İçeriğe atla

Fütüvvet

Fütüvvet (Arapça: فتوت), tasavvufta bir akım, dinî ve mesleki birlik, esnaf teşkilatı[1] veya Anadolu'da 13. yüzyıldan bu yana görülen örgütlenmiş zanaatçılar ve esnaf birlikleri.[2]

Etimolojisi

Fütüvvet fetâ kelimesinden gelmektedir. Fetâ yiğit, fütüvvet yiğitlik demektir. Fütüvvet, yiğitlik anlamına meslekî bir organizasyon; meslek teşkilatı olarak gelmektedir. Tasavvufî yönü olan bir meslek teşkilatıdır. Daha da açmak gerekirse; Sûfileri, tarikat erbâbını, dervişleri, tekkeye devam eden müridleri umûmiyetle, beleşçilikle itham etmişlerdir, oysa sûfiler, kendi emeğini biçmek fikrinde olan kimseler olarak görülmektedir.

Fütüvvet teşkilatı

Fütüvvet teşkilatının kuruluşu Abbasi Halifeliği dönemine şayandır. Siyasi gücünden sonra gittikçe dini gücünü yitirmiş olan Abbasi Halifeliği, en-Nasır Lidinillâh Ebû’l-Abbas Ahmed’in halifeliği zamanında (1180 - 1225) “Fütüvvet” teşkilatı aracılığı ile yeni bir atılım yapma fırsatı bulmuştur. Annesi Türk olan 34. Abbasi Halifesi en-Nasır Lidinillâh, bazı mutasavvıf bilginlerin etkisiyle, önceleri tepki gösterdiği “Fütüvvet” teşkilatına girmiş ve kısa sürede yeniden düzenlediği bu teşkilatın en büyük önderi olmuştur. Halife en-Nasır Lidinillah, sadece sayıları oldukça kalabalık olan ve zaman zaman birbirleri ile çatışan inanç ve fikir topluluklarını “Fütüvvet” teşkilatı içinde toplayıp manevi gücünü sağlamakla kalmamış, aynı zamanda bu teşkilatı siyasi emellerine aracı yaparak itaat ettirme hakkını bütün İslam dünyasına yayma başarısını da göstermiştir.[3] O dönem önderi 34. Abbasi Halifesi olan Fütüvvet teşkilatında, üyeleri arasında Sultan I. Alaeddin Keykubad ve Ebû Hafs Ömer es-Sühreverdî de vardı. Bir dönem ahilik Fütüvvet teşkilatının içinde örgütlenmiş ise de sonraları ayrı bir biçimde yapılanmış, Fütüvvet teşkilatı ortadan kalktıktan sonra da ahilik Anadolu’da varlığını uzun süre devam ettirmiştir.

Ahilik mesleği, yiğitlik ve cömertlik mefkûresi (ülküsü) olarak İslâm’ın doğuşu ve yayılması ile “Futuvva” (yiğitlik ve cömertlik) mefkûresinin daha hicrî 2. yüzyılda özellikle Horasan ve Maveraünnehir’de etkili olarak yaygınlaştığı bilinmektedir.[4] Mutasavvıflardan, fütüvvet (fotowwa) ilkelerini bir tam uzunlukta içeren Kitabü’l-fütüvve (Ketāb al-fotowwa) ismindeki eseri ilk yazan Horasanlı Ebu Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin b. Muhammed Sülemi (Sufi ʿ Abd al-Rahman Solami)'dir.

Anadolu’ya, Horasan’dan Orta Doğu’ya, Bağdat’a, Selçukîlerle Anadolu’ya gelmiş fütüvvet teşkilatı çok canlı olarak yaşamıştır. Kırşehir’de fütuvvetin pîri Ahi Evran olarak bilinmektedir. Şehirde, senede bir kez Ahî Evran merasimleri yapılmaktadır.

Döneminde, bir insan ahîyse; zengin, varlıklı, itibarlı, yüksek mercilerde olduğu anlaşılmaktadır.

Notlar

  1. ^ TDK Büyük Türkçe Sözlük[]
  2. ^ BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü 1974.
  3. ^ Angelika Hartmann, An-Nasır Li-Din Allâh (1180-1225), Politik, Religion, Kultur in der spaeten Abbâsidenzeit, Berlin, 1975.
  4. ^ Fuad Köprülü, Türkiye Tarihi, İstanbul 1923, s.82; Fuad Köprülü, Osmanlı Devletinin Kuruluşu, Ötüken Yay., Ankara 1986, s. 147-149; Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, Konya 1991, s. 4-5.

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

<span class="mw-page-title-main">Erzincan</span> Erzincan ilinin merkezi olan şehir

Erzincan, Türkiye'de Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Erzincan ilinin merkezi olan şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">İslam tarihi</span> İslam medeniyetinin tarihî gelişimi

İslam tarihi, Müslüman medeniyetinin geçmişten günümüze dek siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri ile ilgili olan tarihsel çalışma alanıdır. Çoğu tarihçi, İslam dininin MS 7. yüzyılın başında Arap Yarımadası'ndaki Mekke ve Medine şehirlerinde ortaya çıkıp yayıldığını kabul etmektedir. Müslümanlar, İslam'a Âdem, Nuh, Musa, Davud, Süleyman, İsa gibi peygamberlerden beri var olan bir din ve Allah'ın iradesine teslimiyetle gerçekleşen bir dönüş olarak inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kösedağ Muharebesi</span> Selçuklular ile Moğollar arasında 1243 yılında yapılan savaş

Kösedağ Muharebesi, 3 Temmuz 1243 tarihinde Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında gerçekleşen ve Selçuklu Devleti'nin yenilip Moğol tâbiiyetine girmesiyle sonuçlanan muharebedir. Kösedağ Muharebesi, sonuçları bakımından Türk tarihi içerisinde özel bir yere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Selçuklu İmparatorluğu</span> Oğuz Türkleri tarafından kurulan, 1037–1157 yılları arasında hüküm sürmüş olan İran merkezli bir devlet

Büyük Selçuklu İmparatorluğu veya Selçuklu Devleti, Orta Çağ'da Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından kurulan Türk, Sünni Müslüman bir imparatorluk. Selçuklular Hindukuş Dağları'ndan Batı Anadolu'ya ve Orta Asya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir alanı kontrol ettiler. Aral Gölü yakınında güç kazandıktan sonra ilk olarak Horasan'ı ele geçiren Selçuklular, buradan İran içlerine doğru ilerledi ve ardından Anadolu'daki şehirleri kontrol altına aldı.

<span class="mw-page-title-main">Yeniçeri</span> Osmanlı Devletinde askerî bir sınıf

Yeniçeri Ocağı, Osmanlı İmparatorluğu'nda padişaha bağlı kapıkulunun en büyük birimiydi. Kesin kuruluş tarihi bilinmese de, on dördüncü yüzyılın son yarısında I. Murad döneminde (1362-1389) kurulduğu kabul edilir. Avrupa'nın ilk modern daimi ordusudur.

<span class="mw-page-title-main">Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî</span> Türk tasavvuf âlimi ve şair (1207–1273)

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Celâleddin Muhammed Rumi, ayrıca Celaleddin Muhammed Belhî veya yaygın adlarıyla Mevlânâ veya Rumi, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış bir Fars tasavvufçu, ilahiyatçı ve Sufi bir mistik şairdir. Mevlana'nın etkisi ulusal sınırları ve etnik ayrımları aşar: onun manevi mirası son yedi yüzyıldır İranlılar, Tacikler, Türkler, Yunanlar, Peştunlar, Orta Asya ve Hint Yarımadası Müslümanları tarafından büyük ölçüde takdir edilmektedir. Şiirleri dünya dillerinin çoğuna geniş çapta çevrilmiş ve çeşitli biçimlere aktarılmıştır. Mevlana, Amerika Birleşik Devletleri'nde "en popüler şair" ve "en çok satan şair" olarak tanımlanmıştır.

Ahilik , Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Alevî-Bektâşî Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Temel mesleği "Dabbaklık"tır. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.

<span class="mw-page-title-main">Selahaddin Eyyubi</span> Eyyûbî Devletinin kurucusu (1137–1193)

Selahaddin Eyyubi, Eyyûbîler Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. 1187 yılında Kutsal Topraklar'ı Haçlılardan geri almak için bir ordu kurdu ve komutasındaki ordusuyla beraber 4 Temmuz 1187 tarihinde gerçekleşen Hıttin Muharebesi ile Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy'ın ordusunun büyük bir bölümünü yok etti. 2 Ekim 1187'de ise Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak bölgedeki 88 yıl süren Katolik egemenliğine son verdi ve kenti İslam dünyasına geri kazandırdı. Avrupalı Katolik Hristiyanlar yaşadıkları bu yenilgiden sonra, Kudüs'ü tekrar hâkimiyetlerine geçirebilmek amacıyla Üçüncü Haçlı Seferi'ni düzenlediler.

<span class="mw-page-title-main">İldenizliler</span> Azerbaycanda Kurulmuş Bir Türk Atabeyliği

Eldenizler, ayrıca Eldegezler, İldenizliler veya Azerbaycan Atabeyleri [Azerice: Eldənizlər] - 1136-1225'te Azerbaycan'ı, Doğu Anadolu'yu, Kuzey Irak'ı, İran'ı ve Cibal'ı yöneten tarihi bir devlet. Hanedanlığın kuruluşu Kıpçak asıllı Şemseddin İldeniz ile bağlantılıdır. Böylece Arran'ı Sultan Mesud'dan ikta olarak alan Eldeniz, gücünü kısa sürede tüm Azerbaycan'a yaydı. Eldeniz, oğulluğu Arslanşah'ı 1160 yılında hükümdar yaptıktan sonra Irak Selçuklu Devleti'nde fiilen iktidarı ele geçirdi. Şemseddin İldeniz döneminde Azerbaycan atabeylerinin toprakları Arran, Azerbaycan, Şirvan, Cibal, Hemedan, Gilan, Mazenderan, İsfahan, Rey, Musul, Kirman, Fars, Huzistan, Ahlat, Erzurum ve Meraga topraklarını içeriyordu.

<span class="mw-page-title-main">Ahî Evran</span> Alevî Türkmen pîr ve şeyhi

Ahî Evran, Pîr Ahî Evrân Velî veya tam adıyla Pîr Mahmud bin Ahmed Nasirûddin Ahî Evran bin Abbas Velî 13. yüzyılda yaşamış Ahilik teşkilatının kurucularından ve debbağların piri.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bektaş-ı Veli</span> Anadolu ermişi

Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.

İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.

Fütüvvetname, bir tasavvuf kavramı olarak fütüvvet kavramını ele alan eserler ile fütüvvet ve Ahi teşkilatlarının mesleki yönetmeliği şeklinde kaleme alınmış eserlerin ortak adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bâtınîlik</span> İslam dininin kutsal kitabı olan Kuranın bâtıni tevillere dayanan ezoterik yorumu

Bâtınîlik ya da Bâtınîyye ; İslamda Kur'an ayetlerinin görünür anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akıma Bâtınîlik, bu düşünceyi benimseyen kişiye de Bâtınî denir. Şiîlikte bu anlamları ancak Tanrı ile ilişki kurabilen ve Ali'nin soyundan gelen masum On İki İmam'ın bilebileceğine inanılır.

Nâsır veya Nâsır Lidînillâh (Arapça: أبو العباس "الناصر لدين الله" أحمد بن الحسن المستضئ " Ebû el-Abbâs "Nâsır Dînillâh" Ahmed bin el-Hasan el-Mûstâdhi Bağdat'taki otuz dördüncü Abbâsî Hâlifesi, Mûstadhî’nin oğlu ve Mûstencid’nin torunu.

Bu devirde Anadolu'da Bâtınîliğin en önemli propaganda merkezini Sultan Mes'ud evvel tarafından yaptırılmış olan Mes'udiye tekkesi temsil ediyordu. Anadolu Selçukluları’nın nüfuz ve hâkimiyet sahaları tamamen Moğollar’ın denetim ve müsaadesine tâbi bulunuyordu. Birçok şehirlerde İlhanlılar’ın himâyesi altında Şiîliği neşreden “Bâtın’ûl-Mezhep Babalar” tarafından açılan zâviyelerin sayıları da gün geçtikçe artmaktaydı. Moğollar'ın nüfuzuyla Mes'udiye Medresesi müderrisi Sünnî âlimlerden “Şeyh Mecd’ed-Dîn İsâ” azledilerek yerine Şîʿa-i Bâtıniyye’nin en değerli dâîlerinden “Şems’ed-Dîn Ahmed Baba” atandı.

İlhanlılar devrinde Alevîler Moğolların en güçlü devirlerinde Kara-Kurum saraylarında itibar sahibi olan Budist ve Hristiyan din adamlarıyla karşı karşıya gelen İslâmiyet mensupları çok büyük tehlikelere maruz kalmışlardı. İlhanlılar’ın henüz kudret sahibi olmadıkları devirlerde Cengiz’in kurduğu büyük imparatorluk henüz parçalanmamıştı. Onun yerine geçen “Oktay Han” ise Cengiz’in koyduğu yasaları taviz vermeden uygulamaktaydı. Bilhâssa Kayuk Han devrinde Moğol âdetlerinden kaynaklanan yasaların hâkimiyeti altında yaşayan Müslümanlar büyük işkencelere maruz kalarak ezilmekteydiler. Argon Han devrinde ise Müslümanlar çok şiddetli bir mezâlime maruz kaldılar.

Şiîliğin kronolojik tarihi Nüfuslarına göre bir tahmin yapılacak olunursa, yaklaşık olarak Dünya'daki toplam Müslüman nüfusun %87-88'i Sünni ve yaklaşık %11-12'si de büyük bir ekseriyeti Onikiciler i'tikadına mensup olan Şiîler'den müteşekkildir. 12-15 Milyon arasında olan İsmaili nüfusu da Şiîliğin içerisinde yaklaşık olarak %10'nun üzerinde, tüm İslâm Dîni içerisinde ise %1'in hemen üzerindedir.