İçeriğe atla

Flynn etkisi

Flynn etkisi, 20. yüzyılda dünyanın birçok yerinde ölçülen akışkan ve kristalize zeka testi puanlarındaki kayda değer ve uzun süreli artıştır.[1] Zekâ seviyesi (IQ) testleri, katılımcılarından oluşan bir örneklem kullanılarak standartlaştırıldığında, geleneksel olarak test sonuçlarının ortalaması 100 ve standart sapma 15 veya 16 IQ puanı olacak şekilde ayarlanır. IQ testleri yeniden düzenlendiğinde, genellikle önceki katılımcılarla yakın zamanda doğmuş örnekler kullanılarak tekrar standartlaştırılır. Her seferinde, ortalama sonuç 100 olarak ayarlanır. Bununla birlikte, yeni denekler eski IQ testlerini çözdüklerinde hemen hemen her durumda 100'ün önemli ölçüde üstünde puan alırlar.

Test puanlarındaki artışlar, testin ilk yıllarından günümüze kadar sürekli ve doğrusal olmuştur. Raven's Progressive Matrices testi için 2009 yılında yayınlanan bir çalışma, İngiliz çocuklarının ortalama test puanlarının 1942'den 2008'e 14 IQ puanı arttığını ortaya koymuştur.[2] IQ testinin uzun süredir yaygın olarak kullanıldığı diğer Batı Avrupa ülkeleri, Japonya ve Güney Kore dahil olmak üzere birçok ülkede de benzer sonuçlar gözlemlenmiştir.[1]

Flynn etkisinin sebepleriyle ilgili birçok açıklama ve bunun etkileriyle ilgili bazı şüpheler vardır. Semantik hafıza ve epizodik bellek gibi diğer bilişsel yeteneklerde de benzer gelişmeler bildirilmiştir.[3] Araştırmalar, 1990'lı yılların başlarından beri Norveç, Danimarka, Avustralya, İngiltere, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Fransa ve Almanca konuşulan ülkelerde[4] IQ puanının düştüğünü ve Flynn etkisinin tersine döndüğünü göstermektedir.[4][5][6][7][8] Test, adını zeka araştırmacısı James Flynn'den almıştır.

Muhtemel sebepleri

Zeka araştırmaları alanında uzmanlaşmış 75 kişinin 2017'de yaptığı bir araştırmaya göre, daha iyi sağlık koşulları, daha iyi beslenme, daha iyi eğitim ve iyileşen yaşam standartları Flynn etkisinin dört ana sebebidir. Genetik değişikliklerin bir etkisinin olduğu görülmemiştir.[9] Uzmanların görüşleri, Flynn etkisi verileri üzerinde bağımsız olarak yapılan[10] meta-analizle doğrulanmaktadır.

Araştırmacılar Flynn etkisinin durmasının veya tersine dönmesinin muhtemel sebeplerini şöyle açıklamıştır: toplumun farklı kesimlerinde daha fazla olan doğurganlık oranın halkın genetik ve sosyal yapısına etkisi, göç, eğitim kalitesinin düşmesi ve medya etkisi.

Kaynakça

  1. ^ a b Baker (Mart 2015). "The cognitive impact of the education revolution: A possible cause of the Flynn Effect on population IQ". Intelligence. 49: 144-58. doi:10.1016/j.intell.2015.01.003. ISSN 0160-2896. 
  2. ^ Flynn (Mart 2009). "Requiem for nutrition as the cause of IQ gains: Raven's gains in Britain 1938–2008". Economics and Human Biology. 7 (1): 18-27. doi:10.1016/j.ehb.2009.01.009. ISSN 1873-6130. PMID 19251490. 
  3. ^ "Flynn effects on sub-factors of episodic and semantic memory: parallel gains over time and the same set of determining factors". Neuropsychologia. 47 (11): 2174-80. Eylül 2009. doi:10.1016/j.neuropsychologia.2008.11.007. PMID 19056409. 
  4. ^ a b Al-Shahomee (2018). "An increase of intelligence in Libya from 2008 to 2017". Personality and Individual Differences. 130: 147-149. doi:10.1016/j.paid.2018.04.004. 
  5. ^ Teasdale (2005). "A long-term rise and recent decline in intelligence test performance: The Flynn Effect in reverse". Personality and Individual Differences. 39 (4): 837-43. doi:10.1016/j.paid.2005.01.029. 
  6. ^ Dutton (2013). "A negative Flynn effect in Finland, 1997–2009". Intelligence. 41 (6): 817-20. doi:10.1016/j.intell.2013.05.008. 
  7. ^ Pietschnig (2015). "A reversal of the Flynn effect for spatial perception in German-speaking countries: Evidence from a cross-temporal IRT-based meta-analysis (1977–2014)". Intelligence. 53: 145-53. doi:10.1016/j.intell.2015.10.004. 
  8. ^ Bratsberg (6 Haziran 2018). "Flynn effect and its reversal are both environmentally caused". Proceedings of the National Academy of Sciences (İngilizce). 115 (26): 6674-78. doi:10.1073/pnas.1718793115. ISSN 0027-8424. PMC 6042097 $2. PMID 29891660. 
  9. ^ Rindermann, et al., 2017
  10. ^ According to Rinderman et al., chapter 4

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yapay zekâ</span> insani zekaya sahip makine ve yazılım geliştiren bilgisayar bilimleri dalı

Yapay zekâ ya da kısaca YZ,, insanlar da dahil olmak üzere hayvanlar tarafından, doğal zekânın aksine makineler tarafından görüntülenen zekâ çeşididir. İlk ve ikinci kategoriler arasındaki ayrım genellikle seçilen kısaltmayla ortaya çıkar. Güçlü yapay zeka genellikle Yapay genel zekâ olarak etiketlenirken, doğal zekayı taklit etme girişimleri yapay biyolojik zekâ olarak adlandırılır. Önde gelen yapay zeka ders kitapları, alanı zeki etmenlerin çalışması olarak tanımlar: Çevresini algılayan ve hedeflerine başarıyla ulaşma şansını en üst düzeye çıkaran eylemleri gerçekleştiren herhangi bir cihaz. Halk arasında, yapay zekâ kavramı genellikle insanların insan zihni ile ilişkilendirdiği öğrenme ve problem çözme gibi bilişsel eylemleri taklit eden makineleri tanımlamak için kullanılır.

Duygusal zekâ veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ, bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Göreceli olarak yeni bir kavram olan duygusal zekâ'nın tanımlanışı sürekli değişmekte ve güncellenmektedir. Bazı psikologlar, duygusal zekâ ve duygusal bilgi olmak üzere iki ayrı terimin kullanılmasını tercih etmektedirler.

Zekâ ya da ruh biliminde anlak, zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. Başka bir deyişle zeka, zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir. En geniş anlamıyla, genel zihin gücü olarak da tanımlanabilir. Zihnin algılama, bellek, düşünme, uslamlama, öğrenme gibi birçok işlevini içerir. Sözcük çok geniş anlamda kullanılsa da psikologlar tarafından yaratıcılık, kişilik, bilgi ve akıl gibi değişik kategorilere ayrılmıştır.
Zekâ araştırmacılarının asıl alanı insanlardır, fakat hayvanların da öğrenme, anlama vs. yetenekleri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Turing testi</span> Alan Turingin Computing Machinery and Intelligence başlıklı makalesinde geçen kavram

Turing testi, ilk olarak 1950 yılında Mind adlı felsefe dergisinde ünlü İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Alan Turing'in Computing Machinery and Intelligence başlıklı ünlü makalesinde sözü edilen kavram.

Pygmalion etkisi veya Rosenthal etkisi, yüksek beklentilerin belirli bir alanda daha iyi performansa yol açtığına inanılan psikolojik bir olgudur. Efekt, kendi yaptığı bir heykele âşık olan bir heykeltıraş olan Yunan efsanesi Pygmalion'dan veya alternatif olarak psikolog Robert Rosenthal'dan almıştır. Rosenthal ve Lenore Jacobson, kitaplarında, bu fikri öğretmenlerin öğrencilerinin performansını etkileyen öğrencilerin beklentilerine uyguladılar, bu görüş sonraki araştırmalar tarafından kısmen zayıflatıldı.

<span class="mw-page-title-main">IQ</span> zekâ Katsayısı

IQ, zekâ katsayısı veya zekâ seviyesi, zekâyı ölçme amaçlı birkaç farklı standartlaştırılmış testlerden çıkarılan değer.

Fiziksel çekicilik, bir insanın fiziksel özelliklerinin estetik açıdan güzel nitelendirildiği durumu ifade eder. Bu ifade çoğu zaman cinsel çekiciliği veya arzu edilebilirliği ima eder. Bir insanın başka bir insandan etkilenmesine neden olan birçok sebep vardır ve fiziksel çekicilik bunlardan biridir. Fiziksel çekicilik bütün kültürlerde ortak olan evrensel bir bakışı içerdiği gibi kültürel ve sosyal farklılıklar ve öznel tercihleri de içerir.

<span class="mw-page-title-main">Alfred Binet</span> Fransız psikolog (1857-1911)

Alfred Binet, asıl adı Alfredo Binetti, ilk pratik IQ testi olan Binet-Simon testini icat eden Fransız bir psikologdur. 1904'te Fransa Eğitim Bakanlığı, psikolog Alfred Binet'ten, hangi öğrencilerin normal sınıf eğitiminden etkili bir şekilde öğrenemediklerini belirleyerek onlara telafi çalışmaları yapılabilecek bir yöntem geliştirmesini istedi. Binet, iş arkadaşı Théodore Simon ile birlikte 1908 ve 1911'de testinin revizyonlarını yayınladı; bunların sonuncusu ölümünden hemen önce yayınlandı.

Sosyal zekâ, kendini ve başkalarını tanıma kapasitesi, nesne veya sesleri bilme kapasitesi gibi insani koşulların vazgeçilmez parçasıdır ve pek çok yönüyle araştırılmaya değerdir. Sosyal bilimci Ross Honeywill'e göre sosyal zekâ, kendinin ve toplumsal farkındalığın, gelişen sosyal inançların, tutumların ve karmaşık sosyal değişimi yönetme kapasitesin toplu bir ölçüsüdür. Psikolog Nicholas Humphrey, insan olarak kim olduğumuzu tanımlayanın, niceliksel zekâdan ziyade sosyal zekâ olduğunu öne sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Hans Eysenck</span> İngiliz psikologu

Hans Jürgen Eysenck, PhD, DSc, Alman kökenli İngiliz psikolog, kariyerini Büyük Britanya'da geçirmiştir. Psikoloji alanın pek çok farklı konusunda çalışsa da en çok bilinen çalışmaları zeka ve kişilik üzerinedir. Eysenk öldüğünde alandaki hakemli dergilerde bulunan çalışmalarda en çok referans gösterilen psikologtu.

<span class="mw-page-title-main">Yapay genel zekâ</span>

Yapay genel zeka (YGZ), bir insanın yapabileceği herhangi bir zihinsel görevi başarıyla gerçekleştirebilecek bir makinenin zekasıdır. Günümüzdeki bazı yapay zeka araştırmalarının temel amacıdır ve bilimkurgu ve fütüroloji'de de ortak bir konudur. Bazı araştırmacılar Yapay genel zekâyı "güçlü yapay zekâ", "tam yapay zekâ" veya bir makinenin "genel akıllı eylem" gerçekleştirme kabiliyeti olarak adlandırmaktadır; diğerleri ise sadece bilinci deneyimleyen makineler için "güçlü yapay zekâ" tabirini kullanmaktadır.

Ülkelerin ortalama IQ'ları veya ülkelerin ortalama zekâ seviyeleri zekâ testlerinde alınan millî puanlar çerçevesinde çeşitli psikolog ve akademisyenler tarafında araştırılan bir konudur. Ülke ve milletlerin ekonomik ve sosyal durumları ile zekâ testlerince ölçülmüş zekâ seviyeleri arasındaki bağlantılar toplumsal ve akademik çevrelerde tartışmalı bir konu olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'nin zekâ seviyesi</span>

Türkiye'nin zekâ seviyesi, Türkiye'de yaşayan kişilerin IQ değerlerinin ölçülmesi ve ortalanması ile elde edilen, üzerine çeşitli çalışmalar yürütülmüş bir konudur. Richard Lynn ve Tatu Vanhanen'ın Türkiye'den elde edilmiş çeşitli zekâ testi verilerini inceleyen araştırmalarında 86 ile 90 arasında değişen farklı değerler bulunmuştur. 2015 tarihli bir çalışma Türkiye'nin IQ değerini zekâ testleriyle yüksek korelasyonlu Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı testlerini baz alarak hesaplamış ve Birleşik Krallık'ın değeriyle kıyaslayarak zeka seviyesini 94 olarak belirlemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zeka etkisi</span>

Yapay zeka etkisi ; izleyiciler bir yapay zeka programının davranışını gerçek zeka olmadığını savunmaya çalıştığında ortaya çıkmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yapay zeka felsefesi</span> Overview of the philosophy of artificial intelligence

Yapay zeka felsefesi, yapay zekayı ve yapay zekanın, etik, bilinç, epistemoloji ve özgür irade bilgi ve anlayışı üzerindeki etkilerini araştıran teknoloji felsefesinin bir dalıdır. Ayrıca teknoloji, yapay hayvanların veya yapay insanların yaratılmasıyla ilgilidir, bu nedenle disiplin, filozoflar için oldukça ilgi çekicidir. Bu faktörler yapay zeka felsefesinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Bazı akademisyenler, AI topluluğunun felsefeyi reddetmesinin zararlı olduğunu savunur.

<span class="mw-page-title-main">Richard Lynn</span>

Richard Lynn, tartışmalı bir İngiliz psikolog ve yazardır. Ünvanı 2018'de geri alınana kadar Ulster Üniversitesi'nde fahri profesördü. Beyaz üstünlükçüsü ve bilimsel ırkçılık savunucusu olarak tanımlanan Mankind Quarterly dergisinin eski editör yardımcısı ve şu anki baş editörüdür. Zeka üzerine çalışan Lynn, cinsel ve ırksal farklılıkların zekayı etkilediğine olan inancıyla tanınır. İngiltere'deki King's College, Cambridge'de eğitim gören Lynn; Exeter Üniversitesi'nde psikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalışmasının yanı sıra Dublin'deki Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde ve Coleraine'deki Ulster Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak çalışmıştır.

IQ'nun kalıtsallığı üzerine yapılan araştırmalar, bir popülasyondaki bireyler arasındaki genetik varyasyonlardan kaynaklanan IQ farklılıklarını araştırır. IQ'nun kalıtsallığı konusundaki araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamış ve başladığı tarihten beri önemli tartışmalara neden olmuştur. Normal aralıktaki zeka, poligenik bir özelliktir. Başka bir deyişle kişinin zekası en az 500 genden etkilenmektedir. Ayrıca, yakından ilişkili kişilerin IQ'larındaki benzerlik, çevresel faktörler genetik faktörlerle ilişkili olabileceğinden dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

Catharine Morris Cox Miles Amerikalı psikolog, zeka ve deha üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Cox, Lydia Shipley Bean ve Charles Elwood Cox'un çocuğu olarak San Jose, Kaliforniya'da doğdu ve 1927'de psikolog Walter Richard Miles ile evlendi. Kız kardeşi ise eğitim görmüş ve Quaker yöneticisi olan Anna Cox Brinton'dı.

Yüksek IQ topluluğu, üyeliğini bir IQ testinde belirli bir puana ulaşmış, genellikle nüfusun en üst yüzde ikisinde veya üzerinde olan kişilerle sınırlayan bir organizasyondur. Bu topluluklara dahi toplulukları da denilebilir. Bu türden oluşmuş en büyük ve en eski topluluk, 1946'da Roland Berrill ve Lancelot Ware tarafından kurulan Mensa'dır.

Müzik tercihi psikolojisi, insanların farklı müzik tercihleri ile psikolojik faktörlerin arasındaki etkinin incelenmesidir. Son 50 yılda yapılan araştırmalar sonucunda müziğin 500'den fazla işlevi olduğunu ortaya çıktı. Müzik dünyanın birçok yerinde her gün insanlar tarafından duyulmakta, insanları duygusal düzenlemeden bilişsel gelişime kadar çeşitli şekillerde etkilemekte ve kendini ifade etme olanağı sağlamaktadır. Müzik eğitiminin entelektüel gelişimi ve yeteneği geliştirmeye yardımcı olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmış olsa da duygu düzenlemesini nasıl etkilediği konusunda çok az bilgi bulunmaktadır. Bireysel kişiliğin müzik tercihi üzerinde etkili olabileceğini göstermek için çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen yakın zamanda yapılan bir meta-analiz, kişiliğin kişinin kendi başına müzik tercihlerindeki etkileşimi arasında çok az etki olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalar yalnızca Amerikan kültürüyle sınırlı değil; Japonya, Almanya, İspanya, ve Brezilya dahil olmak üzere dünyanın her yerindeki ülkelerde yapılan önemli araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.