İçeriğe atla

Fizyoloji

Fizyoloji çalışmalarında Leonardo da Vinci'nin erken dönem çalışmalarından biri Vitruvius Adamı.

Fizyoloji (işlevbilim), canlıların mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlarını ve sistemlerinin işleyişini inceleyen bilim dalıdır.[1] Fizyolojiyle ilgilenen bilim insanlarına fizyolog denir. Fizyoloji alanında en büyük ödül Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'dür.

Fizyoloji sözcüğü, Grekçe "doğa", "köken" anlamına gelen φυσις (physis) ve "araştırma" anlamına gelen -λογία (-logia) sözcüklerinden türetilmiştir.

Hücreden organizmaya

Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Tek hücreliler canlılarda yaşamsal faaliyetler tek hücre içerisindeki organeller tarafından gerçekleştirilir.

Çok hücreli canlılarda yaşamsal faaliyetler tek bir hücre tarafından değil hücre toplulukları tarafından gerçekleştirilir. Çok hücreli canlıları oluşturan hücrelerin hepsi aynı yapıda ve görevde değildirler. Canlı vücudunu oluşturan hücreler görevlerine göre farklı özellikler kazanmışlardır. Canlı vücudunu oluşturan hücrelerden bazıları birleşerek üreme görevini, bazıları birleşerek destek ve hareket görevini, bazıları birleşerek besinleri veya çeşitli gazları (oksijen ve karbondioksit) taşıma görevini, bazıları da birleşerek koruma görevini yerine getirirler.[2]

Çok hücreli canlılarda yapı ve görevleri aynı olan hücrelerin oluşturduğu hücre topluluklarına doku denir. Bitki ve hayvanlarda bulunan dokular birbirlerinden farklıdır. Bitkilerin yapısında bulunan dokulara bitkisel dokular, hayvanların yapısında bulunan dokulara hayvansal dokular denir. Çok hücreli canlılarda dokuların oluşmasıyla dokular arasında işbölümü ortaya çıkmıştır. İnsan vücudunda kan, kas, kemik, sinir, yağ, destek, salgı, epitel doku gibi çeşitli dokular bulunur. Her dokuyu oluşturan hücrelerin şekli, görevi, yapısı, büyüklüğü ve dizilişi o dokuya özgüdür. Bir dokunun hücresi ile başka bir dokunun hücresinin şekli, görevi, yapısı, büyüklüğü ve dizilişi farklıdır. Çok hücreli canlılarda aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, dokular birleşerek organları, organlar birleşerek sistemleri, sistemler de birleşerek canlı organizmayı (canlı vücudunu) oluştururlar. İşte tüm bu dizgelerin işleyişi fizyolojinin konusudur.

HücreDokuOrganSistemCanlı (Organizma) (Canlı Vücudu)

Fizyoloji genellikle bitki fizyolojisi ve hayvan fizyolojisi olarak ikiye ayrılarak incelense de, fizyolojinin kuralları hangi canlının çalışıldığına bakılmaksızın evrenseldir. Örneğin, maya hücre fizyolojisinde öğrenilenler insan hücrelerine de uygulanabilir.

Fizyolojini temel özelliği, incelediği sistemlerin durağan değil dinamik olmasıdır. Hücrelerin işlevleri, en yakın çevresindeki değişikliklere bağlı olarak sürekli değişir ve her canlı, gerek temel yaşam birimi olan hücrenin iç değişikliklerinden, gerek etkileşim içinde olduğu dış ortamın değişikliklerinden kaçınılmaz biçimde etkilenir. Bu nedenle, fizyolojik tepkimelerden çoğunun temel amacı, iç ortamdaki fiziksel ve kimyasal dengenin korunmasıdır. Bu iç denge, hayvanlarda, canlının iç ya da dış ortamdaki değişiklikleri algılayabilen duyu alıcılarıyla düzenlenir. Bu alıcıların uyarısıyla, kas, böbrekler, karaciğer ve iç salgı bezleri gibi organlarda, değişen koşullara uygun özel yanıtlar gelişir ve canlı kendisini bu yeni duruma uyarlayabilir.

Bugün fizyologlar, hücre, doku ve organlarda derledikleri bilgilerin ışığında, canlının bir bütün olarak çevresine nasıl uyum sağladığını araştırırlar. Kısacası, kalıtımın biyokimyasal temellerinden ve moleküler biyolojiden başlayarak hayvanlardaki davranış özelliklerine varıncaya değin çok geniş bir araştırma alanı bugün fizyoloji teriminin kapsamına girmiştir.

Fizyolog

Fizyoloji ile uğraşan bilim insanına denir.

Klinik fizyoloji (tıpta fizyoloji uygulamaları)

İnsan vücudunun mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlarının ve sistemlerinin işleyişinin incelendiği fizyoloji alanı.

Fizyoloji uzmanı (Klinik fizyolog)

İnsan fizyolojisi alanında bilgiye ulaşma, bilgi biriktirme ve bilgi üretme becerisi gösteren; tıbbi uygulamada tanı, tedavi ve izleme amacı ile kullanılan ve fizyolojik parametreleri ölçmeyi amaçlayan yöntemleri uygulama, yorumlama, yöntemlerin doğruluk ve güvenirliklerini sınayabilme yetisine sahip, yeni yöntemler geliştirebilme becerisi kazanmış, klinik ve deneysel çalışmaları planlama, yürütme, yorumlama, bir laboratuvarı bağımsız olarak yönetme, laboratuvar güvenliğini sağlama, laboratuvar personeli eğitme konularında bilgili ve deneyimli, diğer meslektaşlarına bilgi ve konsültasyon hizmeti sağlayan bir hekimdir.

Fizyoloji laboratuvarları

  1. Elektrofizyoloji laboratuvarı (EEG, EMG, EKG)
  2. Hematoloji laboratuvarı
  3. Kan bileşenleri ve Kan bankacılığı
  4. İmmunoloji laboratuvarı
  5. Biyokimya laboratuvarı
  6. Genetik laboratuvarı
  7. Nörofizyoloji laboratuvarı (Uyku, davranış, kognisyon)
  8. Duyu laboratuvarı (Odyoloji, görme, denge)
  9. Ağrı ve Akupunktur laboratuvarı
  10. Egzersiz laboratuvarı
  11. Solunum laboratuvarı
  12. Endokrin ve Metabolizma laboratuvarı
  13. Ürodinami laboratuvarı
  14. Hiperbarik Oksijen laboratuvarı
  15. Yükseklik-sualtı-uzay laboratuvarı
  16. Yaşlılık laboratuvarı (Geriatri)
  17. Fonksiyonel radyoloji laboratuvarı

Fizyoloji türleri

Kaynakça

  1. ^ "physiology". Online Etymology Dictionary. 4 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2017. 
  2. ^ "What is physiology?". Medical News Today. 4 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2017. 

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Wikimedia Commons'ta Physiology ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Anatomi</span> organizmaların yapı ve bölümlerinin incelenmesi

Anatomi, organizmaların ve parçalarının yapısının incelenmesi ile ilgili biyoloji dalıdır. Anatomi, canlıların yapısal organizasyonu ile ilgilenen bir doğa bilimi dalıdır. Tarih öncesi çağlarda başlangıcı olan eski bir bilim dalıdır. Anatomi doğası gereği gelişimsel biyoloji, embriyoloji, karşılaştırmalı anatomi, evrimsel biyoloji ve filogeniye bağlıdır, çünkü bunlar anatominin hem anlık hem de uzun vadeli zaman ölçeklerinde üretildiği süreçlerdir. Sırasıyla organizmaların ve parçalarının yapısını ve işlevini inceleyen anatomi ve fizyoloji, birbiriyle ilişkili disiplinlerin doğal bir çiftini oluşturur ve genellikle birlikte çalışılır. İnsan anatomisi, tıpta uygulanan temel bilimlerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Farmakoloji</span> İlaçlarla ilgili biyoloji dalı

Farmakoloji ya da eczabilim günümüzdeki anlamıyla canlı organizmadaki ilaç etkilerini ve canlı organizmaya alınan ilaçların yapısını inceleyen bir bilim dalıdır. Yeni sentezlenmiş veya bitkilerden ayrıştırılmış maddelerin etkilerini biyolojik yapısını laboratuvar çalışmaları ile deney hayvanlarında, klinik araştırmalar ile insanlarda inceleyerek ilaç geliştirme çalışmalarına katkı veren bir tıp ve eczacılık bilimidir. Diğer bir deyişle, ilaçların yapımından, kullanıma sunulmasına, ilaçlar ile biyolojik dizgeler arasındaki etkileşimleri inceleyen bilim dalıdır. Farmakoloji, deneyleri ve canlılar üzerindeki araştırmalardan klinik uygulamaya değin uzanan bu karmaşık ve yoğun süreci birçok alt dalı ve yardımcı bilim dalları ile yakından bağlantılı yürütür.

Hücre bir canlının yapısal ve işlevsel özellikler gösterebilen en küçük birimidir. Hücre kelimesi, ; Latince küçük odacık anlamına gelen "cellula" kelimesinden Robert Hooke tarafından türetilmiştir. Hücrenin içerisinde "Solunum, Boşaltım, Beslenme, Sindirim" gibi yaşamsal faaliyetler gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Embriyonik gelişim</span>

Embriyonik gelişim veya embriyogenez, eşeyli üreyen canlılarda görülen ve canlının, döllenme ile doğumu ya da yumurta veya kozadan çıkmasına kadar geçen süredeki gelişimidir. Embriyonik gelişimin safhaları ve yeri canlıdan canlıya farklılık göstermekle birlikte, bu süreç genelde annenin veya annenin ürettiği bir yapı koruyuculuğunda geçer.

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Atardamar</span> Kanı kalpten alıp organlara götüren yani uzaklaştıran damarlar

Atardamar veya diğer adıyla arter, kalpten vücuda kan taşıyan damarlardandır. Pulmoner arter ve umblikal arterler dışında oksijenlenmiş kanı taşırlar.

<span class="mw-page-title-main">Dolaşım sistemi</span> hayvanlarda kan dolaşımını sağlayan organ sistemi

Dolaşım sistemi veya kardiyovasküler sistem maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir sistemi</span> dış çevre ile eylemleri koordine etmekten ve vücudun farklı bölümleri arasında hızlı iletişimden sorumlu canlı biyolojik sistemi

Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur: Merkezî sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. ÇSS, MSS'yi vücudun diğer tüm kısımları ile bağlayan uzun fiberlerden oluşur. ÇSS, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Kemik</span> Omurgalıların iç iskeletinin bir parçasını oluşturan sert organlar

Kemik veya süyek, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir. Sert olmalarına rağmen kıkırdak dokusundan farkları damar içermeleridir. Bu doku yapısında çeşitli tipte hücreler ve hücrelerarası madde (matrix) bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

Epitel doku, Epitelyum ya da Örtü doku, vücudun iç ve dış yüzeyini örten, araları çok sıkı olan epitel hücrelerinden oluşmuş, altlarında bazal lamina denilen bir tabaka bulunduran, özelleşmiş bir dokudur.

<span class="mw-page-title-main">İnsan vücudu</span> fiziksel ve kimyasal yapılardan oluşan sistemler bütünü

İnsan vücudu bir insanın tüm yapısıdır. Birlikte dokular ve ardından organları ve sonra organ sistemlerini oluşturan birçok farklı hücre türünden oluşur. Bunlar insan vücudunun homeostazisini ve canlılığını sağlar.

Çok hücrelilerde üreme, eşeyli ya da eşeysiz olarak gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Protozoa</span> tek hücreli ökaryotik organizmalar takımı

Protozoa ya da tek hücreliler, genellikle mikroskobik, bir hücreli ve ökaryotik canlıları içeren bir Protista alt âlemidir.

Sitokinin, bitki hücresinin bölünmesini uyaran faktörleri bulmak için yapılan çalışmalar esnasında bulunmuştur. Bu maddelerin hücre bölünmesi yanında birçok fizyolojik olayı kontrol ettiği gözlenmiştir. Bu etkiler arasında koparılmış organlarda senesensin kontrolü, kotiledonların genişlemesi, besin maddelerinin taşınımı, kloroplast olgunlaşması, morfogenesisin kontrolü sayılabilir. Kısaca sitokininler bitkide birbiriyle ilişkisi olmayan birçok görevi yerine getirir.

<span class="mw-page-title-main">Model canlı</span>

Model canlı veya model organizma, belirli biyolojik olayların anlaşılması için yapılan deneylerde yaygın olarak kullanılan canlılara verilen genel isimdir. Bu canlılarda çalışılarak bulunması ümit edilen keşiflerle, canlılardaki diğer süreçlerin de açıklanacakları düşünülmektedir.

Somatik hücre (diploid), bir organizmanın vücudu oluşturan herhangi biyolojik bir hücre. Somatik hücre, çok hücreli bir organizmada, üremeyle ilgili olan gamet, germ hücresi, gametosit veya farklılaşmamış kök hücre dışındaki diğer tüm hücrelere verilen isimdir. Somatik hücrelerin zıddı olarak gametler, eşeyli üreyen canlılarda eşeyli üremeyi tetikleyen ve sağlayan hücrelerdir. Diğer bir deyişle, germ hücreleri gametlerin oluşmasına neden olan hücrelerdir. Kök hücreler mitoz bölünme yoluyla çoğalan hücreler olup çeşitli özel hücre tipleri oluşturmalarıyla ayrılırlar. Örneğin, somatik hücreler memelilerde tüm iç organlar, deri, kemik, kan ve bağ dokusunu oluştururlar. Buna karşılık, memelilerde germ hücreleri, döllenmede embriyo olarak gelişen zigot isimli hücrenin oluşmasını sağlayan sperm ile yumurta hücrelerinin oluşmasına neden olurlar.

Kokuşma, ölmüş hayvan bedeninin ayrışmasının yedi aşamasından biridir. Geniş anlamda, dokular arasındaki uyumsuzlukla ve çoğu organın sıvılaşmasıyla sonuçlanan bir süreç içinde, protein yapılarının bozulmasıdır. Organik maddelerin bakterilerle veya mantarlarla ayrışmasından kaynaklanır ve zararlı kokuların oluşumuyla sonuçlanır.

İç ortam, 19. yüzyılda Fransız fizyolog Claude Bernard tarafından, çok hücreli organizmaların doku ve organları için koruyucu stabilite sağlamak amacıyla interstisyel sıvıyı ve fizyolojik kapasitesini tanımlamak için geliştirilmiş bir kavramdır.