İçeriğe atla

Gök katları

Gök katları, kavramı pek çok gelenekte bulunan, beş duyu ile algılanamayan âlemdeki farklı ortamları derecelendirmek üzere kullanılmış bir kavram olup çeşitli din ve mitolojilerde farklı sayılarla ifade edilmiştir.

İnsanın basit gözlem yeteneği oluşturduğu ve varlığına inandığı ilk evren modellerinde Evren yer ve gök olmak üzere iki parçadan oluşurdu. O günün büyüklük algısına göre sonsuz denebilecek kadar geniş ve düz bir Dünya ve O'nun üzerinde, katmanları olan, dünya ile eşit genişlikte bir gökyüzü. Ancak bu gökyüzünün her katında değişik mitolojik veya yarı mitolojik özellikler yüklenen göksel varlıkların yaşadığı değişik katmanları olmalıydı.

7 gök kavramına çıplak gözle görülen 5 adet gezegene Güneş ve Ay'ın eklenmesi ile ulaşılır.[1] İnanca göre bunların her birisi ayrı bir felekte ya da gök katında yüzmekteydi. Ancak birçok inanç sisteminin de temelini oluşturan denge inancı gereği yer ve gök arasında da bir denge olmalı ve Yerin de bir o kadar katmanları olmalıydı. (Yedi yer kavramı-Talak; 12)

Batlamyus'un güneş sistemine dair anlayışını gösteren tarihi bir çizim.

Şamanizm’de gök katları

Asya Şamanizm'inde şamanlar “uçuş” denilen trans yolculuklarında, kimi zaman “yeraltı” dedikleri ortama iner, kimi zaman gök katları dedikleri ortamlara çıkarlar. Altay Türkleri'nin geleneğine göre gök katları çeşitli ilâhî veya yarı ilâhî varlıklarca meskun olup, şaman, yolculuğunda bunlarla irtibat kurabilir. Fakat “uçuş” denilen bu trans deneyiminde her şaman her gök katına çıkamaz; daha doğrusu şamanlar kudretleri oranında gök katlarına yükselebilir. Asya Şamanizm'inde, herhangi bir nedenle gök katlarını aşması gereken bir şamanın önce “yeraltı” denilen öte-âleme inmesi gerekir. Ural-Altay kavimlerinde gök katları genellikle ya 7 ya da Dante’nin İlâhî Komedya’sındaki gibi 9’dur. Gök katlarının sayısı tüm şamanist toplumlarda aynı değildir. Kimi şamanist geleneklerde “yeraltı” denilen öte-âlem de 7 kata ayrılır ki, bu durumda algılanamayan katların toplamı 14'ü bulur. Eski şamanların 13'üncü gök katını aşabilmiş oldukları söylenir. Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler. Altay, Yakut ve Uygur Türkleri'nin geleneklerine göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel Gök'ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır ki bu eksenin iki ucu Yer'in Göbeği ve Göğün Göbeği olarak kabul edilir.

Dogonlar ve Bambaralar’da gök katları

Göğün Göbeği kavramı Mali Cumhuriyeti'nde yaşayan yerlilerden Dogonlar'da da mevcuttur. Her şeyi ikiziyle ya da çift çift düşünen Dogonlar'a göre Tanrı Amma'nın yarattığı gökler'in, yani gök katlarının sayısı 14'tür, yer katlarının sayısı da 14'tür. Dogon ve eski Mısır geleneklerine göre, göklerin en yüksek katı, tesirlerin kutsal kaynağı Sirius’tur. Dogon inanışına göre en yüksek Gök katında Tanrı Amma’nın naibi Büyük Nommo bulunur ki o, Dünya’daki ruhların gözeticisi olup Dünya’yı sevk ve idare eder. Dogonlar’a komşu olan Bambaralar’ın geleneğinde gök katları şöyle açıklanır:

  • 1- Birinci gök kirlidir (saf değildir).
  • 2- İkinci gök kısmen arınmış haldedir, hayvan ve insan ruhlarının ülkesidir.
  • 3- Üçüncü gök ilahlarla insanlar arasında aracı olan varlıkların bulundukları yerdir.
  • 4- Dördüncü gök ilk üç göğün “ayna”sıdır. Kelâmın ve rahmetin sahibi olan ve dünyanın sevk ve idaresinden sorumlu olan yaratıcı ilah Faro’nun hesaplarını, hesap kayıtlarını tuttuğu yerdir. Faro, “ayna”sından yeryüzündekilerin tüm yaptıklarını ve olayları izler. Yani, bu gök katı, varlıkların görülüp gözetlendikleri yerdir.
  • 5- Beşinci gök ilâhî adaletin göğüdür. Faro burada yasaklarını bozan (ilahi yasalara uymayan) insanlar hakkında hüküm ve kararını okur.
  • 6- Altıncı gök, dünya sırlarının saklı olduğu göktür.
  • 7- Yedinci gök ilah Faro’nun ülkesidir. Dünya için gerekli rahmet deposudur, rahmet oradan yağmur gibi iner.

Mayalar’da gök katları

Göğün Göbeği ve Yer’in Göbeği kavramları Mayalar’da da bulunur. Mayalar’ın kutsal kitaplarından Popol-Vuh’ta Yer’in Göbeği’ndeki ilah ifade edilirken göbek ve kalp sözcükleri kullanılır. Örneğin, bir efsanede, atmaca, Göğün Göbeği’nden Yer’in Göbeği’ne dikine iner. Yine, Popol-Vuh’ta Göğün yedinci katından inen, uygarlık getiren kahramanların babaları olan 7 Ahpu, Yer’in kalbine indiklerinde insan biçimine girerler. Meksika piramitlerini yapan halklardan bazıları, göğü dokuz katlı saydıklarından piramitlerini de dokuz katlı yapmışlardır. Fakat Asya şamanizm’inde olduğu gibi, Mayalar’da, Aztekler’de ve bunların torunları olan Amerika Kızılderililerinde de gök katlarının sayısı aynı değildir.(Algonkin’lerde 12 gök vardır.)

Aztekler’de gök katları

Jacques Soustelle “Meksikalılar’ın Tarihi” adlı kitabında, 13 Gök 9 Yer olduğunu kabul eden Aztekler'in gök katları hakkındaki inanışlarını şöyle özetler:

1'inci gök, yıldızlar ülkesidir. 2'nci gök, iskelet görünüşüyle tasvir edilen yaratıkların ülkesidir.3'üncü gök, muhafızların ülkedir. 4'üncü gök, yeryüzüne inen seçkin ruhların ülkesidir. 5'inci gök, ‘ateş yılanları’nın ülkesidir 6’ncı gök, dört rüzgâr ülkesidir.7’nci gök, toz ülkesidir. 8’inci gök, ilahlar ülkesidir. İlahlar bu gök katında yaşarlar; hiç kimse daha yukarıdaki gök katlarında neler olduğunu bilemez. 9’uncu gök ile 13’üncü gök arasında büyük ilahlar bulunur. Güneş’in en süptil hali 12’nci göktedir. 13’üncü gök katında ise ‘İlâhî Çift’, yani ‘etimizin efendisi’ ve eşi yaşar, oraya hiç kimse çıkamamıştır. 13'üncü gökten bir süt ağacı çıkar.

Dante'nin İlahi Komedya'sındaki gök katlarının Botticelli tarafından tasviri

İbrani geleneğinde gök katları

İbrani geleneğine göre, 1'inci gök en yakın göktür, 2'nci gök günahkarların bulunduğu göktür, 3'üncü gök Aden bahçesinin bulunduğu göktür, 5'inci gök aşağı düzeyli meleklerin bulunduğu göktür, 6'ncı gök melek gruplarının ve Kerubi meleklerinin bulunduğu göktür; Tanrı ise 7'nci göktedir.

İslam’da gök katları

İslam mitolojisinde, göğün yedinci katında Sidret'ül münteha bulunur ki, Tuba adlı ters “yaşam ağacı”nın köklerinin bulunduğu bu ortamın Gök katlarının sonu olduğu kabul edilir. Kuran’da Necm (Yıldız) suresi’nin 14. ve 16. ayetlerinde sözü edilen Sidretül Münteha, Muhammed peygamberin miracı sırasında eriştiği menzil olarak belirtilir. Tasavvuf ehline göre, ”büyük berzah” da denilen orası, tüm sâliklerin seyirlerinin, amellerinin ve ilimlerinin sona erdiği menzildir. Orası Miraç (Arapça'da merdiven) yükselişinde ulaşılabilecek son menzildir. Sidre'den sonraki âleme geçebilme, yeryüzündeki varlıklar için olanaksızdır. O âlemde mahlukatın bir vücudu yoktur, mahluk o âlemde adeta erimiş gibidir.

Teozofi’de gök katlarının anlamı

Teozofik terminolojide, bir gezegenin duyularla algılanan fiziksel ortamından itibaren yoğunlukları giderek azalma gösteren esîrî maddelerinin, yani maddenin bilinen üç halinin ötesindeki daha süptil, daha seyyal, daha ince, vibrasyonel hız düzeyi yüksek hallerinin sıralanması “gezegensel zincir” terimiyle ifade edilir. Teozofiye göre, geleneklerde gök katları sembolüyle ifade edilen, Dünya gezegeninin bu birbirini izleyen, tedricî bir kademeleşme gösteren süptil ortamlarıdır ve esas olarak yedi kademeden oluşur. (Güneş Sistemi'mizde beşi Dünya'nınkilerden daha yüksek olmak üzere toplam 12 kademe ya da “plan” olduğu kabul edilir.) Teozoflar, Dünya'nın “gezegensel zincir” kademelerini yoğundan süptile doğru, şöyle adlandırır: Fiziksel plan, etherik plan, astral plan, mantal plan, kozal plan, buddi planı, atma planı. “Gezegensel zincir” planlarında ya da kademelerinde yoğun maddeden en süptil plana doğru yükselme hareketine “yükseliş yayı” (ascending arc) ya da karanlıktan ışığa yükseliş yayı denir ki, miraç ve uruc'la kastedilenin bu olduğunu düşünürler. Bunun tersine de “iniş yayı” denir. Kimilerine göre, “gezegensel zincir” sıralanması, inisiyasyonlardaki yedi aşamaya, yedi realiteye ve yedi şuur haline tekabül eder.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2022. 
  • Dictionnaire des Symboles, Jean Chevalier
  • Semboller Ansiklopedisi, Ruh ve Madde Yayınları

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şamanizm</span> ruhlarla iletişim kurabilmek için vecde amaçlı ritüel

Şamanizm, bir şamanın çeşitli bilinç durumları aracılığıyla ruh dünyası ile etkileşime girdiği dini bir uygulamadır. Uygulama genelde kâhinlik ya da iyileştirme gibi amaçlarla yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Ağaç inancı</span>

Ağaç inancı birçok doğa inançlarının barındırdığı animizimde, ağaçların saygı gösterilmesi gereken bir ruha sahip oldukları ve ağaçlara gösterilen saygı, bereketi etkilediğine inanmaktan kaynaklanan bir kült'dür.

<span class="mw-page-title-main">Tengricilik</span> Türk ve Moğol halkları tarafından inanılan çok tanrılı ve daha sonra tek tanrılı din

Tengricilik veya Tengrizm, Avrasya stepleri'nde ortaya çıkan, şamanizm ve animizme dayanan dinî bir inançtır. Türk ve Moğol toplumlarının inandığı dinlerden biridir. Tengri'ye tapınmanın yanında Animizm ve Totemlik bu inancın ana kısımlarını oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Türk mitolojisi</span> altay türklerin oluşturduğu mitlerden oluşan mitoloji

Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten ögeler taşımaktan çok sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî ögeler ile değiştirilmiştir. Dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak geçen Dede Korkut destanlarının orijinal yapıtları, Vatikan ve Dresden kütüphanelerinde bulunmaktadır. Ege ve Anadolu Uygarlığı mitolojisi ile benzerlikler bulundurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yer-Su</span>

Yer-Su, Türk ve Altay mitolojisinde bir doğa katmanı. Aynı zamanda eski Türk İnancı Tengricilik'te bir ruh kategorisidir. Yar-Sub veya Yar-Suv olarak da söylenir. Karşıtı Gök-Kal'dır.

<span class="mw-page-title-main">Teozofi</span>

Teozofi, "tanrı" ve "bilgi" sözcükleri birleştirilerek türetilmiştir. Günümüzde teozofi denildiğinde, öncelikle, kaynağını esas olarak Hint mistisizminin insan ile evren ve Tanrı arasındaki ilişkileri açıklayan felsefî denebilecek Hint teozofisinden almış olmakla birlikte Batı teozofisi akla gelir. Batı teozofisi bir yandan okült gelenek, diğer yandan Doğu gelenekleri üzerine kurulmuş, ezoterik bilgilerden yararlanan felsefî bir sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Esîr</span> maddenin dört unsur olarak kabul edilen ateş, hava, su ve toprak hallerinden daha farklı olan, algılanamayan hali

Esîr, eski stoacıların ve günümüzde teozofların "aether" dedikleri, maddenin insanın beş duyusu ile algılayamadığı; katı, sıvı ve gaz hâllerine oranla yoğunluğu daha az, vibrasyonel hızı daha yüksek, daha süptil ve daha akışkan hâline verdikleri addır.

<span class="mw-page-title-main">Nommo'nun gemisi</span>

Nommo'nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti'nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Yükseliş yayı</span>

Yükseliş yayı Teozofi’de gezegensel zincir adı verilen süptil ya da esîrî planlardaki (kademelerindeki) bir hareketi ve akıntıyı ifade eden bir teozofi terimidir.

<span class="mw-page-title-main">Gezegensel zincir</span> Teozofi terimi

Gezegensel zincir, Teozofi'de bir gezegenin farklı süptillik derecelerindeki maddelerinden oluşan ortamlarının kademeler şeklinde birbirini izlemesine verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Yaşam ağacı</span> mit

Yaşam ağacı kavramın kökeni tarih-öncesi denilen devirlere kadar uzanan, başta Asya şamanist gelenekleri olmak üzere, pek çok gelenekte rastlanılan bir semboldür.

<span class="mw-page-title-main">Yer'in ekseni</span>

Yer’in ekseni veya axis mundi, dinlerde ve mitolojilerde yer ile cennet ve cehennem gibi ya da Tanrı/tanrıların ikamet ettiği yer arasındaki ilişkinin sağlandığına inanılan yer. Daha yüksek ve daha alçak alemler arasındaki seyahatler ve iletişim bu nokta üzerinden sağlanır. Aşağı alemlerdekiler bu noktadan daha yukarı çıkarak yukarı alemdekilerle iletişim kurarlar, yukarı alemlerde olanlar ise aşağıda alemlere ve her yere bu yer üzerinden lütuflarını yayarlar. Bu nokta yerin Antik Yunan'da dünyanın başlangıç noktası sayılan omphalos ile benzer bir işlev görür.

<span class="mw-page-title-main">Göğün göbeği</span>

Göğün göbeği veya Altınkazık, Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde kutup yıldızı (Polaris).

<span class="mw-page-title-main">Yeraltı (mitoloji)</span>

Yeraltı, başta Şamanizmde sembolik anlamıyla, ölüm olayı ile bedenlerini terk edenlerin göçtükleri öte-alemi ifade etmek üzere kullanılmıştır.

Kam, Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe büyücü din büyüğü, Şaman. "Gam" veya "Ham" olarak da söylenir. Topluluklarda doğaüstü güçlerle iletişime geçtiğine inanılan din büyüğü.

İrfâniye, İslam'da Allah'ı ilahi yaratıcı olarak tanımak ve bilmek demektir. Kavram İslami terminolojide mârifetullâh olarak da bilinirken İsevi terminolojideki karşılığı gnosistir.

Altay mitolojisi, Altayların inanç ve kültürlerinin mitolojik bütününü tanımlamak için kullanılan bir terim. Altay kamlığını (şamanizm) içine alan daha geniş bir tanımlamadır.

<span class="mw-page-title-main">Maya mitolojisi</span>

Maya mitolojisi, Mezoamerikan mitolojisinin bir parçasıdır ve doğanın kişileştirilmiş güçlerinin, tanrıların ve bunlarla etkileşime giren kahramanların ana rolleri oynadığı tüm Maya masallarını kapsar. Maya sözlü geleneğinin diğer kısımları burada dikkate alınmaz.