İçeriğe atla

Faysal-Weizmann Anlaşması

1918. Emir I. Faysal ve Chaim Weizmann (solda, bir dostluk nişanesi olarak Arap kıyafeti giyiyor).

Faysal-Weizmann Anlaşması, Hicaz Kralı'nın oğlu Emir Faysal ile daha sonra Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanlığına gelecek olan Chaim Weizmann arasında, I. Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacı ile toplanan 1919 Paris Barış Konferansı kapsamında, 3 Ocak 1919 tarihinde imzalanmıştır. Filistin'de Yahudiler için bir yurt, Orta Doğu'nun büyük bölümünde de bir Arap devleti kurulması amacıyla Arap-Yahudi işbirliğini öngören, ancak kısa ömürlü olmuş bir anlaşmadır.

Gizli olarak imzalanan Sykes-Picot Anlaşması'nda, "bir Arap şefin hükümdarlığı altındaki" … … "bir Arap Devleti veya Arap Devletleri Konfederasyonu" oluşturulması çağrısında bulunuluyordu. Fransızlar ile İngilizler, ayrıca "şekli önce Rusya, ardından da diğer Müttefikler ve Mekke Şerifi'nin temsilcileri ile yapılacak istişareler sonrasında kararlaştırılacak bir uluslararası yönetim" oluşturulması önerisini de getirdiler.[1]

Arka plan

Weizmann ile Faysal, ilk olarak Britanya'nın Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu karşısındaki güneyden ilerlemesini sürdürdüğü 1918 Haziran'ında buluştular. Temelleri henüz atılmakta olan bir "Siyonist Komisyonu'nun lideri sıfatı ile, Weizmann toplantı için bugünkü Ürdün, İsrail, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni içine alan Şark-ül Ürdün'ün güneyine gelmişti. Buluşma ile, Faysal ve Siyonist hareket arasında Filistin'de sırasıyla bir Arap Krallığı ve Yahudi yerleşiminin oluşturulmasına destek sağlamak üzere bir anlaşma sağlanması amaçlanıyordu. Filistinli Arapların istekleri göz ardı edilecekti. Hatta hem Weizmann hem de Faysal, Filistinli Araplara karşı ciddi küçümseme ile bakıyordu. Weizmann, Filistinli Arapları, "hain," "küstah," "cahil" ve "açgözlü" şeklinde tanımlıyor, İngilizlere Filistin'deki sistemin "Yahudiler ile Araplar arasında temel bir nitel farklılık olduğu gerçeğini hesaba katmadığı"ndan şikayet ediyordu.[2] Faysal ile gerçekleştirdiği toplantının ardından Weizmann, Faysal'ın "Arap olarak dahi görmediği Filistinli Arapları hor gördüğünü" bildirmişti.[3]

Toplantı öncesinde, Britanyalı diplomat Mark Sykes, Faysal'a Yahudi halkı hakkında şunları yazmıştı: "…hep hakir görülmüş ve zayıf olan bu ırk, tüm dünyaya yayılmış ve son derece güçlüdür ve engellenemez."[4] İngilizlerin gizli mesajında, bu koşullar altında, Faysal'a Siyonist harekete karşı çıkmak yerine güçlü bir müttefik olarak bundan yararlanması salık veriliyordu. Toplantıda, Weizmann ve Faysal gayriresmî bir anlaşmaya varmışlardı. Bu anlaşma uyarınca, Faysal Filistin'de toplu Yahudi yerleşimine destek verecek, Siyonist hareket de Faysal'ın kurmayı umduğu devasa Arap devletinin oluşturulmasına yardımcı olacaktı.

Weizmann ve Faysal yine 1918 yılında önce Londra'da, bunun ardından da Paris Barış Konferansı'nda bir araya geldiler. Haziran 1918'deki ilk toplantılarında, Weizmann Faysal'a "Yahudilerin kendi hükümetlerini kurmayı planlamadıkları, bunun yerine, kimsenin meşru çıkarlarına tecavüz etmeksizin Filistin'e yerleşerek burayı geliştirmek için Britanya'nın himayesi altında çalışmayı arzuladıkları" konusunda güvence vermişti.[5]

Her ikisi de, 3 Ocak 1919 tarihinde, isimlerinin yer aldığı yazılı anlaşmanın altına imza attılar. Ertesi gün, Weizmann Barış Konferansı'ndaki Siyonist delegasyonunun başkanlığını yapmak üzere Paris'e geldi. Bu, Weizmann için bir zafer anıydı; yıllar süren müzakereler ve Ortadoğu ile Batı Avrupa başkentleri arasında dokunan sonu gelmez mekiklerin ardından zirveye ulaşan ve Filistin'deki iki başlıca etnik grup olan Araplar ile Yahudiler arasında bir barış ve işbirliği dönemini açacak bir uzlaşıya varılıyordu.[6]

Paris Konferansı'nda, Siyonistler tarafından teklif edilen Yahudi devletinin sınırlarını gösteren haritanın, günümüzdeki sınırlar üzerine yerleştirilmiş hali.

Anlaşma

Anlaşmada yer alan başlıca hususlar şöyledir:

  • Anlaşma ile, her iki taraf gruplar arasındaki tüm ilişkileri samimi bir iyi niyet ve anlayış çerçevesinde yürütmeyi, Yahudileri Filistin'e göçe teşvik ederken Arap köylülerin ve müstecir çiftçilerin haklarının korunması için birlikte çalışmayı ve dini vecibelerin yerine getirilmesini güvence altına almayı taahhüt ediyordu. Müslümanların Kutsal Mekanları Müslümanların kontrolü altında olacaktı.
  • Siyonist hareket, Filistin'in Arap sakinlerine ve gelecekteki Arap devletine doğal kaynaklarını çıkartmalarında ve büyüyen bir ekonomi yaratmalarında yardımcı olmayı taahhüt ediyordu.
  • Arap Devleti ile Filistin arasındaki sınırların, Paris Barış Konferansı'nın sonrasında, bir Komisyon tarafından belirlenmesi öngörülüyordu.
  • Taraflar, Filistin'de Yahudiler için bir yurt kurulması çağrısını yapan 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu'nu hayata geçirmeyi taahhüt ediyordu.
  • Çıkacak ihtilafların hakemlik için Britanya Hükûmeti'ne yönlendirilmesi taraflarca kabul edilmiştir.

Weizmann, anlaşmayı Siyonist Teşkilatı adına imzalarken, Faysal ise, imzayı kısa ömürlü olan Hicaz Arap Krallığı adına atmıştır.

Anlaşmanın imzalanmasından iki hafta önce, Faysal şunları söylüyordu:

Sami ailesinin iki ana kolu olan Araplar ile Yahudiler birbirlerini anlıyorlar ve kendi kaderini tayin etme ve millet olma ilkelerinin rehberliğinde yürütülecek olan Barış Konferansı'nda gerçekleştirilecek fikir teattisinin sonucunda, her iki milletin de amaçlarının gerçekleştirilmesi yolunda kesin bir ilerleme kaydedeceğini umuyorum. Araplar Siyonist Yahudileri kıskanmıyorlar ve onlara karşı adaletli bir şekilde davranmaya niyetliler ve Siyonist Yahudiler de kendi bölgelerinde adil bir şekilde davranılmasını sağlama niyetleri konusunda Arap Milliyetçilerine güvence vermişlerdir. Türklerin Filistin'de çevirdiği entrikalar Yahudi yerleşimciler ile yerel halk arasında kıskançlığa neden olmuştu, ancak Araplar ile Yahudilerin amaçlarına dair karşılıklı anlayış kısa sürede, bu eski şüphelerin son izlerinin de yok olmasını sağlayacaktır. Nitekim, son iki yıl içinde Arapların gerek Suriye'de gerekse diğer yerlerde elde ettiği askeri başarıların temellerini atan Arap Gizli Devrim Komitesi'nin çalışmaları sayesinde, aslında bu şüpheler savaş öncesinde zaten ortadan kalkmıştı.[7]

Görüşülen konulara daha sonra, Faysal tarafından Amerikan Siyonist Teşkilatı'nın Başkanı Felix Frankfurter'e gönderilen 3 Mart 1919 tarihli bir mektupta da kapsamlı şekilde değiniliyordu:

"Biz Araplar, özellikle de eğitimli olanlarımız, Siyonist harekete karşı büyük bir sempati beslemekteyiz. Paris'teki heyetimiz dün Siyonist Hareket tarafından Barış Konferansı'na sunulan önerilere tümüyle aşinadır ve bunları ılımlı ve uygun öneriler olarak değerlendirmekteyiz.""[8]

Filistin'in sınırları aşağıda belirtilen genel hatları takip edecektir: Kuzey'de, Sayda şehrinin Güneyi civarında, Akdeniz kıyısındaki bir noktadan başlayıp, Lübnan dağlarının eteklerini Jisr el Karaon'a kadar takip ederek, oradan El Korn Vadisi ile Et Teim Vadisi havzalarını birbirinden ayıran hattı takip ederek El Bire'ye, buradan güney istikametinde, Hermon Dağının Doğu ve Batı yamaçlarını birbirinden ayıran hattı izleyerek Beit Jenn çevresine, buradan Doğu istikametinde, Nahr Mughaniye'nin eteklerini izleyerek Hicaz Demiryolu'nun Batı'sına yakın bir noktaya gelecektir. Doğu'da, Hicaz Demiryolu'nun Batı'sı yakınlarındaki bir hat Akabe Körfezi'nde son bulacaktır. Güney'de, sınırlar Mısır Hükümeti ile yapılacak bir anlaşma ile belirlenecektir. Batı'sında ise Akdeniz ile çevrili olacaktır. Çizilecek sınırların detayları, veyahut söz konusu detaylar üzerindeki gerekli değişiklikler, içinde Yahudilerin de temsil edileceği bir Özel Komisyon tarafından kararlaştırılacaktır.[9][10]

Uygulama

Faysal, anlaşmayı Britanya'nın Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük bir bölümünde bağımsızlık elde etmeyi arzulayan Araplara verdiği sözlerin yerine getirilmesi koşuluyla kabul edeceğini belirtmişti. Daktilo ile yazılan belgeye el yazısı ile şu ibareyi eklemişti:

"Arapların, Büyük Britanya Hükümeti'nin Dışişleri Bakanlığı'na hitaben şahsım tarafından kaleme alınan 4 Ocak 1919 tarihli [gelecek] Müzekkere'de talep edildiği şekli ile bağımsızlıklarını elde etmeleri koşulu ile yukarıdaki maddelere mutabık olduğumu kabul ederim. Ancak [taleplerimiz konusunda] en küçük bir değişiklik yapılması veya [bu taleplerden] sapma olması durumunda, mevcut Anlaşma fesh olmuş ve hükümsüz veya geçersiz kabul edilecek ve şahsım Anlaşma'daki hiçbir sözü yerine getirmekle yükümlü olmayacak ve hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacaktır."

Faysal-Weizmann anlaşmasının ömrü sadece birkaç ay olmuştur. Barış Konferansı'ndan, bilhassa Britanyalılar ile Fransızların kendi aralarında gizlice imzaladıkları ve Ortadoğu'nun her iki ülke tarafından kendi nüfuz alanlarına bölündüğü 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması yüzünden Faysal'ın arzuladığı geniş topraklara sahip Arap devlerinin kurulması sonucu çıkmadı ve çok geçmeden Faysal Siyonist hareket ile işbirliği yapma konusundaki tereddütlerini dile getirmeye başladı. Suriye'den çıkartılması ve kendisine Irak Krallığı'nın verilmesinin ardından, Faysal anlaşmaya eklediği koşulların yerine getirilmediğini, dolayısıyla da antlaşmanın bir hükmünün kaldığını ileri sürdü. Filistin'deki Britanya temsilcisi St. John Philby, daha sonraları, Faysal'ın adına hareket ettiği Mekke Şerifi ve Hicaz Kralı Hüseyin bin Ali'nin anlaşmayı dikkatine getirilir getirilmez tanımayı reddettiğini ifade etmiştir.[11] Ne var ki, Şerif Hüseyin Hicaz Kralı sıfatı ile, 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması'nda, İttifak Kuvvetleri ile birlikte, Balfour Deklarasyonu'nu resmen desteklemiştir.

Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi, bunu hiçbir zaman geçerlilik kazanmamış bir anlaşma olarak görürken,[12] Weizmann bunun halen bağlayıcı bir anlaşma olduğunu savunmayı sürdürmüştür. 1947'de, Weizmann şu açıklamayı yapmıştı:

"Antlaşmaya bir dipnot da düşülmüştü. Bu dipnot, Kral Faysal tarafından konulmuş ve söz konusu antlaşmadaki vaatlerini sadece taleplerinin karşılanması, yani Arap ülkelerinin bağımsızlığını kazanması, halinde yerine getireceği yönündeki bir çekinceyi içeriyordu. Kral Faysal'ın öne sürdüğü tüm bu şartların bugün gerçekleşmiş olduğuna dikkatinizi çekerim. Arap ülkelerinin hepsi de bağımsızdır, dolayısıyla da bu antlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi için gerekli koşul karşılanmıştır. Dolayısıyla, bu antlaşma esas itibarıyla bugün de geçerli olması gereken bir belgedir." [13]

C. D. Smith'e göre, Suriye Ulusal Kongresi Faysal'ı Siyonistlerin hedeflerine verdiği geçici desteği çekmeye zorlamıştır.[14]

Arap-İsrail barış diplomasisi ve antlaşmalar

Dipnotlar

  1. ^ "The Sykes-Picot Agreement". 14 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2009. 
  2. ^ 'The Letters and Papers of Chaim Wizmann', Weisgal M.W. (ed.), Israel University Press, 1977, pp. 197-206.
  3. ^ Chaim Weizmann to Vera Weizmann, ibid, p. 210.
  4. ^ Book review 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Philip C. Wilcox, Jr., Politicalreviewnet.com/Middle East Policy Journal, quoting 'Jews and Arabs under the British Mandate', Tom Segev, Metropolitan Books/Henry Holt & Company, New York, 2000
  5. ^ C.D. Smith, 2001, 'Palestine and the Arab-Israeli conflict', 4th ed., ISBN 0-312-20828-6, p. 80
  6. ^ "Book Excerpt from A Shattered Peace: Versailles 1919 and the Price We Pay Today, David A. Andelman (Wiley)". 12 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2009. 
  7. ^ 'Jews And Arabs In Syria: The Emir Feisul Looks To A Bright Future', The Times, Thursday, December 12, 1918; pg. 7; Issue 41971; col B.
  8. ^ Letter by Emir Feisal to Felix Frankfurter 7 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., published in full at amislam.com (collection of correspondence).
  9. ^ Statement of the Zionist Organization regarding Palestine[], 3 February, 1919. UNISPAL, accessed 17 August, 2006.
  10. ^ Statement of the Zionist Organization Regarding Palestine 13 Kasım 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., MidEast Web, accessed 17 August, 2006.
  11. ^ News Chronicle, July 9, 1937, quoted by 'Palestine, star or crescent?', Neville Barbour, Odyssey Press, New York, 1947, p. 100
  12. ^ Official Records of the Second Session of the General Assembly (A/364) 11 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., United Nations, September 3, 1947
  13. ^ Official records of the Second Session of the General Assembly (A/364/Add.2 PV.21) 12 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., United Nations, July 8, 1947
  14. ^ C.D. Smith, 2001, 'Palestine and the Arab-Israeli conflict', 4th ed., ISBN 0-312-20828-6, p. 111

Bibliografya

  • Weisgal (Ed.). (1977). Chaim Weizmann to Arthur Balfour, The Letters and Papers of Chaim Weizmann. Series A, Volume VIII. Israel University Press.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sykes-Picot Anlaşması</span> Birleşik Krallık ve Fransa arasında 1916 yılında yapılan gizli anlaşma

Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından onaylanan, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır.

<span class="mw-page-title-main">Siyonizm</span> Yahudilerin ana vatanına dönüş projesi

Siyonizm, tarihî İsrail Toprakları olarak tanımlanan topraklarda bir Yahudi devletinin asırlar sonra yeniden kurulmasını destekleyen, savunan ve Yahudi milliyetçiliğini temel alan ideolojik fikir hareketidir. Modern Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Orta ve Doğu Avrupa'da ulusal bir canlanma hareketi olarak hem şiddetlenen antisemitizm dalgalarına tepki olarak hem de "Yahudi Aydınlanması" olarak da bilinen Haskala'ya bir cevap olarak ortaya çıktı. Kuruluşundan çok kısa bir süre sonra varlıklı Yahudi soyluların ilgisini çeken hareket, Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrol ettiği Filistin'de sürdürülebilir bir Yahudi devletini, 1900 yıl sonra tekrar yaratmayı amaçlıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Arap-İsrail savaşları</span> Arap ülkeleri ve İsrail Devleti arasındaki savaşlar

Arap-İsrail savaşları, Arap Birliği ülkeleri ve İsrail arasındaki politik gerilim ve askeri savaşlar dizisidir. Modern Arap-İsrail savaşlarının kökenleri, 19. yüzyıl sonlarına doğru ortaya çıkan Siyonizm ve Arap milliyetçiliğine dayanır. Yahudiler tarafından tarihi anavatan olarak adlandırılan toprakları, Pan-Arap hareketi, Filistinli Araplara ait olarak görür ve Pan-İslamist bağlamda ise, bu toprakların, Müslümanlara ait olduğuna inanılır. Filistinli Yahudiler ve Araplar arasındaki savaş; 20. yüzyılın başlarındaki Nebi Musa ayaklanması (1920), Jaffa ayaklanması, 1929 yılında Filistin ayaklanması ve 1947 yılında büyük bir sivil savaşa dönüşen ve 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla bütün Arap Ligi ülkelerine sıçrayan Arap başkaldırışıyla ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">1948 Arap-İsrail Savaşı</span> İsrail ile Arap ülkeleri arasında yapılan ilk savaş

1948 Arap–İsrail Savaşı veya Birinci Arap–İsrail Savaşı, Filistin'de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948'de Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Millî Konseyi'nin, İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği'nin İsrail'e savaş ilanıyla başlayan savaştır. Yeni kurulan devletin sınırlarıyla ilgili, “Eretz İsrail” dışında hiçbir bildiri yoktu. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail'i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı.

<span class="mw-page-title-main">İsrail-Filistin çatışması</span> Levantta devam eden askerî çatışma

İsrail-Filistin çatışması, Filistin ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasında Filistin topraklarında devam eden silahlı çatışmadır. Başta 1897 Birinci Siyonist Kongresi ve 1917 Balfour Deklarasyonu olmak üzere, Filistin'deki bir Yahudi vatanına ilişkin iddiaların kamuoyuna duyurulması, bölgede erken gerilim yarattı. O zamanlar, Yahudi göçü önemli ölçüde artmasına rağmen, bölgedeki Yahudi nüfusu çok azdı. İngiliz hükûmetine "Filistin'de Yahudi halkı için ulusal bir yuva kurulması" için bağlayıcı bir yükümlülük içeren Filistin Mandası'nın kurulması ardından gerilim, Yahudiler ve Araplar arasında çatışmaya dönüştü. Erken çatışmayı çözme girişimleri, 1947 Birleşmiş Milletler Filistin Bölme Planı ve daha geniş Arap-İsrail çatışmasının başlangıcı olan 1947-1949 Filistin savaşıyla sonuçlandı. İsrail-Filistin süregelen durumu, 1967 Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesiyle başladı.

<span class="mw-page-title-main">Balfour Deklarasyonu (1917)</span> Arthur Balfour tarafından kaleme alınan ve 1917 yılında İngiliz hükûmeti tarafından yayımlanan, o zamanlar Osmanlı toprağı olan Filistinde "Yahudi halkı için ulusal bir yurt" kurulmasını destekleyen bildiri

Balfour Deklarasyonu, Lloyd George'un başbakanlığındaki Britanyalı savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Arthur Balfour'un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin -İsrail- kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir. 1917 yılındaki bu deklarasyon, ilk Balfour Deklarasyonudur. Balfour'un girişimiyle 1926 yılında, Britanya sömürgeleri hususunda ikinci bir Balfour Deklarasyonu yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">I. Abdullah</span>

I. Abdullah,, Ürdün Kralı. Arap-İsrail savaşları sırasında öldürüldü, yerine oğlu 1. Talal geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">1991 Madrid Konferansı</span> İsrail-Filistin barış konferansı

İspanya hükûmetinin ev sahipliğini üstlendiği, ABD ve SSCB tarafından desteklenen Madrid Konferansı 30 Ekim 1991 tarihinde başlamış ve üç gün sürmüştür. Konferansın amacı İsrail ile Filistin ve Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de içinde bulunduğu Arap ülkeleriyle bir barış süreci başlatabilmekti. Körfez Savaşı'nın hemen ardından bir araya gelen ABD Başkanı George H.W. Bush ve Dışişleri Bakanı James Baker Sovyetler Birliği'ni de yanlarına alarak İsrail, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin'i Madrid Konferansı'na çağırmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Filistin Mandası</span> 1920-1948 yılları arasında varlığını sürdüren Birleşik Krallık yönetimi

Birleşik Krallık Filistin Mandası, Birleşik Krallık'ın Filistin'deki Osmanlı Devleti hakimiyetine son vermesiyle İtilaf Devletleri tarafından kararlaştırılan ve Milletler Cemiyeti tarafından Haziran 1922'de resmen onaylanarak kurulan manda cumhuriyeti.

<span class="mw-page-title-main">Haim Weizmann</span> İsrailin ilk devlet başkanı

Haim Azriel Weizmann , Rus İmparatorluğu doğumlu Yahudi siyonist lider, politikacı ve İsrail'in ilk Devlet Başkanı.

<span class="mw-page-title-main">Ürdün'deki Yahudilerin tarihi</span>

Ürdün'deki Yahudilerin tarihi, bugünkü Ürdün coğrafyasının büyük bir bölümü bir zamanlar İsrail Diyarı'ndaki Yahudilerin tarihi ile çakıştığı için antik döneme kadar uzanır.

<span class="mw-page-title-main">King-Crane Komisyonu</span>

King-Crane Komisyonu, Paris Barış Konferansı sırasında Türk topraklarının durumunu, Suriyelilerin ve Filistinlilerin I. Dünya Savaşı sonunda belirlenecek yeni sınırlara ilişkin görüşlerini saptamak üzere oluşturulan komisyondur (1919).

Filistin Yahudileri, tarihin herhangi bir anında Filistin'de yaşamış Yahudilere denir. İsrail devleti kurulmadan önce Filistin Yahudilerine "Yahudi cemaati" anlamına gelen Yişuv denmekteydi. 1881'de Yahudilerin Filistin'e olan göçleri başlamadan önce bölgede yaşayan Yahudilere "Eski Yişuv", 1881'den sonra göç edenlere "Yeni Yişuv" denmeye başlandı. Modern İsrail devleti 1948'de kurulduktan sonra, Filistinli Yahudiler İsrail vatandaşı olduğundan, "Filistinli Yahudi" terimi kullanılmamaya başlandı.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyin-McMahon Yazışmaları</span>

McMahon-Hüseyin Yazışmaları, İngiltere'nin Mısır Valisi Henry McMahon ile Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali arasındaki mektup değiş tokuşudur ve I. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı topraklarının paylaşılması konusunda yapılmış gizli görüşmelerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Suriye Arap Krallığı</span> 1919-1920 Batı Asyada fiili devlet

Suriye Arap Krallığı ; varlığı dört aydan biraz fazla sürmüş, Hicaz Krallığı'ndan sonra kurulmuş ikinci modern Arap devleti. Kısa süreli bu devletin yöneticisi, Mekke emiri Hüseyin'in oğlu I. Faysal'dı. Tüm Büyük Suriye'de hak iddia etmesine rağmen, Faysal hükûmeti ancak sınırlı bir bölgeyi kontrol ediyordu ve varlığı da Birleşik Krallık'ın desteğine bağlıydı. İngiltere ise, Fransa ile birlikte genel olarak, Büyük Suriye fikrine karşıydı ve Faysal'ı kral olarak tanımayı reddediyordu. Nihayetinde, Faysal'a bağlı birlikler, 25 Temmuz 1920'de, Fransız kuvvetlerine teslim oldular.

Kral Hüseyin'in federasyon planı Ürdün Kralı Hüseyin tarafından 15 Mart 1972'de Ürdün Meclisine yaptığı bir konuşma sırasında önerilen ve İsrail'in Doğu Kudüs'ün kontrolünü Ürdün-Filistinlilere bırakması halinde bir Ürdün-Filistin federasyonu olan "Birleşik Arap Krallığı" kurmayı amaçlayan siyasi bir programdı. Doğu Kudüs, böylece Filistin federal bölgesinin başkenti olacaktı. Hüseyin'in önerisi, ilgili tarafların çoğu tarafından planın duyurusundan kısa bir süre sonra reddedildi.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması</span> I. Dünya Savaşının ardından Osmanlı topraklarının parçalanması

Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması, I. Dünya Savaşı'nı takiben Kasım 1918'de İstanbul'un Britanya, Fransa ve İtalya askerleri tarafından işgal edilmesinin ardından başlayan jeopolitik bir süreçti. Parçalanma, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ile ittifak kurmasının ardından yapılan Sykes-Picot Anlaşması gibi İtilaf Devletleri'nin savaşın ilk safhalarında yaptığı birtakım anlaşamalar üzerinden planlanmıştı. Eskiden Osmanlı İmparatorluğu'nu oluşturan büyük topraklar ve halklar, birkaç yeni devlete bölündü. Osmanlı İmparatorluğu; jeopolitik, kültürel ve ideolojik yönden önde gelen İslam devletiydi. Osmanlı'nın savaşın ardından parçalanması, Britanya ve Fransa gibi Batılı güçlerin Orta Doğu'ya hâkim olmasına sebep oldu ve modern Arap dünyası ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açtı. Anadolu Hareketi tarafından bu Batılı güçlere direnilse de, Osmanlı'nın ardıl devletleri kapsamında böylesi bir direniş II. Dünya Savaşı'nı takip eden hızlı dekolonizasyon sürecine kadar görülmedi.

Bu makale, Orta Doğu'daki barış tekliflerinin ters kronolojik bir listesidir ve genellikle Orta Doğu barışı kavramı altında kısaltılır.

<span class="mw-page-title-main">Kahire Konferansı (1921)</span>

Resmi tutanaklara 12-30 Mart 1921'de Kahire ve Kudüs'te düzenlenen Orta Doğu Konferansı olarak geçen Kahire Konferansı, İngiliz yetkililerin Ortadoğu'daki sorunları incelemek bu sorunları tartışmak ve bu sorunlar hakkında ortak bir politika oluşturmak amacıyla yaptığı bir dizi toplantıya verilen isimdir. İngiliz uzmanların gerçekleştirdiği bu gizli konferanslar, hem Irak hem de Ürdün üzerindeki İngiliz kontrolünün nasıl olacağına dair planları oluşturdu. Churchill, Arap isyanını başlatan Mekke Şerifi Hüseyin'in oğullarına bu iki bölgenin sembolik liderliğini teklif etti. Bu sayede Britanya'nın isyan zamanı Araplara vadettiği bağımsız devlet sözü tam olarak gerçekleşmese de bu vaadin ruhu yerine getirilecekti.