İçeriğe atla

Göçebelik

Tahminen, 1900'lerde bir Lapon ailesi (Norveç)

Göçebelik, bir topluluğun, bir toplumsal kümenin yaşamlarını ve soylarını sürdürebilmek için belirsiz süreli aralıklarla yer değiştirme geleneği ya da alışkanlığı. Konar göçer yaşam biçimi süren oba, boy, aşiret gibi genellikle kan bağına dayalı olarak oluşmuş toplumsal grupların bu yaşayışı göçebelik olarak adlandırılmaktadır.

Göçebelikte insanların ve hayvanların iklime, coğrafi şartlara bağlı olarak ovaya inmesi ve dağa çıkması, daha doğrusu hayvanın doğal yaşantısına uyması (diğer bir deyişle hayvan içgüdüsüne), söz konusudur. Bu mevsimsel yer değiştirme ya da coğrafi şartlara uyum arayışı büyük oranda geçim kaynağı olan hayvancılığa bağımlığıdır. Tarıma dayalı yaşama geçilmeden önce hayvancılıkla uğraşılmakta ve bunun doğal sonucu olarak hayvanların bakım ve besleme şartları göçerliğin doğal yaşama uyumunu gerektirmektedir.

Türklerde göçebelik

Türkler asker ve idareci olarak yerleşik düzene geçilmesi taraftarı olmamışlardır. Göçerlikten yerleşik hayata geçilmesinin siyasi egemenliklerinin ve hatta varlıklarının sonu olacağı fikrine sahiptiler. Ayrıca şehirleşmeyi tembellik olarak algılamışlardır. 11. yüzyılda göçebe Oğuzlar şehirlileri Yatuk yani tembel olarak nitelendirmektedirler.[]

Ardıç ağacı dağlık alanlarda rahatlıkla üremekte ve yetişmektedir. Bu nedenle dağ yaşamını benimsemiş konar göçer kültürlerde ardıç ağacı önemli bir yere sahiptir. Ayrıca kimi Göçebe halklara ait kültürlerde, Şaman Türkmenlerde ve Alevi-Bektaşilerde, dinsel törenler genellikle ardıç ağacının dumanı ile yapılmaktadır.

Türk göçebeliği hiçbir yerde durmaksızın yaşamak değil mevsimsel doğal yaşama uyumdur. Hatta doğaya anlam yükleme süreci yaşayışa, geleneklere, inanışa yönelik içerikler taşıyabilmektedir. Örneğin, erkek keçi, Yörüklerde teke olarak adlandırılmaktadır ve makbul sayılmaktadır. Buna yönelik olarak Batı Akdeniz ve Güney Ege Yörüklerine ait halk oyunları bu yörenin de ismi olan Teke Yöresi oyunları olarak adlandırılmakta, hatta erkek keçiler arasındaki mücadeleyi anlatan bir halk oyunu olarak bu oyuna Teke Zortlatması denilmektedir.

Dünyada göçebe topluluklar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yörükler</span> Göçebe Türk topluluğu

Yörükler, göçebe olan, çoğunlukla Anadolu dağlarında ve kısmen Balkan Yarımadası'nda yaşayan Oğuz kökenli bir Türk alt grubudur. Balkanlar'daki Yörükler, Kuzey Makedonya'nın doğu kesimlerinden Bulgaristan, Yunanistan ve Güney Trakya'ya kadar geniş bir alana yayılmıştır. İsimleri, "yürümek" anlamına gelen "yürü" fiilinden türemiştir, yürük olarak da adlandırılırlar. Yörükler, diğer sancaklar gibi bir toprak birimi değil, Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrı bir örgüt birimi olan Yörük Sancağına bağlıydı.

<span class="mw-page-title-main">Orta Asya</span> Asyanın okyanuslardan uzak iç kesimi

Orta Asya, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği'nin parçası olan beş ülkeyi tanımlar. Geniş anlamda ise Afganistan, Pakistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı, Moğolistan ve Rusya'nın bir kısmı ile kuzeydoğu İran'ı içeren bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim. Asya'nın dünya okyanuslarından uzak iç kesimini belirtmek için kullanılır, bölgenin bu denizlere kapalı oluşu başlıca ana özelliğidir. Orta Asya, aynı zamanda Türk halklarının anayurdudur.

<span class="mw-page-title-main">Antik Çağ</span> en eski kayıtlardan klasik dönemlerin sonuna kadar insanlık tarihi

Antik Çağ, antik tarih ya da İlk Çağ, insanlık tarihinin başlangıcından erken dönem Orta Çağ'a kadar uzanan zaman dilimindeki belirgin kültürel ve siyasi olayları konu alır. Her ne kadar bitiş tarihi olan erken Orta Çağ büyük oranda göreceli olsa da, çoğu Batılı akademisyenler Batı Roma İmparatorluğu'nun 476'daki çöküşünü antik Avrupa tarihinin sonu olarak tanımlarlar. Antik tarih için kullanılan bir başka terim de antikitedir (antiquity). Yine de bu terim (antikite) daha çok Antik Yunan ve Antik Roma uygarlıklarını özel olarak tanımlamakta kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İbraniler</span> Orta Doğulu bir eski Sami halkı

İbraniler, Sümer'in dağılışından sonra göçebe olarak Kenan'a yerleşmiş ve belli bir inanç sistemi yaratıp İsrailoğulları olarak ortaya çıkmış, Antik İbranice konuşan bir antik Sami milletidir.

Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik lazımdır. Ancak kültürel birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen birçok iç savaş, kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını göstermektedir. Amerikan İç Savaşı'nın anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyması ve savaş kültürü yerine hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemi büyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Ev</span> İçinde bir insanların oturabileceği biçimde yapılmış yapı

Ev, içinde insanların yaşadığı, çevresi duvarlarla çevrili, odalara bölünmüş, kendine ait çatısı ve bazen de bahçesi olan ahşap, toprak veya betonarme yapı. Etrafındaki evlere temas etmeyen ve genellikle kendine has bahçesi olan evlere müstakil ev denir. Ev kavramı mimari bir terimdir ve apartman dairesi gibi diğer barınak türlerinden farklı bir kavramı ifade eder. Bununla birlikte gündelik kullanımda türüne bakılmaksızın her türlü barınak için de kullanılır. Günümüzde tipik bir evde salon, odalar, mutfak, banyo ve tuvalet bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Cilalı Taş Devri</span> tarihöncesi bir devir

Cilalı Taş Devri veya bilimsel adıyla Neolitik Çağ, tarih öncesi çağlardan biridir. Neolitik Çağ veya Yeni Taş Devri Taş Devri'nin Avrupa, Asya ve Afrika'daki son bölümü olan arkeolojik bir dönemdir. Neolitik çağ, dünyanın çeşitli yerlerinde bağımsız olarak ortaya çıkmış gibi görünen geniş kapsamlı gelişmelerden oluşan Neolitik Devrimi gördü. Bu "Neolitik paket" çiftçiliğin başlayışını, hayvanların evcilleştirilmesini ve avcı-toplayıcı yaşam tarzından yerleşik tarza geçişi içeriyordu.

<span class="mw-page-title-main">Soğdya</span>

Soğdya, Orta Asya'da geniş tarihi ve coğrafi bir alan.

<span class="mw-page-title-main">İran halkları</span> çeşitli Hint-Avrupa etno-linguistik grubu

İran halkları, Hint-Avrupa dil ailesine bağlı Hint-İran dillerinin, bir alt grubu olan İran dillerini konuşan dilsel ve etnik toplulukların bir toplamıdır. İran platosu boyunca Hindukuş Dağları'ndan Anadolu'ya kadar ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne dek yayılmışlardır. İran halkları veya İrani halklar ifadeleri, bugünkü İran devletinin sınırları içinde yaşayan İran vatandaşları ile karıştırılmaması için "İranlı" yerine kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İran tarihi</span> İranın tarihsel gelişimini ele alan tarihyazımı alanı

İran tarihi, tarihin en eski uygarlıklarından biri olan İran'ın tarihsel gelişimini ele alan tarih yazımı alanıdır. Bu tarih; batıdaki Anadolu'dan doğudaki Hindistan ile Siri Derya Nehri'ne, kuzeydeki Kafkaslar ve Avrasya steplerinden de güneydeki Basra Körfezi ile Umman Körfezi'ne kadar geniş bir alanı içine alan Antik İran bölgesinin tarihini kapsamaktadır.

Taş Devri, insansıların taştan araçlar yapmasından başlayarak kalkolitiğin sonuna kadar geçen tarih öncesi dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Göçeri, Girne</span> Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Göçeri, de jure olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Girne Kazası'nda, de facto olarak ise Kuzey Kıbrıs'ın Girne İlçesi'nde bulunan bir köydür. 2011 yılı itibarı ile toplam nüfusu 228'tir.

<span class="mw-page-title-main">Tarım devrimi</span> kömünal mülkiyet

Tarım devrimi ya da neolitik devrim, insan topluluklarının ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve bu toplumların sosyo-ekonomik yapılarında devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir. Bu süreç, insan topluluklarının avcılık ve toplayıcılıktan tarıma ve bir daha bırakmamak üzere yerleşik düzene geçişlerini temsil etmektedir. Bu geçiş, kabaca 2,5 milyon yıllık insanlık tarihinde çok önemli bir dönüm noktasına işaret etmektedir. İnsanlık, bu kadar bir süre sürdürdüğü avcılık-toplayıcılık düzeninden, ihtiyaçlarını karşılamak için yaşadığı çevreyi aktif olarak değiştiren bir türe dönüşmüştür. Arkeolojik veriler, çeşitli bitki ve hayvan evcilleştirmelerinin dünya genelinde altı farklı bölgede, birbirinden etkilenmeksizin bağımsız olarak, 10 bin ile 7 bin yıl öncesinde gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bilinen en eski kanıtlar bu bölgelerin Güneybatı Asya, Güney Asya, Kuzey ve Orta Afrika ile Orta Amerika’nın, tropik ve subtropik kuşaklarında yer aldığını ortaya koymaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Türkmenleri</span> Anadoluda yaşamını sürdüren çoğunlukla Oğuz kökenli Türk halkları

Türkiye Türkmenleri ya da Anadolu Türkmenleri, Anadolu Oğuzları veya kısa söylenişiyle Türkmenler, Selçuklular döneminde Anadolu ve çevresinde Türkmeneli denen bölgelerde yerleşmeye başlayan, dilleri Türkiye Türkçesine bağlı Anadolu ağızları içinde ele alınan ve Türkiye Türklerini oluşturan Oğuz oymakları Müslüman olup, Hanefi Sünni ve Anadolu Aleviliği olarak görülür. Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde etkili olmuşlardır. Türkmen (تركمنلر) ve Yörük (يوروك) kelimeleri tarihî belgelerde eş anlamlı olarak da kullanılmıştır. Osmanlı arşiv belgelerinde, yerleşim durumuna ve şekline bağlı olarak köylü «Türk» olarak adlandırılırken, göçer veya yarı-göçer topluluklar «Türkmen» ya da «Yörük» tabiriyle anılmışlardır. Aşiretler, yerleşik veya konar-göçer olma durumlarına ve bulundukları bölgelere göre «Türkmen» ya da «Yörük» adını almışlardır. Kimilerine göre Kızılırmak'ın doğusundakilere Türkmen batısındakilere ise Yörük denir. Maraş ve çevresinde yaşayan Dulkadirli Türkmenleri için Osmanlı kaynaklarında hem Türkmen hem de Yörük tabiri birlikte kullanılmıştır. Etnik olarak akraba oldukları Türkmenistan Türkmenleri ile aynı adı taşıdıkları gibi kimi uruğ/oymak adları da ortaktır.

Beritan Aşireti (Beritanlı Aşireti ya da Berti Aşireti, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ın kuzeybatısında yaşayan kısmen konar-göçer bir aşirettir. “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri' nde uzunyıllar göçebe olarak yaşamıştır. 1980 yılından itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde uygulanan yayla ve mera yasaklarının göçer yaşam alanlarını kısmen yok etmesi ve göçer toplulukların mevsimsel yerleşim alanlarının yasaklı bölgelere dönüşmesi sonucunda yerleşik hayata geçilmeye başlanmıştır. Bu amaçla 1980'de Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kurulmuştur. Aşiretin sorunları 2008 ve 2013 yılında meclis araştırma önergelerine konu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Avrasya göçebeleri</span>

Avrasya göçebeleri, Avrasya bozkırlarında yaşayan ve büyük ölçüde Avrupa ve Asya'daki sınır tarihi kaynaklarından bilinen göçebe halk gruplarıydı.