İçeriğe atla

Faiz

Malavi'deki bir bankada müşterilerine borç para vermek için faiz oranlarını gösteren tabela

Faiz, ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır. Bu iki anlam iktisadi açıdan birbirlerinden farklı değillerdir ve iktisatçılar tarafından faiz olarak nitelendirilirler.[1]

Faiz oranı, nominal ve reel olmak üzere ikiye ayrılabilir. Nominal oran, bankalar gibi organizasyon ve kurumlar tarafından açıklanan faiz oranıdır. Reel faiz oranı ise enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranıdır ve nominal orandan enflasyon oranının çıkarılması ile bulunur.[1]

Tarihçe

Kredinin madeni paranın varlığından binlerce yıl önce ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kaydedilen ilk kredi örneği, hem tahıl hem de metal ödünç vermek için sistematik kredi kullanımını gösteren MÖ 3000'den kalma eski Sümer belgeleri koleksiyonudur.[2] Faizin bir kavram olarak ortaya çıkışı bilinmemekle birlikte, Sümer'deki kullanımı, daha önceden var olup olmadığı tam bilinmese de MÖ 3000'de bir kavram olarak iyice yerleşmiş olduğunun göstergesidir ancak tarihçiler, modern anlamıyla kavramın üretken amaçlar için hayvan veya tohum kiralanmasından doğmuş olabileceğine inanmaktadır.[2] Satın alınan tohumların ve hayvanların kendilerini yeniden üretebileceği argümanı faizi haklı çıkarmak için kullanılmıştır, ancak tefeciliğe karşı eski Yahudi dini yasakları (נשך NeSheKh) "farklı bir görüşü" savunmuştur.[3]

Bileşik faizin ilk yazılı kanıtı MÖ 2400'lere dayanmaktadır.[4]

Daha gelişmiş ve ticari bir ekonomiye sahip toplumlarda faiz, sermayenin verimli kullanılmasını ve yatırımları teşvik etmek için önemli bir araç olarak görülebilirken, daha pastoral veya kabilevi toplumlarda faizin kabul edilmemesi daha yaygındır.[5]

MÖ 2. binyılın başlarında, hayvan veya tahıl karşılığında kullanılan gümüş kendi kendine çoğalamayacağından, Eşnunna Kanunları, özellikle çeyiz mevduatlarına yasal bir faiz oranı getirmiştir. İlk Müslümanlar buna riba adını vermişlerdir ve günümüzde faiz almak olarak tercüme edilmektedir.[6]

325'teki Birinci İznik Konsili, din adamlarının tefecilik yapmasını yasaklamış[7] ve bu yasak aylık yüzde 1'in üzerinde faizle borç verme olarak tanımlanmıştır. Dokuzuncu yüzyıl ekümenik konsilleri bu düzenlemeyi dindarlara da uygulamıştır.[7][8] Katolik Kilisesi'nin faize karşı muhalefeti, bunu savunmanın bile bir sapkınlık olarak görüldüğü skolastikler döneminde sertleşmiştir. Katolik Kilisesi'nin önde gelen ilahiyatçısı Aziz Thomas Aquinas, faiz almanın yanlış olduğunu çünkü bunun "çifte ücretlendirme" anlamına geldiğini, hem bir şey hem de o şeyin kullanımı için ücretlendirme anlamına geldiğini savunmuştur.

Orta Çağ ekonomisinde borçlar tamamen zorunluluğun bir sonucuydu (kötü hasat, bir işyerinde yangın) ve bu koşullar altında faiz almak ahlaki açıdan ayıp sayılıyordu. Ayrıca, borç para verilerek herhangi bir mal üretilmediği ve bu nedenle demircilik veya çiftçilik gibi doğrudan fiziksel çıktısı olan diğer faaliyetlerden farklı olarak telafi edilmemesi gerektiği için ahlaki açıdan da şüpheli görülmüştür.[9] Aynı nedenle, faiz İslam medeniyetinde genellikle hor görülmüştür ve neredeyse tüm akademisyenler Kuran'ın faiz almayı açıkça yasakladığı konusunda hemfikirdir.

Orta Çağ hukukçuları, sorumlu borç vermeyi teşvik etmek ve faiz yasağını aşmak için çeşitli finansal araçlar geliştirmiştir. Bu araçlardan biri olan "Contractum trinius" olarak adlandırılan yöntem; faiz yasağına tabi olan Orta Çağ toplumlarında kullanılan bir finansal düzenlemeydi. Bu düzenleme, üç ayrı sözleşmenin kombinasyonunu içeriyordu. İlk olarak, borçlu, bir mülkünü borç verene sattığını açıkça beyan ederdi. İkincisi, satışı takiben mülkü tekrar geri kiralar ve bu kira bedelini öderdi. Son olarak, borçlu ve borç veren, bir kâr paylaşımı anlaşması yaparak borçlu mülkünü geri satın alır ve bu süreçte borç verene bir miktar ödeme yapar. Bu şekilde, formel olarak üç ayrı işlem gerçekleşirken, aslında borç verenin faiz kazanması amaçlanıyordu.

Rönesans döneminde insanların daha fazla hareket kabiliyetine sahip olması ticaretin artmasını ve girişimcilerin yeni, kazançlı işler kurması için uygun koşulların ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Ödünç alınan para artık sadece tüketim için değil, üretim için de kullanıldığından, faize artık aynı gözle bakılmıyordu.[10]

Faiz türleri

Basit faiz

Bir yatırımın, yatırım dönemi süresince sadece anaparasının kazandığı faiz oranıdır.[11] Basit faiz şu formül ile hesaplanır:

Basit Faiz = Anapara * Faiz oranı * Süre

Bileşik faiz

Bir yatırımın yatırım dönemi boyunca kazandığı faizin de yeni yatırım döneminde yatırıma tabi tutulması sonucu elde edilen getiriyi gösteren faizdir. Diğer bir deyişle faizin de faiz kazanmasıdır.[11][12]

Birikmiş faiz

Bir yatırımın, yatırım dönemi içerisinde, ödeme tarihine kadar üzerinde biriken faizdir.[11]

Dönemsel faiz

Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder.[11]

Akdi faiz

Bir sözleşmenin taraflarının sözleşmede kararlaştırdıkları faiz oranını ifade eder.[12]

Temerrüt faizi

Bir hukuki ilişkide taraflardan birisinin ödemesinin gecikmesi halinde uygulanan genellikle akdi faizden daha yüksek orandan uygulanan faizi ifade eder.[12]

Kanuni (yasal) faiz

Bir hukuki ilişkide uygulanacak faiz oranının belirlenmemesi halinde uygulanan ve kanun ile belirlenen faiz oranıdır.[12]

Faizin hukuki niteliği

Faiz hukuki olarak asıl alacaktan ayrı fakat ona bağlı bir yan edimdir. Faiz asıl alacağın varlığına bağlı olduğundan, asıl alacak sona erdiğinde faiz borcu da sona erer. Faiz alacaklısı bu alacağını anaparadan ayrı olarak talep edebilir. Sona ermiş bir alacağın faizini talep edebilmek için bu hakkı daha önceden saklı tutmak gerekir. Asıl alacağın zamanaşımına uğramış olması, faizi de zamanaşımına uğratır. Alacaklı asıl alacağı devrettiğinde işlemiş ve işleyecek faizi de devretmiş olur. Fakat aksinin kararlaştırılarak, faiz alacağının anaparadan ayrı devredilmesi de mümkündür. Asıl alacak ile faiz genellikle farklı zamanaşımı sürelerine tabidir. Bu nedenle faiz alacaklarının asıl alacaktan önce zamanaşımına uğraması mümkündür. Asıl alacak yönünden zamanaşımının kesilmiş olması faiz alacağı için de kesildiği anlamına gelmez.[12]

Kaynakça

  1. ^ a b Alkın, Erdoğan; Yıldırım, Kemal; Özer; Mustafa (2005). İktisada Giriş. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. s. 221 8 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. ISBN 975-06-0204-8
  2. ^ a b Homer, Sidney; Sylla, Richard (23 Mart 2011). A History of Interest Rates (İngilizce). John Wiley & Sons. ISBN 978-1-118-04622-7. 27 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  3. ^ Johnson, Paul (14 Eylül 1988). A History of the Jews (İngilizce). Harper Collins. ISBN 978-0-06-091533-9. 27 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  4. ^ "How the world's first accountants counted on cuneiform". BBC News (İngilizce). 11 Haziran 2017. 27 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  5. ^ Gnuse, Robert Karl (5 Ağustos 2011). You Shall Not Steal: Community and Property in the Biblical Tradition (İngilizce). Wipf and Stock Publishers. ISBN 978-1-61097-580-3. 
  6. ^ "Islamic Banking". islamic-banking.com. 21 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  7. ^ a b Moehlman, Conrad Henry (1934). "The Christianization of Interest". Church History. 3 (1): 3-15. doi:10.2307/3161033. ISSN 0009-6407. 4 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  8. ^ Noonan, John T. (Aralık 1993). "Development in Moral Doctrine". Theological Studies (İngilizce). 54 (4): 662-677. doi:10.1177/004056399305400404. ISSN 0040-5639. 28 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  9. ^ "No. 2547: Charging Interest". uh.edu. 17 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  10. ^ LePan, Nicholas (15 Kasım 2019). "The History of Interest Rates Over 670 Years". Visual Capitalist (İngilizce). 17 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2023. 
  11. ^ a b c d "Faiz tanımları". Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Terimler Sözlüğü. 3 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2011. 
  12. ^ a b c d e Demir, Şamil (2012). "Türk Borçlar Kanunu'nun Para Borçlarında Faize İlişkin Getirdiği Yenilik ve Sınırlamalar" (PDF). Ankara Barosu Dergisi. 13 Mart 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2013. 
  • Yücel E., Özmen M., "Faiz Oranı, Döviz Kuru Ve Borsa Endeksi Nedensellik İlişkisi: 1989-2009 Türkiye Uygulaması", Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi-MÖDAV, vol.12, pp. 213–244, 2010

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Banka</span> finansal etkinlikte bulunan kurum

Banka, faizle para alınıp verilebilen, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunun dışındaki diğer ticari, finansal ve ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluşlara denir. En yaygın üçüncül sektörlerden biridir. Banka sözcüğü İtalyanca banca sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Para bozma gişesi, para bozma yeri anlamına gelir. Kredilendirme faaliyetleri doğrudan banka tarafından veya sermaye piyasaları aracılığıyla dolaylı olarak da yapılabilir. Bankalar genellikle uluslararası bir dizi sermaye standardı olan Basel Anlaşmalarına dayanan asgari sermaye gereksinimine tabidir. Bankalar bir ülkenin finansal sistem ve ekonomisinde önemli bir rol oynadıklarından, yargı alanlarının çoğu bankalar üzerinde yüksek derecede düzenleme uygulamaktadır.

Mevduat, bankalara ve benzeri kredi kurumlarına istenildiğinde ya da belli bir vade ya da ihbar süresi sonunda çekilmek üzere yatırılan paraya denir. Mevduatın izlendiği hesaplara yerine veya türüne göre, "mevduat hesapları", "alacaklı câri hesaplar", "küçük câri hesaplar" gibi adlar verilmektedir. Aynı zamanda "altın vadeli hesabı" gibi hesaplar da bulunmaktadır. Mevduat hesapları banka için borç olduğundan, pasifte gösterilir.

Vade ya da mühlet, günlük kullanımda; bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için, taraflarlarca belirlenen ya da mevzuat veya yetkili bir makam tarafından borçluya tanınan süreyi ve borcun doğumu ile ifa edileceği gün arasındaki zaman zarfını ifade eder. Bu anlamda ‘bir borcun vadesi’ denildiğinde, borcun ödenmesi için borçluya tanınan zaman aralığı ifade edilir.

Kefalet, hukuki işlem türleri yönünden bakıldığında, bir sözleşmedir. Kefalet güvence sağlama amacına yönelik sözleşmeler arasında yer alır.

Mortgage, Türkçe anlam karşılıklarında; Tutsat, tutulu satış, ipotekli satış, rehinli satış ya da mortgage bir malın kendisinin güvence olarak gösterilerek, ödünç alınan parayla satın alınması anlamına gelen iktisadi terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Finans</span> Akademik disiplin

Finans, para, döviz ve sermaye varlıklarının incelenmesi ve disiplinidir. Mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı ve tüketiminin incelenmesi olan ekonomi ile ilgilidir ancak ondan farklıdır. Kapsama dayalı olarak Finansal sistemlerde finansal faaliyetlere ilişkin disiplin, kişisel, kurumsal ve kamu finansmanı olarak ayrılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Borç</span> geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey

Borç, geniş anlamda, bir borç ilişkisini, dar anlamda ise borçlu tarafın ödemekle yükümlü olduğu parasal değeri ya da yerine getirme taahhüdünde olduğu edimi ifade eder. Hukuki alanda kullanılışı, geniş anlamıdır. Borç ilişkisi, borçlu ve alacaklı olmak üzere iki taraf arasında bir edimin yerine getirilmesine dayanan hukuki bağdır. Edim, borçlu açısından bakıldığında borç, alacaklı açısından bakıldığında ise alacaktır. İki farklı kelime aynı davranışın iki farklı açıdan bakılması ile oluşturulmuş adlandırmalardır. Edim fiili, yapma, yapmama veyâ verme olarak üç şekilde tezâhür edebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kredi</span> ekonomi terimi

Kredi, bir tarafın diğer tarafa para veya kaynak sağlamasına izin veren ve ikinci tarafın birinci tarafa hemen geri ödeme yapmadığı borç ve güvendir. Bir kimseye belirli bir süre sonra geri almak kaydıyla satın alma gücü sağlanması veya bu gücün devredilmesi olarak tanımlanır. Bu sözü edilen nakdi kredi tanımıdır. Ancak bankalar bir tüzel ya da gerçek kişi lehine garanti ve kefalet vererek de kredilendirme yapabilir. Buna da gayrinakdi kredi denir.

Konsolidasyon birden fazla anlam ifade etmektedir.

Reel faiz, bileşik (nominal) faizin, enflasyonun etkilerinin çıkarılması sonucu çıkan faiz oranıdır. Reel faizin (r) bileşik faiz (i) ve enflasyon oranı (f) ile ilişkisi şöyledir:

12 Levha Kanunları, MÖ 451–MÖ 449, Roma Hukukunun gelişiminde, yazılı olmayan hususların yazılı biçimde hukuki kurallar haline getirilmesi devrine ait olan ve günümüz Avrupa Hukukunun temelini oluşturan hukuk kaynağıdır. Roma İmparatorluğu dönemine ait ilk yazılı kanunlar olan 12 Levha Kanunları, Roma toplumundaki Patrici ve Pleb arasındaki sınıf mücadelesi sonucu hazırlanmıştır.

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

<span class="mw-page-title-main">Senet (hukuk)</span> bir kişi tarafından imzalanan ve imzalayanın aleyhine delil teşkil eden yazılı belge

Hukukta senet, bir vakanın delilini teşkil etmek üzere bir kişi tarafından imzalanan ve imzalayanın aleyhine delil teşkil eden yazılı belgedir. Bu anlamda senet, iki tarafın da imza atarak onayladığı bir kontrat (akit)'ten farklıdır. Senet genelde bir mali (borçlanma) veya mülkiyet ilişkisinin kabulü şeklindedir.

<span class="mw-page-title-main">İslami bankacılık</span>

İslami bankacılık olarak adlandırılan sistem, aktivitelerini şeriatı esas alarak belirlemektedir. Şeriat, ödünç verilen paradan para kazanmayı yasaklamaktadır.

Kredi derecelendirmesi veya kredi değerlendirmesi, bir kişi, şirket veya hatta bir ülkenin kredi itibarının belirlenmesidir. Kredi derecelendirmesi, bir borçlunun kredi geçmişi hakkında yapılan bir değerlendirme olabileceği gibi, potansiyel bir borçlunun borcunu geri ödeyebilme yeteneğinin bir değerlendirmesi de olabilir. Hesaplanması için malî geçmiş, cari varlık ve cari borçlar incelenir. Kredi değerlendirmesi, borç veren veya yatırımcı için, o borcun geri ödenme olasılığını belirlemek için yapılır. Ancak, yakın yıllarda, sigorta primi, işe alınmaya uygunluk ve depozito oranı belirlemeleri için de kredi değerlendirme sonuçları kullanılmaya başlanmıştır.

Türev, temel olan asıl değerin fiyat araçlarına bağlı olması anlamına gelir. Hakların garanti altına alındığı, bir malın sabit bir fiyattan satın alınması ya da satılmasını sağlayan ticari anlaşmadır. Esas olan mal asıl değer olarak da tanımlanır. Asıl değer; menkul kıymetler, pazar (piyasa) bağlantılı referans büyüklükleri, diğer ticaret maddeleri olabilir; fakat ekonomik olmayan miktar da hava türevleri olabilir. Türevler fiyat değişimlerinin risklerine karşı güvenliği ve asıl değerlerin fiyat gelişimindeki spekülasyonu mümkün kılmaktadır.

Yahudilikte borç ve faiz kombinasyonu konusu karmaşık ve detaylıdır. Faiz kelimesinin İbranicesi neşeh'tir (נשך), anlamı lokma'dır; borç verenin elde ettiği kazanca ise marbit/tarbit (מרבית/תרבית) denir. Neşeh, faizin düşürülüp verilen borcun önceden kesilen faizine denir; marbit/tarbit ise, verilen borcun üstüne eklenen faizdir. Marbit/tarbit, modern anlamda uygulanan şekildir ve modern İbranicede ribbit denir.

<span class="mw-page-title-main">Ülke riski</span>

Ülke riski, bir ülkedeki yatırım ve finansmanın doğasında var olan herhangi bir risktir. Kredi riskinde ülke riskini dikkate almanın önemi, dış ticaret, çokuluslu şirketler ve her şeyden önce uluslararası bankacılık operasyonlarının gelişmesiyle hızla artmıştır. Bankacılar kısa süre sonra diğer ülkelerdeki müşterileri finanse etmenin bir dizi yeni ve farklı sorunla karşılaşmak anlamına geldiğini keşfetti. Bunu yapmak için, ilişki kurmaya çalıştıkları ülkelerin siyasi, ekonomik, sosyal ve hatta psikolojik özelliklerini incelemek zorundadırlar. Ayrıca, diğer ülkelerde var olan yasal ve mali yönleri de incelemelidirler.

Riba veya Ribâ tefecilik olarak tercüme edilebilecek Arapça bir kelime veya şeriat kapsamında ticarette veya ticarette elde edilen haksız, sömürücü kazançtır. Kur'an'da birkaç farklı ayette ribadan bahsedilir ve kınanır. Ayrıca birçok hadiste bahsedilmektedir.

Yağmacı kredi, yıkıcı kredi veya yırtıcı kredi, kredi veren kuruluşlar tarafından oluşturma sürecinde haksız, aldatıcı veya hileli, etik dışı uygulamalar yüretilen krediler için verilen ad. Yağmacı kredilendirme için uluslararası kabul görmüş yasal tanımlar bulunmamakla birlikte, ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) genel müfettişlik ofisinin 2006 tarihli bir denetim raporu, yağmacı kredilendirmeyi genel olarak "borçlulara haksız ve istismar edici kredi koşulları dayatmak" olarak tanımlamaktadır, ancak "haksız" ve "istismar edici" özel olarak tanımlanmamıştır. Genellikle yıkıcı ya da yağmacı olarak tanımlanan bazı belirli uygulamalara karşı yasalar olmasına rağmen, çeşitli federal kurumlar bu ifadeyi kredi endüstrisindeki birçok belirli yasadışı faaliyet için genel bir terim olarak kullanmaktadır. Yağmacı kredilendirme, eleştirmenler tarafından kredi veya ipotek hizmeti sürecinde, kredinin verilmesinden sonra haksız, aldatıcı veya hileli uygulamalar olarak tanımlanan ipotek uygulamaları olan yağmacı ipotek ile karıştırılmamalıdır.