
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri majör depresif bozukluk, anksiyete bozuklukları ve diğer psikolojik bozuklukların tedavisinde antidepresan olarak kullanılan bir ilaç grubudur. Yan etkilerinin az olması, etkinlikleri ve tolere edilebilirlikleri nedeniyle sıklıkla depresyon ve diğer birçok psikiyatrik bozukluk için birinci basamak ilaçlar olarak kullanılırlar.

Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasiti ile triptofan hidroksilaz enziminin tepkimesi sonucu sentezlenir.

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

Amfetamin (alfa-metil-fenetilamin) narkolepsi ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahil çeşitli bozuklukların tedavisinde, kilo kontrolünde, iştah azaltıcı olarak kullanılan sentetik bir uyarıcıdır (stimülan). Özellikle DEHB tedavisinde ilaç olarak yaygın kullanımları sebebiyle rahatlıkla elde edilebilir. Bu sebeple yasa dışı olarak en sık kullanılan uyarıcı maddelerden biridir. Yan etki olarak şizofreni benzeri psikozlara neden olur. Yaklaşık 20 günlük kullanım sonunda tolerans gelişir. Zayıf olarak MAO enzimini de inhibe ettiğinden MAO inhibitörleri ve SSRI'lar ile beraber kullanılırsa serotonin sendromuna sebep olabilir. Bu durum siproheptadin ile tedavi edilebilir. DEHB tedavisinde kullanılan ticari ilaçlardan Dexedrine, Elvanse ve Adderall amfetamin içeren ilaçlar arasında sayılabilir.

Felç, paralizi veya pleji, sinirlerin ya da kasların bozukluğundan ileri gelen hareketsizlik ya da hareket azalması. Felcin aşırı durumunda hasta, vücudunun bir yarısını ya da tamamını oynatamadığı gibi, tam bir bilinçsizlik de gösterir; yanı sıra duyu eksikliği de vardır. Ağır olgularda hasta en çok 48 saat yaşar. Bir süre bilinçsiz ve hareketsiz kaldıktan sonra yavaş yavaş iyileşen olgular da vardır.
Takıntı (Obsesyon), ruhçulukta (spiritüalizm) ve ruhbilimde (psikoloji) farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanılır. Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Ruhçulukta ise, “bir bedensiz ruhun bir bedenliyi (insanı) hükmedecek derecede etkisi altına alması” olarak tanımlanır. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, birinde obsede edici etken bir fikir olarak kabul edilir, diğerinde ise bu etken bir fikir değil, bu tür fikirleri obsedeye aşılayan canlı bir varlıktır. Obsesyon (obsession) sözcüğü Latincede “rahatsız etme” anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” sözcüğünden türetilmiştir.

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

Sitalopram, Citalopram diye de geçebilir. Seçici serotonin gerialım inhibitörüdür (SSRI). Serotonine özgüllüğü en yüksek, en seçici moleküldür. Karaciğer sitokrom (CYP) enzim ailesiyle az etkileşir. Bu sayede ilaç etkileşimlerinden az etkilenir. Polifarmasiye uygundur. Özellikle geriyatrik popülasyonda daha çok tercih edilir.

Anksiyolitik anksiyeteyi azaltan ilaçlara verilen isimdir. Anksiyolitik ilaçlar, anksiyete bozukluklarına bağlı psikolojik ve fiziksel semptomların tedavisinde kullanılmaktadır.

Antidepresanlar, majör depresif bozukluk gibi bazı duygudurum bozukluklarını, bazı anksiyete bozukluklarını ve bazı kronik ağrı durumlarını tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Antidepresanların yaygın yan etkileri arasında ağız kuruluğu, kilo alımı, baş dönmesi, baş ağrısı, cinsel işlev bozuklukları ve duygusal körelme bulunur. Antidepresanlar, çocuklar, ergenler ve genç yetişkinler tarafından alındığında intihar düşüncesi ve davranışı riskinde artışa neden olabilir. Antidepresanların özellikle ani bir şekilde kesilmeleri sonucunda, antidepresan yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir.
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB); kişinin düzen ve temizliğe aşırı derecede ihtiyaç duyduğu, şiddetli mükemmeliyetçilikle tanımlanan bir kişilik bozukluğudur. OKKB'nin genellikle hem genetik hem de çevresel faktörlerle oluştuğu düşünülmektedir. Semptomlar genellikle erişkinliğe varıldığında hayatın birçok alanında gözlemlenebilir haldedir.

Sertleşme bozukluğu veya ereksiyon bozukluğu, penis sertleşmesi bozukluğu veya halk arasındaki adı ile iktidarsızlık, cinsel güç yetersizliği veya sertleşme sorunu, bazı psikolojik ya da fizyolojik sağlık sorunlarından dolayı cinsel birleşme sırasında yalnız erkeklerde görülen sertleşme olamama durumudur.

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.
Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur. Bu korkular, başkalarından algılanan veya gerçekten yapılan bir gözlemleme ile tetiklenebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler, diğer insanların onlar hakkında olumsuz bir şekilde düşünmelerinden korkarlar.

Essitalopram sitalopramın S-enantiomeri olan SSRI sınıfı bir antidepresandır. 12 yaşın üstündeki yetişkinlerde depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanımı FDA tarafından uygun görülmüştür. Essitalopram aynı zamanda panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde de kullanılmaktadır. Premenstrüel sendrom semptomlarını azaltmada etkilidir.

Sertralin, seçici serotonin gerialım inhibitörü (SSRI) grubundan bir antidepresandır. 1991 yılında Pfizer tarafından piyasaya sunulmuştur. Sertralin, başlıca majör depresyonda, obsesif kompulsif bozuklukta, yaygın ve sosyal anksiyete bozukluğunda yetişkin ve çocuklarda kullanılan bir antidepresan türüdür. Bunun yanı sıra Sertralin, erken boşalma tedavisinde ve sigara bırakmada da kullanılır. Sertralinin bazı depresyon tiplerinde fluoksetinden (Prozac) daha etkili olduğu görülmüştür. Obsesif-kompulsif bozukluk için sertralin bilişsel davranışçı terapi (BDT) kadar etkili değildir. En iyi sonuçlar, SSRI ile BDT birleştirerek elde edilmiştir. Ayrıca sosyal fobi ve travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde de etkili olduğu gözlenmiştir.

Paroksetin seçici serotonin geri alım inhibitörü olan bir antidepresan türüdür. Majör depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu ve vazomotor semptomlar durumlarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Trisiklik antidepresanlar (TCA'lar), öncelikle antidepresan olarak kullanılan ve depresyonun yönetimi için önemli olan bir ilaç sınıfıdır. SSRI'nın yanında ikinci basamak ilaçlardır. TCA'lar 1950'lerin başında keşfedilmiş ve on yıl sonra pazarlanmıştır. Üç atom halkası içeren kimyasal yapılarından dolayı böyle adlandırılırlar. Dört atom halkası içeren tetrasiklik antidepresanlar (TeCA'lar), yakından ilişkili bir antidepresan bileşik grubudur.
Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'ler), majör depresif bozukluğu, anksiyete bozukluklarını, obsesif-kompulsif bozukluğu (OKB), sosyal fobiyi, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunu (DEHB), kronik nöropatik ağrıyı tedavi eden bir antidepresan ilaç sınıfıdır. SNRI'ler monoamin geri alım inhibitörleridir; özellikle, serotonin ve norepinefrin geri alımını inhibe ederler. Bu nörotransmitterlerin duygudurum düzenlemesinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
SSRI sonrası cinsel işlev bozukluğu (PSSD), ayrıca post-SSRI sendromu olarak da adlandırılır, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) uygulanmış olan bireylerde görülen bir bozukluktur. veya diğer serotonin geri alım inhibitörü (SRI) ilaçlar , ilacı bıraktıktan sonra uzun bir süre cinsel işlevde kalıcı değişiklikler yaşar. Durum en yaygın olarak SRI'lerle ilişkilendirilmesine rağmen, SRI olmayan ilaçların kesilmesinden sonra da benzer veya özdeş sendromlar bildirilmiştir.