Fransa'nın Mısır ve Suriye seferi
Fransa'nın Mısır Seferi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1798-1802 Osmanlı-Fransız Savaşı | |||||||
Piramitler Muharebesi | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu Britanya İmparatorluğu | Fransa Cumhuriyeti | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Cezzar Ahmet Paşa III.Selim Horatio Nelson | Napolyon Bonapart Jean Baptiste Kléber (ölü) Jacques-François Menou | ||||||
Güçler | |||||||
Toplam: 220,000
| 40,000'in üzerinde |
Mısır tarihi dizisinin bir parçası |
---|
Mısır Seferi, 1798-1801 yılları arasında Fransa'nın Mısır ve doğu ticaret yolları üzerinde üstünlük elde etme amacıyla sürdürdüğü askeri sefer; 1798-1802 Osmanlı-Fransız Savaşı ve İkinci Koalisyon Savaşı'nda evre.
Bağlam
Mısır Seferi, dönemin Fransa hükûmetinin girişimiyle gündeme gelmiştir. Sefer, bu dönemde Fransa ve Büyük Britanya arasındaki mücadele bağlamı çerçevesinde değerlendirilebilir. 1796-1797 arasında İtalya'da Fransa lehine başarılı bir askeri sefer yürütmüş olan General Napolyon Bonapart, 1797'de Fransa'ya dönmüştü. Şubat 1798'de dönemin Fransa hükûmeti, Büyük Britanya'nın Fransa tarafından işgal edilmesi yönündeki planını General Bonapart'a iletti. Bonapart, yaptığı stratejik değerlendirmeler sonrasında bu planın gerçekçi olmadığı sonucuna vardı ve dışişleri bakanı Charles Maurice de Talleyrand-Périgord'un da önerisiyle, hükûmete Mısır'ın işgalini önerdi. Bu şekilde, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir vilayeti olan Mısır'ın ele geçirilmesiyle Büyük Britanya'nın Mısır ve doğu ticaret yolları üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılması ve Uzak Doğu erişiminin engellenmesi amaçlanıyordu. Ayrıca seferin Fransa'nın Akdeniz ticaretinin Büyük Britanya rekabeti karşısında güvenceye alınmasına da hizmet etmesi amaçlanmıştı. Mevcut yönetim, bir bakıma İtalya Seferi sonrasında kamuoyunca çok takdir edilen Napolyon Bonapart'ı Fransa'dan uzaklaştırmak için öneriye ilgi göstermişti.
Seferin başlangıcı ve Nil Muharebesi
Fransız donanması Güney Fransa'nın Toulon limanından 19 Mayıs 1798 tarihinde ayrıldı. Seferi haber alan Büyük Britanya hükûmeti, Akdeniz'de devriye gezen Britanya donanmasına Fransa donanmasının durdurulması emrini verdi. Amiral Horatio Nelson komutasındaki Britanya donanması, Fransız donanmasının 9 Haziran tarihinde Malta adasını istila etmesine engel olamadı. 1 Temmuz'da Fransız birlikleri İskenderiye limanında Mısır topraklarına ayak bastı.
Napolyon Bonapart komutasındaki 12 bin kişilik Fransa ordusu, Piramitler Muharebesi'nde 30 bin kişilik Osmanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. Türk ordusunun yalnızca 3500 kişilik düzenli yeniçeri birliği vardı; geri kalan birlikler eyalet askerleri ve Arap aşiretlerinden toplanmıştı. Modern Fransız ordusu karşısında yeniçeri sistemi ancak bir saat dayanabildi. Daha uzun menzilli olan ve daha isabetli atış yapabilen Fransız topçuları karşısında Osmanlı topçuları etkili olamadı. Fransız topçu bataryaları, Memluk geleneğini izleyen süvari birliklerini dağıttı, Osmanlı piyade kuvvetleri de benzer nedenlerle başarılı olamadı. Bonapart, askerlerini yüzleri dışa dönük olarak kare düzeninde dizmiş, karenin iç boşluğuna topçu bataryalarını yerleştirmişti. Böylece topçu bataryaları her yönde atış yapabilecek ama piyadenin yüksek atış gücüyle güvende olacak şekilde yerleştirilmişti. Sonuçta Osmanlı ordusu 7 bin kayıp verdi ve tamamen dağıldı.
Nelson komutasındaki Britanya donanması 1 Ağustos 1798 tarihinde Abukir koyunda demirlemiş olan Fransız donanmasına saldırdı; bu şekilde başlayan Nil Muharebesi'nde Britanya donanması parlak bir zafer kazandı. Nil Savaşı, Abukir Deniz Muharebesi olarak da adlandırılmaktadır. Muharebe sonrasında, 2 Eylül 1798 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu Fransa'ya savaş ilan etti.
Bonapart, Nil Savaşı'nın ardından Kahire'ye ilerledi. Kahire'yle birlikte tüm Mısır'a hakim olan Fransa, Osmanlı sarayı ile sürtüşme içinde olan Memluk beylerini tasfiye etmek, sulama projeleri, okul ve hastane inşasına girişmek gibi düzenlemelere başladı. Yanında götürdüğü bir bilim heyeti de derhal arkeolojik kazılara ve bilimsel araştırmalara girişti. Aynı zamanda Akdeniz'le Kızıl Deniz'i birbirine bağlayacak bir suyolu kazılması konusunda fizibilite çalışmaları başlatıldı.
Ancak söz konusu inşa işlerinde kullanılmak üzere birçok antik kalıntının taşları söküldü. Bu yıkım sırasında bir rastlantı olarak bulunan Rosetta Taşı, Antik Mısır Hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayacak olan temel belgedir.
Akka Kuşatması ve Abukir Muharebesi
Bu noktada savaş bir açmaza dönüşmüştü. Fransa Cumhuriyeti Mısır'ı ele geçirmişti, fakat donanmanın yok olması nedeniyle Mısır ve Fransa arasındaki bağlantı kurulamıyordu. Bu yüzden Bonapart komutasındaki ordu savaşın devam etmesi için gereken lojistik ve askeri desteği de alamıyordu. Britanya donanması da denizlere hakim olmasına rağmen donanmalarının Mısır önünde konuşlanmış olmasından dolayı Fransız ordusunu Mısırdan çıkartacak kara ordusunu Britanya'dan getiremiyorlardı. Bu açmazın farkında olan Bonapart Mısır'a kara yönünden gelebilecek tehditleri engellemek için Suriye'ye doğru harekete geçti. Ordularını Filistin yönünde yürüyüşe kaldırarak Osmanlı İmparatorluğu üzerine yürümeye başladı. Osmanlı eyalet ordusu 18 Mart 1799 tarihinde küçük bir liman kenti olan Akka önlerine toplanmıştı. Akka kalesinde konuşlanan Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri 1200 kadar yeniçeri, 2.500 bin süvari ve 20 bin düzensiz Arap savaşçısını içeriyordu. 25.000 kişilik Osmanlı ordusu 12.000 kişilik Fransız ordusu karşısında üste üste mağlubiyet aldı. Fakat bir hafta sonra III.Selim'in modern tarzda eğitilmiş ve Britanya tarafından silahlandırılmış yeni Nizam-ı Cedit ordusu 8 bin 500 kişi mevcudiyeti ile Akka önlerine geldi. Bundan sonra gece gündüz sürdürülen topçu ateşi ve art arda girişilen taarruzlar Akka savunmasında bir gedik açamadı. Bonapart, 21 Mayıs tarihinde kuşatmayı kaldırıp Kahire'ye çekildi. Mısır'daki ılımlı işgal tutumu, Fransız ordularının Filistin yönünde ilerlemeleriyle bozulmuştur. Akka'dan çekilirken savaş esirlerinin öldürülmesi, yerli halk üzerindeki mali yükümlülüklerin arttırılması, bir süre sonra isyanlara yol açacaktır.
Bonapart, Akka yenilgisini takiben Kahire'ye döndükten kısa bir süre sonra 1 Ağustos 1799 tarihinde Abukir Muharebesi'nde Osmanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu olaydan kısa bir süre sonra Fransa'daki siyasi bunalımı haber aldı ve 3 bin Fransız askerini Mısır'da bırakarak Fransa'ya döndü. 23 Ağustos 1799'da Fransa'ya ulaştı ve 9 Kasım tarihinde bir hükûmet darbesiyle "Konsül" unvanı alarak başa geçti.
Napolyon sonrasında Mısır Seferi
Bonapart'ın dönüşünden sonra Mısır'da konuşlanmış olan Fransa kuvvetlerinin komutası General Jean-Baptiste Kléber'e geçti. Kléber Osmanlı İmparatorluğu ile 24 Ocak 1800 tarihinde El-Ariş Sözleşmesi'ni imzaladı, bu sözleşmenin hükümleri uyarınca Fransa kuvvetleri Mısır'dan çekilecekti. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki konumunda olan Britanya bu sözleşmeyi imzalamayı reddetti. Britanya desteğiyle Osmanlı ordusu Fransa kuvvetlerine saldırdı. 20 Mart 1800 tarihinde Osmanlı ve Fransa orduları arasında yapılan Heliopolis muharebesini Fransa kazandı. Kléber komutasındaki ordu Kahire'ye döndü. Ancak ordunun tutumu Mısır halkının tepkisini çekmeye başlamıştı. Kléber'in 14 Haziran 1800'de Suriyeli bir öğrenci tarafından öldürülmesinden sonra Mısır kuvvetlerinin komutası General Jacques de Menou'ya geçti. Menou komutasındaki Fransa ordusu 21 Mart 1801'de Abukir'de yapılan muharebede Britanya kuvvetleri karşısında yenik düştü. 27 Haziran 1801 tarihinde Fransa birliklerinin Mısır'dan geri çekilmesini düzenleyen bir sözleşme imzalandı. 9 Ekim 1801'de imzalanan Paris Barış Senedi ile iki devlet arasındaki barışın şartlarını ortaya koyuyordu. Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa arasındaki nihai barış antlaşması niteliğindeki Paris Antlaşması 25 Haziran 1802'de imzalandı.
Değerlendirme
Mısır Seferi'nde Fransa Mısır'ı ele geçirmiş, ancak onu elde tutmayı başaramamıştır. Mısır Seferi her ne kadar Fransa açısından başarısızlıkla sonuçlanan bir sefer de olsa, çok daha ciddi bir sonuca işaret etmektedir. Büyük Britanya'nın denizlerdeki hakimiyeti, Fransa'yı Kıta Avrupası'nda kalmak durumunda bırakmıştır. Fransa'nın denizaşırı seferlere girişmek konusunda yeterli olamayan bir donanmaya sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Fransa'nın Kuzey Amerika'daki Louisiana kolonisini 1803 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne satması da bu dönemde Fransa'nın dış politikasının denizaşırı perspektiften vazgeçmesinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.