İçeriğe atla

Gök Boğası

Gılgamış Destanı'nın VI. tabletinin bir bölümünde anlatılan, Gılgamış'ın Gök Boğası'nı öldürdüğünü sahnenin canlandırıldığı Antik Mezopotamya terakota kabartması (y. MÖ 2250-1900)[1][2]

Gök Boğası,[3] Göklerin Boğası,[4] Gökyüzü Boğası,[5] Cennet Boğası[6] veya Cennetin Boğası,[6] antik Mezopotamya mitolojisinde kahraman Gılgamış'ın savaştığı efsanevi bir canavardır. İlki erken Sümerce bir şiirde geçen, diğeri ise standart Akadcayla yazılmış bir Sümer şiiri olan Gılgamış Destanı'nda yer alan olmak üzere Gök Boğası'na ait hikâyenin iki farklı versiyonu vardır. Sümer şiirinde boğa, belirsiz sebeplerden dolayı tanrıça İnanna tarafından, Gılgamış'a saldırması için gönderilir. Gılgamış Destanı'nın VI. tabletindeki Akadca söylentilerde tanrıça İştar (İnanna'nın Doğu Sami dilindeki karşılığı), Gılgamış'a cinsellik içeren bir teklifte bulunur; fakat Gılgamış teklifi reddeder. Bunun üzerine sinirlenen İştar, babası Anu'ya giderek Gök Boğası'nı ondan ister. Böylece İştar, Gılgamış ile Gılgamış'ın arkadaşı Enkidu'ya saldırması için boğayı Uruk'a gönderir fakat ikili, boğayı öldürür. Boğayı yendikten sonra Enkidu, boğanın sağ uyluğunu İştar'a fırlatarak onunla alay eder. Boğanın katledilmesi, tanrıların Enkidu'yu ölüme mahkûm etmesine neden olur. Bu olay, Gılgamış'ta ölüm korkusunun ortaya çıkmasına sebebiyet verir ve destanın geri kalan kısmını yönlendirir.

Boğa, Taurus takımyıldızıyla özdeşleşmiştir ve öldürme efsanesi antik Mezopotamyalılar için astronomik öneme sahip olabilir. Hikâyenin özellikleri; Ugarit efsaneleri, Yaratılış Kitabı'ndaki Yusuf'un öyküsü ve antik Yunan destanları İlyada ve Odysseia'nın parçaları da dahil olmak üzere eski Yakın Doğu hikâyeleriyle benzerlikler taşımaktadır.

Mitoloji

Gılgamış ve Gök Boğası

Sümerce şiir Gılgamış ve Gök Boğası'nda Gılgamış ile Enkidu, İştar'ın Sümerlerdeki karşılığı olan tanrıça İnanna tarafından ikiliye saldırması için gönderilen Gök Boğası'nı öldürürler.[7][8][9] Bu şiirdeki olay örgüsü, daha sonra Akadca yazılmış olan Gılgamış Destanı'nda anlatılanlardan tamamen farklıdır.[10] Sümer şiirinde İnanna, Gılgamış'tan kendisinin eşi olmasını istemezken Akadca destanda bu istekte bulunur.[8] Ayrıca İnanna, babası An'ı Gök Boğası'nı kendisine vermeye zorlarken (sonraki destanda yaşayanları yemesi için ölüleri ayaklandırmakla tehdit etmek yerine) sadece dünyaya ulaşacak bir çığlık atmakla tehdit eder.[10]

Gılgamış Destanı

Standart Akadca yazılmış olan Gılgamış Destanı'nın VI. tabletinde İştar, Gılgamış'ın cinsellik içeren teklifini reddedikten sonra cennete giderek annesi Antu ile babası Anu'ya yakınır.[11] Anu'dan kendisine Gök Boğası'nı vermesini talep eder[12][13][14] ve eğer babası bu talebi geri çevirirse Ölüler Diyarı'nın kapılarını kırıp yaşayanları yemesi için ölüleri ayaklandıracağını belirtir.[15][14] Anu, İştar'ın talebini reddederek Gök Boğası'nın serbest bırakılmasının yedi yıllık bir kıtlığın oluşmasına neden olacak kadar yıkıcı olduğu konusunda ısrar eder.[15][13] Bunun üzerine İştar, tüm insanlar ve tüm hayvanlar için yedi yıl boyunca yetecek kadar tahıl depoladığını açıklar.[15][13] Sonuç olarak Anu, boğayı gönülsüzce İştar'a verir. İştar boğayı dünyada serbest bırakınca büyük bir yıkıma neden olur.[12][15]

Boğa ilk nefesiyle toprakta yüz erkeğin içine düştüğü bir delik açar ve ikinci nefesiyle iki yüz kişinin daha içine düştüğü başka bir delik açar.[15][14] Gılgamış ile Enkidu birlikte hareket eder;[12][15][13] Enkidu, boğanın arkasına geçip kuyruğunu çekerken Gılgamış kılıcını boğanın boynuna geçirip boğayı öldürür.[15] Boğanın kalbini Güneş tanrısı Şamaş'a sunarlar.[16][17] Gılgamış ve Enkidu dinlenirken İştar, Uruk'un surlarında dikilir ve Gılgamış'ı lanetler.[16][18][19] Enkidu, boğanın sağ uyluğunu yırtıp İştar'ın yüzüne atar ve "elime geçirseydim seni de bu hâle getirirdim ve bağırsaklarını koluna takardım" der.[16][18][19][13]

İştar "fahişeleri, odalıkları ve orospuları" bir araya çağırarak Gök Boğası için yas tutmalarını emreder.[16][18] Bu arada Gılgamış, Gök Boğası'nı alt etmeleri şerefine bir kutlama düzenler.[20][18] VII. tablet Enkidu'nun Anu, Ea ve Şamaş'ı gördüğü bir rüyayı anlatmasıyla başlar; bu üç tanrı, Gök Boğası'nı öldürdükleri için ceza olarak Gılgamış ya da Enkidu'dan birinin ölmesi gerektiğini belirtir.[1] Enkidu'yu seçerler ve kısa bir süre sonra Enkidu hastalanır, Ölüler Diyarı'yla ilgili bir rüya görür ve ardından ölür.[1] VIII. tablet, arkadaşının ölümü üzerine Gılgamış'ın avutulamaz üzüntüsünü tarif eder ve Enkidu'nun cenazesinin detaylarını açıklar.[1][21] Enkidu'nun ölümü Gılgamış'ta ölüm korkusunun ortaya çıkmasına yol açar ve destanın geri kalan kısmını şekillendirir.[22][23]

Sembolizm ve temsili

Gök Boğası ile ilişkilendirilen Taurus takımyıldızı

Antik Mezopotamya sanatının günümüze gelen eserlerinde Gök Boğası'nın öldürülmesine dair birkaç betimleme mevcuttur.[24][13] Temsiller, özellikle Akad İmparatorluğu'nun silindir mühürlerinde yaygındır.[13] Bu temsillerde boğa, anormal büyüklükte ve vahşi bir boğa olarak tasvir edilmiştir.[14] Bununla birlikte Gök Boğası'nın neyi temsil ettiği tam olarak belli değildir.[14] Michael Rice, eski kültürlerde genellikle depremlerle ilişkilendirilmesinden dolayı boğanın bir depremi temsil edebileceğini düşünmektedir.[14] Ayrıca, boğanın antik Mezopotamya'daki insanlar için kuraklık ve kısırlık dönemi olan yaz mevsimini temsil edebileceğini belirtmiştir.[14] Asurologlar Jeremy Black ve Anthony Green, Gök Boğası'nın Taurus takımyıldızı ile özdeşleştirildiğini gözlemleyerek Gılgamış Destanı'nda boğa yenildikten sonra Enkidu'nun boğanın uyluğunu İştar'a savurmasının takımyıldızının eksik görünen budunu açıklamaya yönelik bir girişim olduğunu savunmuştur.[12]

Rice ayrıca, Canis Major takımyıldızının antik Mısır metinlerinde boğanın uyluğu olarak bazen ikonografik bir biçimde temsil edildiğini fakat Sümerlerde bu bilgiye dair herhangi bir kanıtın olmadığını belirterek boğanın öldürülmesine dair astronomik bir yorum yapmıştır.[24] Ayrıca, uyluk bölgesinin sıklıkla eski Yakın Doğu metinlerinde cinsel organların yerine kullanıldığını da gözlemlemiştir. Gordon ve Rendsburg, antik Yakın Doğu'nun çoğu bölgesinde bir boğanın bacağını birine atma fikrinin "korkunç bir hakaret olduğunu" ve antik Yunan epik şiiri olan Odysseia'de tekrar ettiğini belirtmiştir.[13] Bazı araştırmacılar, Gök Boğası'nın İnanna'nın Ölüler Diyarı'na İnişi'nde İnanna tarafından bahsedilen Ereşkigal'ın kocası Gugalanna ile aynı figür olduğunu düşünmektedir.[25]

Daha sonraki hikâyelere etkisi

İştar'ın yedi yıllık tahılı saklaması, Gılgamış Destanı'ndan sonra yazılan Tekvin'de yer alan Yusuf'un hikâyesiyle paraleldir.[13]

Cyrus H. Gordon ve Gary A. Rendsburg, bir Yakın Doğu motifi olarak bir kahramanın ölümünü izleyen yedi yıllık kıtlık döneminin ilerleyen dönemlerde ortaya çıkan anlatılara kaynak olduğunu tespit etmiştir.[13] Örneğin Aqhat'ın ölümünün Ugaritik mitinde doğrulandığını, yedi yıllık kıtlığı öngörerek erzak depolayan biri temasının ayrıca Tekvin'deki Yusuf'un hikâyesinde de yer aldığını belirtmişlerdir.[13] Walter Burkert'e göre İştar'ın Gılgamış tarafından reddedildikten sonra Anu'ya gelip Gök Boğası'nı talep etmesi, İlyada'nın V. kitabındaki bir sahneyle paralellik göstermektedir.[11] Gılgamış Destanı'nda İştar, annesi Antu'ya yakınır fakat Anu tarafından incitici olmayan bir dille azarlanır.[11] İlyada'daki sahnede İştar'ın Yunan uyarlaması olan Afrodit, oğlu Aeneas'i kurtarmaya çalışırken kahraman Diomidis tarafından yaralanır.[26] Annesi Dioni'ye ağladığı, kız kardeşi Athena tarafından alay edildiği ve babası Zeus tarafından azarlandığı Olimpos Dağı'na kaçar.[26] Ayrıca Antu'nun adı Anu'nun dişileştirme biçimiyken Dioni'nin adı da Zeus'un dişileştirme biçimidir. Dioni, İlyada'nın geri kalan kısmında görünmez yerine Zeus'un eşi olarak tanrıça Hera yer alır. Burkert bu nedenle Dioni'nin Antu'nun bir öyküntüsü olduğu sonucuna varmıştır.[26]

İngiliz klasikçi Graham Anderson, Odysseia'de Odisseas'nin adamlarının, Helios'un kutsal sığırlarını öldürdüğü ve bu nedenle Gılgamış Destanı'ndaki Enkidu gibi tanrılar tarafından ölümüne mahkûm edildiklerini belirtmiştir.[27] Martin Litchfield West, iki hikâye arasındaki benzerliklerin yaratıkların eceliyle ölmemelerinden daha derine gittiğini söylemiştir.[28] Her iki hikâyede de ölüme mahkûm olan kişi veya kişiler kahramanın yoldaşlarıdır; onların ölümü ya da ölümleri, kahramanı tek başına yolculuk yapmaya mecbur eder.[29] West ayrıca, her iki hikâyede de tanrılar arasında suçlunun ölmesi gerekip gerekmediği üzerine geçen bir tartışmanın anlatıldığını[28] ve Odysseia'de Helios'un, sığırlarının katledilmesinin intikamını almazsa Zeus'a yönelik tehdidi ile Gılgamış Destanı'nda İştar'ın Gök Boğası'nı isterken Anu'yu tehdit etmesi arasında benzerlik olduğunu ifade etmiştir.[28] Bruce Louden, boğayı öldürdükten hemen sonra Enkidu'nun İştar'la alay edişini Odysseia'nin IX. kitabında Odisseas'nin dev Polifimos ile alay edişiyle kıyaslamıştır.[30] Her iki hikâyede de belli bir zaferden sonra kahramanların kapıldığı kibir, bir tanrı tarafından lanetlenmelerine yol açar.[30]

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b c d Black & Green 1992, s. 90.
  2. ^ Powell, Barry B. (2012) [2004]. "Gilgamesh: Heroic Myth". Classical Myth (İngilizce) (7. bas.). Londra, İngiltere: Pearson. ss. 341-343. ISBN 978-0-205-17607-6. 5 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2019. 
  3. ^ Yalçın, Enis (Yaz 2019). "Gılgamış Destanı İle Maaday-Kara Destanı Arasındaki Paralellikler". Journal of Turkish Language and Literature. 5 (3). ss. 522-537. doi:10.20322/littera.529976. 14 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  4. ^ Karnas, Mustafa. Yarı Tanrının Efsanesi Gılgamış. 5 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  5. ^ Köroğlu, Kemalettin (26 Ocak 2013). Eski Mezopotamya Tarihi: Tarihi Başlangıçtan Perslere Kadar. İletişim Yayınları. 5 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  6. ^ a b Barlık, Memet Metin (11 Eylül 2019). İngiliz ve Amerikan şiirinde yitirilen cennet-harcanan dünya. 5 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2020. 
  7. ^ Black & Green 1992, s. 89.
  8. ^ a b Tigay 2002, s. 24.
  9. ^ ETCSL 1.8.1.2 23 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  10. ^ a b Tigay 2002, ss. 24-25.
  11. ^ a b c Burkert 2005, ss. 299-300.
  12. ^ a b c d Black & Green 1992, s. 49.
  13. ^ a b c d e f g h i j k Gordon & Rendsburg 1997, s. 46.
  14. ^ a b c d e f g Rice 1998, s. 99.
  15. ^ a b c d e f g Jacobsen 1976, s. 201.
  16. ^ a b c d Dalley 1989, s. 82.
  17. ^ Fontenrose 1980, ss. 168-169.
  18. ^ a b c d Fontenrose 1980, s. 169.
  19. ^ a b Jacobsen 1976, s. 202.
  20. ^ Dalley 1989, s. 82-83.
  21. ^ Fontenrose 1980, s. 171.
  22. ^ Gordon & Rendsburg 1997, ss. 46-47.
  23. ^ Rice 1998, ss. 100-101.
  24. ^ a b Rice 1998, s. 100.
  25. ^ *Pryke, Louise M. (2017), Ishtar (İngilizce), New York ve Londra: Routledge, s. 205, ISBN 978-1-138--86073-5 
  26. ^ a b c Burkert 2005, s. 300.
  27. ^ Anderson, Graham (2000). Fairytale in the Ancient World (İngilizce). New York City, New York ve Londra, İngiltere: Routledge. s. 127. ISBN 978-0-415-23702-4. 
  28. ^ a b c West, M. L. (1997), The East Face of Helicon: West Asiatic Elements in Greek Poetry and Myth (İngilizce), Oxford, İngiltere: Clarendon Press, s. 471, ISBN 978-0-19-815221-7 
  29. ^ West 1997, s. 417.
  30. ^ a b Louden, Bruce (2011), Homer's Odyssey and the Near East (İngilizce), Cambridge, İngiltere: Cambridge University Press, s. 194, ISBN 978-0-521-76820-7 
Genel

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sümerler</span> Güney Mezopotamyadaki eski medeniyet ve tarihi bölge

Sümerler, yaklaşık MÖ 4000-2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde yerleşik hayata geçmiş olup medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış bir uygarlıktır. MÖ 6'ncı ve 5'nci milenyumda Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı dönemi arasında ortaya çıkmış olup Dünyanın bilinen en eski uygarlıklarından birisi olarak kabul edilmektedir.

<i>Gılgamış Destanı</i> tarihin en eski yazılı destanı

Gılgamış Destanı, antik Mezopotamya'dan günümüze ulaşan en eski edebiyat eseri ve Piramit metinlerinden sonra en eski ikinci dini metin olarak kabul edilen destansı bir şiirdir. Gılgamış'ın yazınsal tarihi, Üçüncü Ur Hanedanlığı'ndan kalma Uruk Kralı Bilgamış hakkında yazılan beş Sümer şiiriyle başlar. Bu bağımsız hikâyeler, daha sonra Akadcada birleşik bir destan için kaynak olarak kullanılmıştır. "Eski Babilce" yorumu olarak bilinen bu birleşik destanın günümüze ulaşan ilk yorumu, MÖ 18. yüzyıla dayanır ve adını açılışından almıştır. Destanın sadece birkaç tableti günümüze ulaşmıştır. Sîn-lēqi-unninni tarafından derlenen daha sonraki Standart Babilce yorumu, MÖ 13. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar uzanır ve Sha naqba īmuru açılışına dayanır. Bunun yaklaşık üçte ikisi daha uzundur ve on iki tabletlik yorum kurtarılmıştır. En iyi kopyalardan bazıları, MÖ 7. yüzyılda yaşamış olan Asur Kralı Asurbanipal'in kütüphane kalıntılarında keşfedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gılgamış</span> Sümer şehir devleti Urukun tarihî kralı

Gılgamış, Sümer şehir devleti Uruk'un tarihî kralı, antik Mezopotamya mitolojisinin önemli bir kahramanı ve MÖ 2. binyılın sonlarında Akadca yazılan epik şiir Gılgamış Destanı'nın protagonistidir. Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında ülkeyi yönetmiş ve ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde Sümer efsanelerinde önemli bir şahsiyet olmuştur. Gılgamış'ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır. Bunların tespit edilebilen en eskisi Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı'dır. Bu şiirde Gılgamış, Tanrıça İnanna'nın yardımına gelir ve tanrıçanın huluppu ağacını istila eden yaratıkları defeder. İnanna, Gılgamış'a mikku ve pikku adı verilen iki bilinmeyen nesne verir fakat Gılgamış, bunları kaybeder. Enkidu'nun ölümünden sonra gölgesi, Gılgamış'a Ölüler Diyarı'nın kasvetli koşullarını anlatır. Gılgamış ve Agga şiiri, Gılgamış'ın tâbi olduğu Kral Agga'ya karşı ayaklanmasını anlatır. Diğer Sümer şiirleri Gılgamış'ın dev Huvava ve Gök Boğası ile ilişkisini anlatırken kötü muhafaza edilmiş olan sonuncu şiir Gılgamış'ın ölümüyle cenazesini anlatır.

<span class="mw-page-title-main">Sin (mitoloji)</span> Mezopotamya mitolojisinde Ay tanrısı

Babil ve Asur'da Ay tanrısı olarak tapılan Sin, Sümer mitolojisindeki Nanna'nın karşılığıdır. Kaderin tanrısı olarak da anılan Nanna, Enlil ve Ninlil'in oğludur. Nanna Sümerce "ışık" veya "aydınlatıcı" mânâsına gelir. Kutsal şehri Ur'dur. Babil ve Asur'da ise bu tanrıya Sin denmiş ve ona Suriye ve Harran'da da Sami ırk tarafından tapınılmıştır. Kanatlı bir boğayı süren Sin'in lapis lazuliden bir bıyığı vardı.

<span class="mw-page-title-main">Enkidu</span> Gılgamışın yol arkadaşı

Enkidu (Sümerce: 𒂗𒆠𒄭 EN.KI.DU10), antik Mezopotamya mitolojisinde efsanevi bir figür ve Uruk kralı Gılgamış'ın savaş zamanındaki yoldaşı ve arkadaşıdır. İkisinin maceraları, Sümer edebiyatında ve M.Ö. 2. binyılda yazılan Akad destanı Gılgamış Destanında yer aldı. Enkidu, vahşi adamın en eski edebi temsili olarak, Mezopotamya'daki sanatsal temsillerde ve Antik Yakın Doğu edebiyatında sıkça rastlanan bir motif olarak öne çıkıyor. Enkidu'nun ilkel bir adam olarak belirmesi, M.Ö. 1300-1000 arasındaki Eski Babillilerin versiyonuyla potansiyel bir benzerlik taşıyor; bu versiyonda Enkidu, Sümerce şiirlerde bir hizmetkâr-savaşçı olarak tasvir edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tammuz</span>

Tammuz veya Tamuz daha sonra İştar olarak da adlandırılacak İnanna tanrıçasının kocası olan bir Antik Mezopotamya tanrısıdır. Sümer, Akad ve bazı Sami halkların dinlerinde yer almış tanrıdan, Tanah gibi Musevi kaynaklarında da bahsedilmiştir.

Utu, Akadca Şamaş adıyla da bilinen eski Mezopotamya Güneş tanrısıdır. Her gün dünyada olan biten her şeyi gördüğüne inanıldı ve adaletten ve gezginlerin korunmasından sorumluydu. İlahi bir yargıç olarak, yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilebilirdi. Ek olarak, tipik olarak hava tanrısı Adad ile birlikte kehanet tanrısı olarak hizmet edebilirdi. Evrensel olarak birincil tanrılardan biri olarak kabul edilirken, özellikle Sippar ve Larsa'da saygı görüyordu.

<span class="mw-page-title-main">Anunnaki</span> Antik Mezopotamya geleneğinde bir ilah grubu

Anunnaki, antik Sümer, Akad, Asur ve Babillerin mitolojik geleneklerinde ortaya çıkan bir tanrı grubudur. Kaç Anunnaki olduğu ve hangi rolü üstlendiklerine dair açıklamalar hem değişkenlik gösterir hem de çoğu zaman tutarsızdır. Akad öncesi dönemden kalma en eski Sümer yazılarına göre Anunnaki, panteondaki en güçlü tanrılardır; gök tanrısı An ile yer tanrıçası Ki'nin torunlarıdır, asıl işlevleriyse insanlığın yazgısını belirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Uruk</span> Antik bir sümer şehri

Uruk, antik bir Sümer şehridir. Günümüzde Tel el-Varka adıyla bilinir. Kent, Fırat Nehri'nin bugünkü yatağının doğusunda, nehrin eskiden kurumuş bir kanalının üzerinde bulunmaktadır. Bugünkü Irak'ta Müsennainin başkenti Semave'nin 30 km doğusuna denk gelir. Uruk, Babil döneminde de varlığını korumuştur. Kitab-ı Mukaddes'te şehrin adı Erek olarak geçer.

<span class="mw-page-title-main">Anu</span> Sümer tanrısı

Anu, Sümer mitolojisinde ve daha sonra Asur ve Babil mitolojilerinde, gökyüzü tanrısı, cennetin tanrısı, takımyıldızların efendisi, tanrıların kralı olarak adlandırılır ve göksel katmanların en üstünde oturur. Suç işleyenleri yargılayacak güce sahip olduğuna ve kötülükleri yok etmek için asker olarak yıldızlar yarattığına inanılırdı. Anunnakunun babasıdır. Sanat eserlerinde bazen çakal olarak resmedilir. Çoğu zaman onun simgesi olarak kullanılan taç bir çift sığır ya da boğa boynuzu ile resmedilir.

Hadad, Haddad, Adad ; Kenan ve eski Mezopotamya dinlerinde fırtına ve yağmur tanrısıydı. Ebla'da MÖ 2500'de "Hadda" olarak tasdik edildi. Haddad Levant'tan Amoritler tarafından Mezopotamya'ya tanıtıldı ve burada Akad tanrısı Adad olarak tanındı. Adad ve Iškur genellikle Hurri tanrısı Teshub için kullanılan sembolün aynısı olan logogram 𒀭𒅎 dIM ile yazılır. Hadad ayrıca Pidar, Rapiu, Baal-Zephon veya genellikle basitçe Ba'al olarak da adlandırılırdı, ancak bu unvan diğer tanrılar için de kullanılıyordu. Boğa, Hadad'ın sembolik hayvanıydı. Sakallı görünüyordu, "boğa boynuzlu" bir başlık takarken sık sık bir sopa ve şimşek tutuyordu. Hadad, Yunan Zeus, Roma tanrısı Jüpiter ve Hitit fırtına tanrısı Teshub ile eşitlendi.

<span class="mw-page-title-main">İnanna</span> Sümer tanrıçası

İnanna ; aşk, güzellik, seks, savaş, adalet ve siyasi güçle ilişkilendirilen antik Mezopotamya tanrıçasıdır. Sümerlerde kendisine "İnanna" adıyla ibadet edilirken daha sonraki dönemlerde Akad, Babil ve Asurlular tarafından İştar olarak tanımlanmış ve "Cennetin Kraliçesi" olarak anılmıştır. Ana tapınma merkezi Uruk'taki Eanna Tapınağı'dır ve buranın koruyucu tanrıçası kabul edilmiştir. Venüs gezegeniyle ilişkilendirilmiş ve aslan ile sekiz köşeli yıldız, en belirgin sembolü olmuştur. İştar'ın kocası, daha sonraki dönemlerde Tammuz olarak anılacak olan Tanrı Dumuzid iken yardımcısı (sukkal) ise sonraki dönemlerde erkek tanrılar İlabrat ve Papsukkal ile bir tutulacak olan Ninşubur'dur.

Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış Destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerde açıkça belirtilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sümer edebiyatı</span> MÖ 18-17. yüzyıl yazıları

Sümer edebiyatı, Sümer uygarlığı tarafından sürdürülen ve daha sonraki Akad ve Babil imparatorlukları tarafından büyük ölçüde korunan dini yazılar ve diğer geleneksel hikâyeler de dahil olmak üzere, bilinen en eski kayıtlı edebiyat külliyatını oluşturur. Bu kayıtlar Orta Tunç Çağı sırasında MÖ 18. ve 17. yüzyıllarda Sümer dili ile yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Mezopotamya dini</span> din

Antik Mezopotamya dini, Antik Mezopotamya medeniyetlerinin, özellikle yaklaşık MÖ 3500 ve 400 yılları arasında Sümer, Akad, Asur ve Babil medeniyetlerinin dinî inançlarına ve uygulamalarına atıfta bulunur. Antik Mezopotamya dininin temelleri Erken Sümer Hanedanları tarafından atılmış, daha sonra oluşan uygarlıklar ve bölgeye yerleşen kavimler bu dinî yapıyı benimsemiştirler. Her ne kadar bölgenin bölümleri arasında farklılık gözlense de temel dinî figürler, destanlar ve inanışlar aynı kalmıştır. Politeistik bir din olan Mezopotamya dininin tanrı ve tanrıçaları zaman içinde isim değiştirse de özellikleri genelde aynı kalmıştır fakat dinler tinsel olarak nitelik kazanmıştır.

Gugalanna, Sümer dinine göre Ölüler Diyarı'nın kraliçesi olan Ereşkigal'in ilk kocasıdır. Adı muhtelemen "An'ın kanal denetçisi" anlamına gelmektedir ve Ennugi için sadece alternatif bir isim olabilir. Ereşkigal ve Gugalanna'nın oğlu Ninazu'dur. İnanna'nın Ölüler Diyarı'na İnişi'nde aşk, güzellik, seks ve savaş tanrıçası olan İnanna, kapıcı Neti'ye "ablam Ereşkigal'in kocası Gugalanna"nın cenazesine katılmak için Ölüler Diyarı'na indiğini söyler. Bazı araştırmacılar Gugalanna'yı Gılgamış Destanı'nda Gılgamış ve Enkidu tarafından katledilen Cennetin Boğası ile aynı figür olarak görür.

<span class="mw-page-title-main">Sedir Ormanı</span> kurgusal orman

Sedir Ormanı, Mezopotamya mitolojisinde tanrıların yüce diyarıdır. Yarı tanrı Humbaba tarafından korunmaktadır. Şöhret arayışı sırasında ağaçları kesmeye cesaret eden Gılgamış, ormana bir kere girebilmiştir. Sedir Ormanı, Gılgamış Destanı'nın 4-6 numaralı tabletlerinde tarif edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gılgamış tufan efsanesi</span> tufan efsanesi

Gılgamış tufan efsanesiGılgamış Destanı'nda geçen bir tufan efsanesidir. Birçok araştırmacı, destanın "standart sürümü"nün XI. tabletinde yer alan tufan efsanesinin destana Atrahasis Destanı'ndaki tuhaf hikâyesini kullanan bir düzeltmen tarafından eklendiği görüşündedir. Çok eski Sümer Gılgamış şiirlerinde tufan efsanesine kısa bir gönderme de mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Şara</span> savaş tanrısı

Sümer mitolojisine göre Şara ya da Šara, çoğunlukla Unug'un (Uruk) doğusundaki Umma kentiyle özdeşleşmiş küçük bir savaş tanrısıdır. Bazı metinlerde İnanna'nın (İştar) oğlu olarak belirtilir.

İştar Yıldızı ya da İnanna Yıldızı, antik Sümer tanrıçası İnanna ve onun Doğu Semitik muadili olan tanrıça İştar'ın Aslanın yanı sıra) sembollerindendir. Yıldız aynı zamanda Venüs gezegeni ile ilişkili olduğu için olarak da bilinir.