İçeriğe atla

Ezarika


Ezarika ya da Ezrâkîler, Hanife oğullarından Nâfi bin el-Ezrak'a tâbi olan bir Harici fırkasıdır.

Tarihçe

Hanife oğulları Haricilerin en kuvvetlileri ve en kalabalık olanları idi. Abdullah bin Zübeyr'den ve Emevilerden gelen darbelere ilk maruz kalanlar da bunlardı. Abdullah bin Zübeyr'in ve Emevilerin komutanları on dokuz sene, Nâfi'nin liderliğindeki Haricîlerle savaştılar. Nâfi, savaş meydanında öldürüldü. Ondan sonra liderliği, oğlu Ubeydullah aldı. Daha sonra liderlik, Katarî b. el-Fucae'ye intikal etti. Katarî döneminde, Emeviler adına, Harici­lerle savaşan kişi, Emevlîerin El-Muhalleb bin Ebi Sufra adlı dâhi ko­mutanları idi. Muhalleb, girişeceği hareketten önce Haricîleri birbi­rine düşürür, ondan sonra onlarla savaşa girişirdi. Bu nedenle Ka­tarî döneminde Haricîler gitgide zayıfladı. Zira bunlar, kendi arala­rında anlaşamıyor, savaş meydanlarında anlaşmazlıklarından dolayı kötü so­nuçlara uğruyorlardı. Diğer yandan, bütün Müslümanlar bunların aleyhlerine dönmüştü. Sonra bunlar öteki gruplara karşı çok katı ve sert davranıyorlardı.

Hariciler, Muhaîleb ve ondan sonra gelen komutanlar dönemin­de devamlı olarak yenildiler ve nihayet etkinlikleri tamamen kay­boldu.

İnançları

Ezrakilere göre Ali bin Ebu Tâlib'i öldüren Abd’ûr-Rahmân İbn-i Mûlcem iyi bir şey yapmıştır. İnancının gereğini yerine getirmiştir.

Ezarika'yı diğer Haricî fırkalarından ayıran temel prensipler şunlardır:

a) Kendilerine karşı çıkanların sadece mümin olmadık­larına değil, aynı zamanda müşrik olduklarına, ebedî olarak cehen­nemde kalacaklarına ve kanlarının helâl olduğuna inanırlar.

b) Kendilerine karşı çıkanların memleketleri onlara göre «Dârül Harb»dır. Oralarda «Dârül Harb»de helâl olan her şey helâldir. Meselâ: Erkeklerin öldürülmesi, kadınların esir alınması, muhalif­lerinin köleleştirilmesi, savaştan geri kalanların öldürülmesi onla­ra göre helâldir.

c) Ezarika'nın görüşlerinden biri de şudur. Onlar, kendilerine muhalif olanların çocuklarının, ebedi olarak cehennemde kalacağı­nı söylerler. Başka bir ifade ile, bunlara göre muhaliflerinin kâfir olmalarına yol açan günahlar, çocuklarına da sirayet eder ve onları cehennemlik yapar.

ç) Yine bunların fıkhı görüşlerinden biri de şudur: Bunlar, zi­na edenin «recm» cezasını kabul etmezler. Kur'an'da zina eden erkek ve kadına sopa atılmasından başka bir ceza bulunmadı­ğını, bu sebeple «recm» cezasının Kur'an'da zikredilmediğini ileri sürerler ve bu cezanın hadis ile de sabit olmadığını iddia ederler.

d) Bunlara göre iftira cezası» sadece namuslu kadınlara iftira edenlere tatbik edilir. Namuslu erkeklere iftira edenlere bu ceza uygulanmaz. Çünkü «Ezarika» şu ayeti kendine kaynak edinir: «İffetli kadınlara zina isnat edip de sonra bu iddialarını doğrulayacak dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Onların şahitliklerini de ebediyen kabul etmeyin. İşte onlar, fâsıkların tâ kendileridir.»

«Bu ayet, namuslu erkeklere zina iftirası yapanların ce­zasını zikretmemiştir.» derler.

e) Ezarika, peygamberlerin küçük ve büyük günahları işleyebileceklerine inanır.

Görüldüğü gibi Ezarika'nın bu son görüşü kendilerinin diğer görüşleriyle çelişmektedir. Çünkü onlar, bir taraftan büyük günah işleyenin kâfir olduğunu iddia ederler, diğer taraftan peygamberle­rin de büyük günah işleyebileceklerini kabul ederler. Bunlara göre peygamber bazen küfre gidip sonra tövbe edebilir. «Ezarika» bu gö­rüşünü şu ayetten aldığını iddia eder: «Ey Muhammed, biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik.» «Allah, bu fethi sana, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamak, üzerine olan nimetini tamamlamak, seni dosdoğru bir yola iletmek ve seni şanlı bir zaferle muzaffer kıl­mak için ihsan etti.

Ezrakîler'in imâmları

  • Nafi ibn al-Ezrak el-Hanefî el-Hanzalî, 684-685
  • Ubayd-Allah ibn el-Mâhuz, 685-686
  • Zübayr ibn al-Mâhuz, 686-687/688
  • Katarî ibn el-Fuce, 687/688-698/699
  • Abd- Rabbih el-Kebir, 697-698

Ayrıca bakınız

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

<span class="mw-page-title-main">İbn Teymiyye</span> Şeyhülislam

Takıyyüddin ibn Teymiyye, özellikle Selefileri ve Vehhabîleri fıkıh, şeriat ve diğer İslamî görüşler konusunda etkilemiş olan İslam alimi. Kendinden sonra gelen çeşitli ve ağırlıklı olarak Hanbeli mezhebini benimseyen İslâm âlimlerini ve akımlarını da etkilemiştir. İbn Teymiyye'nin etkilediği isimlerin en önemlilerinden birisi de Muhammed bin Abdülvehhâb'dır.

<span class="mw-page-title-main">Ali</span> İslam Devletinin dördüncü halifesi ve Şiilerin birinci imamı

Ali bin Ebu Talib, İslam Devleti'nin 656-661 yılları arasındaki halifesi. İslam peygamberi Muhammed'in damadı ve amcası Ebu Talib'in oğlu olan Ali, Muhammed'in İslam'a davetini kabul eden ilk erkek kişidir. Sünni İslam'a göre Ali, dört halifenin sonuncusu, Şii İslam'a göre ise imamların ilki ve Muhammed'in hak vârisidir. Şii ve Sünni İslam arasındaki farklılaşmanın ana nedeni Muhammed'in gerçek vârisinin kim olduğu konusundaki görüş farklılığından ileri gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Fatıma</span> İslam peygamberi Muhammedin küçük kızı

Fatıma bint Muhammed, Fatımatü'z-zehra, İslam peygamberi Muhammed'in kızı, Ali bin Ebu Talib'in eşi.

Haram, din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan kesinlikle yasak olan eylemleri tanımlayan bir din terimidir.

Hâricîlik, Hâriciyye ya da Havâric, İslam dininde bir siyasi mezhep olarak Hicri ilk yüzyılda ortaya çıkmış ve asırlardır kendini değişik şekillerde sergileyen bir hareket. İslâm dünyası içerisinde %2'lik bir kısmı oluşturmaktadır. Tarihte Hâricîler'in en aşırı fırkalarından olan Ezarika'nın ana görüşleri itibarıyla İslâm'dan çıktığını kabul ettikleri ve kendilerinden olmayan diğer Müslümanları tekfîr ile ithâm ederek öldürdükleri bilinmektedir. Günümüzde ise Hâricîler içerisinde en ılımlı kol olarak bilinen İbâdiyye'nin sadece çoğunlukta oldukları bölge olan Umman Sultanlığı ile nüfusun azınlığını teşkîl ettikleri Cezayir, Tunus'un Cerbe adası, Zanzibar ve Tanzanya'nın bazı muhitlerinde yaşamakta oldukları bilinmektedir. Öte taraftan "Umman İbâdîleri" kendilerinin Hâricîler'in bir dalı oldukları savını kabul etmemektedirler.

Zahiri mezhebi ya da Zâhiriye, bir İslâm dini fıkhı mezhebidir. İslâmî hükümleri Kur'ân ve sünnetin zâhirî mânâsına bakar. İbni Hazm, âyet ve hadislerin zahir, yani görünen mânâlarından başka hiçbir delili ve kıyası kabul etmezdi.

Büyük günah, kebîre veya fısk, bir İslam dinî terimi. Fısk işleyen kişiye fâsık denir.

Büyük günah işleyenin durumu, İslam ilimlerinden biri olan kelâmın tartışmalı ve önemli konularından biridir. Kısacası büyük günah işlemiş bir kişinin dini anlamda durumu, yeri ve ahiretteki durumunu konu alır. Farklı itikadi mezhepler bu konuda farklı görüşlere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Recm</span>

Recm, sözlük anlamı "taşlama" olan, İslam hukukunda terim olarak ise zina yapan evli erkek ve kadına uygulanan taşlayarak öldürme cezasını ifade eden Arapça bir kelimedir.

<span class="mw-page-title-main">Zina</span>

Zina, aralarında bir nikâh bağı bulunmayan yetişkin bir erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkidir, ancak efendi-cariye ilişkisinde de nikah bağı yoktur ve onlar zina sayılmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mâlik bin Enes</span> Mâlikî mezhebinin kurucusu ve imamı olan din bilgini

Mâlik bin Enes, Mâliki mezhebinin kurucusu, müctehid ve muhaddis.

<span class="mw-page-title-main">İlk Fitne</span> Müslüman halkların bölünmesine sebep olan savaş

İlk Fitne, Halife Osman'ın evinde öldürülmesi ile başlayan ve Muaviye'nin İslam Devleti'nin başına geçmesi ile sonuçlanan iç savaş dönemine İslam tarihinde verilen isim.

<span class="mw-page-title-main">Hüseyin</span> Alinin oğlu, Şianın 3. imamı, sahabe

Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib, İslâm peygamberi Muhammed'in torunudur. Dördüncü Hâlife olan Ali bin Ebu Talib'in oğludur. Annesi, Muhammed'in kızı Fatıma Zehra’dır. On İki İmâmlar'ın üçüncüsü olan Hüseyin bin Ali, İslam Devleti’nin bir Emevî saltanatına dönüşmemesi için mücadele vermiş ve Emevîler tarafından öldürülmüştür. Soyundan gelenler Hüseynî ya da Seyyid olarak tanımlanır.

İbadiyye (Abadiyye), Sıffin Savaşı sonrasında Hakem Olayı neticesinde Ali el-Mûrtezâ'nın ordusundan ayrılarak oluşan ve Muhakkime olarak adlandırılan grubun içerisinde Hariciler ile birlikte yer alan fırkadır. Raşidî'ye göre halkı devlete karşı isyâna teşvik eden başta Ezârika olmak üzere Muhakkime'nin Sufriyye, Necedât ve Beyhesiyye gibi diğer fırkaları Emevîler tarafından Havâric olarak adlandırılmışlardır. Ilımlı bir yol izleyen ve silâhlı mücadeleyi yöntem olarak benimsemeyen İbâzîyye bu tanımlamanın dışındadır. Nitekim, 9 Kasım 2004 tarihinde tüm İslâm ülkelerinin dinî önderlerinin onayı ile yayınlanan Amman Bildirgesi ile İbâzîyye, resmen yasal bir fıkhî mezhep olarak tanınmıştır.

Gerdanlık Olayı veya İfk Olayı, 627 yılının ilk günlerinde Arabistan'da gerçekleşen bir olaydır. İslam peygamberi Muhammed'in eşlerinden Aişe'nin, bir sefer dönüşü sırasında Muhammed'i genç bir Müslüman asker olan Safvan bin Muattal ile aldattığı iddiası ve sonrasında yaşanan gelişmeleri içerir.

<span class="mw-page-title-main">Taşlama</span> idam cezası yöntemi

Taşlama, bir grubun bir kişiye taş atarak o kişiyi uzaklaştırma, kovma ya da sürgün etmek için kullandığı bir yöntemdir. Eski zamanlardan beri büyük suçlar için bir ceza biçimi olarak tasdik edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gadîr-i Hum</span> Muhammedin 632 yılında damadı Ali lehine bir beyan içeren vaazı.

Gadîr-i Hum İslam peygamberi Muhammed'in 16 Mart 632 tarihinde vereceği vaaz için Müslümanların toplanmış olduğu tarihsel etkinliktir. Şiilerin ve Arap Alevilerinin inancına göre İslam peygamberi bu vaazinde, Ali bin Ebu Talib'i kendisinden sonra gelecek halef tayin etmiştir. Bu günün hicri yıldönümü Şiiler ve Arap Alevileri tarafından her yıl Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanır.

Safvan bin Muattal, İfk Hadisesi'ne adı karışan sahabedir.

Hudud "sınırlar, hudutlar, sınırlar" anlamına gelen Arapça bir kelimedir.