İçeriğe atla

Evliya

Evliya (Arapçaأوْلِياء) Allah dostları.

Terminoloji

Evliya bir Tasavvuf terimi olup veli kelimesinin çoğuludur. Allah'ın dostları anlamındadır. Kelime çoğul olduğundan -lar eki eklemek yerine Türkçe dilbilgisi açısından evliya veya veliler şeklinde kullanım daha doğrudur.

Tasavvuf terminolojisindeki mürşit ve şeyh gibi kelimelerle karıştırılmamalıdır. Bunlar daha çok tarikatlarda yani tasavvufun pratiğinde "hoca" anlamında kullanılır. Yani tarikatta bir görevin, pozisyonun ismidir. Velilik ise tarikat ile ilgili olmayıp o mutlak anlamda Allah dostu kabul edilen kişiler için kullanılır. Veli olan kişi bir tarikatın şeyhi ise aynı zamanda o tarikatta irşat görevini yapan bir mürşid’tir.

Dini dayanaklar

Kur'an'da "Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de."[1] ayetinde "Allah dostları" olarak geçen, "bütün sözleri, işleri ve ahlâkı, İslam dîninin bildirdiği gibi olan, Allah'ın ve peygamber'in kendilerini sevdiğine inanılan kimselere veli ve bunun çoğulu olarak evliyâ denir.[2]

Muhaddis Ebû Nuaym el-İsfehânî'nin Hilyet-ül-Evliyâ kitabında bir hadîste; "Evliyâ görülünce, Allah hatırlanır." denilmektedir. Sahih-i Buhari'de geçen bir kutsi hadiste ise; "Evliyâmdan birine düşmanlık eden, benimle harb etmiş olur" denilmektedir.

Halk kültüründe evliya

Yalnızca Allah'a güvenen, onu dost edinen, o nedenle dünyevi herhangi beklentileri olmayan tasavvuf literatürü içerisinde "Hak'tan aldığını halka veren" olarak da tanımlanmıştır. Evliyanın en büyük özelliği Allah'tan başkasını dost edinmemeleri ve ona tam tevekkül içinde olmalarıdır. Bu nedenle yarın için endişe taşımazlar, yarının rızkını bugünden düşünmezler. Bütün olayların yaratıcısı olarak Allah'ı bildiklerinden ve müşahede makamında olup sürekli Allah ile irtibat halinde olduklarından dünyadaki hiçbir olay karşısında endişeye kapılmazlar. Çünkü bütün olayların yaratıcısı dostu oldukları o Allah'tır.

Evliyanın büyüklerinden İbrahim Havvas, bir beldede 40 günden fazla kalmayı Allah'a itimatsizlik saydığından sürekli yer değiştirmiştir. Böylece kendisini kimselerin tanımadığı, dolayısıyla yardım bekleyemeceği ve Allah'tan başkasına bel bağlayamayacakları beldelere seyahat etmiştir. Bu onun Allah'a tam güven içerisinde olduğunun kanıtıdır. Ona göre Allah zaten onlara korku olmayacağının garantisini Kuran'da bildirmiştir. Evliyanın en önemli özelliklerinden biri de budur. Yani halk tarafından öğrenildiklerinde, deşifre edildiklerinde o bölgeyi terkederek tanınmadıkları yere giderler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Yunus Suresi: 62
  2. ^ "Evliyalar Ansiklopedisi". 29 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2007. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Allah (Arapça: الله, romanize:

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Melamîlik (ملامتيه) ya da Melamîler 8. yüzyılda Samanîler devrinde Horasan, İran’ında faaliyet gösteren bir sufi topluluktur. Melamet kelimesi, "kınanmışlık; itab ve serzenişlik; rezillik ve rüsvaylık" anlamlarına gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

<span class="mw-page-title-main">Derviş</span>

Derviş, bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi.

Dört Kapı Kırk Makam, İslamın temel öğretisi, genel kurallar bütünü, Allah'a giden yolda geçirilmesi gereken aşamalar bütünüdür. Öğretisi Muhammed döneminde İslam diniyle birlikte doğmuştur, her kapı ve her makam Kur'an ayetlerine dayanmaktadır. Ehl-i beyt ile devam etmiş, son yıllarda yapılan tarih araştırmaları ve analizler sonucunda bu anlayışın Hoca Ahmed Yesevî'nin Ehli Beyt'e ulaşan icazetnâme ve tarikat silsilesiyle İmam Ali Rıza'ya, yani Horasan'a ulaştığı bilinmektedir. Böylece, Anadolu Türkmen Ocaklarının temellerini atarak sistem haline getirilmiştir. Türkmen Ocakların Ehli Beyt'e ulaştığı ve günümüz Bektaşi tarikatının silsile yoluyla Yesevi tarikatına ve dolayısıyla da İmam Ali Rıza'ya ulaştığı bilinmektedir. Tasavvuf tarikatlarının silsilesi Ehli Beyt'e dayanmaktadır; bunun için tasavvufta kendileri gibi tasavvuf ehli bir kimsenin önderlik/pirlik makamında olması zorunludur.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

Hurûfilik ya da Hurûf'îyye, adını Arapça hurûf kelimesinden alan, kutsal metinlerde harf ve kelimelerin sayısı, sırası ve diziliminin belirli şifreler barındırdığı iddiasıyla bunlardan kelime, cümle veya cümlecikleri oluşturan harflerin ebced değerlerinden metnin düz anlamı ile ilgili olmayan, telmih, ima, işaret gibi ikincil anlamlar çıkartan ve bu anlamlar üzerinden yeni anlayış ve kavrayışlara yol açan yaklaşımlara verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Mevlevîlik</span>

Mevlevîlik, 13. yüzyılda yaşamış Mevlana Celaleddin Rumi'nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümü ardından gelişen tarikattır.

<span class="mw-page-title-main">İsmail Maşuki</span> Bayramîlik ve Melamîlikte şeyh ve kutub

İsmail Maşuki, Türk tasavvuf tarihinde "Oğlan Şeyh" veya "Çelebi Şeyh" diye de bilinen, Bayrami-Melami tarikatı kutbu ve şeyhi.

Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan bir uygulamaya verilen isimdir. Etimolojik açıdan râbıta sözcüğü rabt kökünden türemiştir ve “birleştirmek” ve “bağlamak” anlamlarına gelmektedir. Tasavvufta ise müridin, konsantre olup şeyhini aklında canlandırarak şeyhinden yardım istemesi, şeyhinin yardımı ile Allah'tan feyz alması anlamına gelir.

Rüfailik ya da Rifâiyye, tasavvufi inanışa göre kurucusu ve piri Ahmed er Rüfâi olan İslamîyetin bir tarikatıdır.

Sadaka, İslam dinine ait bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Velî (İslam)</span> Esma ül Hüsna

Veli (Arapça: الْوليّ, çoğul Arapça: أَوْلِيَاء, ʾawliyāʾ), "efendi", "otorite", "koruyucu", gibi çeşitli şekillerde tercüme edilen Arapça kelime, Müslümanlar tarafından en yaygın olarak İslami bir azizi belirtmek için " Tanrı'nın dostu" anlamında kullanılır.

Abdullah-ı İlahi Osmanlı dönemi sufilerindendir. Abdullah-ı Simavi veya Şeyh İlahi isimleriyle de bilinir. Şiirlerinde İlahi mahlasını kullanmıştır.

Velâyet ya da Evliyâlık, İslâm'da Allah'a dost veya Allah için dost olan kimselerin dindeki konumunu tanımlamak için kullanılan dini terim.

Menâkıbnâme ; velilerin, tarikat büyüklerinin ve şeyhlerin kerametlerini konu alan eserlere verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Gaybi Sun'ullah</span>

Gaybî Sun'ullâh, şair ve düşünce adamı.

Hadra, toplu şekilde sufi tarikatlar tarafından yapılan dini bir tören. Çoğu zaman perşembe akşamları akşam namazından sonra, cuma günleri cuma namazından sonra veya pazar akşamları yapılır. Mevlid günlerine özel olarak ve tasavvufa yeni girmiş kişiler için de yapılmaktadır. Evde, camide, dergahta veya açık alanda yapılabilir. Arapça kelimenin tam manası "bulunma" demektir. Muhammed'in veya bir evliyanın ruhaniyetinin o mekanda bulunması kastedilir.