İçeriğe atla

Falaka

Falaka cezası, İran, 1920'ler
Falaka cezası, Azerbaycan

Falaka, insanların genellikle ayakları uzun bir sopa veya benzer bir şeye kıpırdamasına müsaade etmemek için bağlandıktan sonra sopa, cop veya benzer cisimler ile vurmak ile gerçekleşir. Falakaya yatırılan kişiye büyük acı verir ve şahısta iz kalmaması için ıslak zeminde sırtına birisi çıkartılarak yürümeye zorlanır ki bu ayaklarının şişmesini engelleyeceği için işkencenin fiziksel delilini ortadan kaldırılmasına yarar.

Falakanın Orta Doğu’da kökü çok eskilere giden bir geçmişinin olduğu sanılmaktaysa da gerek yazılı belgelerde gerekse tasvirî sanat eserlerinde günümüze kadar bunu aydınlatacak herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Kutsal Kitap’ta terbiye amacıyla çocuğa değnekle vurulabileceği belirtilmekte (Süleyman’ın Özdeyişleri, 23:13-14), Kur’an’da ise zina eden erkek ve kadınlara 100’er, namuslu kadınlara zina iftirasında bulunanlara seksener “celde” (değnek vb. darbesi) vurulması emredilmektedir (en-Nûr 24/2, 4). Ancak her iki kitapta da kişilerin nerelerine vurulacağı belirtilmediği için bu cezaların falaka ile ilgilerini tespit etmek mümkün değildir. Aynı şekilde Muhammed’in zamanındaki uygulamalar da konuya ışık tutmamaktadır; çünkü, meselâ Muhammed şarap içenlerin dövülmesini emrettiğinde sahâbîlerin suçluya hurma dalı, ayakkabı veya elleriyle rastgele vurdukları anlaşılmaktadır (Buhârî, “Ḥudûd”, 4; Ebû Dâvûd, “Ḥudûd”, 36). Falaka türü bir dayak uygulamasına Kur’an’da ve Muhammed'in eğitim metodunda rastlanmaması yanında İslâm'ın ilk asırlarında da böyle bir uygulamaya tesadüf edilmemesi, onun İslâmî eğitimin bir gereği olmayıp sonradan ortaya çıktığını göstermektedir. Eğitimde falaka cezası hakkındaki en eski bilgiye Kâbisî'nin (ö. 403/1012) bir risâlesinde rastlanır. Burada müellif okulda çocuğun kaç yaşında, hangi şartlar altında ve ne miktarda dövülebileceğini açıklarken baş ve yüz gibi vurulmaması gereken yerleri belirttikten sonra darbeye karşı daha dayanıklı ve bedenin diğer kısımlarına nazaran risk ihtimalinin daha zayıf olmasını göz önüne alarak ayak tabanlarına vurmanın en emin yol olduğunu ifade etmektedir.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kadın düşmanlığı</span>

Kadın düşmanlığı veya mizojini, kadınlara karşı duyulan soğukluk, antipati veya abartılı düşmanlıktır. İngilizcedeki "misogyny" terimi Yunancadaki kadın (gyne) ve nefret etmek (misein) kelimelerinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

Cahiliye Dönemi, İslamî literatürde Arap toplumunun İslam öncesi dönemine verilen ad. Cahiliye terimi, gerek Kur'an'da gerekse hadislerde Arapların İslam'dan önceki inanç, tutum ve davranışlarını İslam döneminkinden ayırt etmek veya benimsemek için kullanılmıştır.

Barak Baba, ünlü bir Babai dervişidir. Kesin olarak nerede doğduğu bilinmemektedir. Anadolu'nun Selçuklu Türklerinin eline geçmesinden sonra Müslümanlaştırılması görevini bu büyük zatlara vermesi ile Anadolu'daki çeşitli tekke ve zaviyeler bu insanlar tarafından devamlı dolaşılır olmuştur. Tüm Anadoluda bunların izleri ve saygınlıkları sürdürülmüştür. Afyonun Sandıklı ilçesinde de bir türbesi yer almaktadır. Burada yalnız Barak'ın değil Sarı Saltuk'un ve Taptuk Emre'nin de mezarlarının olması acaba Barak'ın hocalarının yanında mı olmak arzusundan dolayı mı, yoksa Babailik hareketinin merkezi olmasından mı burayı tercih ettiği kesinlik kazanamamıştır. Barak Baba böylesi bir düşünsel siyasal birikimin tam merkezinde olan biridir. Bu durum onun düşünsel ve siyasal kimliğinin oluşmasında belirleyicidir.

İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.

<span class="mw-page-title-main">Recm</span>

Recm, sözlük anlamı "taşlama" olan, İslam hukukunda terim olarak ise zina yapan evli erkek ve kadına uygulanan taşlayarak öldürme cezasını ifade eden Arapça bir kelimedir.

<span class="mw-page-title-main">Zina</span>

Zina, aralarında bir nikâh bağı bulunmayan yetişkin bir erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkidir, ancak efendi-cariye ilişkisinde de nikah bağı yoktur ve onlar zina sayılmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da İsa</span> İslam inancında İsa

İslam dininde İsa veya ʿÎsâ bin Meryem, İsrailoğulları'na gönderilen son peygamber ve aynı zamanda da Mesih'tir. İsrailoğullarına Tevrat'ı ilga etmeden, onun yanı sıra yeni bir vahiy olan İncil ile tebliğde bulunmuştur. İsa, hiç evlenmeden ve çocuğu olmadan yaşamış ve bu hâliyle göğe yükseltilmiştir. Kuran'da 93 âyette, "Meryem'in oğlu", "Allah'tan bir ruh" ya da "Allah'ın Kelimesi" unvanlarıyla veya özel ismiyle toplam 180 defa zikredilmektedir. Kuran'da İsa'nın babasız yaratıldığı, Adem Peygamberin durumuna benzetilerek vurgulanmaktadır. İsa'nın Allah'ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiş olduğu kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel ilişki</span> üreme, cinsel zevk veya her ikisi için gerçekleştirilen çiftleşme eylemi

Cinsel ilişki, cinsel birleşme, çiftleşme, vajinal seks veya sadece seks, bir erkeğin sertleşmiş penisinin, uyarılmış bir kadın vajinasının içine girmesini kapsayan, cinsel zevk ya da üreme amaçlı yapılan bedensel ilişkidir. Bunun yanı sıra, diğer penetrasyon tehlikesi içeren anal seks, oral seks, parmaklama, dildo kullanma gibi cinsel aktiviteler de eşcinsel veya heteroseksüel olmasına bakılmaksızın bir cinsel birleşme olarak kabul edilirler.

İslam ahlakı, İslamda etik anlamı olan anlayış ve uygulamalardır.

<span class="mw-page-title-main">Elijah Muhammed</span> Amerikalı din adamı (1897 – 1975)

Elijah Muhammed, ABD'de "İslam Ulusu" olarak da bilinen Amerikan İslam Misyonu adlı Siyah hareketinin önderidir.

Ezarika ya da Ezrâkîler, Hanife oğullarından Nâfi bin el-Ezrak'a tâbi olan bir Harici fırkasıdır.

Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kırbaç</span> fiziksel acı verme yahut ses yoluyla hayvanları eğitmek için kullanılan araç

Kırbaç ve kamçı, genellikle sopa gibi sert bir cismin ucuna ip veya sırım gibi esnek ve hareketli malzemeler iliştirilerek yapılmış dayak ve kontrol araçları. Genellikle uzun, bükülgen ve uca doğru incelenlere kamçı, bir değnek ucuna deri veya sırım bağlanarak yapılan daha kısa olanlara kırbaç denir. Kırbaç ve kamçılar; hayvanların eğitimi veya kontrol edilmesi, insanların cezalandırılması, dini gerekçelerle kendi canını yakma veya sadomazoşist cinsel ilişki esnasında kendinin ya da partnerinin canını yakma amacıyla kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Taşlama</span> idam cezası yöntemi

Taşlama, bir grubun bir kişiye taş atarak o kişiyi uzaklaştırma, kovma ya da sürgün etmek için kullandığı bir yöntemdir. Eski zamanlardan beri büyük suçlar için bir ceza biçimi olarak tasdik edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kadın</span> İslam toplumlarında kadının yeri

Müslüman kadınların deneyimleri farklı toplumlarda ve aynı toplum içinde büyük farklılıklar gösterir. Ortak yönleri ise, hayatlarını değişen derecelerde etkileyen, aralarındaki geniş kültürel, sosyal ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kurmaya hizmet edebilecek ortak bir kimlik veren İslam dinine bağlılıklarıdır.

Türkiye'de din dersleri, ilkokul 4'ten lise son sınıfa kadar her yıl okul müfredatında Anayasa'nın 24. maddesinin 4. fıkrası gereği olarak zorunlu olarak yer alan ve çoğunlukla İslam dininin Sünni mezhebi anlatılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersini ve lise müfredatında yer alan çeşitli ilişkili seçmeli dersleri kapsar. Türkiye'de okullarda din dersi, 1928'den 1940'ların sonuna kadar müfredata dahil edilmemiş, sonrasında ise seçmeli bir ders olarak okullara konulmuştur. 12 Eylül Darbesi'nden sonra ise din dersleri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adıyla ilkokul 4'ten lise sona kadar yeni Anayasa'nın 24. maddesinin 4. fıkrası gereği zorunlu hale getirilmiştir. DKAB dersine ek olarak, 2012'den itibaren liselerde seçmeli olarak "Kur’an-ı Kerim", "Hz. Muhammed’in Hayatı" ve "Temel Dini Bilgiler” dersleri de ilave edilmiştir.

Hudud "sınırlar, hudutlar, sınırlar" anlamına gelen Arapça bir kelimedir.