İçeriğe atla

Farmakognozi

Dioscorides'in Materia Medica'sı, 1334 tarihli Arapça nüsha, çeşitli bitkilerin tıbbi özelliklerini tarif eder.

Farmakognozi, tıbbi bitkilerin ve diğer doğal maddelerin olası bir ilaç kaynağı olarak incelenmesidir. Amerikan Farmakognozi Derneği, farmakognoziyi "doğal kaynaklı ilaçların, etkin maddelerin veya potansiyel ilaçların ya da potansiyel etkin maddelerin fiziksel, kimyasal, biyokimyasal ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi ve bunun yanı sıra doğal kaynaklardan yeni ilaçların araştırılması" olarak tanımlar.[1]

Tanımlama

"Farmakognozi" kelimesi iki Yunanca kelimeden türemiştir: φάρμακον pharmakon (ilaç) ve γνῶσις gnosis (bilgi) ya da Latince fiil cognosco (con 'ile' ve gnōscō 'bilmek'; Yunanca fiil γι(γ)νώσκω, gi(g)nόsko'dan köken alır, 'biliyorum, algılıyorum' anlamında),[2] 'kavramsallaştırmak' veya 'tanımak' anlamına gelir.[3]

"Farmakognozi" terimi ilk kez 1811'de Avusturyalı hekim Schmidt ve 1815'te Crr. Anotheus Seydler tarafından Analecta Pharmacognostica adlı çalışmasında kullanılmıştır.

Esasında 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında "farmakognozi", ilaçlarla ham veya işlem görmemiş haliyle ilgilenen tıp veya emtia bilimleri dalını (Almanca'da Warenkunde) tanımlamak için kullanıldı. Ham ilaçlar, tıp için kullanılan bitki, hayvan veya mineral kökenli kurutulmuş, hazırlanmamış maddelerdir. Bu materyallerin pharmakognosie adı altında incelenmesi ilk olarak Avrupa'nın Almanca konuşulan bölgelerinde geliştirildi, diğer dil alanlarında ise Galen ve Dioscorides'in eserlerinden alınan eski terim materia medica sıklıkla kullanıldı. Almancada drogenkunde ("ham ilaç bilimi") terimi de eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.

20. yüzyılın başlarında bu başlık esas olarak botanik tarafında gelişerek özellikle ilaçların hem bütün haliyle hem de toz halinde tanımı ve tanımlanmasıyla ilgilenmiştir. Çeşitli farmakognozi dalları, özellikle farmakope tanımlama ve kalite kontrol amaçları için hala temel öneme sahiptir, ancak diğer alanlardaki hızlı gelişme konuyu muazzam bir şekilde genişletmiştir. 21. yüzyılın gelişi, farmakognozide bir rönesans getirdi ve geleneksel botanik yaklaşımı moleküler ve metabolik seviyeye kadar genişletildi.[4]

Daha önce bahsedilen tanıma ek olarak, Amerikan Farmakognozi Derneği ayrıca farmakognoziyi "tıbbi, ekolojik, tatlandırıcı veya diğer fonksiyonel özellikleri için yararlı olan doğal ürün molekülleri (tipik olarak ikincil metabolitler) çalışması" olarak tanımlar.[5] Botanik, etnobotanik, deniz biyolojisi, mikrobiyoloji, bitkisel tıp, kimya, biyoteknoloji, fitokimya, farmakoloji, eczacılık, klinik eczacılık ve eczacılık uygulamaları dahil olmak üzere geniş bir biyolojik konu yelpazesine dayanan diğer tanımlar daha kapsayıcıdır.

  • Tıbbi etnobotanik: Bitkilerin tıbbi amaçlar için geleneksel kullanımını inceler.
  • Etnofarmakoloji: Geleneksel tıbbi maddelerin farmakolojik niteliklerini inceler.
  • Fitoterapi: Bitki ekstrelerinin tıbbi kullanımını inceler.
  • Fitokimya: Bitkisel kaynaklardan elde edilen yeni ilaç adaylarının tanımlanması dahil olmak üzere bitkilerden elde edilen kimyasal maddeleri inceler.
  • Zoofarmakognozi: Hayvanların hasta olduklarında bitki, toprak ve böcekler ile kendi kendilerini tedavi etme sürecini inceler.
  • Deniz (marin) farmakognozisi: Denizdeki organizmalardan türeyen kimyasalları inceler.

Biyolojik temeli

Çuha çiçeğindeki karotenoidler parlak kırmızı, sarı ve turuncu tonlar üretir.

Tüm bitkiler, normal metabolik faaliyetlerinin bir parçası olarak kimyasal bileşikler üretir. Bu fitokimyasallar ikiye ayrılır:

Primer metabolitler: Tüm bitkilerde bulunan şekerler, yağlar vb.

İkincil metabolitler: Daha küçük bir bitki yelpazesinde bulunan ve daha spesifik bir işleve hizmet eden bileşiklerdir[6] Örneğin bazı ikincil metabolitler bitkilerin avlanmalarını önlemek için kullandığı toksinlerdir ve diğerleri de tozlaşma için böcekleri çekmek için kullanılan feromonlardır. Bu metabolitler insanlarda terapötik etkilere sahip olabilir ve ilaç üretimi için saflaştırılabilir. Bunlara örnek olarak yıldız çiçeği köklerinden inülinİnülin, kınakına bitkisinden kinin, esrar çiçeklerinden THC ve CBD, haşhaş bitkisinden morfin ve kodein, yüksükotundan digoksin verilebilir.

Bitkiler çeşitli fitokimyasallar sentezler, ancak çoğu aşağıdakilerin türevleridir:[7]

  • Alkaloidler, bir nitrojen halkası içeren bir kimyasal bileşikler sınıfıdır. Alkaloidler, bakteriler, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar dahil olmak üzere çok çeşitli organizmalar tarafından üretilir ve ikincil metabolit olarak kabul edilen doğal ürünlerdir. Pek çok alkaloid, asit-baz ekstraksiyonu ile ham özlerden saflaştırılabilir. Çoğu alkaloid diğer organizmalar için toksiktir.
  • Polifenoller (fenolikler), fenol halkaları içeren bileşiklerdir. Üzümlere mor rengini veren antosiyaninler, izoflavonlar, soyadaki fitoöstrojenler ve çaya astrenjan özelliğini veren tanenler fenolik bileşiklere örnek olarak verilebilir.
  • Glikozitler, bir şeker (oz) molekülünün genellikle küçük bir organik molekül olan glusit olmayan bir madde (aglikon) ile birleşmesi ile oluşur. Glikozitler, canlı organizmalarda önemli rol oynar. Birçok bitki, kimyasalları inaktif glikozitler şeklinde depolar. Bunlar, şeker kısmının kırılmasına neden olan ve kimyasalın kullanıma hazır olmasını sağlayan enzim hidrolizi ile aktive edilebilir.
  • Terpenler, çeşitli bitkiler, özellikle iğne yapraklılar tarafından üretilen, genellikle güçlü kokulu olan ve bu nedenle koruyucu bir işlevi olan büyük ve çeşitli organik bileşikler sınıfıdır. Reçinenin ve reçineden üretilen terebentinin ana bileşenleridir. Terpenler, karbon iskeletinin oksidasyonu veya yeniden düzenlenmesi gibi kimyasal olarak modifiye edildiğinde, ortaya çıkan bileşikler genellikle terpenoidler olarak anılır. Terpenler ve terpenoidler, birçok bitki ve çiçeğin uçucu yağlarının temel bileşenleridir. Uçucu yağlar; gıda için doğal aroma katkıları olarak, parfümeride koku olarak ve aromaterapi gibi geleneksel ve alternatif tıp yöntemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Doğal terpenlerin ve terpenoidlerin sentetik varyasyonları ve türevleri, parfümeride kullanılan aromaların çeşitliliğini ve gıda katkı maddelerinde kullanılan aromaları da büyük ölçüde genişletir. Gül ve lavanta kokusu, monoterpenlerden kaynaklanmaktadır. Karotenoidler, kabak, mısır ve domateslerin kırmızı, sarı ve portakallarını üretir.

Doğal ürünlerin kimyası

Digoksin, yüksük otu bitkisi Digitalis lanata ekstresinden elde edilen bir kardiyak glikozittir. Digoksin, çeşitli kalp rahatsızlıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Saf bir kimyasal ajanı doğal kaynaktan izole etmek için uygulanan genel protokol biyolojik aktivite ile yönlendirilen fraksiyonlama (BAYF)'dır, yani ekstrakte edilen (özütlenen) bileşenlerin fizikokimyasal özelliklerindeki farklılıklara göre adım adım ayrılması ve biyolojik aktivitenin değerlendirilmesi, bunları takiben seperasyon (ayırma) ve analiz aşamalarıdır. Genellikle bu tür bir çalışma, bilinen bir ham ilaç formülasyonunun belirli bir in vitro deneyde "aktif" olarak kabul edilmesinden sonra başlatılır. Eldeki çalışmanın nihai amacı gözlemlenen in vitro aktiviteden yüzlerce bileşik arasında hangilerinin sorumlu olduğunu belirlemekse şu adımlar izlenir:

  1. Ham ekstrenin fraksiyonize edilmesi (parçalara ayrılması) örn: çözücü partisyonu veya kromatografi yöntemleriyle
  2. Bu şekilde oluşturulan fraksiyonları in vitro deneylerle test edilmesi
  3. Saf ve etkin bileşikler elde edilene kadar 1. ve 2. adımların tekrarlanması
  4. Aktif bileşik(ler)in yapısını / yapılarının spektroskopik yöntemlerle belirlenmesi

Bitkisel Tıp

Asya ve Afrika'daki bazı ülkelerde, nüfusun %80'i temel sağlık hizmetleri için bitkisel ilaçlar da dahil olmak üzere geleneksel tıbba güveniyor.[8] Yerli Amerikan kültürleri, Avrupa kolonizasyonundan önce geleneksel tıbba güvenmiştir, mesela törenlerde tütün içimi, potlaç törenleri ve herbalizm bunlara örnek olarak verilebilir.[9] Geleneksel tıbbi uygulamaların bilgisi, özellikle Amazon'da yok olmaktadır.[10][11][12]

Türkiye'de Farmakognozi

Anadolu halkının yabani bitkileri tıbbi amaçla kullanması çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Hitit dönemi tabletlerinde bulunan bazı reçete formüllerinde kayıtlı bitki adları bunun bir kanıtıdır.[13] Bu dönemlerde yabani bitkilerden yararlanıldığı gibi, bazı önemli tıbbi bitkiler drog elde etmek için yetiştirilmekteydi. Ayrıca Hititler ve sonrasında Bizans döneminde Anadolu’dan elde edilen bazı drogların dış ülkelere satıldığı da bilinmektedir. Selçuklular döneminde Anadolu’da kullanılan bitkisel droglar hakkında en ayrıntılı bilgiler İbn Baytar’ın Kitab el-Cami'fi el-Adviyye el-Müfredah isimli eserinde bulunmaktadır.[14][15][16] Osmanlı İmparatorluğu döneminde Anadolu’daki tıbbi bitki kullanımıyla ilgili bilgileri özellikle İbn Batuta ve Evliya Çelebi’nin eserlerinde bulunmaktadır.[14] Türkiye'de kullanılan droglar üzerindeki ilk bilimsel araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Bu konu ile daha çok eczacılar ilgilenmiştir. Yerli droglar üzerinde araştırmalar yaparak, sonuçlarını yayınlayanların başında Giorgio Della Suda (Faik Paşa) ve Pierre Apery gelmektedir.[13] Anadolu’yu her yönüyle konu alan çalışmalar ancak Cumhuriyet döneminde güncellik kazanarak öne çıkmış ve bu nedenle de doğa ile insan ilişkileri konuları üzerinde araştırmalar ve yayınlar başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Farmasötik Botanik ve Genetik Kürsüsü Başkanı Alfred Heilbronn, Türkiye’de tıbbi bitkiler alanında bugünkü anlamda, farmakognozik araştırmaları başlatmıştır.[13] Türkiye'nin önemli farmakognozistleri arasında Turhan Baytop ve Mekin Tanker gösterilebilir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ The American Society of Pharmacognosy
  2. ^ Harrison (November 1929). "Liddell and Scott, Part IV - A Greek-English Lexicon. Compiled by H. G. Liddell and R. Scott. A new edition … by H. Stuart Jones and R. Mckenzie. Part IV.: ⋯ξευτον⋯ω—θησαυριστικ⋯ς. Oxford: Clarendon Press, 1929. Paper, 10s. 6d." The Classical Review. 43 (5): 189. doi:10.1017/s0009840x00053762. ISSN 0009-840X. 
  3. ^ Franchi, Stefano; Bianchini, Francesco, (Ed.) (1 Ocak 2011). The Search for a Theory of Cognition. doi:10.1163/9789401207157. ISBN 9789401207157. 
  4. ^ Dhami, N. (2013). "Trends in Pharmacognosy: A modern science of natural medicines". Journal of Herbal Medicine. 3 (4): 123-131. doi:10.1016/j.hermed.2013.06.001. 
  5. ^ "About the ASP". American Society of Pharmacognosy. 18 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ Phytochemicals in Nutrition and Health. CRC Press. 2002. s. 123. ISBN 9781587160837. 19 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2020. 
  7. ^ Springbob, Karen & Kutchan, Toni M. (2009). "Introduction to the different classes of natural products". Plant-Derived Natural Products: Synthesis, Function, and Application. Springer. s. 3. ISBN 9780387854977. 
  8. ^ "Traditional Medicine". World Health Organization web site. 28 Nisan 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mart 2009. 
  9. ^ "Native American/Alaska Native Traditional Healing | aidsinfonet.org | The AIDS InfoNet". www.aidsinfonet.org. 11 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2016. 
  10. ^ "The role of ethnopharmacology in drug development". Bioactive Compounds from Plants. Ciba Foundation Symposium 154. New York: Wiley Interscience. 1990. 
  11. ^ "Screening plants for new medicines". Biodiversity. Washington DC: National Academy Press. 1988. ss. 83-97. 
  12. ^ "Ethnobotany and the identification of therapeutic agents from the rainforest". Bioactive Compounds. Ciba Foundation Symposium 154. New York: Wiley Interscience. 1990. ss. 22-31. 
  13. ^ a b c "Etnobotanik ve Türkiye'de Yapılmış Etnobotanik Çalışmalara Genel Bir Bakış". 30 (1). Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi. Ocak 2010. ss. 49-80. Erişim tarihi: 21 Aralık 2020. 
  14. ^ a b Turhan Baytop (1999). Türkiye'de Bitkiler ile Tedavi. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri. 
  15. ^ Bulut, G., Narman (Erzurum) ve Köylerinde Halk İlacı Olarak Kullanılan Bitkiler, Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Özgen, U., Atatürk Üniv. Sağlık Bil. Enst. (2005).
  16. ^ Asuman Baytop (2013). Türkiye'de Botanik Araştırmaları. Tübitak Yayınları Akademik Dizi 3. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Farmakoloji</span> İlaçlarla ilgili biyoloji dalı

Farmakoloji ya da eczabilim günümüzdeki anlamıyla canlı organizmadaki ilaç etkilerini ve canlı organizmaya alınan ilaçların yapısını inceleyen bir bilim dalıdır. Yeni sentezlenmiş veya bitkilerden ayrıştırılmış maddelerin etkilerini biyolojik yapısını laboratuvar çalışmaları ile deney hayvanlarında, klinik araştırmalar ile insanlarda inceleyerek ilaç geliştirme çalışmalarına katkı veren bir tıp ve eczacılık bilimidir. Diğer bir deyişle, ilaçların yapımından, kullanıma sunulmasına, ilaçlar ile biyolojik dizgeler arasındaki etkileşimleri inceleyen bilim dalıdır. Farmakoloji, deneyleri ve canlılar üzerindeki araştırmalardan klinik uygulamaya değin uzanan bu karmaşık ve yoğun süreci birçok alt dalı ve yardımcı bilim dalları ile yakından bağlantılı yürütür.

<span class="mw-page-title-main">İlaç</span> bir sayrılığı iyi etmek ya da önlemek için türlü yollarla kullanılan madde

İlaç ya da em, canlı hücre üzerinde oluşturduğu etki ile bir hastalığın tanısını, iyileştirilmesi veya semptomlarının azaltılması amacıyla tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan, canlılara değişik uygulama yöntemleri ile verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik kimyasal preparatlardır. İlaçların tüketimi inhalasyon, enjeksiyon, sigara içme, yutma, derideki bir yama yoluyla emilim, fitil veya dil altında çözünme yoluyla olabilir. Ticari ilaçlar ilaç firmaları tarafından üretilir ve genellikle patentlidir. Etken maddesinin patent süresi dolmuş ve birden çok firmanın üretebildiği ilaçlara ise jenerik ilaçlar denir. İlaçlar uygulama yoluna, kimyasal özelliklerine ve etkilediği biyolojik sistemlere göre sınırlandırılabilir. Daha güvenilir ve geniş kullanım alanına sahip sınıflandırma sistemi ise Anatomical Therapeutic Chemical Classification Systemdir.

<span class="mw-page-title-main">Eczacılık</span>

Eczacılık; hastalık teşhisi, önlenmesi, tedavi edilmesi ve semptomların azaltılmasında kullanılan her türlü madde ve ilacın; keşfi, üretimi, geliştirilmesi, imha edilmesi, güvenli ve etkin kullanımı ve kontrolü ile ilgilenen, tıp bilimini kimya ile ilişkilendiren klinik sağlık bilimidir. Eczacılığın uygulanması; ilaçlar ve ilaçların etki mekanizmaları, yan etkileri, etkileşimleri, vücuttaki hareketleri ve toksisitesi konularında üst düzey bilgi sahibi olmayı gerektirir. Aynı zamanda tedavi süreçlerinin ve patolojik süreçlerin anlaşılması konularında da yetkinlik gerektirir. Klinik eczacılık gibi eczacılığın bazı uzmanlık dalları da, tıbbi verilerin ve laboratuvar verilerinin değerlendirilmesi hakkında bilgi sahibi olmak gibi başka nitelikler gerektirir.

Yağ, oda sıcaklığında yüksek viskoziteye sahip, yüksek miktarda karbon ve hidrojen içeren, suyla karışmayan ancak diğer yağlarla kolayca karışabilen maddelerdir. Yağlar yiyecek, yakıt, boya, makine sanayii dâhil birçok değişik amaçla kullanılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Farmasötik kimya</span>

Medisinal ya da farmasötik kimya kimya ile eczacılığın kesiştiği noktadaki etkin madde dizaynı, organik sentez ve ilaçlar geliştirmek ile ilgili bilimsel daldır. Medisinal kimya yeni terapötik kullanım için uygun olan kimyasal oluşumların tanımlanması, sentezi ve geliştirilmesini içerir. Ayrıca halihazırdaki ilaçların biyolojik özellikleri, kantitatif yapı-etki ilişkileri üzerinde çalışır. Farmasötik kimya ilaçların kalite durumu üzerine odaklanarak ilaçların amacına uygunluğunun sağlanmasını amaçlar.

<span class="mw-page-title-main">Organik kimya</span> karbon temelli bileşiklerin yapılarını, özelliklerini, tepkimelerini ve sentez yollarını inceleyen kimya dalı

Organik kimya, organik bileşiklerin ve organik maddelerin yani karbon atomlarını içeren çeşitli formlardaki maddelerin yapısını, özelliklerini ve reaksiyonların bilimsel çalışmasını içeren, kimyanın bir alt dalıdır. Yapının incelenmesi yapısal formüllerini belirler. Özelliklerin incelenmesi, fiziksel ve kimyasal özellikleri ve davranışlarını anlamak için kimyasal reaktivitenin değerlendirilmesidir. Organik reaksiyonların incelenmesi doğal ürünlerin, ilaçların ve polimerlerin kimyasal sentezini ve bireysel organik moleküllerin laboratuvarda ve teorik çalışma yoluyla incelenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Organik bileşik</span> karbon-hidrojen bağları içeren kimyasal bileşik

Organik bileşikler, molekülleri karbon içeren kalabalık kimyasal bileşikler sınıfındandır. Aşağıda sunulan tarihsel nedenlerden dolayı, bu bileşiklerin küçük bir kısmı, örneğin karbonatlar, basit karbon oksitleri ve siyanürlerin yanı sıra, karbon allotropları inorganik kabul edilir. "Organik" ve "inorganik" karbon bileşikleri arasındaki ayrım "kimyanın geniş alanını düzenlemek için yararlı olsa da, çoğunlukla rastgeledir".

<span class="mw-page-title-main">Terpen</span>

Terpenler hidrokarbonların geniş ve çeşitli bir sınıfıdır, başlıca bitkiler özellikle iğne yapraklılar tarafından üretilmekle beraber bazı böcekler de osmeteriyumlarında terpenler salgılarlar. Reçinenin ve ondan elde edilen terebentinin ana bileşkesidirler. Terpen sözcüğü "terebentin" sözcüğünden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yakıt</span> Daha sonra çıkacak enerjiyi depolayabilen materyal

Yakıt, fiziksel ve kimyasal yapısında bir değişim meydana geldiğinde ısı enerjisi açığa çıkaran her türlü maddenin genel adı.

Fitoterapi, bitkilerle doğal tedavi anlamına gelmektedir. Terim ilk olarak Fransız hekim Henri Lenclerc (1870-1953) tarafından La Presce Medical adlı tıp dergisinde kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Propolis</span>

Propolis bitkiler tarafından üretilen onları hem soğuktan hem de mikroorganizma saldırısından koruyan reçineli bileşiğin, bal arıları tarafından toplandıktan sonra transforme edilmesinden dolayı güçlü ve yapışkan bir özellik kazanmış su geçirmez, antimikrobiyal ve ısı yalıtan özellikteki özüdür.

Farmasötik botanik veya Tıbbi botanik, tıbbi açıdan ve sağlık hizmetleri açısından fonksiyonu olan bitkilerin morfolojisini, anatomisini, fizyolojik fonksiyonunu, sınıflandırılmasını, teşhis edilmesini, hücre doku kültürlerini ve rasyonel kullanımlarını inceleyen bir bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Pedanios Dioskurides</span>

Dioscorides Pedanius (40-90), Roma İmparatorluğu zamanında yaşamış, Anadolu'da Kilikia Bölgesi'nde bugün Adana'ya yakın olan, Anazarboslu'dur (Anazarva). Hekim ve farmakoloji bilgini. Osmanlı dönemi kitaplarında adı Skoridos olarak geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Etnobotanik</span> Bitkilerin insanlar tarafından kullanımını konu alan bir bilim dalı

Etnobotanik insanların bitkilerle çok yönlü ilişkisini sistematik olarak araştıran disiplinler arası bilim dalı. Yunanca ethnos, halk ve botanik, bitki bilimi; İngilizce ethnobotany adı verilir. Türk Dil Kurumu'nun sözlüklerine henüz girmemiş olmakla beraber T.C. Kültür Bakanlığı bir yönetmelikte etnobotanik karşılığı olarak halk botaniği terimini kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Asuman Baytop</span> Türk bitkibilimci

Asuman Baytop, Türk botanikçi, bitki toplayıcısı ve eczacı. Türk bilim tarihinin önemli isimlerinden biridir. Türkiye florasına katkılarından dolayı 9 bitki türüne adı verildi. Bunlardan biri 1979 yılında Akseki'de kendi topladığı Crocus asumaniae’dir. Türkiye florası üzerine uzmanlaşıp bu alanda akademik çalışmalar yürüttü. 150'den fazla arazi gezisinde 23.000 bitki örneği topladı ve inceledi. Türkiye florasına bilim için yeni 8 tür ve 3 alttür kazandırdı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbayumu (ISTE) ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı'nın kurucusudur. 1989 yılından itibaren Türkiye'de botanik eğitiminin ve araştırmalarının tarihini inceledi. Akademik çalışmaları ile birçok ödüle layık görüldü. Kendisi Turhan Baytop'un eşi, bilim tarihçisi Feza Günergun'un annesidir. Ulusal ve uluslararası 260 kadar bilimsel yayını vardır. Başlıca yapıtları : Bitkisel Drogların Anatomik Yapısı (1959), Tıbbi Bitkiler Atlası (1978), Farmasötik Botanik (1967), Farmasötik Botanik Uygulamaları (1993), Bitkilerin Bilimsel Adlarındaki Niteleyiciler ve Anlamları (1995), İngilizce-Türkçe Botanik Kılavuzu (1998) ve Türkiye’de Botanik Tarihi Araştırmaları'dır (2003).

<span class="mw-page-title-main">Biyokimya mühendisliği</span>

Biyokimya mühendisliği, biyolojik ve biyokimyasal olaylara dayalı süreç ve ürünleri tasarlamak, geliştirmek veya kullanmak için mühendislik ilkelerinin benimsenerek uygulanmasıdır. Biyoproses mühendisliği olarak da bilinen ve biyolojik olayları kimyasal prensiplerle araştıran, analiz eden bir mühendislik dalıdır. Canlı bir organizmada meydana gelen kimyasal olayların incelenmesi ile başlayan biyokimya araştırmaları günümüzde başta tıp olmak üzere tarım, beslenme ve ilaç endüstrisinde de uygulama alanı bulan bir bilim dalı haline gelmiştir. Biyoloji ve kimya temel bilimlerinin bir çalışma alanı olan biyokimya, temel mühendislik prensipleriyle birçok çalışmanın gelişmesine öncülük etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Terpenoid</span>

Bazen izoprenoidler olarak da adlandırılan terpenoidler, 5 karbonlu bileşik izopren ve terpenler adı verilen izopren polimerlerden türetilen doğal olarak oluşan organik kimyasalların geniş ve çeşitli bir sınıfıdır. Çoğu, oksijen içeren fonksiyonel gruplara sahip multisiklik yapılardır. Bilinen doğal ürünlerin yaklaşık% 60'ı terpenoidlerdir. Bazen "terpenler" ile birbirinin yerine kullanılsa da, terpenoidler genellikle Oksijen içeren ek fonksiyonel gruplar içerir. Terpenler hidrokarbonlardır.

Etkin madde, biyolojik olarak aktif olan farmasötik bir ilaç veya pestisitteki bileşendir.

<span class="mw-page-title-main">Koku çıkarma</span>

Koku çıkarma, damıtma, eleme gibi yöntemler kullanılarak hammaddelerden aromatik bileşiklerin ayırma işlemidir. Özütlerin sonuçları, özü çıkarılan üründeki mum miktarına bağlı olarak ya uçucu yağlar, konsantre ve kokulu uçucu yağlar ,yarı katı kütleler ya da bitkisel yağ'lardır. Bir dereceye kadar tüm bu teknikler hammaddelerin aromasından farklı aromalı öz üretme eğilimindedir. Özüt çıkarma işleminde ısı, kimyasal çözücüler veya oksijene maruz kalma, bazı aromatik bileşiklerin koku karakterini değiştirerek veya onları kokusuz hale getirerek yapay hale getirebilir ve özü alınan her aromatik bileşenin oranı farklı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Fitokimya</span>

Fitokimya, fitokimyasallar olarak adlandırılan ve bitkilerden elde edilen kimyasalların incelenmesiyle uğraşan bir bilim dalıdır. Bitkiler, böcek saldırılarına ve bitki hastalıklarına karşı korunmak için çeşitli fitokimyasallar üretirler. Bu kimyasallar, bitkilerin hayatta kalmasını ve gelişimini destekleyen önemli işlevlere sahiptir.