İçeriğe atla

Fransa-Türkiye ilişkileri

Fransa–Türkiye ilişkileri
Haritada gösterilen yerlerde France ve Turkey

Fransa

Türkiye
Diplomatik Misyon
Fransa'nın Ankara BüyükelçiliğiTürkiye'nin Paris Büyükelçiliği
Temsilcilik
Büyükelçi Charles FriesBüyükelçi Ali Onaner

Fransa-Türkiye ilişkileri, Fransa Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin süregelen uluslararası politikaları içerir.

İlişkilerin tarihçesi

18. yüzyılın sonunda Osmanlı Devleti'nde, Fransız tüccarlar en çok berat (iş belgesi) alan yabancı sayısını oluşturuyordu[1]

Fransa ve Türkiye'nin ilişkilerinin tarihi 16. yüzyıl başlarına kadar uzanmaktadır. Şarlken'in Fransa Kralı Fransuva'yı esir alması sonucunda Fransuva'nın annesinin Osmanlı'dan yardım istemesiyle diplomatik ilişkiler başlamıştır. Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile Fransuva 1535 yılında Batı Avrupa'nın en güçlü imparatorluğu olan İspanya'ya karşı işbirliğine girdiler (Fransa-Osmanlı ittifakı). III. Selim dönemine kadar Osmanlı padişahları ile Fransa kralları arasındaki dostluk ilişkileri devam etti. Hatta III. Selim daha tahta çıkmadan 1786-1789 yılları arasında son Fransa kralı XVI. Louis ile mektuplaşmaktaydı. Ancak Fransız Devriminden sonra işbaşına geçen Napolyon Bonapart'ın Mısır üzerindeki emelleri Fransa'nın Osmanlı Devleti'yle olan ilişkilerinin bozulmasına yol açtı. Fransızlar Mısır'ı ele geçirmeyi başaramayarak Osmanlı Devleti'yle El-Ariş Antlaşması'nı (1801) imzaladılar.

Bu antlaşmadan sonra Osmanlılarla Fransızların arası tekrar düzeldi. Napolyon Savaşları sırasında Osmanlı Devleti, İngiliz ve Ruslara karşı Fransızların yanında yer aldı. Fransız Devrimi'nden sonra diğer etnik gruplar gibi Türkler de milliyetçilik anlayışlarını Osmanlı'nın klasik millet anlayışından ırk temelli anlayışa doğru çevirdiler. 19. yüzyıl boyunca Osmanlı aydınının laikleşmesi sürecinde de Fransa önemli bir ilham kaynağı oldu. Osmanlı Devleti siyasi gelenekler açısından da Fransa'nın devrim, terör ve sonrası döneminden fazlasıyla etkilendi.

I. Dünya Savaşı'nda iki taraf farklı cephelerde savaştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilmesiyle birlikte Anadolu'yu işgal eden ülkelerden biri oldu. O ana kadar azınlıkları çıkarları doğrultusunda destekleyen Paris, bundan sonra bu siyasetini gizleme gereği dahi duymayacaktı. Özellikle Kilikya ve Güneydoğu bölgelerinde Ermeni destekçilerinin katliamlar yapmasına da göz yuman Fransa'nın bu tavrı Anadolu topraklarında kan davalarına yol açmıştır.

Savaşın ardından Fransa ile İngiltere anlaşmazlıklar yaşamaya başladı. İngiltere, Yunan ordusu üstünden Anadolu'da savaşın içindeyken Fransa direkt olarak Anadolu'da savaşıyordu. Anadolu Hareketi'nin güçlenmesi Fransa hazinesine olumsuz etki ediyordu. Ülke içerisinde de savaş karşıtı bir kamuoyu oluşmuştu. Fransa kayıp verdikçe Anadolu'daki savaşın devam ettirilme amacı Fransa halkı tarafından sorgulanıyordu. Sakarya Meydan Muharebesi sonrası silahlı mücadelenin çözüme ulaşmayacağını fark eden Fransa hükûmeti, Henry Franklin-Bouillon'u anlaşma yapmak üzere görevlendirdi ve taraflar arasında 20 Ekim 1921'de ilk maddesi "Taraflar aralarındaki savaş durumunun sona ereceğini açıklarlar." olan Ankara Antlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla birlikte Fransa, Ankara'yı tanıyan ilk Batılı ülke oldu ve Anadolu'dan çekildi. Ayrıca anlaşmanın 7. maddesi ("İskenderun bölgesi için özel bir yönetim rejimi kurulacaktır. Bu bölgenin Türk soyundan gelen halkı, kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaktır. Türk dili orada resmi bir niteliğe sahip olacaktır") sonraki yıllarda Hatay'ın Türkiye'ye katılması konusunda temel olmuştur.[2]

Günümüzdeki ilişkiler

Son dönemde ise Fransa Meclisinin 2001 yılında Ermeni iddialarını 'soykırım' olarak kabul etmesi ilişkileri son derece germiştir. Buna ek olarak Fransa Meclisi 12 Ekim 2006 tarihinde, "Ermeni soykırımının inkârının suç sayılması"nı ve ihlal edenlere 1 yıl hapis ve 45.000 Euro para cezası verilmesini öngören yasa teklifini kabul etmiştir. Türkiye bu olayı sert bir dille kınamış ve bazı yaptırımlar uygulayacağını açıklamıştır. Resmi düzeyde olmasa da sivil toplum kuruluşları ekonomik boykot kararı almışlardır.

Fransa, Almanya ile beraber Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan başlıca üyelerden biridir.

2009 yılında Fransa'da Türkiye yılı olarak ilan edildi. Etkinlikler her ne kadar kısıtlansa da Türkiye, Fransa'da bir miktar kendini tanıtma şansı buldu. Ünlü Eyfel kulesinin kırmızı beyaz ışıklarla aydınlatıldığı geceler oldu.

2011 yılında Fransa Parlamentosu 1915 Ermeni soykırım inkârını suç sayacak yasa teklifini meclise sunmuş ve kabul edilmiştir. Bunun üzerine Türkiye-Fransa ilişkileri iyice gerilmiş, Türkiye Paris büyükelçisini Ankara'ya geri çağırmıştır. Tasarının Fransa Senatosu'nda da kabul edilmesi üzerine Türkiye, Fransa'ya karşı yaptırım kararı aldı. Fakat bazı Fransız senatörler bu tasarıyı Fransa Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Tasarı Fransa'daki ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle mahkeme tarafından iptal edildi.

2012 yılında Fransa'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye karşıtı Nicolas Sarkozy'nin kaybetmesi ve yerine Türkiye'ye karşı daha ılımlı Sosyalist aday François Hollande'ın seçilmesiyle iki ülke arası ilişkilerde iyileşme görülmektedir.

2018 yılı başlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Paris ziyareti ile Türkiye ile Fransa ve İtalya arasında savunma sanayinde Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi anlaşması imzalanıp ilişkiler büyük ölçüde ilerlemiştir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ The Capitulations and the Ottoman Legal System, Qadis Consuls and Beraths in the 18th Century (2005), ISSN 1384–1130, ISBN 90 04 14035, s.90
  2. ^ Oran, Baskın (2010). Turkish foreign policy, 1919-2006 : facts and analyses with documents. Salt Lake City: University of Utah Press. ss. 83 - 84- 85. ISBN 9780874809046. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">III. Selim</span> 28. Osmanlı padişahı (1789–1807)

III. Selim, divan edebiyatındaki mahlasıyla İlhami, 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.

<span class="mw-page-title-main">Lozan Antlaşması</span> İsviçrenin Lozan şehrinde Türkiye ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan barış antlaşması

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türk Kurtuluş Savaşı</span> Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki direniş hareketinin işgal kuvvetleri ve iş birlikçilerine karşı verdiği siyasi ve askerî mücadele

Türk Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali sonucunda Mîsâk-ı Millî sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için 1919-1922 yılları arasında gerçekleştirilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadeledir. Batı Anadolu'da İtilaf Devletleri'nin harekete geçirdikleri Yunan ordusuna; güneyde Fransız ordusuna; doğuda Ermenistan'ın kuvvetlerine; İstanbul rejimine sadık milislere, feodal güçlere ve ayrılıkçılara karşı savaşılmıştır. Bu mücadelenin Batı Cephesi Yunan millî belleğine "Küçük Asya Felaketi" adıyla kazınmıştır. Savaş sırasında Yunan ve Ermeni kuvvetleri, bir etnik temizlik harekâtı olarak, Türk halkına karşı katliamlar, yağmalar ve tecavüzler gerçekleştirmiştir. Savaş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sevr Antlaşması</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Ankara Hükûmetince fiilen ve hukuken geçersiz kılınan barış antlaşması

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Napolyon Bonapart</span> Fransız asker ve imparator (1769–1821)

Napolyon Bonapart veya I. Napolyon kısaca Napolyon, Fransız asker, politikacı ve 1804-1814 arası Fransa imparatoru. Gerek Fransız Devrim Savaşları gerekse Napolyon Savaşları sırasında Fransa'ya önderlik ettiği gibi tüm Avrupa'yı da etkilemiş önemli bir komutandır. Girdiği savaş ve çatışmaların büyük bölümünü kazanmış, 1815'teki nihai yenilgisine kadar hızla Avrupa kıtasının hakimiyetini ele geçirmiştir. Tarihteki en önemli komutanlardan biri olan Napolyon'un savaşları dünyanın her yerinde askerî okullarda ders olarak okutulmaktadır ve kendi Avrupa tarihinin en ünlü ve en tartışmalı siyasi figürlerinden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Ankara Antlaşması (1921)</span>

Ankara Anlaşması, TBMM ve Fransız Hükûmeti arasında Türk-Fransız Cephesi'ndeki faaliyetleri durdurmuştur. TBMM yönetimindeki bölgenin güney sınırının taslak olarak belirlenmesine karar verilmiştir, ama asıl politik kararları Lozan Antlaşması'na bırakmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Paris Antlaşması (1856)</span>

Paris Antlaşması, Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 30 Mart 1856 tarihinde imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Boğazlar Sorunu</span> Diplomatik sorun

Boğazlar Sorunu, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının stratejik askerî önemi nedeniyle hem Osmanlı Devleti’ni hedef alan, hem de Avrupa ülkelerinin kendi aralarında çekişmelere yol açan sorundur.

<span class="mw-page-title-main">Paris Barış Konferansı</span> I. Dünya savaşı sonrasında İtilaf Devletlerinin yaptığı toplantı

Paris Barış Konferansı, I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmaların hazırlandığı uluslararası bir konferanstır.

<span class="mw-page-title-main">Rusya-Türkiye ilişkileri</span>

Türkiye-Rusya ilişkileri temelleri 15. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında başlayan ilişkilerine dayanan ilişkilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Ermenistan-Türkiye ilişkileri</span> ikili ilişkiler

Ermenistan-Türkiye ilişkileri, Ermenistan ile Türkiye'nin 1918 yılından bu yana sürdürdüğü uluslararası politikaları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Bulgaristan-Türkiye ilişkileri</span>

Bulgaristan-Türkiye ilişkileri, Türkiye ile Bulgaristan'ın sürdürdüğü uluslararası politikaları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Polonya-Türkiye ilişkileri</span> Diplomatik ilişkiler

Polonya-Türkiye ilişkileri, Polonya Cumhuriyeti ile Türkiye'nin süregelen uluslararası politikaları içerir.

Paris Antlaşması, 25 Haziran 1802'de Paris'te, Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalan bir barış antlaşmasıdır. Napolyon'un Mısır Seferi'nin 1798 yılında başlamasından itibaren bozulan ikili ilişkileri barış ilkeleri temelinde yeniden düzenleme amacı taşır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşik Krallık-Türkiye ilişkileri</span>

Birleşik Krallık-Türkiye ilişkileri, Birleşik Krallık ile Türkiye arasında süregelen ikili ilişkileri içerir. Birleşik Krallık, Türkiye ile beraber Osmanlı Devleti'nin yıkılması ve I. Dünya Savaşı öncesi mükemmel denecek ittifakta ilişkilerini geliştirmişlerdir. Ancak Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'nda Birleşik Krallık yerine Almanya'nın yanında yer alması ve Birleşik Krallık'la Osmanlı Devleti'nin dağılma döneminde Avrupa'da çıkan ham madde ve toprak arayışı, başta Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Yunanistan ile, Osmanlı Devleti ve Almanya'yı karşı tarafta savaşa sokmuş ve Osmanlı Devleti'nin Birleşik Krallık'ın karşısında savaşmasına neden olmuştur. Ama bu Medeniyetler İttifakı'nın en güçlü ilişkilerinden olan Birleşik Krallık ve Osmanlı Devleti ilişkilerini, daha sonrasında da Türkiye ilişkilerini yıldıracak seviyelere kadar zora sokmamıştır. Bu durum, Türkiye'nin I. Dünya Savaşı'ndan kalan savaş borçlarını IMF'ye ödedikten sonra Birleşik Krallık'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğine güçlü desteğine kadar tam süratle ilerlemiştir. Birleşik Krallık, her ne kadar İspanya ve İtalya'dan, sonrasında da Polonya ve Finlandiya'dan sonra Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine desteğini 2005-2008 arası ertelese bile, Birleşik Krallık, Türkiye'nin en büyük ve en güçlü Avrupa Birliği destekçisiydi.

<span class="mw-page-title-main">Arjantin-Türkiye ilişkileri</span> ikili diplomasi ilişkiler

Türkiye-Arjantin ilişkileri, iki ülke elçiliklerince imzalanan 1909 tarihli bir anlaşma ile başlar. İki ülke arasında büyükelçilik düzeyinde ilişki vardır. Türkiye'nin Buenos Aires Büyükelçiliği Arjantin, Bolivya, Paraguay ve Uruguay ile ilişkilerden sorumlu iken Arjantin'in Ankara Büyükelçiliği Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan'la ilişkilerden sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">İtalya-Türkiye ilişkileri</span> İkili ilişkiler

İtalya-Türkiye ilişkileri 1856 yılında başlamıştır. İki ülkenin de Akdeniz'e sınırı vardır. Avrupa Birliği’nin kurucu üyeleri arasında bulunan İtalya, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini desteklemektedir. İtalyan Hükûmetleri, Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle Avrupa Birliği'ne çok şey katacağını düşünmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Danimarka-Türkiye ilişkileri</span>

Danimarka-Türkiye ilişkileri, Danimarka ve Türkiye arasındaki mevcut ve tarihi ilişkilere dayanır. Danimarka'nın Ankara'da ve Türkiye'nin de Kopenhag'da bir elçiliği vardır. İki ülke de NATO üyesidir. Danimarka ve Türkiye arasındaki ilişkiler Jyllands-Posten Muhammed karikatürleri tartışması ve Roj TV meselesinden dolayı gergin durumdadır.

Perinçek-İsviçre Davası, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile İsviçre Federal Hükûmeti adına İsviçre arasında Ermeni Soykırımı'nın inkârı üzerine 2007-2015 yılları arasında süren yargı süreci. 15 Ekim 2015 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi tarafından açıklanan kesin karar ile Doğu Perinçek'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmedildi ve İsviçre Devleti mahkûm edildi.

Hindistan-Türkiye ilişkileri, Hindistan ve Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Hindistan ile Türkiye arasında 1948 yılında diplomatik ilişkilerin kurulmasından bu yana, siyasi ve ikili ilişkiler genellikle sıcaklık ve samimiyet ile yürütüldü, ancak bazı sporadik gerginlikler Türkiye'nin Pakistan'a olan desteğine rağmen dostane ilişkiler devam etti. Hindistan ve Türkiye, etnik, dinsel ve dilsel çoğulculuğa dayanan seküler demokrasilerdir. Hindistan'ın Ankara'da elçiliği ve İstanbul'da başkonsolosluğu var. Türkiye'nin Yeni Delhi'de bir elçiliği ve Mumbai'de bir konsolosluğu var. 2015 yılı itibarıyla Hindistan ile Türkiye arasındaki ikili ticaret 6.26 milyar ABD Doları seviyesinde gerçekleşmiştir ve Hindistan lehine yoğun bir şekilde artmaktadır.