İçeriğe atla

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler ağız mukozasında ısı değişikliklerinin (termal) ya da elektrik akımının neden olduğu yanıklar ile mekanik travmaların yol açtığı yangılardır.[1][2][3][4][5]

Yanıklar

Termal yanıklar

Akut yerel ısı değişikliklerinde (aşırı sıcak ya da donmuş maddeler) mukozada oluşan lezyonlar vezikül ve/veya bül yapısındadır ; kısa sürede patlayarak erozyonlara dönüşürler.

Kronik yerel hipertermilerde yanık oluşmaz; çoğunlukla pipo kullananlarda ve sigaranın yanan ucunu ağız içinde tutarak içenlerde (reverse smoking) sert damak lezyonları ortaya çıkar; mukozanın en basit tepkisi yüzeyi örten epiteldeki aşırı keratin yapımıyla oluşan kalınlaşmadır (hiperkeratoz). Bu olgularda ısı kadar tütün dumanının içerdiği kimyasal maddelerin de etkisi vardır. Pipo kullananlarda görülen lezyonlara "nikotin stomatiti (nicotine stomatitis; nicotine palatinus)" adı verilir; önceleri hiperkeratoz görülen lezyonda zamanla beyaz renkli tümsekler (papül) oluşur. Papüllerin ortasında, küçük tükürük bezlerinin kanal ağızlarındaki yangıya bağlı kırmızı renkli noktacıklar belirir. Hiperkeratoz alanları içerisinde çatlaklar oluşabilir. Mikroskopik incelemede, epitel dokusunun kalınlaşmasına özgü bulgular (akantoz, papillomatoz ve hiperkeratoz) görülür; kanserleşme bulgusu yoktur. Küçük tükürük bezlerinin kanallarında metaplazi ve lümenlerin bazılarında nötrofil polimorflar vardır. Duktusları kuşatan bağ dokusu hiperemiktir, damarlar çevresinde lenfositik infiltrasyon bulunur. "Reverse smoking" olgularında kanserleşme eğiliminin belirtisi olan "epitel displazisi" görülür.[1][2][3][4][6]

Akut ısı düşmesi (donma), ısı artışına bağlı mukoza yanıklarında saptanan vezikül ve/veya bül oluşumuna neden olur. Derin dondurucudan çıkan besinlerin, kuru buz gibi maddelerin ağız mukozasına ve deriye temas ettiği yerlerde "donma yanığı" meydana gelir.[1][2][4]

Elektrik yanıkları

Elektrik yanıklarına genellikle çocuklarda rastlanır; 1-2 yaşlarındaki çocukların elektrik kablolarını çiğnemesinin ya da emmesinin sonucudur. Elektrik akımı olguların çoğunda solunumun ve dolaşımın durmasıyla ölüme neden olur.[1][2][4][5]

Dudaklarda ve dudak bileşiklerinde (kommisuralar), ortası krater gibi çökük gri-beyaz renkli nekroz alanları saptanır; bunlara elektrik akımı giriş lezyonu adı verilir. Vücuda ağız mukozasından giren elektrik akımı, derinin yere/duvara temas ettiği alandan dışarı çıkar (çıkış lezyonu). Çıkış lezyonları genellikle geniş yüzeylidir ve hiperemiden başka bir bulgu olmayabilir. Ölümle sonuçlanmayan olgularda, özellikle giriş alanındaki yanıklar güç iyileşir ve büzüşmelere (kontraktür) neden olan nedbe dokusu (sikatris) bırakır. Diş dizilerinin bulunduğu kemik dokusunun (alveol kretleri) etkilenmesi dişlerin sürmesinde (dentisyon) sorunlara yol açar.[1][2]

Elektrik yanıklarının kronik evresi akut evresi kadar sıkıntılıdır. Kronik evrede ortaya çıkan nedbe dokusu ve bunlara bağlı büzüşmeler yaşam niteliğini düşürürler. Büzüşmeler dudaklar, dudak bileşkeleri, dilaltı ve ağız tabanının ön bölgesi ile yanaklarda görülür.[1][2][6]

Mekanik travmalar bağlı stomatitler

Stomatitlere neden olan tahrişlerde, etkenin yıpratma gücü, etki süresi ve dokuların duyarlılığı gibi faktörler öne çıkar. Dil, dudak ve yanak ısırmaları gibi güçlü ancak kısa süreli travmalar kısa sürede iyileşen ülserlere neden olur. Kronik travmaların etkileri travmanın türüne ve etkilenen bölgenin özelliklerine göre farklılıklar gösterir. Örneğin, keskin kenarlı dişlerin neden olduğu kronik travmalar, fokal kronik-ülserli stomatite yol açar. Sivri uçlu cisim batmasına bağlı yaralanmalar ve kesikler özellikle çocuklarda sıkça görülen mekanik travma kökenli ağıziçi lezyonlarıdır.[1][2][3][4]

Kötü hazırlanmış protezlerde -özellikle sert damakta- önce hiperemi ve ödemle başlayan tepki "papiller hiperplazi" ile sonlanabilir. Protez stomatiti (denture stomatitis) olarak tanımlanan bu olgularda, A vitamini eksikliği, sigara kullanımı ve protezin dinlendirilmemesi önemli risk faktörleridir. Protez basısı nedeniyle altçenede oluşan mukoza atrofisine Candida albicans enfeksiyonu (kronik atrofik oral candidiasis) eklenebilir, protezlerin girintilerinde ve mikroçatlaklarında candida kolonileri saptanır.[1][2][3][4]

Kronik iritasyonlar, aftöz stomatitlerin, prekanseröz ve kanseröz lezyonların ortaya çıkmasında risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bağışıklık sistemi defektleri bulunmayan hastalarda, nedenin ortadan kaldırılmasıyla lezyonlar da iyileşir.[1][2][3][4]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi). Yeditepe üniversitesi Yayınları. Mor Ajans, İstanbulk, 2007
  2. ^ a b c d e f g h i Regezi JA, Sciubba J, Jordan RCK. Oral Pathology: Clinical Pathologic Correlations, 7th edition. Elsevier, St.Louis, 2016
  3. ^ a b c d e Akal ÜK, Pektaş ZÖ, Nalçacı R, Yağbasan A (2002) An investigation on oral mucosal lesions: clinical, histological and therapeutical approaches. Türkiye Klinikleri Journal of Dental Sciences, 8:80-85, 2002
  4. ^ a b c d e f g Neville BW, Damm DD, Allen CM, Chi AC. Oral and Maxillofacial Pathology, 4th edition. Elsevier, St.Louis, 2016
  5. ^ a b Hashem FK, Al Khayal Z. Oral burn contractures in children. Annals Plastic Surgery, 51:468-471, 2003
  6. ^ a b Baruchin AM, Lustig JP, Nahlieli O, Neder A. Burns of the oral mucosa. Report of 6 cases. Journal of Craniomaxillofacial Surgery, 19(2):94-96, 1991

İlgili Araştırma Makaleleri

Biyopsi, mikroskop altında incelenmek üzere canlıdan belirli bir doku parçasının çıkarılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Skuamöz hücreli karsinom</span> Skuamöz epitel hücrelerinden türeyen karsinom

Skuamöz hücreli karsinom (SCC) ya da yassı hücreli karsinom bir kanser çeşidi olan karsinomun alttiplerinden olup birçok organdan köken alabilir. Bu organlardan birkaçı; cilt, akciğer, dudak, ağız, mesane, vajina, serviks olup örnekler artırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet

Deri veremi, Mycobacterium tuberculosis'in (Koch basili), seyrek olarak Mycobacterium bovis'in, nadiren de BCG aşısının neden olduğu müzmin, progressif, bildirimi zorunlu bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

Pamukçuk ya da oral kandidiyaz (oral candidiasis), Candida albicans mantarının ağız mukozasında yaptığı enfeksiyondur. "Pamukçuk" adı genelde bebeklerin ağzında görülen enfeksiyon için kullanılmakla beraber yetişkinlerin ağzında veya boğazında meydana gelen kandida enfeksiyonları için de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Belsoğukluğu</span> Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu döl ve idrar yollarında görülen bulaşıcı hastalık

Belsoğukluğu (Gonore), Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu, özellikle döl ve idrar yollarını etkileyen, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ikinci en bulaşıcı olanıdır; ilk sırayı klamidya enfeksiyonu alır.

<span class="mw-page-title-main">Yanık</span> genellikle aşırı sıcaktan kaynaklanan et veya deri yaralanması

Yanık, ısı, elektrik, kimyasal madde, sürtünme ya da radyasyon nedeniyle et veya deri üzerinde meydana gelen bir yaralanma çeşididir. Yalnızca derinin üst katmanını etkileyen yanıklar yüzeysel veya birinci derece yanık olarak tanımlanmaktadır. Yanık bazı alt katmanlara da geçtiğinde, kısmi kalınlıkta yanık ya da ikinci derece yanık olarak nitelendirilir. Tam kalınlıkta veya üçüncü derece yanıklarda, yara derinin tüm katmanlarına geçmiş olur. Dördüncü derece yanıkta ise yara ilaveten kas veya kemik gibi daha derin dokuları da etkiler.

<span class="mw-page-title-main">Beyaz Lezyonlar</span>

Oral mukozanın beyaz lezyonları multifaktoriyel grup bozukluğu olup, rengi değişmiş epitelyel yüzeyden geçen ışığın dağılmasıyla oluşur. Oral beyaz lezyonların tanısı ve ayırıcı tanısı, tıbbi özgeçmiş, klinik incelemeler ve laboratuvar testlerine dayandırılarak yapılmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sığır vebası</span> Hayvan hastalığı

Sığır vebası, viral bir sığır hastalığı. Son derece ölümcül ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hayvanlarda sindirim kanalı mukozasında şiddetli ülseratif ve hemorajik lezyonlarla karakterizedir.

Tümör belirteci ya da Tümör markeri, kanserin varlığını veya kanser davranışını(ilerleme veya tedaviye yanıt gibi) belirlemek için kullanılabilen biyobelirteçlere verilen addır.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

Alerjik stomatit, olguları kontakt dermatitlere benzer mekanizmayla ortaya çıkan patolojilerdir: bir maddenin deriye ya da mukozaya temas ettiği yerde oluşan alerjik nitelikteki yangısal tepkilerdir.

Üremik stomatit ya da Üremi stomatiti, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda kandaki üre düzeyinin yükselmesi olgusuna üremi (azotemi) adı verilir. Tükürük salgısıyla ağız boşluğuna ulaşan üre, ortamdaki canlı etkenlerin ürettiği "urease" enzimiyle indirgenir, serbest amonyak açığa çıkar. Ağız kuruluğu ve yanma duyusu, dişeti kanamaları, tat bozuklukları ve ağrı yakınmaları olan hastaların nefesinde amonyak kokusu vardır. Bu bulgular diabetik nefropatide çok daha güçlüdür. Hemodiyalizle birlikte lezyonlar silinir.

Dev hücreli reparatif granülom ya da dev hücreli granülom, çoğunlukla dişetleri ya da çene kemiklerinde ortaya çıkan, nedeni kesin olarak bilinmeyen oluşumlardır; son yıllarda yüz kemiklerinde, el ve ayak parmak kemiklerinde ortaya çıkan dev hücreli lezyonların reparatif granülom olguları bildirilmektedir. Adlandırılmasındaki en önemli öge, mikroskopik incelemede çok sayıda osteoklastik dev hücresinin bulunmasıdır. Kemik içinde oluşanlar “santral tip”, dişetlerinde meydana gelenlerse “periferik tip” olarak nitelenirler. Kökenleri tartışmalıdır; onarım dokusu, displazi, tümör ya da reaktif lezyon oldukları düşünülmekte, ancak kesin ayrım yapılamamaktadır.

Ağız yoluyla alınan asit ve alkaliler ile bazı kimyasal maddelerin, mukozada nekroza dek varabilen etkileri saptanır. Maddenin etkisi konsantrasyonuna ve etki süresine bağlıdır.

Seröz enflamasyon, eksüdatif yangının en hafif türüdür. Akut yangılar genel­likle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır:

<span class="mw-page-title-main">Ülser</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Erozyon (erosion) ve Ülser (ulcus), deri ve mukozaların nekrozlu yangısıdır. Deri ve mukozalardaki yüzeysel nekrozla erozyon (erosion) denir. Yalnız epitel tabakası or­tadan kalkmıştır. Rejenerasyonla iz bırakmadan iyileşir ya da derinleşerek ülser halini alır. Bir ülserde, deri ve mukozanın epitel örtüsüyle birlikte daha derin katmanlar da nekroza uğrar, erir ve yerinde defekt bırakır.

Prekanseröz lezyon, bazı hastalıklarda kanser olmayan ancak kanserleşme riski olabilen lezyonlardır. Bu eğilim bazılarında fazla, bazılarında daha azdır. Kanserojen etkilerle bir ya da birden fazla hücrede oluşan DNA zararları ile klinikte tanımlanabilen tümör kitlesinin oluşması arasında sessiz bir dönem (lag period) vardır. Prekanseröz bir lezyonun kansere dönüşmesi (epikarsinogenez) “lag period” ile ilgilidir.