İçeriğe atla

Fotoelastisite

Geri dönüşümlü polyesterden yapılmış çatal, kaşık ve bıçakların fotoelastisite ile elde edilen görüntüsü.

Fotoelastisite, inşaat yapılarının ve taşıyıcı sistemlerin yük altında gösterdikleri mukavemet ve tepkinin sayısal olarak ölçülebilmesine imkan sağlayan optik bir ölçüm yöntemidir.[1] Metot, çoğunlukla metotların çok karmaşıklaşıp kullanılması zorlaştığında tercih edilmektedir. Diğer analitik gerilim tespit metotlarına nazaran, fotoelastisite materyal içerisinde aniden oluşan süreksizlik etrafında bile tam olarak doğru gerilim dağılımını göstermektedir. Maddelerin kritik gerilim noktalarının tespitinde ve düzensiz geometrik düzlemlerde stres konsantrasyonu tespitinde önemli bir rol almaktadır.

Tarihçe

Fotoelastisite olayı ilk olarak İskoçyalı fizikçi David Brewster[2] tarafından tanımladı.[3] Bununla ilgili ilk araştırma yapan Türk bilim adamı da Mustafa İnan'dır. Fotoelastisite yirminci yüzyılın ortalarında E.G.Coker ve Londra Üniversitesinden L.N.G. Filon'un birlikte yaptığı çalışmalarla geliştirildi. 1930 yılında, fotoelastisite üzerine yaptıkları tez Cambridge Basın tarafından yayımlandı. 1930 ve 1940 yıllarında, konuyla ilgili Almanca, Rusça ve Fransızca birçok kitap ortaya çıktı.

Aynı zamanda bu alanda birçok geliştirme meydana geldi. Teknikte iyi geliştirmeler elde edilmişti ve ekipmanlar basite indirgenmişti. Teknolojideki gelişmelerle birlikte fotoelastisitenin kapsamı üç boyutlu gerilme hali için geliştirilmişti ve yakın zamanda popüler bir hale geldi. Birkaç fotoelastisite laboratuvarı eğitimsel enstitü ve endüstrisinde kuruldu.

Işık dışarı veren diyotları kullanarak dijital polariskopun ilerleyişinden sonra, yetersiz yüklenen yapının sürekli gözlemi mümkün hale gelir. Fotoelastisite dinamiği maddelerdeki çatlama gibi birçok karışık olaya katkı sağlar.

Prensipler

İletkideki gerilim çizgileri çapraz kutuplaşan ışık altında görülebilir.

Metot, kesin şeffaf maddeler tarafından sergilenen çift kırılma özelliğine dayalıdır. Çift kırılma özelliğinde ışın saçan ışık iki kırıcı indeksten geçen çift kırılan maddeye doğru gider. Çift kırılma özelliği ya da ışığın kırılması birçok ışık bilimsel kristallerde gözlenebilir. Gerilim uygulamasının üzerinde, fotoelastik maddeler çift kırılma özelliği sergiler ve madde içerisindeki her noktadaki kırıcı indeksin büyüklüğü bu noktadaki gerilimin durumuyla ilişkilidir. Maksimum teğetsel gerilme ve oryantasyonu gibi bilgiler polariskopla çift kırılma analizinde elde edilir.

Işık saçan ışık fotoelastik maddeden geçtiği zaman, fotoelastik maddenin elektromanyetik dalga bileşenleri iki esas gerilim yönünde çözümlenir ve bu bileşenlerden her biri çift kırılmadan dolayı farklı kırıcı indekse maruz kalır. Kırıcı indeks arasındaki farklılıklar iki bileşen arasında ilgili faz yavaşlamasına neden olur. İzotropik materyalden oluşan ince bir örnek varsayıldığında iki boyutlu fotoelastisite uygulanabilir. İlgili yavaşlatmanın büyüklüğü gerilim-optik yasasıyla bulunur:[4]

Yavaşlatma iletilen ışığın kutuplaşmasını değiştirir. Polariskop farklı kutup durumunda olan ışık dalgalarını örnekten geçmeden ve geçtikten sonra birleştirir. İki dalganın ışık bilimsel girişiminden dolayı saçak şekli açıklığa kavuşmuştur. İlgili yavaşlamaya bağlı saçağın sayısı:

Saçak şekli üzerinde çalışarak materyal içerisindeki çeşitli noktalardaki gerilimin durumuna karar verilebilir.

Fotoelastik davranış göstermeyen materyallerde de gerilim dağılımı üzerinde çalışmak mümkündür. İlk adım fotoelastik materyaller kullanarak araştırma yapılan yapıyla benzer geometriye sahip model yapmaktır. Model içerisindeki gerilim dağılımının gerçek yapıyla benzer olduğundan emin olmak için yüklemeden sonra aynı yok uygulanır.

Eş Mıknatıs Eğim Açılılar ve Eş Renkliler

Eş mıknatıs eğim açılılar örnek asıl gerilimin aynı yönde olduğu içerisindeki noktalar boyunca mahalleridir.

Eş renkliler boyunca ilkinde farklı ve ikincisi asıl geriliminde aynı kalan noktaların mahalleridir. Dahası, bunlar eşit maksimum kesilen gerilim büyüklüğü noktalarına katılan çizgilerdir.[5]

İki Boyutlu Fotoelastisite

Fotoelastisite deney örneği.

Fotoelastisite üç boyutlu ve iki boyutlu gerilim durumuna uygulanabilir. Fakat fotoelastisitenin üç boyuta uygulanması iki boyutla ya da düzlem-gerilim sistemiyle karşılaştırıldığında daha çapraşıktır. Mevcut bölüm düzlem-gerilim sisteminin araştırması içerisindeki fotoelastisite uygulamasıyla baş eder. Bu durum ilk örneğin kalınlığı düzlem çindeki boyutlara göre çok daha küçük olduğunda görülür. Dahası, endişelenecek tek şey gerilimlerin modelin düzlemine diğer gerilim bileşenleri sıfır olduğundan dolayı paralel gibi davranmasıdır. Deneysel düzenek deneyden deneye çeşitlilik göstermektedir. Düzeneklerden kullanılan iki temel çeşidi düzlem polariskopu ve dairesel polariskopudur.

İki boyutlu fotoelastisitenin çalışma prensibi gerilimin birinci ve ikinci gerilim prensibine ve onların oryantasyonu arasındaki farkına dönüştürülebilen geciktirme ölçümüne olanak tanır. Daha ileri bir gerilim bileşeninde değer elde edebilmek için, gerilim-ayırma tekniği denilen teknik gereklidir.[6] Çeşitli teorik ve deneysel metotlar değerlendirilen ek bilgileri özel gerilim bileşenlerini çözmek için geliştirilmiştir.

Düzlem Polariskopu

Düzenek iki doğrusal polarize edici ışık kaynağı içermektedir. Işık kaynağı deneye bağlı olarak monokrom ışık ya da beyaz ışık yayar. İlk olarak ışık ilk ışığı polarize ışığa çeviren polarize ediciden geçer. Düzenekler bu düzlemin polarize olacağı şekilde kurulur, sonra ışık gerilimlenen örnekten geçer. Bu ışık daha sonra bu noktadaki gerilim prensibi yönünde her noktayı takip eder. Sonrasında analizörden geçer ve son olarak saçak şekline ulaşır.

Düzlem polariskop düzeneği içerisindeki saçak şekli eş mıknatıs eğim açılılar ve eş renklilerden oluşur. Eş renklilerde değişim olmazken, eş mıknatıs eğim açılılar polariskopun oryantasyonuyla değişir.

Dairesel Polariskop

Dairesel polariskop düzeneğinde iki çeyrek-dalga plaka düzlem, polariskopunun deneysel düzeneğine eklenmiştir. İlk çeyrek-dalga plaka polarizörü ve örnek arasına ve ikinci çeyrek-dalga plaka örnek ve analizör arasına yerleştirilmiştir. Kaynak-kenar polarizöründen sonra çeyrek dalga plakaya eklemenin etkisi örnekten geçen dairesel polarize ışıkları elde etmemizdir. Analizör-kenar çeyrek-dalga plakası dairesel polarize durumunu ışık analizöre geçmeden önceki doğrusala dönüştürür.

Düzlem polariskopu üzerindeki dairesel polariskopun en temel avantajı,dairesel polariskopun içerisindeki sahip olduğumuz tek düzenek eş mıknatıs eğim açılılar yerine eş renklilerdir. Bu eş mıknatıs eğim açılılar ve eş renkliler arasındaki farklılaşmayı eler.

Uygulamaları

Fotoelastisite çeşitli gerilim analizlerinde, özellikle sayısal metotların ilerleyişinden önce kullanılmıştır. Örneğin, sonu olan elementler ya da sınırlı elementler gibi.[7] Polariskop sayısallaştırması, cam[8] ve polimer[9] gibi materyallerin fabrika sürecini kontrol etmek için endüstriyel uygulamalarına izin veren hızlı görüntü kazanımına ve veri sürecine olanak tanır. Dişçilik fotoelastisiteden protez damak gerilimini analiz etmede faydalanır.[10]

Fotoelastisite yüksek derecede sınırlandırılmış düzeyi içinde yığma[11][12][13] ya da orta düzey elastik içerisindeki sert doğrusal içerme yakınlığının araştırılmasında başarılı bir şekilde kullanılır.[14] Önceki durumda, ikinci durumdaki elastik çözümün tek olması için sayısal metotlar doğru sonucu bulurken yanılabilirken, problem tuğlalar arasındaki etkileşimin doğrusal olmamasıdır. Bunlar fotoelastisite teknikleriyle elde edilir. Mekanik gücü olan, dinamik fotoelastisite, malzemelerdeki kırılma davranışlarını araştırmak için yüksek hızlı fotoğraflardan faydalanılarak bütünleşmiştir.[15] Bir başka önemli fotoelastisite uygulaması ise çift-malzeme dişlileri etrafındaki gerilim alanları hakkındaki araştırmadır.[16] Çift-malzeme dişlileri kaynak ya da yapışkan bir şekilde bağlı yapılar gibi birçok mühendislik uygulamasında vardır.

Kaynakça

  1. ^ "Fotoelastisite" (PDF). Türkiye İnşaat Mühendisliği 6. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı. Türkiye İnşaat Mühendisleri Odası. 17 Nisan 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2021. 
  2. ^ D. Brewster, Experiments on the depolarization of light as exhibited by various mineral, animal and vegetable bodies with a reference of the phenomena to the general principle of polarization, Phil. Tras. 1815, pp.29-53.
  3. ^ D. Brewster, On the communication of the structure of doubly-refracting crystals to glass, murite of soda, flour spar, and other substances by mechanical compression and dilation, Phil. Tras. 1816, pp.156-178.
  4. ^ Dally, J.W. and Riley, W.F., Experimental Stress Analysis, 3rd edition, McGraw-Hill Inc., 1991
  5. ^ Ramesh, K., Digital Photoelasticity, Springer, 2000
  6. ^ Fernandez M.S-B., Calderon, J.M.A., Diez, P.M.B and Segura, I.I.C, Stress-separation techniques in photoelasticity: A review. The Journal of Strain Analysis for Engineering Design, 2010, 45:1 [doi:10.1243/03093247JSA583]
  7. ^ Frocht, M.M., Photoelasticity. J. Wiley and Sons, London, 1965
  8. ^ Ajovalasit, A., Petrucci, G., Scafidi, M., RGB photoelasticity applied to the analysis of membrane residual stress in glass, Measurement Science and Technology, 2012, 23-2, no. 025601
  9. ^ Kramer, S., Beiermann, B., Davis, D., Sottos, N., White, S., Moore, J., Characterization of mechanochemically active polymers using combined photoelasticity and fluorescence measurements, SEM Annual Conference and Exposition on Experimental and Applied Mechanics, 2010, 2, pp.896-907.
  10. ^ Fernandes, C.P., Glantz, P.-O.J., Svensson, S.A., Bergmark, A. Reflection photoelasticity: A new method for studies of clinical mechanics in prosthetic dentistry Dental Materials, 2003, 19-2, pp.106-117.
  11. ^ D. Bigoni and G. Noselli, Localized stress percolation through dry masonry walls. Part I - Experiments. European Journal of Mechanics A/Solids, 2010, 29, 291-298.
  12. ^ D. Bigoni and G. Noselli, Localized stress percolation through dry masonry walls. Part II - Modelling. European Journal of Mechanics A/Solids, 2010, 29, pp.299-307.
  13. ^ Bigoni, D. Nonlinear Solid Mechanics: Bifurcation Theory and Material Instability. Cambridge University Press, 2012 . ISBN 9781107025417.
  14. ^ G. Noselli, F. Dal Corso and D. Bigoni, The stress intensity near a stiffener disclosed by photoelasticity. International Journal of Fracture, 2010, 166, 91–103.
  15. ^ Shukla, A., High-speed fracture studies on bimaterial interfaces using photoelasticity - A review, Journal of Strain Analysis for Engineering Design, 2012, 36-2, 119-142.
  16. ^ Ayatollahi, M. R., Mirsayar, M. M., Dehghany, M., Experimental determination of stress field parameters in bi-material notches using photoelasticity, "Materials & Design," 2011, 32, 4901-4908.
  1. D. Brewster, Experiments on the depolarization of light as exhibited by various mineral, animal and vegetable bodies with a reference of the phenomena to the general principle of polarization, Phil. Tras. 1815, pp. 29–53.
  2. D. Brewster, On the communication of the structure of doubly-refracting crystals to glass, murite of soda, flour spar, and other substances by mechanical compression and dilation, Phil. Tras. 1816, pp. 156–178.
  3. Dally, J.W. and Riley, W.F., Experimental Stress Analysis, 3rd edition, McGraw-Hill Inc., 1991
  4. Ramesh, K., Digital Photoelasticity, Springer, 2000
  5. Fernandez M.S-B., Calderon, J.M.A., Diez, P.M.B and Segura, I.I.C, Stress-separation techniques in photoelasticity: A review. The Journal of Strain Analysis for Engineering Design, 2010, 45:1 [doi:10.1243/03093247JSA583]
  6. Frocht, M.M., Photoelasticity. J. Wiley and Sons, London, 1965
  7. Ajovalasit, A., Petrucci, G., Scafidi, M., RGB photoelasticity applied to the analysis of membrane residual stress in glass, Measurement Science and Technology, 2012, 23-2, no. 025601
  8. Kramer, S., Beiermann, B., Davis, D., Sottos, N., White, S., Moore, J., Characterization of mechanochemically active polymers using combined photoelasticity and fluorescence measurements, SEM Annual Conference and Exposition on Experimental and Applied Mechanics, 2010, 2, pp. 896–907.
  9. Fernandes, C.P., Glantz, P.-O.J., Svensson, S.A., Bergmark, A. Reflection photoelasticity: A new method for studies of clinical mechanics in prosthetic dentistry Dental Materials, 2003, 19-2, pp. 106–117.
  10. D. Bigoni and G. Noselli, Localized stress percolation through dry masonry walls. Part I - Experiments. European Journal of Mechanics A/Solids, 2010, 29, 291-298.
  11. D. Bigoni and G. Noselli, Localized stress percolation through dry masonry walls. Part II - Modelling. European Journal of Mechanics A/Solids, 2010, 29, pp. 299–307.
  12. Bigoni, D. Nonlinear Solid Mechanics: Bifurcation Theory and Material Instability. Cambridge University Press, 2012 . ISBN 9781107025417.
  13. G. Noselli, F. Dal Corso and D. Bigoni, The stress intensity near a stiffener disclosed by photoelasticity. International Journal of Fracture, 2010, 166, 91–103.
  14. Shukla, A., High-speed fracture studies on bimaterial interfaces using photoelasticity - A review, Journal of Strain Analysis for Engineering Design, 2012, 36-2, 119-142.
  15. Ayatollahi, M. R., Mirsayar, M. M., Dehghany, M., Experimental determination of stress field parameters in bi-material notches using photoelasticity, "Materials & Design," 2011, 32, 4901-4908.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Optik</span> fizik biliminin bir alt dalı

Optik, ışık hareketlerini, özelliklerini, ışığın diğer maddelerle etkileşimini inceleyen; fiziğin ışığın ölçümünü ve sınıflandırması ile uğraşan bir alt dalı. Optik, genellikle gözle görülebilen ışık dalgalarının ve gözle görülemeyen morötesi ve kızılötesi ışık dalgalarının hareketini inceler. Çünkü ışık bir elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri ile benzer özellikler gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Mekanik</span> kuvvetlere veya yer değiştirmelere maruz kalan fiziksel cisimlerle ilgilenen bilim

Mekanik, fiziğin fiziksel nesnelerin hareketleriyle, özellikle kuvvet, madde ve hareket arasındaki ilişkilerle ilgili alanıdır. Nesnelere uygulanan kuvvetler yer değiştirmeler veya bir nesnenin çevresine göre konumunda değişikliklerle sonuçlanır. Fizik'in bu dalının kökenleri Antik Yunanistan'da Aristoteles ve Arşimet'in yazılarında bulunur.. Erken modern dönem sırasında, Galileo, Kepler ve Newton gibi bilim adamları şimdiki klasik mekaniğin temellerini attılar. Klasik mekanik, duran veya ışık hızından çok daha düşük hızlarla hareket eden cisimlerle ilgili klasik fizikin bir dalıdır. Kuantum aleminde olmayan cisimlerin hareketini ve üzerindeki kuvvetleri inceleyen bilim dalı olarak da tanımlanabilir. Alan bugün kuantum teorisi açısından daha az anlaşılmıştır.

Madde dalgaları veya de Broglie dalgaları, maddenin dalga-parçacık ikiliğini yansıtan kavramdır. Kuram 1924'te, Louis de Broglie tarafından doktora tezinde önerilmiştir. De Broglie denklemleri dalga boyunun parçacığın momentumuyla ters orantılı olduğunu gösterir ve ayrıca de Broglie dalga boyu diye isimlendirilir. Ayrıca madde dalgalarının tekrarsıklığı, de Broglie tarafından türetildiği gibi, parçacığın toplam enerjisi E'ye – kinetik enerjisinin ve potansiyel enerjisinin toplamı – doğru orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Rayleigh saçılması</span>

Rayleigh saçılımı, ışığın veya diğer elektromanyetik radyasyonun, ışığın dalga boyundan daha küçük tanecikler tarafından saçılımını ifade eder. Bu isim, İngiliz fizikçi Lord Rayleigh'ın adına ithafen verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Polarizasyon</span>

Polarizasyon dalganın hareket yönüne dik gelen düzlemdeki salınımların yönünü tanımlayan yansıyan dalgaların bir özelliğidir. Bu kavram dalga yayılımı ile ilgilenen optik, deprembilim ve uziletişim gibi bilim ve teknoloji sahalarında kullanılmaktadır. Elektrodinamikte polarizasyon, ışık gibi elektromanyetik dalgaların elektrik alanının yönünü belirten özelliğini ifade eder. Sıvılarda ve gazlarda ses dalgaları gibi boyuna dalgalar polarizasyon özelliği göstermez çünkü bu dalgaların salınım yönü uzunlamasınadır yani yönü dalganın hareketinin yönü tarafından belirlenmektedir. Tersine elektromanyetik dalgalarda salınımın yönü sadece yayılımın yönü ile belirlenmemektedir. Benzer şekilde katı bir maddede yansıyan ses dalgasında paralel stres yayılım yönüne dik gelen bir düzlemde her türlü yönlendirmeye tabi olabilir.

Çift kırılma, bir ışının anisotropik (eşyönsüz) maddelerden geçerken iki ışına ayrışmasıdır. Kalsit ya da boron nitrit bu türden maddelere örnek olarak verilebilir. Bu etki ilk olarak Danimarkalı bilim adamı Rasmus Barthonlin tarafından 1669da kalsit üzerinde gözlemlendi. Bu etkinin belli plastik, manyetik, çeşitli kristal yapıda olmayan maddeler ve sıvı kristallerde de olur.

<span class="mw-page-title-main">Brewster açısı</span>

Brewster açısı, belirli bir polarizasyona sahip ışığın transparan bir dielektrik yüzeyden mükemmel şekilde geçip hiç yansımadığı geliş açısıdır. Bu açıda "polarize olmamış" bir ışık gelirse, yüzeyden yansıyan bu ışık dolayısıyla mükemmel polarizedir. Bu özel geliş açısına İskoç fizikçi Sir David Brewster'dan sonra (1781-1868) kendisinin ismi verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Polarizör</span>

'Polarizör tanımlanmamış ya da karışık polarizasyona sahip elektromanyetik dalgalardan oluşan bir ışın demetini iyi-tanımlanmış bir polarizasyona sokan bir alettir. Genel polarizör tipleri doğrusal polarizörler ve dairesel polarizörlerdir. Polarizörler birçok optik teknikle ve aletle, polarize filtreler ise fotoğrafçılık uygulamalarında ve sıvı kristal ekran teknolojisinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Işık hızı</span> elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı

Işığın boşluktaki hızı, fiziğin birçok alanında kullanılan önemli bir fiziksel sabittir. Genellikle c sembolüyle gösterilir. Tam değeri saniyede 299.792.458 metredir. Metrenin uzunluğu bu sabitten ve uluslararası zaman standardından hesaplanmıştır. Özel göreliliğe göre c, evrendeki bütün madde ve bilgilerin hareket edebileceği maksimum hızdır. Bütün kütlesiz parçacıkların ve ilgili alanlardaki değişimlerin boşluktaki hareket hızıdır. Bu parçacıklar ve dalgalar gözlemcinin eylemsiz referans çerçevesi ya da kaynağın hareketi ne olursa olsun c'de hareket ederler. Görelilik teorisi'nde c, uzay-zaman arasındaki ilişkiyi kurar; aynı zamanda meşhur kütle-enerji eşdeğerliliği formülünde de gözükür E = mc2. Işığın hava veya cam gibi şeffaf maddelerdeki ilerleyiş hızı c'den azdır. Benzer şekilde radyo dalgalarının tel kablolardaki ilerleyişi de c'den yavaştır. Işığın madde içindeki hızı v ile c arasındaki orana o maddenin kırılma endeksi denir. Örneğin, görülebilir ışık için camın kırılma endeksi genellikle 1,5 civarındadır. Yani ışık camın içinde c / 1,5 ≈ 200.000 km/s ile hareket eder. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın ışık ve öteki elektromanyetik dalgalar anında yayılıyormuş gibi gözükür ancak, ölçülebilir hızlarının uzun mesafeler ve hassas ölçümlerle ölçülebilir sonuçları vardır. Uzaydaki keşif araçlarıyla iletişim kurarken mesajların Dünya'dan uzay aracına ya da uzay aracından Dünya'ya ulaşması dakikalar ya da saatler alabilir. Yıldızlardan gelen ışık onları yıllar önce terk etmiştir ve bu sayede uzaktaki nesnelere bakarak evrenin tarihini çalışma şansı verir. Işığın ölçülebilir hızı aynı zamanda bilgisayardaki bilgilerin çipler arasında aktarılması gerektiği için bilgisayarların teorik hızını da sınırlar. Işık hızı, uzak mesafeleri yüksek isabetle ölçebilmek için uçuş zamanı ölçümlerinde de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Newton halkaları</span>

Newton halkaları, ışığın iki yüzey, tipik olarak küresel bir yüzey ve bitişik dokunan düz bir yüzey, arasındaki yansımasıyla bir girişim deseninin oluşturulduğu bir olgudur. Bu konu hakkında ilk niceliksel incelemeleri yapan İngiliz fizikçi Isaac Newton tarafından 1666 yılında keşfedildi. Dışbükey bir cam parçası tümsek yüzü aşağıya gelecek şekilde düz bir cam üzerine yerleştirildiğinde, iki parça arasında bir hava katmanı oluşur. Bu hava katmanı ve tümsek merceğin değişen kalınlığı, merkezden itibaren yarımsal dalga boyu kaymalarına neden olur. Bu sisteme ışık gönderilirse merceğin değme noktası merkez olmak üzere eş merkezli çemberler oluşur. Oluşan bu konsantrik halkaların üst üste geldiği ve tepe noktalarının çakıştığı yerde ışık parlaklaşır; ancak tepe ve çukur noktalarının kesiştiği yerde ışık yok olur. Yansıyan ve kırılan ışıktan oluşan bu desenler birbirinin tamamlayıcısıdır. İşte oluşan bu girişim desenine Newton halkaları denir. İki halka arasındaki uzaklık λ, eğrilik yarıçapları R, N ise görünen parlak halka sayısıdır. Aşağıdaki formülle oluşan desenin incelemesi yapılabilir:

<span class="mw-page-title-main">Polarizörler</span>

Polarizörler belirli bir polarizasyondaki ışığı geçirip diğer polarizasyondaki dalgaları bloke eden optik filtrelerdir. Tanımlı olmayan veya karışık bir polarizasyona sahip bir ışık demetini iyi tanımlanmış polarizasyondaki bir demete dönüştürür. Yaygın polarizör çeşitleri lineer(doğrusal) polarizörler ve dairesel polarizörlerdir. Polarizörler birçok optik teknik ve alette kullanılır, polarize filtreler de fotoğrafçılıkta ve sıvı kristal ekranlarda uygulama sağlar. Polarizörler aynı zamanda ışıktan başka elektromanyetik dalgalar, örneğin radyo dalgaları, mikrodalgalar, X-ışınları için de yapılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Çift yarık deneyi</span>

Young deneyi olarak da bilinen çift-yarık deneyi, ışığın dalga özelliği sergilediğini gösterir. Fotoelektrik etkisi ışığın dalga özelliğinin yanı sıra parçacık özelliği de sergilediğini gösterir. Deneyin basit versiyonunda lazer ışını gibi bağdaşık bir ışık kaynağı, iki paralel yarık açılmış ince bir levhayı aydınlatır ve yarıktan geçen ışık levhanın arkasındaki bir ekranda gözlemlenir. Işığın dalga doğası ışık dalgalarının iki yarıktan da geçerek girişim yapmasını ve ekranda aydınlık ile karanlık bantlar oluşturmasını sağlar ki bu sonuç ışık tamamen parçacıklı yapıda olsa beklenemez. Fakat, parçacıklardan veya fotonlardan oluşuyormuş gibi, ekranda her zaman ışığın soğurulduğu görülür. Bu durum dalga-parçacık ikiliği olarak bilinen prensibi ortaya koyar.

<span class="mw-page-title-main">Spektrometre</span> ışığın özelliklerini ölçmek için kullanılan bir alet

Spektrometre ya da tayfölçer, elektromanyetik spektrumun belirli bir bölümü üzerinde ışığın özelliklerini ölçerek spektroskopik analiz yöntemiyle materyalleri belirlemek için kullanılan bir araçtır. Ölçülen değişken çoğunlukla ışığın yoğunluğudur ancak ışığın polarizasyon durumuna da bakılabilir. Bağımsız değişken ise genellikle ışık dalga boyu veya foton enerjisi ile doğrudan orantılı bir birimdir; dalga sayısı ya da elektron volt gibi. Spektrometre spektral çizgiler üretmek ve dalga boyları ve yoğunlukları ölçmek için spektroskopi amacıyla kullanılır. Spektrometre gamma ışınları ve X-ışınlarından uzak infrared ışınlarına kadar çok geniş bir dalga boyu aralığı üzerinde çalışılan araçlar için kullanılan bir terimdir. Alet nispi birimler yerine mutlak birimlerin spektrumunu ölçmek için tasarlanmış ise o zaman spektrofotometre olarak adlandırılır. Spektrofotometrelerin çoğunluğu görülebilir spektrum ve yakın spektral bölgelerinde kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Renk sapması</span>

Renk sapması, renk sapıncı, renkser sapınç, kromatik sapma veya kromatik aberasyon, optikte bir lensin tüm renkleri aynı uyumda odaklayamamasından kaynaklanan bir sorundur. Bunun nedeni lenslerin değişik dalga boyları ve değişik ışıklar için değişik sapma endekslerinin olmasıdır. Sapma endeksi dalga boyu arttıkça azalır. Bu sorun en çok kırılmalı teleskoplarda görülür ve çözümleri vardır ancak giderirken çıkan maliyet, kırılmalı teleskop yapımındaki en büyük problemlerdendir.

Geometrik optik veya ışın optiği, ışık yayılmasını ışınlarla açıklar. Geometrik optikte ışın bir soyutlama ya da enstrumandır; ışığın belirli şartlarda yayıldığı yola yaklaşmada kullanışlıdır.

<span class="mw-page-title-main">İletim ortamı</span> Conduit for signal propagation

İletim ortamı, telekomünikasyon amaçları için sinyallerin yayılmasına aracılık edebilen bir ortamdır. Sinyaller tipik olarak seçilen ortam için uygun bir tür dalgaya empoze edilmektedir. Örneğin, veriler sesi modüle edebilir ve sesler için bir iletim ortamı hava olabilir, ancak katılar ve sıvılar da iletim ortamı olarak işlev görebilmektedir. Vakum veya hava, ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalar için iyi bir iletim ortamı oluşturmaktadır. Elektromanyetik dalgaların yayılması için maddi madde gerekli olmasa da, bu tür dalgalar genellikle içinden geçtikleri iletim ortamından, örneğin ortamlar arasındaki arayüzlerde absorpsiyon, yansıma veya kırılma ile etkilenmektedir. Bu nedenle, dalgaları iletmek veya yönlendirmek için teknik cihazlar kullanılabilmektedir. Bu nedenle, iletim ortamı olarak bir optik fiber veya bir bakır kablo kullanılmaktadır.

Astigmatizm (veya Astigmatizma) ile bir optik sistemde, iki dik düzlemde yayılan ışınların farklı odaklara sahip olduğu bir sistem sorunudur. Bir çarpı görüntüsünü oluşturmak için astigmatizma ile optik bir sistem kullanılırsa, dikey ve yatay çizgiler iki farklı mesafede keskin odakta olacaktır. Terim, "yok" anlamına gelen Yunanca α- (a- ) ve στίγμα ( stigma), ("bir işaret, nokta, delinme" anlamına gelen") birleşiminden oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kırılma Mekaniği</span> Malzemelerin yüzeyi ve iç yüzeyindeki çatlakların davranışlarını inceleyen mühendislik dalı.

Kırılma mekaniği, malzemelerdeki çatlakların yayılmasının incelenmesiyle ilgili mekanik alanıdır. Bir çatlak üzerindeki itici kuvveti hesaplamak için analitik katı mekaniği yöntemlerini ve malzemenin kırılmaya karşı direncini karakterize etmek için deneysel katı mekaniği yöntemlerini kullanır.

<span class="mw-page-title-main">Odak mekanizması</span> bir depremde sismik dalgalar üreten süreç

Odak mekanizması, bir depremin, sismik dalgaları oluşturan kaynak bölgedeki deformasyonu tanımlar. Fay ile ilgili bir olay söz konusu olduğunda, kayan fay düzleminin ve kayma vektörünün yönünü ifade eder ve fay düzlemi çözümü olarak da bilinir. Odak mekanizmaları, gözlemlenen sismik dalga biçimlerinin analiziyle tahmin edilen deprem için moment tensörünün çözümünden türetilmiştir. Odak mekanizması, "ilk hareketlerin" modelini, yani ilk gelen P dalgalarının kırılıp kırılmadığını gözlemleyerek elde edilebilir. Bu yöntem, dalga biçimleri dijital olarak kaydedilip analiz edilmeden önce kullanıldı ve bu yöntem, kolay moment tensör çözümü için çok küçük depremler için hala kullanılmaktadır. Odak mekanizmaları artık ağırlıklı olarak kaydedilen dalga biçimlerinin yarı otomatik analizi kullanılarak türetilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Meteorit şok seviyesi</span>

Meteorit şok seviyesi, olağan bir kondrit meteorit matrisinin kırılma derecesinin bir ölçüsüdür. Bir meteoroitin ana cismini etkileyen çarpışmalar çok büyük basınçlar oluşturabilir. Bu basınçlar kayaları ısıtır, eritir ve deforme eder. Buna şok başkalaşımı denir. Meteoritlere genellikle şok başkalaşımı (metamorfizm) seviyesini gösteren 1 ila 6 arasında bir derecelendirme verilir. Bununla birlikte şok derecesi bir meteorit içinde santimetre ölçeğinde değişebilir.