemrut Dağı (Bitlis)</span> Uyumakta olan aktif bir yanardağ

Nemrut Dağı ya da Nemrut Stratovolkanı, Bitlis'in Ahlat, Güroymak ve Tatvan ilçeleri sınırları içerisinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan yüksek dağlardan biridir. Dağın büyük bölümü Ahlat ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Van Gölü'nün batısında yer almaktadır. Nemrut, uyuyan aktif bir yanardağdır ve 1441 yılında son kez lav çıkışı olmuştur. Tepesindeki kraterde Nemrut Gölü yer alır. Krater etrafında, en yüksek tepe olan Sivritepe 2935 m, Doğu Nemrut Tepesi 2625 m, güneydeki Tursuktepe 2828 m ve batıda Nemrut Dağı Tepesi 2801 m yüksekliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Tendürek Dağı</span> Türkiyede bir volkanik dağ

Tendürek Dağı (Ermenice:Թոնդրակ) Ağrı ve Van illerinin arasında İran sınırının yakınında bulunan bir stratovolkandır. Nuh'un Gemisi'nin muhtemel konumu yakınlarında olmasıyla bilinen bu yanardağ oldukça büyüktür; kurumuş lav akıntıları düz bir arazi üzerinde yaklaşık 650 km²'lik bir alanı kaplar. Dağın iki ana yapısı, zirve krateri olan Büyük Tendürek ve ana kraterin doğusunda bulunan Küçük Tendürek'tir. Yamaçları çok yumuşak olup, ismini aldığı kalkanı andırır. Tendürek Dağı'nın, Hawaii adasındaki volkanlar gibi akışkan lav püskürttüğü bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Nemrut Gölü</span> Türkiyede bir krater gölü

Nemrut Gölü, dünyanın ikinci, Türkiye'nin en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100'de yaşamış Babil Hükümdarı Nemrut'tan almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Maar</span> lav ve magmanın oluşturduğu, geniş, hafif kabarmış krater

Maar, püskürme veya patlamayla birlikte lav ve magmanın oluşturduğu, geniş, hafif kabarmış bir kraterdir. Maar tipik olarak suyla dolu ve sığ krater gölü görünümündedir. İsmi yerel Alman lehçesi olan Daun'dan gelir ve Latincesi mare (deniz)dir. Maarlar 60 metreden 2000 metre çapa ve 10 metreden 200 metreye kadar derinliğe sahip olabilirler ve çoğunlukla doğal göldeki gibi suyla doludurlar. Çoğu maar volkanik kayaların alçak kenarında oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Magmatik kayaçlar</span> Magmanın yeryüzüne çıkarken soğumasıyla meydana gelen kayaçlardır.

Magmatik kayaçlar, magmanın yükselerek yer kabuğunun içerisine girip veya yeryüzüne ulaşıp soğuyarak katılaşması sonucu oluşan kayaç türüdür. Üç ana kaya türünden biridir, diğerleri tortul ve metamorfiktir. Magmatik kaya magma veya lavın soğutulması ve katılaşmasıyla oluşur. Magmatik kayaçlar çok çeşitli jeolojik ortamlarda meydana gelir: kalkanlar, platformlar, orojenler, havzalar, büyük magmatik bölgeler, genişletilmiş kabuk ve okyanus kabuğu. (Resim1) Magmatik kayaçlar temel olarak silikat minerallerinden oluşmuşlardır. Magmanın bileşimi temel bazı elementlerin dağılımını yansıtsa da oranları değişmekte ve bu da belli başlı magma tiplerinin oluşmasına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Andezit</span>

Andezit, porfiritik dokuya sahip ara bileşimin magmatik yüzey kayasıdır. Genel anlamda bazalt ve riyolit arasındaki ara tiptir ve TAS diyagramında gösterildiği gibi, silisyum dioksit (SİO2) oranı %57 ve %63 arasında değişmektedir. Kıtasal kabuğun ortalama bileşimi andeziktir. Bazaltlarla birlikte Mars kabuğunun da önemli bir bileşeni olduğu tahmin edilmektedir. Andezit adı Andes Dağı silsilesinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki yanardağlar</span> Vikimedya liste maddesi

Bu, Türkiye'deki uykuda ve sönmüş yanardağların listesidir.

<span class="mw-page-title-main">Yunt Dağları</span>

Yunt Dağları, Batı Anadolu'da Ege Bölgesi'nin kuzeyinde yer alan kırık tipi dağ oluşumudur. Yükseltisi 1076 m'dir.

<span class="mw-page-title-main">Tüf</span>

Tüf, bir volkanik patlama sonucu ortaya çıkan volkanik küllerden oluşan kaya türüdür. Tüf kimi zamanlarda inşaat malzemesi olarak kullanılan farklı bir kaya anlamına da gelir. %50’den daha fazla tüf içeren kayalar tüflü olarak kabul edilir. Tüf tortul veya magmatik kayaçlar olarak sınıflandırılabilir. Sedimantolojik terimler ile açıklanmasına rağmen magmatik petroloji bağlamında incelenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Acıgöl maarı</span>

Acıgöl maarı, Nevşehir ilinin Acıgöl ilçesinin doğusunda yer alan volkanik patlama çukuru, maar gölüdür. Kapadokya bölgesindeki Kuaterner zamanı oluşan pek çok volkanik alandan birisidir. Maar Pleistosende oluşmuştur. 300 km² büyüklüğündeki alanda, tüf halkası, tüf konisi, lav domu bir arada bulunur. Maarın içi 0,96 km², tortullarla birlikte büyüklüğü 4,5 km²'dir.

<span class="mw-page-title-main">Acıgöl (Konya)</span> Konya ili, Karapınar ilçesi sınırları içinde yer alan volkanik maar gölü

Acıgöl, Konya ili, Karapınar ilçesi sınırları içinde yer alan volkanik maar gölüdür. Karapınar Düzlüğü'nde, Meke Krater Gölü'nün kuzeydoğusunda yer alır. Karapınar-Ereğli yolu üzerinde 8. km'dedir. Denizden yüksekliği 988 m, genişliği 1750 m–1250 m, arasındadır, elips biçimli olan gölün alanı 1,2 km², derinliği 300 m'dir.

<span class="mw-page-title-main">Karapınar Düzlüğü</span> Konyanın Karapınar ilçesinde yer alan volkanik bir arazi

Karapınar Düzlüğü, Konya'nın Karapınar ilçesinde yer alan volkanik bir arazidir. Kül konisi, Meke Krater Gölü ve Acıgöl'ü barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Kula-Salihli Jeoparkı</span> Manisa, Türkiyede jeopark

Kula-Salihli Jeoparkı, Batı Anadolu‐Ege eşiğinde, Manisa ili sınırları içerisinde yer alan jeoparktır. Yaklaşık 300 km² alan kaplayan Kula-Salihli Jeoparkı sahası, ekseriyeti Kula ilçesinde olmakla birlikte kısmen Salihli ilçesi ile Sandal Beldesi, Gökçeören (Menye) Beldesi, Adala Beldesi ve Gökeyüp Beldelerini içine almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Karacadağ (Konya)</span>

Karacadağ, Konya ili, Karapınar ilçesi sınırlarında yer alan yanardağ. 2025 m yüksekliğinde, KD-GB uzanışlı basık bir sırt görünümündedir. KD kısmı Kalkan volkan oluşumludur.

Kapadokya Volkanik Kompleksi Doğuda Erciyes Volkanı'ndan, batıda Karacadağ-Karadağ volkanlarına ve kuzeybatıda Aksaray ili ve Tuz Gölüne kadar uzanan, kuzey-kuzeydoğu Sivas havzası ile güneyde ise Niğde Masifi, Ulukışla baseni ve Toros karbonat platformuyla sınırlanan Niğde-Nevşehir-Aksaray arasındaki volkanik bölgeyi karakterize eder. Kapadokya Volkanik Kompleksinde Neo-Kuvaterner döneminde polijenetik ve monojenetik yapılı volkanlar püskürmüş ve daha sonra Erciyes ve Hasan Dağı stratovolkanları ile çok sayıda monojenetik püskürme merkezleri KVK içinde geniş alanlara sahip olmuştur. Kompleks içindeki volkanik aktivite günümüzde de canlı yaşamını ve çevreyi büyük oranda etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Alacadağ (Seydişehir)</span>

Alacadağ, Konya ili güneybatısında, büyük kısmı Seydişehir ilçe sınırlarında bulunan volkanik dağ.

<span class="mw-page-title-main">Keli Platosu</span>

Keli (Qeli) Platosu, Gürcistan'da Jvari Geçidi'nin batı tarafında, Büyük Kafkasya bölgesinin güneyinde bulunan volkanik bir alandır. Çoğunlukla monogenetik volkanik yapıdan oluşan 20x30km 2'lik bu volkanik alanda otuzdan fazla volkanik yapı bulunmaktadır. Lavlar riyolitler, trakiandezitler ve andezitlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Skorya</span>

Skorya, kristaller (fenokristaller) içerebilen veya içermeyen oldukça veziküler, koyu renkli volkanik bir kayadır. Tipik olarak koyu renkli ve bileşimi bazaltik veya andezitiktir. Skorya, çok sayıdaki makroskopik elipsoidal veziküllerinin bir sonucu olarak nispeten düşük yoğunlukta olan bir yapıya sahiptir. Ancak süngertaşı'nın aksine, tüm skoryaların özgül ağırlığı 1 kilogramdan büyüktür ve suda batar. Delikler veya veziküller, magma içinde çözünen gazlar, erimiş kayada kabarcıklar oluşturarak çözeltiden çıktıklarında oluşur ve bunların bir kısmı kaya soğudukça ve katılaştıkça yerinde donar. Skorya, bir lav akışının bir parçası olarak, tipik olarak yüzeyinin yakınında veya parçalı ejekta olarak oluşabilir, örneğin dik kenarlı skorya konileri oluşturan Strombolian patlamalarında. Yemen'de bulunan çürüklerin kimyasal analizi, esas olarak birkaç zeolit içeren volkanik camdan oluştuğu görülmüştür. Cürufların çoğu camsı parçalardan oluşur ve fenokristaller içerebilir.