İçeriğe atla

Fibroin

Fibroin, böceklerin salgısı olan ipeğin yapısındaki çözünmeyen bir proteindir. Bunu ipekböceği (Bombyx mori) larvaları gibi birçok böcek ve Antheraea, Cricula, Samia ve Gonometa gibi diğer güve cinsleri üretir. Ham ipek, serisin ve fibroin olmak üzere iki ana proteinden oluşur. Serisin, yapışkan bir tabaka halinde bulunan bir proteindir ve brins adı verilen tekil fibroin filamentlerini kaplar.[1][2][3] İpek fibroini, saç, deri, tırnak ve bağ dokularını oluşturan proteinlerle ilişkili bir β-keratin olarak kabul edilir.

İpekböceği, hafif zincir, ağır zincir ve glikoprotein P25 olmak üzere üç zincirden oluşan fibroin üretir. Ağır ve hafif zincirler bir disülfür bağı ile birbirine bağlanırken, P25, disülfür bağlı ağır ve hafif zincirlerle kovalent olmayan etkileşimlerle ilişkilenir. P25, kompleksinin bütünlüğünü korumada önemli bir rol oynar.[4]

Fibroinin birincil yapısı, (Gly-Ser-Gly-Ala-Gly-Ala) n

Ağır fibroin proteini, antiparalel beta yapraklarından oluşur. Birincil yapısı çoğunlukla tekrarlayan bir amino asit dizisi olan (Gly-Ser-Gly-Ala-Gly-Ala)n'den meydana gelir. Yüksek glisin (ve daha az ölçüde alanin) içeriği, yaprakların sıkı bir şekilde paketlenmesine izin verir, bu da ipeğin sert yapısına ve çekme mukavemetine katkıda bulunur. Sertlik ve dayanıklılığın birleşimi, onu biyomedikal ve tekstil üretimi dahil olmak üzere çeşitli alanlarda uygulama alanı olan bir malzeme haline getirir.

Fibroinin üç farklı yapıda kendini düzenlediği bilinmektedir: ipek I, ipek II ve ipek III. İpek I, Bombyx mori ipekböceğinin salgı bezlerinden salgılandığı doğal fibroin formudur. İpek II, iplik haline getirilmiş ipekteki fibroin moleküllerinin düzenlenişini ifade eder ve daha yüksek mukavemete sahiptir, bu nedenle çeşitli ticari uygulamalarda sıklıkla kullanılır. İpek III ise yeni keşfedilen bir fibroin yapısıdır.[5] İpek III, esas olarak arayüzeylerde (örneğin hava-su arayüzü, su-yağ arayüzü vb.) bulunan fibroin çözeltilerinde oluşur.

Bozunma

Amycolatopsis ve Saccharotrix bakterilerinin birçok türü hem ipek fibroinini hem de polilaktik asidi parçalayabilmektedir.[6]

Kaynakça

  1. ^ Hakimi, Osnat; Knight, David P.; Vollrath, Fritz; Vadgama, Pankaj (Nisan 2007). "Spider and mulberry silkworm silks as compatible biomaterials". Composites Part B: Engineering (İngilizce). 38 (3): 324-337. doi:10.1016/j.compositesb.2006.06.012. 18 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 
  2. ^ Dyakonov, Tatyana; Yang, Chue Hue; Bush, Derek; Gosangari, Saujanya; Majuru, Shingai; Fatmi, Aqeel (27 Şubat 2012). "Design and Characterization of a Silk-Fibroin-Based Drug Delivery Platform Using Naproxen as a Model Drug". Journal of Drug Delivery (İngilizce). 2012: 1-10. doi:10.1155/2012/490514. ISSN 2090-3014. 7 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 
  3. ^ "LAS VEGAS SANDS CORP., a Nevada corporation, Plaintiff, v. UKNOWN REGISTRANTS OF www.wn0000.com, www.wn1111.com, www.wn2222.com, www.wn3333.com, www.wn4444.com, www.wn5555.com, www.wn6666.com, www.wn7777.com, www.wn8888.com, www.wn9999.com, www.112211.com, www.4456888.com, www.4489888.com, www.001148.com, and www.2289888.com, Defendants". Gaming Law Review and Economics. 20 (10): 859-868. Aralık 2016. doi:10.1089/glre.2016.201011. ISSN 1097-5349. 26 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 
  4. ^ Inoue, Satoshi; Tanaka, Kazunori; Arisaka, Fumio; Kimura, Sumiko; Ohtomo, Kohei; Mizuno, Shigeki (Aralık 2000). "Silk Fibroin of Bombyx mori Is Secreted, Assembling a High Molecular Mass Elementary Unit Consisting of H-chain, L-chain, and P25, with a 6:6:1 Molar Ratio". Journal of Biological Chemistry (İngilizce). 275 (51): 40517-40528. doi:10.1074/jbc.M006897200. 16 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 
  5. ^ Valluzzi, Regina; Gido, Samuel P.; Muller, Wayne; Kaplan, David L. (Mart 1999). "Orientation of silk III at the air-water interface". International Journal of Biological Macromolecules (İngilizce). 24 (2-3): 237-242. doi:10.1016/S0141-8130(99)00002-1. 16 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 
  6. ^ Tokiwa, Yutaka; Calabia, Buenaventurada; Ugwu, Charles; Aiba, Seiichi (26 Ağustos 2009). "Biodegradability of Plastics". International Journal of Molecular Sciences (İngilizce). 10 (9): 3722-3742. doi:10.3390/ijms10093722. ISSN 1422-0067. 11 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İpek</span>

İpek, ipekböceğinin ürettiği yumuşak, parlak bir liftir. İpekböceği bir tırtıldır ve bu lifi kendine koza örmek için üretir. İnsanlar bu liften iplik yapar ve kumaş dokurlar.

<span class="mw-page-title-main">Ribozom</span> Tüm canlı hücrelerde bulunan zarsız organel.

Ribozom, tüm canlı hücrelerde bulunan karmaşık moleküler yapıya sahip ve protein oluşturma sürecinde hayati bir rol oynayan bir organeldir. Bu süreç, mRNA çevirisi olarak bilinen bir biyolojik mekanizma aracılığıyla gerçekleşir. Kısaca ribozomlar, haberci RNA (mRNA) molekülleri tarafından sağlanan talimatları takip ederek amino asitleri birbirine bağlar ve polipeptit adı verilen amino asit zincirlerini oluşturur.

Hayvansal üretim ya da yaygın adı ile hayvancılık; ürünleri ve güçleri ile insanlara yararlı evcil hayvanların bakımı, beslenmesi, üretimi ve yetiştirilmesini kapsayan çiftlik ve tarım koludur.

<span class="mw-page-title-main">İpek böcekçiliği</span>

İpekböcekçiliği veya ipekçilik, ipek üretmek için ipekböceklerinin yetiştirilmesidir. Birkaç ticari ipekböceği türü olmasına rağmen, evcil ipekböceğinin tırtılı en yaygın kullanılan ve üzerinde en yoğun şekilde çalışılan ipekböceğidir. İpek üretiminin Çin'de Neolitik dönem'e kadar gittiğine inanılmaktadır. Brezilya, Çin, Fransa, Hindistan, İtalya, Japonya, Kore ve Rusya gibi ülkelerde ipekböcekçiliği önemli bir küçük ev endüstrisi haline gelmiştir. Bugün Çin ve Hindistan, dünyanın yıllık üretiminin %60'ından fazlasına sahip iki ana üreticilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Uygulama yolu</span> bir ilaç, sıvı, zehir veya başka bir maddenin vücuda alınma yolu

Farmakoloji ve toksikolojide uygulama yolu, bir ilacın, sıvının, zehrin veya başka bir maddenin vücuda alınma yoludur.

<span class="mw-page-title-main">Çevrim sonrası değişim</span> Biyolojik süreç

Çevrim sonrası değişim, bir proteinin çevriminden (translasyonundan) sonra kimyasal değişime uğramasıdır. Çoğu protein için bu değişimler, protein biyosentezinin son adımlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Klatrin</span>

Klatrin, hücre dışı veziküllerin belirli bir şekle kavuşması için rol oynayan temel proteinlerdir ve sitoplazmada küçük vezilküller oluşmasını kolaylaştırır.

<span class="mw-page-title-main">Protein birincil yapısı</span>

Peptit ve proteinlerin birincil yapısı, bu moleküllerin yapı birimleri olan amino asitlerin doğrusal sırası veya daha genel olarak, bir proteini oluşturan atomlar arasındaki kovalent bağların spesifikasyonudur.

V(D)J rekombinasyonu, bağışıklık sisteminin immunoglobulin (Ig) ve T hücre reseptörlerinin (TCR) üretiminin erken evrelerindeki genetik rekombinasyon mekanizmalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bizans ipeği</span> Bizans İmparatorluğunda ipek dokuması

Bizans ipeği, Bizans İmparatorluğu'nda (Byzantium) dördüncü yüzyıldan 1453'teki İstanbul'un Fethi'ne kadar dokunan ipektir.

Sitokrom P450 (CYP), monooksigenaz olarak işlev gören ve hemleri kofaktör olarak içeren enzimlerin oluşturduğu bir protein süperfamilyasıdır. Memelilerde bu proteinler steroidleri, yağ asitlerini ve ksenobiyotikleri okside eder ve çeşitli bileşiklerin klirensinde olduğu kadar hormon sentezinde ve çözümünde önemli yer tutarlar. Bitkilerde ise bu proteinler savunma bileşikleri, yağ asitleri ve hormonların biyosentezi için önemlidir.

<span class="mw-page-title-main">Spinal müsküler atrofi</span> nadir görülen konjenital nöromüsküler bozukluk

Spinal müsküler atrofi (SMA), motor nöronların kaybı ve ilerleyici kas erimesi ile sonuçlanan nadir görülen bir nöromüsküler bozukluktur. Genellikle bebeklik veya erken çocukluk döneminde teşhis edilir ve tedavi edilmezse bebek ölümlerinin en yaygın genetik nedenidir. Ayrıca hastalığın daha hafif bir seyirli bir türü yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilir. Ortak özellik, önce kol, bacak ve solunum kaslarının etkilendiği istemli kasların ilerleyici zayıflığıdır. İlişkili problemler arasında zayıf baş kontrolü, yutma güçlüğü, skolyoz ve eklem kontraktürleri yer alabilir.

<span class="mw-page-title-main">Peptit sentezi</span>

Organik kimyada peptit sentezi, birden fazla amino asidin peptit bağları olarak da bilinen amid bağları ile bağlandığı peptit bileşiklerinin üretimidir. Peptitler, bir amino asidin karboksil grubunun diğerinin amino grubuna yoğunlaşma reaksiyonu ile kimyasal olarak sentezlenir. Koruma grubu stratejileri genellikle çeşitli amino asit yan zincirleri ile istenmeyen yan reaksiyonları önlemek için gereklidir. Kimyasal peptit sentezi, en yaygın olarak peptitin karboksil ucunda (C-terminali) başlar ve amino terminaline (N-terminali) doğru ilerler. Canlı organizmalardaki protein biyosentezi ters yönde gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Santral dogma (moleküler biyoloji)</span> Biyolojik bir sistem içindeki genetik bilgi akışının açıklanması

Moleküler biyolojinin santral (merkezi) dogması, biyolojik bir sistem içindeki genetik bilgi akışının bir açıklamasıdır. Orijinal anlamı bu olmasa da, genellikle "DNA RNA'yı, RNA proteini yapar" şeklinde ifade edilir İlk olarak 1957'de Francis Crick tarafından ifade edilmiş, 1958'de ise yayınlanmıştır.

Oligosakkarit, az sayıda monosakkarit içeren bir karbonhidrat polimeridir. Oligosakkaritler, hücre tanıma ve hücre bağlanması dahil olmak üzere birçok fonksiyona sahiptir. Örneğin, glikolipidler bağışıklık tepkisinde önemli bir role sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de ipek endüstrisi</span>

Çin, dünyanın en büyük ve en eski ipek üreticisidir. Çin ipeğinin büyük çoğunluğu dut ipek böceklerinden gelmektedir. Yaşantılarındaki larva aşamasında böcekler, dut ağaçlarının yapraklarıyla beslenir. Çin'de dut dışı ipekböceği kozası üretimi, öncelikle Çin Tussah güvesinden gelir. Bu güve tipik olarak ağaçlarla beslenir ve larvaları, dut ipekböceklerine göre daha kaba, daha düz, daha sarı lifler döndürür.

Azerbaycan'da ipek endüstrisi eski çağlardan beri varlığını sürdürmektedir. Bir zamanlar Şirvan bölgenin en büyük ipekçilik bölgesiydi. Şamahı, Baskal, Gence, Şaki ve Şuşa'da halk ipek üretimiyle uğraşıyordu. Bu bölgelerde ipekten süslü kadın mendilleri üretildi. İpek üretimi modern zamanlara kadar devam eden ana faaliyetlerden biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Vahşi ipek</span>

Yabani ipekler eski zamanlardan beri birçok ülkede bilinmesine ve kullanılmasına rağmen, üretim ölçeği hiçbir zaman yetiştirilen ipekler kadar olmamıştır. bunların kullanımı birçok toplumda bağımsız olarak ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Agostino Bassi</span>

Agostino Bassi, bazen de Lodi olarak da anılır, İtalyan bir böcek bilimciydi. Louis Pasteur'den önce mikroorganizmaların hastalığa neden olabileceğini keşfetmiştir. İpek böceklerindeki muskardin hastalığının yaşayan, çok küçük, parazit bir organizmadan, daha sonra onun onuruna Beauveria bassiana adını alacak bir mantardan kaynaklandığını keşfetti. 1844 yılında sadece hayvan (böcek) değil, insan hastalıklarının da diğer canlı mikroorganizmalardan kaynaklandığı düşüncesini ortaya attı, örneğin kızamık, frengi ve veba.