İçeriğe atla

Fototaksi

Güveler pozitif fototaksi yapar

Fototaksi, bütün bir organizmanın bir ışık stilumusuna doğru yönelmesiyle veya uzaklaşmasıyla ortaya çıkan bir tür taktizm veya lokomotif harekettir. Bu fototrofik organizmalar için avantajlıdır, çünkü fotosentez için ışığa yöneldiğinde kendi besinlerini en verimli şekilde üretebilirler. Hareket, ışık yoğunluğu yönünde artan ise pozitif fototaksi, yön ters ise negatiftir.

Prokaryotlarda iki tip pozitif fototaksi gözlenir. Birincisi, sadece mikroskop altında gözlemlenen scotophobotaxis (" scotophobia" kelimesinden) olarak adlandırılır. Bu, bir bakterinin mikroskopla aydınlatılan alandan şans eseri yüzdüğünde ortaya çıkar. Karanlığa girilmesiyle hücre kamçı doğrultusunu tersine çevirir ve ışık olan alana yeniden girer. İkinci fototaksi türüyse asıl fototaksidir ki bu da meyili artan değerde ışığa doğru yönlendiren bir harekettir. Bu, çekim etkeninin bir kimyasaldan ziyade ışık olması dışında pozitif kemotaksiye benzer.

Foto-taktik tepkiler Serratia marcescens, Tetrahymena ve Öglena gibi birçok organizmada gözlenir. Her organizmanın, birçoğu tesadüfi ve hiçbir amaca hizmet etmeyen foto-taktik tepki için kendine özgü biyolojik nedeni vardır.

Zooplanktonda fototaksi

Yukarıdan UV ışığına (380 nm) yanıt veren Platynereis dumerilii nectochaete larvalarının foto-taksisi ve UV'den kaçınması: UV ışığı açıldığında larvalar yüzmeye başlar (mor kareyle işaretlenmiştir). Ama sonra aşağı doğru yüzerler. Larva izleri renk kodludur: Yukarı doğru ilerleyen için kırmızı ve aşağı doğru ilerleyen larvalar için mavi. Video iki kat hızlandırılmıştır.[1]
Platynereis dumerilii nectochaete larvalarının foto-taksisi: Bazı larvalar ışığa doğru yüzerek pozitif fototaksi gösterir. Diğer larvalar ışıktan uzaklaşarak negatif fototaksi gösterir. Öncelikle, ışık soldan sonra sağ taraftan gelir. Işık yönü değiştiğinde larvalar döner. Işığın geldiği taraf beyaz bir çizgiyle gösterilir. Larvalar karışık fototaksi gösterir, bazı negatif foto-taktik larvalar izlenir. Ölçek çubuğu 2 mm'yi temsil eder.[2]
Platynereis dumerilii nectochaete larvalarının fototaksisi: Soldan gelen ışık açıldığında larvalar döner. Larvalar dönerken vücutlarını boylamsal kaslarıyla bükerler. Larvalar, fototaksiye aracılık eden büyümüş kupa gözlerinin ton farkı pigmenti olan kafada iki nokta gösterir. Işığın geldiği yön beyaz çizgilerle gösterilmektedir.[2]

Zooplanktondaki fototaksi, denizdeki halkalı soluncan Platynereis dumerilii'de iyi incelenmiştir:

Platynereis dumerilii trokofor ve metatrokofor larvaları pozitif foto-taktiktir. Fototaksiye, bir pigment hücresi ve bir fotoreseptör hücresinden oluşan basit göz lekeleri aracılık eder . Fotoreseptör hücresi, yüzmek için kullanılan siliyatlı hücrelere doğrudan sinapslıdır. Göz lekeleri uzamsal çözünürlük vermez, bu nedenle larvalar ortamdaki ışığın geldiği yönü taramak için dönerler.[3]

Platynereis dumerilii nectochaete larvaları pozitif ve negatif fototaksi arasında geçiş yapabilir. Fototaksiler, iki çift daha karmaşık kupalı pigment gözüyle aracılık eder. Bu gözler, bir kupa oluşturan tonlayıcı pigment hücrelerinin yanında daha fazla fotoreseptör hücresi içerir. Fotoreseptör hücreleri doğrudan kirpikli veya kas hücreleri üzerinde değil, bir yönlendirme merkezinin nöronları arasında sinaps oluşturur. Bu şekilde dört göz kupasının tümünün bilgileri karşılaştırılabilir ve larvalara ışığın nereden geldiğini anlatan dört piksellik düşük çözünürlüklü bir görüntü oluşturulabilir. Bu şekilde larvalar çevresinde dönerek etrafı taraması gerekmez.[2] Bu, nectochaete larvalarının yaşam tarzı denizin dibinde yaşamak için bir adaptasyondur, etrafında dönerek tarama ise, trokofor larvalarının açık su sütununda yaşaması daha uygundur. Platynereis dumerilii nectochaete larvasındaki fototaksi, kupa gözleriyle ifade edilen en az üç opsin tarafından kapsanan geniş bir spektral aralığa sahiptir:[4] İki rabdomerik opsin[5] ve bir Go-opsin.[4]

Bununla birlikte, fototaksi gibi görünen her davranış fototaksi değildir: Platynereis dumerilii nechtochate ve metatrochophore larvaları, üstten UV ışığı ile uyarıldıklarında ilk önce ışığa doğru yüzerler. Ancak bir süre sonra yön değiştirirler ve ters yüzerek UV ışığından kaçarlar. Bu, pozitiften negatif fototaksiye bir değişime benziyor (soldaki videoya bakın), ancak UV ışığı yandan gelse dahi larvalar aşağı yüzer, ışığa doğru ya da tersine doğru yüzmezler, aşağı yüzerler,[1] bu ağırlık merkezi ortalamadır. Dolayısıyla bu, UV ile indüklenen pozitif bir gravitaksidir . Pozitif fototaksi (ışığa doğru yüzme) ve pozitif gravitaksi (ağırlık merkezine yüzme), farklı dalga boyları aralıklarında indüklenir ve belirli bir dalga boyu oranında birbirini geçersiz kılar. Dalgaboyu bileşimleri suda derinlikle değiştiğinden: Önce kısa (UV, mor) ve uzun (kırmızı) dalga boyları kaybolur, fototaksi ve gravitaksi bir kromatik-oranlı bir derinlik ölçer oluşturur, bu da larvaların suyun derinliklerini renklerine göre belirlemelerine olanak tanır. Bu, tona dayalı bir derinlik ölçere göre, rengin günün saatinden veya bulutlu olup olmadığından bağımsız olarak neredeyse sabit kaldığından avantaja sahiptir.[6][7]

Denizanasında fototaksi

Pozitif ve negatif fototaksi çeşitli türlerde bulunabilir tıpkı Polyorchis cinsinden olan birkaç denizanası türündeki gibi. Denizanası, ışığın varlığını ve yokluğunu tespit etmek için basit göz bir farklı deyişle göz lekesi (ocelli) kullanır, göz lekesi üzerine gölge düşmesi durumunda yırtıcı olmayan bir davranışına veya ışığın varlığı durumunda beslenme davranışına sahip olur.[8] Pek çok tropikal denizanası, hücrelerinde barındırdıkları fotosentetik zooksantel ile simbiyotik bir ilişkiye sahiptir.[9] Zooksantel, denizanasını beslerken, denizanası onları korur ve etkili fotosentez için ışık alımını en üst düzeye çıkarmak adına onları güneş gibi ışık kaynaklarına doğru hareket ettirir. Bir gölgede, denizanası ya hareketsiz kalır ya da avlanmayı önlemek ve ayrıca yeni bir ışık kaynağına yeniden uyum sağlamak için patlamalar halinde hızla uzaklaşır.[10]

Işığa ve ışığın yokluğuna verilen bu motor yanıt, göz lekesinden gelen kimyasal bir yanıtla olanak bulur. Bu, organizmanın bir ışık kaynağına doğru yüzmesine neden olan bir motor yanıtla sonuçlanır.[10]

Böceklerde fototaksi

Pozitif fototaksi, güveler, çekirgeler ve sinekler gibi birçok uçan böcekte görülebilir. Drosophila melanogaster'in, bir ışık kaynağına doğru havadaki hareketleri arasındaki bağlantıyı anlamaya yardımcı olmak için kontrollü deneyler kullanılarak, ışık kaynaklarına doğuştan gelen pozitif fototaktik tepkisi için üzerinde kapsamlı bir şekilde çalışılmıştır.[11] Bu doğuştan gelen tepki, özellikle gece boyunca, yön bulmak için ayın ışığına karşı enine yönlendirme (transverse orientation) kullanarak hareket eder, böceklerde bu yaygındır.[12] Şehirlerde ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde yapay aydınlatma, ayın sönük ışığına kıyasla daha belirgin bir pozitif yanıtla sonuçlanır ve organizmanın bu yeni olağanüstü uyarana (supernormal stimulus) tekrar tekrar yanıt vermesine ve böylelikle ona doğru uçmasına neden olur.

Drosophila melanogaster'de pozitif fototaksi tepkisinin doğuştan geldiğine dair kanıt, hem fiziksel olarak (çıkarım yoluyla) hem de genetik olarak (mutasyon yoluyla) birkaç özgün tipinin kanatlarını başkalaştırarak gerçekleştirildi. Her iki durumda da gözle görülür bir pozitif fototaksi eksikliği vardı, bu da ışık kaynaklarına doğru uçmanın, organizmaların foto-reseptörlerine pozitif bir yanıt alması doğuştan gelen bir yanıt olduğunu gösteriyor.[11]

Yetişkin böcekler pozitif fototaksi sergilemesine rağmen, drosophila melanogaster larvasında ilk üç gelişimsel evre aşamasında negatif fototaksi gözlenebilir.[13] Bu davranış, yaşam döngüleri boyunca uçamayan bir larva ve yetişkinlik aşamasında olan diğer böcek türleri arasında yaygındır, sadece krizalit mekanlarını ararken pozitif fototaksi yaparlar. Bunlarla kıyaslandığında Tenebrio molitor, negatif fototaksisini yetişkinliğinde de devam ettiren bir türdür.

Manyetik alanlarla ilişkisi

Deneysel koşullar altında, pozitif fototaksi kullanan organizmalar, ışık ve manyetik alanlarla da bir korelasyon göstermiştir. Değişen bir manyetik alana sahip homojen ışık koşulları altında, Drosophila melanogaster larvaları, dönen bir manyetik alan tarafından beklenildiği gibi, daha fazla veya daha az ışık yoğunluklarının öngörülen yönlerine doğru kendilerini yeniden yönlendirirler. Tamamen karanlıkta, larvalar kayda değer bir tercih olmaksızın rastgele yönlenirler.[13] Bu, larvaların ışıkla birlikte göze çarpan bir modele uyabileceğini göstermektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Verasztó, Csaba; Gühmann, Martin; Jia, Huiyong; Rajan, Vinoth Babu Veedin; Bezares-Calderón, Luis A.; Piñeiro-Lopez, Cristina; Randel, Nadine; Shahidi, Réza; Michiels, Nico K.; Yokoyama, Shozo; Tessmar-Raible, Kristin; Jékely, Gáspár (29 Mayıs 2018). "Ciliary and rhabdomeric photoreceptor-cell circuits form a spectral depth gauge in marine zooplankton". eLife. 7. doi:10.7554/eLife.36440. PMC 6019069 $2. PMID 29809157. 
  2. ^ a b c Randel, Nadine; Asadulina, Albina; Bezares-Calderón, Luis A; Verasztó, Csaba; Williams, Elizabeth A; Conzelmann, Markus; Shahidi, Réza; Jékely, Gáspár (27 Mayıs 2014). "Neuronal connectome of a sensory-motor circuit for visual navigation". eLife. 3. doi:10.7554/eLife.02730. PMC 4059887 $2. PMID 24867217. 
  3. ^ Jékely, Gáspár; Colombelli, Julien; Hausen, Harald; Guy, Keren; Stelzer, Ernst; Nédélec, François; Arendt, Detlev (20 Kasım 2008). "Mechanism of phototaxis in marine zooplankton". Nature. 456 (7220): 395-399. Bibcode:2008Natur.456..395J. doi:10.1038/nature07590. PMID 19020621. 
  4. ^ a b Gühmann, Martin; Jia, Huiyong; Randel, Nadine; Verasztó, Csaba; Bezares-Calderón, Luis A.; Michiels, Nico K.; Yokoyama, Shozo; Jékely, Gáspár (Ağustos 2015). "Spectral Tuning of Phototaxis by a Go-Opsin in the Rhabdomeric Eyes of Platynereis". Current Biology. 25 (17): 2265-2271. doi:10.1016/j.cub.2015.07.017. PMID 26255845. 
  5. ^ Randel, N.; Bezares-Calderon, L. A.; Gühmann, M.; Shahidi, R.; Jekely, G. (10 Mayıs 2013). "Expression Dynamics and Protein Localization of Rhabdomeric Opsins in Platynereis Larvae". Integrative and Comparative Biology. 53 (1): 7-16. doi:10.1093/icb/ict046. PMC 3687135 $2. PMID 23667045. 
  6. ^ Nilsson, Dan-Eric (31 Ağustos 2009). "The evolution of eyes and visually guided behavior". Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences. 364 (1531): 2833-2847. doi:10.1098/rstb.2009.0083. PMC 2781862 $2. PMID 19720648. 
  7. ^ Nilsson, Dan-Eric (12 Nisan 2013). "Eye evolution and its functional basis". Visual Neuroscience. 30 (1–2): 5-20. doi:10.1017/S0952523813000035. PMC 3632888 $2. PMID 23578808. 
  8. ^ Katsuki (Temmuz 2013). "Jellyfish nervous systems". Current Biology. 23 (14): R592-R594. doi:10.1016/j.cub.2013.03.057. ISSN 0960-9822. PMID 23885868. 
  9. ^ Invertebrate zoology : a functional evolutionary approach. Seventh. Barnes, Robert D.,, Fox, Richard S. Delhi, India. 2004. ISBN 9788131501047. OCLC 970002268. 
  10. ^ a b Anderson (8 Temmuz 1977). "Electrically coupled, photosensitive neurons control swimming in a jellyfish". Science. 197 (4299): 186-188. doi:10.1126/science.17918. ISSN 0036-8075. 
  11. ^ a b Gorostiza (3 Ağustos 2015). "A decision underlies phototaxis in an insect". doi:10.1101/023846. PMC 5204122 $2. 
  12. ^ Reynolds (15 Ağustos 2016). "Orientation in high-flying migrant insects in relation to flows: mechanisms and strategies". Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences. 371 (1704): 20150392. doi:10.1098/rstb.2015.0392. ISSN 0962-8436. PMC 4992716 $2. PMID 27528782. 
  13. ^ a b Riveros (2010), Magnetic Compasses in Insects, Elsevier, ss. 305-313, doi:10.1016/b978-0-08-045337-8.00075-9, ISBN 9780080453378 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji</span> canlıları inceleyen bilim dalı

Biyoloji ya da dirim bilimi, yaşamın bilimsel olarak incelenmesidir. Geniş bir kapsama sahip bir doğa bilimidir ancak onu tek ve tutarlı bir alan olarak birbirine bağlayan birkaç birleştirici teması vardır. Örneğin, tüm organizmalar, gelecek nesillere aktarılabilen genlerde kodlanmış kalıtsal bilgileri işleyen hücrelerden oluşur. Bir diğer ana tema ise yaşamın birliğini ve çeşitliliğini açıklayan evrimdir. Enerji işleme, organizmaların hareket etmesine, büyümesine ve çoğalmasına izin verdiği için yaşam için de önemlidir. Son olarak, tüm organizmalar kendi iç ortamlarını düzenleyebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Böcek</span> eklembacaklılar sınıfı

Böcekler eklem bacaklılar (Arthropoda) şubesinin sınıfı ve tür ve takson bakımından en kalabalık hayvan sınıfıdır. 1.000.000'dan fazla olan tür sayılarıyla Dünya'daki en fazla türe sahip canlılardır. Dünya'nın hemen hemen her yerinde bulunur ve bazen çok yoğun popülasyonlarda görülebilirler. Her yıl birkaç bin böcek türü tanımlanmaktadır. Toplam tür sayısının 2.000.000 ila 30.000.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Tür, cins, familya gibi taksonomik kategoriler bakımından 6-10.000.000 sayıya ulaşırlar ve Dünya'daki hayvanların %90 kadarını oluştururlar.

Mutasyon ya da değişinim, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir. Mutasyona sahip bir organizma ise mutant olarak adlandırılır.

<i>Acetobacter</i>

Acetobacter, Acetobacteraceae familyasından, asetik asit bakterilerini içeren bir bakteri cinsidir. Genç hücreleri gram negatif, yaşlı hücreleri gram değişken özellikte, spor oluşturmayan, oksijenli solunum yapan, katalaz pozitif, çubuk şeklinde bakterilerdir. Hareketli ve hareketsiz türleri vardır.

<span class="mw-page-title-main">Knidliler</span>

Knidliler, Sölenterler veya Haşlamlılar (Cnidaria) ( ), hem tatlı su hem de deniz ortamlarında bulunan 11.000'den fazla tür içeren Animalia krallığı altındaki bir filumdur, Genelde biyoloji konularında Porifera şubesinden sonra bahsedilen şubedir.

Ultraviyole (UV) veya morötesi; dalga boyu görünür ışıktan kısa, ancak X-ışınlarından uzun olan bir elektromanyetik radyasyon şeklidir. Güneş ışığında bulunur ve Güneş'ten çıkan toplam elektromanyetik radyasyonun yaklaşık %10'unu oluşturur. Ayrıca elektrik arkları, Çerenkov radyasyonu, cıva buharlı lambalar, bronzlaşma lambaları ve siyah ışık gibi kaynaklar tarafından üretilir. Uzun dalga boylu UV fotonları atomları iyonize edecek enerjiye sahip olmadığı için iyonlaştırıcı bir radyasyon olarak kabul edilmese de, kimyasal reaksiyonlara neden olabilir ve birçok maddenin parlamasına neden olabilir. Kimyasal ve biyolojik etkiler de dahil olmak üzere pek çok pratik uygulama, UV radyasyonunun organik moleküllerle etkileşime girmesinden türer. Bu etkileşimler emilimi veya ısıtma dahil moleküllerdeki enerji durumlarının ayarlanmasını içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Gece körlüğü</span> göz hastalığı

Retinitis pigmentosa (RP), halk arasında tavuk karası ve gece körlüğü adlarıyla bilinen ve görme kaybına neden olan genetik bir göz hastalığıdır. Her 4.000 kişide 1'i etkilediği tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Davranış</span> varlıkların (birey ya da grup) iç veya dış uyaranlara içtenlikle verdiği eşgüdümlü yanıtlar (eylemler ya da eylemsizlikler)

Davranış, psikolojik anlamda canlıların dış dünyaya karşı gösterdikleri her türlü bilişsel, duyuşsal ve psikomotor (bedensel-fiziksel) tepkilerin genel adıdır. Söz konusu bilişsel, duyuşsal ve psikomotor boyutlar birbiri ile etkileşim halindedir. Bunun sonucunda davranış ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Glutamat</span>

Glutamat, glutamik asidin anyonudur ve sinirbilimde nörotransmitter olarak görev alır; bir sinir hücresinin başka hücrelere sinyal olarak gönderdiği kimyasallardan biridir. Omurgalı sinir sistemi içerisinde geniş farkla en fazla bulunan nörotransmitterdir. Omurgalı beyninde tüm uyarıcı fonksiyonlarda kullanılır, bu insan beynindeki sinaptik bağlantıların %90'ından fazlasına denk gelir. Bazı beyin bölgelerinde birincil nörotransmitterdir.

<span class="mw-page-title-main">Gözün evrimi</span>

Gözün evrimi, taksonlarda geniş ölçekte rastlanan özel bir homolog organ örneği olarak anlamlı bir çalışma konusudur. Gözün görsel pigmentler gibi bazı bileşenleri ortak bir atadan geliyor gibidir. Yani bu pigmentler, hayvanlar farklı dallara ayrılmadan evvel evrimlerini tamamlamıştır. Bununla birlikte görüntü oluşturma yeteneğine sahip, karmaşık gözler, aynı proteinler ve genetik malzeme kullanılarak birbirinden bağımsız olarak 50 ila 100 kere evrimleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ay denizanası</span>

Aurelia aurita veya ay denizanası, Aurelia cinsinin yaygın olarak araştırılmış bir türüdür. Cinsindeki tüm türler yakından ilişkilidir ve Aurelia cinsi yetişkin denizanalarını genetik örnekleme olmadan tanımlamak zordur; Aşağıdakilerin çoğu cinsin tüm türlerine eşit olarak uygulanır. Türleri tanımlamak için kullanılan en yaygın yöntem bir alet ile bir limandan denizanası seçmeyi, genellikle bir cam bardak ve ardından canlıyı fotoğraflamayı içerir. Bu, kısa süre sonra limana salınabilecekleri ve doğal ortamlarına geri dönebilecekleri anlamına gelir.

Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Fotoreseptör hücre</span>

Fotoreseptör hücre retinada bulunan ve ışığı elektrik sinyallerine dönüştürebilen özelleşmiş bir nöron tipidir. Fotoreseptör hücrelerin biyolojik olarak önemi ışığı yani görülebilir elektromanyetik radyasyonu çevirdikleri sinyallerle biyolojik süreçleri harekete geçirebilmeleridir. Hücrede bulunan fotoreseptör proteinler fotonları soğurarak hücrenin zar potansiyelinde bir değişiklik meydana getirirler.

<span class="mw-page-title-main">Jeffrey C. Hall</span> Amerikalı genetikçi, kronobiyolojist ve bilim insanı

Jeffrey C. Hall tam adı ile Jeffrey Connor Hall, Amerikalı genetikçi, kronobiyolojist ve bilim insanı.

<span class="mw-page-title-main">Retinal</span> kimyasal bileşik

Retinal, retinaldehit olarak da bilinir. Başlangıçta retinen olarak adlandırılmıştı ve A vitamini aldehiti olduğu keşfedildikten sonra yeniden adlandırıldı. Retinal, A vitamininin birçok vitamerinden biridir. Retinal, opsin olarak adlandırılan proteinlere bağlanan ve hayvanlarda görme olayının kimyasal temeli olan bir polien kromoforudur. Retinal bazı mikroorganizmalarda ışığın metabolik enerjiye dönüşmesini sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Çubuk hücreleri</span> Photoreceptor cells that can function in lower light better than cone cells

Çubuk hücreleri, gözün retinasında bulunan ve diğer görsel fotoreseptör tipi olan koni hücrelerinden daha düşük ışıkta daha iyi işlev görebilen fotoreseptör hücrelerdir. Çubuklar genellikle retinanın dış kenarlarında konsantre olarak bulunur ve çevresel görüşte kullanılır. Ortalama olarak, insan retinasında yaklaşık 92 milyon çubuk hücre vardır. Çubuk hücreler, koni hücrelerden daha hassastır ve gece görüşünden neredeyse tamamen sorumludur. Bununla birlikte, çubuk hücrelerinin renk görmede çok az rolü vardır, bu da renklerin loş ışıkta daha az belirgin olmasından kaynaklanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Crenarchaeota</span> arke filumu

Crenarchaeota, Archaea âlemine bağlı ökaryotlarla ilişkili bir algae şubesidir. Başlangıçta, Crenarchaeota'nın kükürt bağımlı ekstremofiller olduğu düşünülüyordu, ancak son çalışmalar, organizmaların deniz ortamında en bol bulunan arke olabileceğini gösteren karakteristik Crenarchaeota çevresel rRNA'sını tanımladı. Başlangıçta, rRNA dizilerine dayalı olarak diğer arkelerden ayrılmışlardı; bazı crenarchaea'ların histonlara sahip olduğu tespit edilmesine rağmen, histon eksikliği gibi diğer fizyolojik özellikler bu bölünmeyi desteklemiştir. Yakın zamana kadar kültürlenmiş tüm Crenarchaealar, bazıları 113 °C'ye kadar büyüme yeteneğine sahip olan termofilik veya hipertermofilik organizmaların. Bu organizmalar gram negatif boyanır ve morfolojik olarak çeşitlidir; çubuk, kok, ipliksi ve tuhaf şekilli hücrelere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Retina yatay hücreleri</span>

Yatay hücreler, omurgalı gözlerinin retinasının iç nükleer tabakasında hücre gövdelerine sahip yanal olarak birbirine bağlanan nöronlardır. Birden fazla fotoreseptör hücresinden gelen girişi entegre etmeye ve düzenlemeye yardımcı olmaktadırlar. İşlevleri arasında, yatay hücrelerin yanal inhibisyon yoluyla kontrastı artırmaktan ve hem parlak hem de loş ışık koşullarına uyum sağlamaktan sorumlu olduğuna inanılmaktadır. Yatay hücreler, çubuk ve koni fotoreseptörlerine engelleyici geri bildirim sağlamaktadır. Retina ganglion hücrelerinin birçok tipinin alıcı alanlarının antagonistik merkez-çevre özelliği için önemli oldukları düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Uyaran (fizyoloji)</span> fizyolojide, iç veya dış çevrede tespit edilebilir bir değişiklik

Fizyolojide uyaran, bir organizmanın iç veya dış çevresinin fiziksel veya kimyasal yapısında tespit edilebilir bir değişikliktir. Bir organizmanın veya organın uygun bir tepki verebilmesi için dış uyaranları tespit etme yeteneğine duyarlılık (uyarılabilirlik) denir. Duyusal reseptörler, deride bulunan dokunma reseptörleri veya gözdeki ışık reseptörlerinde olduğu gibi vücudun dışından ve kemoreseptörler ve mekanoreseptörlerde olduğu gibi vücudun içinden bilgi alabilir. Bir uyaran bir duyusal reseptör tarafından algılandığında, uyaran transdüksiyonu yoluyla bir refleks ortaya çıkarabilir. Bir iç uyaran genellikle homeostatik kontrol sisteminin ilk bileşenidir. Dış uyaranlar, savaş ya da kaç yanıtında olduğu gibi vücutta sistemik yanıtlar üretebilir. Bir uyaranın yüksek olasılıkla algılanabilmesi için güç seviyesinin mutlak eşiği aşması gerekir; eğer bir sinyal eşiğe ulaşırsa, bilgi merkezi sinir sistemine (MSS) iletilir, burada entegre edilir ve nasıl tepki verileceğine dair bir karar verilir. Uyaranlar genellikle vücudun tepki vermesine neden olsa da, bir sinyalin bir tepkiye neden olup olmayacağını nihai olarak belirleyen MSS'dir.