Divan, Divan edebiyatı şairlerinin belli bir düzene göre şiirlerini topladıkları yapıt.
Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.
Aruz ölçüsü ya da aruz vezni, Arap edebiyatından doğarak İslamî edebiyatalara da yayılmış bir nazım sistemi; nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçüdür.
Mevlîd, İslâm edebiyatında Muhammed'in doğum gününde yapılan kutlama merasimlerine, bu merasimlerde okunmak üzere yazılan ve bestelenen manzum şeklindeki edebî metinlere verilen isim. Mevlîd, bunun yanında İslâm edebiyatında müstakil bir edebî türdür.
Garipnâme, Âşık Paşa'nın ünlü ahlakî, felsefî, psikolojik, tasavvufî mesnevîsidir. Tasavvufun yanında Türklerin eski kahramanlık ve Alplik devirlerini terennüm eden sosyal varlıkların tablosunu çizen, Türk dilinin arı, katıksız örneklerini yaşatan ve halkı eğitmek için yazılan bir eserdir.
Şeyh Ahmed Gülşehri, Türk tasavvuf şairi. Türkçenin Anadolu'da bir kültür dili olması için çaba harcamıştır
Gülşehrî, 14. yüzyıl Türk divan şairi. Döneminin en önemli şairlerinden biri olan Gülşehrî hakkında bugün pek fazla bir şey bilinemese de mutasavvıf olduğu bilinmektedir. Naklî ilimlerde bilgili olmasının yanı sıra matematik ve felsefe gibi aklî ilimlerle de ilgilendiği ve bu konularda da bilgi sahibi olduğu düşünülmektedir. Gülşehri'nin Kırşehir'de Mevleviliği yaydığı, zaviyede yaşadığı ve mahlasını da o zaman adı Gülşehir olan Kırşehir'den aldığı bilinmektedir.
Tuyuğ, Türklerin Divan şiirine kazandırdığı nazım şeklidir.
Adıgece mevlid namıyla bilinen mevlîd, Süleyman Çelebi'nin 15'inci tarihli mevlîdi "Vesîlet-ün Necât"ın Çerkezce'nin Adıge ağzına tercümesidir. Düzceli Abdurrahman Efendi, Zekeriya Efendi ve Yusuf Efendi tarafından 1906 yılında Adıgece'ye tercüme edilmiş ve İstanbul'da neşredilmiştir. Çerkesler arasında yaygın bir yazı dili olan Şapsığca kullanılarak yazıya geçirildi.
6 nüshaya sahip olan divan, Ahmedi'nin şairlik yeteneğini ortaya koyduğu önemli eserlerindendir. Özellikle la-dini şiirlerde Hoca Dehhani'den etkilenmiş olduğu görülür. Dehhani dışında etkisinde kaldığı şairler Âşık Paşa, Gülşehrî, Ahi Evran olarak sıralanabilir. Ahmedi'nin şiirlerinin bir kısmı nazire mecmualarında bulunmaktadır.
Şeyyad Hamza, 13. yüzyılda Akşehir ve Sivrihisar'da yaşamış sufi şairlerden biridir. Şeyyad Hamza, önceleri bir şeyyad iken Ahi zümrelerine intisabı sebebiyle tarikat çevrelerine de girmiş, bu arada halk için şiirler söylemiştir.
Yaraşlı, Konya ili Kulu ilçesine bağlı bir mahalledir.
Gülşehri, Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı bir beldedir.
Zâtî, tanınmış bir Divan Edebiyatı şairidir. Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır. Çok sayıda şiir yazmış olması nedeniyle değişik eserlerin değişik estetik standartlarda olması sonucu ortaya çıkmıştır.
Divan şairi, belli kıstasları ve mazmunları bulunan divan edebiyatı içinde eserler veren şairlere verilen addır. Eski Türk edebiyatını içerdiği gibi İslam coğrafyasındaki diğer dillerin edebiyatlarını da içine alan bu edebiyatta ortak bazı kurallar bulunmaktadır. Divan şairleri bu kurallara katiyen riayet etmiştir. 19. yüzyıla kadar yerel ya da bağımsız bir edebiyat anlayışı türetilmemiştir. Klasik Türk edebiyatı içerisinde şiir dışındaki yazı şekilleri rağbet görmüyordu. Yazılan her şey nazım- yani şiir şeklindeydi. Bu yüzden "divan şairi" tamlaması divan edebiyatçılarına işaret edebilir. Şairler divan edebiyatının ilk dönemlerinden beri tezkirelerde anılmıştır. Bu edebiyat tarihlerinde divan şairlerinin biyografileri, şiirlerinden örnekler bulunmaktadır. Osmanlı coğrafyasında yazılan tezkirelerde toplam 3182 şair yer almaktadır. Divan şairleri çeşitli mesleklere sahiptiler. İlmiye(%36), derviş(%5.7), bürokrat(%2.8), asker(%4), esnaf(%3.7) bunlardan birkaçıdır. En çok divan şairi yetiştiren yöreler bürokrasi ve saray eşrafının yoğun olduğu yerlerdir. İstanbul 609, Bursa 156, Edirne 150, Konya 69, Diyarbakır 40, Kastamonu 36, Bağdat 35, Gelibolu 30, Bosna 26, Kütahya 24 şairle önemli tezkirelerde yer alan yörelerdir.
Hamdullah Hamdi (doğumu: 1449, Göynük - ölümü: 1503, Göynük) Türk divan şairi, mutasavvıf. Mesnevileri ile tanınmıştır.
29 Mart 2009 Türkiye genel seçimleri'nde Yozgat Belediyesi ile 13 ilçenin ve 51 beldenin belediye başkanı seçilmiştir. Sonuçlar Yüksek Seçim Kurulunun resmî verileridir.
Sohbetü'l-ebkâr, Nev'îzâde Atâyî'nin mesnevisi.
Vesîletü’n Necât veya halk arasında türünün genel adıyla mevlid veya mevlüd, Süleyman Çelebi tarafından 1409 yılında Bursa'da tamamlanan mevlid türündeki eserdir. Süleyman Çelebi'nin bilinen tek eseri olan Vesîletü’n Necât, asıl isminden ziyade yazma nüshaları genellikle "mevlid" veya "mevlüd" başlığını taşıdığından, bu isimlerle yaygın olarak anılmaktadır.