İçeriğe atla

Fırsat eşitliği

Fırsat eşitliği, kişilerin hayata eş imkanlarla başlaması ve mevcut fırsatlara herkesin eşit derecede sahip olması gerektiğini belirten, Amerikan ve Fransız devrimlerinin de temel yapısı olan eşitlik türü.[1][2]

Herkesin eşit koşullarda başladığı bir sürecin, kişinin ilerleme gücü ve yetenekleri doğrultusunda farklı konumlara ulaştığı eşit olmayan bir durumla sonuçlanması gerektiğini belirten fırsat eşitliği kavramı, Margaret Thatcher tarafından ‘eşit olmama hakkı’ olarak tanımlanır. Politik görüş, ırk ya da cinsiyet gibi etkenlerden oluşmaması beklenilen kariyer durumu, fırsat eşitliği ilkeleri doğrultusunda yeteneklere göre şekillenir. Bu koşullar yardımıyla ortaya bireylerin sahip oldukları mevkilerin kendi becerileri ile belirlendiği (liyakata dayalı) bir meritokrasi durumu çıkar.[1][2]

Örnekler

Friedrich Engels’in Komünizmin Temelleri adındaki eserinde belirttiği eğitim eşitliği bu konuda verilen örneklerdendir.[1] Eğitimde eşitlik fikri yardımıyla herkes hangi şartlara sahip olursa olsun eğitim alabilecek ve eşit şekilde bir başlangıç yapabilecektir.[2] Diğer yandan bir iş için çalışan alımı sırasında cinsiyet veya yaş gibi özellikleriyle değil, kişinin meslek hakkındaki becerileri kapsamında bir değerlendirme yapılması fırsat eşitliği örneklerindendir.[1]

Eleştiriler

Belirtilen fikir her türdeki durum için geçerli olmalıdır ve dolayısıyla her anlamda başlangıç aşamasındaki bireylerin eşit olmasını gerektirir. Ayrıca bu durum ‘maksimum fırsat ilkesi’ olarak da adlandırılır ve gerçek koşullarda bakıldığında herkesin tamamen eşit haklara sahip olması oldukça zordur. Örneğin aile bireylerinin davranışlarındaki farklılıklar, çocukların yetişmesi konusunda da farklılıklara neden olacaktır. Sevecen ve nazik ailelerin çocuklarının elde ettiği imkanlar ile bilinçsiz veya sert ailelerin çocuklarının sahip oldukları imkanlar aynı değildir.[2] Ayrıca eğitimli bir ailenin çocuğu erken dönemlerde bilgi ile tanışırken, eğitim almamış ailelerdeki çocuklar çok daha geç süreçlerde bilgiye ulaşır. Ayrıca eğitimde fırsat eşitliği başlığında özellikle belirtileceği gibi okullarda yapılacak düzenlemelerin -daha önceki koşullar nedeniyle- fırsat eşitliğini tamamen getiremeyeceği söylenebilir.[3]

Eğitimde fırsat eşitliği

Eğitimde fırsat eşitliği, asıl fırsat eşitliği tanımında olduğu gibi, kişilerin kökenlerine veya cinsiyetlerine bakılmaksızın eşit imkanlar dahilinde eğitim alabilmesidir.[3]

Eğitimde fırsat eşitliğine ulaşma çalışmaları

Eğitimde fırsat eşitliğine ulaşma konusunda okulların bulunduğu alanların sosyo-ekonomik durumları göz önüne alınır. Ekonomik açıdan yetersiz bölge okullarına diğer bölgelerdeki eğitim malzemeleri ile aynı materyaller sağlanır. Ancak bir eleştiri olarak belirtildiği gibi okul içindeki eşit imkanların tam olarak fırsat eşitliği olmadığı tartışılan bir konudur.[3]

Eğitimde fırsat eşitliği kapsamında 2001 yılında ABD’de ‘Geride Çocuk Kalmasın Yasası’ çıkarılmıştır. Bu yasa yardımıyla amaçlanan durum, devlet okullarının temel eğitim programlarındaki performans düzeyinin artması olarak tanımlanır. Bahsedilen yasanın, velilerin çocuklarını eğitim verme düzeylerine göre hangi okullara gönderebileceğini seçme konusunda tanınan yenilikleri içerir. Yasanın uygulanış şekli, 12 yaşına kadar olan öğrencilerin çeşitli sınavlarla değerlendirilmesi ve sonucunda da performans açısından düşük okulların yeniden gözden geçirildiği bir sistem halindedir. Yeniden gözden geçirme sonucunda belirlenen başarılı öğrencilerin, eğitim performansı yüksek başka okullara alınması durumu ve düşük performanslı sayılan okulların düzeltilme çalışmaları ile öğrenciler arasındaki eğitim farkı kapatılmaya çalışılır. Bu yasanın, özgün Amerikan koşullarına göre çıkmış olmasına rağmen küresel bir konumda uygulanması gerektiği varsayılır.[3]

Eğitimde fırsat eşitliğine ulaşmayı etkileyen etmenler

Ekonomik etmenler

Eğitim hizmetlerini sağlayan devletin ekonomik durumu ile eğitim hizmetlerinden yararlanması beklenen kişilerin ekonomik durumlarının eşitlik kavramını etkilediği bilinir. Örneğin gelir dağılımında yaşanan farklılıklar eğitimde fırsat eşitliğini etkileyecek bir unsurdur.[4]

Coğrafi etmenler

İki yönlü olarak ele alınan coğrafi etmenler, köy-kent ayrımı ve bölgeler ayrımı şeklindedir. Örneğin köyde yaşayan bireyler, okulun yaşadıkları alanda bulunmaması gibi durumlardan dolayı eğitimde fırsat eşitliği konusunda sorun yaşayabilirler. Ya da bölgeler arasında, öğretmen sayısı, okul araç ve gereçlerinin yeterliliği gibi farklı koşullar ortaya çıkar.[4]

Toplumsal etmenler

Cinsiyet, dil, din ya da kökensel farklılıklar gibi sebeplerle eğitimde eşitsizlikler gözlemlenebilir. Örneğin çeşitli ülkelerde kadın eğitiminin erkek eğitiminden daha değersiz görüldüğü dönemler yaşanmış ve yaşanmaktadır. Örneğin Türkiye'de Cumhuriyet ile birlikte bu sorun için önemli adımların atılmaya başlandığı gözlemlenir.[4]

Siyasal etmenler

Eğitim politikalarının farklı dönemlerde de varlığını sürdürebilmesi için, siyasi iktidarın eğitim programlarını çağın koşullarına göre düzenlemesi gerekir. Eğitimde eşitlik siyasal iktidar ve uygulamalarına da bağlıdır.[4]

Bireysel etmenler

Kişilerin sahip olduğu zihinsel veya fiziksel düzeydeki bireysel yetersizlikler eğitim konusunda eşitliği etkileyen doğal bir etmendir. Bu yüzden eğitim hizmetlerinde bireysel koşullara da önem verilmesi, pozitif ayrımcılık yapılması gerekir.[4]

Coleman'ın görüşleri

Eğitim konusundaki fırsat eşitliği konusuna öncülük eden Coleman, 1966'da ABD'de ırk göstergesi sayılan ten rengi hakkında bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmasında akademik başarıyı etkileyen ilk koşulun aile olduğunu belirtir çünkü özellikle siyahi olarak adlandırılan çocukların okullarında eğitim şartları eşit duruma gelirse bile bulundukları çevre ve psikolojilerinin başarılarına etki ettiğini ifade eder.[3]

Bunların dışında Coleman eğitimde fırsat eşitliği hakkındaki fikirlerinde beş tür eşitsizlik tespit eder:

  1. Öğrencinin yaşadığı toplumun okuluna etkisi ile meydana gelen eşitsizlikler: Öğrenciye özel eğitimsel harcamalar, öğrencinin erişebildiği kütüphaneler, öğrencinin sahip olduğu öğretmenlerin nitelikleri gibi koşullardan oluşur.
  2. Okulun kökensel farklılığına ilişkin eşitsizlikler.
  3. Okula özgü somut sayılmayan özellikler: Öğretmenlerin tutumları, öğrenciden beklentileri, çocuklara karşı ilgileri gibi durumlardan oluşur.
  4. Eşit yeteneğe sahip bireylerin okul nedeniyle karşılaştığı eşitsizlikler.
  5. Eşit yeteneklere sahip olmayan bireylerin okul nedeniyle karşılaştığı eşitsizlikler: Anadil farklılığı yaşayan bir öğrencinin yaşadığı eğitim eşitsizliği gibi durumları kapsar.[3]

Bahsedilen durumlar sonucunda Coleman, eğitimde fırsat eşitliğinin okulda sağlanması gerektiği gibi okul dışı etmenlerle de -ailenin kültürü, kamusal yatırımlar- oldukça ilişkili olduğunu ve bu alanda da eşitlik sağlanması gerektiğini belirtir. Ancak bu durumun tamamen gerçekleşmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ‘eğitimde fırsat eşitliği’ kavramı aslında ‘eşitliğe yakınlık’ olarak ifade edilir. Bu yüzden fırsat eşitliği mümkün olabileceği haliyle okul içindeki durumlarda uygulanmaya çalışılır.[3]

Kaynakça

  1. ^ a b c d Alanur Ayhan (2009). "Eşitlik İlkesi ve Tarihçesi" (PDF). Ankara Barosu Hukuk Gündemi Dergisi. 17 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Temmuz 2020. 
  2. ^ a b c d Özgür Toplumun İlkeleri (PDF). Liberte Yayınları. ss. 33-41. 25 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Temmuz 2020. 
  3. ^ a b c d e f g "Eğitimde Fırsat Eşitliği". 24 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2020. 
  4. ^ a b c d e "Eğitim Sisteminde Fırsat Eşitliği ve Fırsat Eşitliğini Etkileyen Faktörler Nelerdir". 27 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Psikolojik danışmanlık ve rehberlik, bir koruyucu ruh sağlığı hizmetidir. Eğitim kurumları bu hizmetin uygulama alanlarından bir tanesidir. Ruh sağlığı açısından normal, ancak gelişimsel ve uyum sorunları olan herkesin bu hizmetlere ihtiyacı vardır. Örneğin, yeni okula gelmiş bir öğrencinin uyum sorunu olabilir, arkadaşsızlık çekebilir, bir başka öğrencinin sınavlara ilişkin kaygısı olabilir ya da bir üst eğitim kurumu veya meslek seçimiyle ilgili yardım isteyebilir gibi. İşte, tüm bu sorunlara, psikolojik danışma ve rehberlik programlarından mezun olan psikolojik danışmanlar yardımcı olabilirler. Eğitim ortamında öğrencilere, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri sunulduğu takdirde, öğretim ve yönetim işleri kolaylaşacak, hem geleceğin yetişkinleri olan çocuk ve gençlerin, dolayısıyla toplumun ruh sağlığı korunmuş hem de çağdaş eğitim ortamı sağlanmış olur. Rehberlik hizmet alanına ve problem alanın göre kendi içinde ayrılmaktadır. Hizmet alanına göre; eğitim, sağlık ve sosyal rehberlik olarak ayrılır. Problem alanına göre ise kişisel, eğitsel ve mesleki rehberlik olarak ayrılmaktadır.

Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan. Genellikle konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra çocukluğun başladığı; cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte çocukluk döneminin bittiği kabul edilir. Ama bu tanımlamalar görecelidir ve kesin sınırları yoktur. Birleşmiş Milletlerin raporlarında 0-18 yaş arasındaki insanlar çocuk kabul edilirler. Bunun haricinde çocuk kelimesi sıklıkla evlat anlamında da kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Adalet</span> Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması

Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. Sıklıkla adaletin genel tartışması felsefe, dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanması gibi prosedürel adalette bulunan iki farklı alana yoğunlaşır.

Üstbiliş, en kısa tanımıyla, kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi anlamına gelir. 1976 yılında çocukların ileri bellek yetenekleri konusunda yaptığı bir araştırmada ilk kez üstbellek terimini kullanmış ve bu kavramı literatüre kazandırmıştır. 1979 yılında çalışmalarını geliştiren Flavell, üstbilişi de içerecek biçimde, kuramını yeniden yapılandırmıştır. Üstbiliş, çeşitli kaynaklarda bireyin kendi bilişsel süreçlerini kontrol edebilme ve yönlendirebilme yeterliliği; bireyin problem çözmesinde planlama, izleme ve değerlendirmenin kullanıldığı yüksek düzeyde bir yönetsel süreç; bilişsel aktivitenin anlaşılması ve kontrol edilmesi; bilişi etkileyen faktörlerin anlaşılması ve küçük modeller eşliğinde bilişin izlenip kontrol edilmesi olarak tanımlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eşitlikçilik</span>

Eşitlikçilik veya egaliteryanizm bir ya da tüm canlı varlıklar için belirli kategorilerde eşitlik talebinde bulunan düşünce biçimidir.

Folkeskole, Danimarka'daki devlete bağlı olan ilköğretim ve ortaokul sistemidir. Bir yıl hazırlık sınıfı ile birlikte toplam olarak eğitim süresi on yıldır. Danimarka'da 6-7 yaş ile 16 yaş arası herkes için eğitim zorunludur.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal eşitlik</span> Belirli açılardan halklar arasında karşılaştırılabilir statü

Toplumsal eşitlik, belirli bir toplum veya yalıtılmış bir grup içerisindeki tüm insanların belli açılardan aynı statüye sahip olmaları durumu. Toplumsal eşitlik, yasalar önünde eşit haklar ve toplumsal mal ve hizmetlere eşit seviyede erişmeyi içerir. Aynı zamanda ekonomik eşitlik kavramlarını da içerir; yani eğitim, sağlık ve diğer toplumsal güvenliklere erişimi. Bununla beraber eşit fırsatlar ve yükümlülükleri de içerir, böylece toplumun bütününü kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Kanun önünde eşitlik</span>

Kanun önünde eşitlik veya hukuksal eşitlik, bireylerin birer hukuksal kişilik olmaları nedeniyle yasa önünde eşitliklerini anlatan ilkedir. Özellikle çoğulcu demokrasilerde gelişmiş bir kavramdır. Yasalar; herkes için, toplum içindeki yeri, ekonomik gücü, toplumsal kökeni, cinsiyeti gözetilmeden, herhangi bir ayrım yapılmadan düzenlenip uygulanır.

Finlandiya eğitim sistemi, okul ücreti olmayan ve tamamıyla öğünleri tam zamanlı öğrencilere sağlanan bir eğitim sistemidir. Finlandiya'nın güncel eğitim sistemi günlük bakım programları, bir senelik anaokulu programı ; dokuz yıllık zorunlu çok amaçlı okul(yedi yaşından başlayıp, on altı yaşına kadar süren); zorunlu eğitim sonrasında ikinci genel akademik ve meslekî eğitim; yükseköğrenim ve yetişkinler eğitimlerden oluşmaktadır. Eğitimde eşitliği ve mükemmelliği sağlamak için Finlandiya'nın uyguladığı strateji: Öğrencileri eğitim hayatlarında seçmeden, izlemeden ve gruplama yapmadan halka açık ve finanse edilmiş kapsamlı bir okul sistemi inşa etmeye dayanır. Stratejilerinden bir parçası: öğrencilerin evlerinin yakınlarında okula sahip olmaları için okul ağını mümkün olduğunca yaymaktır. Eğer uygun olmayan durumlarda, örneğin kırsal alanlarda, ücretsiz ulaşım imkânı sağlamaktır. Derslerde kapsayıcı özel eğitim ve düşük başarıyı azaltmak için eğitici çaba tipik Nordik eğitim sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet eşitsizliği</span>

Cinsiyet eşitsizliği, bireylerin cinsiyetlerine göre maruz kaldıkları eşit olmayan davranışlar, tutumlar ve algıları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kökeni, toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıklardır. Cinsiyet sistemleri genellikle kesin hatlarla ikiye ayrılmış ve hiyerarşik yapıya sahiptir; cinsiyet ikiliği sistemleri günlük yaşamın sayısız boyutunda kendini gösteren eşitsizlikleri yansıtabilmektedir. Cinsiyet eşitsizliği deneysel temellere dayandırılmış ya da toplumsal olarak kabul edilmiş ayrıcalıklardan kaynaklanır.

Sosyal dışlanma, toplumsal dışlanma ya da sosyal marjinalizasyon, toplum içinde karşılaşılan engeller ve toplumun dışına itilme durumlarını anlatan bir terimdir. Avrupa'da yaygın olan bu terim ilk olarak Fransa'da kullanılmıştır. Eğitim, sosyoloji, psikoloji, siyaset ve ekonomi gibi çeşitli disiplinlerde kullanılır.

Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın-erkek eşitliğini ve kadın hakları savunuculuğunun uluslararası alanda yapılması yönünde kavram ve yaklaşımların geliştirilmesini ifade eden terimdir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, kadın/erkek olarak iki cinsiyetin toplumsal ve kültürel etkilerinden kaynaklı olan yaşam biçimi baz alınarak değerlendirilen toplumsal cinsiyet kavramının uluslararası zeminde incelenmesini ele alır. Cinsiyet sonradan değil doğuştan var olur, bu nedenle bu konuda bir seçim yapılması söz konusu değildir. Türk Dil Kurumu'na göre cinsiyet; "bireye, üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren bir yaratılış, eşey, cinslik, seks" şeklinde tanımlanmıştır. Bu doğrultuda cinsiyet (eşey) kavramını akabinde takip eden bir sonraki kavram ise toplumsal cinsiyet olarak ele alınır. Toplumsal cinsiyetin, cinsiyetten ayrılmasındaki temel etken ise toplum tarafından sosyokültürel açıdan tanınarak buna göre şekillendirilmek istenmesidir. Uluslararası toplumsal cinsiyet, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının son halkası olarak ilgili otoritelerce ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

Engelli ayrımcılığı, anapirofobi veya bazı kaynaklarda ableizm, engelli bireylere yönelik ayrımcılık ve toplumsal ön yargıdır. Engelli ayrımcılığı, karakteristik olarak engellileri engelli olmayanlardan daha aşağıda konumlandırır. Temelinde insanlara "sağlamlık" gibi bazı yetenekler, beceriler ve karakteristik özelliklerin atanması ve yadsınması yatar.

Eşit işe eşit ücret, aynı iş yerindeki kişilere eşit ücret verilen işçi hakları kavramıdır. Çoğunlukla cinsiyete dayalı ücret farkı ile ilgili olarak cinsel ayrımcılık bağlamında kullanılır. Eşit ücret, temel ücret, aylık dışı ödemeler, ikramiyeler ve ödenekler dahil olmak üzere tüm ödeme ve yardımlarla ilgilidir. Bazı ülkeler, eşit ücret konusunda diğerlerinden daha hızlı hareket etti.

Özel eğitim, öğrencilerin bireysel farklılıklarına; akademik, sosyal, günlük yaşam ve benzeri yetersizliklerine hitap eden geliştirilmiş ve bireyselleştirilmiş eğitim anlayışıdır. Özel eğitim, öğrenme güçlüğü, gelişimsel yetersizlikler, iletişim bozuklukları, duygusal ve davranışsal bozukluklar, fiziksel engelli ve diğer yetersizlik sınıfında olan veya yetersizliği olmayıp özel yeteneği yani yüksek yeterliliği olan öğrencilere uygun eğitim sağlamayı amaçlar. Yetersiz veya yüksek yeterliliğe sahip öğrencilerin farklı öğretim yaklaşımları, teknoloji kullanımı, özel olarak uyarlanmış bir öğretim sınıfı, ek ders, BİLSEM, destek eğitim odası veya ayrı bir özel eğitim okulu vb gibi eğitim hizmetlerinden yararlanmaları sağlanır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet eşitliği</span> tüm cinsiyetlerin haklara, kaynaklara, fırsatlara ve korumalara eşit erişimi

Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.

Eşitlik genellikle eşit olma, aynı değere sahip olma anlamına gelir.