İçeriğe atla

Fil hastalığı

Fil hastalığı[1] ya da elefantiyazis,[1] Wuchereria bancrofti ve Brugia malayi adlarındaki ipliksi solucanların neden olduğu, en çok tropikal bölgelerde görülen bir hastalıktır. Bazen lenf ödemi (lymphedema) için de "fil hastalığı" adı kullanılır.

Çeşitleri

Bu hastalığa yol açtığı bilinen insanları son konak olarak kullanan 9 yuvarlak solucan türü vardır. Yerleşme bölgelerine göre 3 gruba ayrılırlar:

  1. Lenf Filariasisi: Wuchereria bancrofti, Brugia malayi, Brugia timori solucanları tarafından oluşturulur. Lenf sistemine, lenf düğümlerine yerleşir ve kronik durumlarda fil hastalığına yol açarlar.
  2. Deri Filariasisi: Loa loa (Afrika göz solucanı), Mansonella streptocerca, Onchocerca volvulus, Dracunculus medinensis (Gine kurdu) tarafından oluşturulur. Cildin yağ katmanına yerleşir.
  3. Kasık Filariasisi: Mansonella perstans, Mansonella ozzardi tarafından oluşturulur. Karında kasık boşluğuna yerleşir.

Bütün bu vakalarda hastalık kan emen böcekler (sinek veya sivrisinek) veya Dracunculus medisensis'te Copepod crustaceans tarafından bulaştırılır.

Bu hastalıkların ana taşıyıcıları (vektörleri), genellikle tropik ve subtropik iklim kuşağındaki ülkelerde görülen, Aedes cooki, Aedes fijiensis, Aedes horrensces, Aedes kochi, Aedes marshallensis, Aedes polynesiensis, Aedes pseudoscutellaris, Aedes rotumae, Aedes tabu, Aedes upolenis, Ochlerotatus oceanicus, Ochlerotatus samoanus, Ochlerotatus tutuilae, Ochlerotatus vigilax, An punctulatus complex, Anopheles farauti, Culex quinquefasciatus ve Mansonia uniformis cinsi sivrisineklerdir.

İnsanlarda görülen yuvarlak solucanların genelde 5 safhadan oluşan karmaşık bir yaşam süreci vardır:

  1. Dişi ve erkek solucanların çiftleşmesinden sonra, dişi binlerce mikro-solucan doğurur.
  2. Mikro-solucanlar geçici konak olan bir böcek tarafından alınırlar.
  3. Geçici konakta ilk kan emme sırasında kabuk değiştirerek bulaşıcı hale gelirler.
  4. İkinci kan emme sırasında böcek bulaşıcı larvayı cilde zerk eder.
  5. Bulaştıktan yaklaşık 2 yıl kadar sonra larvalar deri değiştirerek yetişkin solucanlar haline gelirler.

Neden ve sonucu

Yuvarlak biçimli asalak solucanların üreme biçimleriyle bıraktığı larvaların, sivrisineklerle taşınması yoluyla insanlara geçmesi sonucunda başlangıç gösteren fil hastalığının en önemli özelliği; lenf damarlarını tıkayarak iltihaplanmaya yol açmasıdır. Bunun sonucunda özellikle ayak ve bacaklarda aşırı şişme görülür. Fil hastalığı, aynı zamanda kanser dokusunun lenf yollarını tıkamasıyla radyoterapi ya da ameliyatta lenf yollarının hasar görmesiyle de gerçekleşebilir. Akkan (lenf) sıvısının çoğalması ya da dolaşıma girmeyip deri altı ve doku aralıklarına yayılmasıyla vücudun belirtilen bölgelerinde, ek olarak kol ve yüzde şişmelere neden olur.

Tanı ve gelişimi

Bacakların alt kısımlarında, üreme organları ve ayaklarda başlayan ağrılı şişmeler kansere dönüşebilir. Şişliğe bastırıldığında parmağın bıraktığı çukur, hastalığın tanı belirtisidir. Zamanla deri kalınlaşır, renk değiştirir. Fil derisini andırır hale gelir. Şişmelerle birlikte öksürük ve hafif ateş de hastalığın belirtilerindendir. Gece saatlerinde alınan kan örneklerinde mikrofilaryaların görülmesi, hastalığın kesin tanısıdır.

Değişik solucanlar vücutta değişik yerleri etkilerler. Örneğin Wuchereria bancrofti bacaklar, kollar, vulva ve göğüsleri etkilediği halde Brugia timori cinsel organlara dokunmaz.

Onchocerca volvulus gözlere yerleşir ve körlüğe yol acar. Körlüğün dünyadaki en yaygın 2. sebebidir. 2. grup solucanlar deri dökuntülerine, artroza, deride renk değişikliklerine yol acar. 3. grup solucanlar, karın boşluğuna yerleşir ve burada ağrılara yol açar.

Tedavi

Tedavide hijyen büyük önem taşır. Fazla derinin cerrahi yolla alınmasının yanı sıra, ilaç tedavisi (dietilkarbamezepin - DEC) uygulanır. Fizyoterapi, cerrahi müdahaleyle birlikte yürütülür. Bacaktaki şişliğin inmesi için, bacak yükseğe kaldırılarak, lenf sıvısının tıkanıklığı aşması için de varis çorapları uygulanır.

Hastalardaki yetişkin solucanları öldürmek için albendazole ve ivermectin kullanılır. Dietilkarbamazin (DEC) ve albendazole de etkilidir.

2003 yılında, yaygin bir antibiyotik olan doxycyclinein da Fil hastalığı tedavisinde kullanılabileceği bildirilmiştir. Solucanlar taşıdıkları Wolbachia adlı bir bakteri ile simbiyotik bir hayat sürerler. Taşıdıkları bakteri öldüğünde solucanlar da ölürler.

Görüldüğü yerler ve kısmî önlem

Fil hastalığı, Uganda, Tanzanya, Kenya, Ruanda, Burundi, Sudan ve Etiyopya'da, Türkiye'de ise; Alanya, Elâzığ, Çubuk ve Samsun'da rastlanmakta olup, asıl tropikal bölgelerde rastlanmakta, bu bölgelerde bulunulduğunda, sivrisineklere karşı cibinlik altında uyumalı ve böcek ilacı kullanmalıdır.

Kaynakça

  1. ^ a b AnaBritannica (1988, 8. cilt, sayfa: 568 fil hastalığı)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Böcek</span> eklembacaklılar sınıfı

Böcekler eklem bacaklılar (Arthropoda) şubesinin sınıfı ve tür ve takson bakımından en kalabalık hayvan sınıfıdır. 1.000.000'dan fazla olan tür sayılarıyla Dünya'daki en fazla türe sahip canlılardır. Dünya'nın hemen hemen her yerinde bulunur ve bazen çok yoğun popülasyonlarda görülebilirler. Her yıl birkaç bin böcek türü tanımlanmaktadır. Toplam tür sayısının 2.000.000 ila 30.000.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Tür, cins, familya gibi taksonomik kategoriler bakımından 6-10.000.000 sayıya ulaşırlar ve Dünya'daki hayvanların %90 kadarını oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojik mücadele (tarım)</span> zararlıların popülasyonlarını düşürmek için kimyasal maddeler yerine popülasyonlarını düşürecek diğer canlıların kullanılması

Biyolojik mücadele, zararlıların popülasyonlarını düşürmek için kimyasal maddeler yerine popülasyonlarını düşürecek diğer canlıların kullanılması. Kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan organizmaları kullanmak suretiyle zararlı popülasyonu ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır.

<span class="mw-page-title-main">Akrep</span> araknid (örümceğimsi) takımı

Scorpiones (Akrep), Arachnida (örümceğimsiler) sınıfına bağlı bir eklembacaklı takımıdır. Genellikle sıcak ve nemli bölgelerde yaşayan, vücutları sert kitin bir tabaka ile örtülü, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehir iğnesi bulunan, örümceklerle ilişkili hayvanlardır.

<span class="mw-page-title-main">Kene</span>

Ixodida veya kene, Parasitiformes üsttakımına bağlı bir hayvan takımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şistozomiyaz</span>

Şistozomiyaz; şistozomiazis veya bilharyaz olarak adlandırılan, insanlarda görülen, Schistosoma (Şistozoma) cinsinden parazitlerin enfestasyonudur (istilasıdır). Bilharyaz ismi 1851'de ilk (üriner) şistozomiyazı tanımlayan Theodor Bilharz'dan gelir. Bu hastalık; salyangoz ateşi, salyangoz humması, Katayama ateşi ve Katayama humması olarak da bilinir. Schistosoma (Şistozoma) türündeki asalak solucanların neden olduğu bir hastalıktır. İdrar yolu veya bağırsakları etkileyebilir. Belirtiler arasında karın ağrısı, ishal, kanlı dışkı veya kanlı idrar bulunur. Hastalığa uzun bir süre önce yakalanmış kişilerde karaciğer hasarı, böbrek yetmezliği, kısırlık veya mesane kanseri görülebilir. Çocuklarda yavaş büyümeye ve öğrenme güçlüğüne neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Phoronida</span>

Phoronida, Platyzoa üstşubesine bağlı bir hayvan şubesidir.

<i>Leishmania</i>

Leishmania Kinetoplastida takımından Trypanosomatina alttakımı ve Trypanosomatidae ailesindendir.

Hastalık isimleri listesi, bu listede hastalık isimleri yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kıl kurdu</span> çocuklarda yaygın bağırsak paraziti olan bir tür

Kıl kurdu, Yuvarlak solucanlar (Nematoda) şubesinden, dünya çapında çocuklarda yaygın bağırsak paraziti olan bir türdür.

<span class="mw-page-title-main">Anofel</span> yaklaşık 400 türü bulunan bir sivrisinek cinsi

Anofel (Anopheles), yaklaşık 400 türü bulunan bir sivrisinek cinsidir.

Isırıklar, hayvanların ya da insanların neden olduğu dişlerle yaralanma biçimidir. Komplikasyonlar ortaya çıkmaması için bu tür yaralara gerekli tıbbi müdahale yapılmalıdır.

Asalak ya da parazit, bir canlıya bağımlı olarak yaşayabilen ve üzerinde yaşadığı canlıya zarar verebilen organizmadır. Bu canlılardan kimileri mikroskobik boyutlardan erginlikte çok büyük boyutlara ulaşabilecek değişimlere sahip olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık yapıcı mikrop teorisi</span> mikroorganizmaların birçok hastalığın nedeni olduğunu savunan teori

Hastalık yapıcı mikrop teorisi, birçok hastalık için şu anda kabul edilen bilimsel teoridir. Patojen veya "mikrop" olarak bilinen mikroorganizmaların hastalığa neden olabileceğini belirtir. Büyütülmeden görülemeyecek kadar küçük olan bu organizmalar insanları, diğer hayvanları ve diğer canlı konakları istila eder. Konakları içinde büyümeleri ve çoğalmaları hastalığa neden olabilir. "Mikrop" sadece bir bakteriyi değil, protistler veya mantarlar gibi herhangi bir mikroorganizma türünü ve hatta virüsler, prionlar veya viroidler gibi hastalığa neden olabilen canlı olmayan patojenleri ifade eder. Patojenlerin neden olduğu hastalıklara bulaşıcı hastalıklar denir. Bir patojen bir hastalığın temel nedeni olsa bile, çevresel ve kalıtsal faktörler genellikle hastalığın şiddetini ve potansiyel bir konakçı bireyin patojene maruz kaldığında enfekte olup olmayacağını etkiler. Patojenler, hem insanlarda hem de hayvanlarda bir bireyden diğerine geçebilen hastalık taşıyıcı ajanlardır. Bulaşıcı hastalıklara patojen mikroorganizmalar ve parazitler gibi biyolojik ajanlar neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tatarcık</span> böcek cinsi

Tatarcık (Phlebotomus) veya yakarca, çift kanatlılar (Diptera) takımının Psychodidae familyasından zararlı böcek cinsi.

<span class="mw-page-title-main">Lenf ödemi</span>

Lenfödem, lenf yollarının daralması ya da tıkanması sonucunda drene olması gereken sıvı taşınamazsa doku aralıklarına birikir ve lenfödem oluşur. Lenf akımının normal debisi o bölgenin fiz­yolojik doku aktivitesine ve venöz basınç değişikliklerine bağlı olarak belirlenir. Lenf sıvısı proteinlerden çok zengindir. Bu nedenle intersellüler sıvının kolloidal osmotik basıncı hızla artar ve ödem giderek güçlenir. Parmakla basıldığında iz bırakır. İnatçı ve yineleyen ödemlerde dokuda fibrozis oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Onkoserkiyaz</span>

Onkoserkiyaz ya da bilinen diğer adlarıyla nehir körlüğü veya Robles hastalığı, bir asalak solucan olan Onchocerca volvulus enfeksiyonunun sebep olduğu bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri arasında şiddetli kaşınma, deri altında şişlikler ve körlük sayılabilir. Trahom hastalığının ardından körlüğün en yaygın ikinci sebebidir.

<span class="mw-page-title-main">Sığırların nodüler ekzantemi</span>

Sığırların nodüler ekzantemi ya da Sığır çiçeği, basın tarafından Afrika hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Poxviridae ailesi, capripoxvirus genusu içinde yer alan ve Neethling olarak da bilinen virüsun neden olduğu sığırların akut viral bir enfeksiyondur. Hastalık zoonoz değildir, sığırlarda ciddi verim kayıplarına hatta ölümlere yol açar. İlk olarak Afrika'nın güney ülkelerinde çıkmış, buradan Mısır ve İsrail'e yayılmıştır. Kıtada sadece 4 ülke hastalıktan ari olduğunu açıklamıştır.

Kokuşma, ölmüş hayvan bedeninin ayrışmasının yedi aşamasından biridir. Geniş anlamda, dokular arasındaki uyumsuzlukla ve çoğu organın sıvılaşmasıyla sonuçlanan bir süreç içinde, protein yapılarının bozulmasıdır. Organik maddelerin bakterilerle veya mantarlarla ayrışmasından kaynaklanır ve zararlı kokuların oluşumuyla sonuçlanır.

<span class="mw-page-title-main">İvermektin</span> parazit önleyici ilaç

İvermektin, parazit istilalarını tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. İnsanlarda buna baş biti, uyuz, nehir körlüğü, trihuriasis, ascariasis ve lenfatik filaryaz dahildir.

<span class="mw-page-title-main">Maymun çiçeği virüsü</span> Bir çeşit çift sarmallı DNA virüsü

Maymun çiçeği virüsü, insanlarda ve diğer memelilerde maymun çiçeği hastalığına neden olan çift sarmallı bir DNA virüsü türüdür. Ortopoksvirüs cinsine ait zoonotik bir virüstür ve variola, cowpox ve vaccinia virüsleriyle yakından ilişkilidir. Maymun çiçeği virüsü oval yapıdadır ve lipoprotein bir dış membrana sahiptir. Genomu yaklaşık 190 kb'dir. Çiçek ve maymun çiçeği virüslerinin her ikisi de ortopoksvirüslerdir ve çiçek aşısı, hastalığa yakalanmadan önceki 3-5 yıl içinde yapılırsa maymun çiçeğine karşı etkilidir. İnsanlarda maymun çiçeğinin belirtileri arasında kabarcıklar oluşturan ve daha sonra kabuk bağlayan döküntü, ateş ve şişmiş lenf düğümleri bulunur. Virüs, hayvanlar ve insanlar arasında lezyonlara veya vücut sıvılarına doğrudan temas yoluyla bulaşabilir. Virüse maymunlardan izole edildikten sonra maymun çiçeği virüsü adı verildi, ancak bu virüsün taşıyıcılarının çoğu daha küçük memelilerdir.