İçeriğe atla

Frankfurt Okulu

Frankfurt Sosyal Araştırma Enstitüsü

Frankfurt okulu, Almanya'da 1923 yılında kurulan ve sosyoloji, siyaset bilimi, psikanaliz, tarih, estetik, felsefe, müzikoloji gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren Toplumsal Araştırma Enstitüsü'nün bir düşünce akımı olarak ifade edilmesidir.[1] Okulun genel yaklaşım biçimi eleştirel teori olarak adlandırılmaktadır.[2]

Tarihçe

20. yüzyılın temel düşünce geleneklerinden birini temsil eden Frankfurt okulu, kapitalist sistem ve onun bir ürünü olarak görünen tüketim toplumuna karşı eleştirel bir tutum takınmıştır.[3] Marksizmin eleştirel bir edinimine yönelmiş ve bu doğrultuda yeni bir eleştirel toplum teorisi kurmaya çalışmışlardır. Rus Devrimi'nin Stalinizm'e dönüşerek yozlaşması, Avrupa'da sol kanat hareketlerin yenilgisi ya da düşüşü, giderek yükselen Nazizm ve faşizm olguları, kapitalist sistemde baş gösteren yeni iktisadi ve siyasal ivmeler, Okul'un ortaya çıkış koşullarını gösterir. Hem kapitalizmin hem de Sovyet sosyalizminin eleştirisi, Frankfurt Okulu'nun ana düsturu olarak belirtilebilir.

Marksist eleştirel toplum teorisinin tıkanmış olduğu ve sergilenen pratiği ile çözümsüz bir noktaya ulaştığı düşünülmektedir. Bu tarihsel koşullarda Frankfurt Okulu, tıkanmış olan teorik alanı aşarak yeni bir eleştirel toplum teorisi ortaya koymaya yönelmiştir. Her ne kadar eleştirel kuram başlığı altında toplanarak bir bütün oluşturduğu söylenebilse de, tek tek yazarların özgünlüklerinin dışında daha genel farklı birkaç yönelim tespit edilebilir. Bir yandan, 1923'te kurulup Max Horkheimer ve Theodor W. Adorno'nun 1933'te sürgün edilmesiyle sonuçlanan ve ardından ABD'deki 1950'lere kadar sürgünlüğün ardından Frankfurt'ta yeniden kurulan Enstitü'nün çalışmalarına işaret edilebilir. Friedrich Pollock, Herbert Marcuse, Walter Benjamin, Leo Lowenthal bunlar arasında sayılabilir. Bir yandan da Jürgen Habermas'ın yoğunluklu felsefi ve sosyolojik çalışmalarıyla okulun eleştirel kuramını yeniden temellendirmeye yönelik çabaları söz konusudur. Bu noktada Albrecht Wellmer, Claus Offe ve Klaus Eder'den sözedilebilir.

Genel kuramsal çerçeve

Dolayısıyla da Okul üyelerinin çalışmaları birbirine sıkıca bağlı belli bir projenin hayata geçirilmesi değildir. Kısmen Horkheimer, Adorno, Marcuse, Lowenthal, Pollock arasında paralel çalışmalar olsa bile, yine de temel fikir ayrılıkları söz konusudur. Meşru olarak belli bir okuldan sözedilmesi, ortak fikir birliğinin hayata geçirilmesinden değil, araştırmacıların benimsedikleri eleştirel kuram anlayışından ileri gelir.

Başlangıçtaki amaç, bir dogmaya dönüştüğü düşünülen Marksizmi özüne döndürmek ve felsefeyle ilişkisini kurmaktı. Yani, Marksistler olarak Marksizmin eleştirisini yaparak, bu öğretinin kendi içinde eleştiriyi doğurabilecek üstünlüğe sahip olduğunu göstermek ve Marksizmi kemikleşmiş ortodoks yorumlardan kurtarmaktı. Ancak zamanla Marksizme mesafeli olmaya ve gittikçe Weber'in etkisine girmeye başlamışlardır. Bunda, Sovyetler Birliği'ndeki uygulamaların da etkisi olmuştur.

Okul, daha postmodernizm'in esamesinin okunmadığı erken bir dönemde, düşün dünyasına tüm postmodern tezlere kaynaklık edecek tohumlar atmıştır. Özellikle modernitenin ve modern toplum bağlamında kapitalist toplumun eleştirisi çarpıcıdır ve günümüzde normal karşılanan postmodern söylemin temeli olarak okunabilir. Örneğin moderniteyi aklı araçsallaştırma, aklı dogmalardan kurtarırken aklın kendisini dogmaya çevirmesi bağlamında eleştirmiştir. Yine kültür endüstrisi bağlamında, kapitalist topluma yoğun eleştirilerde bulunmuşlar, kapitalizmin tüm bireyleri birbirine benzeterek bireyi tek boyutlu kıldığını iddia etmişlerdir (bkz. Marcuse). Yaşayan en büyük temsilcisi aynı zamanda modernitenin bitmemiş bir proje olduğunu belirten Jürgen Habermas'tır.

Frankfurt Okulu ve Marksizm

Frankfurt Okulu, Batı Marksizmi olarak bilinen ve genelde bir iç eleştiriyle teoriye özgül yorum getirmeye çalışan teorik eğilimli Marksizmin ana akımlarından birisini oluşturur. Okulun Marksizmi edinme biçimleri de eleştireldir. Her şeyden önce Marksizmin ortodoks yorumunda görülen bazı kategorilere önemli itirazlar yapılır ve Marksizmin içinde doğup geliştiği modernizmle bağlantıları sorunsallaştırılır.

Frankfurt Okulu'nun mensupları yazılarını, toplumsal gelişme için alternatif bir yol imkânı oluşturma anlayışı içinde yazmışlardır. Bu bakımdan, sistem eleştirisinin yanı sıra kendi dayandıkları düşünce yapısının geleneksel yaklaşımlarını da eleştiri süzgecinden geçirmeye yönelirler. Ortodoks Marksizm'in dışta bıraktığı kültür ögeleri, altyapı üstyapı ayrımı, bürokrasi ve otoriterlik gibi konular üzerinde önemle durulmuştur. Bolşevik radikalizmin eleştirisi önemli bir başlıktır. Bunların dışında, Okul'un geliştirdiği Marksizm anlayışının genelgeçer kabullere müdahale ettiği ve bu nedenle Marksizm içinde oldukça tartışmalı bir konuma sahip olduğu söylenebilir.

Marksizmin, doğası gereği hakikati açıklayan bir anahtar konumda olmadığının ilanı, eleştirel kuramcıları özgül bir Marksist olma konumuna getirir. Böylece klasik Marksizmin birçok kavramının yalnızca yetersiz değil, o kavramların temel dayanaklarının da aşılması gerekliliği ortaya sürülmüş olundu. Eleştirel kuramcılar bu noktada, Marksist olamayan düşünce biçimlerinden yararlanarak Marksizmi teorik düzlemde yeniden varetmek ve geliştirmek yoluna gitmişlerdir. Negatif diyalektik (bkz: Horkheimer, Adorno), Marksizmin temelini oluşturan diyalektik anlayışın yeniden kurgulanmasıdır. Ayrıca, Tarihsel Materyalizm'in determinist ve pozitivist yorumunun dışında kaldıklarını ve hatta bu yönlü egemen yorumun ciddi bir eleştirisini yaptıklarını belirtmek gerekir.

Okul mensupları altyapı üstyapı kavramlarını bilinen anlamlarıyla kullanmazlar, çünkü kendi yaşadıkları dönemlerde bu alanların giderek daha iç içe geçmekte olduğunu ve kenetlendiğini tespit ederler. Bu, ekonomik ve siyasal alanın daha çok bütünleşmiş olması anlamına gelmektedir. Bu noktada Marksist ekonomi politikten ayrılırlar. Bu yeni durumu açıklayabilmek için Kültür endüstrisi dedikleri yeni bir kavram geliştirmişlerdir. Bu noktada siyaset bilimi, kültürel eleştiri, psikoanaliz, sosyoloji ve diğer disiplinler eleştirel kuramın içinde yer bulurlar. Mülkiyet, iş, işbölümü, bürokrasi, aile, kültürel ağlar, ideolojinin görünür ve görünmez mekanizmaları Frankfurt Okulu'nun başlıca ilgi alanlarıdır.

Frankfurt Okulu'nun müdahaleleri, Marksizmin kendi içinden aşılmasını sağlamamıştır, aksine müdahaleler Marksizmin teorik sınırlarını oldukça zorladığı için ana gövde tarafından sürekli dışlanmış, ancak Okul'un geliştirdiği perspektifler ve kavramsal araçlar, genel olarak 20.yüzyıl düşünce yaşamının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Önde gelen Frankfurt Okulu düşünürleri ve üyeleri

Kaynakça

  1. ^ McWilliams, Nancy (2020). Psychoanalytic diagnosis: understanding personality structure in the clinical process (2. bas.). New York, NY: The Guilford Press. ISBN 978-1462543694. 
  2. ^ Lewis, Derek (2016). Historical dictionary of contemporary Germany (2. bas.). Lanham, Md.: Rowman & Littlefield Publishers. ISBN 978-1442269569. 
  3. ^ Tüketim Sosyolojisi. Sosyolojik Araştırma. Anı Yayıncılık. s. 151. ISBN 978-605-170-203-2. 

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Jürgen Habermas</span> Alman felsefeci/felsefe profesörü, sosyolog ve siyaset bilimci

Jürgen Habermas, Alman felsefeci/felsefe profesörü, sosyolog ve siyaset bilimci. Müzakereci demokrasinin babası olarak bilinir.

Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Marksizm</span> Alman filozof Marxın düşüncelerine dayanan devrimci sosyalist akım

Marksizm, özgün bir siyasal felsefe akımı, tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir dünya görüşü, kapitalizmin Marksist açıdan çözümlenmesi, bir toplumsal değişim teorisi, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmalarından çıkarılan, insanın özgürleşmesiyle ilgili bir düşünce sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik materyalizm</span> Karl Marx ve Friedrich Engelsin eserlerinden türetilen felsefi görüş

Diyalektik Materyalizm, materyalizmin Karl Marx tarafından yorumlanmış biçimi, Marksist felsefenin adlandırılma biçimi ya da Marksizmin felsefi öğretisidir.

<span class="mw-page-title-main">Theodor W. Adorno</span> Alman filozof ve toplumbilimci (1903 – 1969)

Theodor W. Adorno, , Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci.

<span class="mw-page-title-main">Tarihsel materyalizm</span>

Tarihsel materyalizm, Marx ve Engels tarafından ortaya konulan diyalektik materyalizmin doğadan topluma doğru geliştirilerek tarihsel süreçlerin anlaşılmasında ve açıklanmasında kullanılmasıyla formüle edilen yöntemsel yapı. Diyalektik materyalizmde olduğu gibi tarihsel materyalizmi de bir felsefe dizgesi olarak anlayıp açıklamanın yanı sıra, bir bilim yöntemi dahası bir bilimsel kuram olarak değerlendiren düşünceler de vardır. Bu görüşler, Marksizm içindeki eğilimlere göre çeşitli ayrımlar gösterir.

Frankfurt Okulu'nun, özellikle Max Horkheimer ve Theodor W. Adorno tarafından geliştirilen ve kullanılan ve Okul'un genel yaklaşımını ifade ana kavramlardan birisi de kültür endüstrisi. Okul'un özgül Marksizm anlayışlarını açıkça gösterir bu kavramlaştırma, çünkü geleneksel Marksizm düşüncesindeki altyapı-üstyapı ya da ekonomi-kültür gibi temel ayrımları dışta bırakır. Geleneksel Marksizm altyapı-üstyapı kavramlarıyla ve özellikle de altyapıya verilen ağırlıklı rol ile ilgilenir. Frankfurt Okulu'nda ise bu anlayış, yerini yeni bir durum olarak tespit ettikleri altyapı-üstyapı kaynaşması fikrine bırakır.

<span class="mw-page-title-main">Fredric Jameson</span>

Fredric Jameson, ABD'li Marksist edebiyat kuramcısı, edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni.

<span class="mw-page-title-main">Georg Lukács</span> Macar siyasetçi, filozof ve edebiyat eleştirmeni (1885-1971)

Georg Lukács, Batı Marksizminin ünlü isimlerinden Macar Marksist filozof ve edebiyat bilimcisidir. Marksizmi Hegelci anlamda yeniden değerlendirmiş ve geliştirmiştir. Ernst Bloch, Antonio Gramsci, Karl Korsch ile birlikte Lukacs, 20. yüzyılın ilk yarısında, Marksist felsefe ve Marksist teorinin yeniden oluşturulmasında en önemli isimlerden biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Batı Marksizmi</span>

Batı Marksizmi, ilk olarak genel anlamda Perry Anderson'un Batı Marksizmi Üzerine Düşünceler kitabında bahsettiği anlamda, 19. yüzyıldan ve 20. yüzyıla Marksizmin Batı'daki hikâyesinden oluşur. Bu anlamda Marks'ın eserinden bugüne kadarki gelişimi, ayrışmaları, iç bölümlenmeleri, farklılıklarıyla teorik ve politik bir sistematik öğreti olarak Marksizmin Batı düşüncesindeki ve pratiğindeki yeri değerlendirilir. Karl Kautsky ve Lenin'in tartışmaları da bu bağlamda genel anlamdaki bu Batı Marksizmi içinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Proletarya diktatörlüğü</span> Kapitalizmle Komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimi

Proletarya diktatörlüğü, Marksizmdeki tarihsel ve siyasalproleter düşünceye göre, kapitalizmle komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimini ifade eder. Sosyalizm dönemi, komünizme yani sınıfsız topluma geçiş dönemi olması itibarıyla proletarya diktatörlüğü dönemidir. Proletarya diktatörlüğü kavramı Marksist devlet anlayışına ve Marksist sınıf teorisine bağlı kesin bir önermedir. Marksizme göre, bu dönem zorunlu bir tarihsel dönemdir. Bu dönemde proletarya sınıf olarak iktidarı elinde bulundurur ve dünya sosyalizmine geçildiği durumda adım adım sönümlenerek sınıfsız topluma geçişi sağlar. Yani sanıldığının aksine proletarya diktatörlüğü sönümlenmez sosyalizm sönümlenerek komünizm yani sınıfsız sömürüsüz dünyaya geçiş yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Post-Marksizm</span>

Post-Marksizm'in iki ilişkili fakat farklı kullanımı vardır. İlk olarak, Post-Marksizm Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nde komünizmin çöküşü sonrasında ortaya çıkan duruma işaret edebilir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Max Horkheimer</span> Alman filozof ve toplumbilimci (1895 – 1973)

Max Horkheimer, Musevi kökenli Alman düşünür ve toplumbilimcidir.

Politik psikoloji kavramı günümüzde algıladığımız şekilde ilk olarak Frankfurt Sosyal Araştırmalar Enstitüsü veya diğer adıyla Frankfurt Okulu’nun çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse ve Erich Fromm'un Marksist Felsefe ve Klasik Psikanaliz'e dayalı felsefeleri sonucu gelişmiştir. Özellikle Wilhelm Reich, Sovyet toplumunda demokrasinin gelişimi ve kitle davranışları, toplumların yönetime verdiği tepkiler hakkında çalışmalar yürütmüştür. Frankfurt Okulu felsefecileri, I. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da demokrasinin işleyememesi nedeniyle ekonomi ve iletişim ile psikoloji arasındaki sınırları genişleterek çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Daha sonra Jürgen Habermas'ın politik psikoloji alanında çalışmaları olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Eleştirel teori</span>

Eleştirel teori; Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Max Weber, Karl Marx ve Sigmund Freud'un düşüncelerinin etkisi temelinde; sosyal ve beşeri bilimler bilgisiyle toplum ile kültür inceleme ve eleştirisine dayanan sosyal teori. Eleştirel teori, epistemolojik olarak; nesnelleştirici değil, düşünsel olduğu için doğabilimsel teorilerden farklıdır.

Teori ve Politika, Marksizm içinde özgün bir akımı temsil iddiasında olan kolektifin 1996 yılından beri kesintisiz olarak yayımladığı mevsimlik dergi. Editörlüğünü Metin Kayaoğlu yürütmektedir.

Neo-Marksizm, Marksizmi ve Marksist teoriyi tipik olarak eleştirel teori, psikanaliz veya varoluşçuluk gibi diğer entelektüel geleneklerden unsurları birleştirerek değiştiren veya genişleten 20. yüzyıl yaklaşımlarını kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Ekonomik sosyoloji</span>

Ekonomik sosyoloji veya ekonomi sosyolojisi, ekonomik olay, olgu ve ekonomik çıkarları, tek­nolojiye dayalı sosyal ilişkiler ağı içinde ele alan bir bi­lim dalıdır. Bilim dalının kurucuları Weber ve Durkheimdir.